Türkiye – İsrail yakınlaşmasının uluslararası arenaya ve ülkemize izdüşümleri… 

24
İsrailli gazeteciler İstanbul'da.. (Fotoğraf T-24)..
Reklam

İsrail ile yakınlaşmanın etkileri hemen her alanda kendini belli ediyor. Bize dönük yüzünde kendini belli eden, ülkemize ve AK Parti iktidarına karşı belirgin bir yumuşama… 

Özellikle de son on yılda bunun tam aksi bir çizgiyi izlemiş olan İsrail medyasında hissediliyor bu yumuşama.

Geçtiğimiz günlerde bir grup İsrailli gazeteci ülkemizde ağırlandı. Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığının davetiyle… Olumlu izlenimlerle dönmüş olmalılar ki, İsrail basınında Türkiye’yi tanıtan haber ve yazılar arttı. 

Haber ve yazıların dili bile değişti.

Dün, İngilizce çıkan Jerusalem Post gazetesinde İsraillileri Antalya’ya davet eden bir yazı yer aldı.

İki ülkenin arasının düzelmesini sağlayan, İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un ziyaretiydi. Onun geleceği günler öncesinden yazıldı, ziyareti medyamıza konu oldu, basın toplantısı canlı yayınlandı.

Ancak İsrailli gazetecilerin ülkemizde ağırlandığı nedense pek fark edilmedi.

Bugüne kadar. Biraz önce göz gezdirdiğim T-24 haber sitesinde Karel Valansi’nin “İsrailli gazeteciler Türkiye’deydi” yazısıyla karşılaştım. Yedi İsrailli gazetecinin 11-13 Nisan tarihlerinde ülkemize geldiğini, Edirne, İstanbul ve Ankara’da gözlem ve temaslarda bulunduğunu, Türkiye, ilk o yazıdan öğrenecek.

Reklam

Şu bilgiler de oradan:

“Edirne’de Edirne Büyük Sinagogu, Selimiye camii ve şehri gezen gazeteciler, İstanbul’da Neve Şalom Sinagogu, Türk Musevileri Müzesi, Sultanahmet Meydan’ını gezdiler. Gazeteciler ziyaretleri sırasında birçok yetkiliyle de bir araya geldi. Bu ziyaretler arasında TRT, Anadolu Ajansı, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi de bulunuyor. En öne çıkan ise olumlu bir havada geçen Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ve Enerji Bakan Yardımcısı Alparslan Bayraktar ile olan buluşmalarıydı.”

Gelecek ayın ortasında dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu İsrail’i ziyaret edecekmiş. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bekleniyormuş…

İsrail-Türkiye ilişkilerinin tazelenmesiyle ilgili dünya medyasının dikkatinden kaçmayan bir başka gelişme daha oldu, ancak onunla ilgili bir haber veya değerlendirme bizim medyaya henüz yansımadı.

Ben haberle Arab News adlı Suudi Arabistan gazetesinde Menekşe Tokyay’ın imzasıyla karşılaştım; o da gelişmeden İran rejimine muhalif medyada değerlendirildiği için haberdar olmuş…

Konu şu: Türkiye’nin Washington büyükelçisi Murat Mercan’ın Turkeyscope adlı internet sitesinde bir makalesi yayımlandı. İnternet sitesi, Tel Aviv Üniversitesi bünyesinde bulunan Dayan Center for Strategic Studies adlı kurumun yayın organı.

‘Turkeyscope’ sitesi büyükelçinin yazısı yanında Türkiye ile ilgili başka değerlendirme yazılarına da yer vermiş bulunuyor.

Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Murat Mercan.. (Fotoğraf Arab News’den)..

Büyükelçi Mercan’ın okunmaya değer yazısı hayli kapsamlı.

Reklam

[Yazının yayını için bir üniversitenin internet dergisinin tercih edilmesinin hikmetini kavrayamadım. Herhangi bir İsrail gazetesi, hatta ABD’nin New York Times ve Washington Post gibi çok okunan gazeteleri rahatlıkla bu yazıyı sayfalarında görmek isterlerdi. “Hikmetinden sual olunmaz” deyip geçiyorum.]

