İktidarın seçimde tattığı ‘yenilgi’de iktidara yakın medyanın desteğinin payı ne kadardır dersiniz?

21
Reklam

Her yıl Ramazan ayında gazeteler bir sayfalarını inananları düşünüp o özel aya ayırırlardı.

Dikkat ettiyseniz giriş cümlem ‘dili geçmiş zaman’ kipi ile bitiyor.

Çünkü bu yıl gazetelerde Ramazan’a ayrılan sayfa yok.

Acaba gözümden mi kaçtı merakıyla dönüp birkaç gazeteye özellikle baktım. Bir tek Sabah’ta Nihat Hatipoğlu’na ayrılan sayfa -biraz küçültülerek- yerinde duruyordu, Hürriyet ve Milliyet’te öyle bir sayfayla karşılaşmadım.

Hürriyet ve Milliyet’in sahibi Aydın Doğan iken, Ramazan sayfaları hep olurdu; Hürriyet ve Milliyet muhafazakar iktidara yakın hale geldi ama, gazetelerde o sayfalar artık yok.

Acaba gazetelerin sahibi muhafazakar sermaye, okurları için Ramazan’ın fazla bir anlam taşıdığını mı sanmıyor?

Sorun anlamsız, ancak durumu da anlamak zor.

Günümüzde gazeteler ve televizyonların sayıca büyük bölümü iktidara yakın sermayenin elinde. Bir seçim dönemi geçirdik, o gazeteler muhalefetin haberleri ile sözcülerinin açıklamalarına sayfalarında gıdım yer verdiler.

Reklam

Muhalefet, TRT’den de benzer şikayetlerini dile getirdi. Devletin televizyonu, iktidar ile ilgili haberlere saatler ayırmışken, muhalefetin haberlerini dakikalarla geçiştirmiş.

Gazeteler ve televizyon kanalları -iktidara yakın bilinenler- tek yanlı haberler ve yorumlarla yayınlarını seçim gününe kadar sürdürdüler.

Ramazan’da yapılan seçimler, muhafazakar partilerin lehinde sonuçlanırdı, bu defa öyle olmadı.

AK Parti iktidara yürürken kendisini destekleyen bir-iki gazete ile tek bir TV kanalı vardı, Tayyip Erdoğan o dönemde seslerini duyurmakta zorlandıklarından şikayet ederdi; bu defa, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hemen her kanaldan gündüz-gece kitlelere ulaştı; gazetelerin büyük bölümü AK Parti bülteni gibi çıktı. Sonucu biliyoruz.

Medya desteğinin yararını göremedi AK Parti bu seçimde.

Zararını görmüş olabilir…

Politikacıların seçim öncesinde sonradan boşa çıkabilecek vaatlerde bulunduklarına, bazen gerçek olmayan açıklamalar yapabildiklerine kamuoyumuz alışkın, onları bunu bilerek dinliyor insanlar; ancak boş vaatler ile doğru olmayan bilgi ve yorumların medyadan gelmesi hoş karşılanmıyor.

Sonuçta medya gerçeklerin aynası olmak zorundadır. Gazeteciler halkın haber alma özgürlüğünün kullanılmasına aracılık ederler ve bu özelliği sebebiyle ‘4. Kuvvet’ diye anılır basın -ya da yeni adıyla medya-.

Reklam

Medyanın değeri güvenilirliğindedir.

Sayfalarından birini, Ramazan’da, özelliği olan o aya ayıran gazeteler, bir zamanlar birbirleriyle kim daha çok satacak yarışı yaparlardı. Henüz internetin yeni başladığı dönemlerde, gazetelerin okurlarına hediye ettiği ansiklopediler ile birkaç nesil yetişmiştir ülkemizde.

Kuponla ansiklopedi verilir, satışlar 1 milyona yaklaşır, bazen onu da aşardı.

Gazetelerin toplam satış rakamı beş-altı milyonun üzerinde olurdu.

Şimdi en çok satan gazete kaç okur tarafından alınıyor dersiniz?

Ya toplam satış rakamı nedir?

Tahmin edeceğiniz rakamların çok altında satıyor en çok satan gazete, gazetelerin toplam satış rakamı da tahmin edebileceğinizden çok aşağıdadır.

Herhalde, son seçimden ‘yenilgi’ ile çıkan iktidar, “Nasıl oldu da böyle oldu?” sorusuna cevap ararken, iktidarla birlikte anılan yayın organlarının, kendileri açısından kâr-zarar durumlarını da gözden geçiriyorlardır.

