Peker’i dinlerken: Turan, Türk birliği derken.. ‘Son Türk devleti’nin hali nice böyle?

43
Reklam

Sedat Peker’in iddia sağanağı devam ediyor. Milyonlarca insan, her Pazar sabahı, haftalık bir seyir halini almış -ara günlerde reklam mahiyetinde hatırlatma videolarıyla da destekli- yeni ifşaatları bekliyor.

Dün sabahki sonuncu videonun başlangıcında anlatılanlardan biliyoruz: İfşaatları yapan, bir yerden diğerine aile boyu gitmesi gerektiği halde, yorgunluğa boş veriyor, uykusuzluğa katlanıyor, verdiği sözü tam zamanında yerine getiriyor. 

Rutinini aksatmıyor.

Bekleyenler de, “Acaba bu videoda hangi yeni yolsuzluğu ifşa edecek” merakıyla videolara saldırıyor.

Aslında anlattıkları ve anlatacaklarında yeni hiçbir şey olmadığını/olmayacağını herkes biliyor.

İlk videoda her şeyi öğrenmiştik, ardından sökün eden her yeni video o ilkinin yeni bir versiyonu. Her yeni video daha önce anlatılanlar sırasında öğrendiğimizi pekiştiriyor.

Pislik içerisinde yüzüyormuşuz.

Öğrendiğimiz bu.

Reklam

Faili meçhul sandığımız cinayet ve suikastların, toplumsal olayların failleri belliymiş…

Devlette yönetici olmak, insanlara hizmet etme mutluluğunu yaşamak bazı politikacılar için yeterli değilmiş; o bazıları bulundukları konumun sağladığı gücü başka kişisel mutluluklar yaşamak için kullanmakta herhangi bir sakınca görmüyorlarmış…

İş dünyası, medyamız, içerisinde debelenilen pisliğin birer unsuruymuşlar…

Devletin çıkarlarını gözetmesi beklenilecek bürokratların içerisinde çürük elmalar varmış…

Ali’nin takkesi Veli’deymiş, Veli’yi ise ara bul…

Durum buymuş…

Toplumun yarısında iş yokmuş, ancak henüz 40 yaşına ulaşmamış olanlar, daha doğrusu onlardan ‘vatanın fedaileri, vatanın delileri, serdengeçtileri’ kategorisine girenler, Turan’ı, birleşik Türk devletlerini kuracaklarmış…   

Bir başka ifadeyle, enseyi karartmayalım.

Reklam

Gözlerimizin içine bakılarak ifade edilen ifşaatlar yabana atılacak gibi değil. Her biri isim isim, tarih tarih sergileniyor; daha da önemlisi, Sedat Peker anlattıklarının doğruluğunu vurgulamak için yeminden öte bir şey yapıyor. İlk videosunda doğru çıkmayacak her iddiası için bir parmağını keseceği sözünü verirken, sonuncu videoda aynı durumda elini kesmekten bahsetmeye başladı.

İddialarının doğru olması ihtimali bizim iflahımızı kesecek vahamette oysa…

İfşaatlar, iddialar, ithamlar ve derin sessizlik

Her iddia ve itham gibi bir aydır maruz bırakıldığımız ifşaatlardan üzerimize boca edilenlerin de muhatapları var.

Kimi eski-yeni politikacılar bunların… Kimi devletin en hassas birimlerinde görevli bürokratlar… Kimi iş dünyasından insanlar… En ağır ifadeler ise isimleri verilerek medya mensupları için kullanılıyor… 

İthamlara karşı savunma yapmaya kalkan oldu, ancak girişimleri beklenen etkiyi yapmadığı gibi, söyledikleri yeni iddialara malzeme de sağladı.

[İddia sahibinin bir politikacıya her ay 10 bin dolar ödediği karşı-iddiası savunma sadedinde ortaya atılmasa, aslında cömertliğin tek bir politikacıyla sınırlı olmadığını, ödenen meblağların da ‘çantalar dolusu’ olduğunu nereden öğrenecektik?]

Esas tepki vermesi gerekenlerde ise derin bir sessizlik var. 

Korkutucu bir sessizlik…

Aldırmazlık hali…

Galiba iddiaları içimize sindirmemiz, hatta kabullenmemiz bekleniyor…

Videolar, videolarda dillendirilen iddia ve ithamlar vız gelir tırıs gider muamelesine tabi tutuluyor.

Yola devam…

Oysa, iddia ve ithamların hedefi olan politikacılar, iş dünyasından insanlar, bürokratlar, medya mensupları nereden baksanız bir azınlık. Sağdan baksanız en fazla beş-on kişi, soldan baksanız bir o kadar kişi… 

Diğerleri, diğerlerimiz?

Pisliklerden uzak durmuşlar?

Kimseyi öldürmemiş, kimseyi aldatmamış, yolsuzluğa bulaşmamış, kendisinin ve çoluk-çocuğunun kursağından haram lokma geçmesine müsaade etmemiş, beytülmale el uzatmamış olanlar? 

