“Ne oldu?” sorusunu samimiyetle soranlar aradıkları cevabı belki bu yazımda bulabilirler…

35
Reklam

Neredeyse iki haftadır ABD başkanı Donald Trump’ın söyleyip yazdıklarını ânı ânına takip edip notlar aldığım için olacak, daha önce gözümden kaçmış bir şeyi sonunda fark edebildim: Amerika’yı ve bir dereceye kadar dünyayı parmağında oynatan Trump’ta zaman mefhumu yok…

Önce “Türkler ile Kürtler yüzlerce yıldır savaşıyorlar” dedi. Orada kalmadı, “Kürtler ile Suriye’de müttefiktik, ama Birinci Dünya Savaşı’nda, Normandiya’da yanımızda yoktular” diye devam etti. 

Trump “Mr. Mozzarella” derken tercümanın hali..

Önceki gün, İtalya cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’yı kabulü sırasında, “ABD ile İtalya ortak kültürel ve siyasi mirasla birbirine bağlıdırlar” sözünü “Kadim Roma’ya kadar dayanan binlerce yıllık bir tarihimiz var” diye tamamladı. ‘Kadim Roma’ dediği MS 476 yılında ömrünü tamamlamış bir imparatorluk; yani ABD’nin kuruluşundan tam 1300 yıl önce. [Trump misafirinin adını Mr. Mozzarella diye de teleffuz etti; tercümeyi yapan kadının telaşı o sırada yüzüne vuruyordu.

Bugün de, Ankara’da varılan mutabakat sonrasında sevincini belli etmek için attığı Twitte, “Uygarlık için muhteşem bir gün. (..) İnsanlar bu anlaşmaya varmak için yıllardır uğraşıyorlar” ifadelerine yer verdi.

Başında bulunduğu ülkenin hangi yıl kurulduğunu bilmediğini varsayamayacağımıza, misafiri devlet adamına karşı ‘Kadim Roma’ demesinden İtalya’yı değil Roma İmparatorluğu’nu kast ettiği açık olduğuna göre, -tabii ondan önceki kafa karışıklıklarını da hesaba katarsak- biraz önce sizinle de paylaştığım sonuç kendiliğinden ortaya çıkar: Trump’ta zaman mefhumu yok

‘Uygarlık için muhteşem bir gün’ nasıl olabilirdi?

Dün varılan mutabakatın ‘uygarlık için muhteşem bir gün’ övgüsünü hak etmesi için bir sebep bulunmuyor.

‘Uygarlık için muhteşem bir iş’ tespiti, iki haftadır savaşla çözüme kavuşturulmaya çalışılan uluslararası soruna, daha en baştan tek bir kişinin burnu bile kanamadan çözüm bulunmuş olsaydı o durumda kullanılabilirdi. 

Reklam

İki hafta boyunca yaşananlar yaşanmadan…

Nasıl mı?

IŞİD’le mücadele edilirken yanında bulduğu ve yürüttükleri teröre karşı savaşta ittifak kurdukları Kürt örgütlerin, o mücadele bittiğinde, ABD ile yakın dostluktan yararlanarak kendi ajandalarını gerçekleştirmek için çaba göstereceklerini hesap etmeliydi Washington.

Hatta henüz IŞİD’le ortak mücadele devam ederken, NATO’da müttefiklik ilişkisi içerisinde bulunduğu Türkiye’nin hassasiyetlerini de kollayan bir yol izleyip, bu bölgeden çekilmesi gerektiğinde, NATO müttefiği ülkenin sınır güvenliğini kendisi düşünüp savaşta müttefiği olan gruplara Ankara’da dün varılan mutabakattan çok daha ileri bir çözümü kendisi telkin edebilirdi pekala ABD.

Dostlar gerçekten dost iseler birbirlerini böyle kollarlar.

ABD, şu iki hafta içerisinde, NATO’da müttefiği Türkiye’ye de, IŞİD mücadelesinde müttefikmiş gibi davrandığı -ama sonrasında “Onlar da melek değiller” diye kullanıp kenara attığı- gruplara da dost gibi davranmadı.

Biraz açayım:

Bölgeden askerlerini hesapsız kitapsız çektiğinde nasıl bir gelişme yaşanacağını bilmiyor olamaz ABD.

Reklam

Türkiye’ye bir yandan askerlerini çekerek müdahale için ‘yeşil ışık’ yakarken, diğer yandan gerektiğinde kullanmak üzere dosyada bulundurma amacıyla gönderildiği belli olan saygısız üslupla yazılmış mektupla “Sakın ha” demesinin yol açacağı süreci de mutlaka hesap etmiştir.