Londra merkezli Iran International TV kanalı o yazıdaki İsrail ile Türkiye arasında terörle mücadele konusunda öngörülen işbirliğine dair satırlara takılmış. 

“Ankara’nın Washington’daki temsilcisi bölgesel tehditleri karşılamak için İsrail-Türkiye işbirliğinin gerekli olduğunu belirtirken, bununla muhtemelen İran’ı ima etmiş oluyor” demekte kanalın yorumcusu.

[Murat Mercan’ın AK Parti kurucusu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yol arkadaşı olduğu haberde özellikle belirtiliyor.]

Büyükelçi Mercan’ın yazısının o bölümü şöyle:

“Türk-İsrail yakınlaşması, zararlı aktörler ve eğilimler göz önünde tutulduğunda, bölgeyle ilgili geleneksel ortaklıktan (partnership) daha ileri bir anlam taşıyor. Geleneksel ortaklıklar ya bir tehdide veya bir amaca yönelik olmak üzere konu eksenli olur. Geleneksel ortaklıkların son kullanma tarihi vardır. Türkiye ile İsrail ise, ortak bir mahallede bulunuyor, ortak mirasa sahipler ve en azından ortak bir gelecekleri var. (..) Zararlı aktörler ve onların bölgemizdeki eylemlerine tavır ise, genişletilmiş işbirliği için özel bir alandır. Türk-İsrail ortaklığı geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da (MENA) istikrarı bozacak hareketlenmeleri boşa çıkarmada etkili olabilir.”

Bu satırlardan İran’ın tehdit olarak kast edildiği sonucu çıkartılabilir mi?

Iran International kanalı o sonucu çıkartmış. 

Yazının Türkiye’nin Filistin sorunundan uzak duramayacağını beyan eden bölümü de var. 

Herzog’un ziyaretiyle açılan yolda iki ülkenin her konuda aynı görüşte olamayacağını belirtiyor Büyükelçi Mercan

Dediği şu: 

“Filistin ve Filistinlilerin geleceği gibi konulardaki farklı yaklaşımlar bir gecede yok olmayacak. Fakat Türkiye ile İsrail’in jeo-stratejik çıkarları yakın ve çok yönlü ortaklığı dikte ediyor. Türkiye ve İsrail farklı görüşlerini bir kenara bırakıp ortak noktalar üzerinde durmalı ve sürdürülebilir bir diyalogu desteklemelidir.” 

Nitekim, dünkü İsrail gazeteleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mescid-i Aksa’nın İsrail askerleri tarafından basılmasını şiddetli bir dille kınadığını haberleştirdiler.

Geçen gün (14 Nisan) İsrail’in Haaretz gazetesi yazarı Zvi Bar’el’in Herzog’un Türkiye gezisi üzerine yazdığı, bölgede yeni bir blok oluşmakta olduğuna dair yazısını burada dikkatlere sunmuştum. 

O yazıda şu bölüm önemliydi:

“Bunu sağlamak için Türkiye Ortadoğu’nun arzu edilir üyesi statüsünü yeniden elde edecek, Sisi ve Esad ile kardeşliğini pekiştirecek, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog da iki yıldır kıskacına almış ekonomik krizden Türkiye’nin kurtulmasına katkıda bulunacak. Erdoğan da Türk lirasının değer kaybıyla kamuoyu yoklamalarında dibe vuran oylarını artırabilecek.”

Konuyla ilgisi var mıdır, bilemem, ancak ABD dışişleri bakanlığı sözcüsü Ned Price, dün, ilginç bir açıklama yaptı.

Okuyalım:

“Türk ortaklarımızla bir dizi ortak çıkarlarımız var. Şu an hala uzak olmasına rağmen F-35 programı söz konusu olduğunda bunun yeniden gündeme geleceğini düşünüyorum.”

İsrail’de de iletişim başkanlığı benzeri bir kurum herhalde vardır, belki bizden gazeteci davet ederler de, İsrail’in bu yakınlaşmaya nasıl baktığını öğreniriz.

[NOT: Yazılarımda kaynak olarak link verdiğim gazete ve dergiler haber ve makalelerine erişilmesi için abonelik şartı arıyor olabilir; erişilemiyorsa, sebebi budur.]

