Blinken Ankara’dayken İsrail’in Gazze’ye saldırıları devam etti, yeni ölümler var

21
Reklam

ABD dışişleri bakanı Antony Blinken Gazze konusunu görüşmek üzere dün Ankara’daydı. Görüşmeler sonrası yapılan açıklamaya göre, ABD ile Türkiye, iki devletli çözüm konusunda anlaşmışlar…

Şu anda dünyanın karşı karşıya kaldığı sorunun ‘iki devletli çözüm’ konusuyla hiçbir ilgisi yok. Gazze’de şu sıralarda çoğu çocuk ve kadın olmak üzere insanlar ölüyor. On binden fazla Gazzeli İsrail saldırılarında hayatını kaybetti.

Ele alınması gereken ilk ve tek konu bu saldırganlığın sona erdirilmesidir.

Bahaneler, gerekçeler, ‘iyi ama’ türünden yaklaşımlarla ancak saldırgana saldırılarının devamı için vakit kazandırılır.

Blinken bölgede dolaşarak tam da bunu yapıyor.

Saldırganlığının devam etmesi ve daha fazla Fi̇listinli öldürebilmesi için İsrail’e vakit kazandırıyor.

İsrail devleti, kurulduğunda ilan edilmiş sınırları içerisinde yaşayan Filistinlileri istemese de vatandaşlığa kabul etmişti. Netanyahu onlar dışında, İsrail devletinin işgali altında -Gazze’de ve Batı Şeria’da- yaşayan Filistinlilerin ne varlığını kabul ediyor ne de onlarla ilgili formülleri dinlemeye yanaşıyor.

Yok olmalarını istiyor onların…

Reklam

Ya bulundukları yerleri terk ederek ya da…

Komşu Mısır’a, Ürdün’e, Lübnan’a, Irak’a, hatta sınır bulunmasa da kabul ettiği takdirde Türkiye’ye giderse Filistinliler, İsrail bundan memnun olacak.

ABD, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkeler Netanyahu’nun bu planının farkındalar ve bugüne kadar İsrail’i durdurmak için değil, Filistinlileri bulundukları yerleri terk ettirmek için devredeler…

Blinken de bu gidişleri kolaylaştırmak için çabalıyor.

Ankara’daki temaslarda “Filistinlileri sığınmacı olarak kabul edin” tavsiyesi oldu mu, bilmiyorum. Olmuşsa şaşırmam.

Gazze’de olayın patlak verdiği 7 Ekim gününden bu yana tam bir ay geçti ve İsrail Netanyahu’nun Filistinlileri göç ettirme projesi yolunda bayağı adımlar atmayı başardı. Gazze’deki Filistinli sayısı en azından 10 bin daha azaldı. 

Akan kanı durdurmak niyeti yok İsrail’in. Niye durdursun ki, bunu daha kolay yapmasını sağlayabilmesi için üstelik milyarlarca dolar yardım geliyor…

ΩΩΩΩ

Reklam

Tolga Şardan serbest, diğer gazeteci hükümlü ve tutukluları da unutmayalım

Geçen hafta bir yazısı yüzünden gözaltına alındıktan sonra tutuklanan, ardından Ankara’da yaşadığı halde İstanbul’daki Silivri Cezaevi’ne nakledilen gazeteci Tolga Şardan dün çıkarıldığı mahkemenin kararıyla serbest bırakıldı.

Bu yargı ve ülke açısından olumlu bir karar.

Haberleri ve yazıları sebebiyle gazetecilerin yargılandıkları ülkelerin demokrasi iddiası zedelenir. 

Önüne çıkarıldığı mahkeme, Şardan’a yurtdışına çıkma yasağı ve serbestlik uygulaması getirmekten geri durmadı.

Gazeteciler hakkındaki davalarda bu tür tedbirlere gerek yok. 

Tolga Şardan serbest kaldı, fakat cezaevlerinde hala gazeteciler bulunuyor. Gazeteci kimliğiyle bilinen mahkum ve tutukluların da serbest kalmalarını sağlayacak gelişmeler yaşanmalı.

