Arınç tanıtımda kendisinden söz edilmeyince üzülmüş… Bu da beni üzdü işte…

38
Reklam

Kendine ait bir sitede yazanların gazete yazarlarına göre ciddi bir avantajı var. Nerelerde okunduğunu görebiliyor internet sitesi yazarı. Şu anda Türkiye’de hangi ilde ve hangi ülkelerin hangi kentinde kaç kişi tarafından yazımın okunduğundan haberdar olabiliyorum.
Anlık görüntü…
Büyük bir keyif bu.
Tek tek ve isimleriyle okurları henüz bilemiyorum, muhtemelen onun da zamanı gelecektir.
Kimlerin benim yazdıklarımı okumadığını bulmam ise daha kolay.
Söz gelimi, dün, Bülent Arınç‘ın okurum olmadığını öğrendim.
Nasıl mı? Anlatayım…
AK Parti’nin 6. Olağan Kurultayı’na katılan parti kurucularından Bülent Arınç, orada sunulan Tayyip Erdoğan‘ın bugünlere gelişini anlatmak için hazırlanmış videoda kendisine hiç yer verilmemesine üzülmüş ve üzüntüsünü bir TV programında dillendirmiş.
Dediği şu:

“16 dakikalık sinevizyonda yola birlikte çıktıklarıyla bir kare bile göremedim. Onlardan biri benim. Buna üzülmedim mi? Üzüldüm. Ben kimim peki? Bu partiyi kuran üç kişiden biriyim. 70 kurucu vardır, bunların 53’ü milletvekilidir ama fotoğraflarda en çok bizim üçümüz (Gül, Erdoğan, Arınç) görünür. Üstelik o 53 milletvekilinin Meclis’teki grup başkanıyım ben. Genel başkanımız olmadığı için grup toplantılarında ben konuştum.”

Hepsi ve hatta daha fazlası doğrudur. AK Parti iktidarının önemli bir bölümünde Meclis başkanlığı da yapmıştı Bülent Arınç; başbakan yardımcısı olarak bir çok yıl hükümette de yer almıştı.
Anlamadığı şu: AK Parti 2002 yılında kurulan, Bülent Arınç‘ın önemli bir unsuru olduğu parti değildir bugün. Okurum olsaydı, hiç değilse son üç yazımı okuyunca bu gerçeği kongre öncesinde anlar ve böyle bir yakınmada bulunma ihtiyacı duymazdı.
Yok yere üzülmezdi de…
“Eskisi daha iyiydi, yenisi kötü” diye bir iddiam yok; benim bütün yaptığım durum tespitinde bulunmak…

Partiler değişir

Partiler değişir, değişime uğrayan ilk parti AK Parti değildir. Atatürk‘ün, İnönü‘nün, Ecevit‘in CHP’leri birbirinden farklıydı. Hatta Baykal ve Kılıçdaroğlu CHP’leri de aynı CHP değildir.
Turgut Özal‘ın kurduğu ANAP ile Mesut Yılmaz‘ın ANAP’ı aynı mıydı?
Başka demokratik ülkelerde de benzer olaylar yaşanmıştır. Örnek olsun diye İngiltere’ye bakabiliriz: Margaret Thatcher Muhafazakar Parti’yi, Tony Blair de İşçi Partisi’ni ‘yeniden dizayn’ etmişti.
Bazen aynı lider döneminde de değişime uğrar partiler…
Atatürk CHP’nin karşısına muhalefet için yeni parti/ler çıkardığında sorunlarla karşılaşınca, CHP’yi zamana uydurma çabasına girişmişti. İsmet İnönü DP muhalefetiyle baş edebilmek için ilahiyat profesörü Şemsettin Günaltay‘ı başbakan atamış, 27 Mayıs (1960) sonrasında muhafazakarlıktan vazgeçip yükselen ‘ortanın solu’ dalgasına destek vermişti.
Ya Demirel? Ya Özal?
Demokratik Parti neden çıkmıştı sanıyorsunuz? Ya da, Özal halasının oğlu Hüsnü Doğan‘ı hükümetten ve pek sevdiği muhafazakar isimleri partisinden uzaklaştırırken ne yapmaya çalışıyordu?
Liderler kendilerine özel sebeplerle elleriyle kurdukları partilere yeni biçim verir ve bu yüzden birlikte yola çıktığı kadrolarla yollarını ayırır. İşin doğasında var bu.
Her değişim, kadroların eski partilerden kopmasına, bir çok durumda da yeni partilerin doğumuna sebep olmuştur.
İstiklal Savaşı kahramanlarından, Atatürk‘ün genelkurmay başkanı Fevzi Çakmak, onun vefatı sonrasında aldığı tavırla cumhurbaşkanlığına gelmesini sağladığı İnönü‘yle fikir ayrılığını, emekliliği sırasında DP saflarında yer alarak göstermişti.
Cumhurbaşkanı ve CHP lideri olarak İnönü, İstiklal Savaşı’nı birlikte verdikleri Kazım Karabekir gibi silah arkadaşlarıyla siyasette ters düşmüştü.
DP kurucuları da esasında CHP’de siyaset yapan insanlardı.
Güven Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi 12 Eylül (1980) darbesi öncesinde CHP’den ayrılanlar tarafından kurulmuş partilerdir. Darbe sonrasında da SHP ve DSP diye bölünmüştü CHP.
Siyasette bunlar olağan hallerdir.