İşadamı mantığıyla Trump da etmiştir, o etmediyse yanındakiler uyarmış olacakları için öğrenmiştir.

Fakat öyle davranmadı Trump

Ne yaptı?

Yaptığının sonuçlarını bütün dünya gördü.

Her şey olup bittikten, kanlar döküldükten ve bu arada iki hafta boyunca, Türk tarihinde daha önce görülmemiş yoğunlukta en ağır yalanlarla bezenmiş saldırılara bütün dünyada maruz bırakıldıktan sonra, Trump’ın, yardımcısı Mike Pence’i Ankara’ya göndererek kotardığı mutabakatın hiçbir anlamı yok.

Geride bıraktığmız iki haftanın görünen ve görünmeyen faturası herkes için çok ağır. Hatta Trump’ın başkanı olduğu Amerika için bile ağır…

Kaybedenler listesinin en başında Amerika ile Trump’ın adları bulunuyor.

Bize gelince…

Ciddi sorunlarla cebelleşmek zorunda olan bir ülkeyiz; ancak ne hikmetse en başarısız olduğumuz konu da sorun çözmek… 

Sorunların çözümü için kolay yollar da vardır, zor yollar da; biz hemen her zaman sadece zor olanı değil sorunu daha da çetrefil hale getirecek çözümü tercih ediyoruz.

Tabii sorunlarımızı çözemiyor, daha da büyütüyoruz.

Savaşla çözüme ulaşılmaz, hele günümüzde hiç ulaşılmıyor. 

Ulaştığını sananlar o savaş sayesinde bir kazanıyorlarsa aynı savaş yüzünden pek çok kaybediyorlar…

ABD yönetimi dün ne yaptı? Üç adamını Ankara’ya göndererek sonuç aldı.

Türkiye de kendi bölgesinde bunu yapabilecek hale gelmeli ve bunun yolu da savaştan geçmiyor.

Aslında Türkiye bir zamanlar AK Parti sayesinde az kaldı o hale gelmek üzereydi de…

Umarım, bu olay herkese ders olur.

ΩΩΩΩ

Reklam

35 YORUMLAR

  1. Hiç birşey vermeden herşeyi almak. İşte bu mucize. İyi ki başkanlık sistemine geçmişiz. ☺️

  2. Türkiye’nin giriştiği askeri harekata, dün Amerikalılarla yapılan müzakereler sonuucu varılan anlaşmayla ara verildi. Bu ayın sonunda BM gözetiminde yapılacak ve Suriye’nin geleceğini şekillendirecek diplomatik maratonun başlangıcını ima eden Cenevre görüşmelerine sayılı günler kaldığı, Erdoğan’ın bir iki gün içinde Putin ile Soçi şehrinde bir görüşme yapacağı dikkate alınırsa, operasyonun şu ya da bu gerekçe ile yeniden başlatılması bana çok uzak bir ihtimal görünüyor.

    Dışarıdan bakıldığında, bölgede öne çıkan ana aktörler (ABD, Rusya, Türkiye, Şam yönetimi) birbirleriyle amansız bir çekişme içinde gibi görünüyorlar. Ben bunun yanıltıcı bir görüntü olduğu kanısındayım. Tarafların üzerinde anlaşmış oldukları bir plan var gibi, ve, TSK’nın harekatı dahil, her şey bu plana göre işliyor. Askeri açıdan sahada kozlar paylaşıldı, şimdi süreç masa başında diplomatik rekabet ve hamlelerle devam edecek. TSK’nın geri çekileceği günler yakın.

    Bir yorumcunun da işaret eder göründüğü üzere, harekatın başlamasından bu yana geçen günler boyunca, iktidar yanlısı medya (ve buradaki kimi yorumcular) olan biteni bir zafer gibi gösterme telaşına girişirlerken, Erdoğan’la gizli ya da açık bir nefret ilişkisi içinde olanlar, operasyonun bir “fiyasko”, Ankara’da dün varılan anlaşmanın ise bir “yenilgiyi kabullenme” hali olduğunu ileri sürüyorlar.

    Bence, ortada Suriye meselesinde başından bu yana izlenmiş olan Türk siyaseti çok açık bir fiyaskoyu ima etmekle birlikte, askeri operasyon için bu terimi kullanmak doğru değil. Tüm istediklerini elde edememiş (ve edemeyecek) olsa da, Türkiye, operasyon sayesinde, Cenevre’deki müzakerelere elini kısmen güçlendirmiş olarak gidiyor.

