Parti sayısı bakımından dünya rekoru bizde olabilir.. İttifaklar her partiyi değerli hale getirdi…

25
Reklam

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) iki ay sonra yapılacak seçimle ilgili açıklamalarla hepimizi sandığa hazırlıyor. En son, seçime katılabilecek partilerin listesini yayımladı YSK; listede tam 36 parti yer alıyor.

Seçime katılma hakkı kazanan bu 36 partiden hangileri oy pusulasında yer alacak? Kaçı var olan ittifaklara katılacak ve dolayısıyla oy kullanırken onların isimlerini pusulada görmeyeceğiz?

Partiler arasında pazarlıklar devam ettiği için bu sorulara bugün cevap verilemiyor.

Seçimlerde kullanılan oy pusulalarının uzun -belki de en uzun- olduğu bir ülkede yaşadığımız ise kesin.

Türkiye siyasi hayatından söz edilirken Cumhuriyet’in 1945 yılına kadarki ilk dönemi için ‘tek partili’, o tarihten sonraki dönem için de ‘çok partili’ sıfatı kullanılır. İlk dönemde de bazı partiler kurulmuş ve bir süre varlıklarını devam ettirmiş olsa da, Cumhuriyet’i kuran kadronun Cumhuriyet’ten önce oluşturduğu parti olan CHP onların yaşamasına izin vermemişti.

İktidarı CHP’den ancak Demokrat Parti devralabildi.

Demokrat Parti’nin kapatılmamasını İkinci Dünya Savaşı sonrası şartlarına borçlu ülkemiz.

Savaşı kazanan ülkelerin birbiri ardına gerçekleştirdikleri zirvelerde kararlaştırdıkları ‘yeni dünya düzeni’ içerisinde, Türkiye’ye, demokratik ülkelerin bulunduğu Batı blokunun üyeliği düşmüştü ve o sebeple diğerleri gibi olma zorunluluğu sonucu çok partili siyasi hayata geçebilmiştik.

Reklam

Tartışmalı 1946 seçiminde iktidar değişikliği gerçekleşmese de, bir sonraki -14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan- ikinci seçimde, uzun yıllar ‘tek’ olma özelliğini koruyan CHP, vaktiyle siyasete CHP’de başlamışların çekirdek kadrosunu teşkil ettiği DP’ye iktidarı terk etmek zorunda kalmıştı.   

Askerlerin aynı zamanda CHP genel başkanı sıfatına da sahip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye, sandıkta kazanmış olan DP’ye iktidarı terk etmeme telkininde bulunduğu bilinir.

İnönü’nün bu telkine kulak asmadığı da… Belki de global şartlar öyle gerektirmiştir…

Arada hazin askeri müdahaleler ve kapatılan partiler yüzünden partisiz dönemlere tahammül etme talihsizlikleri yaşansa da, ülkemiz, ‘çok partili demokratik ülkeler’ arasında sayılıyor.

Bayağı çok partili hem de…

‘Demokratik ülkeler’ denildiğinde isimleri ilk akla gelenlerle mukayese edildiğinde, Türkiye, onları kıskandıracak kadar çok partiye sahip bir ülke.

ABD’de birkaç başka parti olsa da sonuçta rekabet iki parti arasında geçiyor. Bazen -şimdiki Joe Biden gibi- Demokrat Partili bir cumhurbaşkanı seçiyor Amerikalılar, bazen de –Donald Trump gibi- Cumhuriyetçi Parti’den birini…

İki kamaralı -Temsilciler Meclisi ve Senato’ya sahip- bir ülke ABD; seçmenler nadiren aynı partiye her iki mecliste çoğunluğu veriyor, genellikle birine sayıca Demokratlar hakimse diğerinde Cumhuriyetçiler çoğunluğa sahip olabiliyor.

Reklam

Demokrat Joe Biden cumhurbaşkanı şimdi ve Demokratlar Senato’da nisbi çoğunluğu elde tutuyor, ancak Temsilciler Meclisi’nde Cumhuriyetçi Parti bir fazla üyeye sahip.

Geçmiş dönemlerden biliyoruz: Türkiye ABD başkanından bir konuda talepte bulunduğunda, talep yerine gelmeyecekse, başkan Kongre’deki bölünmüşlüğü bahane olarak kullanabiliyor.

İngiltere’de de, bazen üçüncü bir parti arada palazlansa bile, seçimlerin genellikle iki parti arasında geçtiği bir sistem var.

