ABD’de pişen bize de düşüyor… Son tartışmaya bu gözle bakmakta yarar var…

17
Reklam

ABD’de anayasa mahkemesi görevinin sahibi olan Supreme Court’a (SC, Yüce Mahkeme) atanacak bir yargıç üzerine kopan tartışmalar, geçmişinde ‘cinsel taciz’ iddiaları bulunan birinin ülkenin en yüksek mahkemesinde yargıçlık yapmasının sakıncalı olduğu biçiminde yansıyor.
Konunun o yönü de var muhakkak, oysa hem ABD hem de onun etki alanında bulunan ülkeler açısından Brett Kavanaugh’un SC’ye yargıç seçilmesi esas başka yönlerden önemli.
Önce şu ‘ABD’nin etki alanı’ konusuna yakından bir bakalım…

Trump’lı ABD’nin yolu yol değil

Donald Trump’ın başkan seçilmesi sonrasında ABD politikalarında beliren farklılaşma yalnızca o ülkede yaşayanları değil, komşusu Meksika’dan binlerce kilometre uzağındaki Ortadoğu’ya, oradan da Çin’e kadar uzanan geniş coğrafyada yer alan ülkeleri de etkiledi.
Meksika’yla ülkesi arasına duvar çekiyor Trump ABD’si, İsrail-merkezli politikalarıyla Ortadoğu’da dengeleri bozuyor, ülkesinin maddi açıdan en büyük destekçisi Çin’e ve çoğu ile NATO’da ittifak ilişkisi içerisinde bulunduğu Avrupa Birliği ülkelerine yeni vergiler getirerek dünyada ticaret savaşlarını tetikliyor.
Her ülke, hatta herkes ABD’nin politikalarından etkileniyor.
ABD’de ise her Amerikalı’nın hayatı SC’nin önüne giden hayati önemdeki davalarda alınan kararlardan etkilenmekte.
İleri yaştaki (yargıç Anthony M. Kennedy 82 yaşında) bir yargıcın emekliye ayrılmak istemesi sonrasında boşalan koltuğu doldurması için Trump’ın seçtiği adayın kişiliği bu yüzden o ülke insanları için hayati önemde.
Öyle bir önemi olmasaydı, çok genç yaşında, bir okul etkinliği sırasında maruz kaldığı tacizi yıllar boyu en yakınlarından bile utancı yüzünden gizlemiş bir kadın, bir psikoloji profesörü, kamuoyu önünde ve oylarıyla o kişiye hayat boyu sürebilecek SC üyeliğini bağışlayacak Senato önünde, yıllar önce yaşadığı o çirkin olayı paylaşmazdı.
Tartışmalar sırasında aynı türden muamelelere maruz kalmış başka kadınların tanıklıkları da gündeme geldi.
Neden bu kadınlar geçmişte yaşadıkları ve uzun yıllardır unutmaya çalıştıkları çirkin olayları başkalarıyla paylaşıyorlar?
Kavanaugh SC’ye yargıç olursa kararları kesin olan ve bir konuda çoğunluk sağlandığında ülkenin manzarasını kökten değiştirebilecek güce sahip yüksek mahkeme, ülkenin kimliğini farklılaştırabilecek.

ABD’den bize ne diyebilir miyiz?

Mevcut sekiz üyenin dördü Cumhuriyetçi (CP) diğer dördü de Demokrat (DP) başkanlar tarafından seçilmiş bulunuyor SC’ye; Kavanaugh dokuzuncu üye olarak aralarına katıldığında, SC’de çoğunluğu Cumhuriyetçi Parti eğilimli üyeler teşkil edecek.
Hem de kadınlara mal gibi bakmış biri sağlayacak bunu.
Geçmişte ondan kötü muamele görmüş kadınların gölgeden çıkıp aleyhine tanıklık etmelerine rağmen…
Trump ABD’yi farklı ve her alanda tacizden yana bir ülke yapmaya kararlı görünüyor.
Beyaz Saray’a yerleşir yerleşmez yedi müslüman ülkenin halklarını rahatsız edecek vize kısıntısı yoluna gitmiş biri Trump. Türkiye’ye de aynı yaptırımı bir süre uyguladı, şimdi de yeni yaptırımlar peşinde. Yalnızca Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyıp ülkesinin büyükelçiliğini oraya taşımakla kalmadı, izlediği Irak ve Suriye politikalarıyla bölgenin dengelerini ve haritasını değiştirmeyi de amaçlıyor.
Dünyada kan ve gözyaşı üretiyor, hemen her ülkeyi tedirgin eden politikalar izlemekte hiç tereddüt etmiyor.
Şimdi de ABD’nin dengelerini sarsacak girişimlerini SC’deki boşalan koltuğa kendi gibi birinin atanmasını sağlayarak başlatmış görünüyor.
Tipik bir kötücül lider Trump. Şu sıralar ABD’de tartışılan konu, gördüğünüz gibi, sıradan bir taciz olayı değil; çok daha farklı yönleri bulunan önemli bir olay.