Bazen kuruluş efsanesini yeniden yazmak gerekebilir

AK Parti de lideri eliyle değişime uğratılan partilerden…
Bunu görmek için AK Parti’nin ilk kongresi, ilk seçim beyannamesi, ilk hükümet programı ile bugünlere damga vuran parti metinlerine mukayeseli bakmak yeterlidir.
Her değişim eskiyle vedalaşmayı, yeni kadrolarla yola devam etmeyi de getirir. Bugün olan budur. Bazı durumlarda kendisini daha kolay kabul ettirebilmek için ‘yenilenenin’ partinin kuruluş tarihini sil baştan yazması da gerekebilir. Bugün AK Parti de bunu yapıyor işte.
Yaşanmış bütün değişimlerde zamana uyma duygusunun ağır bastığını görebiliyoruz.
Bugün bütün dünyada ‘kuvvetli lider’ öncülüğünde kalkınmacı modeller yaygınlaşıyor; Türkiye de buna ayak uyduruyor. Sadece Tayyip Erdoğan değil, CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da ‘kuvvetli lider’ modeline kendini uyarlama çabasında.
Günün dayattığı arayışı beğenmeyen ya da bunun geçici olacağına inanan ve durumdan mutlu olmayan/lar ne yapsın?
Soru budur.
Kendi soruma kendim cevap verebilirim, ama Bülent Arınç nasıl olsa okumayacak diye yazımı burada kesiyorum.
ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

    • Muzik fena değil! (şarkıcı ahenkli bir şekilde iyi bağırıp çağırıyor, oldukça içlenmiş). Ancak altta girilen yorumlarda orijini hakkında Endülüs etkisi olduğuna değinen yok. Bu konudaki referansınız nereden? Aslı Gipsy/Greek diyenler çoğunlukta. Şarkıyı söyleyen El Alamos’ta doğdum diyor. El Alamos 10 bin nüfuslu bir yer eskiden Endülüs Müslümanları mı kalıyormuş? Endülüs’te iz olarak Müslümanlardan mimari dışında bunlar mı kaldı??!! Ezbere dindar Hristiyanlar ezbere dindar müslümanları gafil avlayıp haklamışlar, neden acaba, Cizıs?!

      • Ney sazı Avrupa’ya özgü bir saz değil . Genelde Sufi – Mistik müzikte kullanılır.Tasavvuf müziğinde kullanılır H.K . Bu da etkileşimi gösteriyor .

  1. Gözünüze dizinize dursun emi!!! H. Gayret 19 Ağustos 2018 at 16:49
    “İmf’yi kovduk, daha ne?!” benzeri iddiaları tekrar edip dur, aynı eski bir plak gibi! Var dediğin paranın reel değeri/karşılığı ne, o konuyu ıska geçiyorsun. Şu yazdıklarına daha önce cevap verenler çok oldu, biri de bendim. Bunları gördüğünde sıcak sıcağına herhangi bir karşı argümanla gelmedin. Ancak bir süre sonra ezberindeki aynı şeyleri tekrarlıyorsun. Bunun yerine buradaki arşivlere gir verilen yanıtları ara bul.
    Ekonomide aldatmaca devamlı ileri sürdüğün bir konu da ihracat. İthalat rakamalarını vermediğin sürece bunun hiç bir olumlu/kurtarıcı reel bir yanı yok. Ekonominin motoru kaliteli üretimdir. Bunu her ülkede ortaokul çocukları dahi biliyor, iktisat mezunu Sn. Başkan bilmiyor muydu? Ekonomiyi üretime değil de pamuk ipliğine bağlanırsa olacağı budur. Trump iki laf etti, “minik-fare” değerinde 1-2 yaptırıma kalkıştı, ekonomiye etkisinin dolar/döviz üzerinden ne olduğunu gördük. Ondan sonra bizim Allah’ımız var; millete dolar/bilezik bozdurun derken insanlardan fedakarlık beklemek!… Allahımız var diyen Sn. Başkan ve kadrosu bu fedakarlığa layıksa bunu gösterme yolunu denesin. Mesela şöyle:
    “Ey milletim sizin tasarruf değerlerinizi bu şekilde feda etmenizden etkilendik, bizi gururlandırdınız. Bu yaptığınız fedakarlığa karşı bakın biz de millekvekili, burokrat, profesör, üst kademe subay maaşlarını %15 kesintiyle fedakarlığımızı gösteriyoruz. Sağ olun, var olun! Hep birlikte fedakarlık yaparak, çalışarak bu ülkeyi kalkındıracağız. Gelecek nesiller bizim yaşadıklarımız sıkıntıları yaşamasın”
    Bunu sade vatandaş olarak ben düşünebiliyorum da yetenekli ve devamlı milleti düşündüğünü iddia eden AKP marka yönetimi düşünemiyor mu? Teknoloji üretimi açısından bizi çoktan geride bırakan Malezya yaptı biz neden yapamayalım?
    Tablet ve eğitime katkısı konusuna gelince: Uzun yıllar böyle bir uygulama var da bunun çarpıcı etkisini nedir ölçen biçen denetleyen var mı. Niçin üniversiteler girişte merkezi sınavlara bu etki kendinin gösteremiyor. Matematik ve F.K.B. yi bırakın Türkçe konusunda dahi başarı notu yüz üzerinden 20 ve en yüksek rakam! Olacak şey mi? Bunları yazan arkadaşı da yıpratarak terkettirdiniz (Ve sen de fırsat buldukça arkasından laf ediyorsun. Gıyabında böyle bir şeyi yapmak ne kadar ahlaklı bir durum?)

