Yeşil’i Bursa’da dirilttiler.. Kılıçdaroğlu’na suikast ihtimali.. Bahçeli Akşener’i ilkesizlikle suçladı…

47
Reklam

Uzun yıllar boyunca görüşlerimi gazetelerde ve ekranlarda kamuoyuyla paylaşma fırsatı buldum; son yedi yıldır da her gün buradan okurlarla buluşmayı sürdürüyorum. 

Hiç aksatmamaya çalıştığım bir uğraş bu.

Eskiden “Nasıl?” diye sorarlardı, her gün yazacak konu bulmakta zorlanacağımı düşünerek… Son yıllarda o soruyla pek karşılaşmıyorum. Meslektaşlar arasında gazetelerdeki köşelerini günde birkaç ayrı konuya ayıran bile var.

Yazacak konu çok bizim ülkede.

Resmi rakama bakılırsa bir ay önce meydana gelen iki depremde 50 bine yakın insanımızı kaybettik. Haberlere göre, iki milyonun üstünde insan deprem bölgesinden başka yerlere göçtü. Kalanlar çadırlarda, prefabrik evlerde, kış şartlarında, binbir zorlukla hayatlarını sürdürmekteler. 

Böylesine önemli deprem konusunu siyasi hayatta yaşanan olağanüstülükler neredeyse unutturacak. Cumhurbaşkanı seçimine az bir vakit kala, muhalefetin bir bölümü, kendi adaylarını belirlerken bir kriz yaşamak zorunda kaldılar. Sonunda ‘taşların yerine oturduğu’ söylense de, o 72 saat içerisinde neler yaşandığına dair sorular çok.

Alın size bitmez tükenmez yazı konusu.

Herkesle birlikte ben de dikkatimi siyasi hayattaki savrulmaya yoğunlaştırmışken, Bursa’da yapılan bir futbol müsabakasında, Diyarbakır’ın Amedspor kulübü sporcularına, o kentin insanlarına yakıştırmakta zorlandığım bir davranış sergilendi. 

Reklam

Daha da ilginç olan şu: Stadyumlarda siyasi sloganlar atılmasına alışkınız, ancak Bursa’da açılan pankartlar bir başka tuhaftı. 

Güneydoğu Anadolu’da sayıları yüzlerle -bir başka hesapla binlerle- ifade edilen ‘faili meçhul’ cinayetler döneminden hatırlanan ‘Yeşil’ adlı tetikçi ile sonunda hayatları kaybettirilen insanların ölümle tanışacakları akıbetlerine götürülmek üzere bindirildikleri beyaz Toros aracın fotoğraflarını pankartlaştırmıştı birileri…

Bir zamanlar “Yeşil hayatta mı?” sorusu eşliğinde tahminlerde bulunulur, birileri kod adı adından daha fazla bilinen tetikçinin hayatını bir yerlerde kendini unutturmaya çalışarak sürdürdüğüne inanırken, ben ve benim gibiler o tür görevleri üstlenenlerin kendilerine ihtiyaç duyulmaz hale gelince ortadan kaldırıldıklarını ileri sürerdik.

‘Yeşil’ ortadan kaldırılmış olsa bile adı ve sembolik fotoğrafı hala işe yarıyor.

Onun ve beyaz Toros aracın fotoğraflarıyla birileri bir yerlere mesaj verebiliyor.

Sadece bir mesaj vermekle yetinilecek mi, 1990’lara uğursuz damgasını vuran türden eylemlerle de karşılaşacak mıyız?

Futbol maçında stadyum dolusu insanı konu mankeni malzemesi haline getirebilen ‘iyi saatte olsunlar’ diye de anılan sergerdelerden her şey beklenir çünkü.

Bu tür alengirli konuları bizden daha iyi bilebilecek biri, herhalde durduk yere şu sözleri sarf etmedi:

Reklam

“Sandık güvenliğinden önce Millet İttifakı’nı oluşturan liderlerin can güvenliği her şeyden önemli. Bir mafya grubu üzerinden Kılıçdaroğlu’na hamle yapılacağıyla ilgili duyumlarım var.”

İddia sahibi gibi aynı ocakta başkanlık yapmış Sinan Ateş’in tombalacı da denilen uyuşturucu tacirlerine öldürtüldüğünü elbette hatırladık. 

Deprem.. 

Masa..

Pankartlar..

Suikast hazırlıkları..

Konulardan konu beğenin…

Bu genel konuların alt başlıkları da var elbette…

Masa konusunu örnek olarak ele alalım.

Cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere oturdukları masadan, 6 liderden biri –Meral Akşener-, belirlenmek istenen kişiye itiraz ederek kalkıverdi. Hayli yoğun müzakerelerle geçen bir gecenin ardından, tarafları yeniden bir araya getirecek formül bulundu. Meral Akşener o formülün peşinden itirazını kaldırarak masaya geri döndü.

O süreci ben de burada yazılarıma konu ettim.

Pek çok yorumcu, tuttukları taraf neyi gerektiriyorsa, konuya o yönden yanaştılar; Akşener ve lideri olduğu İYİ Parti medyada genellikle yaylım ateşe tabi tutuldu.

Yorumcular da, yeniden kendilerine masadan yana çeki düzen verdiler.

Beni bu süreçte en fazla, İYİ Parti’nin kurucu kadrosunun bir zamanlar içerisinde yer aldığı MHP’nin genel başkanı Devlet Bahçeli’nin olayı değerlendirmesi şaşırttı.