Devlet görevlileri… İş insanları… Politikacılar… Medya mensupları…

Yanlış yapanların üzerine gidilmediği, iddia ve ithamlar her birkaç günde bir yenileriyle pekiştirilerek tekrarlanırken bu gelişmenin sessizlikle karşılandığı günümüz ortamında, “Şerefsizler, sahtekarlar, namusu maaşları kadar olanlar” türü hakaretlerin muhatapları o birkaç kişiden ibaret kalmaz.

Herkesin üzerine küçüklü-büyüklü bir parçası erişir o hakaretlerin ve hakaretlere sebep olan kirli-pis işlerin…

Gençlere “Muhalefetin ve namuslu medya mensuplarının üzerinde baskı kurun da iddialarım sonuca ulaşsın” tavsiyesinde bulundu Sedat Peker

Muhalefet ve namuslu medya mensupları ile kast edilenler bu tavsiyeden gocunmamışlarsa ayıp ederler…

Böyle bir baskıya ihtiyaç duyulması bile yeterince küçültücü zira.

Turan’a ulaşılır, birleşik Türk devletleri kurulur mu veya İslam birliği tesis edilir mi pek emin değilim; ancak Sedat Peker’in iddia sağanağına bakınca ‘son Türk devleti’nin halinin pek iç açıcı olmadığından yüzde yüz eminim.

ΩΩΩΩ

Reklam

43 YORUMLAR

  1. Ali bey siz hangi kayanın altında yaşıyorsunuz bilmiyorum ama eski türkiyenin hastalıklarını sanki bugün yaşamışsınız gibi getirp paylaşıyorsunuz, biz de ibret alıyoruz ama lütfen bahsi geçen olayların net tarihlerini de paylaşırsanız iyi olur; yoksa anlatılarınız gerçekten günümüz türkiyesinden çok uzak ve kopuk bir repertuara sahip olduğunuzu düşündürüyor yani…

  2. çok eğleneceğiz çok…
    denizler müsilajdan
    internet trollerden
    sokaklar başıboş köpeklerden
    Türkiye RTE ve AKP’den arınmalı

    • İyi eğlenceler, gerçekten de arınmaya ihtiyacınız var gibi; şu moda sahili ve izmir körfezine de bi el atarsınız artık…

  3. PUDRA ŞEKERİ Nişasta Bazlı Şekerden mi imal ediliyor?
    Nişasta bazlı şeker bir çok ülkede yasak.
    Ülkemize ithal edilecek Nişasta Bazlı Şeker kotası iki katına çıkarılmış. Ayrıca içerebileceği glikoz miktarı da arttırılmış.
    Anlaşılan garanti edilen hasta oranlarına kısa sürede ulaşılacak.
    5553 sayılı Tohumculuk Kanunun 12 maddesinde yerli tohum satışına getirilen ceza ile son derece uyumlu.

  4. Nurdan abla “Bu Karadenizliler var ya Türkiyedeki bütün olumsuz ve kanunsuzluklar onların başının altından çıkıyor.” buyurmuşsunuz; yani herkes çerkes olsaydı memleket güllük gülistanlık mı olurdu diyorsunuz?
    İsterseniz bikaç bakanlık da abhazlara ve çeçenlere verelim diyeceğim ama a.latif şener melezdir zaten, tek bakanlıkla yetinirsiniz artık; malum sırada pkk var, fetö var, deaş var, dostlarınız çoook…
    Sarar sarar patatesli börek yersiniz artık, ha gayret!!!

  5. Baran bey hem “Nurdan abla burda benden başka cahil yokki.” diyorsunuz hem de maşallah diliniz papuç kadar! Elbette cehalet de zaten böyle bişeydir…

  6. Sedat Peker’in bir ilk videosunu bir kaç dakıka izlemiştım, bu son videosunu, tamamen izledim ve tahminlerimi bana israrla lizle diye linkini gönderen küçük oğluma peker ve erdoğanın ne için birlikte hareket ettiklerinin nedenin yazdım, fakat buraya oyunları bittiğinde oğluma yazdığım message’ı o zaman buraya aktaracam.
    Peker erdoğan gibi değil kendisi dediği gibi hakıkatten tam bir oyun kurucu. Abi Kardeş el ele vermiş Dünyayı inandıracak seneryo’sunu yazdıkları oyunu ustaca oyniyorlar. Bakalım, bu oyunlarına dünyayı inandırabileceklermi.
    Çünkü milletti ve muhalefeti kışkırtiyor,ki tamamen iftira ve oyunlarını dünya yutsun.
    Seneryonun sonu Cadi Avina meşhurriyet kazandırmak.

  7. Yani baran bey şu anlattıklarınızın neresi derin ya da anlaşılmaz oluyormuş hakkaten anlamak mümkün değil?
    Şimdi pkk, fetö ya da deaş içersinde örgütün eğitim ve doktrin işlerinden sorumlu birisinin gözaltına alınmış olmasında ne gibi bir tuhaflık var?

