CHP’de olanları yasalarıyla ünlü Murphy’e sordum; ortaya iyi bir tablo çıkmadı

19
Reklam

Araç kullanırken ne zaman şerit değiştirsem, aklıma hemen “Trafik sıkışık diye şerit değiştirdiğinde terk ettiğin şerit daha hızlı akar” diyen Murphy yasası gelir.

Nasıl gelmesin, hakikaten her seferinde şerit değiştirdiğime pişman edecek derecede hayal kırıklığı yaşarım.

Murphy yasalarının aklıma gelmesinin güncel bir sebebi var: CHP’de yaşanan ve kamuoyunun bilgisi dahiline giren her şey Amerikalı mühendis Edward A. Murphy Jr’un birinci yasasını bana hatırlatıyor…

“Bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, o şey mutlaka ters gidecektir” der o yasaların ilk maddesi…

CHP’de işler hep ters gidiyor…

En son olayı herkes duymuş olmalı: CHP’nin önemli isimleri, İstanbul’un CHP’li büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun davetiyle yapılan bir zoom toplantısına katılmışlar ve parti yönetimini ‘değişime’ nasıl yönlendirebilecekleri konusunu tartışmışlar…

İçlerinde TBMM grup başkanı ile başkan vekilinin, parti meclisi üyelerinin bulunduğu sekiz kişi böyle bir konuyu konuşmasın mı? Ne mahzuru olabilir?

Bana göre hiçbir mahzuru yok. Hatta üzerlerine ölü toprağı serpilmiş görüntüsü alınan bir partide hayati önem taşıyan konuların tartışılması, CHP’lileri ve son seçimde onun cumhurbaşkanı adayına oy vermiş geniş kitleyi memnun bile etmiştir.

Reklam

O halde?

Anlaşılan, toplantı genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulağına gitmeyeceği düşünülerek -yani gizlice- yapılmış olmalı. Öyle olmalı ki, bir saatten fazla sürdüğü bilgisi alınan görüşmenin 14 dakikalık bir bölümü görüntülü olarak YouTube’da erişilir hale gelince, katılanlarda bir panik havası seziliyor.

Genel merkez de toplantıdan memnuniyetsizliğini belli ediyor.

Videoyu izleyenler de izlemeyenler de, içerik üzerinde durmak yerine, görüntüleri kimin gizlice kaydettiğini, kimin YouTube’a koyduğunu tartışıyorlar.

Pazar günü yapılan çevrim-içi toplantıyı kim gizlice kaydetmiş, çarşamba günü isteyen herkesin erişebilmesini kim sağlamış olabilir?

Önemli mi bu?

Bana göre hiç önemli değil. Genel merkezin toplantıyı öğrenince rahatsız olmasını da anlamsız buluyorum ben. Tartışmanın yalnızca bu boyutuyla yürütülmesi de saçma bence.

Anlamsız veya saçma ama, zaten CHP’de her şeyin, Murphy’nin yasalaştırdığı gibi, düz gitme ihtimali yok. Bir şey olacaksa o mutlaka ters gidecektir CHP’de…

Reklam

Yasa CHP’de bundan sonra yaşanacaklara da uygulanabilir.

Kemal Kılıçdaroğlu son seçimin sorumlusu kabul ediliyor. Genel başkan olduğuna göre elbette en üst düzey sorumlu o. CHP, yanına bir-iki muhafazakar ve bir-iki milliyetçi partiyi de aldığı halde, son seçimde de klasik oy oranını aşan bir başarı gösteremedi. 

Orada ilk ve tek sorumlu Kılıçdaroğlu sayılabilir.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, yüzde 48 civarında oy aldığı halde, cumhurbaşkanı adayı olarak girdiği seçimi de kazanamadı.

Fakat orada tek sorumlu o mu?

Zoom toplantısını düzenleyen İstanbul büyükşehir belediye başkanı İmamoğlu da cumhurbaşkanı yardımcısı olacaktı seçim kazanılsaydı. Seçimin kaybedilmesinde ona hiç sorumluluk düşmüyor mu?

Düşüyorsa ne diye hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranabiliyor?

Sekiz ay sonra yapılacak seçime yeniden aday olarak katılırsa seçilebilir mi İmamoğlu; bundan kuşku duyanlar ve şu sıralardaki davranışını onun da aynı kuşkuyu paylaştığına bağlayanlar var.

