Siyasette bütün hazırlıklar 2019’u bu yıla çekmek için mi yoksa?

16
Reklam

Hürriyet’te oluşan AK Parti-MHP ittifakının aritmetiğiyle ilgili iki yazı var bugün.

İlki Taha Akyol imzasını taşıyor. Yazar, “Meclis’e sunulan ittifak yasası en çok AK Parti’ye yarayacaktır” diyor yazısının girişinde ve “İttifak yapan iki partinin toplam oyu her birinden daha fazla olacağı için, aynı oylarla ayrı ayrı çıkaracakları vekilden daha fazlasını ‘ittifak’ olarak kazanırlar” diye de ekliyor.

Anlaşılmadıysa, Deniz Zeyrek konuya rakamsal açıklık getiriyor.

İttifakın aritmetiği

Milletvekili seçiminde uygulanmakta olan ‘D’Hondt sistemi sayesinde sandıktan en yüksek oyu alarak çıkan partiye bir miktar avantaj tanınıyor.

Örneği Zeyrek’in yazısından aktarayım:

CHP’nin 1. parti olduğu yerlerde, D’Hondt sistemi nedeniyle AK Parti-MHP ittifakı avantaj sağlayabilir. İzmir 2. Bölge’de 1 Kasım 2015 seçimlerini hatırlayalım:
CHP 7, AK Parti 4, MHP 1 ve HDP 1 milletvekilliği kazanmıştı. CHP’nin 662 bin 50 oyuna karşı AK Parti’nin 432 bin 684, MHP’nin 158 bin 83 ve HDP’nin 104 bin 117 oyu vardı. O tarihte ittifak olsa hesaplama CHP’nin 662 bin 50 oyuna karşılık ittifakın 590 bin 767 ve HDP’nin 104 bin 117 oyu ile yapılacaktı. Bu da CHP’nin 6, ittifakın 6 ve HDP’nin 1 milletvekili anlamına geliyordu.” 

AK Parti İzmir’de ‘ittifak’ ortamında gittiği ilk seçimde, bir önceki seçimin tablosu aynen gerçekleştiği takdirde, daha önce kazandığı bir milletvekilini CHP’nin elinden alabilecek. Belki MHP’ye düşen bir milletvekilini de…

Şaşırtıcı mı? Değil. ‘İttifak’ zaten bu aritmetik üstünlüğü iktidara sağlayacağı için isteniyor.

Reklam

İttifak içerisinde yer alan partilerin (AK Parti ve MHP’nin) oyları bir miktar düşse bile, seçim sonrasında ikisi birlikte koalisyon kuracak veya AK Parti tek başına iktidar olmaya devam edecektir.

Konunun aritmetiği böyle söylüyor.

Geriye kalan partilere de “Siz de ittifak kurun” aklı veriliyor.

Deniz Zeyrek de yazısında, “Yüzde 10 barajı durduğu sürece D’Hondt sisteminin sağladığı bu aritmetik avantaj, ancak ve ancak rakip ittifaklar oluşturmakla kırılabilir” demekte.

Siyasetin mantığı

CHP ile HDP, CHP ile Saadet Partisi (SP) veya bu partilerin üçü birlikte (CHP+HDP+SP, hatta İYİ Parti’yi de yanlarına alarak dörtlü) ittifak kurduklarında AK Parti+MHP ittifakının iktidara sağladığına benzer bir avantaj söz konusu olabilir mi?

O durumda AK Parti-MHP ittifakı ayrıca avantaja mı sahip olur yoksa?

Siyasetin mantığı farklı çalışır çünkü.

Muhalefetteki partilerin tavrına bakıldığında, yukarıdaki sorulara olumlu cevap vermedikleri ve bu yüzden ittifak arayışına girmedikleri görülüyor.

Reklam

SP içerisinde bazı etkili isimlerin, belli sayıda milletvekili çıkarma fırsatı sağlayabileceği için, AK Parti-MHP ittifakı içerisinde yer alma yönünde baskı yaptığı kulaklara geliyor.

İttifak içerisinde yer alan partiler için barajı kaldırıyor Meclis’ten çıkmakta olan yasal düzenleme; bu sayede hala gücünü koruduğu bazı illerde tek tük de olsa milletvekili çıkarmayı başarabilir SP ve etkili isimleri o sayede Meclis’e sokabilir.