    • anlayışlı! adamın hali başka oluyor tabi. seni bir fıkra ile ödüllendirmek istiyorum;

      TİP’li vekil Ahmet Şık gündemi Sedat Peker vidyoları etrafında değerlendirirken ‘pis’ işleri anlatır ve sözlerini şu cümle ile bağlar: “bu tepesine kadar pisliğe gömülmüş devleti yıkmamız lazım artık”

      Adana’da ekran başanda Şık’ın konuşmasını izleyen gundi son cümleyi duyunca dayanamaz;

      “lan abi Ak partiynen MHP devleti yıktı ya. devlet mi kaldı, devlet mevlet yok ki yıkılsın”

      ardından da Ahmet Şık’ a soruşturma haberlerini görünce gene kendini tutamaz:

      “lan abi gene uykuda yakalandın iyi mi, sennen beraber hapishaneden çıkan ergenekoncular akp mhp yinen bir olup devleti yıktıydı zaten bir ağzını tutamadın bak içerinin yolu göründü gene sana”

  8. “Nurdan abla burda benden başka cahil yokki.”Baran bey! Keşke bende sizin yarınız kadar cahıl olabılseydim?.

    Sizin yazdıklarınızın hepsinden haberim var.
    Öğretmen içinde. Kaşıkcının başına gelen onun başınada gelebileceğinden endiseleniyorlar.

    Erdoğan ve peker birlikte hareket ediyor, çünkü dışarda fena halde sıkışmış durumda. En basiti durmadan adam kaçırıyor ve kaçırdığı ülkelerin üst düzey yetkililerine yüksek meblada rüşvet veriyor. Buda devletler arası suç sayılıyor. Soyluyu hedefe aldırmasının sebebide MHP seçmenini yanında tutabilsin. Bu Karadenizliler var ya Türkiyedeki bütün olumsuz ve kanunsuzluklar onların başının altından çıkıyor.
    Avrupayı bilmem fakat ABD ve Kanada bunlara vize vermiyor fakat bunlar gemiler ile buralara gelip kaliyorlar.Erdoğan baş bakan olduktan sonra buralar karadenizliler ile doldu. Hepside cemnatcı rolunu oyniyorlar halen dahada aynilar.
    .
    Erdoğan içeriden korkmiyor, dişardan korkuyor.
    O nasıl olsa içeride gündemi istediği gibi çarpıta biliyir.
    Esenlikle kalın.

  9. hani dedi ya “namuslu şerefli muhalefet ve basın mensubu” nası anlacaz biz halk bunları kime nasıl güveneceğiz ….

  10. Bizim muhalefet’ın peker videolarından sonra aklı başına gelmeye başlamış galiba. 10 gündür göz altında tutulan kız öğrencilerin hesabını soruyorlar. Gün aydın CHP erdoğanın 15 Temmuz tuzağına düştünüz ve Türkiyeyi tamamen sara hastalari mafyalara peşkeş çektiniz.

    Cevaba bakın hizaya gelin.
    Sedat Peker’in sorusunun cevabı ‘Ticari sır’
    Erdoğana, sorulan.
    Demirören Holding’in ‘Ziraat Bankası’ndan aldığı 750 milyon dolarlık krediyi geri ödeyip ödemediği’ sorusuna cevap ticarí sır.

    Bu videoda Güldür Güldür’ün sedat Peker’i. Ağlanacak halimize azda olsa gülmek iyi gelir.

    https://youtu.be/MMTyC7aklto

  11. İmamoğlu, Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi ‘Temel Atmama’ Töreni düzenleyerek iptal etmişti.

    Deniz salyası marmaradan hızla çanakkale ve ege kıyılarına doğru ilerliyor. İnşallah ege kıyılarına değil çok sevdigi Yunanistana doğru ilerler.bi faydasi dokunur en azından(işin şakası)
    Marmara’daki deniz salyası (Müsilaj) nedenlerinin biri olarak gösterilen Silahtarağa Arıtma Tesisi’nin iptalini övünçle anlatan İmamoğlu nun muhteşem konuşması.

    https://youtu.be/VUl7gR2IQpk

    İzleyince bir kez daha tebrik ettim.

  12. 90’li yillar kotu yillardi, o yillarda simdi adi anilmayan daha buyuk bir kotuluk vardi, Islamci Holdingler, tamami dolandiriciydi, dindarlari dolandirdilar, Almanya ile de derin baglari vardi. O yillar Cemaatin de altin yillariydi.
    2000li yillarda Holdingler kayboldu, yerlerini Yardim Kuruluslari ve Islamci Vakif(!)lar aldi, simdilerde darphane gibi para basiyorlar. Bu yillar Cemaatin pirlanta yillari oldu, adeta iktidarin kurucu ortagi gibi idi.
    Sonra perde arkasinda siradan vatandaslarin bilemeyecegi seyler oldu, halk deyimi ile, Essek kacti Palan dustu… Kanli bicakli olan taraflar suskun, muhtemelen Omerta yasasi uygulaniyor
    Maalesef Peker, duzgun insanlarin umudu oldu, onun bu cikislari Omerta yasasini kirabilir mi? Sahsen emin degilim. Gorelim mevlam neyler, neylerse guzel eyler…

    • Mehmet beyin yazdıklarının bir kısmı gayet isabetli görünmekle birlikte “Maalesef Peker, duzgun insanlarin umudu oldu,” ifadesi tam bir oksimoron olmuş, yazık tabii…

      • Bu elestiriyi kabul ediyorum. Ulke olarak oyle bir caresizlik yasiyoruz ki, adeta “Denize dusen Yilan’a sarilir” durumu yasiyoruz…

  13. aslında çocuğun babasının, babası olarak bilinen kişi olmadığını,
    çocuğun babası olarak bilinen kişiden başka herkesin bunu bildiği ama,
    çocuğun babası olarak bilinen kişinin aslında çocuğun gerçek babası olmadığını hiç kimsenin ona söylemediği gerçeği..