[Bu vesileyle Mısır’dan da bir yönüyle ABD’de yaşanana benzer, ancak sonuçları itibariyle daha vahim bir olayı anayım: Eşi insan hakları savunucusu bir derneğin yöneticisi, kendisi de sivil toplum örgütlerinde faal olan bir kadın, bir bankada uğradığı cinsel taciz olayını sosyal medyada duyurduğu için neredeyse beş aydır hapiste ve mahkeme kendisine iki yıl hapis cezası vermeye hazırlanıyor. Mesajında ‘‘Devlet nerede?’’ diye sorgulaması kadının ülkenin yurtdışında karalanması için yıpratıcı propaganda yapan bir ‘vatan haini’ ve ‘terör örgütü üyesi’ damgası yemesi için yeterli görüldü.]

Trump’ın BM toplantısı vesilesiyle evsahibi ülke olarak verdiği yemek davetinde, masasında kendi yanına, tacize uğrayan kadını hapse atan ülkenin liderini oturttuğunu da bu tabloya eklemeliyim.
Farklı bir dünya zorlanıyor…
Ve bunun için de hukuk kullanılıyor…
ΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. TÜBİTAK ın LİSE LİLERİN PROJESİNİ KABUL ETMEYİŞİ YORUMU BENİ ÇOK ÜZDÜ YA BU NASIL ŞEYDİR PARLAK BEYİNLERİMİZİ ELİN AMERİKALILARA KAPTIRIYORUZ . TUBİTAK HALA HAİN FETÖCÜLERİN ELİNDE Mİ . BU NASIL BÜRAKRASİ HANİ BAŞKANLIĞI BÜRAKRASİYİ YOK ETMEK İÇİN KABUL ETMEMİŞ MİYDİK . YAZIK YA. SANIRIM BU OLAYDAN SAYIN BAŞKANIMIZIN ZERRE HABERİ DE YOKTUR. bu işin üstüne gidecek kimse yok mu . bari diğer projelewri kurtaralım.

    • Şu yoruma bitiyorum arkadaşlar”SANIRIM BU OLAYDAN SAYIN BAŞKANIMIZIN ZERRE HABERİ DE YOKTUR. “Eğer devleti yöneten kişi olan bitenden haberi yoksa bu çok fena ha birde bilgisi dahilinde yapılıyorsa bu daha da beter.Biz safız ya yersek.siz toz kondurmayın atı alan üsküdarı da karsı da geçti yıktı gitti bile.

