İktidar ve muhalefet cephelerinden alınan izlenimler erken seçime işaret ediyor 

37
Reklam

Bir dakika, yoksa seçim zamanında değil de daha erken bir tarihte mi yapılacak?

Açıyorum: Bütün göstergeler ülkenin fazla uzak olmayan bir tarihte seçime gideceğini gösteriyor ve ben de bu gelişmeyi bir soruya dönüştürerek kuşkumu belli ediyorum.

Ülkemiz pek çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya. En önemli sıkıntı ekonomi. Birbiri ardına alınan yanlış kararlar ekonomiyi kimseyi memnun ve mutlu edemez hale getirdi. Yönetim kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almak zorunda kalıyor. Hemen her temel ihtiyaç malında fiyat patlamaları yaşanıyor. 

Fakir fukara, garip guraba çoğalıyor.

Devlet bütçesi bu sıkıntıları karşılayamıyor.

Karşılayamıyor, çünkü yanlış kararların bedeli bütçeye ödetiliyor.

‘‘Faiz sebep, enflasyon sonuç’’ tespitine göre kurulan denge ile bankada parası bulunan kişilere bankalar tarafından ödenecek faiz kısıtlı tutuldu; onun yerine tasarruflar TL olarak kalsın diye mevduat sahiplerine kurun vade sonundaki değeri üzerinden ek bir getiri -aslında ek faiz- verilmesi karara bağlandı.

Ek getiri milyarlarca TL tutuyor ve bütçe tarafından karşılanıyor.  

Reklam

[Enflasyonun çok altında kalan bir orana ‘faiz’ adı uygun görüldüğü için yapılıyor bu yanlışlık. Normal şartlarda mevduata bankaların ödemesi gerekecek artı değerin önemli bölümünün bütçe tarafından üstlenilmesi, topladığı mevduatı yüksek faizle kredi olarak kullandıran bankalara bir kıyak yerine geçiyor. Faiz karşıtlığı, bankalara faiz kıyağına dönüşmüş durumda.]

Bütçeye getirilen ek yükü daha fazla artırmamak amacıyla kurun belli bir oranın üstüne çıkmasına izin verilmiyor; bunu sağlamak için de sağdan-soldan edinilen borç yabancı paralar kullanılıyor.

Tabii bu da ekonomik dengelerin biraz daha bozulmasına yol açıyor.

Kurdaki artışın bütçeye öngörülemeyen başka kötülükleri de oluyor. 

İktidarın övünç kaynağı köprüler, yollar, tüneller ve şehir hastaneleri gibi yatırımlar Hazine’den dolar garantisi verilerek gerçekleştirildi. Yollar, tüneller ve köprülerden geçenler, hastanelerden hizmet alanlar bedel ödüyorlar, ancak bir miktar; taahhüt edilen rakamlarla para ödeyerek hizmet alanların sayısı arasındaki fark her ay otomatik olarak o yatırımları gerçekleştiren müteahhitlere ödeniyor.

Tabii dolar olarak… 

Doların kur değeri TL karşısında öngörülenin hayli ötesinde arttığı için de, bütçedeki delikler devasa boyutlara ulaşıyor.    

En önemlisi, yanlış kararların yol açtığı ekonomik politikaların enflasyonu azdırması… Bu da hayatın herkes için pahalanması demek. Ekmek büfeleri, çiçek yağı rafları ve en son ucuz et satılan kurumlar önündeki kuyrukların sebebi bu: Enflasyon…

Reklam

Çare?

Hükümetin bu gerçekleri hissettirmemek için bulabildiği formül, belli başlı ihtiyaç malları üzerindeki vergileri azaltmak oluyor.

Vergi azalması öngörülen bütçenin yara alması demek.

Bir başka beklenti de, ücret ve maaşlara zamanından önce ek artış sağlanması…

Ücret ve maaşlara zammın bütçeye yeni yükler getireceği herhalde anlaşılmıştır.

Buraya kadar anlattıklarım ekonomi alanıyla ilgili.

Oysa ülkemizin herkesi ilgilendiren sıkıntıları yalnızca ekonomi alanıyla sınırlı değil. 

Yanlış kararlar devletin hemen her iştigal alanında etkisini hissettiriyor.

İktidar cephesine mensup politikacılar bu genel tabloyu göz önünde tutarak seçimden yeniden başarılı çıkmalarını sağlamak üzere kurallarla oynama yoluna gittiler. Meclise sunulan ve bu haftadan itibaren genel kurulda görüşülmesine başlanacak olan yasa teklifi 1950 öncesinden başlayarak günümüze kadar varlığını sürdürmüş seçimlerle ilgili kuralları tasfiye etmeyi öngörüyor.

Herkesin -bu arada benim de- teklifin barajı yüzde 7’ye indiren ve ittifaklar içerisinde yer alan partilerin birlikte hareket etmelerini önlemeyi amaçlayan maddesi üzerinde yoğunlaşması doğal; ancak dikkatlerin yönelmesi gereken ayrıntılar esas teklifin diğer maddelerinde.

Seçimleri tartışmalı hale getirecek maddelerde…

Konunun bu yönü teklifin hazırlanmasına AK Parti adına katkıda bulunan Hayati Yazıcı’nın şu açıklamasını işitince aklıma geldi.