    • Real arkadaş bu kadar failimeçhul işin arasında bi de bununla mı uğraşalım, gözünü seveyim, git yat allaasen!

      • ülkede son tend moda brezilya dizileri olacak bu gidişle.
        alişsan iyi olur sen de.

  14. Muhalif partilere çağrımdır. Madem sonbaharda erken seçim istiyorsunuz.
    Adaylarınızı açıklayın. Tek tek mi gıreceksiniz. veya ortak adayınız kim.Bi netleşin. Samimiyetinizi gösterin halka. Ortada fol yok yumurta yok. Görelim adaylarınızı, sürükleyin milleti, heyecan uyandırın o zaman kamuoyu oluşur.Türkiye seçim atmosferine girebilir.
      Muhalefet partilerinin iki de bir erken seçimi dillendirmelerinin yegâne sebebi, kendi seçmenlerini konsolide etmektir.
    Kendi seçmeni ile dalga geçiyorlar. Bu milleti bu kadar saf mı sanıyorlar?
    Zira onlar da bugün itibarıyla bir erken seçimin olmayacağını, olamayacağını pekâlâ biliyorlar.

  15. “Oysa, iddia ve ithamların hedefi olan politikacılar, iş dünyasından insanlar, bürokratlar, medya mensupları nereden baksanız bir azınlık. Sağdan baksanız en fazla beş-on kişi, soldan baksanız bir o kadar kişi…

    Diğerleri, diğerlerimiz?”

    Sayın Koru bu konuda sizden farklı düşünüyorum. Şarkıda dendiği gibi “masum değiliz hiçbirimiz”. Bu rezilliklere kimi zaman duyarak, kimi zaman görerek tüm toplum şahitlik etti. Güçlü bir itiraz hiç yükselmedi. Kitlesel bir vurdumduymazlık ve bencillik içinde seyrettik. Endişem o ki; toplumun kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş bu zihniyeti temizlemek imkansız gibi. Gerçekçi olup palyatif çözümler yerine radikal önlemler alınmazsa; ki olacağını sanmıyorum, böyle gelmiş böyle gidecek.

    • Okur arkadaş “…Bu rezilliklere kimi zaman duyarak, kimi zaman görerek tüm toplum şahitlik etti. Güçlü bir itiraz hiç yükselmedi. Kitlesel bir vurdumduymazlık ve bencillik içinde seyrettik….” buyurmuşsunuz da;
      hangi rezilliklerdir bu hiç itiraz edilmemiş veya göz yumulmuş olanlar biraz açar mısınız?
      ” Endişem o ki; toplumun kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş bu zihniyeti temizlemek imkansız gibi.” diyerek elçabukluğu marifet doğrudan türk toplumunun kılcal damarlarını kadar zerketmeyi tercih ettiğiniz “bu zihniyet”ten kastınız tam olarak nedir???

  16. Sayin Koru,
    Gecenlerde `Ahval’ sitesinde okudugum bir yazinizda, dilimizde Ingilizce’nin `impunity’ sozcugunun karsiliginin olmadigindan yalinarak soz ediyordunuz.IT ozurlu oldugumdan size kisa bir not gondermeye kalkistim ama becerebildim mi bilemiyorum. Bir kez daha deniyorum : bu Ingilizce kelimenin karsiligi `pervasizlik’ olabilir.
    Size iyi calismalar diler, bu kisa iletimi Necip Fazil’in su veciz ifadesiyle bitirmek isterim :
    “Hohlaya hohlaya aysbergleri eritecegiz bundan suphem yok; lakin etref camurdan gecilmez diye korkuyorum”
    Saygilarimla,
    Dr. Mehmet Ali Dikerdem

  17. Siyasette hileyi görmemezlikten gelen bizler değilmiyiz. Batı demokrasilerinde hile yapan politikacıyı basın mensupları ifşa edip istifaya zorlarken, bizdeki medya ve seçmen iyi hile yapanı marifetli politikacı olarak görür… Böyle bir ortamda toplumu bir arada ve ayakta tutan değerler gittikçe anlam kaybetti ve bu hale geldik…

  18. İddiada bulunanın ve cevap verenin
    ismini söylemeden görüntüsünü ve sesini vermeden;
    İddia eden: Bir kişinin belirli bir zaman diliminde bir yerde bulunduğunu iddia ediyor.
    Cevap veren: Din-iman, Filistin- Miyanmar diyor.
    Kime inanırsınız?
    Bunun yerine iddia eden vatan millet diyerek soyut iddialarda bulunuyor, cevap veren yer zaman, tanık HTS kaydı vs. somut kanıtlar ortaya koyarsa kime inanırsanız?
    Hiçbir araştırma yapmadan, ilk kanaatiniz;
    birinci ihtimalde iddia edenin doğru söylediği,
    ikinci ihtimalde ise cevap verenin doğru söylediği yönünde olur

