İsrail’in ABD üzerindeki etkisi biliniyor.. İsrail, Amerikan üniversitelerini de hizaya getirebildiğini gösterdi…

17
Harvard Filistin
Harvard öğrencilerinin Widener Kütüphanesi önündeki gösterileri..
Reklam

Sonunda Harvard’ı da dize getirdiler…

Hamas militanlarının, 7 Ekim günü, Gazze’de, kendilerini çevreleyen sınırları aşarak İsrail’e saldırılarının üzerinden üç aydan fazla süre geçti. Bu üç ay içerisinde bütün dünya İsrail’in intikamcı yüzünü gördü.

Herhalde artık sayıları 25 bini geçmiş olan Filistinli İsrail saldırılarında hayatlarını kaybetti.

Ölenlerin üçte birinden fazlası bebek ve çocuk…

Geri kalan üçte ikinin de önemli bir bölümü kadın…

Hamas’a diye hastanelere de bombalar gönderdi İsrail…

İsrailli yetkili ağızlar, başbakandan genelkurmay başkanına, savunma bakanından muhalefet partileri liderlerine kadar siyasi kadrolar, kimi açık kimi ima yoluyla, niyetlerinin Gazze’yi Filistinlilerden boşaltmak olduğunu belli ettiler.

Oradan gönderilecekleri ülkenin adı da belli: Kongo

Reklam

Dünyanın vicdanı kanıyor.

Bütün dünyada insanlar olan-bitene isyanlarını protesto mitingleriyle ifade ediyorlar.

Üniversiteler de ayakta; dünyanın -bu arada ABD’nin de- en itibarlı eğitim kurumlarında öğrenciler İsrail’i kınayan toplantılar düzenliyorlar.

Harvard Üniversitesi bu anlamda en hareketli eğitim kurumu.

Philadelphia Üniversitesi (UPENN) de öyle…

Massachusetts Institute of Technology (MIT) de…

Üçünün rektörleri de birer kadın bilim insanıydı.

Harvard’ın rektörü Claudine Gay üstelik siyahi bir kadın. Harvard tarihinde bir ilkti bu.

Reklam

Bunlar ‘dünyanın en iyi üniversiteleri’ sıralamasında en başta yer alan eğitim kurumları…

Geçen ay, Amerikan Kongresi, bu üç üniversitenin rektörlerini hesaba çekmeye kalktı. Rektörlere neden üniversitelerinin kampüslerinde İsrail karşıtı protestolara müsamaha edildiğini sordular. Neden İsrail’in Gazze’de yaptığına ‘soykırım’ denildiğini de…

Üç rektör de, eğitim kurumlarının serbest tartışmalara yer vermesinin ve öğrencilerin fikir ve inançlarını doğrudan ifade etmelerine zemin sağlamasının bir gelenek olduğunu söylediler.

Memnun kalmadı sorgulayıcılar…

Demokrasinin ve eğitim özgürlüğünün temel esaslarına sahip çıkan rektörler, üniversitelerinin başına döndüklerinde, çevrelerinden yaylım ateşe tutuldular.

Amerika’daki gücü bilinen İsrail Lobisi devredeydi.

UPENN’e yüksek oranda bağış yapan bir iş insanı, en son yaptığı 50 milyon dolarlık bağışı geri istediğini ala-yı vala ile duyurdu. Onun ardından başkaları da sökün ettiler… Rektör Liz Magill, üzerindeki baskılar dayanılmaz hale geldiği için, ne yapsın, istifasını sunuverdi.

Harvard baskılara direndi. Üniversitenin sahibi konumundaki yönetim kurulu, rektör Claudine Gay’in tarihi 400 yılı bulan Harvard’ın geleneklerine uygun davrandığına dair kapsamlı ve meydan okuyan bir red bildirisi bile yayımladı.

Rektör Gay de, kendisine sahip çıkan kurulun üyeleri ile destekleyen okulun öğretim üyeleri ve öğrencilerine teşekkür etti.

Bir Harvardlı olarak ben de sevindim.