    Türkiye’nin Kürt meselesinde hem içeride hem dışarıda izlediği geleneksel güvenlikçi politikanın baştan aşağı yanlış olduğunu düşünenlerdenim. Ne var ki, böyle bir pozisyon almak, her meselede Batı’yı olumlu bir referans olarak gösteren güruha katılmayı gerektirmiyor.

    Bu güruh, meseleleri ele alırken, Avrupa ve Batı’ya “Neylerse güzel eyler”ci bir perspektiften bakma hastalığından vaz geçmeyecek. Demokratik özgürlükler, bağımsız medya, insan hakları gibi konularda mangalda kül bırakmayanlar, aynı meseleler Avrupa ve diğer Batılı ülkeler söz konusu olduğunda, susmayı ve körleşmeyi yeğliyorlar.

    Bunun tipik örneğini Mısır’daki askeri darbe sırasında gözlemiştik. Batı, bir bütün olarak diktatör Sisi’nin yanında hizalanırken, bizdeki Avrupa hayranları, doğrudan darbeyi destekleyemeyecekleri için, “Darbe doğru olmadı, ama Mursi de. . .” tadında argümanlarla zımnen darbeye arka çıktılar.

    Bundan çok daha dramatik bir örneği bu günlerde yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz: Suriye’deki operasyonun kopardığı fırtınada, benim önemli bulduğum bir gelişme yaşandı. Kürt mahallesinin cazgırları ile PKK’ya toz kondurmayan Türk sosyalistleri cenahındaki tipler, bu gelişme karşısında adeta başlarını kuma gömmede birbirleriyle yarışır haldeler.

    Peki nedir bu benim önemsediğim ve operasyon dolayısıyla güme giden gelişme?

    Şu:

    Geçen Pazartesi günü, İspanya’daki Anayasa Mahkemesi, meşru hükümete karşı ayaklanma çıkarma suçuyla yargılanan 9 Katalan siyasi lideri ve Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığını savunan aktivisti 9 ile 13 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarpırdı.

    Hapis cezaları alan bu 9 kişi, öyle sıradan siyasetçiler değil. Katalan hükümetinin ve meclisin önde gelen üyeleri. Carme Forcadell, örneğin, eski Meclis Başkanı. İspanya’da yarı-özerk bir statüye sahip Katalonya’nın ayrılık yanlısı Meclis ve hükümet başkanı Carles Puigdemon, 2017’de merkezi hükümet tarafından yasadışı ilan edilen bağımsızlık referandumu sonrası ülkeden kaçıp Belçika’ya sığınmak zorunda kaldı. Hükümet Başaknı yardımcısı konumundaki Oriol Junqueras, 13 yıllık hapis cezası ile, bu 9 siyasetçi arasında en uzun hapse mahkum olanı.

    Bunlardan hiç birisi, bırakın silahı, eline bir taş alıp atmış değil. Ne var ki, İspanya’da bizdeki gibi en yüksek yargı kurumu olan Anayasa Mahkemesi tarafından yargılandılar ve ciddi hapis cezalarına çarptırıldılar.

    “Hem iyi, hem de doğru oldu” demiyorum.

    Böyle bir tartışmaya hiç girmeden, olan biteni anlatıyorum.

    Bu olay, Avrupa’nın en bilinen ülkelerinden İspanya’da yaşandı.

    HDP’nin her yaptığını koşulsuz destekleyip hemen her konuda Avrupa’yı örnek gösterenlere sormak gerekir:

    Neredesiniz?

    Neden tık çıkmıyor sizlerden?

    • Gecenlerde bahsettigin agaclara bakarken icinde kaybolunan ormanlardan dogru guzergahi bulup cikabilmek icin en guvenilir pusulamiz: cifte standartlar ve saksakcilaridir! Bruksel mafyasiyla ilgili isabetli tesbitiniz ve yerinde hatirlatmaniza icten tesekkurler..!

  3. ABD yönetimi dün ne yaptı? Üç adamını Ankara’ya göndererek sonuç aldı.

    Türkiye de kendi bölgesinde bunu yapabilecek hale gelmeli ve bunun yolu da savaştan geçmiyor.

    Sayın Koru… nasıl sizin gibi bir gazeteci böyle düşünür…. binlerce tır silahı bölgeye kim gönderdi….??

    Amerika üç adamı gondermeden önce ki yaptıklarını ve gönderdiklerini yazsak sayfalara sığmaz…..

    Lütfen sayın Koru… siz benimseyin yada benimsemeyin…

    Artık eski tarafsızlığınızi ve öngörülerinizi yitiriyormusunuz yoksa….???

