Bir tanış, her sabah, hepimizden önce gazeteleri satır satır okuyarak bizleri karşılıyor… Sonra gelsin, yaşadığımız menfur darbe ile ilgili bir dizi soru…
Aramıza yeni katılan bir üst düzey bürokrat (emekli), bu sabahki sunum sonrası, tanıdığıma bakarak, ciddi mi alaycı mı olduğunu anlayamadığım bir ifadeyle, ”Hepimizi aydınlattınız” cümlesini kurunca, dayanamayıp ”Ne aydınlatması, kafa karıştırıyor” demişim…
Kafayı MİT Müsteşarı Hakan Fidan konusuna takmış durumda. ”Eniştenin ‘bir kardeş’ diye adlandırdığı kaynağından erkenden öğrendiği darbe girişiminin teyidini, Müsteşar Bey saat 18.00’e kadar yaptıramamış mı?” diye soruyordu son iki gündür…
Yaptırdığı ve gereken yerleri zamanında haberdar ettirdiği kanaatini belli ederek…
Dün gece ”İstifa edecek mi, etmeyecek mi?” bahsine girerek birbirimizden ayrıldık; sabah karşılaştığımızda yüzünde bahsi kaybedenlerin ifadesi vardı.
Meğer gerçekten öyle olmuş; Hürriyet’e göre, TBMM ziyaretini hatırı için 2 saat ertelemiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ”Süreci yönetememişsiniz” demiş MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a; o da ”Emredin, gereğini yapayım efendim” cevabını vermiş…
O kadar…
”Süreci yönetememişsiniz” tarizi şu ortamda ne kadar garip kaçıyormuş…
Tanışım, ”İstifa çıkmadı” dedi.
Darbe girişimi sonrasında kendisine göre cevapsız kalmış en önemli muamma çözülemediği için üzgün…
Kankamın yazısı
Her sabah, biraz önce okuduğu gazetelerde karşılaştığı bildiklerimizle çelişen ayrıntıları bizimle paylaşa paylaşa, kendisinin de kafası karışmış olmalı.
Bana, ”Kankanın yazısını okuduktan sonra bir de şuna göz at” diye bir gece önce okuduğu bir haberin metnini uzattı.
”Kankam kim?” demem gerekmedi, doğru Hürriyet’e, Ertuğrul Özkök’ün yazısına uzandım ve kalın siyah kalemle etrafı çevrelenmiş bölümü okudum:
Sizler de okuyun: ”Posta Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rifat Ababay, dün harika bir gazetecilik olayına imza attı. / Serkan Yazıcı’nın ağzından oteldeki geceyi dakika dakika yazdı. / Meğer o gece, kaldığı otelin sahibi Serkan Yazıcı, ‘Sizi teknemle bir Yunan adasına götürebilirim’ demiş… / Cumhurbaşkanı’nın tepkisi ise şu olmuş: / ‘Ne Yunan adası Serkan, ben İstanbul’a nasıl giderim diyorum…”
”Ne var bunda” diyecek oldum, bana gece okuyup benim için kâğıda döktürdüğü haber metnini işaret etti.
O geceyi Cumhurbaşkanı’nın hemen yanı başında geçirmiş enerji bakanı Berat Albayrak’ın ‘ahaber’ ekranlarından kamuoyuyla paylaştığı sırada söylediklerini aktaran haberin ilgili bölümü yine kara kalemle çevrelenmişti; okudum: ”3 tane helikopter üzerimizde keşif uçuşu yapıyordu. Hasan Doğan bey de büyük bir kahramanlık gösterdi. Biz alternatifleri değerlendirdik. Hasan Bey’den o arada gerekirse sizi Yunan adalarına götürebiliriz diye bir teklif geldi ve Cumhurbaşkanımız bu duruma tepki gösterdi.”
‘Hasan Doğan Bey’ diye anılan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakınlarından; başbakanlık günlerinden beri yanında. ‘En uzun süreyle başbakan özel kalem müdürü rekoru’ sanıyorum onda. Şimdi de, geleneksel olarak bir dışişleri mensubu olması beklenen Cumhurbaşkanlığı özel kalem müdürlüğü görevini ifa ediyor…
”Yunan adasına gidelim” teklifini kalınan otelin sahibi Serkan Yazıcı mı, yoksa Hasan Doğan mı yaptı?