  19. Türkiye’nin susurluk ile birlikte bağırsaklarını temizleyeceği iddiası bir giden büyükelçi tarafından yanılmıyorsam dile getirilmişti. halbuki o bağırsaklar temizlenmedi şimdi ise Peker marka bir purgatif aracılığı ile ortalığı batırmak pahasına bağırsak içeriği etrafa saçılıyor.Şu gökkubbede söylenmemiş bir söz kalmadığına ve yeni olduğu söylenen her sözün daha önceden de söylenmiş olduğuna inanan biri olarak bu kazurat yığınını en sonunda pelikan ile laz mafyasına temizleteceklerine olan inancım vardır. Reyiz Peker kimi facetime ile ifşalasa bir bakıyorsunuz altından bir laz çıkıyor, buda hemşehricilik ve adam kayırmanın ne boyutta devleti ve ak kitleyi esir aldığını maalesef göstermektedir. Türkiye’nin önemli bir milli güvenlik sorunu laz müteahhitler ile içiçe olan laz mafyası ile bürokrasiyi kullanan bu illegal ekibin yancıları laz bürokratlar olmuştur.
    “Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne güzel öğütler veriyor. Şüphesiz Allah her şeyi işitmekte, her şeyi görmektedir.” Nisa-58

  20. Turancılık, Türk Birliği veya islamcılık… Bunları bizler unutalım, yani bunları 40-50 yıl konuşmaya kalkanların yüzüne son 10 yılı çarparlar. Bitirdiler güzel olan hayallerimizi bile. (Harika bir yazı olmuş, tanıdığım herkesin okumasını tavsiye edeceğim.)

  21. Bu fırtınayı ne gaz durdurur ne de petrol
    İşte böyle! Milletin gazını gazla alırlar
    Bu durumdan biz halk olarak da kendimize vazife çıkarmamız gerekir
    Acaba iddia edilen bütün bu olumsuzluklardan kendimizi sorumlu tutuyormuyuz
    Şimdiye kadar yapılan küçük olumsuzluklara göz yuma yuma bu günlere geldi şimdi her şey ortaya saçılınca ah vah diyoruz.
    Şimdiye kadar oy verdiğimiz siyasileri sorguladık mı?
    Belediyelerde döndüğü iddia edilen yolsuzluklara ne tepki verdik
    İddia edilen bütün bu yolsuzluklar ilk değil
    Sadece ortaya saçıldığı için tepki veriliyor.
    Bu film ilk defa gösterime girmiyor geçmişte defalarca izlendi
    Film gösterime giriyor belli bir süre unutuluyor donra tekrar gösterime giriyor
    Biz bu filmi defalarca izledik
    Bu gidişle daha çok izleriz
    Ne demişler
    “Körle Yatan Şaşı Kalkar”
    Ne demişler
    “Hiçbir şey olmasa da bir şeyler olacak”

  22. Nurdan abla “Ahiller zindanlarda cahiller ortalıkta cırıt atiyor…” buyurmuşsunuz da; yere göğe sığdıramadığınız chp mebusu a.latif şener ise hala dışarlarda!
    Kendisi en son “korona salgını bu hızla giderse hiçbir hükümet 6 aydan fazla yerinde duramaz” diyordu ama yıllar geçti hala bütün hükümetler yerinde duruyor, ne iş?

  23. Son türk devletinden kasıt tc ise yanılıyorsunuz, kktc ise onu bi geç, azerbaycan ya da diğerleri ise onları da geç…
    Tarih bilmekte sayısız faydalar vardır; allah devlete millete zeval vermesin!