ΩΩΩΩ

Reklam

24 YORUMLAR

  1. Endercim “Türkiye eğer İsrail ile demokratik ortaklıklar geliştirebilirse…” demişsin de, biraz açar mısın?
    Yani ne gibi “demokratik ortaklıklar geliştirebilirse?”
    Birlikte kibbutz filan mı kurabilirler, köykentler misali?

    • beni gerdi. Nolacak Kudüs’ten tiflise üsler kurulur, aralara dikenli tel olmadı çin Seddi dikilir.
      Hayret bişey oldun sende.

    • Demokrat ülkeler daha fazla işbirlikleri geliştirmeli ve çevreye örnek olmalı. Her alanda işbirliği yapılabilir. İsrail çorak bir bölge ama teknolojide çok ileri. Türkiye tarımı ise teknolojiye uzak hala eski usullerle ve verimsiz üretiyor. Tohumu bile İsrail’den alıyorduk, halen de öyledir herhalde. Pekala tarımda, enerjide, eğitimde ve pek çok alanda ortaklıklar geliştirerek barışı tüm bölgede perçinleyebiliriz.

  2. ALMANCI ARKADAŞ “Yaşadığımız ülkede olsun dünya’da olsun, olanları doğru anlayıp doğru değerlendirebilmek sıradan bir insan için hiç te kolay değil.” DEMİŞSİNİZ, ELHAK ÖYLEDİR!
    BEN DE O YÜZDEN DÜN SİZİN İÇİN BİR İZAHAT YAPMIŞTIM, UMARIM FAYDALI OLMUŞTUR:

    “Almanyalı
    18 Nisan 2022 At 11:48
    Yaşadığımız ülkede olsun dünya’da olsun, olanları doğru anlayıp doğru değerlendirebilmek sıradan bir insan için hiç te kolay değil.

    Ilk aklımdan geçen, birgün Polonya ben Nato’dan ayrılıyorum deyip Rusya’ya yaklaşmak istese, Nato veya ABD Polonya’yı işgal etmeye kalkışır mı?

    Bazı batılı liderler işgali kafalarından geçirseler bile, bunu yönettikleri toplumun çoğunluğu kabul eder mi?

    Demokrasiyi bir tarafa bırakalım, medyanın, dolayısıyla gazetecilerin özgür olduğu ülkelerde böyle bir işgal mümkün olmaz denilebilir galiba.

    Fakat bugünlerde Almanya’da olan Rusya yanlısı gösteriler bir çok Almanın kafasını karıştırdı.

    30 yıl kadar önce Rusya’dan gelerek Almanya’ya yerleşen bir kısım Alman kökenli insanlar Rus bayraklarıyla bu gösterilere katıldılar.

    Alman medyasında, Rusya’dan gelen Alman kökenli insanlardan, Rus televizyonlarını izleyenlerin çok olduğu haberleri de vardı…

    Bu bana biraz 50 yıldır Almanya’da yaşayan ama Almanya haberlerini bile Türkiye televizyonlarından dinleyenleri hatırlattı.

    Yorumu Cevapla
    H. Gayret
    18 Nisan 2022 At 14:07
    Almancı arkadaş, o gördüğün rus bayraklı göstericiler yıllardır merkel ablanın rus oligarklarına sata sata doyamadığı alman ligi takımlarının beslemesi rusoğlu ruslardır, ne alman kökenlisi?
    Volga almanları ve diğer sowiet diasporası almanlar 90larda geldiler, öyle ellerinde rus bayrağı dolaştıranı filan da göremezsin!
    Ama rus ve alman faşizminin ortak menfaatleri için baltık denizinin altına gaz borusu döşeyen uyanıklar ukraynayı ve polonyayı çoktan sattılar haberin olsun, o yüzden soruyu doğru soralım:
    Bugün rusyanın saldırısına uğrasa, nato polonyayı savunur mu?”

  3. Endercim “İsrail eksiğiyle gediğiyle bölgedeki tek demokrasi.” buyurmuşsunuz da elhak öyledir!
    Bizim almancı arkadaşa sorarsan demokratik ülkeler başka ülkelere saldıramazmış, senin gibi o da rusya otokrat olmasaymış ukraynaya saldırabilir miydi falan fistan diyordu buralarda…
    İyi de bu hepimizin çok sevdiği “eksiğiyle gediğiyle bölgedeki tek demokrasi.” dediğiniz güneydeki yumurcak niye habire filistinlilere saldırıp duruyor ki, bunun bi izahı var mıdır acaba?