  2. ABD acayip bir ülke. Nufusun büyük bir kısmı tabanca/silah sahibi. Ordusu da silah olarak dünyada en ağır ve tehlikeli silahlarla donanmış bir ülke. Dünyada en demokratik olduğunu iddia eden ülke. Teoride veya kağıt üzerinde değil ama pratikte ırkçılığın belki de en fazla olduğu bir ülke. Siyah-beyaz çatışmasının, özellikle beyaz polislerin siyahi vatandaşlarını en fazla öldürüğü bir ülke.
    Kendini dindar olarak tanımlayan büyük bir çoğunluğa sahip. Hristiyan kültürü ağırlıkta ve zina olayı bu dine göre de günah. Ancak, bununla çelişse de alabildiğine hürriyet kavramı ağır bastığı için zina da talipleriyle hürriyetin tadını çıkarmakla meşgul. Cinsel taciz olayları bu hayat tarzının bir parçası. Böyle bir kültür ortamı kabüllenildiği için genç yaşlarda pek şikayet konusu olmadığı halde ileri yaşlarda, hayatta istediği noktaya gelememiş ancak görmüş geçirmiş bazı insanlar bu tatminsiz hayattan adeta intikam alır gibi kendini kullanmış olan, taciz etmiş olanları şikayet ederek hak-hukuk alanı dahil çeşitli sorumluluk alanlarında önemli ancak haketmedikleri üst posizyonlara gelmelerini engellemeğe çalışıyorlar. Fotoğrafta görülen Kavanaugh ve şikayetçi bayan bu konunun tipik örneklerinden biri.
    Kliselerde bu tacizlerin daha da beteri görüldü. Papaz-rahip birçok din adamının çocuklara yıllarca cinsel tacizde bulunmuş olduğu ortaya çıktı. Bu iş Papayı rahatsız eden en önemli konu haline gedi. Örtbas etme olayları sonuç vermedi. Birbiri ardına ortaya çıkan cinsel tacizlerle, sokulmağa çalışılan çuvalı yırtıp çıkan mızrak kilisenin bağrına saplandı. Papa sonunda rezaleti kabüllendi ve yakın bir geçmişte resmen özür diledi. Hristiyan dindarlarının bir kısmı klise cematındaki bu pislikleri temizlemek için klisede bizzat aktif rol almağa talip olurken, önemli kısmı kliseyle ilişkilerini kesmeğe başladılar. Ancak, dindarlarının siyasette etkili olduğu bir dönem yaşanıyor.
    9/11 ikiz kulelere saldırıları ve arkasından DAEŞ vs terör grupları İslamiyet ile ilişkilendirilmeseydi, ne ABD ve ne de AB Ortadoğu ile bu kadar uğraşmazdı. Muhtemelen bugün İslamiyeti (karşıtlarına) savunur durumda olmaktan ziyade islamiyete geçişleri kutluyor olabilirdik. Çünkü İslamiyette DiN Allah ile kulu arasındadır, rahip-papaz marka bir ara sınıf olmaksızın….

  3. YORUMSUZ
    Manisa’da özel okul öğrencilerinin TÜBİTAK tarafından ‘eksik belge’ nedeniyle kabul görmeyen 2 projesi, Harvard Üniversitesi’nin ilgisini çekti.
    Manisa’da bir grup özel lise öğrencisinin melisa, okaliptüs ve karanfil yağlarının havadaki bakterileri temizleme özelliğiyle ilgili araştırması, projenin sunumu için Harvard Üniversitesi’nde gerçekleşecek Uluslararası Sanat ve Bilim Konferansı’na davet edildi.

  4. Bu ülkede hangi taraf nasıl düzeltilebilir gerçekten bilmiyorum.
    – Bir tarafta necip güven gibileri, diğer tarafta yine necip güven gibileri.
    – bu ülkenin nerdeyse sadece bu tip insanlar üretebilen bir ülke olması zoruma gidiyor. Hazmedemiyorum. Yoksa böyle zavallılara yorum yazmayı da zül sayarım. ancak ülkenin çoğunluğunu bunlar oluşturunca, ister istemez bunları muhatap almak zorunda kalıyoruz.