Özellikle de açıklamasının şu bölümü:

“Makam ve mevki pazarlıklarıyla masaya geri oturan İP başkanı, söylediği ağır sözlerin altından nasıl kalkacak, insanımızın yüzüne utanmadan, sıkılmadan nasıl bakacaktır? Türk siyaseti bu tip bir ilkesizliği ne görmüş ne de muhatap olmuştur.”

“İP başkanı” dediği Bahçeli’nin, İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener

Masadan ayrılırken gerçekten de masanın diğer paydaşlarını rahatsız edecek bir şeyler de söylemişti Akşener

Ancak onun sertçe sözleri bile, Akşener için “İnsanımızın yüzüne utanmadan, sıkılmadan nasıl bakacaktır?” sorusunu yönelten MHP başkanının, şimdilerde küçük ortağı olarak yanı başında durduğu AK Parti ile lideri Tayyip Erdoğan’a vaktiyle bizzat yönelttiği eleştirilerin sertliği yanında yumuşacık kalır.

Bahçeli başkanlık sistemine de eskiden şiddetle karşıydı, dünkü konuşmasında ise “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin felakete neden olduğunu ileri sürenler ilkesizliğin çukurlaşmış fertleridir” diyebildi.

Oysa, “Sistemin böyle olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda herkesi uyarmıştım” diye övünebilirdi MHP lideri. O uyarıları arşivde duruyor.

Türk siyaseti bu tür tavırlarla ilk kez tanışmıyor.

Siyasiler değişebiliyor.

Onlar değiştikçe bizlere de yazı konusu çıkıyor.

Başka ülkelerde siyasi yorum yapmakla geçimini sağlayan birilerinin, sayısı haftada biri geçmeyen yazılarını okurken, tekrara düşebildiklerini fark ettiğim çok oluyor.

Tekrar mı? Asla. Bakın ben de, birçok başka yorumcu gibi, birden fazla konuyu tek bir yazıya sığdırmak zorunda kaldım bugün.

ΩΩΩΩ

Reklam

47 YORUMLAR

  1. Crowd-sourcing fikri. Milletin İttifakının kullanabileceği bir fikri sizinle paylaşmak istiyorum. Mantıklı bulursanız köşenizde paylaşırsıız.

    Türkiye’de halkın çoğunluğunun bilgi kaynağı TV’dir. Şu anda ana-akım TV kanalları yüzde 90 oranında Erdoğan tarafından kontrol edilmektedir. Halk TV, Tele1, Flash gibi kanallar varsa da bunlar büyük ekseriyetle zaten Millet ittifakına oy verecek kişiler tarafından seyredilmektedir. Seçimi kazanmak için Millet ittifakı fikirlerini ve söylemlerini halka ulaştırmak ve tekrarlayarak yer ettirmek zorundadır. Her ne kadar sosyal medya etkin olarak kullanılsa da bu mecra daha çok gençlere hitap etmektedir. Tüm buları düşündüğümüzde önemli bir çıkış yolu sahaya inmek, yani ev ev ziyaret edilerek Millet ittifakı anlatılmalıdır. Türkiye’de yaklaşık 20 milyon hane olduğunu ve seçimlere 2 ay kaldığı düşünüldüğünde bunun normal yollarla başarılması mümkün değildir. İşte bu noktada “crowd-sourcing” fikrinin kullanılmasını öneriyorum.

    Millet ittifakını oluşturan partilerin her eve gidecek kadar elemanları olamayabilir. Ama bu iş için üyelerine veya halka çağrıda bulunabilirler. Ev ev dolaşmak için “siz halkımızın ve üyelerimizin” desteğine ihtiyaç var denir. Boyle bir faaliyeti yapmak isteyen tüm gönüller toplanır, adresler/evler paylaştırılır ve her eve gidilebilir. Ama bunu yapmadan önce gönüllülerin kendileri eğitilmeli, hangi insan tipine karşı, ne söyleyecek, nasıl ikna edecek öğretilmelidir. Bir kaç günlük kurstan sonra bu gönüllülerin eline destekleyici brosur ve materyaller de verip sahaya sürmek lazım. Hatta her parti kendi içinde bunu yaparsa aynı ev halkı 5 kere Millet ittifakının mesajını dinlemiş olacaktır ve artık o mesaj kafalara çakılmış olacaktır. Ayrıca bu gönüllüler evlere gönderilirken de en az ikili üçlü gruplar halinde gönderilmelidir aksi takdirde AKP kendi elemanlarını/ajanlarını gönüllü diye yazdırıp sizin operasyonlarını sabote edebilirler.

    20 Milyon hane varsaysak, bunların yarısını hedef hane alsak 10 Milyon hane eder. 40 günde gezilse, günde 250,000 hane eder. Bir grup günde 25 hane ziyareti gerçekleştirse, 10,000 tam-zamanlı grup lazım. Grup, en az iki kişi olsa, 20,000 tam zamanlı gönüllü demektir. İnsanlar hafta 1-2 gün ancak gönüllü olabileceği için bütün hanelere dolaşmak 100,000 civarında gönüllü gerektirir. Bu da ancak tüm üyelere ve sempatizanlara çağrı yapılarak sağlanabilir. Gönüllüler ise Zoom, Youtube vs üzerinden de eğitilmelidir.