Bu seçimde anti-medya medyayı yendi.

İnternet medyası, günlük gazeteler ve TV kanalları karşısında daha fazla ilgiyle izlendi; sosyal medya medyayı geride bıraktı.

Değerlendirme de aynı sonuca varırsa medyada değişiklik olur, iktidar iktidar yanlısı bilinen medyadan vazgeçer mi?

Vazgeçse ne olacak ki…

İktidarın medya kadrosu çoktandır bugünkü kadro.

AK Parti’nin tek TV kanal ve bir-iki gazete destekli olduğu ve iktidara öyle eriştiği dönemden bu yana köprülerin altından çok sular aktı.

Artık Ramazan sayfası hazırlama ihtiyacı duymayan bir gazetecilik anlayışı hakim muhafazakar medyaya…

Esas sorulması gereken soruyla bu yazıyı bitireyim: İktidar, bir seçimi daha, kendisine yakın bu medyanın desteğiyle yaşarsa ne olur?

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. geçmiş olsun. halk bıktı. sıfırı tükettiler. AKP ile ilgili hemde çok muhafazakar kesimde öyle döneler konuşuluyorki hiç bir dönem chp de bile duyulmamış görülmemiş. tarih sahnesinde yerini gelecek seçimde alacak. Bu kadar belediye eline geçen parti, yeni dönemi havada karada alır. bunu en iyi Tayyip biliyor. son konuşmasında şekil değisikligi ondan. ayrıca bu kadro ile ne yapacaklar. İstanbul bb adayı olarak bulabildikleri murat kurum a bakınca aslında biz bittik diyorlar. geçmiş olsun. büyük vebale girildi. pekcoğunun ahiretini kaybettiklerini düşünüyorum.

  2. Sn Y.K. aşağıda mikroplardan falan bahsediyor. ” içimizde…. bizlerin ölüme varıncaya kadar hastalığımıza neden olacak milyonlarca mikrop var” diyor. Ancak bu yanlış/eksik bir ifade. Mikroorganizma var dense amenna! İnsan bünyesi bir fabrika gibi. Mikrobiyota da bu dinamiğin önemli bir parçası. Misal, vücutta vitamin üreten mikroorganizma türleri var. Yaşamın doruğuna kadar hayatın yapı taşları hücreler yenileniyor protein üretiliyor, ancak bir taraftan da miadı dolan veya DNAdan hasarlı olarak tespit edilen hücreler vucuttan atılmağa çalışılıyor. “Her bünye mikrobunu içinde taşır” diye bir kural yok. Yediğine içtiğine/hayat tarzına dikkat eder, koruyucu proaktif olursan mesele yok. Dışardan mikrop girdiğinde fabrika bekçileri sistemi uyarır ve vücutta ona göre önlem alınır. Neticede, vücut fabrikası sağlıklı hücre ve enerji üretmeğe devam eder. Diğer yandan rahmetli Paşamız gibi günde 2 paket sigaraya varan bir zafiyete, bu yetmiyormuş gibi bir de içkiye kaptırmışsan naciz vücudunu, fabrika sağlıklı/kaliteli yaşam üretemez, dışarı karşı korunmasız kalır. Hayat mücadelesi devam ediyorken daha erken bir zamanda “havlu atmak” zorunda kalırsın.

    İktidar vaktiyle iyi bir fırsat ve momentum yakaladı ama daha sonra görüldü ki liyakat ve şeffaflık konularında zafiyetler artışa geçti. Bu şartlar altında dışardan mikrobik faaliyetlere karşı kendini güçlendiremedi. Ülkenin üretim/ekonomi potansiyelini ve bu alandaki gücünü toplum bütününe yansıtacak kadar geliştiremedi. Geri kalan 4 yıl kadar sürede özeleştiri ile eksikliklerini giderebilirse ne ala. Ancak, bu durum başlangıçtaki motive kadrolarını bir araya getirebilmesi (örneğin bir Babacan veya benzerleri) veya buna eşdeğer gençlerden yeni kadrolar (örneğin bir Kenan Mirzalıoğlu veya benzerleriyle) oluşturabilmesi kadar zor. Ufku ve bilgi tabanı geniş bir Caner Taslaman’ın bile faydalı olacak potansiyele sahip…

    Ramazanda ve herzaman dini yayınların kaynağı artık internet…. Eskiden Hürriyet gibi gazeteler ana-akım ve kendi camiasının eksiklerini bir nebze gidermek için Ramazan eki vermiş olabilir. Bu tür şeylerin seçimlerde bir faktör olmuş olma ihtimali çok düşük. Dini bilgi konularında örnek vermek gerekirse internette Dorman-Okuyan-Taslaman en önemli kaynaklardan biri, özellikle genç nesiller için…. İnternet, eğitim ve öğretimde de devrim yapabilmek için çok önemli bir ortam sağlayabilir.