    – Hdp eş genel başkanı pervin buldan, ekonomik krizin nedenlerinden birisinin de abdullah öcalanın tecrit edilmesi olduğunu söylemiş.
    – necip güven ile, pervin buldan aynı kafa, aynı analiz yeteneği (daha doğrusu yeteneksizliği), aynı körlük, aynı bağnazlık, aynı şekilde tarafgirlik nedeniyle her türlü pisliği savunma hali, yani aynı köle kültürü.
    – Pervin buldan, bu ifadeler ile hdpyi terörize ettiğini kavrayamayacak düzeyde birisi.
    – pervin buldan, bu ifadesi ile, kürtlerin her hak talebinin, terör olarak algılanabileceğini hesap edemeyecek düzeyde birisi.
    – pervin buldan gibileri, türkiyede üstdüzeyde siyaset yapıyorlar. sonra da tayyip erdoğandan şikayet ediyorlar.
    – Öncelikle tekrar edeyim. hdp ile mhp benim için aynı kategoridedir. çünkü her ikisi de ırk temelli siyaset yapıyorlar. yani her ikisi de ırkçı, faşist partiler. etnik temelli oluşumlar, günümüz için, artık, faşist oluşumlardır.
    – Yukardaki düşüncemle birlikte, suça bulaşmadıktan sonra, her türlü düşüncenin ifade edilmesini savunurum. hdpnin de siyaset yapmasının terörün önlenmesinde, sorunların terör harici yöntemlerle çözülmesi açısından ayrıca önemli olduğunu düşünürüm.
    – Ancak bu kafa (aslında kafasızlık mı demek lazım), kürtlerin her haklı talebini terörize ederek, kürtlerin haklarını elde etmesinin önündeki birinci engeli teşkil ediyor. Kürtler ve kürt hareketi, pervin buldan gibi, ne söylediğini, söylediği şeyin toplumdaki karşılığını bilemeyecek düzeydeki zavallılardan kurtulmak zorunda.
    – Ayrıca hdp de, kürt hareketi olarak kalmak mı yoksa türkiye partisi olmak mı istediğine karar vermeli.
    – Ancak hdp’nin yönetiminin böylesine ırkçı, faşist ve düşünceden, analizden yoksun yaklaşımı, hdpnin türkiye partisi olmasının önünde engel olduğu gibi, kürtlerin haklarını elde etmesinin önündeki en büyük engellerden birisi haline geliyor. yine pervin buldan zihniyeti, ülkede demokrasinin dinamitlenmesinin, hukukun ayaklar altına alınmasının en büyük sebeplerinden birisi.
    – yoksa dünyanın en demokratik ülkesinde bile, ülkeyi baskı ile yönetmek isteyen yığınla insan olur. ancak onlar, pervin buldan gibi, aslında faşizmin, baskının, hukuksuzluğun değirmenine su taşıyanların sayısına göre iktidar olurlar ya da olamazlar. bu nedenle ülkemizdeki baskı ve hukuksuzluktan kötü kişiler değil, iyi olduğunu iddia eden, demokrat olduğunu iddia eden, hukukun üstünlüğünü savunduğunu iddia eden, hak ve adalet mücadelesi verdiğini iddia eden, ancak davranışları, söylemleri, kararları ile aslında hukuksuzluğu, baskıyı, düşüncesizliği, tektipliği, sürünün üyesi olmayı teşvik eden kişiler sorumludur.
    – pervin buldan gibileri beni necip güvenden daha fazla rahatsız ediyor. çünkü necip güvenin adalet, hak, insanlık gibi bir derdi yok. oysa pervin buldan gibileri, ağızlarını açtığında haksızlıklardan, adaletsizliklerden dem vuruyorlar.