Okuyalım:

‘‘15 madde içerisinde en çok konuşulan konulardan birisi baraj düzenlemesi. Türkiye’de ülke seçim barajı yüzde 10’dur. Yüzde 10 olan barajı yüzde 7’ye indirmeyi önerdik. Bu madde aynen geçti. 2’nci en önemli düzenlemelerden birisi de milletvekili dağılımının hesaplanmasına ilişkin, yaptığımız öneri. Dolayısıyla bu öneri üzerinde değişik yorumlar yapanlar olmakla birlikte önerinin dayandığı mantık ve gerekçeler itibari ile demokratik kriterlere uygun, oy sahibi vatandaşın kullandığı oyun, iradesi doğrultusunda sandıktan sonuç doğurmasını hedefleyen bir teklif. Dolayısıyla burada kimsenin söyleyeceği fazla bir şey yok. Ancak bu madde dolayısıyla özellikle muhalefet olarak tanımlanan kesimde bir karmaşa var. Kafa karışıklığı içerisindeler. Seçim mevzuatındaki düzenlemeler oy sahibi vatandaşın iradesine uygun sonuçlar doğurmasını hedeflemekti. Daha önceki düzenleme bir anlamda vatandaşın iradesinin sapmasına, kullandığı oyun arzu etmediği şekilde sonuç doğurmasına yol açıyordu. Bunu önlemiş oluyoruz.’’

Görüyorsunuz, dikkatler baraj ve ittifak konusuna yöneltiliyor. Teklifin diğer maddeleri için ise işin esasına hiç değinilmiyor.

Neden acaba?

Peki, bütün bunlardan seçim tarihinin erkene çekileceği -muhtemelen baskın seçime gidileceği- sonucunu nereden çıkardım?

Şunlardan:

Teklifin yapılacak ilk seçim için değil, daha sonraki seçim/ler için hazırlandığını düşünüyorum.

Ekonomide getirilen ek yüklerle delik deşik olmuş bütçe bu seçimin sonucunu tehlikeye atıyorsa da Ukrayna savaşı hükümete kendi mütereddit seçmenine ‘‘Ne iş varsa yine AK Parti’de var’’ hissi verebilir.

Daha önce ters düşülen ülkelerle ilişkileri düzeltme çabası da o görüntüye destek sağlar.

Bir de şu var: İktidar cephesinin itibar ettiği medyanın muteber kalem ve yorumcuları da seçim tarihinin erkene alınabileceğini ihsas etmeye başladılar.

Galiba benim yaptığım bu değerlendirme yasa teklifiyle bozulup dağılması beklenen muhalefet cephesince de düşünülüp kabul görmüş olmalı ki, ayrılıp herbiri kendi yoluna gitmek yerine, bir arada kalmakta ısrarlılar.

Erken -hatta baskın- seçime hazır olmakta yarar var.

ΩΩΩΩ

Reklam

37 YORUMLAR

  1. Gölge etme

    “Demirtaş’ın özgürlüğüne az kalmış.”

    Seçimi kastediyor Kılıçdaroğlu.

    Kendisi cumhurbaşkanı seçilecek ya, işte o zaman “Demirtaş serbest kalacak…”

    *

    Kimsenin cezaevinde yatmasını istemem.

    – Demirtaş’ın da yatmasını istemem.

    Tez günde çıkar inşallah.

    Lakin nasıl çıkar?

    – Kılıçdaroğlu’nun emriyle mi?

    Yani, yargıya müdahale, öyle mi?

    Yok artık, daha neler.

    Buna ilk itirazı Demirtaş yapacaktır.

    Yapmalıdır.

    Haydi bakalım.

    *

    Demokrat Amca, 15 Temmuz tutuklularının da özgürlüğe kavuşacağını müjdeliyor.

    Belli ki talimatla.

    Yani şimdiden “sirkatin söylüyor.”

    Suç mudur bilmem ama çok ayıp ediyor.

    *

    Anlıyorsunuz değil mi?

    Kimsenin özgürlüğüne asla karşı değilim.

    Ama talimatla özgürlük olur mu?

    Böyle diye diye zaten Yargı’ya kaç yıldır hakaret ediyor. Sarayın Savcısı, Sarayın Hakimi diyerek de onlara ‘talimatla çalışan hukukçular’ damgası vuruyor.

    Şimdi kendi cumhurbaşkanı olursa aynı savcı ve hakimlerle çalışacak. Ya da gökten zembille yeni hukukçular indirecek.

    *

    Dese ki:

    – Gelirsem genel af ilan edeceğim.

    Eh, bunu bir derece anlarım.

    Ama “Demirtaş’a özgürlük” deyince özel bir statü anlaşılıyor.

    Beyefendi emredecek.

    Bu işlere hiç burnunu sokmasa daha iyi eder… Osman Kavala -bence- onun yüzünden bu kadar uzun yatıyor.

    Gölge etme be amca.

    • Herkes kavuşsun sevdiğine🤗. Demiride davuluda kavalıda. Düzelmez, siz böyle burnunuzu sokmasanız☺️ düzelecek tez zamanda belkide. Kavuşacak,
      Analar kuzularına,
      Karılar kocalarına,
      Dede nineler torunlarına..
      Siyasetçi: “etnik inanç dil renk cinsiyet ayrımı yapmadan!..” demeyi öğrenince ye kadar bu böyle süreceek.. sürecek.😠

      • O kadar kolay değil .Aldığı canların hesabını vermeden kimse kimseye kavuşamaz.

  2. -AVM’de stand açıp diş tedavisi yapmışlar! (Sanırım yabancı) pos cihazıyla tahsilatta yaparak insanlığa faideli iş yapıyorum sanmak😨
    Bunu tespit eden son sınıf tıp öğrencisi 🤗
    -Ana caddeye portakal ağacı dikersen fakir fukara toplayayımda reçel yapıp satan derken araba çarparmı diye düşünerek el koyan tarımcı birileri de yetişirmi acaba?
    -cadde ortasına yüksek yeşil bitkilr ekersen, karşıdan karşıya geçerken araba seni göremezse!.. aniden bitkilerin arasından çıkar isen?🏎️🚗
    -6 kişi bir araya gelince koskoca ülkede birşeyler değiştirebileceğini düşünenler😨
    -5 ‘i biryerdenin yanyana gelince herşeyi yiyip bitiren çekirgeler gibi olabileceğini iddia edenler😨
    -bir zamanlar kartaldım!😂, Şimdi herkes gelsin ben kapımı açıp dışarı bakayım😂😂😂 diyenler (bu ülkede çok var hin kumaşı sananlar)
    -dövizi kuru suya koysak
    -faizi samanlıkta saklasak
    -Enflasyon canavarını taksim yada Kızılay meydanında sergilesek (dinazor diye🐊)
    Korkarlar mı acaba?🤗

  3. Vergilerde indirim yaparak fiyatları düşürmek oldukça sınırlı ölçüde mümkün. Esas sorun kur farkında.

    Almanya’da akaryakıta ödediğimiz paranın yarısının vergi olmasına rağmen son bir yılda fiyat artışı % 45 civarında.