  3. Ramazan sayfası yapmayınca insanlar yahu bu basının dinle bir problemi var deyip basının desteklediklerine oy vermeyelim demiş olabilirler mi.
    iktidarın yerel seçim yenilgisinde basının bu durumunu da masaya yatıracağını düşünüyorum.
    ve mehteri ver artık işe yaramadı galiba.
    kendi sosyal medya kanallarını kuran gazeteciler binlerce izleyiciye ulaşıyor.
    kağıt basın devri kapanıyor artık.
    çok da iyi oluyor en azından kağıt israfı ortadan kalkacak ormanlar ağaçlar kurtulacak.

    • Yapay zekanın tartışıldığı, paranın pul, alışverişlerde geçerli olanın coin olduğu dünyada,
      Meleklerin cinsiyetini tartıştıran bir üst akılla vakit geçirip mutlu olan bir coğrafya..
      Buluş olarak hoşaf yapmayı,
      Matematik te eksi ile bölünün zarar hanesine,
      artı ile çarpının kâr hanesine yazıldığını keşfeden siyasetçilere sahip olmak..
      Gerçekten bu yüzyıl yeni yüzyıl.!

  4. MİKROBU İÇİNDEDİR
    Kural olarak her bünye mikrobunu içinde taşır.
    Şu anda tartışmasız hepimizin vücudunda bizlerin ölüme varıncaya kadar hastalığımıza neden olacak milyonlarca mikrop var.
    Ve vucudumuzun ümmin de denen bağışıklık sistemimiz devamlı şekilde bu mikropları baskılayabildiği sürece hasta olmuyoruz.
    Bağışıklık sistemimizde oluşabilecek en küçük bir zaafiyet ve açık halinde derhal hasta oluyoruz.
    Bağışıklık sistemimizin harekete geçmesinin ön koşulu tabii ki, mikropların “tanınması”
    Aşıların da en önemli işlevi mikropları tanımak.
    AİDİS’in en önemli özelliği, vucudumuzun mikrop tanıma sistemini işlemez hale getirmesi.
    Vücudumuzdaki mikrop herhangi bir nedenle koşullar oluştuğunda bünyemizin “pert” olmasına neden olabilir.
    Bu medya da dahil olmak üzere bu iktidarın tüm ortakları ve bileşenleri eninde sonunda bu iktidarı yok etme potansiyeli de taşırlar.
    Bu potansiyel enerji eninde sonunda kinetik enerjiye dönüşecektir.Yani hayata geçecektir.
    Tüm mikroplar da enide-sununda neş-vü nema bulacaktır.
    Zaten kinetik enerjiye dönüşmeyecek olsa potansiyel enerji olamaz ve olmaz.
    Şu anda tehikeli unsurları tanımamızı engelleyen en önemli bariyer ve kamuflaj dini ve milli söylem ve motiflerdir.
    Bu iktidarın inşaasında en önemli işlevi gören medyanın, “çöküş” sürecinde de aynı işlevi göreceğinden kimsenin şüphesi olmasın.
    Keza yargının.

  5. Gazetelerde ramazan sayfası olmamasının sebebi Erdoğan’ın insanları dinden soğutması. Bütün araştırmalar genç ve orta nesilin dinden soğuduğunu gösteriyor. Bunun sebebi de Erdoğan’ın kurduğu din-siyaset ilişkisi, din satıcısı cemaatlerin tarikatların bu iktidar ve Erdoğan döneminde azgınlaşması, bütün devlet kadrolarını ellerine geçirmeleri, daha azgınlarının darbe yapması, çocuklarla evlilik çocuk tacizi gibi pek çok rezillikler ve hepsinin iktidarın koruması altında olması. Artık insanlar din konusunda ve özellikle organize örgütlü din konusunda çok daha dikkatliler ve dini propogandaya çok prim vermiyorlar. Erdoğan’ın din konusunda samimi olmadığını da gayet iyi biliyorlar. İsrail’le Gazze’deki katliama rağmen artan şekilde yapılan ticaret bile Erdoğan’ın paradan başka hiç bir değerinin olmadığını gösterdi açık açık. Gerçekler ortada. Alıcısı da yok bu propagandanın artık.