    • Necip Güven’in hak, adalet ve insanlık meselesi var, hem de dünya çapında, her ama her ağzını açtığında bunlardan bahsedenler gibi bu işi ayağa düşürme derdi olmadığı için, laf olsun diye bunlardan her iki cümlede birinde bahsetmemeyi tercih ediyor.
      Bazı kavramlar ağza sakız olduklarında, tükürdüğün sakız kadar kıymeti kalmıyor çünkü. Bunun farkında olmayan senin ve bahsettiklerin gibiler yüzünden bu kavramlar değersizleşti bu ülkede.

      • Necip güven! sorun bu kavramlardan bahsedip bahsetmemek değil. yukardaki yorumum zaten özellikle bu kavramlardan bahseden insanlardan bir bölümünün eleştirisi. yani yazıyı da okumamışın, daha doğrusu anlamamışın.
        – bir insanın adalet gibi bir derdiğinin olup olmadığı konulara yaklaşımında görünür. yoksa bu kavramlardan bahsedip bahsetmemesinden değil.
        – Senin adalet gibi bir derdinin olduğunu gösteren hiçbir davranışın yok. bunun da ötesinde, her türlü adaletsizliği aklama gibi bir davranışın var. Böylece senin faslını geçelim.
        – Yukarda ise, çıkış noktası kürtlere haksızlık olan bir hareketin, yani kürtlere yapılanlar çerçevesinde de olsa, adalet arayan bir hareketin mensubundan bahsediliyor. yani senden bir tık yukarda kabul edilebilir.
        – Yukardaki yorumumda, bu kişinin senden bir tık yukarda olmasının hiçbir şeyi değiştirmediği, senin yaptığınla aynı sonucu doğurduğu, yani adaletsizliği artırdığı ifade ediliyor.
        – Ancak yukardaki yorumumda bir eksiklik var. O eksiklik de, konunun dağılmaması için var. yoksa aslında adalet isteyenlerin yaptıkları diğer adaletsizliklerin de, adaletsizliği, zulmü teşvik edip desteklediği gerçeği var. mesela hdp ve pkkya karşı olan kürtlere bunların yaklaşımı var. düşünce özgürlüğüne, adalet kavramına, insan haklarına bir başka darbeleri var.
        – Yani insanlar ülkemizdeki zulmü çeşitli şekillerde üretiyorlar. bunları değişik yönleriyle, değişik şekillerde, değişik platformlarda dile getirmeye çalıştım. kimi zaman bu tür açıklamalar yapanlara gönderdiğim maillerle, kimi zaman bu tür açıklamaların altına yaptığım yorumlarla, kimi zaman da burası gibi, insanlara düşüncelerini açıklama fırsatı vererek, ülkeye gerçekten katkı veren nadir platformlarda.
        – Fakat sonuçta bu yaklaşımlar düzelmeden bu ülkeye özgürlük, demokrasi, insan hakları, ahlak ve (dinciler ve dindar müslümanlar için de belirteyim) islam da uğramaz. şu anki ortam, islamın bu ülkeden kaçtığı bir ortamdır.
        – Yani demokrasi, demokratik kültüre sahip bir toplulukta gerçekleşir.
        – Yani düşünce, özgür düşünceye sahip bireylerin çoğunlukta olduğu toplulukta gerçekleşir.
        – Yani adalet, adil insanların çoğunlukta olduğu toplulukta gerçekleşir.
        – Bunlar olmadan adalet de, özgürlük de, düşünce de, insan hakları da, hukuk da olmaz. bu nedenle hep aynı şeyi söylüyorum. bu durumu kemal atatürk taa o yıllarda kavramış. biz şu dönemde, onun kavradığını kavrıyamadığımız gibi, onun kavradığı şeyi de kavrıyamadık. Atatürk “cumhuriyet, ilmi hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler ister” diyerek, cumhuriyetin yani demokrasinin olabilmesi için bu tür insanlardan oluşan bir toplum gerektiğini açıklamış. köle toplumunda, teba toplumunda demokrasi olmaz. Bu noktada, seninle pervin buldan arasında hiçbir fark yok. O da alışılmış, cemaatinin doğru bulduğu şeyleri söylüyor, sen de aynısın. komünistler de aynı, mhpliler de aynı, aleviler de aynı. İlkel kabile kültüründen demokrasi çıkmaz, ahlak da çıkmaz, islam da çıkmaz.
        -Demokrasi isteyerek demokrasi gelmez. Adalet isteyerek, ya da seçimde chpye ya da hdpye, yada x partisine oy vererek demokrasi gelmez, adalet gelmez. İslam da gelmez. ahlak da gelmez. bunlar toplumun günlük yaşamında üretildiğinde, günlük davranışlarında olduğunda oluşur.
        – aynı şekilde, “ben demokratım” demekle demokrat olunmaz. “Ben adaleti savunuyorum” demekle adalet savunuculuğu olmaz. “Ben müslümanım” demekle de müslüman olunmaz. Sen kendini müslüman sayarsın, Hasan günay da seni müslüman sayar. ama aslında müslüman olamazsın. hayvanlara işkence yapan birisi nasıl hayvansever olamazsa, islamın özüne ters davranan kişi de müslüman olamaz.
        Tabii ki bence….

        • Buradan davranışlarımı da çözümledin ya, bravo sana. Ben senin davranışlarını görmeden onları çözümleyebilecek beceride değilim ama senin düşünce tarzını az çok çözecek ve psikolojine dair bir şeyler söyleyebilecek kadar yazını okudum. Öncelikle çok orjinal fikir ve düşüncelere sahip olduğunu zannediyorsun ama, sanırım okudukların sadece gazete ve sosyal medya olduğu için, paldır küldür ifade etmeye çalıştıklarından çok üst seviyelerdeki fikir ve düşüncelerin çok daha özgün ve derinliklilerinin kitaplarda defalarca yazılıp çizildiğinin ve hatta tüketildiğinin farkında değilsin. Egon yok yere öyle üst seviyelere varmış ki, çoğu zaman aynı fikri savunduğun yandaşlarının bile seni anlayamadığını, yani bir türlü anlaşılamadığını zannedip, döne döne aynı şeyleri açıklamaya çalışıyorsun. Bu yazdıklarını iyice basitleştiriyor. Sanırım geçmişte ve belki de halen çevrendekiler tarafından çok yargılandığın için, önüne geleni, daha doğrusu kendi kafanda karşına aldıklarını ve özellikle burada sizin görüştekilere karşı belli bir seviyede karşı koymayı sürdürdüğüm için hedefine koyduğun beni, aklına gelen her türlü suç ve aşağılamayı yönelterek yargılamaya çalışıyorsun. Ama hiçbir dayanağın olmadan, tanımadan, bilmeden verdiğin haksız hükümleri cevaplamayıp, esas hüküm gününe bıraktığımı farketmiyorsun. Bunu anlayabilecek bir vicdani farkındalığın maalesef yok. Sana naçizane önerim önce kendini tanı, geliştirmeye ve olgunlaştırmaya çalış, okuduğun bir iki lafı sloganlaştırıp papağanlaşma, ondan sonra kendinde var zannettiğin özelliklerden sen bahsetme bırak sende bir cevher varsa etrafın senin farkına varsın. Ve en önemlisi kimseye karşı haddini aşıp üstten konuşup yazma, tanımadığın, görmediğin bilmediğin insanlar için hüküm vermeye kalkma, eğer inandığın bir değer varsa onu etrafına yaymadan önce kendin iyi uygula.