  2. Siyaset+Kavga= Lider LIDERLER DİKTATÖRLUĞU….
    Bu hesap 600 yıl Dünya liderliğı yapmış daha sonra param parça olmuş bir devlet.
    O devletin küllerinden tekrar doğmuş bir millet.
    Yeni doğmuş bir bebek gibi bakılip büyütülmek yerini! Ahlaki yönönden her zaman bir adim ileri on adım geri, üretim, teknoloji, tarım ,sanayi ve eğitim, bunlarinda ondan pek geri kalir tarafı yok.
    Her yeni iş için ilk adimi atanlar şuphesiz’ ki o işlerde bilgili ve ehliyetli olanlar tarafından kurulup geliştirilir.
    Küllerinden yeni doğmuş bir millet olarak Osmanlı dönemine aiti DOĞRULAR ve YALNIŞLAR yeni kuşaktan hep gızlenmişitir.
    Yeniden kurulan devletdede bizler yalnış yapanları överken doğru yapanlaride hain ilan ederek bu günlere geldik.
    Bizim Kültürümüzde ve insanlarımızda, eleştirler toplum yararına olsa dahi şahislari korumak için ona karşi cikan
    bir milletiz.
    Misal ben bezen Osmanlinin savaşarak toprak kazanmak yerini elindeki topraklarla yetinip ordaki yaşami şartlarıni eğitim, öğretim ve teknolijiyi geliştirelerslerdi o zaman insana yatırim yapmiş olurdu.
    Yoksa siz o topraklari kullanaca insani yetiştirmediken sonra kazandığiniz o topraklar canavar olarak sizi yutar.
    Vahşi doğadan bir farki olmaz.
    Nitekim şu an dunyanin hali tam bir VAHŞI DOĞA.
    Son günlerde olanlara bir bakalım Erdoğan gucü ele geçirir geçirme kendisini ve sülalece geleçeklerini garantiye almak için bebeklerden tutunda onun yaptıklarina itiraz eden ve edecek olanlarda dahil hepisine karşı (vahşi doğanin Aslanı misali) ASLAN kesildi.
    İnsana yatırim yapanlarin da BIR PARMAĞI ile koskoca bir devleti nasil salladiğinada yaşiyarak göriyoruz.
    Şu an Turkiyenin bu duruma düşmesinin
    1 # sorumlulari Erdoganin yol arkadaşlari ve cemaatin medya ayağı.
    2.# Seçmenlerden oluşan destekçileri
    3 # Erdoganin kendisi.
    Bülent Arinç kadar menafaatina zarar gelmesinden korkan bir politikaci herhalde değil Turkiyede dünyada pek eşine rastlanmaz.SIRF OĞLUNU MILLET VEKILI YAPTIRMAK IÇIN HALINI GORDÜK!
    Diğer arkadaslarida Erdoğanin hatalarıni alkişlmasalar da karşide çikmadilar.
    Cemaatn insanlari aynen AKPlilerin yaptiklarıni gizlediler.
    Hatta bundan dolayı dert yanmalarina rağmen.
    Camaatan bazilari MHPLi bir brugrata 2007 de şunu soylemişler “bu AKP liler çok hirsiz devleti soyuyorlar” Kasim 2007 de ben Türkiyeye gitğimde bana kardeşim söylemişti. Kardeşim o zaman MHP liydi şu an İYİ Partili.
    Bende AKPli idim ya pek inanmak istemesemde Kardeşim çok az konuşan ve aslada yalan söylemeyen birisi olduğu için inandim fakat uyanmam geç oldu.
    Onun için şu an TC Tayyip Cumhuriyeti olmasinda bende surumuluğum var.

    • Devletler insanlar gibi dogar buyur ve yok olur.Sisteminiz ne kadar uygulanabilir olursa bu omur de okadar uzun olur .Sovyetler 70 yil osmanli 600 yil yasadi .Demekki kurulan nizam ve insan kalitesi bu sureyi dogurdu. Bir ornek vereyim eskiden konaklama yapilan hanlara ve sehrin belli yerlerine kumbaralar asilr ve fakirler buradan ihtiyaci kadar para alir gerisine tamah etmezmis.Bir de bugünü dusünelim !!!!
      sonucta toplumda bir mikrop varsa bir hastalik varsa en aşağidan en tepeye hepimiz sorumluyuz.Bugun erdogan gidip , merdoğan geldiginde durum cok mu farkli olacak .Asla .
      Çözümmü önce ailen başlicaz enson tepeye çikacağiz.Vakit kaybetmeden varmiyiz????