Görüşmenin öğrenilmesi CHP’deki iç çekişmenin kamuoyuna önceleri yansıyandan çok daha derin olduğunu açığa vurdu. Kılıçdaroğlu en tepede yalnızları oynuyor görüntüsü ortaya çıktı. [Hakkını yememek için, Faik Öztrak’ın adını ‘hala sadık’ olarak geçirmem gerekiyor.]

Böyle bir parti görüntüsü hiçbir partiye yakışmayacağı gibi 100 yaşına merdiven dayamış CHP’ye de yakışmıyor.

Apar topar da olsa o toplantıda ele alınan konuları görüştürmek üzere parti meclisini toplantıya çağırmak akıllıca bir davranış. Herhalde hala sadık olanları arkasına alıp oradan kendisine güven duyulduğu görüntüsüyle çıkmaya çalışacaktır Kılıçdaroğlu.

Oradan çıkacak böyle bir görüntü bir anlam taşır mı?

En iyisi bu soruyu Murphy’e sormak.

Murphy yasaları arasında şu da var: “İşler iyiye gitmeden önce kötüye gider… İşlerin iyiye gidebileceğini kim söyledi?”

ΩΩΩΩ

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Hangi şeride geçsem oşerit duruyor başka,
    Hangi şeritten çıkarsam o şerit yürüyor açılıyor başka şeydir.
    CeHaPe zihniyetinin olmayan haberi dedikoduyu magazinleştirmesi bambaşka!!
    Ben telefonda konuşurken gizli saklı birşey varsada (iki kişinin bildiği sır sır değildir) birilerinin dinlemesede dinliyor olabileceğini dinlemiş gibi mutlaka olacağını😂😂😂
    Varsayarım ve bir güzel iyi dileklerimi de dinleyen yoksada mutlaka dinliyormuş gibi yapanlara yollarım.🤣🤣🤣
    Faiz:19 olsaydı başka şeydi,
    17,5 olunca olur başka şey🙂
    (19 da kim bilir kimler veryansın etmiştide; öldük bittik battık kov as kes demişti)
    Memura 22 zammında vergiye gideceğini duyan garipler de feveran edecekler, değiller şimdilik farkında😴🥱
    Haa.. bu arada ceviz ağacıyız biz gülhane parkında diyen muhalefet varsa!…
    Ceviz meviz yok kalmadı orda, Hürrem sultan götürdü giderken yanında😂😂

  2. JURISTOKRASI
    Fehmi Beyin sayesinde burayı bizler bir nevi serbest kürsü olarak kullanabiliyoruz , teşekkür ederiz .
    Evet , bu gün adli tatil başladı , Eylülde görüşmek üzere bay baaay !
    Ee.. hani askerî tatil , mülkî tatil , sıhhi tatil , emniyet tatili … bunların başı kel mi !
    Mahkemeleri kapat , nöbetçi mahkemeler vaziyeti dare etsin , sen tatile git !
    Bu devlette millet adına görevli ve milletin vergilerinden maaş alan görevliler ,kendileri için , akla hayale gelmeyen imtiyazlar ediniyorlar, kimseye hesap vermezler,bunları tepe tepe kullanırlar!
    Tabii ki balığın baştan kokması, mebuslardan başlıyor, adamlar iki sene vekillik yapıyor, ömür boyu emekli oluyor !
    Ye babam ye ,devlet malı deniz yemeyen domuz !

    • Mucib bey “Tabii ki balığın baştan kokması, mebuslardan başlıyor, adamlar iki sene vekillik yapıyor, ömür boyu emekli oluyor !” neyim diyorsunuz, ama 7 dönemdir chp mebusu olduğu halde bir türlü emekli olamayan biçarelere de bir çift sözünüz yok mu?