    Özetle, ana-akım Tv yerine ev ziyaretleri ile 1-1 markaj. Bunu yapabilmek içinde gönüllüler ordusundan faydalanmak. Zira kendi imkanlarınız buna yetmez. DP den emin değilim ama diğer tüm partilerin on binlerce gönüllüsü bu işi yapmak, çorbada biraz da onların payı olsun diye, canla başla hiçbir para almadan çalışacaklardır. Parti sadece kurullardaki kişiler değildir, üyelerden ve üye olmasa bile sempatizanlarından maksimum derecede faydalanmalıdır. Saadet, küçük bir parti olmasına rağmen, crowd-sourcing ile muhafazakar tabanda çok etkili olabilir, ki bu AKP’den oy devşirmek demektir. İYİ parti Türkiye’nin hemen her kesimine hitap eder. CHP’nin milyonlarca gönüllüsü var.

    MILLET ITTIFAKINA: Yani her gün ana akım TV’ye çıkamıyorsanız GÖNÜLLÜLERİNİZ EVLERE YAĞMUR GİBİ YAĞSIN.

    • Muhalefete soruyorum:
      “Terör örgütüne silah veren müstevlilerin patronu ve taşeronları olan Pensilvanya ve Kandil neden sizi destekliyor?”

  2. “KAPATIN ŞU ŞOM AĞZINIZI”
    İYİ partililere ve ulusalcı refleksi olan Millet İttifakı
    mensuplarına sesleniyorum:
    –HDP konusuna girdiğinizde sizlere verilmesi gereken cevap başlıkta.
    Bu tür netameli-çetrefilli “tuzak” sorulara cevap vermek zorunda olduğunuza dair ayet mi var?
    Yoksa Anayasa maddesi mi var?
    Bu tür sorularla karşılaştığınızda:
    “–Biz bu süreçte Kemal Kılıçdaroğlu’nu vekil tayin ettik.Patron o’dur. Çok merak ediyorsanız gidin o’na sorun”
    demenizi tavsiye ederim.
    İttifak olmanın gereği budur.
    Nokta( . )

    • Ben de diyorum ki:
      – Rahat bırakın da Kemal Bey şu işin bir zevkini çıkarsın… Bir dizi badireyi atlatıp adaylığa ulaşmış, nihayet muradına ermiştir. Hayatının en mutlu günlerini yaşıyor. Adamın burnundan getirmeyin. Siz onun 13 yılda 13 kere neler çektiğini biliyor musunuz?

  3. Sayin yazarimiz, konu bulma bakımından bir sorununuz yok, ve olmaz da, ama bir de su görsellere kaynak gösterme sorununu çözseniz de, yazilarinizi gönül rahatligi ile okuyabilsem.

  4. 6 martta iktidarı ve muhalefeti ile herkes kazandı.bi defa %1 lik partiler chp kontenjanından meclise girme hakkını kazandı.Akşener masayı dağıtmayan ama 15 mayısta ben demedimmi deme hakkını ve koltugunu koruma hakkının kazandı.bay bay kemal ise yine yazarın tahmini alacagi oyu gibi %45 gibi bir oy alarak chp tarihinin en fazla oy alan başkani olarak yine kazanacak..hele birde kazara(Allah etmesin😊) kazanırlarsa ballı kadayıf..tabi en çok kazanan da erdogan.durmak yok yola devam…yani 6 mart ta kaybeden yok.herkes kazandı.

    • Mustafa bey de her şartta Erdoğan’a kazandırıyor ama Erdoğan’ın kazanması Musti’nin arzusuyla olacak bir şey değil. Erdoğan ancak şöyle kazanabilir; Erdoğan’ın elinde Türkiye zenginler kulübünün listesi var, elindeki listeyi verecek alacaklılara, milletle baş başa kalacak, vermese de milletle başbaşa zaten. Alacaklılar kim? Bir de alacaklılar listesi var;

      Listenin ilk sırasında millet var, 2. İngiltere 3. Rusya 4.Amerika 5.Almanya 6.7. 8.9.10… diye liste uzayıp gidiyor!

      Musti alsın bu listeyi ne yaparsa yapsın artık!

    • Teşhir bağımlısı arkadaş;
      eski yorumcularımızdan sn.bernar vaktiyle bu türden paylaşımları için mengüyü “iyi yakalamış” diyerek takdir ederdi,
      maşallah siz de avını getirip efendisinin önüne bırakan bir kedi gibi takdir mi bekliyorsunuz?

  5. Seçimlere iki ay kala, topumda kaos oluşturmak isteyenler her şeyi denerler! Söyleyin bakalım Bursa Amed (Diyarbakır) maçına giden çoğu Z kuşağından kaç kişi Beyaz Toros, Jitem ve Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırımı tanır!? Emniyet güçleri statlara giren şeref tribünü dahil bütün kişileri ve güvenlik görevlileri hariç bütün görevlileri dahi tabiri caizse donuna kadar arayıp içeri alsın!

    • Diyarbakırın(Dikranagert) adı da amed olmuş, soytarılığın sonu yok, oldu olacak “selograd” deseydiniz bari:)
      Terör örgütünün siyasi kanadı tbmm çatısı altında devlet parasıyla beslenirken bu futbol/spor kulüplerinin adını kim niye kontrol etsin!
      Çerkez ethem bilardo kulübü ya da şeyh saitin aslanları futbol takımı desek de oluyor mu ki?