  24. Bundan hatırladığım kadarıyla 13- 14 sene kadar önce – kayıtlar yanımda olmadığından- trafik ışıkları olmayan kontrolsüz ve fakat tam 8 yönden trafiğin işlediği bir kavşakta , sağa sola baka baka ve durakalka ilerlerken önümdeki araca arkadan çarptım .Trafik ekibi geldi , tutanak tutuldu ve haliyle bize de 30 Tl ceza yazıldı – o zamanki ceza bu kadardı-.
    Ben hiç gecikmeden yani bir af beklemeden ! bir kaç gün içinde ilgili devlet bankasına gidip cezamı ödedim.
    Bu olaydan sonra arabam bir fenni muayeneden geçti, aradan 2 sene geçtikten sonra ikinci bir fenni muayenede arabamın ödenmemiş trafik cezası olduğu ortaya çıktı .Ben düşündüm taşındım bu arada herhangi bir trafik cezası almamıştım ,ilgili memura cezanın mahiyeti hakkında bilgi vermesini rica ettim , şöyle yalanyalnış ekrana bir baktı ve ,
    – Ne bileyim ben , yasak yere park etmişsin ,diye sallayarak beni açıkça başından savdı .
    -O zamanlar muayeneler özelleşmemişti –
    Ceza ödenmeden muayene yapılamayacağı için mecburen ilgili vergi dairesine gidip 120 Tl lik cezamı ödedim . Derken bu cezanın 4 sene önceki ceza olabileceği aklıma gelince sakladığım evrakları inceledim .Evet bu ceza 4 sene önceki cezanın aynısıydı ! Benim yaptığım ilk ödeme bir şekilde kayda girmediği için cezam, her sene 30 lira yani tam bir misli ve katlamalı artarak 120 liraya çıkmıştı !
    Gerekli evraklarımı hazırlayarak bir dilekçeyle bu mükerrer ödemenin geri verilmesi için ilgili vergi dairesine müracaat ettim , arkadaki şefle istişare ettikten sonra ,
    – Evet ,ilk ceza kayıtlara girmediği için ikinci ceza mükerrer olmuş , tamam , siz gidebilirsiniz , bunu biz ilgili bankaya havale edeceğiz , dedi.
    Ben de ‘bankaya neden havale ediyorsunuz da ben burda iken bana ödemiyorsunuz ‘ diye itiraz eder gibi yapınca ‘ Git onu maliye bakanına sor ‘ diye tersledi .
    Ben bu müracaatı Ekim ayında yapmıştım ; bu ödeme Mart ayına kadar yani 6 ay yapılmadı , defalarca faks çektim , telefon ettim , bizzat gidip uyardığım halde hiç bir şey değişmedi !
    En son Maliye bakanlığında çalışan bir tanıdığımın sayesinde ancak alabildim.
    Ben hiç bir zaman bir devlet dairesinde ,düzeyi ne olursa olsun ilgililerce insan gibi muamele gördüğümü hatırlamıyorum.Bizde vatandaşlar devlet gözünde hala Osmanlı’daki tebaadır ,
    bir kuldur ; bu zihniyet hiç değişmez !
    Herkese selamlar ,saygılar

    • Ali bey eski türkiyeye özgü anılarınızla yine bugünlerimizin kıymetini bilmeyi bizlere hatırlattığınız için sağolun varolun; hatırlarsanız daha yapılan son seçimlerden önce devletimiz köprülerden kaçak geçiş yaptığı için ceza kesilmiş ve eskaza onları da ödemiş olan vatandaşlarımıza o paraları geri ödemişti, faizini de eklemişler midir bilemem; nerdeeen nereye!!!

  25. Eski ve yeni siyasetçilerimiz Sedat Peker gibi yasadışı işler uzmanı ve pisliğinden daha temiz değillerdir. “Askeri vesayeti kaldıracağız” diye bir yerlerini yırtan sözde aydın ve köşe yazarları dahil. Türkiye kurulduğundan bu yana bu günkü kadar yıkılmanın eşiğine gelmemişti. Buna askeri darbeler dahil. Bakmayın çok bilmişlerin darbeleri kınamalarına; siyasiler her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırıp işin içinden çıkamadığında askerler gelmek zorunda kalmışlardır. Çünkü aşağılık dinciler içine sızıncaya kadar TSK en eğitimli, en donanımlı, en vatansever unsurdu. (Dinci, dini çıkarı için kullananlardır, dindarlarla karışmasın) Şimdi birileri diyecek ki içine sızmaları önleyemedi. Haklılardır. Ama TSK nın ellerini kollarını bağlayan “askerler sivillerden emir almalıdır” dayatmasını durmadan dillendiren şimdilerde moda dış güçler ve içerdeki aklı evvellere karşı gelmek çok kolay değildi. Ya emekli edildiler ya olmadık kazalarda can verdiler ya da istifa etmek zorunda kaldılar. Her biri ruhen, bedenen, fiziken bir çok testten geçirilerek seçilen TC’ni kuranlar gibi vatan evlatları idiler. Adı gibi büyük olamayan meclisimizin üyelerinin çoğunun yüz kızartıcı suçlardan bile mahkumiyetleri var. Sahtekarlık, yolsuzlukları saymaya gerek yok. Hiç bir kıstasa tabi olmadan orayı doldurdular. Türkiye Cumhuriyeti bu gün yıkılmanın eşiğindedir. Adalet yok edilmiştir siyasetçilerce, eğitim yozlaştırılmış anlamsızlaştırılmıştır siyasetçilerce, çalıntı sorularla okullara girenler, memur, amir, asker, polis, vali olmuş sahtekarlık ve torpille işbaşındadır çoğu. Ve asla normal bir seçimle iktidarı bırakmayacak aynı kavağın kaşıklarınca yönetildiğimizi sanıyoruz. Tüm ekonomik değerleri özelleştirme adı altında birilerine peşkeş çekilmiş, kalan ormanları ve doğası rant uğruna bitiriliyor. Son 20-25 yılda TC nin en büyük şehrinde tek söz sahibi kişilerin ölen Marmara Denizi’nde katkıları olmuş mudur acaba? Kanunsuzlukla beslenen ve büyüyen mafyatik yapıdan bu günkü siyasi parti ve üyelerinin farkı yoktur. Çoğu iradesiz, liderin ağzının içine bakan piyonlardır. Kendi özlük işlerinde gece yarılarında bile tek vücut olan gündüz veya göz önünde aralarında kavga ettiklerine bakmayın, soysuzlardır. İstisnalar kaideyi bozmuyor, TC’nin yıkılmasına engel olamadıkları gibi