  3. “Gömleğin ilk düğmesini yanlış iliklersen diğerleri de yanlış gider.”
    Hadi biraz akıcılık katalım söze;
    “Yanlış yerden iliklenen düğme, gömleğin yakasından da paçasından da belli olur.” Diyelim.
    Türk Halk Kültüründe düğme ile ilgili bir çok inanışlar vardır… “Murphy Yasaları” ile Yazarın zenginleştirdiği güncel konudan ziyade CHP, siyaset ve siyaset sosyolojisi ile irdelenmesi gereken bir partidir. Her biri ayrı bir makale olacak kadar önemli konu başlıklarını soru kipi ile sıralayarak katkı sunmak gerekirse bunlar:
    * CHP, Devlet Partisi midir?
    * CHP devrim partisidir de karşısındakiler karşı devrim partisi mi?
    * CHP kurumsal bir partidir de karşısındakiler lider partisi mi?
    * CHP kurumsal bir parti ise lider değişimi neden sancılıdır?
    * CHP devlet ile milleti birbirine kaynaştırabilen bir parti midir? Öyle ise ona taraftar olmayan büyük bir kitle neden “devlet ayrı iktidar ayrı” düşüncesine sahiptir?
    * CHP Cumhuriyet ile demokrasi arasında nasıl bir ilişki kurabilmiştir?
    * CHP muhafazakar ve dindarlar ile ilişkisini kamusal alanda kurabilmek için ne yapabilmiştir? Kamusal alan dışındaki ilişkisinin varsa ölçüleri nelerdir?
    * CHP statükonun partisi midir? 20 yıllık AKP iktidarı karşısında statüko ve vesayet ile ilişkileri ne boyuttadır?
    * CHP düne kadar Cumhurun partisi, karşısındakiler ise Milletin partisi iken geçmişin Milleti nasıl Cumhur olmuş da CHP kendisini, adını koyduğu millet ittifakının bir parçası yapmıştır? CHP’ liler partisindeki bu değişimi sağlayan liderlerini anlayabilmişler midir? Öte yandan CHP lideri bu değişimin tabanda sosyolojisini oluşturabilmiş midir? Bunun için yeterli zamanı olmuş mudur?
    * CHP kendisini mi yoksa liderini mi değiştirecektir? Hangisi daha sancılı ve zordur?

    Zoru seçen hiç kuşkusuz Türk demokrasisine hizmet edecektir.

  4. Chp de olanları valla doğrusu çekirdek çitleterek zevkle izliyorum.yazar gecen gün yazmışti..uyariyorum daha bu iyi günlerimiz diye😂bende aynısını diyorum…chp liler bunlar daha iyi günleriniz..

      • Benim okumalarıma göre akparti zihniyeti CHP zihniyetini dönüştürüyor. Peki nasıl dönüştürüyor? Bunu Çin komunist partisine (ÇKP) bakarak da anlayabilirsiniz!

        Burada özellikle 1923-1949 dönemi CHP’sinden ve 80 dönemi sağ-sol ideolojik kavgasının intikamının alındığını düşünüp çekirdek çitleyerek izleme keyfini yaşayabilirsiniz elbette. Fakat Sizce bu, yani Çin komunist parti benzeri bir akparti yönetimi tarif ettiğiniz CHP’nin hiç istemeyeceği bir şey mi? Bence üzerinde düşünseniz de olur düşünmesenizde:))

  5. Kasetle gidiş geliş beni ilgilendirmiyor. Kasete ihtiyaç duymadan layık liyakatli birini o koltuğa otırtamayan siyaset, başlamadan çürümüştür benim gözümde.
    KKILIÇTAROĞLU masa siyasetini (bir amaçla!) başarmış mıdır? Başarmıştır.
    İyi bir ele başı mıdır? Evet! (Apo da hatta fetö de bir iyi elebsşı olmasa birini özel adaya öbürünü malkanelere yerleştirip korumazlardı herhalde).
    Demekki siyasetçi o koltukta oturan BULUNMAZ HİNT KUMAŞI DA OLSA!!!
    Olmaazzz!! Olmuyormuş!!! Olmaxmış!
    Ne olmalı?
    Halkı arkasından sürükleyip götürecek!
    Yapacaklarını annatabilip, inandıracak!
    Yanındakileri brütüs olarak değil,
    Kardeşim esad (pardon esed olmuştu sonra)
    Her neyse, kardeş yoldaş karındaş Böyyük adam Atatürk artık ne derseniz size kalmış!
    BÖYLE BİRİNİ (adam demiyom bak) ADAM / KADIN BULAN!…
    malı götürür (yani oyu alır).🤗😂🤔🙂

  6. İstanbul kar altında kaldığı, milyonlarca insanın yollarda büyük perişanlık yaşadığı ve İBB’nin yolların tuzlanması dahil yapması gereken vazifeyi hakkıyla yapmadığının anlaşıldığı gün o kösteklerden biri İmamoğlu’nun majestelerinin elçisiyle Boğazda balık yediğini ifşa edivermişti.