      • Varız da bu klasik yaklaşım yetmez. Birtakım şeyleri farklı yapabilmek önemli. Evvel ezel ailenin önemi bellidir herkes bunu söyler. Ancak, ailelerin de tekrardan eğitimi gerekiyor. Çünkü her aile artık kendi değerlerinin yanı sıra, çokçası internet üzerinden dünya değerlerine açık bir halde. Bunu lehimize çevirebilmek için ailelerin kaliteli değerlerini eğitimle bize yakışır bir hale getirmemiz gerekiyor. Bunun için eğitimin partiler-arası, ancak aynı zamanda kesinlikle partiler-üstü milli eğitim kadrosuyla yönetilmesi gerekir (şarttır!). Bu konuda yurt dışında çalışan eğitimli insanlarımızın tecrübe ve birikimlerinden, profesyonel çalışma hayatından faydalanmak ta çok önemli. Medya eğitimin en önemli ayaklarından biri MEDYA. Çekidüzen vermek şart. Hürriyet olsun-Sabah olsun ve de bilumum TV’ler olsun bugünkü hali yaramaz: ortalama notu bence yüz üzerinden 30 u geçmez (yani bir üniversite giriş sınavı başarısından biraz daha iyi bir rezalet!!)…..

  3. Bildiğimiz bütün değerleri altüst eden “benlik” hayatın her alanında farklı farklı ama bir şekilde kendini gösteriyor.
    Erzincan’da başsavcıya göre izin günü tartışması sebebi, müfti yardımcısına göre ; camide toplanan yardım paralarının teslimi sırasında yaşanan tartışma sebebiyle… hangisini doğru kabul ederseniz edin… kendini dine diyanete hizmet eden bir fert zannederken 5 kişinin katili olarak kendini gösteren “benlik”
    Cayirova da belediye başkan yardımcısının, halka hizmet eden bir fert zannederken, kendi sorumlulugundaki belediye ye ait arazi hisselerinden 15 tane gayri menkulu 6500₺ maaşıyla 41000₺ taksit ödeme mahareti göstererek ” benim olmali” duygusu sonucu satınalmasiyla kendini gösteren ” benlik”
    Herkesimde ve her alanda benzer şekillerde kendini gösterdiği gibi devletin en tepe noktasindada kendini ” ben ben” şeklinde gösteriyor.
    Bir zamanlar gerçekten de yokluğun verdiği rahatlıkla parmağındaki yüzüğü göstererek “bundan başka malım yok, eğer birgün zengin oldugumu duyarsanız, bilin ki haram yemisimdir” derken sergilenen “mutavazi benlik” gemi filolariyla büyüyecek, bir türlü sifirlanamayan paralarla şiştikce şişecek, en yakın en vefalı arkadaşlarıyla beraber onbinlerce masumu ‘ben ben” diye diye benliğine feda edecek, ve nihayet baskanligiyla “tek ben” haline donusuverecekti.
    Evet, sair alanlarda “benlik” böyle kendini gösterirken; dürüstlüğüyle örnek siyasetçi olan ve koskoca bir partinin “vijdani” olarak sembolleşen bir şahsiyeti de en zayıf noktasından yakalayacak ve “sinevizyon da bir saniye görünme” arzusu olarak kendini gösterecek ve oğlunun vekilligi rusvetine razı ederek ” dürüstlük” “vijdan” gibi devasa kaleleri yerle bir edecekti.
    Yazarin memnun olmayan/lar ne yapmalı? “Benlik” duygusundan siyrilmadan, bu soruya verilebilecek her cevap kadük kalacaktır.

  4. Yazı da gelse, tura da gelse Tayyip Bey kazanır demiştiniz ya Bülent Bey olay tam olarak bu. Siz daha ne bekliyordunuz ki

  5. NUrdan hanim senin dini inancına kutsallarina bir şey diyen yok ama FETO culugune cook şeyler söyleme hakkımız var neticede Türk toplumunu kandirdiniz zekat sadaka ve infaklari ile kurduğunuz geliştirdiginiz örgütünuzu terörize edip darbe yapmaya kalkdiniz bizim silahlarimizla bizi vurma alacakligini gösteriniz bir de çıkıp konusuyorsunuz

    • Anlamayan bir insana ben nasil anlatsamki? Ben Erdogan dedi diye kimselere terörist diye iftira atamam ATAM ve söyliyemem. Sizin ve reisinizin yalanlariniza inanacak kadarda CAHIL değilim.
      Çünki Benim taptiğim Allah kul hakki ile karşima gelmeyin gelirzeniz ben sizi AAAAf edemem, diye uyariyor.
      Oysaki siz kalkmış halen daha o iftirayi hem sahsima hemde hapiste yatan 700 tane bebğe ve diğer insanlara attiktan sonra.
      Degil sizi insan yerine koyup cevap vermek isminizi dahi okumamaya kara verdim.Çünki siz af edilmiyecek günahları her an ateşle nakis işler gibi işliyorsunuz.
      Ha birde siz ne kadar çirpinirsaniz çirminin beni biktiramassiniz.
      ZALIMLER İÇIN YAŞASIN CEHENNEM.

  6. Atalarımız “kötüden örnek olmaz” diye söylerler.
    -Fakat kötüden de örnek olacağını düşünüyorum.
    – sıfır özgül ağırlık, sıfır omurga bu örneklerle çok güzel anlatılıp, çocukların, büyüdüklerinde bu şekilde olmalarının önlenmesine çalışılabilir.