  4. Dünkü ABD heyeti ile yapılan anlaşma ile ilgili benim,görüşüm.
    O “DANIŞIKLI DÖVÜŞ “anlaşmasi! Sadece ve sadece ikiliniin birisinin ABD senetosu tarafindan mal varliği araştırmasının ortaya çikaracaği bir çok belge ve bilgilerin, Diğerının’de azlina karar ve yolsuzluklarinin ortaya çiktikmasi sonrasıda kendilerini seçmenleri veya taraftarlarina mağdur olarak gösterme planlari vede oynadikları oyunlarinda mahsum rolü yaparak kendilerini temize çıkarmak.

    2 cambaz bir ipte nasıl oynandiğıni Dünyaya gösteriyorlar. Peki bu oyunu en fazla hangisinin, ülkesindeki insanlar yutuyor?
    Ben cevap verirsem,Taha bey üzülür.
    Onun için. Cevabini Taha bey den bekliyorum.

    • Nurdan hn aşağıdaki açıklama herşeyi ortaya koyuyor:
      Brüksel’deki zirvede Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’le basın toplantısı düzenleyen AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, Pence-Erdoğan anlaşmasını eleştirirken, “Bizim beklediğimiz şey, Kuzey Suriye’deki sözde ateşkes değildi” dedi.
      Ya neydi !!!

      • Ahmet bey! Ne ateşkesinden bahsediyorsunuz? Ateşkes falan yok.
        5 gün önce neydi ise bugunde aynen devam ediyor. Bu bir Trump ve Erdoğan oyunu olduğunu ne zaman anlayacaksiniz? Umari iş isten geçmeden anlarsiniz.

  5. Taha bey! ABD heyeti 4 saate bizde nelerı değiştirdiğine dair Hoşunuza gidecek bir kopi yazisi! Vakit bulabilirsem AKPnin dünyaya Doktora yapma yalani ile gönderdği yüksek mââşli Trollerinin neler yaptiklarini anlatirim, onlarin yaptiklarinide çok beğeneceginizden eminim.
    ×××××
    “Cuma günleri camilerde görevli imam tarafından okunan hutbe metni, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından web sitesine akşam saatlerinde yükleniyor. İmam veya müezzinler de buradan hutbeyi indirip halka irad ediyordu.

    Ancak dün akşam yüklenen “Dualarımız Mehmetçiğimiz için” başlıklı hutbe, gece “Kul ve kamu hakkı” başlıklı hutbe ile değiştirildi. Değişikliğin gerekçesi açıklanmadı ama Barış Pınarı Harekatı’nın sona ermesi olduğu açıkça anlaşılıyor.

    Amerika’dan gelen heyet, yürüttüğü çalışmayla hem harekata hem de dolayısıyla Cuma hutbesindeki konunun değişmesine de sebep olmuş oldu.

    Değiştirilen hutbede Barış Pınarı Harekatı da şu şekilde anlatılıyordu:

    “Barış Pınarı dedi yürüyüşünün adına. Yanında da arkadaşları, eşten dosttan tanışları, kardeşleri… Kimimizin evladı, kimimizin kardeşi… Bizim çocuklarımız, hepimizin ciğerpareleri…”
    ×××××
    Taha bey! nasıl beğendınizmi?

    • Diyanetin gece yarisindan sonra hutbe değiştirmesi,onceden aşagida linkini verdiğim Ocak medya yazarlarindan Sinan Eskici oğlunun bugünkü yazisinin doğruluğunun isbati değilmi?

  6. güvenli bölgenin güvene alınan kobani kısmı tamam!..
    masraflar, riskler, daha neleer neler de TR’ye yıkılmış; 2 cepte!..
    kaldı:rus, avrupa, iran, çin, daha kimbilir kim?
    esad filmin kahramanı: ne zaman sürülecek piyasaya?
    daha ”ÇIIKKK” TOPRAĞIMDAN diyecek!
    -ülkende teror devleti …
    _çııkk..
    -bir sürü başka ülke askeri…
    _çııkk dedim..
    -süleymanşş..
    _defool..
    -nerde senin ülkenin vatandaşş..
    _sen daha burdamısınn?..
    -sana jıpıter çiceği yemeği yedirmiştim: zehir zıkkım olsun.
    _yedirmeseydinn..
    -şu terr devletini kurulmayacağına dair senedi imzala bari de ben de işime gücüme bakayım.. al toprağını da başına çal. (şırrak diye kapı kapanır, ışıklar yanar, takke düşer kel görünür).
    yine biz eknomimizle, işsizlik, pahalılıkla uğraşımıza devam ederiz..

