You are currently viewing Seçim erkene alınır mı, yoksa zamanında mı yapılır?

Seçim erkene alınır mı, yoksa zamanında mı yapılır?

  • Post author:
  • Post category:Genel

Erken seçim beklentileri arttı.

Önce CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu “Biz hazırız” mesajı verdi; iktidar partisinin seçim tarihini erkene alma hazırlığı yaptığı iddiasına cevap olarak…

Ardından İYİ Parti lideri Meral Akşener erkene alınacağını düşündüğü seçimin tarihini bile verdi: 17 Temmuz 2018…

AK Parti sözcüleri ise bu konu her açıldığında “Seçimler zamanında yapılacak” mesajını veriyorlar…

Seçim tarihi erkene alınırsa, AK Parti’nin bu inkârcı tavrı sebebiyle, artık ona ‘erken’ değil ‘baskın seçim’ dememiz gerekecek.

İki yazar, aynı gün, iki farklı tez

Hangi beklenti daha doğru; seçimler zamanında mı yapılır, yoksa erkene mi alınır?

Bu soruya cevap vermeden önce, garip bir gelişme var, onu dikkatinize sunayım.

Okuma parçası 1:

“Muhalefet liderlerine kötü bir haberim olacak. 2018’de erken seçim yok. / Yerel seçimler 31 Mart 2019 tarihinde, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri ise 3 Kasım 2019 tarihinde yapılacak.” (Yazının başlığı: Erken seçim yok).

Hemen ardından da okuma parçası 2:

“Seçimin 2019’dan 2018’e çekilmesi düne kadar zayıf bir ihtimaldi benim için, dünden itibaren o kadar zayıf bir ihtimal değil; 15 Temmuz 2018 diyenlere o kadar dudak bükmüyorum artık.” (Yazının başlığı: Seçim ufuktayken muhalefetin hali).

Birbirine taban tabana zıt bu iki görüş dün aynı yayın grubunda, hatta aynı gazetede (Hürriyet) karşımıza çıkan yazarlar tarafından kaleme alındı.

İlki Abdülkadir Selvi tarafından yazıldı; diğeri ise Murat Yetkin imzasını taşıyor.

Abdülkadir Selvi’ye göre AK Parti’de hesaplar zamanında seçime göre yapılıyor…

Murat Yetkin ise, atılan adımlara bakarak seçimlerin zamanından önce yapılacağı kanaatine varmış durumda.

Kendi görüşümü paylaşmadan önce Abdülkadir Selvi’ni yazısındaki bir tespite itirazım var, onu paylaşayım:

“Erdoğan’ın bir siyaset tarzı var” dedikten sonra, Cumhurbaşkanı’nın erken seçimi doğru bulmadığını, 2002’den sonra yalnızca bir kez, 2007’de, o da e-muhtıradan ve 367 dayatmasından sonra erken seçime gidildiğini yazıyor.

Acaba?

İki yıl önce, 7 Haziran seçiminden sonra gidilen 1 Kasım seçimi erken seçim değil miydi?

Politikacılar sürprizi sever; politikada en yaygın sürpriz ise seçimin tarihini erkene almaktır. Bunu da konunun genellikle pek konuşulmadığı ve beklenmediği bir ortamda yaparlar.

Erken veya baskın seçim kararı “Seçimin tarihi erkene alınacak” diye ensede boza pişirilerek alınmaz.

Ben erken seçim bekliyorum, aylardan beri hem de

Konuya ilişkin ilk değinmemin tarihi 4 Temmuz 2017.

8, 9 ve 11 Ağustos tarihlerinde de içinde ‘erken seçim’ kavramı geçen üç yazı daha yazmışım.

İlk yazımda, görüştüğüm bir ekonomistin görüşlerinden hareketle, erken seçim ihtimalini dile getirmişim; ikinci (8 Ağustos tarihli) yazım “Ben ufukta erken seçim görüyorum.. Sizler görmüyor musunuz?” başlığını taşıyor. Bir diğerinde Abdülkadir Selvi’nin “Erken seçim olmaz” (Evet, o günlerde de bugünküne benzer bir yazı yazmıştı Selvi) görüşüne karşı “Devlet Bahçeli isterse olur” tezini savunmuştum. O günlerin son yazısında ise, AK Parti ileri gelenlerinin erken seçimi düşündüklerini, ancak OHAL’li ortamın seçimi ne şekilde etkileyeceği konusunun onları tereddüde sevk ettiğini kayda geçirmiştim.

Tabii yazılarımın hemen hepsinde bir ihtiyat payı bırakmayı da ihmal etmeden…

Politikacılar bizim gibi insanlar değildir; ne yapacaklarını tahmin etmek zordur da ondan…

Ortam uygunsa, hazır muhalefet de konuyu gündeminde tutuyorken, “Haydi sandığa” sesi yükselirse hiç şaşırmam.

Buna karşılık, 2019 için planlanan seçimlerin zamanında yapılması da beni şaşırtmaz.

Kamuoyu yoklamaları belirleyici olur

Erken seçime gidilmesi ihtimali bugün dünden daha fazla.

AK Parti bir daha 7 Haziran 2015 seçim sonucu gibi bir durumla karşılaşmak istemeyecektir. Düzenli yaptırdıkları kamuoyu yoklamaları yanında örgütün nabız atışlarını da dikkate alarak karar vereceklerdir.

Ekonominin durumu da kararda önemli bir unsur.

Kamuoyu yoklamaları AK Parti’ye teveccühte azalma olduğunu gösteriyor, ancak tereddütte olan kararsız seçmen henüz başka bir partiye oy vereceği kararından uzak.

Daha az parti aidiyetiyle hareket edilen yerel seçimde İzmir yanında İstanbul ve Ankara’nın da kaybedilebileceği elle tutulur hale gelirse, bunun genel seçim ile cumhurbaşkanı seçimini etkileme gücü hesaba katılarak, seçimlerin zamanı konusunda yeni bir planlama yapabilir AK Parti.

Sonra yapılacak iki seçimi yerel seçimin önüne çekebilir.

İki farklı yazarın aynı gazetede çıkan birbirine zıt yazılarının sebebini herhalde anlamışsınızdır: Hesap işidir seçim ve siyasi tablo şu sıralar pek berrak değil.

ΩΩΩΩ