Mini bir ‘dünya kupası’ sayabilirsiniz şu anda yapılan Konfederasyonlar Kupası‘nı: Rusya’nın çeşitli kentlerinde değişik kıtalarda şampiyon olmuş milli takımlar karşılaştı ve sonunda yarı finale kadar gelindi. Yarı finalde dün gece Avrupa kıtası şampiyonu Portekiz ile Güney Amerika şampiyonu Şili karşılaştı. 90 dakikada yenişemedi iki takım, maç uzatmalara gitti; sonraki 60 dakikada da takımlardan birini öne çıkaracak hamle görülmedi, sonucu belirlemek penaltılara kaldı.
Şili takımının oyuncuları penaltı kaçırmazken –buna Portekiz kalecisi hep ters köşeye yatarken de diyebilirsiniz– Portekiz takımının üç as oyuncusu, Quaresma, Nani ve Moutinho, peş peşe penaltıları değerlendiremedi.
Buna Şili kalecisi Bravo üç klas futbolcunun penaltı vuruşlarını yakalayarak Portekiz takımını yaktı da diyebilirsiniz.
Üç rakip takım oyuncusu ve bir kaleci 120 dakikada yenişemeyen iki takımdan Şili’yi finale taşımış oldu.
120 dakika boyunca ter döken diğer 8 oyuncuyu yaktı penaltı kaçıranlar…
Takımda yer alan diğer 10 oyuncu bir yana, penaltıların gole dönmesine izin vermeyen kaleci bir yana…
Zaten böyle durumlarla sıkça karşılaşıldığı için “Futbol işte böyle bir oyun” deniliyor sıklıkla.
Futbol ve siyaset benzerliği
Futbol böyle, peki siyaset nasıl?
Siyaset de –hem iç siyaset hem de dış politika anlamına siyaset– futbola çok benziyor.
Karşılaşmalara kadar her takım ve takımda kendilerine yer verilecek futbolcular hazırlık dönemi geçiriyor. O dönemde kendilerine taktikler aktarılıyor; birkaç hamlede kale önüne gelip paslaşarak topu kaleye gönderme başarıldığında, “Çalışılmış bir pozisyon bu” deniliyor ki, sebebi budur. Takımın bütün unsurları, karşılaşmada rakibe üstün gelebilmesi için oyuncuların bir dediğini iki etmiyor; oyuncular da kendilerinden bekleneni verebilmek için çok çalışıp sahaya öyle çıkıyorlar…
Ancak bir gol veya bir penaltı atışı, yani birkaç saniyelik bir gelişme, sonucu belirliyor…
Pozisyonun tekrarı diye bir kolaylık yok futbolda.
Siyasette de, başarıya giden yol sistemli bir çalışmanın sonucu diye biliniyor. Siyaset de sonuçta bir takım oyunu; onun da iktidara doğru yürüyüş ve elde edince orada kalış süreci çok yönlü hazırlıklarla yakından irtibatlı.
Her parti, sahaya yenmek üzere çıkan takımlar gibi, iktidar olmak için çaba gösteriyor.
Taktikler, bireysel maharet, moral ve motivasyon siyaset alanı için de önemli.
Penaltı kaçıran futbolcu gibi, önüne çıkan fırsatı iyi değerlendiremeyen siyaset adamı da –tek bir kişi– partisinin şansını yok edebiliyor.
Yanlış hamleler, kaçan fırsatlar ülke dış politikasını da etkiliyor.
Hakem olarak millet
Sonuçta en etkili figür ise, genellikle, hakem. Siyasette hakem görevini ‘millet’ üstleniyor.
Hakemler de bazen yanlış yapabiliyor ve bu da sadece o maçın değil, ligin de sonucunu etkiliyor.
Bu yılın ilk ayında karşılaşan Barcelona ile Real Betis takımları arasındaki maçta, hakem Alejandro Jose Hernandez’in verdiği yanlış karar (Barcelona’nın attığı golü saymadı) İspanyol Ligi’nde (La Liga) şampiyonu belirleyici bir etki yaptı: Ligin 20. haftasındaki o yanlış karar sayesinde, şampiyon Barcelona değil de Real Madrid oldu.
Atmıyorum, hakem Hernandez sonunda “Kararımda hatalıydım” açıklamasını kendisi yaptı.
Siyasette de, nadiren de olsa, millet bazen hatalı karar verebiliyor.
İçinde yer alanların bu sebeple hassas davranmaları, her daim milletin nabzını tutarak kararlarını öyle almaları gerekiyor. Fazlaca üzerine gidildiğinde veya “Ben milletten daha iyi bilirim” iddiası eşliğinde davranıldığında sonuçlar beklendiği gibi olmayabiliyor.
Futbolda fanatik taraftar olduğu gibi, siyasette de bağnaz partizan varlığı bir gerçek. Futbolun fanatiği ölümüne kadar takımını tutsa da.. siyasette partizanlık bir noktaya kadar gidebiliyor.. saflar siyasette daha çabuk değişebiliyor…
Premier League’de (İngiltere) geçen yılın şampiyonu Leicester City takımıydı; bu yıl fazla kendini gösteremedi aynı takım; bir-ikisi dışında şampiyon kadrosunu koruduğu halde… Buna karşılık, geçen yılın başarısız takımı Chelsea bu yılın şampiyonu oldu.
İngiltere ve Fransa’da siyaset de beklenmeyen seçim sonuçlarıyla sarsıldı; dünyanın dikkati şimdilerde sandığa gidilecek Almanya üzerinde.
Futbolda “Top yuvarlaktır” denir ya.. siyasette de ona benzer bir tespite ihtiyaç var.
ΩΩΩΩ