  7. ONLALIN DOLARI VARSA BİZİM ALLAHIMIZ VAR .NE DEMEK.
    DOLARLA BORÇLANIRKEN NEDEN ALLAHIMIZ VAR SİZİN DOLARINIZA İHTIYACIMIZ YOK DENMEDİ.
    HAŞA O ZAMAN ALLAHIMIZ YOK MUYDU.BORÇ ALIRKEN DOST ÖDEMEYE GELİNCE DÜŞMAN MI OLUNUYOR.
    ESKİDEN DOLAR SAHİPLERİ DOST MU İDİ .
    EĞER ESKİDEN DE DOST DEĞİLDİLERSE NEDEN DÜŞMANDAN BORÇ ALDIK.
    HEMDE KOLAY KOLAY ÖDEYEMEYECEĞİMİZ KADAR.
    Burada herhalde borçumuzu bir şekilde öderiz,şansimiz döner, ALLAH bize yardım eder .Dolar kalp olur bizde borçtan kurtuluruz.dünya değişim araci olarak altın kullanır.bizdede bol altın madenleri bulunur.
    KONUYLA ALAKASI YOK AMA HER İŞE BAKIŞIMIZ BU MANTIKLA OLDUĞUNDAN,İYİ GÜNDE ALLAHI UNUTUYOR,KÖTÜ GÜNDE MÜCİZE BEKLIYORUZ YARATANDAN.OYSA DEĞİŞMEYEN TABİAT KURALLARI KONMUŞ VE HERKESE EŞİT ŞEKİLDE UYGULANIYOR.
    Gerçekten inanmiş olsak çok çalışıp az tüketir kimseye muhtaç olmazdik.Alacaklılara kızıp başka alacaklı aramak ilerde yeni alacaklılarlada papaz olacağiz demektir.

    • Imf ye borcumuz mu varmış, neyin alacaklısından bahsediyorsunuz? Temerrüde mi düştük, yunanistan mı olduk? Mega projeleri durdursak sizi keser mi? Binmeyiver marmaraya, metroya, kullanmayıver yeni havaalanını!

      • Türkiyenin borçlarını odeyemeyecegi endisesiyle avrupa Birliği bankaları titriyor. Bizdeki enkaz avrupayi korkutuyor. Yandas haber ile oyalanan kitlenin haberi yok tabii. Imf şu an bir çözüm. Moratoryum yerine imf ile anlasin diye avrupa bastırıyor. Biz imf ile masaya oturmayız diyorsak alternatifimiz Moratoryum. 1958 gibi.

  8. OTORİTERLİĞİN DAYANILMAZ CAZİBESİ.
    Her zaman başvurulan bir yöntemdir.
    Otoriterliğin geldiği düzeyi gösterir.
    Hangi konumda olursa olsun sadece bir kişi eleştiriden muaf tutulur,ona toz kondurulmaz.
    Yapılan bir yanlış varsa mutlaka suçlu çevresinde aranır ,yukarının bundan haberi olmamıştır kurnazlığı.
    Etrafı yanlış adamlarla çevrili demek istiyor.
    Gözü yemiyor,tanrıların gazabından korkuluyor.
    Böyle ortamlarda zarar görmek istemeyenlerin başvurduğu yöntemdir çoğunlukla.
    Partinin vicdani olduğunu iddia edenlere;vicdan öldü herhalde dedirtiyor.
    Aklınızı başkasına emanet etmeyin diyenler, acaba sadece bana emanet edebilirsiniz mi demek istediler.
    İŞİN GELDİĞİ BOYUT AÇISINDAN BİRİLERİ ASLA YANLIŞ YAPMAZ DÜŞÜNCESİNİN YAYGINLAŞMASI.
    BUNA GERÇEKTEN İNANILIYOR MU?YOKSA KORKU DAĞLARI MI BEKLİYOR?

    • Bi ömrü aklını başkasına emanet ederek geçirmiş haşhaşiler: millet size mi soracak iradesini kime emanet edeceğini? Pensilvanyadaki sümüklü psikopata mı teslim etseydik milli iradeyi? Millet şehitler tepesinde bekliyor; hangi dağlarda kim varsa çıksın meydana! Korkuymuş…

  9. TANITIM filminde neden yokum diyor. MKYK da neden yokum demiyor. Senin ve senin yalakalağını yapanları Erenekoncuların elinden kurtaran “cemaat” gibi bana da neden vefasızlık yaptın zalım 🙂 diyor bülent abi.

