Araştırmalarda oylar iki parti ve adayları arasında paylaşılır görünse de, bu seçimin sonucunu diğer partiler belirleyebilecek…

15
Reklam

Son hızla seçime yol alıyoruz. Sandık başına gitmeye bir aydan birkaç gün fazla bir süre kaldı. O günlerin de göz açıp kapayıncaya kadar geçeceğini biliyorum.

Bana günler hızla akıyor gibi geliyor ama, sanıyorum partiler ve adaylar için durum biraz farklı. Öyle olması da doğal. Bu seçimin şartları, sandıktan ilk sonuçlar gelene kadar kimin önde gittiğinden emin olunmayacak kadar karmaşık.

Çok bilinmeyenli bir denklem kadar karmaşık…

Kamuoyu araştırma şirketlerinin seçime bir ay kala yaptığı Istanbul ile ilgili anketlere göz attığımda da bu gerçeği fark ediyorum: Altı şirketin beşinde Ekrem İmamoğlu rakibi Murat Kurum karşısında daha şanslı görünüyor. Ancak arada fazla bir fark yok. Bir ay içerisinde yapılacak kampanyalarla durum pek ala tersine de dönebilir.

Konu üzerinde düşündükçe, bu seçimin sonucunu etkilemekte iki ana partiden ziyade küçük gözüyle bakılıp önemsenmeyen partilerin rol oynayabileceğine kanaat getiriyorum.

Yüzde 10’un üstünde oy olmayacağı gözüyle bakılan partiler…

Evet, yüzde 10 ve altındaki oy oranıyla, o partilerin, adaylarını seçtirmeleri mümkün olmaz; ancak yine de kimi yüzde 10’a yakın, kimi daha az oy alacak o partilerin toplayacağı toplam oylar, adayları önde görünen iki partinin oylarından kopup onlara gidecek…

Özellikle de büyük kentlerde…

Reklam

DEM, İYİ Parti, Yeniden Refah, Saadet, DEVA ve Gelecek partileri bu seçime belli başlı iller ve ilçelerde kendi adaylarıyla katılıyor.

TİP ve bazı sol partiler de öyle.

Partilerden bazısı oy alabilecek isimleri aday olarak meydanlara sürdü; bazıları o sebeple partinin geleneksel oyunu bile daha yukarıya taşıyabilir. Bazıları AK Parti ve CHP’den aday olmadığı halde seçilebilir de…

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyükşehirlerde durum daha da dikkat çekici.

Adayları önde görünen partilerin bu seçimde geleneksel oy tabanlarından tepki görmeleri kaçınılmaz gibi.

CHP’de genel seçim yenilgisini takiben kurultaya gidildi ve genel başkan ile yetkili kurullar değişti. Daha genç bir başkan ve yönetici kadro iş başında CHP’de. Ancak o kadro örgüt üzerindeki hakimiyetini tam tesis edemeden bu seçime gidiliyor.

Kurultay’da kaybeden, 10 yıldan uzun süre partiye liderlik yapmış olan Kemal Kılıçdaroğlu ortalıkta görünmüyor. Kampanyalarda yok. Onun kadroları kenara itilmiş durumdalar. Belirlenen adaylar da yeni yöneticilerin tercihlerinin ürünü.

Bu tablo, CHP’nin adaylarına gidecek oylarda kayma meydana getirmeyecek midir?

Reklam

Özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu seçime kadar geçecek sürede sessizliğini bozmazsa?

Geçen seçimde DEM’den, İYİ Parti’den, Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinden CHP’ye verilen desteğin sonucu oylar, bu seçimde eski adreslerine dönerse sürpriz mi olur?

Benzer bir durum büyükşehirlerde AK Parti-MHP ortaklığı için de söz konusu. Ekonomik sıkıntı had safhada bir ortamda gidiliyor seçime ve huzursuzluk en fazla sayıları 15 milyonu bulan emeklilerde kendini hissettiriyorsa da, azgın enflasyon maaşları artırılmış memurlar ve çalışanları da etkiliyor.

İki partinin -AK Parti ve MHP’nin- yakınlığı genel seçimde sorun olmamıştı; ancak bu seçimde partiler arasındaki üst dayanışma aşağıya kadar inmiş görünmüyor.

AK Parti’ye MHP ile ortak olduğu için veya başka sebeplerle oy vermek istemeyecek AK Parti seçmeni için de, AK Parti ile ortak olduğu için veya başka sebeplerle MHP’ye oy vermek istemeyecek MHP seçmeninin de, gidebileceği partiler ve adaylar var.

Yeniden Refah, DEVA, Saadet ve Gelecek partileri ile İYİ Parti, herhalde bu hesabı yaparak, ayrı adaylarla seçime girme kararı aldılar.