    İmamoğlu’nun umduğunun aksine, Batılı büyükelçilerle geçirdiği vakit başına hep dert oldu. O kendisinin önemli, merak edilen, büyük siyasetçi olduğuna delil sayarken bu gizli görüşmeleri, Kılıçdaroğlu ise ifşa edilen her görüntünün, bilginin ardından İmamoğlu’nu “başı küçükken ezilmesi gereken” bir tehdit olarak kodladı.

    Belki adı Kılıçdaroğlu’nun karşısına yazıldı, parlatıldı, hatta “yeni başkan o olmalı” diye tezahürat da yapıldı ama esasen süreç hep İmamoğlu aleyhine işledi.

    İmamoğlu’nun da en az Kılıçdaroğlu kadar siyaseten ham, samimiyetsiz ve ışıksız olduğunun anlaşılmasıyla “kurtarıcı”sız kalan muhalif seçmende depresyon zirve yapmış durumda.

    Köstebek CHP’deki lidersizliği, çapsızlığı, çaresizliği, yalanları, koltuk hırslarını bir bir ortaya çıkarıyor, görüyoruz ama ortamı kim için, ne için hazırlıyor, henüz bilmiyoruz. Vakti geldiğinde hep beraber öğreneceğiz.

  7. CHP bundan böyle “İmamoğlu ekibi”, “Kılıçdaroğlu ekibi” diye karpuz gibi ortadan çatlayacak.

    Kavganın, kaset/video üzerinden başlaması da ister istemez Baykal’a kurulan ve Kılıçdaroğlu’nu genel başkanlığa taşıyan kaset komplosunu hatırlatıyor.

    Elbette bu kaset komplosunu kuran FETÖ terör örgütü de hatırlanıyor.

    Bakınız üç gün önce Deniz Baykal’a kaset kumpası kuran komisere 26 yıl hapis cezası verildi.

    Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görevliyken KHK ile ihraç edilen FETÖ’cü komiser yardımcısı Abdül Köksal, yargılandığı Kırklareli Ağır Ceza Mahkemesi’nce ‘terör örgütü üyesi olmak, özel hayatın gizliliği ile konut dokunulmazlığını ihlal etmekten’ 26 yıl 9 ay hapisle cezalandırıldı.

    Köksal’ın, Fetullah Gülen tarafından oluşturulan emniyet içindeki yapılanma içinde yer aldığı, yargı, siyaset, iş dünyası, emniyet mensupları ve üst düzey bürokratların baskı altına alınarak etkisiz hale getirilmeleri, örgütün emir ve talimatlarına boyun eğmeleri için sanki terör örgütleriyle ilişkileri varmış gibi yasadışı biçimde telefonlarını dinlediği kaydedildi.

    Mahkeme, yasa dışı dinlemelerle ilgili 120 sanık hakkında 92 yıl 10 aya kadar hapis cezası verdi.

    FETÖ’yü CIA kullandı. FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, ABD talimatları ile ihanet etti.

    Siyasette de CHP’yi kullandılar.

    Şimdi asıl soru şu: CHP yeniden yapılandırılırken Washington kimden yana çalışıyor?

    Kılıçdaroğlu’ndan yana mı?

    İmamoğlu’ndan yana mı?

  8. Peki, bundan sonra ne olacak? İmamoğlu Kılıçdaroğlu’na galip gelebilir mi?

    Bence çok zor.

    Bir, Kemal Kılıçdaroğlu’nun son kullanma tarihi daha gelmedi.

    Evet, 13 yılda 12 seçim kaybetti ama o değil başkası da olsa o seçimler kazanılmayacaktı. Kılıçdaroğlu öyle ya da böyle ittifak formülünü çalıştırdı ve İstanbul Ankara seçimleri bu sayede alındı. Ayrıca henüz ne FETÖ ne de başka şerikleri ondan vazgeçmiş durumda.

    İki, genel başkanlık koltuğuna oturduğundan bu yana partide Alevi ağırlığı arttı. Mahallelerdeki yenilenmeden sonra bu iyice belirginleşti. Kılıçdaroğlu’nun yapılandırdığı delegeler sayesinde kurultayda kaybetmesi de mümkün gözükmüyor.

