Bugün bir haberden hareketle Malezya’da yaşanmış bir olayı gündeme taşıyorum: Politikada yaş önemli değildir…

16
Reklam

Politika sahnesinden çekilmenin bir yaşı var mıdır?

Bu soru aklıma Malezya’nın geçen yılın sonlarında başbakanlığa yeniden gelen devlet adamı Mahathir Muhammed’in yaşını hatırladığımda geldi.

Malezya başbakanı Mahathir Muhammed 10 gün sonra 94 yaşına girecek. İlk kez 1981 yılında o makama gelmiş, 20 yıldan fazla bir süre ülkesini başbakan olarak yönettikten sonra, 78 yaşındayken, 2003 yılında politika sahnesinden çekilmişti.

Neredeyse 20 yıl aradan sonra yeniden politika arenasına dönmesi, 93 yaşında başbakanlığı teslim alması bu alanda bir rekor.

Şu haber konuya dikkatimi çekti:

Malezya’dan haber kupürü..

Önceki gün Malezya’nın yolsuzlukları incelemekle görevlendirilmiş Yozlaşma Karşıtı Komisyonu (MACC) bir film yapımcısı olan Riza Aziz’i gözaltına aldı. Riza Aziz film yapımcısı ama bir başka özelliği daha var: Mahathir’den önceki başbakan Najib Razak’ın üvey evladı. Şu anda ülkesinin kendisi tarafından kurulmuş varlık fonunu kendi özel hazinesi gibi kullandığı iddiasıyla cezaevinde bulunan Najib Razak’ın eşi Rosmah Mansor‘un daha önceki evliliğinin ürünü Riza Aziz

Martin Scorsese’nin yönettiği, Leonardo DiCaprio’nun başrolünü üstlendiği ‘The Wolf of Wall Street’ filmini izlediyseniz, Riza Aziz’in şirketinin çevirdiği bu filmde anlatılan hayatların Amerikalılar tarafından değil, Malezyalı bir grup tarafından yaşandığını kolayca hayal edebilirsiniz.

Billion Dollar Whale’ (Milyar Dolarlık Balina) bir kitap ismi. Kitap bir devletin (bu Malezya oluyor) maddi varlığının işini bilen bir-iki kişi tarafından nasıl iç edilebildiğini anlatıyor. Kitabın yazarları Tom Wright ve Bradley Hope üç yıllık bir araştırma sonucu kaleme aldıkları eserlerinde Malezya’da yaşanmış, dönemin başbakanını cezaevine gönderen, yaklaşık 20 yıl önce politik hayatı terk etmiş Mahathir Muhammed’i yeniden başbakanlığı üstlenmeye zorlayan büyük soygunu anlatıyor.

Milyar dolarlık soygunu…

Kitap Jho Low diye anılan bir Malezyalı’nın 31. yaş gününü kutladığı 3-4 Kasım 2012 gecesinin anlatımıyla başlıyor. Büyük gece için Las Vegas’ın ünlü Palazzo Oteli’nin beşinci katındaki başkanlık dairesi bir geceliğine 25 bin dolara kapatılmıştır.

Dünya ünlülerini ağırlar Jho Low o gece. DiCaprio bir başka ünlü artist Benicio Del Toro ile gelmiştir. O sıralarda henüz yapım aşamasında olan ‘Wolf’ filminin yönetmeni Scorsese de geceyi şereflendirir. Hollywood yanında müzik alemi de en ünlülerle temsil edilir o gece. Goldman Sachs bankası yöneticileri ile Abu Dabi’nin en zengin yatırım fonunun yöneticisi Mohamed Al Husseiny gibi Ortadoğulu işadamları da kalabalık arasında fark edilmektedir. Sachs ve Al Husseiny Malezya ekonomisinde ağırlığı olan isimlerdir.

Arkadaşlarının tombiş görünümüne bakıp ‘Panda’ diye de andıkları Jho Low’un yeni yaşına girişini kutlayanlar arasında Paris Hilton da vardır, Kim Kardashian da. Hollywood’tan Bradley Cooper, Zach Galifianakis ve Jamie Foxx da oradadır. Kore’den o yılın hit şarkısı ‘Gangham Style’ı söylemek üzere Psy adlı şarkıcı da grubuyla çağrılıdır.

Gece boyunca bir şarkıcı sahne alır, o bırakır bir diğeri maharetini sahneye taşır. Britney Spears sona doğru altın renkli kostümüyle sahne alıp kalabalıkla birlikte “İyi ki doğdun” serenadında bulunurken salonun ortasına getirilmiş dev pastaların içerisinden kadınlar fırlar…

O geceki kısa performansı için yalnızca Spears’e altı haneli bir çek ödendiğini belirtir yazarlar…

İçki su gibi akar o gece.