Seçmenler de, hiç değilse bir miktarı, sandık başına gittiklerinde o hesabı doğrulayacak şekilde davranırlarsa, iki parti arasında bölündüğünden başka şimdilerde küçümsenen başka partilere de gidebilir oylar.

Ne kadarı, hangi partilere?

Müneccimlik yapmak çok zor bu aşamada.

Partilerin kampanyalarına tedirgin bir heyecan hakim ve sebebi de galiba bu yazımın konusu olan hesap…

Göreceğiz.

ΩΩΩΩ

Reklam

15 YORUMLAR

  1. Erdoğan’ın “doğru adam öndeki adam” pankartını kim akletti acaba, kim aklettiyse çok iyi maytap geçmiş. pankartin önünde duran herkes pankarta göre doğru adam olabilir çünkü:))

    pankartı akleden kimse Erdoğan’ın pankartın önünde durup da poz veremeyeceğini düşünebilen zeki biri olsa gerek.

  2. Bizler sadece İstanbul Ankara gibi büyük şehirlere odaklanıyoruz hep.
    Diğer şehir ve ilçelerde aday da oy alabilir lakin, iktidar partisi daha fazla alabiliyor bazı seçimlerde diğer yerlerde.
    Ama fakat, İstanbul Ankara belirleyici oluyor hernedense. 20-30 il niye olmuyor????
    Bu da siyasetin ayıbı, hatası!!!!!!!
    Kim seçilirse seçilsin bazı şeyleri seçmen biliyor ve görebiliyor artık.
    Kimin hangi arazileri toprağı taşı suyu sıkıp suyunu içmek istediği de belli,
    Kimin ülkenin başına (beka bela neyse) dert açacağını da görüyor.
    Ülke genellemesi yapmak için kuvvetli bir muhalefet cephesi olması gerekir ki;
    “Memnuniyet! Ceza!” İkilemi ile terazi konabilseydi ortaya..
    Yazarında tespiti ile dünkü genel başkan ya çıkarsa ortaya?😯
    Yada, beni seçmediniz aday göstermediniz!
    Öyleyse CeHaPe zihniyetinin sonu geldi!😂🤣🤣🤣🤣🤣🤣🤣
    Dün ne idiiiiinnnnn???
    Bugün ne oldun ki🤔?

  3. Merhûm Erbakan’ın oğlu, İstanbul BŞ Belediye Başkanlığı’ seçiminde milletin değerleri karşısındaki yeri belli olan filân adayın kazanacağını tahmin ettiğini belirttiği halde, kendi partisinden, eniştesini aday gösteriyor..
    Bu tutumu rahmetli Erbakan Hoca görseydi, ne derdi?
    merhûm Erbakan Hoca, her halde, doğrudan, (bir siyonist haydutlar çetesi’ni kasd ederek), ‘Bu, filancalara hizmettir..’ derdi.. Umarım, o parti başkanı, o azîm yanlışından dönmek feraset ve basiretini gösterir.

    • Akp den sıtkı sıyrılmış, yada politikalarını tutarlı bulmayan muhafazakar mütedeyyin seçmenin gideceği bir adres olmalı değilmi?
      Akp sonrası seçmen kendine birde deneme yapması için fırsat!!! diye düşünüyor olamazmı? Herkes ya akp li yada CeHaPe li olmak zorunda mı???
      Öyle bir şart varsa abdtr yapalım ülke adını.
      Hem demlenenler de bayram yapar böylece.
      Bir seçimde artık ya iktidarsın yada değilsin! diye birşey yok. Meclis üyeliğiylede çok şey yapıla biliniyor değilmi?
      Bakın İstanbul Ankara meclislerine!
      Sonrası TBMM!!

    • dün akşam gittiğim bir kafede tam da bu konu Mustafa Çağrıcı hocanın “din-devlet ilişkisi” başlıklı yazısı etrafında öyle hararetle tartışılıyordu ki, kafede bulunan 20-30 civarında herkes duyabiliyordu.

      “demekki neymiş; müslüman devlet olmazmış. bunu akparti iktidarı cümle aleme öğretmiş oldu.” diyen birine başka biri “sen niye milli görüşü terkettin o zaman” diye sorunca “ya arkadaş herkes bana bunu soruyor, benden önce Erdoğan terketti, ona niye sormuyorsunuz da hep bana yükleniyorsunuz” cevabını verdikten sonra “milli görüş diyorsun maden milli görüş belediyeciliği herkesin malumu, bu gün milli görüşün partisi de saadet partisi, orijinali bu yani. şimdi sen orijinal milli görüşün belediye baskan adayını bırakıp da niye milli görüşü terk eden adamların adayına oy veriyorsun maden?” sorusunu yöneltti. o da “ben saadet partisinin adayına oy verecem başka adaya vermiyecemki” dedi.

      ben giderken de saadet partisi merkezli muhabbet bu minvalde devam ediyordu. Erbakan’ın ne oğlunun ne de partisinin adını bile anan olmadı.