    Üç, Kılıçdaroğlu’nun kazanacak olduğunu anlayan pek çok isim de yeniden Kılıçdaroğlu’nun yanında hizalanmaya başladı.

    Dört, yerel seçimlerde ittifak dışı bir formülle kazanmanın imkânsız olduğu değerlendiriliyor. Meral Akşener dahil, şu anda “Ankara ve İstanbul’u kaybetmeyelim de” görüşünde. “İki genel başkan görüşmeye başladı bile” deniliyor. İki büyükşehir siyasetin kasası olarak görülüyor. Bu yüzden riske atmak istemiyorlar. Hülasa dere geçerken at değiştirilmez taktiği ağır basıyor.

    Beş, Kemal Kılıçdaroğlu’na dışarıdan verilen destek onun yüzde yüz seçimi kazanacağı düşünüldüğünden değildi. Seçimi kaybettiği halde o destek devam ediyor çünkü Kemal Kılıçdaroğlu etki ettiği belli gruplar üzerinden sokağı karıştırarak ülkeyi kaosa sürüklemeyi başarabilecek bir profil olarak görülüyor. Bu da Kılıçdaroğlu’nun koltuktaki ömrünün daha bitmediğini gösteriyor.

    Tüm bunlarla birlikte değerlendirdiğimizde Ekrem İmamoğlu ve taifesinden bir iş çıkmaz. Yani Kemal’in fendi Ekrem’i havada karada yener.

    Biz çekirdek çitlemeye devam edelim.

    • chp li yazar ve muhalif taifesi kilicdaroglu nun muhalif kitleyi pasifize ederek erdogan in kazanmasini sagladigi gorusunde.

  9. CHP nin sorunu güven sorunudur. İnanmak güvenmektir. Önce kendi kendisine inanacak ki, sonra seçmenleri inansın ve halkı inandırsın.

    İkincisi değişim/yenilenme sorunudur. Modern görüntüsü veren CHP aslında gelenekçidir. Bu yüzden önceliği elde olanı korumak olup değişimden korkmaktadır. Değişirse kaybedeceğini, eriyeceğini zannetmektedir. Artık değişmelidir, değiştirmelidir. Gerekirse liderini, politikasını, eskiyi, geleneğini hatta tarihini..
    Bunları yapar ve yapabilirse daha doğrusu bunları yapacak kişiyi çıkarabilirse başarıyı yakalar ve sürekli muhalefet olmaktan da muhalefet olmayı korumaktan da kurtulur belki.

    • Bu mümkün mü? çok zor hatta imkansıza yakın.
      Ancak yeni bir partiyle pekala mümkündür. Murphy’e göre de..
      Yüz yaşına merdiven dayamışken bu nasıl olur deme o yaşa yaklaşmış insan var parti niye olmasın?

    • “sürekli muhalefet olmaktan da muhalefet olmayı korumaktan da kurtulur belki.”
      demişsiniz, chp ye de muhalefet yakışıyor ama!
      Öyle değil mi?

  10. Valla bana göre iyi saatte olsunlar !
    “He de geç ” !
    Asıl önemli olan ülkenin büyük bir çöküş yaşaması ve maalesef son süratle de batışa doğru sürüklenmemizdir !
    Gerçekten büyük bir acı ve utanç içindeyim!

  11. YAPAY ZEKA MERKEZİ BOMBALAMIŞ
    Geçenlerde burada konu etmiştim.
    ABD silahlı kuvvetleri bir yapay zeka simülasyonu gerçekleştirmiş.
    Yapay zekaya önce bir düşman hedefi tanımlanarak bu hedefi yok etme görevi verilmiş.
    Sonra da hiçbir makul açıklama yapılmadan emir iptal edilmiş.
    Bunun üzerine yapay zeka, önce gerekçesiz şekilde ilk emri iptal eden komuta merkezini, sonra da iptal emrini kendine ileten iletişim merkezini bombalamış.
    Tabii ki bu simülasyon.
    Ancak özellikle pilot eğitimlerindeki simülasyonlar o kadar gerçekçi ki, simülasyonlar ğitimlerin önemli bir bölümü oluşturuyor.
    Sayın KORU Murphy yasalarına gerek yok.
    Yapay zekaya başvurmamız yeterli.
    Ancak Murphy yasalarından çok daha vahim sonuçlarla karşılaşmayı göze almak şartıyla.

Yoruma kapalı.