  6. Seçimlerde sedyeli bir hasta oy kullanılması içn getirmişlerdi. Sedyeli hastayı oy kullanmaya getirilirmi?

    Deniz tükenmeden evvel hasta ve hasta bakıcılarına para veriliyordu. Erdoğan öyle israflarda bulundu ki Deniz tükendi.
    Şimdiki kadrolar Tükenmiş Hazineyi ayakta tutmak için Her yerden kısıntı yapıyorlar özellikle ilaçlarda ve uzman doktora muayene olmak isterseniz 200TL fark veriyorsunuz.

    Artık hastalara para verme iptal edilmeye başlandı.
    Seçim Zamanı İşsiz güçsüz insanlara oy vermesi için Seçim zamanı para dağıtılıyordu(Bunlar Cingan dediğimiz kesim) bu tür olaylar olmayacak.

    Erdoğan Eski Düzen Sürdüğünü zannediyor. Söylemeye korkular Hazinede fareler Cirit oynuyor.
    Bir Dönemin Sonuna Geldik.
    Yıkılmaz Denen Osmalı İmparatorluğu bile Yıkıldı. Dünyanın kuralı. Tarihe bakın biz yıkılmayız denen ne varsa yıkılmıştır.

    • Akpartinin hala CHP kadar oyu varsa bunun en az yüzde 15’i bu tür insanların oylarıdır.

      Bu yazdığım size bir şaka gelebilir ama gerçektir. Millet İttifakını oluşturan partiler bu alt grup insanların seviyelerini yükseltmek için çok çalışıp gözle gürünür politikalar geliştirmelidir. Seçim kazanmanın kilit noktası burasıdır.

    • Seçimler gereklidir. Yıkılanın yerine daha iyisi geldiği sürece sıkıntı olmayabilir. Atatürk gibi biri her zaman gelmez!
      Hitler de çıkabilir totodan.
      Humeyni yada föto toto Evren bilimum maşalar düşebilir kafana çatıdan.
      terör belası musallat olur dağdan ovadan.
      Fakat, bu millet ne kadar yanlış yapsada, doğru olanı bulur eninde sonunda.
      Geç değil; 14 Mayıs ‘ta.

  7. kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklar dünyanın her yerinde siyasetin belirleyicisi olmuştur fakat bizdeki durum biraz farklı zamanlamayı ve durum değerlendirmesini yanlış yaptıkları için bu kadar tantanalı oluyor yoksa durum her yerde aynı burda asıl önemli olan bu pazarlıkların milletin.lehine olmasıdır Şahsi düşüncem değişimin artık zamanının geldiğidir birkaç ay öncesine kadar istikrar dan ve iktidarın değişim yolunda attığı adımların verdiği umuttan yana düşüncem ağır basıyordu fakat birkaç ayda ülkenin geldiği nokta iktidarın istesede artık umut ve istikrar vadedemedigidir bütün bunları üst üste koyunca siyasi çizgisi düşünceme tam uymasada milletin selameti ve umutların devam etmesi için altılı masayı önemli buluyorum ve adayının bize iyi geleceğini düşünüyorum
    böyle bir değişim cumhuriyetin 100. yılında bu topluma çok iyi gelecek
    tüm umudumuz bir an önce demokrasiye dönmek….

    • Münzevi arkadaş,
      bütün bunları üst üste koyduktan sonra en üste şunu da koyun bakalım:
      “tüm umudumuz bir an önce demokrasiye dönmek….” diyorsunuz da;
      altılı masanın adayı daha önceden referandumda cb yi halkın seçmesine karşı çıkmış ve kaybetmiş birisi!
      Başkanlık sistemine de karşıydı(hala karşılar) onu da kaybetmişlerdi!
      Şimdi ise utanmadan halkın karşısına çıkıp cb olmak için oy istiyor iyi mi?
      Bence milletimiz sizin gibileri çoktan “demokrasiye döndürmüş” haberiniz yok:)
      Darbelerden de umudu kestiğimize göre başkanlık sistemi herkese iyi gelmiş anlaşılan:)
      Ha gayret!!!!!

  8. AKSİ HALDE HUZURUNUZU BOZARIM
    Bu tehtidi yapan kimdi?
    “–Verin 400’ü bu iş huzur içinde çözülsün” diyen biri.
    Milletin huzurunu sağlama ” görevi” olan, biri.
    Bu 400, S-400 değil tabii ki.
    Bu 400, meclisteki milletvekili çoğunluğu.
    Bu 400 için 7 Haziran-1 Kasım 2015 tarihleri arasında ülke kan gölüne dönmedi mi?
    Huzurumuz bozulmadı mı?
    Huzur başka şekilde daha nasıl bozulur?
    Bekleyip göreceğiz?
    Turpun kalıbı heybede.

  9. Konu çok , haliyle söylenecek söz de çok ama biz kısa keselim, uzattıkça tadı kaçıyor !
    D.Bahçeli ile M.Akşener hakkında konuşmayı ben şahsen gereksiz görüyorum, birbirlerinden farkları yok , tutum ve davranışlarını da herkes izliyor ; ‘he de geç’ !
    Bursaspor-Amedspor maçında olan bitenler ise hiç de yeni değildir; bu kan davası halinde on yıldan uzun bir zamandan beri devam edip gelmektedir .
    İki takımın da bu güne kadar birbirlerine karşı yaptıkları seviyesizliktir , iğrençtir, aşağılıktır !
    Suikast konusundan anlamam ama bu memlekette her türlü rezillik başa gelebilir !
    Ve en son ve en önemli konu olan deprem ; üzerinden tam bir ay geçti, belki de on sene , yirmi sene geçecek , hatta hiç bir zaman bunun maddi ve manevi enkazı asla bitmeyecektir !
    Zira bu felakette sadece oradaki halkımız ve onların evleri enkaz altında kalmadı, devlet ve millet olarak biz de ve her şeyimizle enkaz altında kaldık !