  10. Bütün derdi sinevizyon da bir saniye görünmek olanların kurduğu parti yok olup gitmeye mahkumdur.

  11. Sn. Bülent Arınç’ın üzülmesine ne gerek var? Partiye katkısı her ne ise, bunun Allah rızası açısından değeri ne, onu düşünsün. Bu konuda kendini sorgulasın yeter. Bu konuda içi rahatsa iş bitmiştir. Sinevizyonda parti kuruculuğuna yer verilmiş veya verilmemiş olması işi neyse, bunun «Allah rızası»na kıyasla izafi değeri ne? Bu neyse Allah rızası yanında solda sıfır kalır. Aslında bu soruyu parti lideri Sn Erdoğan dahil AKP marka bütün kişilikler kendilerine sormalıdır.
    Soru şu : 15-16 yıldır ben bu ülke için «Allah rızası» ölçeği ve kalitesinde ne yaptım? Cevap olarak sakın bana AKPli birileri kalkıp ta orada burada açılan Kuran kursları, yapılan 5-6 tane ulucami saymasın. Bunları zaten millet Cuma günleri cami önlerinde toplanan paralarla ihtiyaç oldukça yavaş yavaş yapabiliyor(du). Hedef seçilen 2023’e şurda 5 sene kaldı. O vaadler laf olsun diye mi ortaya atıldı. Sinevizyonu izleme şansım yoktu. Ancak bu hedeflere ulaşma konusunda performans grafiğinde nerelerdeyiz acaba bunlar somut olarak sinevizyonda özetlendi mi yoksa sadece «AKP’nin seçimleri üst-üste kazanmiş olması ve/veya Türkiyede bir lider doğdu» reklamları mı söz konusuydu.
    Gazetelere göre kongreden önce halka hitab etmiş, bu habere rastladım. Sn Başkan çevresinden epeydir alkış olmalı ki habire «Şuymuş, buymuş, ABD’nin doları varmış! bizim de Allah’ımız var!» pişkinliğine girdi, ancak benzetme veya yapılan kıyaslama dine bakışı açısından ilginç ve düşündürücü! Yani insan gayri ihtiyari sormadan edemiyor. ABD’nin doları emre amade durumda, haşa Allah hazır ve nazır senin işaretini mi bekliyor sanıyorsun. Öncelikle bunu ne kadar hakettiğini bir düşün. Bu «ezbere ve istismar» vitesine takmış bir siyasi direksiyon algısı oluşturuyor, yazıktır… Alemlerin rabbini Allah, bir müslüman olarak, O’nun adını alelade bir pişkinlikle günlük siyaset seviyesine nasıl indirebilirsin? O kadar ucuz mu bu iş! Bir devlet Başkanına yakışıyor mu? Üstelik Amerikan dolarının üstünde «İn God We Trust» (Tanrıya İnanır/Güveniriz). Adamlar beğenmesek te o inançta disiplinle, işi ehline verme konusuna titreyerek çalışmışlar başarılı olmuşlar, ciddiyetle o seviyeye gelebilmişler (Tanrıyı da unutmamışlar). Peki sen bu konuda ne yaptın, inşallah ile maşallah ile on yıllardır yerinde saydın. Samimi olarak bunu düşünebilmeli ve neden böyle diye sorgulamalı her insan. Halkın oyunu güvenini kazanmak tabiki önemli bir iştir. Ancak buna layık olmak sorumluluğu da var. Hani nerede üretim, kaliteli üretim: zirai, sanayi üretimi?! Bilmem kaç tane üniversite açmakla övün dur: kalite şöyle böyle! Dünya kadar mezun ver çalışacak endüstri yok! Olan da bir avuç kaliteli mezuna yetebiliyor ancak. Diğerleri ne yapsın ; gazetecilik, baba mesleği, incik-boncuk işi, seyyar satıcılık vs. İsraf israf israf: Zaman israfı. İnsan israfı ve para israfı. Şu ülkeye yazık değil mi?!

    • 15 yıl önce merkezbankasında 21milyar dolar vardı şimdi 127milyar! İhracat 36milyardan çıkmış 160 milyar dolara! Çoluk çocuk tableti, ders kitabını ücretsiz alıyor her sene… Daha hala israftan tasarruftan söz ediyorsun; israfla başarılacak işler mi bunlar? Gözünüze dizinize dursun emi!!!

      • Bu arada, H. Gayret, “altta kalmamak” için cevabını üste yazdım (bknz: 19 Ağustos 2018 at 22:46). Burayı boş görüp “gördünüzmü bak verecek bir cevabı yok” şeklinde boş yere sevinme emi!!

  12. Lider zamanın ruhuna uygun değişim gösterir de ”yola beraber çıkılanlar” bundan gayri midir..onlar, beraber çıkılan bu yollarda ıslanıp kurudular da bir tek lider mi ‘ıslak’ kaldı? Onlar değişime/yeniliğe ayak uyduramadılar bir tek lider uydurabildi, böyle mi?
    Arınç üzülmekle kalmamış, ne düşündüğünü bilmediğimiz Gül ile beraber, yola beraber çıktıklarına da pişman olmuşlardır belki de. Hele Arınç bunu görmemiş olamaz, 24 Hazirana kadar bunu belli etmemiş olması, tamamen siyasi bir manevra ve potada ben de olurum beklentisiyle olabilir.
    Koru’da Arınç’ın durumuna hem içerleniyor hem de gol atmış olmanın hazzını yaşıyor bu yazısında.
    Zamanın dayattığı sistem ”kuvvetli lider” öncülüğünde kalkınmacı modeller ise, liderin ”kuvvetini” halktan mı yoksa zaman içerisinde tesis ettiği otoriter yapı veya temerküz ettiği güçten mi aldığı; yada devlet erkinin o ”lider” de karar kıldığından mı olduğunu anlamamız gerekiyor. Anlamamız gerekiyor ki, yola beraber çıktıklarını bir çırpıda bertaraf eden liderin, değişime mi ayak uydurduğunu, ilkeler bazında değiştiğini mi veya ‘devletin gücü’ karşısında dönüştü mü görebilelim.
    Çünkü; çoğumuz da lider ile beraber, onun vaad ettiklerine inanıp, onunla yola çıkanlardanız.