  7. Suriye bir bataklık parkurdan ibaret. Türkiye; ABD ve Rusya’nın talimatıyla parkurdan sınavı geçmeye çalışıyor. ABD ile parkur başladı, Rusya ile devam etmektedir. Dün yapılan anlaşma tamamen bir oyalamacadır. YPG’ye gelince sadece kamuflaj değiştirildi. Türkiye medyası savaş kazanılmış gibi haber yapıyorlar. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı yine de aldatıldık diye bilme ihtimali çok yüksektir. Suriye bataklığı, Türkiye ile ABD anlaşmasından ziyade; ABD ile Rusya anlaşmaya varırsa, Suriye eski haline döner. Bütün örgüt grupları farklı devletlerin destekleriyle kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
    Saygılar sevgiler Nusret KARACA

    • Nusret bu son cumlenizden pek bisey anlasilmiyor; ya da esyanin tabiatina aykiri gibi duruyor… Devlet baskanimiza hakaret etmeden once de keske hamzabeyden ve yorumcu mim’ikten bi parca mantik dersi almis olsaydin..!

      • Ha gayret bey galiba sizde anlama özürlülugu var: benim yorumumda hakaret yok; keza hakaret olsa devlet beni takibe almış, trollere gerek yok yani. Sana burdan ekmek yok ha gayret. İstanbul seçimi kaybedilince ortadan kayboldunuz? Yoksa siz de mi bankamatikciydiniz.
        Son cümleme gelince: ABD ile Rusya suriye’de anlasirsa terör örgütü grupları kendiliğinden sönecek.

  8. Şener ŞEN hatırladığım kadarıyla “Şekerpare” filminde zabıta amiri rolünde acemi zabıtaya:
    “- Bizim işimiz önce asayişi bozup sonra da usulüne uygun(bu arada eliyle para yürütme hareketi yaparak) düzeltmek değil mi?” diyordu
    Tam da lider koltuğunda oturanların yaptığı gibi.

  9. kurudasulye pilav menülü cumhuriyetin itibarını “eyt!”lerle harcayıp, lüks, şatafat ve ejder meyveli smootie ile itibar kazanılamayacağı anlaşılmıştır. Umarım…

  10. Zannerdersem uzun zamandır kimsenin samimiyetle soru sorduğu yok, durumu parlatmak ya da yerin dibine batırmak için malzeme aranıyor o kadar.
    Ya emevi camiinde namaz kılacaktık gibi nuh nebi zamanına saplanıp kalınıyor ya da dünyayı bizim kurtardığımız sanılıyor. Makul olanımız çok az.
    Nuh nebi zamanına gideceksek bir kaç on yıldır masalarda dolanan büyük kürdistan haritalarından başlamak lazım. Irak, iran, suriye ve turkiyenin toprak parçalarından bir araya getirilen bir tesadüf eretz israil yani bilinen adıyla arzı mevud toprakları üzerinde kurulmaya çalışılan ve bu uğurda çok kan dökülen planlardan başlamak gerek. Buraya kadim kürt halkı yerine içinde kürtlerinde bulunduğu bir kürt örgütü yani bir terör örgütü yani bizim pkk yı yerlestirmenin ne menem büyük zeka işi olduğunun da hakkını vermek gerek, öyle ya bir süre sonra bir bahane elinden almak kolay olur, dehlersin giderler. Harekat yeteneği mükemmel büyük bir ordusu olan 80 milyonluk bir ülke birkaç bin besleme teröristten korkacak değil herhalde, tüm dünya da bir kaç bin terörist için kıyameti koparıyor olmasa gerek. Burda herkes kürtlerden bahsederken kimsenin aslında kürtleri kastetmemesi ne kadar ilginç değil mi?
    Bizim dünyayı! kurtarmamıza gelince, böyle bir şey olmuyor maalesef. Teknoloji üreten kendine yeten bir devlet olmadan kendimizi bile kurtarmıyoruz çok açık.
    Her şey bir yana, bizler derdimizi dünyaya anlatamayan, her şeye sahip olduğumuz halde güçlü bir Türk diasporası kuramayan bir haldeyiz. Bir kaç on yıllık yapılanma olan fetö örgütü bile bizden çok daha iyi örgütlenmiş dünyaya türkleri organize bir şekilde kötülüyorlar, hiç aklımızı kullanmayacak mıyız…
    Ortadoğu da gelişmeler hayra dönmekten çok uzak, Irak, suriye, yemen ve diğerlerinde istikrar çok zor görünüyor, iran ve Türkiyenin ise çok dikkat etmesi gerek.