    • Mucib bey “biz kısa keselim, uzattıkça tadı kaçıyor !” demişsiniz ama yalan dolanın ucunu başını siz de toparlayamamışsınız bakıyorum:)
      “enkaz altında kaldık” filan derken altılı masanın çarpık bacaklarından söz ediyorsunuz heralde?

  10. CHS felaket dermi işin baş müsebbibi icatcısı? şikayet edermi icracısı??
    Rahatsız olurmu,
    -inancı sömüren, din simsarlığından?
    -etnisiteyi sömüren insan ölümlernden?
    gencecik çocukların ölümü onlara sinek vızıltısı gibi mi geliyordur acaba?😡
    -iki torba çimento üç milim demir hırsızı,
    ne anlar çocuk sevgisinden? evdeki karısının ne’dip nasıl şeysettiğinden?
    umurunda mı dimyata pirince giderken, EVDEKİ BULGUR dan olduğundan?😂
    -Daha iki yıl önce ağzına geleni söyleyen birinin, söylediği kişiyi ölümüne desteklediğinin farkına da mı varmazlar bu insanlar?
    Çamurluyu kıskanmakta nedir?

    • son tahlilde, eline pıçağı alıp…
      şööleee bir saçından kavrayıp var yaa..
      yola savurduktan sonra sürükleye sürükleye…
      HIIYYYEEEEYYYYTTT. ulaannn!…,
      varmı bana bir söz söyleyecek olannn..
      çizerim vaalllaa.. kırmızı çarpıyı
      (siyasetçi geçinip) diyecek olan?

  11. Suya sabuna dokunmadın.Senin yeni mahallenin Akşenere yaptığı küfürleri de yazsana.

  12. sanırım seçime kadar çok daha hareketli bir süreç ve getirdiği konu zenginliği ile karşı karşıya kalacağız. kötü senaryolar yazılıp çiziliyor, suikast endişelerinin duyulduğu bir ülke haline de mi geliyoruz?
    burada görev iktidara düşüyor nasıl ki depremde herkesin kendi çapında suçu ve payı varken asıl sorumluluk iktidara düşüyorsa ve en ağır bedeli o ödüyorsa bugün olan her şeyin faturası da iktidara kesilir, 2015 üzerinden çok sular aktı.
    akşenerin fevri davranışını hepimiz eleştirdik ama kemal beyin adaylığına inanılmaz bir popülarite getirdiğini de kabul etmemiz gerekir
    o masayı hanımefendinin kalktığı güne kadar sayın liderler kurmuştu ama masadan kalkana haddini bildiren ve masayı tekrar kuran millet oldu.
    millet o masayı tekrar kurdu artık hiç kimse ö masayı bozamaz ve eğer bozarsa bedelini siyasetten silinerek öder. nokta.
    dolayısıyla o masanın iktidarı kaçınılmaz olacaktır.
    bunu siyasi olarak engellemeye çalışabilirsiniz ama krizler, karışıklıklar kimsenin işine yaramaz, değmez ve devirler vardır bunu görmek gerekir. tehditlerin fayda getireceği bir dönemde değiliz, artık değiliz.

    geçen gün bir shorts bakarken alttaki shorts ekrana geldi tesadüfen, tuhaf siyah giysili garip bir zat sayın erdoğanın ülkeyi mehdinin gelişine hazırladığını söylüyordu.
    şimdi, hain, ajan, dış güç diye bir kenar mahalle kahvesi arabesk edebiyatının müşterisi olduğu gibi bir de böyle peygamber gibi, mehdi gibi dini şahıslar üzerinden yapılan sömürüye de inananlar oluyordur.
    düşünmek her insanın tercihi değil. ama olmalı.
    kutsal metinler mesela Kur’an, inanmayı değil, anlamayı öncelikli talep eder o nedenle düşünmek, tezekkür, tedebbür, teakkul, tefakkuh ve tabi tefekkür üzerinde durur. ilk ayette geçen oku demek anla demektir.
    ülkenin ağır yolsuzluk ve yoksulluk sorunları varken mi mehdiye hazırlanıyormuş,
    diye basitçe düşünebilmeli insan değil mi?
    sayın erdoğan bile bir yolsuzluk sorunu olduğunu kabullenmiş ve bunu biz çözeriz demişti. o günden bu güne aylar geçti ve yolsuzlukla mücadele adına ne yapıldı, hangi önlemler alındı, hangi kararnameler çıkarıldı?
    bildiğim kadarıyla henüz bir mücadele yok.
    bir çözüm yok.
    kendi bakanlığına kendi şirketinden üstelik fahiş fiyata mal satan bakanların olduğu ülkede yaşıyoruz,
    milletvekillerinin bin dolarla r rüşvet aldığını iç işleri bakanının açıkladığı,
    ve bunun yargıya bile taşınmadığı bir ülkede,
    insanların mallarına ve canlarına çöken mafyaya çakarlı araba ve koruma verilen meydanlarda oy toplattırılan bir ülkede,
    hazinenin başına damadın geçirilebildiği,
    o damadın Allah sonumuzu hayretsin diye bir mesajla işini bıraktığı bir ülkede,
    adrese teslim ihale alanların dünyada ilk 5′ e yerleştiği bir ülkede,
    dünya sefalet endeksinde şampiyon olan, zengin ve yoksulun arasındaki makasın hiç açılmadığı kadar açıldığı, adaletsiz gelir dağılımının zirve yaptığı, uluslararası kredisinin hiç olmadığı kadar zayıfladığı bir ülkede yaşıyoruz
    ve ülke mehdinin gelişine hazırlanıyormuş,
    bir de “ilke” dersi veriyorlar, iyi mi???