  13. Bülent Arınç ve rüfekası ülkede ve akpde olanlar noktasında ”şu 16 dakikalık filmde benim 1 saniyelik bir karede yer almam gerekmez mi? Gerekir. Bunun kabahatlisi haşa sayın Erdoğan değil. Ben onun vefasının şahidiyim. Bunu hangi ajans yaptıysa kabahat onda” diyerek la yüsel addettikleri genel başkan ve şürekasını tenzih etme reflekslerini her daim diri tutmaktalar. Bu neyi getiriyor bu sorunun kaynağını bulamamak ve hep kaynağı belirsiz sorunları kara kediye yüklemeyi gerektiriyor. Kara kedi nerede ? Dağa kaçtı. Dağ nerede ? Yandı, bitti kül oldu…. noktasından ileri gidilemiyor.

  14. KİBİR ABİDESİYDİ; ŞİMDİ İSE DEVE DESEN DEĞİL, KUŞ DESEN DEĞİL?
    AK Parti’nin kuruluş yıllarında en sevdiğim kişiydi. Her geçen gün taşlaşan bir kibir heykeline dönüşüyordu. Zaman içerisinde Ak Parti’nin en kibirli yüzüne dönüştü. Gezi olaylarından bugüne kadar yaşadığı gelgitlerden, kafa karışıklığı ve tedirginlikliklerden sonra ne deveye benzedi ne kuşa; deve desen değil, kuş desen değil. Ama bugünkü haline müstehak mı tabi ki müstehak hatta haline şükretmesi gerekecek kadar şanslı

  15. geçmişte partilerin ekserisinin sonu millete çok acılar çektirdiler sonra tarih oldular. Dileriz bu parti aynı sonu bizlere yaşatmaz derken bile yaşamayı hissetmek. Zeki bir millet olmamızdan mıdır ki abtallığı bile zekice yapıyoruz.

  16. BİR DETAY.
    DİYET ÖDENDİ SANIRIM, VARİSİNİZ MEBUS YAPILDI, YA YETMEDİ HERHALDE.
    BİR DE ONERE EDİLMEK İSTENİYOR.
    GÜÇLÜ OLANLAR FİYATI BELİRLER.

  17. DEĞİŞEN İKLİMLE DEĞİŞENLER VE AYAKTA KALABİLENLER.
    Bazen değişmeden ayakta kalabilenler olduğu gibi çoğu zaman da ayakta kalabilenler değişen şartlara ayak uydurup sancısız değişebilenler oluyor.
    Burada duygusallığa yer yoktur.
    Hayatın gerçekleri vardır.
    Yönetimi besleyen güçlü kaynaklar, içerdiği materyallerin özelliği ile YÖNETİMLERİN yapısı şekil değiştirecektir.
    Bir organizma neyle besleniyorsa yapı kimyasından o maddeler çıkar.
    Organizmanın hakim etken maddesi en çok sevdiği gıdayla doğru orantılıdır.
    Zamanla beslendiği veya sevdiği gıdalar değişince kimyasının da buna paralel değişmesi kaçınılmazdır.
    Yönetimlerin seçimle değiştiği yerlerde halkın diline en iyi tercüman olanlar seçilirler.
    Liderler ne kadar karizmatik (propogandayla efsaneleştirme)görünsede ,aslında yaptıkları tam halkın duymak istediğini konuşan, yapmak istediğini diğer rakiplerinden daha iyi yapanlardır.
    Liderin davranışı,sözleri ,işleri halkın ekseriyetinin bir kişide cisimlenmiş özetidir.
    Bir ülke lideri(seçimle gelenler)baktığımda o halkın özetini görürüm.
    Liderler ne kadar güçlü olsalar bile halkının kimyasını değiştiremezler.
    Rakiplerine elenmek korkusuyla böyle ölümcül hatalar yapmazlar.
    Hangi lider halkını en çok oranda yansıtıyorsa o seçilir.
    Burada doğru -yanlış diye bir şey yoktur ;sadece seçilmek için yapılması gerekenler vardır.
    Bana göre en doğru işleri söyleyenler kaybedenler kulübünün üyeleridir.
    Bir ülke halkı gerçeklerden ne kadar uzak sa liderleri daha da gerçeklerden uzak olmak zorundadır.
    Kısaca bana halkını anlat ,sana liderini anlatayım veya bana liderini göster ,sana halkını göstereyim.
    Bundan sonrası detaylardır.
    Yok birlikte çıktığı yol arkadaşlarını trenden atmış falan filan.
    Demek halk trenden atılmalarını istemiş ,liderde ona göre gereğini yapmış.
    Yönetimin en büyük ustalığı NABZA GÖRE ŞERBET VERMEDİR.
    LİDERİN MARİFETİ HALKINA BAKIP HANGİ DOZAJDA HANGİ ŞERBETE İHTİYACI OLDUĞUNU DOĞRU TESPİT EDİP ONA GÖRE HAREKET ETMEKTİR.
    YOL ARKADAŞLIKLARIDA YENİ DURUMLARA GÖRE ŞEKİLLENİR.
    LİDER İSE YENİ DURUMA GÖRE KENDİNİ ŞEKİLLENDİRDİĞİ ÖLÇÜDE GÜCÜNÜNÜ KORUYABİLİR.
    LİDERLİK;HALKIN DİLİNİ ANLAYABİLME VE ONA GÖRE DAVRANMA SANATIDIR DİYEBİLİRİZ.
    HALK GERÇEKLERİ DUYMAK İSTERSE ,LİDERLERİ GERÇEKLERİ SÖYLER.
    HALK GERÇEKLERİ DUYMAKTAN HOŞLANMAZSA ,LİDERLERİ ONLARIN İSTEDİĞİ EN GÜZEL YALANLARI SÖYLER.
    Böylece halk layık olduğu idareye her zaman kavuşur.
    Gerçekleri duymak isteyen azınlıkta kalanlar ne olacak peki?
    Onlarda çoğunluğa ulaşana kadar beklemek zorundalar.
    Halkı gerçekleri anlama konusunda etkileri olur mu bence pek olmaz.
    Çünkü;BİR MUSİBET ,BİN NASİHATTEN EVLADIR .Boşana söylenmemiş;binlerce yılın tecrübesidir.
    Ya da birçoklarının yaptığı gibi;özellikle imkanı olanlar ,kendileri gibi liderlerin(yönetimlerin) olduğu yerlere gitmek.
    ALIŞTIĞI BİR YERİ BIRAKMAK ÇOK ZOR OLSA DA, DAHA BÜYÜK ZORLUKLARI ÖNLEME AÇISINDAN TERCİH EDİLMEKTEDİR.