    Türkiye’de akaryakıt vergisi % 28 civarında olduğu halde son bir yıldaki fiyat artışı % 300‘ ü geçiyor.

    Erdoğan fiyatları düşürmek istiyorsa, „faiz neden enflasyon netice“ ısrarından faz geçmesi lazım.

    • Fiyatların düşmesini halk ne kadar istiyor, belli bir yüzdesi oranı varmı tereddütlerim var.
      Köprüleri yolları hastaneleri yapmayalım diyor mu büyük çoğunluk mesela?
      Sonra yapılsın birazıda diyen kaç kişi?
      Kur faiz enflasyon kimin umrunda?
      84 milyon içinde kaç kişinin milyoncukları dert tasa?
      “Paranıda al git” desek mesela 🤔
      Son söz:vergi gereken süre düşük kalırsa “ateşin sönmesini sağlamasada, Harlanıp alevlenmesini önler pekala”.

  4. Fehmi bey. Adam o kadar yalan konuştu ki şimdiye kadar, adamın yüzüne bakarak erken seçim istediğini nasıl anladınız. Adamlarda nasıl bir cephe varsa artık.
    Fehmi bey millet Chp ve liderine niye güvenmiyor olabilir sizce.
    Kılıçdaroğlu’nun göreve geldiği 2010’dan bugüne kaç yalan söylediğine ilişkin kısa bir araştırma yapın. Milletin bu adama niye güvenmediği ortaya çıkar.Bir ara O kadar ustalaşmıştı ki ödediği tazminatın haddi hesabı yok. Tazminatları ödemek için milletvekillerinin maaşına göz dikmişti. Tvlerde ve kürsülerde salladığı bütün dosyalar için adam tazminat rekoru kırdı..Gösterdiği bütün yalanlı belgelerde tazminat ödedi

    En son İha sihayı ben önerdim dedi, Başörtüsünü ben kaldırdım dedi.Yakında Ayasofya yı ben açtım diyecek.

    Darbeye önce tiyatro diyordu, şimdi darbe var diyor. .
    İşten çıkarmayacağız şeref sözünü ben veriyorum deyim 17bin kişiyi ilten çıkardılar. Tık yok

    Utanmamıştı, sıkılmamıştı.Sarayın klozetleri altından’ diye bir yalanı bizzat kendi ağzından tedavüle sokmuştu. Etdoğan gel gez dedi. Bulursan Cumhurbaşkanlığından istifa edecem dedi. Yoksa sen Chp den istafa edeceksin dedi. O günden sonra tıss.

    Muharrem İncenin Erdoğanla görüştüğünü söyleyerek ekarte etmişti
    Fetönün iddalarını kürsüde dile getiriyordu hergün. Kim getirmişti. Maskeli kişiler getirdi diyordu Chp nin 13. Katına çıktılar maskeleriyle adama vermiş gitmişlerdi.

    Deniz baykal kaseti olayından sonra aday olacakmısınız hayır cevabını verdikten sonra ertesi gün aday oldu.

    15 temmuzda Şehit olan kişilerin yakınları askerlik yapacak ama Pkk ya karşı mücadele edenler yapacak yalanı daha dün gibi tazeliğini koruyor.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Netanyahu ile pazarlık yapmak için İsrail’e gittiğini süren Kılıçdaroğlu, Albayrak’ın hayatında bir defa bile İsrail’e gitmediği belgelenince susmayı tercih etmişti.

    Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’la ilgili de iftira atmıştı. Erbaş’ın göreve geldikten sonra şehit yakınları ve gazileri ziyarete gitmediğini iddia etmiş, önüne onlarca fotoğraf konunca da yine susmayı tercih etmişti.
    Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Tüm dünya arkasını dönse bile, Türkiye olarak biz mazlum Filistinlilerin yanında yer almaya, ilk kıblemiz Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” demesine rağmen, Erdoğan için, “BM’de Filistin’le ilgili tek kelime etmedi” demişti.

    MYK’da “ByLock kullanan 4 bakanı ve 60’a yakın vekili açıklayacağız, dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep edeceğiz” dedi. “AKP içinde 120-180 civarında ByLock’çu milletvekili var, açıklasınlar” diye konuştu. Aradan 6 yıl geçti açıklayamadı.

    Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım” dedi. Tanklardan kaçan ilk kişi olarak altın madalya kazandı.

    Şubat 2019’da CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bir kadının güya çöp konteynırından yiyecek topladığını gösteren bir fotoğrafı grup toplantısında göstermişti. Kılıçdaroğlu’nun çöp topluyor dediği o kadın ortaya çıktı, “Benim maddi durumum iyi. Ben sokak hayvanları için yiyecek topluyorum. Kılıçdaroğlu niye bana sormadı. Dava açacağım” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı olduğunu savundu. Bu iddianın da yalan olduğu kısa sürede ortaya çıktı.

    Genel Başkan Kılıçdaroğlu, tsunami sonrası toplanan paraların Açe’ye gitmediğini öne sürdü. İddia dekontlarla yalanlandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fakülte mezunu olmadığı iddiasını ortaya attı. Bu iddia Marmara Üniversitesi Rektörlüğü tarafından açıklama ile yalanladı.

    Geçtiğimiz aylarda ‘Dövizini bozdur’ çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi birikimlerini TL’ye çevirmediğini iddia etti. Dekontlarla iddiası çürütüldü.