    dün de yazmıştım, sayın bahçeli ve erdoğan arasında hala utube da da bulup izleyebileceğimiz üzere eşi benzeri görülmemiş şekilde ağır hakaretler, galiz küfürler, suçlamalar, ithamlar olmadı mı?
    oldu,
    sonra ittifak kurmaya karar verdiler, kurdular ve şimdi gayet iyi anlaşıyor görünüyorlar değil mi? millet bekasına odaklandık demişlerdi keşke biraz da ekonomiye, tarıma hayvancılığa odaklansalar değil mi ve de dengeli bir dış politikaya beka dediğin ekonomiden, tarımdan hayvancılıktan doğru yönetilen dış ilişkilerden geçmiyor sanki, değil mi?
    millet ittifakında olanlar onların önceki ilişkilerinde yaşananlar yanında çerez tadında kalır. böyle zorlu ve stresli süreçlerde ise böyle çerez tadında anlaşmazlıkların olması hem doğaldır hem sağlıklıdır. bu insanlar bir ittifak içinde olsalar da doğalarında rakiptirler. biz bu aşamada bu insanların sorunlarını ivedi olarak çözebileceklerini de çok net görmüş olduk, masa eskisinden daha sağlam ve bu defa halk tarafından kurulmuş oldu. iyi de oldu.
    geriye sağlıklı bir seçim süreci geçirmek kalıyor.
    milletin yanlış yapan iyi parti ve sayın akşenere müdahalesi çok sert oldu, bu seçim sürecinde üstüne düşeni yapmayanlara da benzer sertlikte bir müdahalesi de olur,
    benden söylemesi.

    • Kandil’in Kemal Kılıçdaroğlu’na sıcak baktığı sır değil. HDP’nin Kılıçdaroğlu’na duyduğu yakınlık aynı zamanda Kandil’in yaklaşımını yansıtıyor. Yine de ilk görüşme ve ilk temas önemli. Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaretinde vereceği vaatlere bakarak bir karar şekillendirecekler. Kılıçdaroğlu’nun ikna kabiliyetine kalmış artık her şey. Muhtemelen Kılıçdaroğlu HDP/PKK cephesini de ikna etmeyi başaracak.

      • herkes kazanacak ata oynamak ister,
        bu son derece doğal ve anlaşılabilir bir refleks değil mi?
        oldukça yakın bir zamanda bugün iktidardan yana gözükenlerden ama siyasetçi ama gazeteci ama bürokrat pek çoklarının da kemal kılınçdaroğlu’na kazanması satın alındıkça sıcak baktığını hep birlikte göreceğiz.
        siz hdp yi ziyaret ettiniz, desteklerine ihtiyacımız var dediniz,
        sıra kemal bey de. toplumun tüm bileşenlerinin desteğine ihtiyacı var.
        sonuçta bir parti lideri olarak değil, herkesi kapsayacak olması anayasal bir yükümlülük gereği tüm ülkeyi yönetecek cumhurbaşkanı adayı olarak ziyaret edecek, aslında bu ziyaret bir tercih değil,
        aynı zamanda bir zorunluluk.
        hdp onaylamadığımız tüm kararlarına rağmen yasal bir parti,
        mecliste sandalyeleri ve
        % 10-12 oranında oyu var, lakin partilerin konuşup istişare etmesi değerli ise de önemli olan partiler değil, seçmendir. ikna etmesi gereken hdp değil, hdp seçmenidir. bu ülkenin vatandaşı olan, vergisini ödeyen seçmen ikna edilmek zorundadır. partisine ne kadar bağlı olursa olsun her istediğinizi seçmeninize dayatamazsınız, seçmene her istediğinizi yaptıramazsınız, su matarası gibi istediğiniz yere taşıyamazsınız.
        kemal bey, tek bir oyun bile kıymetli olduğu bir seçimde 6.5 milyondan fazla oyu ikna etmeyi başarsa iyi olur, değil mi?
        kendisine güveniyorum.
        ikna etmesini umuyorum.

        • bugün medyada sayın erdoğanın hdp çıkışlarınıza dikkat edin,
          hdp-pkk yaklaşımı doğru değil talimatı verdiği konuşuluyordu,
          doğru mu bilmiyorum,
          umarım öyledir.
          artık bu kenar mahalle kahvesi arabeskinden ve zihniyetinden çıkılsa iyi olur, bu çirkin bölücü, ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı dili bıraksalar yerinde olur,
          düşman sevindirmek dışında
          ne size ne ülkeye bir faydası yok.