    • Otoriteye/milli iradeye saygılı olunsun! Güneydeki sevdiğimiz ülkeninki otorite de bizimki bostan korkuluğu mu? Daha dünkü otorite sevicileri olmuş birer drejfüs davası avukatı:)

  18. Bir gün Bülent Arınç’ı aradım…
    Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonrasında…
    24 Haziran seçimlerinin arefesinde günlerden bir gündü ve…
    Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi sonrasında beyanat vermişti…
    Aralarının düzelmiş olmasından dolayı kendisini tebrik için aramıştım ve…
    Yazılarımız zaman zaman okuduğunu söylediği gibi Ocak Medya’yı da okuduğunu söyledi…
    Ocak Medya’daki Süleyman Karagülle yazılarını ve günlük yorumlarını zaman zaman okuyormuş…
    Demek ki son üç-beş gün Fehmi Koru’nun yazılarını okumaya vakti olmamış; bugünkünü okur, inşallah…
    Bülent Arınç okur, Fehmi de yazısının devamını yazar…
    Bu arada Fehmi Koru ya da Taha Kıvanç’a küçük bir kulis bilgisi:
    Gelecek ay Türkiye’nin bir partisi daha kuruluyor…
    Kendisi elbette derin bilgilerle bilgilenecek…
    Ve bizleri de bilgilendirecektir…
    Yazılarını bekleyeceğiz…
    Selam ve dua…
    RNE

    • Sayin yazar turkiyede normal zamanlar icersinde kurulacak bir siyasi partinin basarili olma sansi cok zayiftir.Ancak olaganustu durumlar neticesinde kurulacak bir partinin şansi vardir ancak.Bakiniz anap bakiniz ak parti.Bizim karizmatik liderimiz kendine gelir de ondan buyuk bir rabbinin oldugunu hatirlarsa o zaman olaganustu durumlar yaşanmayabilir.Lakin gidişat pek parlak değil etrafindaki yalakalari gonderip gerçek dost tavsiyelerine kulak vermesi gereken zaman geldi de geciyor bile .

      • “Ondan büyük bir rabbinin olduğunu hatırlasa”
        Ahmet bey!
        Şu an hatirlayacak zamanı yok…
        (Zaten hiç olmadık şü anda olsun)Malum yerel seçimlere malzeme hazırlığında, 2014 den bu tarafa kaç tane seçim yapıldı? Ben sayısını unutunca TERÖR modasının en gözde olan zamani, gelen şehitlerin artışını, ve DİŞ DÜŞMANLARİN POPILER OLDUGU dönemler ve tarihleri hatırlayınca Ha tamam falanca seçim o zaman yapılmıştı diyerek hatırliyorum.
        Şimdide yerel seçimler zamanindan önce geleceğinden dolayı onun için belliki bu kez diş düşmanlık rolunu oynaması için o görevi can dostu ve arakadaşı TRUMPA rıca etmiş, olacakki Trumpta içinde faydali olsunki artik kimse bunları durduramasın.
        Trump veya yavery bir parmak salliyorlar Türk ekonomisi tepetakla giderkin DOLAR ROKETI uzayda kayip oliyor….oluncada muhalefetin vatan millet damarleri kabariyor..
        Erdoğan ve Trumpın şu an Rahibi ne kadar fazla malzeme olarak kullana bilmeleri için süreyi uzatmak için bahaneler arama çabasindalar.
        Şimdilik hatirlamaya ihtiyaçta görmiyor, zaten ğörmesinde gerek yok ou için 24 saat millete RABLERINI hatirlatıyor kendine değil.
        Sadece mit

Yoruma kapalı.