Genel başkan Temel Karamollaoğlu ise, öyle anlaşılıyor ki, o görüşü paylaşmıyor.

Neden acaba?

Soru üzerinde düşünmeye başladığımızda kurulan ittifak dışında kalan belli başlı partilerin (CHP, HDP, SP ve İYİ Parti’nin) konuya farklı bir açıdan yaklaştıklarını görebiliyoruz.

İktidarın yeni hamlesi erken seçim olabilir

Her şeyden önce ‘ittifak’ milletvekili seçiminde işe yarayan bir enstrüman; oysa ilk önce yerel seçim yapılacak. Yerel seçimde partiler kadar adayların da önemi var ve iktidarın yıpranma payının da hesaba katılması gerekiyor.

Cumhur-başkanlık sistemi için yapılan halkoylamasında AK Parti’nin elinde bulunan bazı büyükşehirlerde ‘Hayır’ oyları önde çıkmıştı.

Ankara ve İstanbul başta olmak üzere bazı büyük illerde muhalefet partileri belediye başkanlıklarını AK Parti’den alabilirlerse, bu yeni durum milletvekili seçimindeki tercihleri de etkileyebilir.

Muhalefet bunu düşünüyor olabilir.

Bir de ‘ittifak’ içerisinde yer alan partilere uygulanmaması yeni yasayla öngörülen ‘baraj’ konusu var. Anayasa Mahkemesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bularak yasanın ilgili maddesini iptal ederse, ittifak aritmetiği işlemeyebilir.

Herhalde bunu da hesaba katıyor muhalefet.

İttifak cephesinden bir hamle daha gelebilir: Gelecek yıl kasım ayında yapılacak milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini aynı yılın mart ayında yapılacak yerel seçimin önüne alma hamlesi…

Kulak verdiğimde muhalefetin bu ihtimali hesapları içerisine kattığını gördüm.

Sizler de kulağınızı dört açın. “2019, 2019” deniliyor ama, 2019 ile kast edilen neyse onu bu yıl da yaşayabiliriz.

ΩΩΩΩ

Reklam

16 YORUMLAR

  1. merhabalar tarık bey, ben de sizi selamlıyorum.
    akp seçmeninin parlamenter sisteme geri dönüş sağlayacak parametreleri önceleyeceğini zannetmem. parlamenter sistem çok memnun kaldığımız bir sistem miydi ki, sorunları yok mu. zaten sorunun sistem olduğunu söyleyebilir miyiz. bizim yetişmiş nitelikli dürüst yöneticilere ihtiyacımız var ve bu insanlar aramızdan çıkıyor aydan gelmiyor. akp seçmeni akp ye ülkeyi harika yönettiği için oy vermiyor. benim de yanlış bulduğum hatta şiddetle karşı çıktığım pek çok icraatı var. eğer seçmenin eğiliminin değişmesi umuluyorsa bu ülkeyi akpden daha iyi yöneteceğinin işaretlerini verirse mümkün olabilir. yoksa kimsenin sırtında akp küfesi yok. kamu kaynaklarının musluk olması, ohal, iktidarın dili, demokrasi ihlalleri vs tercihi esastan değiştirmez. siz hangi partiye oy verecekseniz tüm işlerini beğendiğiniz için, tüm söylemlerinin altına imza attığınız için mi oy vereceksiniz. ülkeyi yönetecek projeleri hakkında yeterince fikir sahibi olduğunuz için mi oy vereceksiniz yoksa sadece ve sadece akp dense iyidir mi derdindesiniz. bu herkesi ikna eden bir argüman değil. olmayacaktır. oy vermenizin nedenlerini ve sizi ikna eden projelerini yorumlarınızda paylaşırsanız sevinirim. yanlışı göstermekten çok doğruyu işaret ederseniz işte bu kesinlikle ikna edici olabilir ….yorumlarınızı ilgiyle okuyacağım…

    • Teşekkür ederim Didem Hanım. İnşallah en kısa zamanda yaklaşan seçimler sayesinde projeler ve meydanlarda dile getirilecek “tartışma konuları” hakkında detaylıca tartışma imkanımız olur. sağlıcakla kalın. bu fırsatı bize tanıdığı öncelikle Fehmi Bey’e ve moderatörlere teşekkür ederim.