“Kimdir Jho Low, etrafa saçtığı bu dolarların kaynağı nedir?” sorusunun cevabı sonradan, 2018 yılında patlayıp Malezya’yı karıştıran bir finansal skandalla alınacaktır: Low aslında kendisine ait üç kuruşu olmayan biridir; etrafa saçtığı dolarlar kendisine emanet edilmiş ülkesi Malezya’nın parasıdır.

Ülkeyi 2009-2018 yılları arasında başbakan olarak yönetmiş Najib Razak kurduğu varlık fonunu kullansın diye henüz 20’li yaşlarını sürdüren Jho Low’u görevlendirmiş, o da bir milyon dolarlık fona hükmeder hale gelince paraları çarçur etmeyi başarmıştır.

Olay skandal boyutuyla ortaya çıkınca Malezya karışır, Najib Razak’ı cezaevine, Mahathir’i de 93 yaşında yeniden başbakanlığa taşıyan süreç yaşanır.

Dünyanın en yaşlı devlet yöneticisi bugün Malezya başbakanı Mahathir Muhammed’tir.

Politikacının yaşı önemli olmadığı gibi, “Ben uzlete çekildim” diyenini bile yeniden sahneye davet eden süreçler politikada yaşanabilir.

Riza Aziz’in önceki gün gözaltına alınması, 1 milyar doları aşkın paranın peşine düşen Komisyon’un işin peşini bırakmayacağını düşündürüyor.

‘Milyar Dolarlık Balina’ kitabı Komisyon için bir yol haritası sayılabilir.

ΩΩΩΩ

Reklam

16 YORUMLAR

  1. Sayın Koru,

    Bu yazıyla gemileri yaktığınızı resmen ilan etmişsiniz açıkçası.
    Yaşlı politikacının dönüşü yazının süsü, şekli. İçerik felaket.
    Olay, tabii, Malayzia’da geçiyor.
    Bu arada, orası neresiydi; Türkiye’den kimler orada akademisyenlik yapmıştı, ve kimin sponsorluğu ile!?
    Bu yazıyı biraz genişletmek lazım bence, öte yandan.
    Yukarıdan aşağıya, merkezdekilerden şu an çepere veya dışarı atılmışlara bayağı isim sıralanabilir.
    İyi de olur ayrıca, bir trafik ortaya çıkar; Türkiye odaklı İngiltere, Saudi Arabiya, Malayzia… İhvan…
    Herkes, elbette, günahıyla yargılanacak; öyle biliyoruz! Ve, camide nasılsa ,sıratta da öyle!
    Velhasıl, adam kayırmanın gereği yok, hepi topu günahkar ve suçlu!
    Hepsi eski dostlar, ve hepsi hala dostlar… Malum!
    Saygılarımla.

    Murat

  2. Gerek politika gerek diğer işlerde yaş oldukça önemlidir. Notere gittiğinizde 70 in üzerinde iseniz akıl sağlık raporu sorarlar durum böyle iken mezara kadar koltukta beklemek hiç doğru değil. Gençlerin önünü açıp dinamik insanlarla işi götürmek her daim daha hayırlıdır.

  3. Sermaye
    Sermaye dünyayı yönetmek için önce iktidara getireceği kimselere suç işletir. Kendisi işlemezse karısı işler, karısı işlemezse çocuğu işler. Sonra iktidar edince de onu istediği gibi kullanır. Dinlemezse dosyayı harekete geçirerek iktidardan indirir.
    Sermaye’nin suç araçlarından birincisi kadındır, ikincisi Dolar’dır, üçüncüsü yolsuzluktur, dördüncüsü ise irticadır. Eskiden irtica suç sayılıyordu. Müslümanlar diğer araçlarla, indiremiyorlardı ama irtica deyip askerleri harekete geçiriyorlardı. CHP-MSP koalisyonu bunu sona erdirdi ve şimdi bu silahı o kullanıyor.
    İslamiyet’te rüşvet haramdır ama yasak değildir. Yani cezası yoktur. Rüşvet alanın haksız tarafları yargı tarafından iptal edilir. Rüşvet veren bedava vermiş olur. Dolaysıyla artık cezalandırmaya gerek kalmaz. Görevi görevliden almak dayanışmasının işidir.
    Malezya’da olan da budur. Sözünü dinletemediği kimseyi makamından indirmiştir. Bunu da eskiden indirdiği birinin aracılığı ile yapmıştır. Türkiye’de bu indirme ve çıkarmaları yapmakta ama Sermaye istediğini kimseye yaptırmaktadır. Ordu direniyor. Halk da orduyu destekliyor. Böylece Türkiye durmadan gelişip imparatorluk gücüne gitmektedir.
    İmamoğlu’nun seçilmesi Türkiye’deki Sermaye’nin oyununu bir daha bozmuştur. AK Parti, Ordu, halk demokrasiye inanmaktadır. Türkiye’de 1950’den beri gerçek seçim yapılmaktadır. İktidar olanları Sermaye satın aldığını sanmakta ama bütün iktidarlar Türkiye’yi ileriye götürmektedir.
    Biz Allah’a hamd ederek ortaklık ekonomisi çalışmalarına devam edeceğiz.