Sonunda Harvard da baskılara boyun eğdi.

Eğdi, çünkü Lobi’nin etkisi altındaki -başta Wall Street Journal olmak üzere- medya organları ile Lobi ile irtibatlı büyük bağışçılar, Gay’e karşı akıl almaz bir kampanya yürüttüler.

Yalnızca İsrail karşıtlığı ve anti-Semitizm ile suçlamakla da yetinmediler, kadın hocanın doktora tezi ve yayınlarında fikir hırsızlığı yaptığını da ileri sürdüler…

Çok merak ettim, hangi kitabı ve makalesinde kimden hırsızlık yaptığını öğrenmeye çalıştım; kanıt gösterenlerle karşılaşmadım.

Daha da ilginci, rektör Gay’e karşı kampanyayı yürüten kadronun lideri konumundaki milyarder finans uzmanı Bill Ackman’ın Harvard mezunu ve doktorasını da Harvard’da yapmış olan eşi Neri Oxman tam anlamıyla bir fikir hırsızıymış…

MIT’in bir bölümünde on yıl öğretim üyeliği yapmış Oxman, daha sonra Bill ile evlenince kendisi de finans alanına ilgi duymuş. Business Insider dergisi son sayısında onun adıyla yayımlanmış eski makaleleri tarayıp hırsızlığını kanıtlıyor…

Oxman sonunda şimdi adı X olan Twitter üzerinden “Hatalarımdan pişmanım, herkesten özür dilerim” demek zorunda kaldı.

Daha ilginç bir ayrıntıyla bu yazıyı bitireceğim.

Kongre önüne üç üniversitenin rektörü çıkmıştı. Harvard, UPENN ve MIT’nin rektörleri… Üçü de kadındı bu rektörlerin… UPENN rektörü Liz Magill bir hafta içerisinde istifasını vermek zorunda kaldı.. Harvard rektörü Claudine Gay bir aya yakın direndi, ama artık o da rektör değil… 

Üçüncüsü, MIT’in rektörü Sally Kornbluth ise, diğer iki rektörden farklı konuşmadığı, fikirlerini özgürce ifade eden öğrencilerini ve protesto eylemlerini diğerleri gibi savunduğu halde, hala görevinde. Onun aleyhine bir kampanya açıldı mı, hiç işitmedim.

Acaba onun İsrail söz konusu olduğunda diğer hemcinslerinden farklı özelliği ne olabilir?

ΩΩΩΩ

Reklam

17 YORUMLAR

  1. Batılı üniversiteleri paralı yapmış, kiliseleri özgür bırakmış, hatta tarikat cemaat zırdelilerini bile kontrol kendinde olmak üzere serbesti sağlamış. (Halkı dolandırıp sazan sarmalı felan yapmasına da izin vermiyor!).
    Bağış alıyorlar. Limit var. Makbuz var! (Belgesi olurmu p.z.venk! Tartışması olmuyor hiçbir zaman!).
    Ama fakat, parayı verenin borusu öter lafını es geçmişler. Parayı veren karısını sokak ortasında öldürse de, üniversite karışmıyor bu işe! O bakıyor kendi maneyine pardon işine !..
    20bin küsür Filistin li ölmüş müş, kim niye öldürür onlara ne?
    Şu sonuç çıkarıla bilinir mi?
    Üniversite açıp tüm çocukları 4 yıl daha avara kasnak gibi döndürmek?…
    İleri medeniyet seviyesine ulaşmaya yeter mi? Buluşlar yeni teknolojiler geliştirmeye yeter mi? Yapay zeka nın zekiyesini de biz yapsak!…
    Acaba zekiyeye uzay kapsülü mü yoksa hoşaf yapma metodumu proğramlamayı düşünür senin yetiştirdiğin üniversitelin??
    (Yemek barınma iş bulabilme okuduğu bölümün mesleki yeterlilik ve geleceği bakımlarından çok detaylı bir sorgulsma yapalım!!!).