  4. İktidar bir süredir İran’a karşı da pozisyon almış durumda. İran bölgenin yayılmacı ve barışı bozucu ülkelerinden birisi. Türkiye İsrail desteği ile Türkiye’deki İran ajanlarını toplamaya başlamıştı ki İran gazı kesmeye kalktı ve Türkiye ciddi gaz krizine girdi kış ortasında. İran ve Rusya’daki despot antidemokratik yönetimler yıkılmadan, demokratik yönetimlere geçmeden bölgede ve dünyada barışı yakalamak zor. Avrupa, başta Almanya, gaz üzerinden ekonomik ilişkiler kurarak Rusya’yı demokrasiye ve batı ile ortaklığa çekeceğini savunuyordu. Ama tam tersine Putin gaz avantajını tehdit olarak kullanmaya kalktı ve işgale devam etti. O yüzden antidemokrat ülkeler en baştan izole edilmeli, ilişkiler azaltılmalı ve rejim değişikliğine zorlanmalılar. Çin de aynı problem ve asıl problem, dünyanın gelecek barışı açısından en büyük tehdit. Asıl büyük çatışma orada olacak. Amerika aynı mantıkla ekonomik ilişkiler kurarak Çin’i dünya sistemine entegre ederek değişimi sağlamak istedi. Ama olan Çin’in daha despot bir deve dönüşmesi oldu. Daha demokrat olmadı. Bir milyon Türk orada esir kamplarında yaşıyor ve ne Türkiye ne müslüman geçinen ülkeler en ufak itiraz edemiyorlar. Amerika hatasını anladı ve şimdi strateji geliştiriyorlar. Rusya’nın bertaraf edilmesi bunun ilk ayağı.

    • Endercim “Avrupa, başta Almanya, gaz üzerinden ekonomik ilişkiler kurarak Rusya’yı demokrasiye ve batı ile ortaklığa çekeceğini savunuyordu.” demişsin de;
      sen de daha düne kadar babanın malıymış gibi “madem referandum filan da yapmışlar, donbası ruslara veriversinler gitsin…” diyordun,
      şimdi ise bütün ukrayna yerle bir edilmişken “Rusya’nın bertaraf edilmesi bunun ilk ayağı.” bilmem ne diyorsun, ne iş?

  5. Ne yalan söyleyeyim ‘one minute’ sahnesi benim hala gözümün önünden gitmiyor!
    Doğrusu hamasi duygularımız oksaniyordu, gururumuz kabariyordu yani iyi geliyordu bize .
    Simdi bundan mahrum kaldık, ne yapalım sağlık olsun !

  6. Bir bakıyorsun Osmanlı ve bop pürtlüyor, bir bakıyorsun İran’ı İsrail’i rusu fırlıyor bir yerlerden
    Ortadoğu’yu sen koruyabilirmisin siyon da ondan bundan. Ortadoğu’nun karakolu sen misin mesela?
    Kardeşlik politikası her zaman tercih edilendir
    *Güneyindeki terör belasında, birilerinin gelip boru döşeyeceğim sana, hatta çıkamayacaksın evinin sofasına bile😠 diyorsa..
    *Sen Osmanlı dedikçe Mondros donu g.t.nü sıkıyorsa..
    *Bir terslik var bu işte. Ama ne?
    – Putin de Tramp un kankalarıda petrol yamyamlarıda kalsın kaldıkları yerde.
    – Bakalım birde bu yolu dene.
    Mevlam güzel eyleye🤗.

    • Suriye ile diyaloğumuzu dahada pekiştirecek mi bence tek bakılması gereken.
      Daha da düşman etmeyecekse;
      No problem.
      Filistin lilerin de sorununa çare olabilir bir nebze
      Kudüs kapı komşumuz olur belkide 🤗.
      İnşallah maşallah.