    • Ülkenin buhale gelişinde her grubun sorumluluğu mevcutttur .
      Son yıllara baktığımızda gecmişte kürtlere yapılan baskılar
      elbette bu grubun tepkisini çekti ve devlete düşmanlık beslemeğe
      başladılar.Ancak şunu düşünmediler devlet her gruba baskı uygulamaktaydı.
      Bunu algılayamadılar. Bir dönem islamcılara yapılan baskılar azmıydı .
      İnsanlar namazlarını bile saklanarak kılmadılar mı ancak bu grup devlete küsmedi
      teröre bulaşmadı. Devleti yönetenlerin bu hataları toplumun şirazesini kaydırdı.
      Sonra gelen 28 şubat : cadı avı yapar gibi müslüman avı neydi.Toplumu bizler ve
      onlar diye bölmedi mi. Dün başartülü insanlara 2. sınıf muamele uygulayanlar bu suçun
      ortaklarıydı.Sonra yaşanan darbeci avı ergenekonlar hepimizi kandırmadılar mı ?
      Ya şimdi yaşanan 2. cadı fetocu avı.Bunu nasıl açıklamalı .
      Sen devletin uye olun dediği sendikaya uye olacaksın, sen devletin para yatırın dediği
      bankaya para yatıracaksın , sen devletin izin verdiği okulda okuyacaksın .Sonra ya görevden alınacaksın
      ya içeri tıkılıp tek kişilik hücrelerde kalacaksın , sonra diploman elinden alınarak açlığa mahkum edileceksin.
      Bunlar yaşadığımız coğrafyada guclü olanın bu masum millete uyguladığı faşizan baskılar.
      Ancak her seferinde ezenin birgün gelip ezildiği hiç değişmiyor.
      Sadece düşüncesinden dolayı içeri atılanlar bugun aynı yanlışı kendileri yapıyorlar.
      İsimler değişiyor ancak uygulama değişmiyor.
      Çözüm iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırdığımız gün inşallah bunlardan kurtulacağız.
      Acı çekiyoruz eziliyoruz bunun bir bedeli var .inşallah iki dünya savaşı yaşayıp aklı başına gelen
      avrupa gibi daha fazla acı çekmeden birbirimizi anlamayı öğreniriz.

      • ahmet bey!
        birkaç noktanın yanlış olduğunu düşünüyorum.
        1- herkesin sorumluluğu olduğu noktası doğru ancak her ezilen aynı oranda ezilmedi. yani alevi ve kürtlerle islamcıların ve mhpliler aynı oranda ezilmediler. aynı süre ezilmediler. kürtlere ve alevilere yönelik baskı ile islamcılara yapılan baskı aynı kefeye konamaz. kuşkusuz islamcılara yönelik baskıların yoğunlaştığı dönemler de oldu.
        – Öncelikle bu farklılık nedeniyle, “biz küsmedik, onlar küstü” değerlendirmesi yapılamaz.
        2- herne olursa olsun, “biz de ezildik onlar da, biz isyan etmedik, onlar da isyan etmesin” demek bir başka açıdan daha doğru bir yaklaşım değil, o da her kesimin, her toplumun davranışları bir diğeri ile orantılı olamaz.
        – bunları söylerken, “onlar ayaklanmakta haklılar” dediğimi anlamayın. sadece durumun doğru analiz edilmesi gerektiğini söylüyorum.
        3- sorunun çözümü de “iğneyi kendimize batırmak” noktasında çözümlenemez. sorun iğne-çuvaldız örneğinin ötesinde bir durum ve çözümü de iğne-çuvaldız ikilemi ile olamaz.
        – Birbirimizi anlamak bölümüne itiraz edebileceğim birşey yok. ancak çözüm birbirini anlamanın da ötesinde bir durum. yani islamcının, yine islamcıya davranışını da içeren bir durumdan bahsediyorum. bu nedenle, birbirini anlamak bu sorunun çözüm önerisi olamaz.
        – Sorunun çözüm önerisini üstte yeterince açıkca yazdığımı düşünüyorum: Barış ve huzur içinde, hukukun üstün olduğu, düşünce ve eylem özgürlüğünün olduğu bir toplumda insanca yaşayabilmek için öncelikle beyinlerimizin özgür, davranışlarımızın adil, hukuki, ahlaki, vb. olması lazım. Bu da sadece karşımızdakine yönelik değil, bizim bir ağaca karşı davranışımızda bile olması gereken değerlerdir.
        – yani, soruna biz-onlar ikilemi içinde baktığımızda aslında biz sorunu tekrar üretiyoruz.
        – Biliyorum, düşüncelerim duyduğunuz, söylenilenlerin çok dışında ve bu nedenle de algılanması, anlaşılması zaman alıyor. Ancak, yorumlarımı sürekli okursanız, yazdıklarım, söylenilenlerin, düşünülenlerin çok dışında, fakat kendi içinde bir sistematiği, bir tutarlılığı, bir mantığı ve felsefesi olan düşünceler olduğunu görürsünüz.