    • Yahya bey “…siyasiler her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırıp işin içinden çıkamadığında askerler gelmek zorunda kalmışlardır.” buyurmuşsunuz da;
      eskiden “durumdan vazife çıkarıp” darbe yaptık filan derlerdi, demek aslında mecbur kalıp yapıyorlarmış; kime neyin mecburiyetidir ki bu?
      İster misiniz şimdi; mavi vatanın bütün sahillerini deniz salyaları kapladı, böyle gitmez deyip deniz kuwetlerimiz yönetime el koysun ya da eldeki bahriye personelini belediyenin temizlik işleri dairesinin emrine versinler:))))

      • yapmadıkları yapamayacakları bir şey mi?

        halkın %70’i yanlarında olduğunu düşünürlerse (ki bence düşünüyorlar) 15 temmuza nazire yaparak darbe öyle yapılmaz böyle yapılır demiyecekleri ne malum ki (bence düşünenleri vardır da)

        • ali türkşen bir ara ” Allah’tan içerde arkadaşlarımız var da ihtiyaç anında yardımlarına koşacağız elbette, arkadaşlarımızı yalniz barakmıyacağız” diyordu. o da bu cümleleri laf olsun diye söylemiyordur her halde.

    • Sapı samanı ayırdetme gayretin yazmama vesile. Olmak veya olmamak, işte bütün mesele!

      TC yıkılmaz! Kafalardaki “izm” cinsinden ne varsa yıkılırsa TC kurtulur, önü açılır. Ne önemli fırsatlar varken, nihai analizde “Yo Yo” salınım hareketini başlatan M.Kemal Atatürk Paşamızdır. O günlerin kutuplaşma ivmesiyle bugünlere gelinebileceğini göremedi rahmetli

      Peker bile bir videosunda akılcılıktan bahsederken pek çoğu gibi askeri aklın başarısıyla genelleştirme yaparken bunun vahim bir hata olduğunun farkında değil(di). Bu tellerde bir taraftan ahkam keserken diğer taraftan pek çoğu gibi o da Allah’ı anmaktan geri kalmıyor(du). Bu görüntüler var ya bunlar, yukarda andığım “Yo Yo” salınım hareketlerinin sivri ürünleridir ve aynı “izm”i maneviyat merkezine oturtan askeri darbelerin bunların yetişmesindeki rolü de büyüktür. Sadece bir kesim değil her kesim suçlu (ve ziyandadır). “Zamana and olsun” denilir Kuran’da. İplikler pazara çıkıyor. Şimdi cebelleşme zamanı. Zaman sınırlı. Allah sabırlı.

  26. İmamoğlu, 1.5 milyar TL’lik projeyi iptal etti . HER ŞEY BİLİMSEL HERŞEY PLANLI RANTİYECİLERE ŞANTİYECİLERE PARA YOK.

    MARMARA DENİZİ EKREM İMAMOĞLU ZAMANINDA(2 SENEDE) KİRLENDİ DİYEN ART NİYETLİDİR..

    MARMARA DENİZE BAĞLI İLLER BALIKESİR, BURSA,İSTANBUL,KOCAELİ, YALOVA
    MARMARAYI KİRLETEN EN ÇOK BURSA ŞEHRİ.

    İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, AKP döneminde yapımına karar verilen 1.5 milyar TL’lik Silahtarağa İleri Biyolojik Arıtma Tesisi projesini iptal etti.

    İmamoğlu İSKİ ve İTÜ’den uzmanların da projeyi incelediğini belirterek, “İstanbul Master Planı’nda Eyüpsultan sınırları içinde Kâğıthane’nin yakınında bulunan önemli iki ilçenin ve çevresinin atık suyunun buraya yönlendirilmesi ile beraber yapılması planlanan arıtma tesisine ihtiyaç yok.

    Raporun birinci başlığı bu. İkincisi; Haliç’in korunması prensibi ile atık su deşarjı arıtılmış dahi olsa Haliç’e verilmemelidir, engellenmelidir diye net olarak bir tarif var” diye konuştu.

    KAPASİTE ŞU AN YETERLİ

    “Yapılması planlanan Silahtarağa tesisinde arıtılması hedeflenen atık sular Yenikapı ve Baltalimanı atık su tesislerine iletiliyor” diyen İmamoğlu, “Şu anda Yenikapı ve Baltalimanı biyolojik arıtma tesislerinin kapasitesi 2.5 milyonluk nüfus artış dahi olsa bu bölgede yeterli.
    Böyle bir artış zaten öngörülmüyor. Yani bu sistem yeterli, kapasite uygun zaten aynı işi yapabilecek tesislerimiz var. Bunun yapılmaması lazım” şeklinde konuştu.