    Kılıçdaroğlu bir televizyon kanalında Adil Öksüz’ün MİT görevlisi olduğunu ima etti.Fetöcüler bile buna güldü.

    15 Temmuz ve Parlamenter Sistem’ başlıklı konferansında, 15 Temmuz darbe girişimi gecesiyle ilgili ‘O akşam oteller kapalı olduğu ve bizi otele almadıkları için Bakırköy Belediye Başkanımızın evine gittik’ demişti. Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun evinin yakınlarında bulunan otellerin hepsinin açık olduğu ortaya çıktı.

    Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili yolsuzluk iddiaları, yargı kararlarıyla çürütüldü. Dönemin belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, kazandığı tazminat paralarını Kayseri’de halka sucuk ekmek dağıtarak harcadı. 

    2013’te Erdoğan’ı ”Terörist grupları silahlandırdıktan sonra Suriye’ye göndermekle” itham eden Kılıçdaroğlu, 1 milyon lira tazminata mahkûm edildi..

    2017-2018 yıllarında ise Man Adası iftirasını öne sürdü. Bu iddialarla ilgili açılan 5 ayrı tazminat davasında 510 bin lira ödemek zorunda kaldı..

    Adana’da olmayan hastane için “Bunu Cumhurbaşkanlığı bile yapamıyor” diyerek övgüler düzdüğü sözde Sahra Hastanesi, Kozmetik Güzellik Fuarı olarak Adanalılara ev sahipliği yapmıştı..

    Kılıçtaroğlu “Erdoğan söz verdi Türkiye ve Pakistan’da mülteci merkezi kurulacak” diye harekete geçtiler. Biliyorsunuz daha önce de “Afgan mülteciler için Erdoğan, Biden’la anlaştı” demişlerdi. Bu kez Abd yalanladı.

    Erdoğan Fatih Altaylının proğramında Kılıçdaroğlu’nun 6 milyarlık yolsuzluk suçlamasına cevap verdi: Ben ihalelere imza atmam Bay Kemal, yalancılığını ispat ettin.demişti.

    Millet bu adama niye güvenmiyor Fehmi bey. Burdan bi çıkarım yapılabilrmi?

    • Fatih kardeş, Allah aşkına yeter yahu !
      Her gün bıkmadan usanmadan bu AKP nin avukatlığını neden , niçin yaparsınız, anlamıyorum ! Yandaşlık olur da bu kadar mı olur ,pes !
      Peki Kılıçdaroğlu’nun sayıp döktüğünüz bunca yalanlarının ! yanında bir zahmet 20 seneden beri AKP nin söylediği ve dağlara ovalara sığmayacak yalanlarını da yazsanıza !
      Hem madem ki bu kadar söyleyecek, yazacak şeyleriniz var, lütfen Fehmi Beye asalak olmayın da kendinize ayrı bir köşe açın !
      Yani yandaşlığın cılkını çıkartın be kardeşim , vallahi gına geldi , şurda beş paralık keyfimizin içine ediyorsun yani !

      • Hayret kardeşim sen ABD den kara propganda yapan haçlı ordusnun yalanlarını ve haçlı yandaşını yaz biz AKP nin yalanlarını da yazarız ama çok az kalır onların yanında.
        Köşe babanınsa bilelim Fehmi Bey izin vermezse yayınlamaz siz burda iyi hiçbirşeyi yazmadan her türlü kara propagandayı yazar durursunuz.Asalak kelimesi aynen şahsınıza iade .
        Fondaş ve haçlı severliğinin cılkını çıkartanlar Reise sevgimizi kendi tweet 5 e katlama emirleri gibi görüyorlar herhalde

        • Estağfurullah Serdar Turhan , köşe niye ‘ babamın ‘ olsun ; köşe Fehmi Beye ait !
          Hem benim babam sizlere ömür yıllar önce Hakkın rahmetine kavuşmuştu !

  5. Seçime Hazırız başlıklı reklamların söylemlerine baktığımızda muhalefetin bunu en az 1 ay önceden öngördüğünü pekala iddia edebilirim…
    ancak bu siyasi ve ekonomik ortamda iktidara gelecek bir koalisyon, 1 olabilecek ve koordine problemi yaşamadan, fitneye müsaade etmeden hükümet edebilecek midir?
    Muhalefet ülkeyi birlikte yönetmeye hazır mıdır?

  6. Fehmi bey, milletin gündeminde Erken seçim olmamasına rağmen niye bu konuyu ısıtıp ısıtıp duruyor. Kılıçtaroğlu bile bu iddasından vazgeçti.

    İçinde bulunduğumuz ekonomik zorluklara, ayçiçekyağı ve şekerde yaşanan panik havasına, domatesin, patlıcanın, kabağın fiyatlarındaki artış üzerine muhalefetin coşması lazımdı.

    Muhalefetin anketçisi Metropol, seçmeninin yüzde 13.3’ü, İYİ Parti seçmeninin yüzde 16.7’si, HDP seçmeninin yüzde 25.9’u, DEVA Partisi seçmeninin yüzde 53.1’i muhalefetin yönetmeye hazır olmadığı görüşünde. Demek ki muhalefet, Türkiye’yi daha iyi yönetecekleri konusunda kendi tabanını tam olarak ikna edebilmiş değil. Kendi tabanını tam olarak ikna edemeyen, diğer parti seçmenlerini nasıl ikna edecek.

    “Geliyor gelmekte olan” diyerek olmuyor. Kılıçdaroğlu’na ekonomiyle ilgili soru soruluyor, “Geliyor gelmekte olan” yanıtını veriyor. Dış politikayla ilgili soru soruluyor, “Geliyor gelmekte olan” diye karşılık veriyor. Neymiş bu ‘Geliyor gelmekte olan’? Maymuncuk gibi her kapıyı açan bir şey mi? Yaşanan zorluklara rağmen halk, “Çare muhalefet” demiyor.