  5. HUKUK VE ADALET SU VE HAVA KADAR HAYATİ ÖNEMDEDİR.
    PEKİ ADALETİ UYGULAYACAK ELEMANLAR HUKUK İNSANLARI NASIL OLMALI?
    Nasıl bir dindarin her hareketi ve geçmişi ve şimdiki yaşantısı halk tarafından mercek altındadır.
    Yaptıkları inanaçlarina tezat en küçük bir eylem veya söz asla mazur görülmez.
    Peki adalet dağitma görevindeki bütün hukuk insanlarının geçmişi ,her eylem ve sözü ,uygulamaları ve kararları;
    neden ilgi alanımıza girmeyecek .
    Doğru olan adalet dağitma görevindeki herkesin özel hayatı olmamalıdır.
    GEÇMİŞİ ÇOK İYİ İNCELENMELI,YALAN SÖYLEYEN BİRİMİ?,GEÇMİŞTE YALAN BEYANLARI OLDUMU*,(HATTA ÇOCUKKEN KİMSENİN ELMASINA TAŞ ATMİŞ Mİ)
    Eğer birgün hukuk fakültesi ders anfisinde ilerde adalet dağıtacak geleceğin hukukçularını izlerseniz ki; ben pek umitvar olamıyorum şahsen.
    KISACA BİR MİLLETİ İHYA EDENLER ÖNCE ADALETİ İHYA ETTİĞİNİ BİLİYORUZ.(En azından zamanın en hakkaniyetli olanı açısından)
    BİR MİLLETİ VE DEVLETLERİ YIKANLAR İSE ÖNCE ADALETE İLK DARBEYİ VURDUĞUNU GÖRÜYORUZ.
    Bir milleti ve Devleti yok eden en büyük veba(ölümcül hastalık)adaleti öldürmekle başlar.
    BÜTÜN ARZUMUZ VE İSTEĞİMİZ DÜNYANIN HERYERİNDE VE HER ANINDA GERÇEK ADALET BEŞERİ İMKANLARLA TAVİZSİZ UYGULANMASIDIR.
    AKSI DURUMDA DÜNYAYI FELAKETE SÜRÜKLEYEN CEHENNEME GİDEN YOLLARIN TAŞLARINI DÖŞEMEK, EVRENSEL HUKUK KURALLARINI BERTARAF ETMEKTEN GEÇECEKTİR.

  6. Trump’ın BM toplantısı vesilesiyle evsahibi ülke olarak verdiği yemek davetinde, masasında kendi yanına, tacize uğrayan kadını hapse atan ülkenin liderini oturttuğunu da bu tabloya eklemeliyim.
    Yazının bu son bölümüne bir ekleme de ben yapmak isterim;
    Ülkemizin lideri iki yıldır o bahsettiğiniz tacizci liderlerin bulunduğu yemek masasına gidip oturmuyor.

  7. Amerikada pişen bize değil ama tüm dünyaya düşecek gibi. Bunca zulüm bunca vahşet yaşatan bu ülke cezasız mı kalacak ? Hayır.Nasılki Gorbaçov SSCB nin çöküşünü başlattı . Umarım ki bu manyak sapık yönetici de ABD nin sonunu getirecektir. Herkesin bir hesabı var birde Rabbimin nihayi hesabı vardır.Bence ABD sonunu hazırlıyor.