Özellikle de Cumhuriyet’in 100. yılında olduğumuz düşünülerek…

ΩΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. 750.000 FİLİSTİNLİ Mİ?
    ABD dışişleri bakanının sebeb-i ziyaretinin 750.000 Filistinliyi Türkiye’ye “hediye” etmek olduğu konuşuluyormuş.
    Batan geminin malları, karşılama şeklini bırakıp buna cevap verseler iyi olur.

    • Ekonomiye katki olarak doviz karsiligi ve natoya dokunan iliskilerin duzelmesine hizmet edecekse neden olmasin. Nasil olsa dunya suriyeli musluman var. Filistinlilerde gelirlerse vaadedilmis topraklarin G.Dogu anadoluda kalan kisminda boydan boya onlar icin yeni bir sehir kurariz gayet iyi olur. Hazir asker…

  2. Ülkemiz hiç bir dönemde bu kadar yok sayılmamıştı herhalde. Ne İsrail’e ne ABD’ye söyleyebileceği bir sözü ve itibarı kalmadı. Onların dışında da gidebileceği destek alabileceği hiç bir platform yok. Ne ABD, ne AB, ne İslam birlikleri, ne Asya birlikleri. Saraylarla itibar olmuyor, umarız birileri ders alıyor bunlardan. Sözünüzün itibarı olacak. Sözünüzün itibarı olması için de halkınızın ve ülkenin itibarı olacak. Filistinde bir katliam devam ediyorsa bunun sorumluları arasında ülkemiz ve bu kadar geniş kaynaklara sahip müslüman ülkeler de var. Bu katliam karşısında bir şey yapmamayı tercih ettikleri için bu katliam devam ediyor. Ülke adına üzücü. Demokrasiyi kaybettiğinizde işte böyle sesinizi ve kimliğinizi de kaybediyorsunuz. Çünkü sizi dinleyecek kimse kalmıyor. One minute deseniz de artık size dönüp bakacak yok, arkanızda bir ülke yok artık, o yüzden onu da diyemiyorsunuz.

    • Amerika’nın başını çektiği Batı dünyası ırkçıdır, faşisttir. Tartışmasız bir biçimde, zulümden, haksızlıktan ve zorbalıktan yanadır. Sadece kendisine hümanisttir, başkasının acısına bakmaz.
      Batı dünyasının Müslümanlara karşı hasmane tutumu, ayrımcı ve dışlayıcı tavrı, zamandan ve mekândan münezzehtir. Zaman geçer, mekân değişir ama Batı dünyasının bize karşı tutumu değişmez. İslam ve Müslümanlara yönelik düşmanlıkları bir ideoloji haline gelmiştir.
      Batı dünyası, insanlığın başına bela olan, Siyonizm sorununu İslâm coğrafyasına ihraç etmiştir. Kendisini kurtarmak adına bizim başımızı yakmıştır. O tarihten beri enerjimizin ve canlarımızın büyük kısmı buraya gitmiştir, gitmektedir.
      Yazımızı böyle bitirelim: İnsana düşman olarak bu zalimler yeter. Batı dünyası çok seviyorsa, Amerika veya Avrupa kıtasında, Siyonistleri bağrına basıp, bir devlet sahibi yapabilir.

  3. Esirlerini kurtarmak için yoklama yapsın yemlesin tehdit etsin diye göndermişler☹️.
    Katliam dursun diye bir dertleri tasaları yok! Açlıktan hastalıktan kanamadan ölseler diye bir korkuları yok! Çünkü adamlar GÜÇ BENDE stratejisi uyguluyor😡😡😡
    -Tanrıyı bahane edip silahla yola çıkanlar için, Tanrının da bir hesabı vardır!
    -kul’un yapması gereken: madem oradan kanal boru tüp vs geçireceksin!!!
    Oranın gerçek sahiplerini al karşına,
    -Al size devlet, olun bir millet🙂..
    -Toprağını bana kirala, al sana Kudüs’ten arsa🤗🤗🤗
    -Sizlere vereyim bir kimlik, asli vatandaşı olun resmen FİLİSTİN ‘in🤗 (zaten siz asli unsurlarısınız Kudüs’ün, Filistin ‘in)👏👏👏