  7. ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone; FETÖ müdahalelerine umut bağlamış halde; “Bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” diyordu. 
    Cumhuriyet mitingleri
    Ergenokon, Balyoz mevzuları.
    367 krizleri
    400 el kaosa kalktı.
    Herhün patlamalar, kaos ortamı
    Mit Tırları kumpası
    Gezi olayları
    17-25 Fetö yargı darbesi
    Pkk hendek ayaklanması
    Abd nin Pkk yı desteklemesi
    Abd nin ekonomik saldırıları
    Abd nin ambargoları
    Fetö 15 temmuz darbesi
    Bunlar olmadı. Biden paşa, muhalefeti bir araya getirip Erdoğanı devirme planları.

    20 yıldır kurulmayan tuzak kalmadı. Türk ekonomisine verdirilen büyük zararlara rağmen üstüne Covit ve Rusya işgali olmasına rağmen
    millet sürekli yalan şebekesine dönüşmüş muhalefet tarafından tahrik edilmesine rağmen yine muhalefete güvenmiyor. Umudu ve çözümü yine Cumhurda görüyor. Sarsılsada badireleri atlatıyor. Ükemizin bugün ekonomik sorunlar var. Fakat bunuda aşmaya çalışan ve aşacak olduğuna inanılan bir lider gerçeği var.
    Karşısında da ülkesinin başarısı ile mutlu olmayan, ülkesinin başarısızlığı üzerine mutluluk inşa etmeye çalışan ABD projesi bir muhalefet var. Millet niye erken seçim istesin Fehmi Bey. Bulunduğunuz konum itibariyle sizin 3 senedir seçim istemeniz normal.
    Batı başkentleri ile iş tutup ülkeyi içeriden vurdular. Dışarıdan kuşatma, coğrafyadan çevreleme hesaplarının tamamı çöktü. İçeriden vurmaya dönük cepheler de çökecek.

  8. 445 MİLYAR
    Eski Merkez Bankası başkanlarından Mahfi Eğilmez’e göre Kur Korumalı Mevduatın yıllık maliyeti yaklaşık 445 milyar TL.
    Şu an bunun için bütçede tek kuruş karşılık yok.
    Yani “bas bas paraları Leyla’ya modeli ” ile finanse edilecek
    Kamu borç stoku da 2018 de 1 trilyon TL iken şu an yaklaşık 3 trilyon TL.
    Artık kamu borç stoku aylık 100 milyar TL artıyor.
    Hiçbir şekilde sürdürülebilir bir durum değil.
    Patladığında toparlanması ve toplanması mümkün değil .
    “Battı balık yan gider” modeliyle elde avucta olanı da saçıp savurarak ve
    “7 Haziran 1 Kasım 2015” yöntemleriyle belki kazanabiliriz mantığıile erken seçimi deneyebilirler.
    Zamanında kazanmaları mümkün olmadığı için.

    • Sayın yk, bahsettiğiniz başkan eskisi daha önce kaç ülkeden imf yi kovup çıkarmış acaba?

      • IMF yüzde sıfır ile borç veriyor ama paraların nereye harcandığını kontrol ediyor. Bunun yerine yüzde 8 ile londra tefecilerinden borç alınıyor. Mesele borç almaksa imf artık yok diye övünmenin ne anlamı var. Yine dar gelirli kemer sıkıyor yine dar gelirli kemer sıkıyor. Öte yandan MB başkanlarının imf kovma gibi bir yetkisi yok. Bunları hükümetler yapar.

  9. Fehmi bey;

    **Bir de şu var: İktidar cephesinin itibar ettiği medyanın muteber kalem ve yorumcuları da seçim tarihinin erkene alınabileceğini ihsas etmeye başladılar.** demiş.

    Fehmi bey size bir kaç soru :

    Kim bu itibar edilen muteber kalemler?

    Önceden gazeteler ve bazı yazarlar kendi görüşlerini etkili kılmak için veya önemli görünmesi için” Genç Subaylar rahatsız ” “Adliyede gece boyu ışıklar sönmedi” gibi başlık atardı. Bazıları bu yolla da iktidara gözdağı verirdi.

    Muhalefet parti liderleri bile vazgeçti erken seçim mevzusundan. Sizden başka erken seçim isteyen kaldı mı?

    Sizden başka Erdoğanın aday olamayacağını sıkça dillendiren gazeteci kaldı mı?

    Sizden başka Abdullah Gül ün ortak aday olabileceğini kaldı mı?

    • İktidarın muteber kalemleri selvi boylu al yazmalım ile beşibirlik trol olup ortada dolaşanlar gibi trollükten köşe yazarlığına terfi etmiş bilumum yecüc mecüc taifesidir.

  10. Hekaye kısmı amma acıklı olmuş sayın koru😓. Ne oluyorsa herkesin gözü önünde oluyor zaten 🙂 ve herkes herşeyi daha iyi biliyor herkes herkesten🤔.
    “….bozulup dağılması beklenen muhalefet cephesince de düşünülüp kabul görmüş olmalı ki, ayrılıp herbiri kendi yoluna gitmek yerine, bir arada kalmakta ısrarlılar.” Tespitiniz sayfalar dolusu acıklama gerektirir sanırım.
    Bu durumda döndük mü yine en başa?🤗

  11. “İktidar cephesine mensup politikacılar bu genel tabloyu göz önünde tutarak seçimden yeniden başarılı çıkmalarını sağlamak üzere kurallarla oynama yoluna gittiler. ”

    Bu kuralları bir seçim öncesi Milletden alacağı oyları hesaba katarak yaptılar.

    Şu an Mevcut tablo önceki oydan çok gerideler.

    Gün Geçtikçe AKP eriyor Artık hangi matematiksel kurallar yapsalarda Tekrar iktidar olamıyacaklar.

  12. Başar Arıoğlu, CHP’li Ersin Arıoğlu’nun oğlu. Ersin Bey, 2002 yılında CHP’den milletvekiliydi. Sonra siyaseti bırakıp işlerinin başına geçti. Şimdi oğluyla birlikte büyük projelerin ihalelerine katılıyor.