Almanya’da ikiden fazla parti milletvekili çıkarmayı başarabiliyor ve hükümetler genellikle koalisyon kurularak oluşabiliyor ama parti sayısının 100’ün üzerinde ve seçime katılma hakkı kazanan parti sayısının da 36 olduğu Türkiye Avrupa’da bir istisna.

İsrail’de çok sayıda parti var ve seçim barajı düşük olduğu için Knesset parti sayısı bakımından hayli renkli, ancak İsrail böyle olduğu için daha demokrat bir ülke sayılabilir mi?

Neyse, lafı uzatmayayım.

Yukarıda yazdım, ülkemizde 100’den fazla parti bulunuyor. 2023 yılında varlığı bilinen partilerin sayısı tam tamına 119.

Herhalde demokratik ülkeler için bu bir rekordur.

Önümüzdeki seçimin özgünlüğü ve ittifakların oluşması daha önce sandıkta varlık gösterdiği görülmemiş partilerin de kıymetlerini artırdı; öyle sanıyorum ki, bir sonraki seçime gidilirken ülkemizdeki parti sayısı şu andaki rekor sayıyı fazlasıyla aşacaktır.

Meclis’te temsil edilebilmek için %10 barajını aşabilecek oy olması gerekiyordu her partinin; son değişiklikle baraj %7’ye indirildi, ama bu da yüksek bir oran.

Seçime katılabilseler bile, birkaç parti dışındakilerin milletvekili çıkarabilmesi, baraj yüksekliği yüzünden mümkün görünmüyor.

İttifaklar bu zorluğu aşabilmek için kuruldu.

Parti sayısının fazlalığı iyi bir şey mi?

Partiler bir gereklilik sonucu ortaya çıkmış olsaydı ve her parti değişik görüşleri temsil edebilseydi elbette kalabalık görüntü zenginlik sayılabilirdi.

Seçime katılmaya hak kazanmış 36 partinin varlığı herhalde bir başka rekordur.

Partilerin seçime katılma hakkı kazanması için ya Meclis’te yeterli sayıda milletvekili bulunması ya da illerin en az yarısında örgüt kurmuş ve büyük kongresini zamanında yapmış olması gerekiyor.

Halen Meclis’te beş partinin grubu bulunuyor; diğer partilerin örgüt kurma şartına uyduğu anlaşılıyor.

Bu da 41 il ve o illerin ilçelerinde bir yönetim mekanına sahip olmak demek.

Masraflı bir iş yani.

O kadar masraf nasıl göze alınabiliyor, bilmiyorum.

Düne kadar önemsenmeyen partilerin günün şartları sebebiyle önem kazandıklarını ise bilmekte zorlanmıyorum.

Tarih sıkışıklığı sebebiyle ittifakların daha başka hangi partileri saflarına alacaklarının belirlenmesi için acele edilmesi gerekiyor.

Seçimin sonucunu ittifakların gücü belirleyecek çünkü.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Parti sayısı bakımından dünya rekoru bizde olabilir.. İttifaklar her partiyi değerli hale getirdi…
    Durmadan başkanlik sistemine ucube dikdatörlük diyenlere askında bu başlık kapak..
    Uzlaşı demokrasi kültürü parlementer sistemde diyenlere kapak..
    Başkanlık sistemi olmasa idi hdp li ile ülkücü,adil düzenci saadetci ile atarürkçü laik biraraya gelebilirmiydi..hemde bu kadar iyi anlasabilirlermiydi..
    Vede bu sistem olmasa yazarın dedigi gibi her parti temsil noktasında degerli olabilirmiydi…baksana %0.1 lik demokrat parti kazanırsalar baskan yardimcisi olacak ve vekilleride mecliste olacak.
    Aslında dava parlementer sistem falan degil.mesele chp nin başkanlik sisteminde ideolonisinden ve ezberlerinden vazgeçmek zorunda olması.halbuki chp hiç değişmeden parlementer sistem de %25 oyla her seçimde iktidar ortağı…ama parlementer sistem de %50 gerekiyor..o zamanda chp nin değişmesi gerekiyor.chp nin sahipleri bunu istemiyor.
    Ne güzel bak bu sistemde
    parti sayısı bakımından dünya rekoru bizde olabilir.. İttifaklar her partiyi değerli hale getirdi…