  6. medya düzgün ve dürüst olmadığı sürece bir etkisi olmaz. tarafgir medya daima kaybettirir. ve ak parti kaybetmeye başladı. ak parti için son başladı. önemli olan bu sonun ülkeyi sarsmadan tamamlanmasıdir. bekleyip göreceğiz…

  7. Medyayı kullanarak! bu günlere gelinmiş ise, bundan sonra da
    “geleceği medya ile/sayesinde” inşa edebiliriz!!!😯 zannı dır
    TADILAN YENİLGİNİN ACILIĞI!..
    Kılıçtaroğlu 5 li çete dedi man adası dedi onu dedi bunu söyledi, suç bastır oyunuyla cambaza bak taktiği ile çarşaf örttüler medya sayesinde!
    Ama lakin!…
    -Savunma! (Kendini savunursan korunursun) kısmını fitbolcunun kemiği göstermelik cüsselisini koyarsın karşıdaki daha baştan cayar! Ürker!!
    -Kazanma/Saldırı ise 10-11-12-13-14 numaraların yapacağı numaralara göre olur🤗.😊.👍
    Cumhurun 10-14 arası kimlerdi?
    Ben göremedim 10 numaradan başka birini! Siz gördünüz mü? Görebildiniz mi??🤔
    Not:siyaset te bir takım oyunu olsaydı eğer,
    CeHaPe zihniyeti kaç alırdı 10 üzerinden?

  8. “Bir sonraki seçime hazırlanmak!” iktidar değil muhalefet partilerinin derdi sayın yazar. Çünkü yöneten ne yaparsa, hangi tuğlayı eline alırsa üstüne koyduğu herbişeyi altın yapabilme lüxüne sahip artık🤗.
    -dışarda Irak ile başlayıp Asya içlerine demir dağlarını eritmeye de gidebilir,
    -batıya yürüyüp muasır medeniyet can avarının dişlerinin keskinliğini de ölçebilir
    -içeride bişey yapmasına gerek kalmaz, kimseye eyvallahı, bir kamburu, açığı, gediği, hatası olmayacağı için😊
    Mümkin midir????
    Evet mümkün 🤔.
    Ne ile? Nasıl?
    Liyakat! Dürüstlük! Samimiyet ile🤗.

  9. Medyanın gücü
    Süleyman Demirel’i hırsız, hanımefendisini ayakkabıcısıyla fahişelik yaptıran bu medya değil miydi? Ülkenin başbakanı Özal’a sürmanşetten hakaretler yağdırıp, tehdit eden ve; sen yolcusun biz hancıyız diyen bu medya değil miydi?
    Bütün sağ iktidarları (Menderes, Demirel, Özal, Erbakan, Erdoğan) dincilikle (ne demekse) suçlayıp; olmayan ipliklerini pazarlarda teşhire yeltenen ve bu şekilde pazarlayan bu medya değil midir? Bu medyanın yazıp çizdikleriyle partiler kapatıldı, hükümetler düşürüldü, bakan ve başbakanlar darağaçlarına gönderildi.

    • O yüzden Erdoğan bu medyayı çok seviyor. Hepsini kucağına aldı. Para üstüne para yağdırıyor hazineden. Hepsini satın alıp kendi has elemanlarına teslim etti. Üstüne yine hazineden beslemeli bir iletişim başkanlığı kurup bütün basını tek elden yönetiyor ne yazıp okuyacaklarına karar veriyor. Sonuç hezimet elbette. Propaganda bakanlığı da kursanız millet cevabı sandıkta verdi. Bir an önce koltuğu boşaltma zamanı geldi. Milletin boş propagandaya karnı tok. Aç aç. Aya dört şerit olmayacağını da gayet iyi biliyor. Siz milleti salak yetine koyduğunuzu zannediyorsunuz. Galiba boş propagandalarınıza kendiniz de inandınız.

  10. Ekrem İmamoğlu’nu özellikle İngiliz basını havalara uçuruyor. Gaz veriyor.
    İmamoğlu Kur’an okutup, hoca efendiye dua ettiriyor, sonra Anıtkabir’e gidiyor görevine böyle başlıyor. İngiliz BBC ne diyor? “Bir elinde Nutuk, diğer elinde Kuran’ı Kerim”, İmamoğlu sahnede…
    İmamoğlu muhafazakâr ve modern kesime mesaj veriyor. Arkasında DEM de var. Mansur Yavaş’ın arkasında İngiliz, Batı medyası yok. Milliyetçi ve muhafazakar damara mesaj veriyor.
    DEM Parti’nin desteği yok. Zaten olmayacak.