  2. İsrail’in ABD üzerindeki etkisi biliniyor.. İsrail, Amerikan üniversitelerini de hizaya getirebildiğini gösterdi…
    😂demekki neymiş….yok bilim özgürlüğüymüş….özgürlük heykeliymiş….uluslararası kuruluşlarmış….dünya imiş..uluslararası ymış….
    geç bunları….bunlar İslamı kötülemek ..islamı terörist göstermek için var.müslümanın tepesine inmek için varlar….

  3. SAYIN KORU! NİCE YILLAR.
    Bugün yani 10 Ocak Dünya Gazeteciler Günü.
    Türkiye Basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında “165. sırada” imiş.
    Ve “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde imiş.
    Hamdolsun bugünleri de gördük !!!

    • Özgür üllkeler tanımını yaparmısınız. mesela bir üniversitede FİLİSTİNİ SAVUNMAK nasıl suç oluyor.Soykırım yapan ülke eleştirilince bu ADLİ SUÇA MI giriyor. Yüz küsür gazeteciyi öldürmek basın özgürlüğüne giriyorsa bırakalım biz İSTİPDAT İLE YÖNETİLELİM razıyım.Özgür olmayan ülkeler listesinin en dibinde olalım

      • Sorun zaten “Bazılarının herşeye razı” olması.
        Hamas’ın saldırısına da razı imiydiniz?
        İsrail’in masum kitlelere saldırısı hiçbir şekilde kabul edilemez. Ve karşı da çıkılmalı.

  4. İlahi Fehmi Bey! Bu devirde bu tür enternasyonal bilgilere ulaşmak çok kolay, hele de bir Y. Dil bilirseniz. Bu devrin dili ingilizce. “MIT News” de çıkan bir haber yazısına göre geçen hafta Amerikan Kongresindeki bir Oturumda (https://news.mit.edu/2023/president-kornbluth-opening-statement-us-house-committee-1206) Sally Kornbluth şöyle başlıyor

    “Adım Sally Kornbluth. MIT’de bir yıldır Başkan olarak görev yapmaktayım.
    Bir Amerikan, bir Yahudi ve bir İnsan olarak, Antisemitizmden tiksinti duymaktayım. Üniversite yönetim kurulum bu konuyla ilgili aktif bir mücadele vermektedir…..,
    Thank you. I’m happy to answer your questions”.

    Son cümlesinde teşekkür ederek sorulacak soruları cevaplamaktan memnuniyet duyacağını belirtiyor.

    Bir Amerikan veya bir Yahudi olmasında hiçbir sorun yok! İnsanım diyebilmesi sorunlu. Çünkü Gazze’de yapılan işin insanlıkla bir alakası yok. Sanıyorum hem Kuran’da/müslümanlıkta ve hem Tevrat’ta/yahudilikte bir insanı suçsuz yere öldürmek tüm insanlığı öldürmeğe eşdeğer derecede vahim bir suç, Tanrı katında. İntikamsa Siyonist yahudi bin veya binbeşyüz, hatta bilemedin ikibin müslümanı öldürdükten sonra biraz olsun kendine gelmeliydi. Ancak havyana yakışır bir vahşetle devam etmekteler. Katledilenlerin çoğunluğu çoluk-çocuk ve kadın üstelik. Utanmadan “insan”ım diyor Sally Kornbluth ama insanlık bunun neresinde? Konunun antisemiitizmle alakası ne? ABD’deki Üniversite öğrencilerinin protestosu antisemitizm gösterisi değil zaten bu katliama olan reaksion ve insani bir reaksiyon bu. Velhasıl yahudinin parası insanlık denen erdemi Batı’da paraya boğarak satın aldı ve çöpe attı, para tanrıları Tanrı’ya bir yerde meydan okumuş oldu.

    Tevrat ve Kuran’da, Tanrı katında rakam verilmiş. Yahudiler bu konuda 25/1.5 =16.7 kat daha haksız. Ve cehennemdeki azapları da o kadar ağır olacaktır mahşerde.