      • O zaman PKK’yı dize getiren Kılıçdaroğlu diye nam yapar Kemal bey, daha da güçlenir, PKK sorununu ortadan kaldırmak da Kılıçdaroğlu’na nasip olur. O zaman millet ölene kadar KK’u CB yapar. İyi olur, Kürt sorunu da çözülmüş olur, memlekete bir huzur gelir.

  13. yazarımız yazısını yine her zaman ki gibi kuyruk acısı olduğunu düşündüğümüz MHP ile sonuçlandırmaktan kendini alamamıştır. evet Devlet Bahçeli akepe iktidarına en galiz eleştirileri yapmıştır ama devlet ve milletin bekası söz konusu olduğunda (bkz. 15 temmuz terör saldırısı) partisinin genetik refleksi gereği devletin ve milletin yanında pozisyon almıştır. hemde iktidarda kimin olduğunu sorgulamaksızın. TÜRK MİLLİYETÇİLERİNİN terör saldırısı anında şahıslara değil devlet millet bekasına odaklandığı unutulmasın. ne yapacaktılar rte gitsin diye pensilvanyABD züppelerine vatanı peşkeş mi çekecektiler? birileri konforlu mekanlarda vaadedilmiş başbakanlığının zaferini beklerken bir başkası aynı akşam tankların arasından güvenle geçirilip tv karşısında kahvesini yudumlarken iktidar hayalleri kurumaktaydılar. bu konu uzar da neyse MHP var olduğu müddetçe yazarımızda ki kuyruk acısı geçmeyecek anlaşılan. gelelim ayrılıkçı etnik grupların sözüm ona futbol takımı üzerinden yapılan eleştirilere; kısa cevap hakkımı kullanarak “rüzgar eken fırtına biçer” diyor bu konuyu da kapatıyorum. ancak unutulmaması gereken hususlardan bir tanesini hatırlatmakta fayda var, “Yeşil” doğanın kendisidir. Ayrıca “yeşil” renk güven verir. gelelim ip müdiresine. bu konuda en çok söz hakkı olan kişinin dönemin “tandoğan mağduru” yaşar okuyan’dır. cb adayı kk ve yaşar okuyan ellerindeki dosyaları kamuoyu ile paylaşmadığı müddetçe yazarımız dahil kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur. ve ip müdiresi bu balans ayarını kabul etmekle kalmamış “tıpış tıpış” masaya dönmek zorunda kalmıştır. aslında hiç bir karşılığı yokmuş ip müdiresi ve şürekasının zira cb adayı chapeli kk, cb yardımcıları cehapeli (bkz. fetö firarisi savaş genç talimatlı) abb ve ibb başkanları, eee hani sözde demokrat, merkeziyetçi ve melez ip’in cb adayı? kazanacak aday diye diye cb adayı kk’nın “alevi”liğinden tutunda “”Bizim klasik sağ, refleks olarak, mesela camide namaza girdiği zaman safın soluna durmuyor. Nihayetinde bu bizim refleksimiz. Bu refleksi görmezden gelemeyiz” (bkz. yavuz ağıralioğlu) türünde açıklamalarla karşı çıktıkları kumar/noter masasındaki yerini almak zorunda bırakılmıştır. hatta 03 mart cuma günün den beri yavuz ağıralioğlu kk’nın cb adaylığına kadar geçen sürede tek kelime etmemiştir. sözde demokrat, merkez ve melez partideki “tek kadın rejimi” sonucu galiba istifa eder. yazarımız önce ip müdiresinin ve şürekasının durumunu analiz edip konuya MR çektikten sonra bu sonuçlara göre yazmaya devam etse daha inandırıcı olacaktır. diğer türlü komploları seven yazarımızın verimliliğinin düştüğü kanaati oluşacaktır kamuoyunda.

  14. DAYTON MU FAYTONMU

    Uyarmıştım demeyeceğim, ama sayın yazar dahil tribünlerin siyasi hesaplaşmaların yapıldığı arenalar olmasına pek memnundunuz. Hatta ben de orada olsaydım diye hayıflanmıştınız. Bursa da olanlar size ders olsun diyorum. Bir daha siyaset tribüne taşındığında aman ha! deyin. Devleti önlem almaya çağırın. Allahtan fazla Amed sporlu yoktu statta da olaylar katliama dönüşmedi. Ya benzer olaylar iki takımın da kalabalık olduğu istanbul gibi illerde olsaydı.

    Neyse masa kuruldu neşeniz yerine geldi. Akşam akşener “sorun sadece erdoğanda değil bu UCUBE sistemde” dedi. Bunun yerine bir cumhurbaşkanı ve yanında 5+2 + (hdp ne olacak? ) yardımcının olduğu, icraatın uzlaşma ile yapılacağı bir sisteme geçmişler. Bu gün yönetilemeyen saray bosnada savaşı sona erdirebilmek için Dayton anlaşması imzalanmıştı. Ama o anlaşma birbirin kanına girmiş düşmanlar arasında imzalanmıştı. Bu da öyle mi diyorsunuz? Hadi canım. Bu dayton anlaşması olamaz, olsa olsa Fayton anlaşması olur. Bildiğiniz gibi kelime “kötü kader” anlamında ingilizce kelimeden geliyor. Hikayesi de beceriksiz yunan tanrısının güneşi taşıyan faytonu devirip her şeyi yakmasına dayanıyor. Bu masa6 beceriksizleri de ülkeyi yakacaklar demedi demeyin sonra.