    • Allahtan herkes olaylara sizin baktığınız gibi bakmıyor diyeceğim gene kizacaksiniz bana.
      Sizce ‘Barış pınarı harekatı’ sebebiyle neden bütün dünya bizi suçluyor? Sebep sadece bu harekat mı? Dünya da nefret biriktirmiş olabilirmiyiz acaba?

      • Baron, sence milyonlarca turist ulkemizden nefret ettigi icin mi her yil solugu turkiyede aliyor..? Liseyi naaptin; bitirmissindir umarim..!

      • Gun gecmiyor ki memleket dusmani mankurtlar ulkemizi tokezletebilmek icin hem icerden hem disardan her turlu fitne fesat mahsulu muzahrafati kudurmucasina agizlarindan salya ve kopukler sacarak buradan uzerimize boca ediyorlar. Asil turk milletinin maddi manevi tum degerlerine gozudonmus bir sekilde arsizca saldirmayi is edinmis bu ahlak fukarasi soytarilarin haline bakip bakip allah kimseyi ibretlik etmesin diyoruz. Devlet buyuklerimize surekli kufur ve hakaretler esliginde iler tutar yani olmayan iftiralar yagdiran bu guya muhalif guruhun anlik degisen saklabanliklarina artik yetismenin imkani yok. Uslubu beyan ayniyle insan dusturunca; ortama karalayip durduklari histerik zirvalarindan ve bozuk imlalarindan da anlasilacagi gibi hepsinin pacalarindan cehalet akiyor. Ebucehilin nesli…

      • Baran bey!bu Gayret’in laflarını üzerine almayacağını umuyorum.Malum adamın kafasına sayın Aleksandr Dugin düşmüştü.Onun üstüne bir de sayın Rus bozayısı,onun da üstüne bir sayın kutup ayısı,onun da üstüne bir sayın Trump ( hemi de trump trump diyerek) düşünce bizim ki hepten sapıtıp bir önceki filminin devamını çekmeye,fragmanını da burada yayınlamaya karar vermiş!Yeni filminin ismi de: “H.gayret; Kendine Söven Adam” dır.Bu film “Rüzgara Karşı İşeyen Adam ” filminin devamı oluyor.Alınıp,güceneceğin bir şey yok anlayacağın;ne yapıyorsa kendine yapıyor,kimseye bir zararı yok adamcağızın…Selamlar.

    • Kızma işini belki biraz erteleyebilirim, dünya da neden nefret biriktirdiğimizi dinlemek isterim, maddeler halinde sıralarsan sevinirim. Bakarsın farklı düşündüğüm yerler olur.

    • Mutedil yorumunuz için ağzınıza sağlık.
      Her şer de , bir Hayr vardır
      sözünce umarız , yaşananlar ders olur.
      Akl ı selim egemen olur…

  11. Türkler
    Mahir Kaynak, ABD ile Avrasya’nın, Çin ile AB’nin bir olacağını yazmıştı. Ben katılmadım, bugün bu açıkça ortaya çıktı. ABD ve Rusya anlaştılar. Suriye savaşını bitirmeye karar verdiler. Pentagon’un planı olmalıdır. Soçi anlaşması ile başlayan proje bu proje idi. Pentagon değişik yapılar yaptı. Beklenmedik bir zamanda bugün anlaştılar. Trump başkan olduğu zaman ilan etti. ABD kendisi ile meşgul olacak, Avrasya’yı güçlü liderlere bırakacaktı. Tekrar söyledi, “Türkiye var orda kalmamıza gerek yok” dedi. Askerleri çekti. Birleşmiş Milletler de tarafımızda kaldı. Trump’un fiili siyasetinde bir çelişki yok. Beyanlar ise yanıltmadan ibarettir. Savaş buradadır.
    AK Parti’nin dış siyasetteki başarısı ordumuz sayesinde devam ediyor. Aslında bu AK Parti’nin veya Trump’un siyaseti değildir. Pentagon ile Türk ordusunun siyasetidir. Olağanüstü başarılıdır.
    Şimdi Trump, Putin ve Erdoğan’a Kur’an’ın tavsiyelerini hatırlatmak isterim.
    1) Altın bonosunu çıkararak Sermaye’nin Dolarını etkisiz hale getirmeliler.
    2) Suriye’de Kur’an’ın önerdiği anayasayı düzenlemeliler.
    a) Ekseriyet değil nisbi sistem
    b) Merkezi veya yerinden yönetim değil dengeli yönetim
    c) Hakimlik değil hakemlik sistemi
    d) İşçilik değil ortaklık sistemi
    3) İsrail sorunu çözülmelidir. Sermaye’nin sömürüsüne hayır ama İsrail Oğullarının serbestçe dünyada dolaşmalarını ve Tevrat’ta gösterilen toprakların kendilerine verilmesini sağlamalılar. Garantör devletler sınırlarını koruyacaklar. Savaş silahları olmayacaktır.
    4) Barış devletleri arasında gümrük ve vizeleri kaldırmalılar.
    Adil Düzen’e göre insanlık anayasası çalışmalarımızı değerlendirmeliler.
    Türkler savaş planlamasını yapmazlar. Onlar barışçıdırlar. Osmanlılar Viyana’ya hep savunarak gitti. Şeyhülislamdan fetva almadan asla savaşmadılar. Ordumuz da savunma savaşı verir. Saldırma veya fethetme özelliği, stratejisi yoktur.
    Üçüncü cihan savaşı ihtimali dün sona ermiş gibidir. Çin ve AB anlaşıp saldırsa bile İslam alemi ne tarafta ise savaş birkaç ay sürebilir. Zafer İslam’ın katıldığı tarafta olacaktır. Terörist olarak yetiştirilenler bizim tarafa mücahit olacaklardır. Talas’ta, Malazgirt’te biz savaşları böyle kazandık.

