İzlediğim filmlerden ve dizilerden ara sıra söz açıyorum ya.. yakınlarım en kritik yerlerini ve sonunu anlatmamı doğru bulmuyorlar…
Haklılar. Yabancı kaynaklar, öyle durumda, okurlara, öncesinde “İzleyecekseniz, bu bölümü okumayın” uyarısında bulunur…
En son bu hatayı ‘Olağan Şüpheliler’ (Usual Suspects, 1995) filminden söz açtığımda yapmıştım. Daha önce de ‘Belalılar’ (Sting, 1973) filminde…
Her ikisi de eski filmler; ‘Mutlaka izlenmesi gereken 20 film’ içerisinde yer aldıklarına göre.. çoğunuz onları izlemiştir.
Ayrıca, sonunu bilseniz bile, her iki film yine de merakla izlenecek cinsten…
Türkiye arka-planı
Bu girişi yapmamın sebebi bugün de bir diziden söz açmak niyetim.
Dizi kuzey ülkelerinden Danimarka menşeli. Son yıllarda politik ve gerilim türü dizilerde başarılı örnekler veriyor Danimarka; orada çekilen diziler ABD ve İngiltere’de kendilerine yer buluyor.
On bölümlük diziyi BBC-4 ekranlarında izledi İngilizler, ben de ‘BBC iPlayer’da…
Adı: ‘Paranın Peşine Düş’ (Follow the Money)…
Galiba dizinin bende uyandırdıklarına geçmeden önce, bölümleri birbiri ardına izlediğim şu günlerde, arka-planda ülkemizde neler yaşandığına değinmeliyim…
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün, biraraya geldiği televizyon kanalları yöneticilerine, 15 Temmuz darbe girişimi için, ‘kontrollü bir darbe’ demiş; ‘önceden haberli olunan bir darbe’ anlamına.. Ve eklemiş: “FETÖ’cülerin ifadeleri de ‘kontrollü darbe’ olduğu kanısını güçlendiriyor…”
Şaşırtıcı bir iddia.
Daha önce de Avrupa Birliği istihbarat birimi INTCEN ve İngiltere Parlamentosu Dışilişkiler Komisyonu, raporlarında.. Almanya dış istihbarat örgütü (BND) başkanı Bruno Kahl konuşmasında.. buna benzer iddialardan söz etmişti.
Tabii cevap hiç gecikmedi. Başbakan Binali Yıldırım’dan geldi cevap… Okuyalım:
“Bu darbeyi birileri özel olarak kurguladı, uçaklar bombaladı, ağır silahlar, tanklar, tüfekler çıktı milletin üzerine ateş etti, bunu da birileri yaptı’. Böyle bir iddiayı ortaya koyan bunu ispatla mükelleftir. Bu millete kimse hakaret edemez. Bu millet bir destan yazmıştır. Bağımsızlık destanı yazmıştır. Dünyaya örnek olmuştur. Siz kalkıp diyeceksiniz, ‘Efendim saat 9.00’da darbe mi olurmuş?’ Sana sorsalardı saatini madem beğenmedin. Adamlara, niye önceden biliyordun da bu kadar yanlış saatte yaptırdın. Şu kepazeliğe bak. Türkiye uçurumun kenarından dönmüş, 15 Temmuz acaba darbe miydi değil miydi? Hiç yeri zamanı olmayan bir konuyu gündeme getiriyor. Bu, Türkiye’nin ana muhalefet partisinin başkanı. Sıradan biri değil. Yazıklar olsun, başka bir şey demeyeceğim.”
Yine dün ülkemizin gözbebeği sanayi kuruluşlarından Ülker, ‘Nisan 1 şakası’ tadında hazırlanmış reklamlarını ‘darbe’ ile irtibatlayan yakıştırmaların kampanyaya dönüşmesi yüzünden borsada değer kaybetti.
Mutlaka hatırlanması gereken bir yan konu da, son birkaç ay içerisinde ne olduğu tam bilinmeyen sebeplerle paramızın Dolar ve Euro karşısında yüzde 30 kadar değer kaybetmesi…
Follow the Money
‘Follow the Money’ dizisinin bölümlerini izlerken, ne yalan söyleyeyim, bir yandan da bunları gözümün önünden geçiriyordum.
Kötü bir Danimarkalı kapitalist var tahmin edeceğiniz gibi; bir de işbirliği yaptığı başka ülkelerden kapitalistler (biri Müştak Aziz isimli)… Adam yalnız yasallığı zorlayan finans oyunları kurgulamıyor, önüne çıkanı öldürttüğü tetikçileri de var…
Oyunu şu: Büyük bir bankanın başında.. küçük başarılı bir bankayı satın alıyor ve onu içi hastalıklı bir yabancı bankayı satın almaya zorluyor.. Hastalıklı banka yüzünden satın aldığı banka iflas ediyor.. Ona sahip olduğu için de başında bulunduğu büyük banka aynı akıbete uğruyor…
Bankalar iflâs ediyor ve batıyor, Danimarka’nın milli parası Kron değer kaybediyor ve ülke büyük bir finans türbülansı içine giriyor; ama bu oyunu kuran o kapitalist ile arkadaşları bu olaydan milyarlarca dolar kazançlı çıkıyor…
Dünya finans sisteminin bu tür manipülasyonları mümkün kılan açık kapılarından yararlanarak…
Polis kokuyu tesadüfen alıyor ve peşine düşüyor, ama hiçbir şey dıştan göründüğü gibi olmadığı için son karede zorlanıyor.
Sonunda İngiliz manipülatöre, olayın peşindeki polis, kendi adına bir talepte bulunuyor. Yaptıklarının bir dosya dolusu kanıtı vardır. Dosyayı adama gösterdikten sonra, “Ya seni şimdi tutuklarım, ya da sen ülkemin ekonomisini çökertmeyi durdurursun ve ben de bu dosyayı yok ederim” diyor…
Dosya yok ediliyor…
Evet, dizinin neredeyse bütün entrikalarını sizlerle paylaşmış oldum, ama nasıl olsa 10 bölümlük İngilizce altyazılı Danimarkaca bir diziyi BBC’nin iPlayer uygulamasından bulup izlemeye kalkacak değilsiniz…
Ülker ve paramızın değerinin düşmesine karşılık veren yönleri var bu dizinin de, muhalefetin ‘kontrollü darbe’ iddiası ve iktidarın cevabı biraz boşlukta mı kaldı? Kaldı.
Onun karşılığı yine bir Danimarka dizisi olan ‘Borgen’de var.
Tevekkeli Hamlet’i “Danimarka’dan pis kokular geliyor” cümlesiyle başlatmıyor Shakespeare…
ΩΩΩΩ