  2. Sn. ha!
    Sizler Sıkıştığınızda Allahın ayetlerini kendinize kalkan ederek kulları kandırdınız. 15 Temmuz darbesine Allahın bir lütfü dediniz.
    17/25 Aralik’ide darbe diyerek millette yitturdunuz.
    Üzgünüm takke düştü. Bundan böyle peruklarla millete sırma saçlarınızı yutturamiyacaksınız.
    El Hayayi Wel İMAN.
    *****’
    hd
    13 Mart 2023 At 12:21
    KELLİM KELLİM LA YENFA

    “YSK kararıyla sayıma alınan mühürsüz oyların iktidar cephesine yazılması sonucu ülkeye sistem değiştirildi ” demiş yazar. Oysa Kuranı kerimde bir millete olan düşmanlığınız sizi o kavim hakkında adaletsiz davranmaya sevketmesin diyor. Niçin böyle yapıyor. Mühürsüz oylar meselesini yaşadığım için en iyi ben biliyorum. Seçim günü bir”
    ******

  3. “OSMAN ÖCALAN TRT’YE DEĞİL TRT KÜRDÎ’YE ÇIKTI”
    Aynen böyle.
    Vallahi de billahi de zaytung değil.
    Bunu diyen kim olabilir?
    Bunu diyebilmek için nasıl bir eğitim almak gerekir?
    Ülkeyi bunlar yönetiyor.
    Kendimizi geçtik çocuklarımızın, torunlarmızın geleceği bunlara emanet.
    Deprem enkazında kalıp hayatını kaybeden, ancak daha önce babasına sesli mesaj bırakan kızımız ne diyordu?
    “–Baba!
    –Galiba ben öleceğim”
    Artık “galiba”sı fazla.
    Bu istilacıları tercih ettigimiz sürece, “galiba” yerine “kesinlikle” tabirini kullanmamız gerekiyor.

  4. Emekliler bu sefer
    Hepsini teker teker
    Sıraya dizecekler!
    (vallaha kendileri bilirler)
    Eyt madurları
    Staj madurları
    gün sayısı madurları
    Nasreddin hoca bile dayanamamış şöyle demiş: “ver gaşığı birazda biz ölek!”

  5. KELLİM KELLİM LA YENFA

    “YSK kararıyla sayıma alınan mühürsüz oyların iktidar cephesine yazılması sonucu ülkeye sistem değiştirildi ” demiş yazar. Oysa Kuranı kerimde bir millete olan düşmanlığınız sizi o kavim hakkında adaletsiz davranmaya sevketmesin diyor. Niçin böyle yapıyor. Mühürsüz oylar meselesini yaşadığım için en iyi ben biliyorum. Seçim günü bir çok ıvır zıvır işin yanında bir de oy pusulaların arkasının mühürlenmesi meselesi var. Bu görevi chp li üyeye vermiştim. Bir ara oy kullanmaya giden seçmenin elinde mühürsüz pusula görünce afalladım. Üyeye hani mühür dediğimde hepsi mühürlendiğinde pusulalarda leke kalıyormuş, muhür mürekkebi diğer pusulalara bulaştığından sayımda kavga çıkmasın diye önündeki masaya serip üçer üçer mühürleyip bittikçe mühürleme işine devam ediyormuş. Chp li de olsa buraya kadar dedikleri doğru. fakat bir ara yerini arkadaşına vermiş o da mühürlemeden pusulayı vatandaşa vermiş. Sayın okurlar bir kez sandıkta görev aldıysanız bilirsinizki dışarıdan sandığa oy eklemek imkansızdır. (Bütün üyelerin pkk lı olduğu bazı güneydoğu illeri hariç) İşte arkası mühürlü veya mühürsüz oyu alan vatandaş kontrol etmeden oyunu atar. Sandıklar açıldığında eğer bir memurun ihmali sonucu oy pusulaları mühürlenmemişse vatandaşın oyunu geçersiz kılmak adaletli mi. Kaldı ki bu mühürsüz oylar meselesine chp bile itiraz etmemiştir, Hele sandık başındaki üyelerden asla itiraz olmamıştır. Bence de YSK çok yerinde bir karar vererek mühürsüz oyları geçerli saydı da binlerce vatandaşın iradesi çöpe gitmedi.
    Sayın yazar bu konuları çok iyi bildiği halde hangi bilgi ve delile mühürsüz oyların sadece akpartiye yazıldığını iddia ediyor. Hiç Allah korkusu kalmadı mı insanlarda. ARKASI Mühürlü veya mühürsüz oylar vatandaşın tercihi doğrultusunda, hangi partiye mühür bastı ise ona yazıldı. Ne oluyoruz ya. Tamam seçimi kazanacaksınız, bütün ilkelerimizden vazgeçmek ne demek.