    • bence c şıkkı!
      diğerleri kendiliğinden arkadan gelir..
      (sarısarı liralarım olsa keşke, kesin 1 derdim.)

  12. Türkiye operasyonu ve bütün tehditleri göze alarak bütün isteklerini yerine getirdi, sanki operasyon yapmadan önce hiç bir şey yapmamış gibi yorum yapan kişiler bu anlaşmayı küçük göstermek isteyen kişilerdir. Yazıklar olsun, dışarıdan sahte kahramanların bu kadar çokluğu üzüntü verici.

  13. “Sorunların çözümü için kolay yollar da vardır” merak ettim ne idi acab o kolay yol bu konuda, deginmemis yazar hic..diger merak ettigim ypg li mazlum ateskesin sadece rasul ayn ile tel abyad arasini kapsadigini diger yerlerin daha sonra tartisilicagini soyluyor biz de gasteler ise irak sinirindan membic arasini gosteriyolar hartitalarda ama anlasma maddelerinde guvenli bolge de tarif edilmemis ,anlasilan diger yerler biraz hava olsun diye eklenmis bizde ,asil noktalar ypgli mazlumun soyledigi yerler ki buralara da zaten asker kontrol altina almis buyuk olcude ,sadece tescil edilmis oldu anlasilan ..

  14. Ne dediğiniz belli değil, hangi taraftasiniz belli değil. Garip bir adamsıniz.
    Amerika üç adamını göndererek sonuç aldı diyorsunuz. Oradan bakınca öyle mi görünüyor? Nereden bakıyorsunuz?
    Bence asıl Türkiye masaya yumruğunu vurarak sonuç aldı.

    • Acaba öylemi?

      Merkez bankasının yedek akçesi harcanmış
      işsizlik %15 olmuş.
      inşaat sektörü durmuş
      Konkartalar çoğalmış,
      döviz yükselmeye başlamış yani dış borçlar artmaya başlamış,

      Böyle ortamda sence savaşa gitmek mantıklımı?

      En az savaş maliyeti eski para ile 30-40 katirilyon,

      Bu masrafları görüp be ne yaptımmı dedi?

  15. Nurdan yenge’ye selamlarimla.

    Yorumlarinizi okuyunca, Amerikalimisiniz yoksa Türk’müsün anlayamadim.

    Azda olsa Türkiyemizin lehine olan birseyler yazma imkâniniz yokmu? Ülkemizde hicmi iyi seyler olmuyor?

    Öfkeli yorumlar yazdikca, hem kendinizi hem bizleri üzüyorsunuz.

    • ben nurdan hanımı tanımam etmem
      sizce bu ülkede güzel olan bir şey söyleyin.

      • Kelektika” rumuzunu ilk gördüğümde yorum içeriğini okumadan önce ‘ sırf gıcıklık olsun diye,can sıkayım diye ‘ fırıldak gibi döne döne kelek yorumlar yapacak düşüncesiz trollerden biri yine diye düşündüm.İnternete baktım:

        “Efsane olmuş Gırgır ve Fırt dergilerinin bir o kadar ünlü kapak çizeri ve karikatüristi Ergün Gündüz’ün Gırgır dergisinde yayınlanmış “Stero Seyfi” serisinin günümüzle birleştirilerek albüm haline getirilmesi ile oluşan ikinci sayıda yer alan hikâye: “Yıldız Savaşları Kelektika”. Soğuk savaşın son yıllarında ABD ve S.S.C.B arasındaki yıldız savaşlarını, iki ülkenin de öne geçmek için gerçekleştirdiği çabanın hikayesini bu kez de bizim Seyfi’nin ağzından dinleyeceksiniz.”diyor,hikaye kitabının tanıtım yazısı.