      • Bimukabele. buradaki yorum bölümü için bende teşekkür ederim. siyaset ilgi alanımın % 5 bile değildir. ama paylaşmak istediğimiz fikirlerimiz olabiliyor. birbirimizi suçlayıp kızacağımıza farklılıklarımızı saygı göstererek tartışabiliriz. uzun aylar ara verdim ama referandum sırasında düzenli yorum yazıyordum bazı yorumcu arkadaşlarla iyi niyetli tartışmalarımız olmuştu…tartışmak üzere…

  2. Maşallah Türkiye’nin bütün sorunları çözüldü herşey güllük gülistanlık tek derdimiz var o da bir an önce “Padişahlık” tahtinın temellerini atmak.
    Bu da Karagüle hocanın hemen hemen her yorumunda dikkat çektiği “Sermayenin” bizde başariya ulaşmış bir oyunu.
    Filim Afrinle başladı ve seneryo onların (sermayenin)isdedikleri gibi millet oynanan oyunun tahribatının farkına varmaması için seçim ve ittifakka odaklayarak onlar başarmış olacaklar.
    Benim Müslüman ülkelerin halklarından sermayenin tuzağına düşmeyecek kimseyi göremiyorum.
    Fakat son bir hafta içinde Amerkalı lise öğrencilerinin kontrol dişi silah satışlarının durdurlması için başlatdıkları Beyaz Saray ve Senetoya yürüyerek politikacıları ve Trumpu sorgulamaları, sermayenin oyunlarını deşifre etmeye başladı. Bir kaç örnek.
    Florida daki bir lisede 14 ve 18 yaşlarinda 17 öğrenciyi ayni okuldan bir yıl önce atılmış 19 yaşındaki akli sağlığı yerinde olmayan birisi tarafından öldürüldü. ABD de 21 yaşında küçüklere sıgara satmak yasak fakat silah satmak serbest, buna da millet birşey demiyor. Tamam silah satın yalnız öz geçmişini araştırın akıl hastalarına, uyuşturucu kullananlara ve hırsızlara satılmasın. Obama 8 sene uğraştı tıpkı Guatamala nın kapanmasını engelledikleri gibi konturollu sılah satılmasını da Cumhuriyetçiler engelledi. Bu saldırıdan sonra Trump tan incilere bir göz atalım.1-” FBİ Rusyanin seçimlere mudahalsini araştírmaktan vakit bulamadığı için bu çocuklar öldü” 2-” akıl hastalarından kestiğim sağlıklı sigortasını geri vereceğim”3- Okuldaki Öğretmenlere silah eğitimi ve silah verelim.” Daha buna benzer bir çok saçmalıklar ,fakat konturollu silah satışı na yanaşmiyor. Peki Silah tücarlarının lideri ne dedi dersiniz? ” Amerkanin mücevherleri bu silahlarla koruniyor, ABD için Mücevherler çocukların o, askerlerden, ölümünden hava alanlarındaki güvenlikten daha önemlidir”ben Tam olarak tercüme edemedim. O adamın konuşması herkesi şok etti. Ya Trumpun büyük oğlu o da evlere şenlik. Öğrencinin birisi gizlendikleri dolapdan kendisini vidiyoya aliyor ve “şu an ölümü bekliyoruz biz ölürsek politikacılara mesajımi iletin konturollu silah satış kanunu çíkarsínlar.” O öğrencinin artitst olduğunu yalan söylediğini yazdı.Tabii buradaki basın onların canına okudu.
    Bu günde bir öğrenci mecliste Ted Cruz a şunu sordu”Siz bu silah tüccarılarından para aldınız mı? Adam kıpkırmızı oldu çünkü Cumhuriyetcilerin hemen hemen hepsi onlardan para almışlar seçim kampanyaları döneminde, onun için de dünyayı cehennem çeviriyorlar.
    Bu hafta sonu eyaletlerden öğrenciler Beyaz sarayın önünde gene gösteri yapacaklar 2 milyondan fazla para toplandı.bu miktar her dakika artiyor.
    Politikacíları rezil ettiler daha da edecekler.
    Ben şahsen son bir haftada dünyadakı bütün karışıklıkların ve savaşların silah tücarlarının yardımları ile seçilen liderlerin onların emrinde hareket ederek memleketlerini ve dünyayı ceheneme çevirdiklerine inaniyorum.
    Bu arada Sayin Karagülle hocanın epeyce kulaklarını çinlattim, hatta bazi yazılarını da arkadaşlarla paylaştım tercümesi biraz zor oldu ama buna değdi.
    Biz Süriyede her saniye bu silah tücarlarının sermayesine sermaye katıyoruz ve bunlar kazandıkca biz iyice gaylana gelerek dah fazlasını altın tepsilerle sunuyoruz.