    *

    Gelelim Şenay’ın Akşam’daki röportajına…

    *

    Bize hep ne söyleniyordu?

    Şu söyleniyordu: Büyük ihaleler, hep aynı kişilere veriliyor. İhale falan hikâye…

    Oysa Başar Arıoğlu, bambaşka şeyler söylüyor.

    Diyor ki:

    *

    “Çanakkale için dünya çapında bir ihale yapıldı. Dört tane çok ciddi teklif geldi. Mesela Japon firma, çok istekliydi ve rekabetçi bir teklif verdi. Diğer teklifler de çok ciddiydi. Tekliflerden en ucuzu seçildi. Burada sorun ne?”

    *

    Başar Arıoğlu, bunları söyledikten sonra ekliyor:

    “En ucuz teklifi verene vermeyebilirlerdi. İzmir’de öyle oldu mesela.”

    *

    Şenay soruyor:

    “İzmir’de ne oldu?”

    *

    Başar Arıoğlu’nun yanıtı:

    *

    “3-4 ay önce yapılan metro ihalesine Nurol ve biz, en düşük fiyatı verdik. Buna rağmen ihaleden atıldık. 500 milyon lira farkla ihale ikinciye verildi. Diyorlar ki bizim için, ‘Bunlar işi bilmiyor’. Nurol Osmangazi’yi, Marmaray’ı yapmış. Biz Avrasya’yı, Çanakkale’yi yapmışız. Bizim için ‘Yanlış fiyat vermişler, işi yapamazlar’ diyorlar. Kendi favorisine verecek ya. O zaman ihale yapma, bizi niye uğraştırıyorsun?”

    *

    Başar Arıoğlu’nun bu iddiası, pek de yenilir yutulur bir iddia değil. İlgilileri buna bir yanıt vermeliler.

  13. Sayın yazar “Erken -hatta baskın- seçime hazır olmakta yarar var.” diye uyarıyor sağolsun;
    nerdeyse seçmen kütükleri askıya çıktı hala baskın seçim mi var rüyaları görmek de nedir allaaşkına????

    • İri puntolarla dört bir yanında TOGG yazan ve üstünde kendinden büyük “yerli ve milli ilk arabamız yollarda” yazılı pankart taşıyan bir arabanın arkasında da “ne dedik; kızılelma bizimdir dedik… ve kızıl elmamız huzurunuzda” yazılı kızılelma dronunu çeken arabayı yollarda görmeden seçim olacağına inanmam.

  14. SIKILANLARIN SIKINTISI NE

    “Birbiri ardına alınan yanlış kararlar ekonomiyi kimseyi memnun ve mutlu edemez hale getirdi.” demiş yazar. Neymiş o yanlış kararlar sayar mısınız deseniz. Tek cevabı var: Faizlerin artırılmaması. Bütün muhalefet, ekonomiyi eleştirenler, iktidarı başarısızlıkla suçlayanlar, beceriksizlikle suçlayanların tek alternatif önerisi faizleri artırmak. Başka da ne önerileri var ne öngörüleri. Zannediyorlarki faiz artınca her şey güllük güllüstanlık olacak. Halbuki faizlerin %1700 olduğunu gördü bu memleket, nede güzel havalara uçmuştu memleketimiz. Dolar yer ile yeksan olup ekonominin çarkları dönmeye başlamıştı. Bu hızlı trenler köprüler otoyollar, havaalanları, tüneller, avrasya geçidi, marmaray hep o günlerden kalma. Şimdi ise yağ kuyruğunda o günleri özlüyoruz.
    Yazarın tek haklı olduğu konu iktidar adına tv ye çıkanların kalitesizliği. Solun kanaat önderlerinden, 4 milyonu bulan takipçisini her gün aydınlatan İsmail Saymaz bir tivit atmış milyonlarca beğeni redvit destek mesajı altına sıralanmış. Diyor ki; Çanakkale köprüsüne 45 bin geçiş garantisi verdiler. Bu sayıyı bulmazsa biz kalanı geçmiş gibi cebimizden ödeyeceğiz. Aslında biri sorsa mosmor kalacak ortada.
    -Sizce kaç garanti verilmeliydi?

  15. Fehmi bey, 3 yıldır erken seçim diyorsunuz, seçim vakti geldi hala erken seçim diyorsunuz.Eskiden olayları yorumlayarak sonuçları tahmin ederdiniz.Şimdi fikri sabitlerinize göre olayları sübjektif yorumlayıp yanlış sonuçlara varıyorsunuz.