    • İsrail’in soykırım temelli katliamlarının ortaya çıkardığı krizin derinleşerek kontrolden çıktığını fark ettiklerinde ise ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ı Türkiye’ye gönderdiler. Fakat Blinken Ankara’da sağlam kayaya çarptı. Suratı asık ve bir elinde Ankara’nın şartları, diğer elinde ağır bir kriz dosyası ile başarısız şekilde evine geri döndü. Görüşmeyi umduğu Erdoğan onu ciddiye bile almadı. İsrail’i destekleyerek güçleneceğini uman Biden yönetimi, Ortadoğu’da var olan Amerikan ağırlığını da yitirmiş bir şekilde ortada kaldı.

      Batı cephesi bu durumun son derece farkında. Amerikan medyası, şu sıralar Türkiye’yi atlayarak, Erdoğan’ı ihmal ederek Ortadoğu’da hiçbir krizin çözülemeyeceğinin altını çiziyor. ABD merkezli Bloomberg televizyonu “Gazze Krizini Çözmenin Kilidi Türkiye’de” başlıklı manşet haberinde ABD Başkanı Biden’ın bölgede çözüm için gecikmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı araması gerektiğine dikkati çekti.

      ABD yönetimi, bölgeyi tümden yitirmek istemiyorsa zaman kaybetmeden, hızlı bir şekilde Erdoğan’ın geliştirdiği, temelinde ise bağımsız Filistin devletinin kurulmasını öngören çözüm modeli için masaya oturmalı. Soykırım suçu işleyen Netanyahu’yu Uluslararası Savaş Mahkemesi’ne havale etmeden de hiçbir çözümün gelişmeyeceğini bilmeliler.

      Eğer İsrail’e desteğe devam edeceklerse, Gazze’de soykırımı sürdüreceklerse Türkiye’yi kesinlikle karşılarında bulacaklardır. Bu gidişatın biraz ileri bir aşaması ise Türkiye’yi tümden kaybetmek olur ki, umarım Erdoğan’ın blöf yapmadığını geç olmadan anlarlar.

  4. !!!Tolga Şardan serbest kaldı, fakat cezaevlerinde hala gazeteciler bulunuyor. Gazeteci kimliğiyle bilinen mahkum ve tutukluların da serbest kalmalarını sağlayacak gelişmeler yaşanmalı.!!!
    iceride sadece gazeteciler yok masum veya suçluluğu ispat edilememiş binlerce insan var.Bunlar içinde birşeyler yapılmalı.
    Muhalefet ne için var bunları düzeltip rayından çıkmış iktidar trenini rayına oturtmak için var ama bizımkiler koltuk kavgalarinda

  5. İsrail’in katliamını durduracak tek seçenek var. Amerika’nın dur demesi. İsrail etrafındaki ülkeleri dinlemez buna ihtiyaç da duymaz. Ama Amerika yapma derse İsrail bu yaptıklarını yapamaz. Türkiye maalesef güçlü bir müttefiki kaybetti, itibarını kaybetti ve sözünü dinletebileceği, destek alabileceği bir yer kalmadı. Yaslandığı Putin’in Çin’in de onun sözünü dinlemeleri için bir sebep yok. Sonuçta ülke yalnız, hiç bir dış desteği ve güvenebileceği dost bir ülke yok. Birlik olmayınca da yapabileceği hiç bir şey yok. Ülkenin bu itibarsızlığının ve yok sayılmasının tek bir sebebi var. Herşeyin bir sorumlusu olduğu gibi.