Rıfat Ababay’ın aktardığına göre Serkan Yazıcı o kişi; Berat Albayrak’ın anlatıma göre ise Hasan Doğan…
”Yine geldik aynı yere” demesin mi kafa karıştırıcı tanıdık…
Düzeltme:
Sonradan, sağolsunlar okurların uyarısı üzerine, gerçeği öğrendim: ahaber’de mülakatı tape eden kişi isimleri karıştırmış. Doğru isim, Serkan Yazıcı…
Darbeler bizde hep aynı şekilde olur
Günlerdir ”Böyle darbe mi olur? Biz ki… Bugüne kadar… 27 Mayıs’ları… 12 Mart’ları… 12 Eylül’leri… Hatta 28 Şubat ve 27 Nisan’ı görmüş bir ülkenin evlâtlarıyız… Bir kere, içinde 2 rakamı bulunmayan bir günde darbe mi olur? Vatandaş ‘Artık asker gelsin de idareye el koysun’ beklentisi içerisine sokulmadan idareye el koymaya kalkışılır mı? Asker kendi halkına silâh çeker, ateş eder mi? Tam tersine, asker darbe yaptığında ölümler durur bu memlekette ve darbe öyle muvaffak olur…” diyordu zaten…
Önceleri, ne yalan söyleyeyim, söylediklerini ciddiye almıyordum; şimdi yine almıyorum, ama Cumhurbaşkanı-MİT Müsteşarı görüşmesinden ‘istifa’ çıkmayınca, son üç gündür yabancı basından bizim gazetelere kınayıcı ifadelerle yansıyan ‘kuşkucu’ haberler de kafamın içinde dönüp duruyor.
”Eniştem haber verdi” cümlesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı, Başbakan Binali Yıldırım’ın ”Ben de etraftan duydum” dokundurmasıyla devam ettirdiği, ondan sonra hükümetten herkesin ”İstihbarat zaafı var” hüküm cümlesini rahatça kullandığı suçlamaların yöneldiği kişiye ”Süreci yönetememişsiniz” sitemiyle yetinilmesi anlaşılır gibi değil gerçekten…
Binlerce devlet memurunun bir gecede gözaltına alındığı OHAL uygulamalı bir ülkede, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ”İkinci, üçüncü etabı var diyorlar; ne kadar etabınız varsa hepsiyle gelin” meydan okumasını yaptığı bir ortamda hem de…
Sordu: ”Hakan Fidan’a kendisine sormadan milletvekili adaylığına kalkıştığı için kızmamış mıydı Cumhurbaşkanı Erdoğan?”
Marksistsen Marksistler gibi ol
Bizimki ‘eski Marksist’ imiş; kuşkucu olması doğal tabii… Lâfının burasında ben de kendisi için geceden yaptığım hazırlığı burnuna dayayıverdim. ”Böyle darbe mi olur?” kuşkuculuğuyla olaya yaklaşanlara keskin cevap teşkil eden kupürü…
Onu da okuyalım: ”Peki nasıl olur? Darbe konusunda hiç fena deneyimi olmayan bir yerde yaşıyoruz. 60, 71, 80, 28 Şubat, 2007 e-muhtırası gibi bolca örneğimiz var. 28 Şubat’ta tankların Sincan’da gezmesi gibi 15 Temmuz gecesi de bir darbe girişimidir. Parlamento başta olmak üzere bir dizi kurum binası bombalanmış, tanklar sokaklara çıkmış, savaş uçakları İstanbul ve Ankara’nın tepesine çökmüş, yaklaşık 200 kişi ölmüş ve hala bunun oyundan ibaret olduğunu mu düşünüyoruz? Subaylar sırf Erdoğan’ın siyasi kariyeri için, başarısız olduklarında bu kadar aşağılanacakları ve ‘vatana ihanetle’ suçlanacakları bir süreci göze aldılar demek pek gerçekçi değil. Darbe başarıya ulaşsaydı şu an ‘mizansen’ yorumu yapanlar acaba ne diyor olacaklardı? 15 Temmuz gecesi yaşananlar yüzde 100 bir darbe girişimidir. Son derece planlı, harekete geçtikten sonra ordunun geri kalanını yanına çekeceğine ve toplumdaki Erdoğan karşıtlığından destek bulacağına güvenen, insanların üzerine ateş açmayı, tankla üzerinden geçmeyi, orayı burayı bombalamayı göze alacak kadar kanlı bir girişimdir.”
”Kim yazmış?” sorusunu Sabah’tan, Star’dan, Akşam’dan bazı yazar adları izledi. Bekledim ve cevabı patlatıverdim: ”Hiçbiri değil; ‘marksist.org’ adlı siteden aldım…”
Bugün, gün boyu, artık bana görünmeyecektir.
ΩΩΩΩ