  3. Muhalefet açısından bakan cephede ittifak meselesi hep sayısal fayda üzerinden ele alınıyor. Acaba bu ne kadar doğru? Bu bakış açısını kritik etmek lazım bence. Erdoğan liderliğindeki Akparti nin sayısal olarak herhangi bir ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Erdoğan devlet içinde de birlik ve bütünlüğü sağlayarak, içinde bulunduğumuz dünya konjönktüründe Türk devletinin kurucu liderliği konumuna oturmuş bulunuyor. Artık devlet ile Erdoğan arasında devleti yenileme ve güçlendirme amaçlı karşılıklı interaktif bir etkileşim başladı ve bu nedenle Erdoğan resmi lider oldu. Yapılan düzenlemelerin hepsi Erdoğan kadar devlet kademelerinin de istediği ve ortak olarak kararlaştırılan,devlet ihtiyaçlarının karşılanması ve bu devletin tekrar güçlü bir dünya devleti olmasını sağlamak için gereken düzenlemeler. Aynen Sovyetler Birliği devletinin çağa uymak için kendi kendini bile isteye komunizmden farklı bir devletye dönüştürmesi gibi bir dönemden geçmekteyiz. Devletimiz kendini ve ülkeyi her açıdan 21. yüzyıl çağına uygun olarak kendi iradesiyle dönüştürüyor. Kişisel hırslar ve siyasi gerekçelerle muhalefet kesimleri bunu görmek istemiyor. Hatta bunu engellemek ve tökezletmek için yedi düvel ile ihanet anlamına bile gelebilecek işbirliklerine giriyor. İttifakın önemi burada devreye giriyor. Özellikle devlet ve millet hassasiyeti önde olan kesimlerin Erdoğana desteği, devletin yeniden şekillendirildiği bu dönemde yapılanların halk nezdinde kabulü, meşruiyeti ve desteği için gerekiyor. Muhalefetin şer kısmı da bunu engellemeye çalışıyor. Olay bu kadar net ve açık aslında.

    • Necip Bey, şunu anlamakta zorlanıyorum. Türkiye siyasi tarihinde elbette kıran kırana seçim dönemleri olmuştur. Ancak iktidar cephesinin bütün kamu kaynaklarını seferber ederek girdiği her seçimde muhalefetin sesinin kısıldığını görmemiştik. Referandum şartlarından eksik olan neydi ki, İktidar tarafından ittifak arayışına gidilme ihtiyacına hissedildi. Bu taraf kendine “milli ve yerli cephe” derken muhalefet partilerine oy veren vatandaşlar gayri milli mi olacak? Sanırım sizin deyiminizle muhalefet ve ona oy verenler bu ülkeyi sevmiyor ve kötülüğü için çalışıyor . İronik bir şekilde iktidar 15 yıldır iktidar ve buna rağmen hala hamaset yapıp milli yerli diyerek %50’yi gayri millilikle itham edeceğe benziyor. anlayamadığım kısım bu.