    Sayın yazarın ıslak terliğin bile kazanacağı seçim hakkında derin kuşkuları var anlaşılan, baksanıza yine dönüp dolaşıp Tayyip erdoğan aday olamaz noktasına gelmiş. Hiçbir yasa, ANAYASA kimsenin hakkını geriye doğru kısıtlayamaz. Türkiyede eskiden şimdiki sisteme benzer bir sistem mi vardı, o zamanki cumhurbaşkanı ile şimdiki cumhurbaşkanı bir mi?

    Sayın kılıçtaroğlu sayın yazarı arasın, kalbindeki şüpheleri gidersin, yoksa daha çok böyle yazı okuruz.

    Deprem alanında yüz islami derneğin yüzüncüsünün yüzde biri kadar alanda ki adam sayısı, harcaması, gayreti olmayan babala tv, TKP, TİP gibi dernekler sosyal medyaya göre en başarılı çalışmaları yapmışlar onlar olmasaymış, şu anda bölgede hiçbir çalışma olmazmış, Bir de kızılay kimseye çadır vermemiş, 10 gün sonra fiyatlar yükselince mağdurlara çadır satmaya başlamış. Gariban vatandaşlarda mecburen donmamak için bu çadırları fahiş fiyata almışlar, Ali sunal ve diğer tombalak halkın haklarını arayan kahramanlar oldular.

    Tamam Allah günleri aramızda dolaştırır amenna ama sizin gidişiniz de gidiş değil.

    • Bir paragrafın sonunda ” Bütün ilkelerimizden vazgeçmek de ne demek ” diyorsunuz.
      YSK. nun , tam dereyi geçerken kural değiştirerek yani önceki kararını çiğneyerek mühürsüz zarfları da geçerli saymasına ne buyurursunuz efendim !!!
      Yani “Biz kabile devleti miyiz ” !

      • Doğru bulduğumu yukarıda belirttim. Mühürlü yada mühürsüz zarflar vatandaşın iradesinin önünde engel olmamalı. Sonuçta memurun hatası yüzünden benim niye oyum geçersiz olsun.

  6. Muharrem ince cumhurbaşkanı adayı olursam bir daha Kemal Kılıçdaroğlunun karşısına çıkmam demişti. Kılıçdaroğlu sözünde durdu sende dur.

    https://www.youtube.com/watch?v=SGYqJu5lO-A

    %1 oy alırsın oda kılıçdaroğluna gidecek oyu etkilersin.

    Burda ANAP kökeninden gelen Turgut Özalı sevenler vardır. Turgut Özal Bütçe hazırlanırken Kemal Kılıçdaroğlunu çağırırdı.

    https://www.odatv4.com/guncel/kilit-isim-yazdi-31012119-201246

    https://www.youtube.com/watch?v=bINtKavony8

    Kılıçdaroğlu, “ata ocağı”nda: “Ailesi Ehlibeyt soyundan geliyor”

    https://medyascope.tv/2023/01/28/kilicdaroglu-ata-ocaginda-ailesi-ehlibeyt-soyundan-geliyor/

    Siyasiler Gelecek seçimi düşünür. Devlet adamları Gelecek nesilleri düşünür. Kılıçdaroğlu Devlet adamıdır. Bunun Cumhurbaşkanlığını kaçırırsanız yazık edersiniz.

    Ekrem imamoğlu Deprem için çok iyi hazırlanıyor. Ekrem başkanını kaybedersiniz yazık edersiniz.

    https://twitter.com/ekrem_imamoglu/status/1634887738494156801?cxt=HHwWgoCwyY7vpLAtAAAA

    https://www.youtube.com/watch?v=MS09t8nmIv0

  7. Siyasette esas sorun parti sayısı değil, bilerek yalan söyleyen siyasetçi sayısı olsa gerek.

    Bir düṣünelim, yalan söylemeden algı üretmek mümkün mü?

    Yalancı siyasetçiler azaldıkca, siyasette ahlak sorunu da büyük ölçüde çözülebilir.