  4. Hasan Günay 4 Temmuz 2019 at 02:13
    Merhaba Fehmi bey.

    Gerçekten uzuuun (!) bir aradan sonra yeniden merhaba ve hoşgeldiniz.

    Evet, “onları” kaderiyle başbaşa bırakalım. Yaptıkları yanlarına kalsın…

    Siz arşivlerinizi de yanınıza almış olarak okurlarınızla baş başa kalınız.

    O sizi okumuyordu ama takip ediyordu. Zülfü yare dokununca avaneler mesai yapmaya başladılar ve fitneyi uyandırdılar.

    Korkmuyor değilim; “elinizi kolunuzu sallayarak gezmeyi” çok görüp başınıza bir badire açmalarından…İnşallah bu “gözüdönmüşlüğü” göze al(a)mazlar.

    Şimdi sitenizi geri almanızın maliyeti yüksek olmuştur sanırım.

    Site reklamlarını tıklamanın haricinde okurlarınıza bir abonelik teklifi yapmak bana düşer mi bilmem; okurlar ne der bu konuda onu da bilmem, lâkin buna bir çözüm bulmada biz (okurlar da) hisse sahibi olmalıyız diye düşünüyorum.

    Tekrar geçmiş olsun, tekrarı yaşanmasın inşaallah.

    Yorumu Cevapla
    Bernar 4 Temmuz 2019 at 11:36
    Çok değerli bir arkadaşımızsınız, Hasan Bey. Öneriniz çok yerinde. Heyecanla katılıyorum önerinize. Hatta, okurları olarak, Fehmi Bey’i köşeye sıkıştırmak için biz kampanya başlatalım.

    Yorumu Cevapla
    Baran 5 Temmuz 2019 at 12:24
    Ben her kampanyaya el verdiğince destek olurum

    Yukarıda ki 4 Temmuz yorum yazısına FK okurlarından Bernar ve Baran beyler ile bir de Nurdan hanımdan sadece üç kişilik ciddi bir katkı geldi henüz.

    Bernar bey de işi ”BİZ OKURLARA BİR DAYANIŞMA VASITASI YARATIN FEHMİ BEY!”diye eti kemiğe büründürdü..ama ne Fehmi Bey’den bir ses çıktı ne de diğer okurlardan bir tık…

    Biliniyor ki bizler FK’yı ”bedavaya” okuyoruz bunca zamandır. Google reklamlarından alacağı payı da ”tıklama yapmayarak” esirgedik hep…

    Ee…şimdi elini taşın altına koyma vakti… Ötesi FK’nın hakkını ödeme zamanı.

    Ben diyorum ki; (Bernar Bey’in) ”BİZ OKURLARA BİR DAYANIŞMA VASITASI YARATIN FEHMİ BEY!” adına Sn Koru sitesinde bir ”abone butonu” oluştursun. İsteyen okur, şartları mucibince buradan FK’ya (OCAK MEDYA’ya) abone olsun.

    İyi olmaz mı?

    Çok iyi olur.

    Hayır bu olmaz denirse…

    Varsa başka bir yolu, o da önerilsin.

    ”Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” (olmalı). :))

  5. Fehmi bey iki günden beri sitenize giremiyordum meğerse bu gün öğrendimki sitenize böylke birsaldırı yapılmış,önceliklegeçmiş olsun diyorum.Yazar olarak yazılarını okuyabildiğim bir kaç yazardan birisiniz lütfen bu sözlü veya fiber saldırılar karşısında yılmayınız.Çok eski bir okuyucunuz olarak elimden gelen maddi veya manevi desteği vermeye hazırım.Her sıkıntının arkasından bir ferahlık vardır diyorum.