    • Turgut Özal’ın bakanlarından birinin (ismini şimdi tam hatırlayamıyorum) röportajını okumuştum. SSCB yi batıran kişinin Turgut Özal olduğunu anlatıyordu, Türki cumhuruyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmelerini teşvik ederek( cesaretlendirmek)

  8. Bazı yazılarınız var ki; bir kaç zaman geçtikten sonra, anlaşılmasını murad ettiginiz meselelerin örnekleri karşımıza çıktıktan sonra idrak edilebiliyor.
    Ne hikmetse bu hep böyle oluyor.
    Oysa herşey göstere göstere geliyor.
    Vurdumduymazligimiz dersler çıkartıp ibret almamıza engel oluyor.
    Anlamak isteyen de çok az.
    Bu yazıya konu olan “hukukun kullanılması” meselesi son dönemlerde bizde alışkanlık haline geldi.
    Hukuk, liderlerimizin politik fikirlerini hayata geçirmek için kullandıkları bir araç olarak görülmeye devam ediliyor.
    Hukuk devlete ait bir mal olarak görülünce haliyle devlette o malı tepe tepe kullaniyor.

  9. Fehmi bey ABD de pişen bize düşmezki
    Çünki yaşam tarzımız değişik.
    Onlar karada yaşiyor biz denizde.
    Sizde biliyorsunuzki! Gemilerde bir KAPTAN olur ve o ne derse onun sözü geçer.
    Her ne kadar şu an geminin rotasini ABDye doğru çevirdilrsede oda pek iyiye alamet değil.
    Bunların okyanuslarina bizim gemi girer girmez ala bora olur.
    O zaman Atalarimizin soyledikleri ile avunuruz ve dudaklarımizdan şu cümleler dokülür. “Atalarımızdan bize miras kalan şu kelimeler “LAFLA PEYNIR GEISI YÜRÜMEZ” ne kadarda döğruyumuş, fakat biź iş isten geçtikten sonra fark ettik”
    “Zaten bizde o laflara inanmamiştik demeki gerçekmiş.”

  10. ABD de vijdanli politikacilarda var,Cumhuriyetçilerin Arizona senatörü Jeff Flake’ki daha önce tecevüze ugramiş bir kac kadin asansörde yakaladı ve
    (https://abcnews.go.com/Politics/republican-sen-jeff-flake-vote-brett-kavanaugh/story?id=58146783) ağlayarak sen nasıl böyle bir insani onaylarsin diye sorgulayinca oda salona girdiğinde FBI araştirmasi yapılmassa oy vermiyeceğini söyleyince, birgün önce Trump da dahıl kesinlikle kabul etmediklerini mecburen kabul ettiler çünku o red oyu verirse mahkeme üyesi seçemezler.
    FBI’a Bir haftalik süre verdiler.
    Bugün bir anayasa Profösorü “FBI onu temize çıkarsa dahi 2019 da demokırat millet vekilleri çoğunluğu alirsalar onu üyelıkden düşurebilirler” dedi.
    Hakim hepisini inkar ediyor ben yapmadım diyiyor.
    Trumpın tıpkısının aynısı.
    Bu Dünya yalanci dünya olduğu içinmi milletde yalancıları başlarına tac ediyorlar.
    Bu gibi insanlar bizdede ayni mumaleyi goriyorlar, gerçeklerı dillendirenleri halk olarak kendimiz yalanliyoruz ve yalancılara inaniyoruz. Tıpkı Rahmetli Erbakan hoca ve CHP Konya millet vekili Abdullatif Şener gibi.
    Şener Akrabamiz olmasina rağmen biz ona değil şimdi Gemiyi batiran Kaptana inanmistik.
    MILLİ MİLLİ DIYE DIYE TÜRKİYE CUMHURIYETININ
    KOZMIK ODASINI ABD lilere teslim ettiler.
    Birde Kaptana kayitsız şartsız biyat edenler beni de onlar gibi zannediyorlar, ABD de yaşadiğimdan dolayi utanmasalar nerdeyise vatana ihanetle suclayacaklar.
    Peki bende şimdi onlara şunu soruyorum.
    Bu Damadin ne gibi yeteneği ve becerisi vardıkı TC nin hazinesini geminin kaptani ona teslim etti?
    Oda iki ay içerisinde içini boşaltıp ABDlilere teslim etti.
    Sadece Erdoğanin yalnişlari yazilinca bu siteye ve yorumculara saldirranlar, damat beye ne diyeceksiniz?MİLLİ ABDlimi diyeceksiniz?

Yoruma kapalı.