    Yalan söylemeyen siyasetçi „dava“ için yalan söyler mi?

    Inançlarını gösteriṣ olarak kullanan siyasetçilerin iṣi zorlaṣır.

    Geliṣmiṣ demokrasilerde durumun farkına varılmıṣ galiba…

    Yalanı yakalanan politikacıyı kendi partisinde sorgulayan siyasetçiler de gittikçe çoğalıyor.

    Ve yalancının mumu hakikaten yatsıya kadar yanıyor…

  8. HER GÖRÜŞ MECLİSTE TEMSİL EDİLEBİLİR Mİ ?
    HER VATANDAŞ MECLİSTE TEMSİL HAKKI BULABİLİR Mİ ?
    HER PARTİ DEMOKRATİK BİR TÜZÜĞE SAHİP MİDİR ?
    HER SİYASİ TEMSİL KABİLİYETİNE SAHİP MİDİR ?
    EN CAN ALICI SORU BİZİM MECLİSİMİZ HER PROBLEMİ ÇÖZEBİLECEK YETKİNLİKTE VE DONANIMA SAHİP MİDİR ?
    BUNLARDA NAÇİZANE BENİM SORULARIM

  9. Sayıları 120’yi bulan her bir partinin parti Programı bulunuyor ve bunların tamamını okumak vatandaşların uğraş alanı değil. Con sınov adlı tivitır kullanıcısı hüda par’ın parti progrmını özetlemiş;

    https://mobile.twitter.com/lordsinov/status/1634552609666215937

    MHP’nin Programına tamamen zıt bir Programı hdpnin programına çok yakın. Ayrıca hüda par Hizbullah’ın işlediği cinayetleri “devlet çok Kürt öldürdü” diyerek devlete tfediyor.

  10. Bizim millet olarak en tipik özelliklerimizden birisi de ifratla tefrit arasında gidip gelmemiz , bir türlü orta yolu bulamayışımızdır.
    Elini sallasan elli tanesi değil bizde yüz tanesine değiyor , mübarek
    sanki turşusunu kuracağız !
    Bunlar elbette bazı kurallar konarak mâkul bir seviyeye indirilebilir .
    Hoş , bizim seçim sistemi ve siyasi partiler yasasının elle tutulur bir tarafı yok ki parti sayısı düzgün olsun !
    Bizim seçim sistemi tam da ” Odunu koysam seçtiririm ” esasina dayanır!
    Onun için ” He de geç canım ” !

    • Aslında itiraz eden, olayın vahametinin farkında olan hayli fazla hayrettin bey.
      cambaza bak taktikleri galip geliyor her seferinde malesef! ve haklı olan, hakkını arayan azınlıkta kalıyor; “çünkü karşılarında insan kılığına bürünmüş bir şeytan grubu oluşuveriyor hernasılsa”😡).
      -bak yıkıldık öldük bittik yokoluyoruz ha!..
      -bak bizi şeydecekler ga!..
      -haçlılar geliyor bak namusunızu haa!..
      -onlar gelirse bunlar gider ha!…
      MİLLETE ETTİRMİYORLAR İKİ CÜMLE:
      1- siyasi parti vs ne kanun çıkacaksa çıksın biran önce!
      2- 600 vekile para ödüyoruz! vekil tayin ettik! iş istiyoruz!!!
      BU KADAR!

    • Mucib bey “Bunlar elbette bazı kurallar konarak mâkul bir seviyeye indirilebilir .” derken hdp nin kapatılmasını filan kastediyorsanız o iş biraz yaş, öbür gün farklı bir isimle aynı partiyi tekrar açarlar, hepsi bu!

  11. cumhur ittifakı, millet ittifakını taklit etmeye çalışıyor.
    kötü bir taklit olmaktan öteye gidemeyecekler.
    yandaş medyada millet ittifakının çoklu yapısına utanmadan, arlanmadan ve durmadan “benzemezler bir araya geldi” eleştirileri yapılmış,
    “inşallah ayrılırlar, inşallah bozuşurlar” nifak tohumları saçılmıştı.
    şimdi kendileri yeni partilerin ve tabi bir kaç oyun peşine düşmüş, çok eleştirdikleri çoklu yapıyı nasıl kuralım derdindeler,
    geçmiş olsun.
    hani benzemezler ülkeyi nasıl yönetecekti?

