Konu günümüzde ilk kim tarafından, hangi vesileyle açıldı, doğrusunu söylemem gerekirse bilmiyorum; ancak bildiğim bir şey var: Şu sıralarda her kafadan bir ses çıkıyor ve
Benim çocukluğum ve ilk gençliğim İzmir’de, ticari hayatın merkezi durumundaki Kemeraltı Caddesi’nde geçti. Daha ilkokula gitmezken evden babama sefertası içerisindeki öğle yemeğini götürmemle başlayan ilişkim,
Ankara’da ‘‘Türkiye’nin en kapsamlı kitabevi’’ olduğu iddiasının haklı sahibi olan Liman’dan çıkarken, üzerinde ‘‘Türk edebiyatında tarihi an: 1928’’ ve ‘‘42 usta kalem aynı karede’’ yazan
‘‘Kral öldü, yaşasın yeni kral.’’ Monarşi ile yönetilen her ülkede en tepe yönetici olan kralın ölümü sonrasında yaşananlar aynen yukarıdaki tarihi değerlendirmedeki gibidir. En tepe
Margaret Thatcher’in Muhafazakar Parti’ye başkan seçilip seçim başarısı üzerine başbakanlığı üstlendiği günlerde (1979) bir Arap ülkesindeydim. Görüştüğüm yerel aydınlar bir kadının devlet yönetecek hale gelmesini
Benzerlikleri bir tek ben mi görebiliyorum? CHP’li bir milletvekili, bir TV programında kendisine yöneltilen, ‘‘İktidara gelirseniz HDP’ye bakanlık verir misiniz?’’ sorusuna olumlu cevap verdiği için
Çinlilerin birine beddua etmek istediklerinde ‘‘Tuhaf zamanlarda yaşayasın’’ dedikleri bilinir. Galiba birileri bizim nesle de böyle bir bedduada bulunmuş; gider ayak müthiş tuhaflıklar bizi buluyor…
MHP’nin, lideri Devlet Bahçeli’nin büyütülmüş fotoğrafı yanında kocaman harflerle ‘‘Aday belli, karar net’’ yazan dev posterleri, büyük kentlerin dört bir yanında her yerde karşımıza çıkıyor.
AK Parti 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan seçimde sandıktan birinci çıkıp TBMM’de en fazla sandalyeye sahip parti oldu ve iktidarı üstlendi. İlk AK Parti hükümetini,
Siyasiler ile siyaseti söylemleriyle etkilemeye çalışanlar bir süredir hep aynı uyarıda bulunuyorlar: ‘‘Türkiye toplumsal olaylara gebe.’’ Kast ettikleri, seçime gidilirken, vaktiyle ‘iyi saatte olsunlar’ diye