      • Haksız bir davada zirve olmaktansa, Hak davada zerre olmayı tercih ederiz!
        Necmettin Erbakan Hocamızı Rahmet ve özlemle yad ediyoruz.

    • Muzaffer bey meclisteki saadet grubu bir kişi eksilince hemen chp bir milletvekilini ödünç verdiydi…
      Manisa tarzanının memleketinde de halen ilçe belediye başkanı olan bir chpli, başvuru süresini kaçırdığı için yeniden aday olamamış, aynı kişiyi anında saadet kontenjanından aday göstermişler ama nafile…
      Nihayet, küfür tek millettir!
      Erbakan da sağ olsaydı, sağlığında ne yaptıysa yine onu yapardı:
      “Bunların fanilası görünüyor!” falan filan derdi:)
      Babası neyse junior erbakan da odur,
      al birini vur ötekine!

      • Erbakan Hoca’nın kurduğu partiler kapatıldı, içeriden defalarca bölündü. Muhtıralara, darbelere, hapis ve siyaset yasağına maruz kaldı. Hocanın siyasi hayatı incelenirken önüne konulan engelleri görmek gerekir. Türk siyaset tarihinde Erbakan Hoca kadar gadre uğramış, haksızlığa maruz kalmış, buna rağmen mücadelesini ilk günkü gibi azimle devam ettirmiş başka bir lider yoktur. Rahmetullahi aleyh.

        • Erdoğan, Erbakan’ı son yıllarında hapse atmak için uğraştı. Neyse ki bir babayiğit Erdoğanı tehdit etti de ev hapsi ile yetindiler. Erbakan’ın Erdoğan’a ettiği laflar YouTube’da duruyor. Son yıllarını Erdoğan ile mücadele ederek geçirdi, ev hapsinde.

          • 28 ŞUBAT çileli bir dönemdi. Refahyol hükümeti devrildi, Erbakan başbakanlıktan indirildi, Refah Partisi kapatıldı, Erdoğan hapse atıldı.

      • Bana “Dünyayı sen mi kurtaracaksın? Otur Kuran’u oku. Sana karışan mı var?” diyorlar.
        İyi de Kuran’ı Kerim’i okuyunca o da bana: “Kalk zalimlerle mücadele et, bilim üret, dünyayı imar et.” diyor!
        Necmettin Erbakan hocamızı Rahmet ve özlemle yad ediyoruz.

  4. İstanbul’da CHP kaybetme korkusu yaşıyor!
    Çünkü DEM Parti, İYİ Parti ve SP İBB’de aday gösterdi. Bu partilerin sadece yarısı dahi kendi adaylarına oy verse İmamoğlu’nun seçim kazanma ihtimali kalmıyor!

  5. Türkiyedeki siyasal yaşamı anlamak için SOSYOLOG VE PSİKOLOGLARA ihtiyaç var.
    Ekonomisi dibi görmüş , hukuk sistemi çökmüş , emeklisi 3-4 kat kaybetmiş , tek artısı savunma sanayiinde büyük başarı kazanmış ,bir parti İstanbul a ihanet ettiklerini bizzat parti başkanı itiraf etmiş AKP istanbulda % 41 oy alabiliyor.
    Öte yandan ülkenin bu çöküntüsüne rağmen 23 yılda kendini toparlayamamış , bazı yerlerde seçime girme becerisini bile gösterememiş, parti içi kavgaların hat safhaya çıkarak KUMAR MASALARI KURDURMUŞ son 5 yılda İstanbul a belediyecilik anlamında çivi çakmamış , trafik diye bir sorunu, deprem diye bir sorunu görmezden gelmiş İstanbul da PART TIME ÇALIŞAN belediye başkanı % 41 oy alabiliyor ( anketler öyle diyor )
    Hakikaten bunu anlamakta zorlanıyorum böyle bir olay başka hiçbir ülkede yaşanmamıştır herhalde .Ey sosyologlar psikoloklar nedir anlatın bize bunu

  6. GICIKLIK OLSUN DİYE GICIKLIK YAPILIR MI?
    Gıcıklık, salt ve bizatihi gıcıklık olsun diye yapılmaz.
    Ya vıcıklık yada kılçıklık olsun diye yapılır
    Tabii ki, başkalarının ferman-ı hümayunu iie.

  7. Müneccim olmaya gerek yok,
    hemen en son yapılan seçimin sonuçlarını açın bakın, orda bu seçimin sonuçlarını da görebilirsiniz:)
    Hiçbir türk seçmeni, kıyamet bile kopsa,
    bu kadar kısa bir sürede, oy verdiği partisini filan değiştirmez!
    Ancak yeni seçmenler ve vefatlar sebebiyle belki birkaç oy yer değiştirebilir, hepsi bu…
    Bunda anlaşılmayacak ne var?

Yoruma kapalı.