    EYÜPSULTAN BELEDİYESİ DE İSTEMEDİ (AKP)

    Bu yatırımın maliyetinin sadece 1 milyar 100 milyon lira olmadığına dikkat çeken İmamoğlu, “Aynı zamanda yıllara dönük bir artışı var.
    Bunu koymuyoruz, bir kenara koyalım. Bahsettiğimiz bu koca alan tümüyle heba olup gidiyor, aynı zamanda bütün arıtma tesislerinde olan bir sorun var.
    Çok üst teknoloji ile de çözseniz minimuma da düşürseniz bir koku sorunu var. Yani burada böyle bir yatırım zaten yanlış, tercih edilen alanda yaratacağı travma çok önemli ve derin bir travma.
    Söylemeye beis yok bu projenin burada olmaması konusunda desteklerini yani buranın çok yanlış olacağını bize Eyüpsultan Belediyesi ısrarla göreve geldiğimiz günden itibaren iletti” diye konuştu.

    https://www.sozcu.com.tr/2019/ekonomi/imamoglu-1-5-milyar-tllik-projeyi-iptal-etti-5436680/

  27. Sayın Koru, sakin üslubuyla bugüne kadar yazdığı yazıların en ağırını yazmış. Allah akibetimizi hayretsin.

    • Metin bey size yazının neresi ağır gelmiştir bilemiyorum ama yılların eskitemediği duayen gazetecilerin kıytırık bir mafya bozuntusunun orta yere yumurtladığı videolardan damıttığı şok edici inciler işte bunlar:
      “İş dünyası, medyamız, içerisinde debelenilen pisliğin birer unsuruymuşlar…”

  28. Sayın koru yeni şafakta yazarken okumaya başladım sizin yzılarınızı son yıllarda da alışkanlıktan ötürü büyük bir sabırla okuyorum.iktidar tarafından bunca yatırım yapılırken 20yıl öncesinden bambaşka bir ülke olmuşken bir mafya babasının ne söyleyeceği sizce niye bukadar önemli daha tutarlı yazmanız gereken belki yüzlerce konu varken size tavsiyem fehmi koru yerine Taha kıvanç veya Bülent şirin yazsın.Hayırlı günler dilerim

  29. Bizler! Bizim millet! 2006’da zırhlı aracın camını kıranlardan ne için kırdın diye hesap sorsaydı! Veya Abdullah Gül’le sağır rporu verdirmek içın mafya babalarına kesenın ağzını açtıranlar’dan hesap sorsaydı!
    Hepsi bir tarafa, 2007’de şimdiki mafya babası pekerı dinlemek için, YouTube kanalına kilintlenen halk o zaman
    Abdullatif Şeneri dinlemek için televiziyonlar’dakı haber proğramlarına kilitlenseidiler.
    Şu an Türkiye, Karadeniz eyaleti Tayyip Cumhurriyeti, Karadenizli mafyalar tarafından değil halkın seçtikleri ile yönetilirdi.
    Onu bunu bilme bizim millet bundan daha beterine laık.
    15 Temmuz 2016 birileri için Allahın LÜTFÜ darbesini darbe girişimi olarak yutmayıp Fehmi Koruyu değilde devletın başındakı görevlileri saatlerce sorguya çekseydiler, Türkiye iflas etmezdi ve mafyalarında eline gećmezdı.

    2011 seçimlerinden sonra kurulan hükümet üyelerının yarısından çoğu Karadenizlıydı bizde akıl olsa o zaman ne oluyor diye hesap sorardık.
    Sedat peker karadeniz mafya turancılığını kuracak. Kurdu bile hayırlı olsun.
    Sahi PKK’yi kim kurdu?
    Diş güçlermi iç güćlermi?
    Nedense Soylu iç işleri bakanı oluncaya kadar PKK şehirleri kasip kavuruyordu. olduktan sonra bıçak gibi kesildi…???!

    Peker ABD’deki mal varlıkları ve AKP ‘nin gençlık kollarının foyalarını halk edinceye kadar gündemi değştirmeye devam eder sonunda’da. Biz barıştık hakkınızı helal edin der.
    Bunların yedikleri naneler’in haddi hesabı aştı.
    Bizim millete mustahak oluyor.

    Ahiller zindanlarda cahiller ortalıkta cırıt atiyor…

    • Nurdan abla burda benden başka cahil yokki.

      Sedat Peker suçları örtmeye çalışmıyor aksine “pisliğin en altında ben varım” diyerek açık ediyor.

      ikincisi Türkiye’nin Batı ile var olan hukukî bağları koparılmaya çalışılıyor. şartları yeteri kadar olgunlaştırdılar bu güne kadar.

      en son Kırgızistanda eğitimci öğretmen Orhan İnandı’yı kaçırdılar yüzlerce Kırgız eylem yapıyor hava alanında, hükümet binasının önünde Türkiye büyükelçiliği önünde. Orhan İnandı’yı elçilikte tutuyorlar ama serbest bırakmıyorlar.

      bekleyip görelim bakalım batı dünyası Türkiye’ye hadi güle güle diyecek mi?

      yani mevzular derin mi derin, tam olarak anlamak mümkün değil.

Yoruma kapalı.