Bugün Kasım’ın 5’i. Günün tarihi geçmişin önemli bir olayına denk düşmüyor, ama tarih yine de önemli.
Amerikalılar bugün dört yıllığına bir başkan seçecekler.
Ya eski başkanlarını –Donald Trump’ı- seçecekler, ya da ülkenin ilk kadın başkanı olmaya aday Kamala Harris’i.
Harris’in başka özellikleri de var.
Annesi Hindistan’dan Amerika’ya gelme babası da Jamaika’dan…
Eşi de Musevi…
Bakalım Amerikan halkı bugün dört yıl öncesinden bildikleri birini mi yeniden başkan olarak mı seçecekler, yoksa bu defa yeni birini denemeye mi karar verecekler?
İngilizler de Amerikan seçimlerini yakından izliyorlar. Muhtemelen de bugün gözlerini ve kulaklarını BBC’ye verecekler.
Gelişmeyi BBC’nin kıdemli Washington muhabiri Gary O’Donoghue onlara aktaracak…
Gary O’Donoghue sekiz yaşında görme yeteneğini kaybetmiş biri. Oxford’ta okumuş, radyo ve televizyonun çeşitli bölümlerinde çalışmış. Şimdi de Washington’dan ve adaylar neredeyseler oradan ülkesine ve BBC’nin izlendiği her yere haberler geçiyor.
Trump’a suikast girişimi sırasında olayı cereyan ettiği Butler kentindeymiş ve görgü tanığı bulup ilk konuşan gazeteci olmayı başarmış…
Kamala Harris’in adaylığı kabul töreninin yapıldığı Şikago kentinden yayın yaparken kendisine annesinin vefat ettiği haberi iletilmiş…
Halkın sandık başına gittiği bugün Gary O’Donoghue, Amerikan seçimini adaylardan Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago adını taşıyan karargahından izleyecek…
Observer gazetesinin New Review Pazar ekinde kendisiyle yapılmış mülakatta, nabzını tuttuğu Amerikalılar’ın adaylara olumlu yönden bakmadıklarını söylüyor O’Donoghue. “İki şer arasında daha az şer olduğuna inandığımız kişi için tercihte bulunacağız” diyorlarmış..
Bizde ‘ehven-i şer’ deyimiyle ifade edilen durum; bakalım adaylardan hangisi ‘ehven-i şer’ bulunacak?
Mülakatı yapan, son bir ankette halkın dörtte birinin seçimden sonra bir iç-savaş çıkabileceği endişesi taşıdığının görüldüğünü hatırlatıp kendisinden bunun ihtimal dahilinde olup olmadığını sormuş.
Cevabı şu: “Amerika fikri olağanüstü baskı altında. Bölünmüşlük her yerde. Birbirlerinden o kadar kopuklar ki, insanların arasında iletişim de yok, birbirini anlama da. Bana bu çok hazin geliyor. İç savaş çıkar mı konusunda ne mi düşünüyorum? Sanmam, ancak şiddete başvurulmasını imkansız da saymam. Zaten şiddet kullanımı oldu bile, değil mi?”
Trump’a silahlı saldırı anında orada olup, rakiplerinden önce bir görgü tanığı bulup nasıl konuşturabildiği sorusuna cevabı bana çok ilginç geldi görme engelli gazetecinin.
Okuyalım:
“Görebiliyor olsaydım hangi önyargılara sahip olacaktım bilmiyorum. Görme engelli olup meslek olarak gazeteci olmanın avantajlarından biri, sözcükler üzerinde yoğunlaşman… Dinlerim ben. Birini yayına veriyorsun ve o kişi yalan söylüyor veya yanlış anlatıyorsa, durumu daha da ağırlaştırma ihtimali vardır. Bereket görüşlerine başvurduğum görgü tanığı doğrucu çıktı.”
Mesleğini bir yabancı ülkede icra eden ilk görme engelli muhabir olmaktan mutlu görünüyor Gary O’Donoghue…
Bugün ABD’deki seçimi izlerken bir gözüm başka kanallarda olsa da, ötekisi BBC’de onu arayacak…
ΩΩΩΩ