        Zamanında “Gırgır “dergisini takip etmişliğim var ancak,bu hikayeyi hatırlamıyorum (demek ki okumadığım zamanlara denk gelmiş.)

        Tanıtım yazısının son cümlesinden “rumuz” tercihine yönelik bir anlam çıkartabiliriz sanırım.

  16. ABD öğle bir ülkeki,o ülkede gizli servislerın haberi olmadan bir kuş dahi üçmadığı gibi, ABD sınırları dışından kanunsiz yollardan giren sineği dahi bulur takib ederler.
    Yabanci devlet başkanlari nasil olsa uçağımiz aranmiyor diye ABD ye yatirim maksadı ile gizlice soktukları paraların mücvherlerin kuruşuna kadar kendi memleketlerinden hareket etmeden ABD deki güvenlik güçlerinin haberi olur.
    ABD zamani gelince bu tip yolsuzlukları kullanarak işlerini kolaylıkla hallederler.

    ABD nin! Elindeki belgeler ve bilgilerin açıklanmasini istemeyenlerin ellerin mahkum mecburen ABD nin her dediğini yapmak zorunda kalirlar.

    72 buçuk ırkın yaşadiği ABD sistemi ve kanunlari sayesinde Dünyaya hüküm eden Büyük devlet sıfatını taşiyor.

    Bize yapacaklari yaptirimlari Senetör R.G dünkü toplanti esnasinda açikladı.
    Açiklamanin aşağidaki Türkçe ttercümesini internetden kopiledim.

    ×××××
    “ABD’li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonlardan dolayı Ankara’ya karşı yaptırımlar içeren bir yasa tasarısını Kongre’ye sunacağını açıkladı.

    Graham, “Amerika’da yönetimin 3 ayağı olduğunu göstereceğiz. Jeffrey’i arayarak Ankara’ya Kürt müttefiklerimize saldırıyı durdurmaları mesajını vermelerini söyledim” dedi.

    Hazırlanan pakette askeri mali transferler, Halkbank, S-400 alımı, Erdoğan ve ailesinin mal varlığının araştırılması ve vize yaptırımlar bulunuyor.

    Tasarıya göre Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin net mal varlığı tespit edilecek, 60 gün içinde rapor açıklanacak.

    Ayrıca ABD vatandaşlarının Türkiye devlet tahvili alması yasaklanıyor. Halk Bankası’na yaptırımlar devreye girecek.

    Ayrıca Türkiye’ni Rusya’dan satın aldığı S-400 hava savunma sistemlerinden dolayı Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) çerçevesinde 30 gün içinde Ankara’ya yaptırım açıklanacak.

    İncirlik Üssü’ndeki Amerikan askerlerinin nakledileceği alternatif üslere dair 30 gün içinde bir rapor hazırlanacak.

    Graham’ın açıkladığı tasarıya göre ABD savunma sanayi ile ilgili teçhizat, mühimmat ve teknolojinin Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) satılması veya transferi için fon kullanımı yasaklanacak.

    Tasarı Türkiye ile işbirliği yapan Amerikan ve yabancı vatandaşlara da yaptırım öngörüyor. Buna göre üst düzey Türk hükümet yetkililerine, TSK ile alış verişte bulunan veya destek sunan Amerikan veya yabancı kişilere, TSK tarafından kullanılmak üzere petrol veya doğal gaz üretimini destekleyen yabancılar yaptırıma maruz kalacak kişiler arasında yer alıyor.

    .Graham düzenlediği basın toplantısında ABD Başkanı Donald Trump’ın getirdiği yaptırımları memnuniyetle karşıladığını ancak kendilerinin buna daha fazlasını eklemek istediğini bildirdi. Senatör Graham “Mümkün olan en güçlü yaptırımları uygulayacağız.”dedi

    Anlaşmaya karşın yaptırımlara devam açıklaması

    Türkiye ve ABD arasında varılan anlaşmanın duyurulmasının ardından senatörlerin yaptırım tasarısına ‘son sürat’ devam edeceği duyuruldu. Sözcülük tarafından yapılan açıklamada hazırlanan tasarının hızlandırılacağı kaydedildi.”
    ×××××

Yoruma kapalı.