    Not: Ben iktidarın yerinde olsam şu 2 günde muhalif medyada, sosyal medyada meral akşener hakkında söylenenleri toplar kitap yapar bedava dağıtırım. Alem omurga görsün.

    • Alem 25 senedir göremediği omurgayı bir kitapla mı görecek, yahu sırf komiklik olsun diye yazma, biraz ciddi yaz:))

      • Henüz iktidar olmamış, işin başına gelmemiş insanları eleştirmenin bir mantığı yok. Komik olup olmadığını uygulamada anlayacağız. Komikliklerine hep beraber güleceğiz acele etme, yanlışlarını yerden yere vuracağız. Şu aşamada her hangi bir yanlıştan bahsedemiyeveğumuz gibi, yanlış bildiklerimizi de delillendiremiyiz. Yanlışlıklarını görünce vururuz kafalarına.

        • Baran bey sizce halkın cb seçmesine karşı çıkmış ve referandumda kaybetmiş birisinin şimdi de kalkıp halktan cb olmak için oy istemesi biraz ayıp değil mi?
          Burda bir iki yüzlülük bir utanmazlık yok mu?
          Bu adayı eleştirebilmemiz için neden illaki cb seçilmiş olması gerekiyor ki?

  15. kaypaklık , tükürdüğünü yalamak , arkadan konuşmak vs bunlar siyasilerin yaptığı olağan şeyler ancak MERAL HN gibi 2gün gibi kısa bir sürede tükürdüğünü yalayanı hiç görmemiştik.Bunu da gördük .

  16. Stadyumlara inen Torosçulara, eski ve yeni Torosçu siyasilerden bir telin ifadesi duymadık. Neden acaba? İçişleri bakanı? O soruşturma açtı mı acaba? Heryeri izlediğine göre failleri de tespit etmiş olması gerekiyor.

  17. Toros ve Yeşil pankartı taşıyanlar, getirenler, sallayanlar elbette yakalanmalı ve cezalandırılmalı. Bunu yapmazsa hukuk, Sinan Ateş de sokakta öldürülür, torbacılar ve asıl faillere, siyasilere ulaşamayız. Türkiye faşist ve ırkçı söylemlere hoşgörülü olmayı artık bırakmalıdır. Ayrımcılık, ırkçılık en ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Demokrasinin çanına ot tıkayan da bu hoşgörülü tavırlar oldu hep. Artık bunları cezalandırmanın zamanı geldi geçiyor. Demokrasi ile bu aşırı radikaller de geldikleri yere gönderilmeli ve susturulmalı. Türkiye bölücü faşistlerden tamamen kurtulmalı.

  18. Kimsenin endişe etmesine gerek yok. Bu millet 73 yıldır CHP’yi iktidara getirmedi, asla getirmeyecek. O kodlar hâlâ milletin genlerinde fazlasıyla var.
    Ama buradan çıkarılacak dersler var. 15 Temmuz sonrası çıkarılmayan ve çıkarılmasına izin verilmeyen dersler. Sağcı-solcu-İslamcı-liberal-milliyetçi aramızda, içimizde bizdenmiş gibi görünen Truva Atları var. Bunlar çok net gün yüzüne çıktı.
    Truva Atlarının sahiplerini bulmak için kaybedilecek tek saniye vakit kalmadı.

    • Millet CHP’yi iş başına getirmedi de ne oldu? Aya dört şerit yol mu yaptı yolsuz iktidarlarınız? Yoksa milleti salak yerine koyduklarını TV’de yüzlerine mi itiraf ettiler. Hepsinin mahdumları da gemi filosu kurdular bu arada. CHP iktidara gelmemişmiş. İyi halt ettiniz. Sonra? Millete az buçuk demokrasiyi de haram ettiler. Yasaklar, yolsuzluk, yokluklara boğdunuz milleti. Üstüne de 7.8 le yerle bir ettiler. 2 milyon insan evsiz. Ve tabi hiç bir sorumlulukları da yok. Suç ya CHP’nin ya Allah’ın.

      • Okuma yazmanız yok, tv de mi seyretmiyorsunuz. Yıkılan binaların %98 i 2000 öncesi. Yani sizin dediğiniz, yasaklar, yolsuzluklar, yokluklar 2000 öncesi %98 2000 sonrası %2. Şimdi siz olsanız hangisini seçersiniz.

      • Zaten bir yıldır başardıkları tek şey “toplanabilmek” olan 6’lı masa Türkiye’nin herhangi bir meselesi hakkında ortak görüşe sahip olmadığı için ortak politika da geliştiremez.
        Hele hızlı karar, hiç alamaz.

    • “Sizdenmiş!” gibi niye görünsünler Sayın Seven? Yine Chp değil iktidara gelen, koalisyon! yani restorasyon!!!
      Nedir, islamcı solcu milliyetçi liberal hatta vatansever leri bir araya getiren (ler)?
      Cebinin boşalması?
      Çocuğunun hayatı, geleceği?
      Borç hanesinin sürekli artıp, gelirinin azalması???
      Birilerinin kendilerini enayi yerine koyduklarının nihayet anlaşılması???
      Alemi sersem kendini uyanık zannedenlerin çoğalması? olabilirmi mesela?

    • Bu Millet yıllarca ölümü gösterip sıtmaya razı edildi. Artık korkunun ecele faydası yok.

Yoruma kapalı.