  6. Bu yazıyla ben, Malezya ile ülkemiz arasında var olan iki benzerliği gördüm.

    Birincisi bizde de ihdas edilen varlık fonunu; ikincisi ise, kurulması beklenen ve kurucular kurulu içerisinde Sn. Koru’nun da adı geçen yeni parti kurucularının ”yaşları ileri olan siyasetçiler” diye eleştiriliyor olmasına Koru’nun ”bu da bişey mi, bakın Malezya’da yaşı 100’e dayanmış politikacılar iş başında” dercesine bir uyarısını görüyorum.

    Araştırırsak Malezya gibi dünyanın değişik ülkelerinde de yaşı bayağı ileride ve hala işbaşında olan politikacıları da görürüz. Demek ki, politikada yaş önemli değilmiş; gerekleri yerine getirildiğinde, şartları olgunlaştığında (dün dündür…, başarıya giden her yol mubahtır v.b. söylemler malesef ”olgunlaşan şartlar” içerisinde yerini almıştır) ve bir de halkın teveccühünü kazandığında ileri yaşlarda da işbaşında olabiliyormuş siyasetçiler.

    Aksi de olabiliyor; Emanuel Macron gibi ve bizde de, şimdiden siyasetin zirvesine namzet görülen Ekrem İmamoğlu gibi yaşı itibariyle genç sayılabilecek ama büyük zirve makamlara göre daha küçük (yönetim tecrübesi/görgüsü itibariyle) politikacılar işbaşı yapabiliyor veya o makamlara namzet görülüyor.

    Malezya, Malezya’nın varlıkları üzerinden söğüçlenen ve yabancı ellerde o varlıklar üzerinde tepinen yönetime karşılık Mahathir Muhammed’i ilerlemiş yaşına rağmen yönetime taşıdı taşımasına da ‘acaba; orada yeni genç politikacılar ve yeni siyasi oluşumlar yoktu da halk ona mı muhtaç kaldı’ diye düşünesi de oluyor insanın.

    ‘Varlık fonu üzerinden Malezya’nın sabık yönetiminin yargılanıyor olması gözlerin, bizde de kurulu bulunan Varlık Fonuna çevrilmesini mi yeğliyor yazısında Sn Koru? diye aklıma takılıyor olması, benim bir kuruntum mu ya da yazarın böyle olsun mu itiyor.

    İkisi de olsun ya da olmasın, ben, bizde de kurulu buluna Varlık Fonunun faaliyetleri nelerdir? Fonda biriken mal ve nakit miktarı ne kadardır? Fon kuruluş amacına uygun faaliyet gösteriyor mu? Fon bu güne kadar kuruluş amacının ne kadarını gerçekleştirebildi? gibi soruları düşünmeye başladım bile.

    Sizler bu yorum yazısını okuya durun, ben, bizde de 2016’dan beri kurulu bulunan Varlık Fonu hakkında aklıma üşüşen soruların yanıtlarını en azından internet ortamında bulmaya çalışayım.

  7. Ocak medyanın dönüşünü bekliyoruz..

    Hergün ısrarla birkaç kez yayına başlanıp başlamadığını kontrol ediyorum..

    Bizleri çok bekletmeyeceğinizi umuyorum.

  8. Ocak medyanın dönüşünü bekliyoruz..

    Gergin ısrarla birkaç kez yayına başlanıp başlamadığını kontrol ediyorum..

    Bizleri çok bekletmeyeceğinizi umuyorum.

  9. “Bir musibet bin nasihatten iyidir.” diyerekten Fehmi Bey’e geçmiş olsun diyorum…

    Fehmi Bey in bugünkü yazısı; geçen haftaki Yeniçağ gazetesinden aldığı Taş Devri karikatürünün bir tekzibi niteliğinde sanki….Bahçeli ve Erdoğanı Taş devrinde göstermişti Fehmi bey…

    Dünkü yazısına vesile olan Bülent Arınç ın vicdani duruşunu tebrik ediyorum…İnşallah Fetöcülerle KHK lıkarın ayrışmasına vesile olur… Bu ayrışmanın hızlı olması birazda Khk lıların seslerinin çok duyurulması ile alakalıdır…Khk lıların kendilerini Fetöden ayrıştırması çok elzemdir….Sadece hükümeti suçlayarak fetö ye bir şey demeden yapılan yorumlar kendilerine katkı sağlamaz…sadece fetönün ekmeğine yağ sürer…..Bu mihvalde yapılacak yorumlar kendileri için çok önemlidir…..
    Kendilerini Fetöden ayrıştırmayan KHK lıların varlığı masum olan binlerce Khk lıları etkiliyor…..