  16. Serdar Turhan
    28 Mart 2022 At 23:25

    bugün iki yorum yazayım.
    içişleri bakanının açıklamasına önce her ay 10.000 dolar alan kişiyi açıklaması gerekir diye yazmıştım, serdar bey “ha o mu sağır sultan duydu, metin külünk” diyor. oysa o kisi metin külünk değil, metin külünk o olduğu iddia edilen kişi.
    içişleri bakanı hakkındaki hayli ciddi iddialara cevap vermek için çıktığı tv programında 90 milyonun karşısında her ay 10.000dolar rüşvet alan milletvekilini bildiğini ve program çıkışı hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi değil mi?
    ama yapmadı.
    bunca yüksek standartlara sahip milletvekilliği standartlarına rağmen düzenli rüşvet alan milletvekilleri var, ve ülkenin canı namusu malı kendilerine emanet edilmiş bu kisiler yargı karşısına çıkmıyorlar.
    neden?
    bizler de ha o metin külünk müş deyip geçiştirmeliyiz bunu yoksa durumu köpürtmüş oluyoruz öyle mi?
    canımızı malımızı namusumuzu emanet ettiğimiz içişleri ve bakanı adalete, hakka, hukuka uygun davranmalı degil mi peki?
    rüşvet alan kişi metin külünk ya da her kimse adaletin karşısına çıkarılmalı değil miydi?
    adalet herkes için değil mi?
    biri için işletilmeyen adaletin bir başkası için işlemesi keyfi davranmak değil mi? keyfi adaletin olduğu yerde bugün sen mağdur olmayabilirsin ama yarın? öyleyse bugün herkes için adalet istemelisin.
    İBB de yüzlerce pkk lı terörist işe alındı iddiası var, peki bu yüzlerce kişi hakkında hangi yasal işlemler var, bunları işe alan kişiler hakkında hangi işlemler yapılmış?
    şimdi de muhalefetin açıklaması bir büyük elçiye dikte ettirilmiş iddiası var. iddialar ülkesi burası.
    sayın soylu hakkında da pek çok iddia var.
    sayın öztrak doğrusu çok ta tasvip etmediğim bir sertlikte cevap verdi son iddiasına sayın soylunun. bir bakana bu kadar ağır konuşulmasını doğru bulmamakla beraber sayın soylunun makamının da bir iddia yeri olmadığı açık. sayın öztrakın dediği gibi iddiasını kanıtlamakla mükelleftir, gerekeni yapmaklada sorumludur. sonra açıklamak ne anlama geliyor? bir suç varsa sonrası mı olur? rüşvet alan varsa gereken yapılır, kadrolarda terörist varsa hele yüzlerceyse gereken yapılır, bir büyük elçi ise karışmışsa kanıtlarla ortaya konulur ve yine gereken yapılır. sonra açıklama yapmak ta nedir?
    yapılmıyorsa o zaman vatandaşlar olarak bizim de durup düşünmemiz gerekir öyle değil mi bu ülkede rüşvet alan insanlar neden yargı önüne çıkarılmıyorlar diye???
    sonuçta bir muhalefet bloğunu toptan “dış güçleştirmek” ne akla ne mantığa ne izana ne makule uygundur, ortalama zekada bir insanın aklına mantığına izanına makuliyet anlayışına hakarettir.

    ahmet dönmezin iddialarını sıralamaya gelince, ben önemli gördüğüm üzerinde durulması gerektiğine inandığım her seyi yazıyor çiziyorum. önemli görseydim sıralamaya değer bulsaydım kuşkusuz yapardım. sonra ben kimseye ne yazması gerektiğini söylemiyorum, söyleseydim atlet koklama konusunda madem bu kadar hassassınız gerçekten öyleyse gazetelerde gülenle samimi oldukları son derece açık boy boy fotoğrafları paylaşılan ama buna rağmen makamlara gelen son kadrolar hakkında yazın madem, onları neden sorgulamadığınızı yazın öyleyse derdim. yaz madem diyeceğim çok şey olurdu kuşkusuz.

    son olarak istanbul belediye başkanı ve elçinin görüşmesini açıklamamı istemişsiniz hangi açıdan açıklamam gerekiyor?
    bu iki görüşme gizlice viyana da ve londra da bir otel odasında mı olmus? new york ta gizli bir vakıf ta mı görüşülmüş? yoksa herkesin yemek yediği bir restoranta mı? kenar köşe paravan arkasında mı görüşülmüş yoksa herkesin göreceği cam önüne oturulmuş da mı konuşulmuş?
    konuşan kişi de her adımı takip edilen herkesin tanıdığı popüleritesi en yüksek tanınırlığı en fazla gözlerin en üstünde olduğu bir siyasi değil mi?
    bu kadar aleni, böylesi ortada olan neyi açıklamam gerekiyor? bir dünya metropolünün belediye başkanının bir yabancı büyük elçi ile görüşmesinin açıklamaya muhtaç olduğunu düşündüren nedir?
    öküz altında buzağı arayacaksak
    köşedeki manavdan portakal alması da açıklamaya muhtaç bu durumda, yani manav aslında bir ajan, portakallar da bir şifre olabilir pekala değil mi?

    • erken seçim olur mu?
      ben hep olabileceği seçeneği üzerinde duruyorum zaten hatta bu bahar en geç sonbahar diye tahmin de yazmıştım. her geçen ay bir önceki ayı aradığımıza ve mevcut veriler göz önüne alınırsa daha çok arayacağımıza göre seçimin iktidarın kendini en güçlü hissettiği bir zaman da olması gerekir en akıllıca olanı bana kalırsa bugündür. her geçen gün muhalefete yazıyor, üstelik dev gibi bir blok yükseliyor.
      belli iyilestirmeler ve yine ve yeniden burnumuzun dibindeki savaşın toplum üstünde yarattığı panik ve endişe ile bir ivme yakaladığını düşünmenin yanı sıra yeni seçim yasasının da muhalefette ön görüldüğü gibi parçalanmaya yol açmaması durumunda ki bir blok halinde kalacaklara benziyor iktidarın erken seçime gitmesi gayet akıllıca olur, geçmişte seçim yok deyip te bir baskın seçim yapmak ta yaşamadığımız bir şey degil. gücü elinde bulunduranların olayları işine geldiği gibi ayarlamasını etik açıdan doğru bulmasak bile anlaşılabilir olduğunu kabul etmek gerekir. öyleyse muhalefet zaten önce ya da sonra hazır olmak zorunda. muhalefet uzerine düşündüğüm noktalarda daha ayrıntılı yorumlar da tarih biraz daha netlesince yazacağım.
      erken ya da hayli erken bir seçim aynı zamanda CB adaylığı konusunda toplumu rahatlatır ve sayın erdoğanın adaylığının tartışılmasını engeller ki doğrusu budur. gerçi muhalefetin buna yeni seçim yasasında olduğu gibi fazla itirazı olacağını da hiç sanmıyorum.
      hayırlara vesile diyelim.