      • Tarık bey iyi akşamlar.Öncelikle şu yanlış anlamayı düzeltmek istiyorum. Ben bütün muhalefet ülkeyi sevmiyor ve kötülüğü için çalışıyor demiyorum, muhalefetin şer kısmından bahsediyorum. Bunun ayırdını iyi yapmak gerekir. Aksi durum kutuplaşmayı ve cepheleşmeyi doğuruyor. İktidar 15 yıldır iktidar diyorsunuz, teorik ve şekilsel olarak doğru gözükebilir ama iktidar olmak ile muktedir olmak da farklı bizim ülkemizde. Akp 15 yıldır iktidar ama belki 5-6 senedir muktedir oldu. Muktedir olduktan sonradır ki zaten otoriterlik, tek adamlık, diktatörlük suçlamaları başladı. Seçmen olarak bunun da farkına varmak gerekir. Cumhuriyet tarihi boyunca her zaman iktidarlar kamu kaynaklarını kendisi ve yandaşları için seferber etmiştir, bunu söylerseniz hak veririm ama bugüne kadar bu hiç yapılmamıştı, ilk defa Akp bunu yapıyor derseniz buna katılmam mümkün değil. İttifak arayışına girilmesinin hangi ihtiyaçdan doğduğunu soruyorsunuz. Ben yorumumda esas olarak kendime göre bunun sebebini anlatmaya çalışmıştım aslında. Demek ki yeterince açıklayamamışım. Ben devlet örgütünün Erdoğanın liderliğinde bütünleştiğini ve Erdoğanın halk desteğinin meşruiyetinden faydalanarak devletin önümüzdeki yüzyıla daha iyi girmesi, ali menfaatlerini daha iyi korumak ve gerçekleştirmek için devletin işleyişinde ve sisteminde gerekli ayarlamaları yapmayı kararlaştırdığına inanıyorum. Nasıl Sovyetler rejim tam çökecekken, hiçbir dış tehdit veya iç karışıklık olmamasına karşın, devletin kendi kararıyla komünizmi terkedip Rusya federasyonu olarak yeni bir rejim ve devlet olarak dönüştüyse ve bugün yine dünyada etkili bir devlet haline geldiyse, ülkemizdeki devlet aklının da buna benzer şekilde devleti yenileyip tazelemeye gerek duyduğunu ve bunu gerçekleştirmeyi kararlaştırdığını düşünüyorum. Erdoğana olan halk desteği de buna imkan vermekte olduğundan devlet ve Erdoğan arasında karşılıklı bir etkileşim olduğuna ve doğru bir hedefe yürümekte birleştiklerini hissediyorum. Bunun halk desteğini artırmak için de ittifak iyi bir araç olacaktır. Muhalefete oy veren vatandaşlar tabii ki gayrı milli olmayacak ama muhalefetin idareci kısmının devlet ve iktidar ile asgari müştereklerde de buluşması gerekmektedir. Bu devletin belli düşmanları varsa, gelen dış tehditler muhalefet yöneticilerine gerekli şekilde anlatılıyorsa ve onlar buna rağmen asgari müştereklere gelmiyorlarsa, devlet bunları devreden çıkartıp direkt olarak halkı yanına çekmeye çalışacaktır doğal olarak. Bu şekilde davranan parti yöneticilerine oy veren halk tabii ki işin iç yüzünü bilmediği için gayrı milli olmakla suçlanamaz ama devletin de bu şekilde düşmanca davranışlara giren parti yöneticilerine karşı tedbir alma hakkı olacaktır. Örneğin Hdp yöneticilerinin halkı ayaklandırmaya çalışması sonucu cezalarının kesilmesi örneğinde olduğu gibi. İnşaallah Chp idarecileri Hdp nin yaptığını farklı şekilde yapma yolunda değillerdir. bazı emareler bunu düşündürüyor çünkü. Millilik, gayrı millilik tartışması biraz da bu emarelerin açığa çıkmasından dolayı da taban buluyor olabilir. Bunu da muhalefet yöneticilerinin iyi etüd etmesi, acaba bir yerde yanlış mı yapıyoruz diye kendilerini sigaya çekmeleri gerekir diye düşünüyorum. Umarım fikirlerimi biraz açıklayabilmişimdir. İyi geceler

        • Açıklamalarınız için teşekkür ederim. Pek tatmin olmasam da fikirlerinize saygı duyuyorum. yazılar vesilesiyle fikirlerin tartışılması dileğiyle. sağlıcakla kalın.

          • Teşekkür ederim, ben de fikirlerin açıkça ve karşılıklı saygıyla tartışılabilmesine çok önem veriyorum. Hayırlı günler.