  10. Ortadaki Rıza Aziz Acun’unun Malezyalı bir kardeşiymiş gibi. Veya o’nun biraz basık suratlı versiyonu… Malezya gelişmekte olan bir ülke. Sözkonusu olay bizimkiler için tam bir ibretlik durum. Üstelik benzer durumlar kısmen de olsa yaşanmış durumda. Mahathir Muhammed, Najib Razak’ı bir zamanlar kendi partisinde başbakan olmasına vesile olmuş bir siyasetçi. Sonra da “bu iş benim siyasi hayatımda yaptığım en büyük hata idi” deyip muhalefet cephesine geçmiş ve o yaşında seçimi kazanmış biri. Sorumluluğu geç te olsa idrak edebilmiş olmak “çok güzel hareketler” arasında. Geç te olsa sebep olduğu bir haksızlığı gidermek, mazlum bir halkın parasını yiyenlerden kanunlar önünde hesap sormak o yaşında ona yeni bir enerji vermiş sanki. 1MDB skandalı 4 yıllık bir geçmişe ve rezilliğe sahip.

    Malezya’nın bu durumundan insan ister istemez bizim “varlık fonu”nun nasıl yönetildiği konusunda meraklanıyor. Şeffaflık gibisi yok! Bu arada, sansasyonal bir seçimle, IBB şeffaflık vadeden bir yönetimine geçmiş oldu. Hayırlı olsun. Gazetelere göre o genç yaş döneminde İmamoğlunun ailecek malvarlığı 4-5 milyar TL. Bunda önceki Belediyecilik tecrübesiyle ilişkili herhangi bir suistimalin rolü yoksa helal olsun… Şeffaflık kapsamında bu kadar paranın nasıl kazanıldığını ortaya koyabilirse örnek bir hareket olur, çünkü o da belediyecilikten gelen bir geçmişe sahip. “Hak yemem ve yedirmem” diyerek iyi bir algı oluşturmuştu, üstelik!

  11. Politika da yaş değil,kişisel zaaflara takılma ve takılmayanlarda da cehalet veya evrensel değerlerin uygulanması zeminini koruma cesaretine sahip olmama problemi vardır.

  12. Bir iki sefer denedim site çıkmayınca denemeyi de bıraktım. Biraz önce normale dönüşü farketmiş oldum. Sonuçta, üzücü bir durum. Geçmiş olmuş Fehmi bey. İnşallah, böyle çirkin bir gövde gösterisine bir daha tenezzül edilmez. Bu iş “milliyetçiliğe” ve koalisyon ortağına oy ve kredi kazandırmaz; gözden düşürür. Şayet itham edilen konu doğruysa belgeleriyle kanunlar gereği gerekeni yaparsın. Konuyu kürsüye taşıyıp aleni hedef tahtası oluşturmak ne bir mertlik ne de ahlaki bir durum. Taşeron infaz ekibini ve harekete geçirenleri kınıyorum. Ülkenin normalleşmesine katkıda bulunmak varken, radikalleşmesine sebep olmak ülkeye neticede zarar getirir (2*2 = 4). Ülke önemli değil de bunu partizan bir amaçla yapıyorlarsa parti de zarar görür (2+2 = 4). Sn siyasetçi böyle bir şeye sebep olduğunu farkettiyse telafi etme yönünde dostça bir mesaj vermesi “yahşi” bir adım olur. Vatan sağolsun deyip bazı şeyleri sineye çekmek bir olgunluk örneğidir ve bu, sessiz kalmaktan iyidir.

  13. Fehmi bey sizin bu yaziniz bana bu sitenin trollerinin akillarinca sık sık bizim yaşimiz ile kafa bulacam derken nasil kafayi yediklerini hatırlattı.

    Biz ne kadar şanslı bir ülkeyiz…. Şu an o filimin yeni visiyonu orjinal karekterleri tarafindan, bizde sahneleniyor.

    Yalniz oynanan filimin rantlarindan yararlanan, bazı düşünce özurlülerin o filim hiç bitmemesi için bütün cahaletlerini sergiliyorlar.
    Zavallilar o kadar çarasizlerki! Çamur atiyorlar attıklari çamurlar gerisin geri kendi yüzlerine yapışiyor. Ne yapsalar olmuyor. Sonunda aynen İstanbul seçimlerinde olduğu gibi husrana uğruyirlar.
    Harhalde kafalarini insanlarin yaşlari ile bozmalari, iftira melzemeleri kalmadığindan dolayı, olsa gerek.

Yoruma kapalı.