    bir hatırlayalım;
    https://www.youtube.com/watch?v=Ju1mRgyonNI
    türk milliyetçliğini ayağımızın altına alıyoruz diyen erdoğanla türk milliyetçisi bahçeli aralarında geçen ağır ithamlarla dolu, galiz hakaretlerden sonra bir araya gelmişti, şimdi özerklik ve bağımsızlık vurguları parti tüzüğünde geçtiği iddia edilen, dinci hüdapar bahçeli ile ya bbp ile nasıl bir araya gelecek?
    bir de vatan partisi var bir yerlerde.
    ülkeyi nasıl yönetecekler?
    hangi bakanlığı verecekler?

    yeniden refah partisine teklif götürülmüş, lakin sayın erbakanın akp ye yolsuzluk ve israf olmak üzere çok ciddi eleştirileri vardı, makam uçakları, makam arabalarına ağır tenkitleri oluyordu, akp iktidarına israf, faiz, kur korumalı mevduat, imtiyazlı holdinglere aktarılan kaynaklar adı altında 4 canavar vurgusunu her yerde yapıyordu. her zaman yazdığımız eleştirileri o da yineliyordu.
    milletin suyunu çıkarıyorlar, paylaşımda adaletsizlik var diyordu.
    bir dikkatli dinleyelim, dün ne demiş;
    https://www.youtube.com/watch?v=zHH1s6v4a9o&list=WL&index=12
    nasıl anlaşacaklar şimdi bunlar?
    akp bu şartları kabul edecek mi?
    edebilir mi?

    dsp de yeni katılacak adaylar arasındaymış, bir de sol parti olsun çorbada,
    bir o eksik tadında.
    anavatan partisi falan derken derken seçimlere bir kaç gün kala ışığı yakmış, yok mu gelen diye pazarcı gibi geleni geçeni çağırıyorlar, iyi mi? medyadaki haberlere bakarsak, yakında başkan yardımcılarıyla da tanışacağız hakan fidandan, selçuk bayraktara pek çok isim telaffuz ediliyor,
    bildiğin millet ittifakının başkan yardımcılığı modelinin taklidi olmayacak mı bu şimdi?
    geçen günde yazdım akp nin sadece ülkeye değil, kendine bile faydası yok,
    son seçim düzenlemesi de aleyhlerinde gelişti,
    umdukları avantajlar, dezavantaj haline geldi,
    millet ittifakı güçlendikçe onlar zayıflıyor.
    hep diyoruz,
    devirler vardır.

  12. Ülkelerin çeşitli konularda durumlarının nasıl olduğunu takip eden birçok saygın uluslararası kuruluş var. Bunlar arasında Freedom House (Hürriyet Evi) çeşitli ülke ve toprakların özgürlük açısından durumunu her yıl takip ederek yıllık raporlar hazırlıyor.

    Özgürlük derken kastedilen ise ülkede demokrasinin işleyişinin, hukuk devletinin, temel hakların, ifade ve basın özgürlüğün v.b. seviyesi. Yakınlarda 2023 yılı raporu yayınlandı. Buna göre Türkiye son 10 yılda özgürlüklerin gerilediği ülkeler arasında başı çekiyor. Türkiye diğer dünya devletlerine göre son 10 yılda 29 sıra gerilemiş durumda. En çok gerileme yaşayan 34 ülke arasında ise 5 inci sırada yer alıyor.

    2023 yılı itibariyle Dünyadaki devletlere özgürlük açısından bakıldığında 84 Ülke “Özgür” statüsünde. 54 Ülke ise “Yarı Özgür” durumunda. Ülkemizin de 2018 yılından beri içinde olduğu 57 Ülke ise “Özgür Olmayan” ülkeler kategorisinde.

    Ak Parti açısından ise durum gerçekten çok trajik. İktidara geldikleri 2002 yılında Türkiye “Yarı Özgür” ülke statüsünde idi. AKP yarı özgür olarak aldığı ülkenin puanını iktidarının ilk 10 yılında kötüye götürmeden az da olsa iyileştirdi. Ancak özellikle başkanlık sistemine geçildikten sonra yapılanlarla ülke “Özgür Olmayan Ülkeler” kategorisine düştü. 2002’de 100 üzerinden 51 olan toplam puan, 2023 yılı itibariyle 100 üzerinden 32’ye düşmüş durumda.