  4. pek çok hesap referandum tercihleri üzerinden yapılıyor. bu ne kadar doğru. sistem değişikliğinde kafası karışık akp seçmeni söz konusu genel seçim olunca niçin tereddüt etsin. özellikle yerel seçimlerde hizmet alacağı musluğu neden tercih etmesin. anketlerde hiç sıkıntı görünmüyor ama çokları gibi şimdilik anketlere güvenilmeyeceği konusunda hemfikirim.
    yüzde 2-3 oyların etkisi üstünden bir genel seçim devşirilebilir mi bu seçimde göreceğiz. bir tarafın ittifakı belli. diğer tarafın işi ise zor. zira ittifak olsun koalisyon olsun mutlaka uyuşma sorununu da beraberinde getirir. akp mhp arasında muhafazakar milliyetçi oyları konsolide edecek uyum var. sp sadece iyi parti ile yürüyebilir, chp ile yanyana gelmesine tabanının tepkisi sert olur. aradaki doku uyuşmazlığı tolere edilebilir olmaz. chp de sadece iyi parti ile ittifak edebilir ama iyi parti adayını zaten açıkladı parti başkanı doğal olarak cumhur adayı oldu. tek aday üzerinden yürüyemeyeceklerine göre chp aynı şeyi yapabilecek kendi başkanını aday gösterebilecek mi . kesinlikle hayır. aday bile gösteremeyecekleri bir başkan seçtiler. gösterseler asla kazanamayacak bir başkan seçtiler. elini bunca kana bulayan hdp kimseyle açıktan gizliden yanyana gelme lüksüne sahip değil. kimse de onu yanına alma…dolayısıyla burada çok fazla seçenek görülmüyor. muhafazakar ve seküler oylar acı ve tatlı denizin birbirine karışmadığı gibi bir kaç şaşkın oy dışında birbirine karışmazlar. iyi partinin herkesle uyuşacak bir dokusu olmasına rağmen iyi bir çıkış yakaladığını düşünmüyorum ve partisine katacağı isimler konusunda dikkatli olması gerekir derim…
    günün konusuna gelirsek iktidar ya da muhalefet seçimlerin erkene alınmasında siyasi bir fayda görürse iktidar seçimleri öne alabilir ya da ana muhalefet iktidarı buna zorlayabilir. o nedenle bazı partilerin hazırlıkları yavaş gidiyor gibi.

    • Siyaset ve siyasi partiler üzerinden “iki denizin suyunun bir birine karışmayacağı” kadar, ülke insanında bir ayrışma, bir kutuplaşma, bir bölünme…ülkenin ali menfaatleri konusunda ise TSK’nın arkasında kenetlenme…analize hak eden ilginç bir tablo.

      • ideolojiler farklı olabilir ve ortak değerlerde buluşulabilir.
        bu ülkede olan da budur. bu nedenle ülke insanı politik ayrılır ama toplumsal ayrışmaz ve bölünmez. ideolojik farklılıklarımızı gösterdiğimiz yer sandıklar oluyor sokaklar değil.
        kimlerin sokağa çağırdığını duyuyorsunuz
        milletin cevabını görüyorsunuz.
        milli meselelerde ali menfaatler söz konusu olduğunda duruşumuz da ortada.
        hangi ülkede politik kutuplaşma yok. mesela almanya da aylarca hükümet kurulamadı değil mi…
        iki denizin suyu birbirine karışmaz, karışmadığı için bir girdap ta oluşmaz.

        • İtiraz ediyorum! Birileri yukardan bir çomak sokarsa sular birbirine karışir. Hele altta bir de delik varsa sular kargaşa halinde girdapla herkesi beraberinde götürür.. Mazallah.

          Almanların karnı tok, oraya çomak sokan yok, buna cesaret edebilen yok, Bize çomak sokmak istiyen çok….. Niye ? haketmiyoruz bu toprakları )!( Tembeliz, biraz korkunca arkasına saklanıp oh be diyebilecegimiz bir ordu var. Bu önemli! Demek ki orduyu daha da güçlendirmemiz lazım. Nasıl? orduyu daima ulkesini-çevresini savunan-koruyan, ama tüketici olmaktan yavaş yavaş üretici olmaga dönüştüren orjinal projeler düşünülmesi lazım. Barış sukunetinde kalkınma, agaclandırma, ziraat, egitim-ögretim, montaj, teknoloji üretici kavuşturmak gerek. Çine nasıl ucuz işçilik gidiyorsa bize de gelmeli. Askeri montaj tesisleri olmalı. Bu iş iyi niyetle, çalışkanlıkla ve askeri disiplinle başarılır ve sivillere dogru cember genişler- Ha işte ben o zaman ordu-millet el ele derim; vatan hizmetleri adına. Milletin karnı doyarsa ne etnik bir kargaşa kalır ne de müsaitlerden maşa, herkes birlik beraberlikte yaşar paşa paşa…. bilmem anlatabiliyor muyum? Cogumuza askerlikten geriye kalan biraz mıntıka temizliği-izmarip toplama! biraz spor ve bol-bol karavana. Peki cari açık nasıl kapanacak bu gidişle ?)!(?

