Ertuğrul Özkök esrarengiz siyasi olaylarda gizemi çözmekte zorlanınca “Bu işten kimin çıkarı var” ölçüsüne sığınır; o ölçünün bana ait olduğunu da genellikle belirterek…
Onun dışındaki pek çok yorumcu ise aynı ölçü için Mahir Kaynak’ın adını anar.
İki taraf da yanlış sayılmaz.
Mahir Hoca üniversitede asistan iken, içinde bulunduğu sol çevrenin darbe hazırlığına tanıklık etmiş, görüp dinlediklerini en baştan itibaren bağlı bulunduğu Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) duyurmuştu.
Onun MİT irtibatını bilmeyen darbeciler, kendilerine gelen “İçinizde ajan var” bilgisine karşı tedbir alırken, toplantılarda üst arama görevini Mahir Hoca’ya vermişler…
Ona o kadar güveniyorlarmış…
MİT, mahkeme safhasında, Mahir Hoca’nın kurumlarıyla irtibatlı olduğunu faş edince, herkesle birlikte darbeciler de şaşırmış…
O darbeci kadro kendisine karşı tavır aldığı için, Mahir Kaynak, çok uzun yıllar akademik kariyerine gözlerden uzak devam etmişti.
Sanıyorum, onun yeniden kamuoyu önüne çıkmasında benim payım var.
O sıralar gazetede yayımlanan haftalık mülakatlardan biri için onunla görüşmüştüm.
“Kimin yararı var” ölçüsü ilk kez o mülakatta gündeme gelmişti.
İkimizin adının o ölçü anılırken geçmesi sanırım bu sebepten…
Ankara’da TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı sırasında ve sonrasında gözüne çarpan tuhaflıkları değerlendirdiği yazısının sonunda, Ertuğrul, beni yardıma çağırdı.
Okuyalım:
“’Devletin içinden bir mihrak’ buna bilerek göz yumdu…
Yetiş Fehmi Abi düş önümüze, yoksa Mütercimler’e kalacağız
Fehmi Abi.
Sayın Fehmi Koru…
Ben bu işin içinden çıkamıyorum.
Yetiş imdadımıza…
Düş önümüze…
Sen yapmazsan, vallahi Erol Mütercimler’in eline kalacağız…”
Karar’da bugün yayımlanan “Özkök’ün merakını gidereyim: TUSAŞ saldırısına farklı bir bakış” yazım onun bu daveti üzerine yazıldı.
Ne yazdığımı merak edenlerin Karar’a başvurması gerekecek.
“Saldırıdan kim yararlı çıkıyor?” sorusu TUSAŞ saldırısı için de geçerli, hiç kuşkusuz.
Bu vesileyle bir başka ayrıntıyı daha paylaşayım.
Şimdilerde yazılarında kendisini tanımlaması gerektiğinde ‘pop-sosyolog’ olduğunu yazıyor ya, Ertuğrul Özkök’e o yakıştırma da bana ait.
‘Pop’ onun ilgi alanının yalnızca ‘sosyolog’ sıfatıyla sınırlı sayılmayacak genişliğine işaret ediyor…
ΩΩΩΩ