  7. İSRAİL’E UZAKMIYMIŞIZ?
    İsraille yakınlaşmak için öncelikle uzak olmak gerekmiyor mu?
    İsrail karşıtlığı bu iktidarın “yetişkinlere masallar” politikasıdır.
    Küresel ve bölgesel aktörlerden biri olan İsrail bir yana, hiçbir ülke ile uzak olmamalıyız.
    O ayrı bir konu.
    İkili ilişkilerimiz iyi olmalı.
    İkiyüzlü açıklamaların artık cılkı çıktı.

    • Sayın yk güneydeki yumurcak tamam da mesela iran ya da afganistan ile de yakın olmalı mıyız?

  8. Seçim öncesi beklenen gelişmelerden biridir diyelim..Seçim sonrası *ne olur?* sorusunun cevabı bugünden bilinirse iki ülke için müsbet gelişme beklenebilir..

    • Seçimle mi ilgili yoksa Avrupa ülkelerinin Rusya’ya olan enerji bağımlılığına bir çare arayışı mı. Bir de Putin sonrası Rus hegemonyasından kurtulacak olan devletler ile Avrupa arasında ticaret yolu yapmak. Başka bir mesele de Çin’den gelecek akıma Avrupa ülkelerine ulaşmadan Ortadoğu da İsrail merkezli yeni oluşumla set çekmek. Bunların hiç biri Türkiyedeki seçimlere bağlı değil.

  9. TR’deki Ortadoğu’daki insanlar için birşey yapıyoruz ayakları kokmuştur belkide💰 kesenin ağzını keşfetmiş olabilirler bence.
    Ben dedim oldu politikaları bir yerde hep bir duvara tostlar eninde sonunda. Allah’ın işine akıl ermez.

      • Ayasofya değil. Minarelerdeki inceliğe, zarafete, genel estetiğe ve mimariye bakın. Merhum Sinan’ın şaheseri Selimiye camii bu. Ayasofya mimari açıdan Selimiyeye göre çok kaba durur.

  10. İsrail eksiğiyle gediğiyle bölgedeki tek demokrasi. Türkiye eğer İsrail ile demokratik ortaklıklar geliştirebilirse bu hem kendine hem İsrail’e hem de orada yaşayan Filistinlilere en büyük katkıyı sağlar. İsrail’i yok sayan, toptan düşman ilan eden politikalar maalesef kimseye fayda vermedi. İsrail’e de büyük zararı oldu, onu daha radikalleşirdi. Bu ötekileştirici politikadan vazgeçilmesi sevindirici. Ancak unutmayalım, iktidar her alanda sıkışmış durumda ve çıkış yolları arıyor yine. Hiç bir konuda samimi değil ve güvenilmez. Burada da kısa vadeli çıkırlarına göre hareket ediyor. Yarın ne yapacağı yine belirsiz. O yüzden bu geçiş dönemi açısından hiç olmazsa böyle bir açılımın yapılması, yarın seçimi kaybettikten sonra zaten yeni hükümetin yapacağı İsrail’le ilişkilerin normalleştirmesi süreçlerini kötüleşmesine ve yandaşlarını kandırmasına da engel olacaktır. Sonuçta AKP hep aynı yöntemlerle buraya geldi. Düne kadar FETÖ ile çalıştı. Yarın İsrail’le çalışır. İki gün sonra bakmışsınız kimlerle çalışır. Burada fazla ilke aramayın ve şaşırmayın.

    • Endercim iyi güzel, tamam “otoriteye saygılı olalım” ama neden bizim demokrasimizi de böyle “eksiğiyle gediğiyle” bir türlü bağrına basamıyorsun?
      Efendim?

      • Seçim yapılması demokrasi için yeter şart değil, sadece gerek şart. Hep söylüyorum. Suriye de seçim yapıyor, Azerbeycan da. Demokrasi maalesef bizim çok istiyor görünüp ama çok uzak olduğumuz bir sistemin adı. En başta bir iktidarı denetleyemiyorsanız buna demokrasi denmiyor. Şu anda denetlenemeyen despot bir rejim var, bağra basacak bir durum yok yani.

  11. Netanyahusuz bir hukumet varken israille iliski kurmak en dogrusu hepsinin sindiremedigimiz kararlari oldu fakat netenyahu kadar yüzsüzünü görmemistik

Yoruma kapalı.