    2023 yılı tablosunda Kuzey Kore 100 üzerinden 3 puan ile en sonlarda yer alıyor. Yani daha gidebileceğimiz yer var.

  13. -“Cumhuriyet’ten önce oluşturduğu parti olan CHP onların yaşamasına izin vermemişti.“
    -“İktidarı CHP’den ancak Demokrat Parti devralabildi.”
    -“Demokrat Parti’nin kapatılmamasını İkinci Dünya Savaşı sonrası şartlarına borçlu ülkemiz.”
    Sonrası telkinler melkinler hikayeler!
    bu kadar yeter!
    kusacam şimdi valla 😡.
    Seçmeni, hatta tüm halkı ilgilendirmesi gereken oysaki;
    “Masraflı bir iş yani.“
    YANİ MASRAF! kısmı olması gerekmez mi?
    YE KÜRKÜM YE MİSALİ😡

    • Bu hikayeden çıkarılacak sonuç şunlar olabilir:
      1) kürk çok pahalı olmuş birader, ekmek fiyatını …
      2) Partiyi kapatmıyorlarsa başına çorap örüyolar çekmecesine d.n giriviriyor
      3) güncellersek cameradan filim seyreder gibi çekmeceki don nassı çıktıda fragmanını izliyon
      4) yada bütün bunları yapmayıp, muhatap olmadan,
      SEÇİM KANUNUNU ÇIKARIRSIN,
      PARTİLERİN İAŞELERİNİ BELİRLERSİN,
      SEÇİM SİSTEMİNİ KESİNLEŞTİRİRSİN,
      ENMÖHİMİ (sanırsam)
      PARTİ TÜZÜĞÜNE DEĞİL! kanuna:
      “iki defadan fazla bir göreve!….”
      maddesini sen koyarsın!

  14. Otuz altı parti… Hayırlı olsun.
    Otuz altısı girecek, biri kazanacak.
    Otuz beşini ciddiye alan yok.
    Var canım, bir tane daha… Hepsi o kadar.
    Bunlar seçime gerçekten giriyorlar mı?
    Girseler binde kaç oy alıyorlar?
    Girmeleri ne işe yarıyor?
    Heves işte, heyecan…
    Seçimin ertesi günü kaybolurlar, dört yıl sonra gene meydana çıkmak üzere.
    Buna demokrasi diyorlar.
    Hayırlı olsun vallahi.

  15. Müslümanları bırakıp münafıkların yanında izzet ve şeref mi arıyorsunuz, sayın yazar bulamayacağınızı Allah söylüyor bizde hatırlatıyoruz. Ötesi laf kalabalığı, sizde biliyorsunuz.

  16. partilerin cogu malesef buyuk partilerlerle ittifak yapabilmek icin kurulmus. oysa secim baraji yuzde bir olsaydi kendi gercek kisilikleri ile secime girer calisan kazanirdi. maalesef anti demokratik siyasi partiler yasasi nedeniyle lider sultasi olusuyor. gelen bi daha gitmiyor. gelmenin ve gitmenin kolay oldugu bir siyasi partiler yasasi ĺazim.. Turkiye ye lazim olan ilk sey saglam bir anayasa sonra da demokrasi temelli bir siyasi partiler yasasi. Burhan kuzu maalesef bu ulkeye fayda getirmeyen bir secim sistemi olusturarak gitmistir. bu secim modelinde coook aciklar vardir. bu aciklar giderilmelidir.

    • Aşağıdaki şartları anayasaya değiştrilemez hüküm olarak koymayı vadeden partiye oyumu vereceğim.
      1. kesinleşmiş vergi borcu ve cezaları affedilemez .
      2.suçu kesinleşmiş hükümlüler af edilmeyip,cezaları ertelenemez.
      3.İmar affı teklif edilemez.Yasalara ve yönetmeliklere aykırı yapılar derhal yıkılıp
      inşa eden kışı ve kurum yetkililerine cezai mueyyide uygulanmalı.
      butun siyasi parti yetkililerine çağrımdır…

      • koymayı vaad etmelerine gerek yok ellerinden geleni arkalarına koymuyorlar zaten
        bizdeki sorun istemeden sormadan danışmadan!.. yani direkt olarak koyuyorlar, istemeden veriyorlar gönülden..
        vergi vergi vergi
        para para para
        bundandan sonra
        hep hergün heryerde herzaman..

Yoruma kapalı.