    • Ender bey “İsrail’in katliamını durduracak tek seçenek var. Amerika’nın dur demesi.” neyim diyorsun da, o da abd çok demokratik bir ülke olduğu için filandır öyle değil mi?

  6. Türkiye’nin sözü geçmiyor hiç bir konuda. Söyleyecek sözü de kalmadı artık. İtibar zaten gitti bitti. Dış politikada yapılan yalpalamalar, babalanmalar, atarlar, herkesi kendinden soğutmalar sonucunda geldiğimiz yer yalnız bir ülke, sözü dinlenmeyen ve itibar edilmeyen bir ülke. Bir ülkenin gücü halkının itibarı ve gücü ile olur. Dışarda içerde her yerde milletin sözü geçerse ülkenin de bir itibarı olur. Bugün milleti tek adama indirgedik, onun da itibarı malum. Sonuçta ülke olarak, millet olarak çektiğimiz gibi bize umutla bakan diğerlerini de yüzüstü bıraktık. Artık diyeceğimiz en fazla gelmesin bu ABD dışişleri bakanı oluyor. Elbette neden gelsin ki. Neden sorma ihtiyacı hissetsin ki. Ülkenin de milletin de kıymeti yok gözlerinde. Bir adamla muhatap oluyorlar. Onunla işlerini hallediyorlar. Yada umurlarında olmuyor. Yola devam.

    • Endercigim tanıdığım iyi bir piskolog var..sen bu gözlükle ( yani bakış açısı ….düşünce yapısı) nasıl rahat ediyon.devamli memnuniyetsizlik şikayet …ûstelik çaresizlik..adam sizi daha 28 mayısta birkaç ay önce tokatladı…bu çaresizlik içerisindeki memnuniyetsizlik hayattan zevk alama…hemen hemen canım…bu böyle olmaz….tamam muhalifsin ama sende insansın.seninde hayattan zevk alıp olaylara güzel bakman güzel görmen lazım….😂

  7. KEMAL’İN GÜNLÜĞÜNDEN
    Tam yenecektim, yenildim.
    Çok çaba sarf ettim, çok yalan söyledim, olmadı.
    Her boyaya boyandım, seyyid oldum, hafız oldum, mücahit oldum, Nasrettin Hoca torunu oldum, “cumhurbaşkanı olacağım” deyince iş şirazeden çıktı.
    Dehama tapanlar meğer hesap yapıyorlarmış. Hay ben sizin türevinizi-integralinizi…
    Fetulla’yı rüyamdan çıkaramıyorum. Rüyalarıma yapıştı. Kâbus bu olsa gerek.
    Recep-Devlet ikilisi adamın aklını alıyor. Bana “başarısız” diyenler başlarına topuz inince görürler.
    Şimdi ben her şafakta neyi sayacağım?
    ABD’de yediğim hamburgerin tadı damağımda. Ama galiba sosunda zehir varmış.

  8. Türkiye bu adamı niye kabul etti ki !
    ‘Gelme kardeşim, biz seni istemiyoruz ‘ diyemedi mi !
    Nerde kaldı o heeeyyytler !
    Bir hafta önce tutuklanan gazetecinin bir hafta sonra tahliesi de tam bir trajikomedi !
    Bir şey söylesek bunların sağı solu belli olmaz , bakarsın bizi de tutuklarlar !
    En büyük adalet ,bizim adalet !

    • BLİNKEN’A ÜÇ KRAL HAREKET

      BİR: ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve beraberindeki heyeti karşılamaya vali yardımcısı göndermek.

      İKİ: Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kendisine sarılmak üzere hamle yapan Blinken’ı “diplomatik ölçüler içinde” uzaklaştırması.

      ÜÇ: Diplomatik ölçüler, teamüller ve bir dolu zaruretler yüzünden yapılamayanı Av. Gülden Sönmez’in yapması. Sönmez, Dışişleri’ne giren Blinken’a “Burada çocuk katili var” diye bağırarak milyonların sesi oldu.

