You are currently viewing Türkiye’den İslâm Dünyası’na: ‘Kumpas’ genişliyor, tehlike büyüyor…

Türkiye’den İslâm Dünyası’na: ‘Kumpas’ genişliyor, tehlike büyüyor…

Bekliyordum beklemesine, ancak Nisan ayında ve genel hatlarıyla daha çok Türkiye’yi ilgilendirecek bir başka konuda başını göstermesini bekliyordum; Donald Trump ve adlarına politika ürettiği çevrenin ise beklemeye tahammülleri olmadığı anlaşılıyor.

Üstelik, sadece Türkiye’yi değil bütün İslâm Dünyası’nı hareketlendirmeyi kafaya koydukları da belli.

The Promise filmi ve ‘Meds yeghem’

Geçen gün yazdım: Ülkemizin dışarıda sıkıştırılmışlığından istifadeyle, 1970’li yıllardan beri gündemde olduğu halde (1986’da ölen Gary Crant’ı başrol olarak düşünmüşler) “Türkiye öfkelenir” diye sürekli ertelenmiş bir proje (‘The Promise’) hayata geçirildi ve dünya starlarıyla çevrilmiş film bu yıl gösterime sokuldu.

Film bizde ‘1915 olayları’ diye anılan ‘Ermeni sorunu’ ile ilgili…

Ben de, bundan hareketle, önümüzdeki Nisan ayında, günü geldiğinde (24 Nisan), geleneksel olarak ‘Meds yeghem’ (büyük felaket) sözcüğüyle geçiştirilen Beyaz Saray açıklamasının bu defa daha ileriye taşınacağı beklentisi içerisindeydim.

‘Meds yeghem’ yerine ‘soykırım’ sözcüğü kullanılacağı beklentisi…

Trump farklı bir konuda önalıverdi.

Konu, Kudüs…

Donald Trump, seçim kampanyası sırasında, “Nasıl olsa kazanamayacağım, ama hiç değilse birilerinin gözüne girmeme yarar” düşüncesiyle olacak, ne kadar sivri konu varsa hepsini birbiri ardına vaat olarak gündeme taşımıştı.

Daha önce de değişik ABD başkanları döneminde İsrail’in baskısıyla gündeme gelmiş, ancak “İslâm Dünyası’nı rencide ve tahrik eder, ilişkilerimiz bozulur” endişesi hakim olduğu için her seferinde ertelenmiş “Kudüs İsrail’in bölünmez ve ebedi başkentidir” iddiasının doğal sonucu olarak ABD Büyükelçiliğini Kudüs’e taşıma projesi şimdi hortlatıldı.

İsrail 1967 yılında kentin doğusunu da işgal ettiği halde topraklarına katmak için yıllarca beklettiği Kudüs’ü başkent yapma niyetini 1980 yılında ilân etmişti.

Sözün kısası, 1980’den beri ertelenegelen proje şimdi hortlatılıyor.

ABD başkanının dün açıklanan bu yolda adım atılacağına dair sözleri, başta Benjamin Netanyahu olmak üzere bazı İsrailli politikacılar tarafından bayram havasında sevinçle karşılansa bile, İsrail’de ve ABD’deki İsrail’i tutan çevrelerde endişelere yol açtı.

Netanyahu dışında Trump‘ın nabız yoklamak için telefonla görüştüğü birkaç liderin (Suud Kralı Salman, Ürdün Kralı Abdullah ve Filistin Cumhurbaşkanı Abbas) tepkilerine ek olarak, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, atılması planlanan bu adımın, Türkiye ve İslâm Dünyası için ‘kırmızı çizgi’ teşkil edeceğini açıkladı.

ABD’yi bu konuda uyarma ihtiyacı duyanlar arasında Mısır Devlet Başkanı Sisi de var.

1969 petrol boykotunun sebebi Kudüs’tü

İslâm Dünyası’nı tahrik etmek için İslâm’ın üçüncü en kutlu kenti Kudüs ile ilgili herhangi bir rahatsız edici gelişme yeterli oluyor.

Birileri 1969 yılında Mescid-i Aksa’yı kundaklayınca zamanın Suudi Arabistan Kralı Faysal’ın önderliğinde bütün İslâm Dünyası ayaklanmış ve Batı ülkelerine karşı ‘petrol boykotu’ başta olmak üzere pek çok yaptırım gündeme gelmişti.

Yakınlarda İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) adını alan İslâm Konferansı Teşkilatı (İKT), o olayla hareketlenen siyasi zemin üzerinde oluşturulmuştur.

Sonuçta kim bu durumdan yararlandı dersiniz?

O tarihe kadar tek haneli seyreden petrol varil fiyatının önce iki daha sonra üç haneli hale gelişi Mescid-i Aksa’nın kundaklanmasının tetiklediği boykotun sonucudur.

Körfez’deki ülkeler artan petrol fiyatları sayesinde olağanüstü zenginleşti, ancak verilen toplu tepki ‘7 Kardeşler’ diye anılan büyük petrol şirketlerini devleştirdi.

Enerji fukarası ülkeler ise, bütçelerini denkleştiremez ve geniş halk kitlelerinin refahlarından kısmak zorunda kalır hale geldiler.

Amacı sorgulayalım

Nasıl tepkilere yol açacağı belli olduğu halde niyetinde ısrarlı olur ve ülkesi adına bu adımı atarsa, Trump ve onu destekleyen çevrenin gerçek amacı ne olabilir?

Toplumları radikalleştireceği âşikâr bu adımın; özel olarak Amerikalılar ve genel olarak da Batılıları dünyanın her tarafında hedef haline dönüştüreceği de…

Yıllardır üzerinde çalışılmış, Trump’ın da damadı Jared Kushner’i devreye sokarak umutları ayaklandırdığı Filistin konusunda siyasi çözüm arayışlarını berhava edeceği de…

Zaten bu yüzden, Avrupa ülkeleri tek tek ve Avrupa Birliği’nin dışişleri bakanı konumundaki Federica Mogherini de birlik adına, yapılmak istenenin yanlışlığını derhal vurgulama ihtiyacı duydular.

Uyarılar Trump’ı bugün açıklaması beklenen adımdan vazgeçirir mi?

Vazgeçirmez ise.. göz göre göre dünyayı farklı bir yöne doğru götürme niyetinden söz edebiliriz.

Irak, Libya, Yemen ve Suriye’de yaşananlar şimdiden sonra olacakların ‘kostümlü provası’ sayılacak bir büyük altüst oluştan, hatta bazılarının beklediği türden bir ‘kıyamet savaşı’ndan…

IŞİD’li militanların, ABD’nin gözetimi altında, Irak ve Suriye’den, otobüslere bindirilerek Batılı ülkelere geri dönmelerine izin verilmesinin sebebi de bu muydu yoksa?

Dünyamız adına endişelerimiz büyüyor.

ΩΩΩΩ