      • geçenlerde ete gelen zamlarla ilgili yorum yazarken bazı ülkelerin gıda ihracatını yasaklandığını yazmıştım ne okuyorum simdi bizim de et ihracatına yasak değil ama kısıtlama gelmiş.
        günaydın.
        milyon milyon hayvan katara, irana gittikten sonrs mı yasak değil ama kısıtlama getirdiniz???
        kıymanın kilosu 100tl yi geçtikten sonra mı???
        Şu anda et hayvancılığında Türkiye’nin ihtiyaç konumunda olduğunu belirten Erdoğan, “Kırmızı ette ihtiyacımız var. Şu anda Uruguay’dan hayvan getirmeye çalışıyoruz. Halbuki burada var. Neden Uruguay’dan alalım? Biz kendi ülkemizdeki hayvanları almak suretiyle bu işi bitirelim” dedi.
        burada varsa uruguaydan neden hayvan getiriyoruz???? madem yıllardır neden besiciyi desteklemedik yem fiyatlarının artmasına seyirci kaldık ta yıllardır et ve canlı hayvan ithal ediyoruz???
        madem neden afrika da pazartesi persembe günleri darbe alışkanlığı olan ülkelerde tarım yapmak için arazi kiralıyoruz da kendi boş alanlarımızı ekip biçmiyoruz ve kendi çiftçimize destek olmuyoruz???
        neden devlet teşekküllerimizi arpalık haline getiriyoruz da satmak yerine ihtiyaç halinde yemde, sekerde, kağıtta, gübrede, çayda vs vs millete destek olmuyoruz???
        o zaman geçim derdine düşmüş, elektrik su parasını ödeyemeyen arabasına 50tl yakıt alırken düşünen çocuğuna süt almakta zorlanan insanlara manda yoğurdu ye, icine kestane balı ve medine hurması kat önerisinde bulunmak daha makul olurdu diye düşünüyorum.

    • “…bir suç varsa sonrası mı olur?
      *rüşvet alan varsa gereken yapılır,
      *kadrolarda terörist varsa hele yüzlerceyse gereken yapılır,
      *bir büyük elçi ise karışmışsa kanıtlarla ortaya konulur ve yine gereken yapılır.
      *sonra açıklama yapmak ta nedir?
      *yapılmıyorsa o zaman vatandaşlar olarak bizim de durup düşünmemiz gerekiröyle değil mi
      bu ülkede rüşvet alan insanlar neden yargı önüne çıkarılmıyorlar diye???…” Didem hn herşeyi ayan beyan açıklamış zaten üstüne ne söz söynir ki?

    • Geç okudum ve çok uzun yazdığınızdan her birine cevap bugün yazmam zor.
      ama Borcum olsun.Şimdi sondan başlayalım.
      Biden ne demişti hatırlayaılm “”Bence ona muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile… Partisi, İstanbul’dan dışarı atıldı.”
      Bu açıklamalar ve davranışlar ortada iken .
      ve Bizim kasetle iş başına getirilenler gel gel diyorken .
      Atanmış elçi Ankara da kimse ile görüşmeden gidip gelip Belediye başkanı ile görüşürken.
      Ne var bunda yurt dışında mı görüyorlar demeniz Tıpkı kılçdaroğlunu “RTE de benim gibi tankların arasından geçsin ” demesi gibi birşey .
      Görüşmeler zaten gizli veya yurt dışında yapılsa çok daha sorun olurki .
      Babacanın yardımcısı bildiğiniz casusluk yaparken otoparklarda , restaurantlarda ,otellerde zarf içinde para aldı ve ne var işte otopark da yaptım gibi deli zırvası açıklama yaptı.
      Şimdi Biden in açıklamalrı ve davranışları ,ambagoları 11o devlet başkanını çağırıp Nato müttefiğini bile çağırmayıp onu indireceğim diyor.
      Elçisi hiç kimse ile görüşmeden bir yerlerde belediye başkanı ile görüşüp duruyor (sadece o değil emperyal tüm elçiler ).
      siz ne var bunda balıkçıda buşumuşlar diyorsun öyle mi?Kavala da aynı buluşmuş.
      eski didem hanım sınız diye cevap veriyorum ama bu olayları bu analizi yapan ancak Kılıçdaroğlu nun “RTE de balıkçıda buluşsaydı o niye buluşmadı ” diye yanıt vermesi daha yerinde olacaktır.
      Bunda bir sorun görmeyene de “Tamam canım haçlılar sana da birşey yapmaz ” der geçerim.
      diğerlerine de cevaplarım olacaktır.

  17. -Yap işlet devret modeline ben karşıyım. Sebebi ise ülkenin içinde bulunduğu mevcut durum.
    -Erken Seçim konusunda 2021 ilkbaharından bu yana ilkbahar ve sonbaharda yapılacağını iddia ettim fakat tutturamadım, erken seçim iddiasının yanında ekonominin de daha kötüye gideceğini de tahmin etmiştim, keşke bu tahminimde tutmasaydı. Erken seçim konusunda yine ısrarcıyım, bu yaz olma ihtimali yüksek fakat sonbaharda kesin.
    -Son zamanların en meşhur söylemi ekonomi ile ilgili, her kesimden insanlar yapılacak seçim de ekonomiyi düzeltirse mevcut iktidar hatta cb düzeltir söylemi tedavülde. Ben bu söyleme de katılmıyorum. Bu söylem geçerli olsaydı şunda bizi yönetenler iktidarda olmazdı…

  18. Fehmi bey, siz bu işlerden biraz uzak kaldınız. Daha derin yazılar bekliyoruz. Bunu Akif Beki veya Mehmet Ocaktan bile yazabilir yani.

    • Yazarlar yazabilirler de Ukrayna ve Rusya heyetlerinin Erdoğan’ın Saray’ında karşılıklı savaşı müzakere ettikleri güne denk getirebilirler mi?

  19. Eğer nihai amaç iki partili siyasal düzense zaten bu seçimde bu hedefe ulaşmaları imkansız. O halde seçim yasasını bir sonraki seçimler için düşünmüş olmaları ihtimali yüksek.

Yoruma kapalı.