You are currently viewing ABD ile aramız açık; şimdi de Rusya ve İran ile.. yine İdlib yüzünden…

ABD ile aramız açık; şimdi de Rusya ve İran ile.. yine İdlib yüzünden…

Ne güzel Suriye konusunda Rusya ve İran’la birlikte ‘üçlü bir cephe’ oluşturmuş, Türkiye’nin çıkarlarına uygun bir nihai çözüm için umutlanmıştık ki, bizim için en kritik bölge olan İdlib’te işler yeniden karışmaya başladı.

Ruslar artık Türkiye’yi suçlayıcı açıklamalar yapıyor, Türkiye de Rus ve İran büyükelçilerini dışişleri bakanlığına davet edip iki ülkeye nota veriyor.

Hayal kırıklığı bu defa erken yaşanıyor.

‘‘İdlib de neresi?’’ diyebileceklere cevap teşkil edecek bir alıntıyı sunayım:

‘‘Stratejik konumu itibariyle İdlib, Türkiye için hayati noktada bulunuyor. Halep ve Afrin’den göç edenlerin de bulunduğu İdlib’de 4 milyona yakın kişi yaşıyor. El Kaide bağlantılı grupların etkili olduğu bölge; kuzeyinde Hatay, Afrin; doğusunda Halep ve batıda Akdeniz sahilindeki Lazkiye ile çevrili stratejik bir bölge olma özelliği taşıyor. İdlib, Suriye’de yıllardır süren iç savaşın başlama noktası ve kördüğümü olarak nitelendiriliyor. Akdeniz’e çıkış kapısı ve rejimin kalbi durumundaki Lazkiye’ye yakınlığı da bölgenin stratejik değerini arttırıyor. (..) Türkiye, terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin İdlib üzerinden Akdeniz’e uzanan bir hat oluşturmasını engellemek istiyor.’’ (TRT-Haber, 9 Ekim 2017)

İşte bu sebeplerle ‘üçlü cephe’ Astana’daki uzlaşmalarında İdlib’i çatışmasızlık bölgesi ilân etmişlerdi.

Rusya oyununu başlattı

Rusya şimdi İdlib’te varlığını sürdüren Heyet Tahrir eş-Şam adlı örgütün Suriye’deki askeri üslerine insansız hava araçları (İHA) ile saldırılar düzenlediğini ileri sürüyor ve o bölge Türkiye gözetiminde olduğu için ülkemizi suçluyor.

Oysa, ‘çatışmasızlık bölgesi’ne yönelik askeri saldırıları geçen yılın son günü Rusya kendisi başlatmış, nasıl öldükleri tam anlaşılmayan 2 Rus askerinin başına geleni bahane ederek İdlib’i bombalamıştı.

Bir oyun oynandığı ve Rusya’nın kendi istediği çözümü Suriye’de geçerli kılmak için bu yeni hamleyi başlattığı çok açık.

Sürpriz mi? Değil. Sürpriz gibi gelmesi, bazılarımızın Suriye konusunda Rusya ile —ve bir noktaya kadar İran ile de— çıkarlarımızın uyuştuğunu düşünmelerinden…

ABD’nin PYD/YPG örgütü ile işbirliğini sürdürmekten vazgeçmede ayak sürümesi üzerine başlayan Rusya ile flört, bugün geldiğimiz noktada, yalnızca PYD/YPG konusunda Rusya’nın da ABD’den farklı düşünmediğini açığa vurmakla kalmadı, Moskova’nın Ankara’ya potansiyel bir müttefik gözüyle bile bakamadığını ortaya koydu.

Kendi oyununu oynuyor Rusya.

Çarlık dönemlerinden beri hayali kurulduğu halde bir türlü gerçekleştirilemeyen Akdeniz’e inme projesi, Suriye’nin içine düştüğü iç-savaş şartlarını iyi değerlendiren Putin’in Rusyası tarafından, Beşşar Esad’ın sağladığı kolaylıklarla gerçeklik kazanmış oldu. Rusya’nın Hmeymin’de hava ve Tartus’ta da deniz üsleri var bugün. Rus uçakları ile hücumbotları bölgede cirit atıyor.

Bir tek Türkiye

Aylardan beri her fırsat düştüğünde işaret etmeye çalıştığım bir gerçeği bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum: Bölge üzerinde hesabı olan ülkeler arasında bir tek Türkiye Suriye’deki iç-savaşın bir an önce sona ermesini ve ülkede hayatın normalleşmesini arzu ediyor. Diğer bütün ülkeler, sanki aynı arzuya sahipmiş görüntüsü verseler bile, ülkenin iyice çökerek bütün gücünü kaybetmesini bekliyorlar.

Esad’ın Şam’daki varlığı ve ordusunun Rusya ile İran himayesinde bir çok bölgede üstünlük sağlaması tam da bu sonucu doğuruyor: İç-savaş bir türlü sona ermiyor.

Bir yıldan daha uzun bir süre önce, 5 Ekim 2016’da, burada şu tespiti paylaşmıştım:

‘‘Suriye’deki savaşın durması, Şam’da kalıcı bir rejimin oluşması, ihtilâfa taraf olan ülkeler arasında bir tek Türkiye açısından ‘hayati önem’ taşıyor…
ABD ile Rusya için ve uzaktan seyreder görüntüsü verse de bu iki ülke üzerindeki dolaylı etkisiyle İsrail için, Suriye, ne kadar zayıflar –hatta ne kadar fazla tahrip olur– ise o kadar daha iyi olacak bir ülke…
Galiba Suriye söz konusu olduğunda politika belirleyicilerin bizde karar verirken en fazla ihmal ettikleri nokta da burası: Suriye’nin varlığı ve dirliği bir tek Türkiye için önemli; diğer taraf ülkeler için ise, en tercih edilir seçenek, Suriye’nin ‘haydut ülke’ statüsüne düşmesidir.
Ona ramak kaldı zaten…’’

Rusya’nın niyetlerinin has olmadığını, Türkiye ile yakınlaşma görüntüsünü kendi çıkarları için kullanma dışında bir niyet taşımadığını, Suriye’de iç-savaşın devamını sağladığı için Beşşar Esad’ı desteklediğini az buçuk tahmin etmek zor değil; benim de zorlandığım ABD’nin de uzaktan seyretmeyi uygun gördüğü bu oyuna İran’ın neden gönüllü yazıldığı…

İran Rusya’nın oynadığı oyunun ABD-İsrail destekli olduğunu ve sonunda kendisini de boşa çıkaracaklarını bir türlü göremiyor.

Hiç değilse Türkiye artık görmeli, kendi oyununu buna göre kurmalı.

ΩΩΩΩ