          • selam H. K.
            itirazınızı değerlendirdim. katıldığım yerler oldu katılmadığım yerler de oldu . doğal olarak…
            öncelikler almanların karnı her zaman bu kadar tok değildi. çomak sokanı da yok değildi. hadi birinciyi geçelim 2. dünya savaşında hitleri kim finanse etti silahını gazını parasını kim verdi bakalım. savaş sonrası bu ülkenin tüm devlet borçlarını kim ödedi bilelim almanyanın yakayı kurtarmış olduğunu düşünmek çok iyimserlik olur. gelişmesine izin vermek başka bir tartışmanın konusu. bizim gelişmemize neden izin verilmediğinin de ayrı ve uzun bir tartışma konusu olduğu gibi…
            sonra gelen …meli …malı yorumlarınıza katılmamak mümkün değil. bence çok güzel anlatmışsınız. bunlara katılmadığımı ya da zıttı bir düşünce de olduğumu hissettirmişsem derdimi iyi anlatamamışım demektir.

          • Birlikte yönetmekti belki bir gaye
            Devlete hep musallat, ah şu SERMAYE!
            Hata yaptıran, hesaba yazdıran o…
            Allah’tan ki etkisi az oy vermeye!
            *****

            Ve A. selam Kuz!
            Şöyle geçerken uğrayıp bir seyler söylüyor, söyleniyoruz dertleri teyit ediyoruz. Madem katılanlar var (belki de gûlmekten katılanlar!), meli mali kategorisinde kronik bir konu olarak şuna ne denir: Bizimkiler, yani DiN’e onem veren müslüman Anadolu-ülkenin geniş tabanlı temel direği, BiLiM’e aidiyet ve sadakatı, DiN’e olan aidiyet ve sadakat kadar önemsemedikçe- onemseyecek sekilde yetistirilmedikce gelişmemiz mümkün değil – Sekulerler, ateistler hic bir zaman yetmedi. TC liderliği taa başından beri bu konuda sınıfta kaldıgı veya sınıfı şöyle-böyle geçebildiği için yarım yamalak gitti/gidiyor işler.

            Bu arada, Almanları finanse edenleri genel ozellikleriyle Kuran’daki bilgiler dahilinden de az çok biliyoruz, herşeye ragmen kazanmaga çalışabilir miyiz ona bakmalıyız. Hitleri kim finanse etmiş, sonradan borçlarını kim silmiş konularını ana-akım dünya insanlarına anlatabilmek daha önemli. Biz onceliklerimize konsantre olalım, bu da doğru-dürüst çalışarak bir an once kalkınmak -en basitinden ülke ekonomisine sosyolojimize, adalete zarar veren lüks, israf, rüşvetten kaçınmak(tı), misal; bir cogu gibi AKP bunu vadetmişti ancak izin verilmedi )!( ? )!(

    • Didem Hanım öncelikle selamlar. Sistem değişikliğini ön gören referandum’da sizin tabirinizle kafası karışık olan akp seçmeni, sistem değişikliğinin hayata geçirilmesini sağlayacak olan genel seçimde neden daha temkinli olmasın?
      Akp seçmeni, referandumla yapılan sistem değişikliğinden geri dönüş sağlayacak – ki referandum olağanüstü hal varken yapıldı ve muhtemelen olağanüstü hal devam ederken seçimlere gidilecek – ve parlamenter sisteme geri dönüşü vadeden partileri tercih edecek şekilde oy davranışı sergileyemez mi?
      Kamu kaynaklarının “hizmet alacak musluk” şeklinde yorumlanması, kamu kaynaklarının yönetimine seçilen idareyi ve seçmeni de küçümseyen bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum.

Yoruma kapalı.