    Acaba Kongredeki Oturumdaki konuşmasının ardından Gazze’deki kıyımın insaniyetle pek alakası olmadığı yönünde bir soru sormağa cesaret eden olmuş mudur Sally Kornbluth’a (hiç sanmıyorum, körlerle sağırlar birbirini ağırlar diye bir söz var dilimizde). Ancak, Tanrı indinde sorulması gereken bir soru bu.

  5. abd, emperyalist bir ülke.
    ve kapitalist.
    paranın sözü geçer.
    dünyada ticareti dolayısıyla parayı yahudiler kontrol ediyor.
    durum son derece basit.
    üretiyorsanız, ticaret yapıyorsanız, teknoloji geliştiriyorsanız gücünüz olur bu güçle istediğinizi yaparsınız. sadece üniversiteleri değil, ülkeleri de istediğiniz gibi çekip çevirirsiniz.
    anlamak neden zor?
    islam alemi inşaat yapmak yerine üretim yapmayı, ticaretini geliştirmeyi, teknoloji geliştirmeyi öncelerse çekip çevrilen olmaz.

  6. M.Kaya 9 Ocak 2024 De 20:27

    sayın kaya ekrem bile kendini bu kadar savunamazdı demiş yorumum için.
    öyle mi dersiniz?
    ben ekrem beyi savunmaktan çok doğrular ile yanlışların altını çiziyorum aslında. ekrem bey benim için bir vesile daha çok. yoksa bütün zamanların en kötü iktidarına sahibiz derken aynı zamanda bütün zamanların en kötü muhalefetine de sahip olduğumuzu söylemiyor muyum,
    sayın imamoğlunu hariç tutuyor muyum?

    şehirlerin ve dahi ülkelerin bütçesi ev bütçesi gibidir. bir aile reisi olarak siz evinizi yenilemek isteyebilirsiniz, mutfağınızı, banyonuzu belki mobilyalarınızı hatta daha iyi bir eve geçmek, daha iyi bir araba almak arzu edebilirsiniz.
    bunun için para gerekir öyle değil mi?
    paranız varsa bu miktar kadar hayalinizi gerçekleştirirsiniz.
    daha çok isteyip, daha az paranız varsa bu durumda borçlanmak zorunda kalırsınız, yakınlarınızdan alabilir, kredi kullanabilirsiniz.
    tabi sonra ödeyeceksiniz gerçeğini unutmamak gerekir.
    küçük değişiklik yaparsanız küçük borçlanır ve küçük ödeme planları ile konuyu halledersiniz ama mega değişiklikler için büyük oranlarda borçlanırsınız ve bu da mega ödeme planları gerektirir. ödeyebileceğinizin çok üstünde borçlanırsanız hem günlük hayatınızı zorlaştırmış olursunuz, basit ihtiyaçlarınızı bile göremez hale gelirsiniz hem de aile üyelerinizin hayatını takatlarının üstünde zorlaştırırsınız.
    bir çok insan kredi batağına böyle düşüyor, akıllı davranmayı değil, hayallerinin peşinde koşmayı önceleyerek. hem aldıklarını kaybediyor hem de ailesi dağılıyor.
    bir aile resinin sorumluluğu önceliği ailesine vermektir.