      • Bağırdınız çağırdınız, vücut çalımları ve surat yaptınız. Sonuç? Filistinde insanlar ölüyor. Buna çare olacak bir hamleniz var mı? Yok. Siz de yoksunuz. Sizi hesaba katan da yok. Sözünüzü dinleyecek bir ülke de yok. Meydanlarda kendi taraftarlarınıza bağırmaktan başka bir seçeneğiniz de yok. Dışişleri bakanının yürüttüğü bir diplomasi de yok. Çünkü gidebileceği destek alacağı güç birliği oluşturabileceği bir ortam da yok. Gerçekten siz neyle öğünüyorsunuz. Kendinizi nerede görüyorsunuz.

        • ABD Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’de nasıl karşılandığına yönelik tahliller yaparken, Sayın Hakan Fidan’ın kendini neden öptürmediğini sadece İsrail krizine bağlamayalım. Öptürtmedik çünkü son 75 yılda yeterince öptüler.

        • Ender bey “Kendinizi nerede görüyorsunuz.” diye sormuş,
          elcevap:
          yakın uzak birçok ülkenin açlıktan ölmemesi için gemiler dolusu buğdayın sevkiyatını savaşlara rağmen sağladık, öyle değil mi?

    • Blinken gelse bir türlü gelmese bir türlü: Aslında Türkiyeye gelmek için yola çıkmış biri değil. Ürdün ve Mısırda görüşmek için geliyor. “sraile elini .abuk tutmasi mesajoni vermek için geldi. Türkiyeninde bölgede adam yerinde konuluyor olduğu inbaını vermek için özellikle davet edilmiş olmalı. Niye gelsin ki bilmiyorlar mı? Türkiye bu konudaki pozisyonunu dünyaya ilan etti. Bu pozisyon gerekçesini hiç vermeden traşlanmış bir şekilde dünya basınında yer aldı. Hamas terörist örgüt değil beyanatıyla Türkiye dünya ekseriyeti ülkelerinin gittiği Mersin’e değil Tersin’e gittiği ve arzu ettiği hedefe 180 derece tersten asla varamayacağı ilan edildi. İlanı almayanlara ima edilmiş oldu. Yine yakın bir zamanda. Türkiyenin o meşhur Dünyanın 5’ten büyük oldıuğu argumanını Rusya geçenlerde elinin tersiyle itiverdi. Ele güne karşı Türkiyeye adeta sen bu lige çıkamazsın tavrı kondu. Dünya arenasında Türkiye kendini izah edebilmekte yeterli değil,

  9. Otoriteye saygılı olunsun!
    Güneydeki sevdiğimiz küçük ülkenin otoritesi otorite de bizimkisi bostan korkuluğu mu?
    Türk yargısı altın çağını yaşıyor!
    Gazeteci ya da soytarı, kimse dokunulmaz değildir!

    • Bütün gazetecileri içeri atınca itibarınız yükselmiyor. Tersine düşüyor. Ülkenin bir otorite başı var evet, ama otoritesi Kapıkule’ye kadar. Ordan ötede hükümsüz kalıyor. Saygıda küsür etmediğimiz otoritenin hüküm sürdüğü tek yer milletin tepesi. O milletin ve ülkenin itibarı ve hükmü ise malum.

      • CHP’deki bu “değişim” denen şey o kadar halkın umurunda değil ki, Ankara Vali yardımcısının usulen karşıladığı ABD Dışişleri Bakanı Blinken’ın Türkiye ziyaretiyle “umursamazlık” konusunda yarışabilir.

        Antony Blinken İsrail’in işgali altındaki topraklara “Yahudi” kimliğiyle geldiğini söylemişti. Özgür Özel’in partinin başına hangi kimliğiyle geldiğini henüz bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey tıpkı selefi gibi kongre salonunda adeta bir dini ritüeli yerine getirir gibi PKK’nın siyasi sözcüsüyle, Gezi terörünün cezaevindeki liderlerine selam göndermesi oldu.

Yoruma kapalı.