    • bazı siyasetçiler de mitinglere Kur’an i Kerim ile çıktılar. bu normal miydi sizce? ak parti liderleri iktidar a gelmeden önce ABD ye gitmişlerdi bu normal mi sizce? bu ülkenin adalet ve dahası nda demokrasi ye ihtiyacı var. o Zaman ekonomik kriz falan kalmaz.

      • Muzaffer bey seçimlerden birinci parti olarak çıkıp iktidarın imdadına yetişen CHP’yi akparti liderliğinden bağımsız olarak topa tutmaya devam ediyor. akparti yöneticileri CHP genel merkezine bayramlaşmaya gitti ve nasıl beraber çalışabilirizi konuşmuşlar, gazeteler öyle yazıyor. Muzaffer bey kimseyi dinlemiyor olabilir ama akpartinin kutuplastırma siyasetine karşılık CHP hoş görü ve yumuşak dil siyasetiyle birinci parti oldu. özgür Özel devlet Bahçeli’nin hezeyanlarini bile bayramdir affediyorum dedi. Manisa’da bayram namazı kıldığı cami cemaatini göstererek bu cemaat bu millet bizden beraber yürü(t)memizi istiyor dedi. akparti medyası da günlerdir “düşmanlarınıza benzedigimiz için artık düşmanlık yapmanın da bir anlamı kalmadı” diye ağlaşıyor Muzaffer beyin bundan da haberi yok. hatta cumhurbaskani sandığın verdiği mesajı detaylarıyla inceliyoruz, incelememiz bitene kadar troller beklesin de dedi. Muzaffer beylerin bundan da haberi yok. Muzaffer beyler içerde kimseyi dinlemiyor belki de dinledikleri odak dışardadır:)))

        • Özgür Özel’in, bayramlaşma sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Diyalog kanallarının açık olması fayda sağlar” önerisinde bulunması önemli.
          Erdoğan ile Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin restorasyonunda işbirliği yapabilirler.

          • Muzaffer bey çiçeği burnunda başkanlık sisteminin restorasyona ihtiyacı olduğunu sanmıyorum ama bu “Diyalog kanallarından” kasıt “istikşafi görüşmeler” gibisinden bir cingözlükse o iş yaş…

    • Evet evet seçimleri kazanan adayların arkasında kesin dış güçler vardı. Başka açıklaması yok bu hezimetin. Kendinizi böyle avutun bence de. Kendi yalanlarınıza inanıyorsunuz gibi. Aya dört şerit yol yapacağınıza inandığınız gibi.

  11. Bizim basın yayın, özellikle bu iktidar döneminde belki de tarihinde hiç olmamış kadar yoldan çıktı, şeref ve haysiyetini tamamen kaybetti , tam bir çürümenin içinde adeta konuştu, yani dördüncü kuvvetten dördüncü belaya , zulüme dönüştü !
    Gerçekten ayaklar altında sürünüyor, bu kadar mı dillere düşülür!
    Ve gerçekten yazık , yüz karası bir durum !

    • DÜZELTME
      Çürümenin içinde kokuştu olacağına konuştu olmuş, zillete düşülür olacağına dillere düşülür olmus, düzeltir , özür dileriz.

  12. Sayın yazar daha başlıktan bodoslama sormuş: “İktidarın seçimde tattığı ‘yenilgi’de iktidara yakın medyanın desteğinin payı ne kadardır dersiniz?”
    İktidarın derdi seni mi gerdi demek yerine,
    tek derdiniz bu olsun,
    hatta beter olsunlar diyorum…
    Medyanın ne mal olduğunu hepimiz biliyoruz: patronun borazanı, hepsi bu:)
    Ramazan sayfası demişken,
    biz dinimizi bu gastelerin sezonluk sayfalarından öğrenmedik,
    lazım da değil zaten,
    dinimize sövmesinler yeter!
    Yandaş medya muhalefet haberlerine fazla yer vermiyormuş,
    iyi de,
    “İktidar, bir seçimi daha, kendisine yakın bu medyanın desteğiyle yaşarsa ne olur?”
    diye sormanın alemi de yok yani…

Yoruma kapalı.