    şimdi yorumuma gelirsek,
    proje yapmak son derece kolay işlerdir bir şehri ya da bir ülkeyi yönetiyorsanız.
    mega projeler daha kolaydır. (yani evi yaptırmaktansa daha iyi bir eve geçmek gibi düşünelim.)
    yapın dersiniz yapılır. bir süreç başlar, ekip işi halleder.
    ve tabi proje demek para demektir. şehirlerin ve tabi ülkelerinde bir bütçesi vardır. projeyi ödeyecek para varsa sıkıntı yok elbette. ama ödeyecek parası yoksa mega projeler mega sıkıntı anlamına gelir öyle değil mi? büyük miktarlarda para bulmanız lazım, türkiye gibi ülkelerin genellikle itibar sorunu da olduğundan hem para bulması zordur hem riskli grup olduğundan bulduğu paranın kredisi yüksektir.
    ülkenin bugün yaşadığı derin ekonomik kriz ve daha da büyüyecek görünen kriz potansiyeli olan bu ekonomik krizin bir önemli nedeni de işte bu mega projelerdir. gücünün çok üstünde proje yapacağım hevesidir.
    ballı börekli ihalelerle üstelik dövize bağlanarak, ihale alan şirketleri dünyada ilk beşe yerleştirerek yapılan birbirinden pahalı ve birbirinden gereksiz pek çoğu ile bu mega projeler millete fayda getirmekten çok refah götürmüştür
    ve pek çoğunun karşısına geçip
    işte bu deme yüzümüz yoktur. diyorsak ta pek zeki sayılmayız demektir. bir çanakkale köprüsü yapmak şık bir projedir ama ona harcanan para yoksulluk sınırının altında milyonların çalıştığı bir ülkede öncelikli değildir ve de lükstür. vaat edilen geçişin yanına bile yaklaşmayan geçişler nedeniyle hazineye dolayısıyla halka büyük bir külfet olurken projeyi yapan firmaları ihya etmiştir.
    bu milletin emanet edilmiş parasını savurmaktır. geçilmeyen köprülerden gidilmeyen havalimanlarına onlarca gereksiz, önceliği olmayan projelerle birbirinden yanlış ekonomi politikaları cabası halk yoksullaşmaktadır/yoksullaştırılmaktadır. oysa bir aile reisinin ailesini öncelemesi gerektiği gibi şehirleri ve ülkeleri yönetenlerinde şirketlerin değil halkın refahını öncelemesi, halkın da refahına sahip çıkması gerekir. yazık ki, ne yöneticiler halkı düşünüyor ne de halk haklarına sahip çıkacak aklı ve basireti gösteriyor.
    çok yazık cidden.

    • sayın imamoğlu bilmiyor muydu milletin borç batağına daha çok gömülmesi pahasına
      halkın gözünü boyayacak mega projeler yapmayı? gidilmeyen havaalanları misali ya da geçilemeyecek derece de pahalı olacak köprüler misali.
      halbuki verirsin parasını yaparsın istediğin projeyi.
      halk ödeyecek nasıl olsa.
      halkın beli bükülecek.
      halk çocuğuna süt alamayacak.
      halk yoksullaşacak nasıl olsa.
      öyle değil mi?
      halkın parasına sahip çıkmayı tercih etti,
      halkın gözünü boyamayı değil…
      😂Didem hanımcım…gerçekten
      söylemiyor muyum,imamoğlunun kötü olduğunu söylemiyormuyum..
      sayın imamoğlunu hariç tutuyor muyum?
      gerçekten ekreme ayrı hemde çok ayrı bir muhalefet yapıyonuz😂😂😂yukarıdaki eleştirileriniz den ekremcim çok alınmıştir..bu kadar da insafsız olunmaz 😂bu kadar da muhalif olunmaz.accık insaf demiştir…..eee adam haklı ama…..,😂😂böylede eleştiri olurmu?

      • biraz insafsız mı oldu gerçekten?
        üzüldüm bak şimdi.
        gelecek sefer dikkat edeyim öyleyse.

  7. Evvelemirde Allah , ABD.nin ve Israil’in bin türlü belasını versin inşallah!
    Sonrasında, o rektörler , bedeli ne olursa olsun sonuna kadar direneceklerdi, havlu atıp bıraktılar , bu olmadı!

  8. ABD nin bize anlatılan en temel özelliği neydi ÖZGÜRLÜKLER ülkesi olması .Filistin adını ağzına almanın yasak olduğu bir ülke ,soykırım yapsınlar diye bedelsiz silah veren bir ülke , Gazetecilerin öldürülmesini teşvik eden bir ülke ABD .
    Artık bize öğretilen yanlış bazı .algıları sorgulamamız gerekiyor.

  9. Yapılan şey tam bir çamur atma. Rektör İsrail lobisiyle
    karşı karşıya kalmasa asla böyle bir suçlamaya maruz kalmayacaktı.
    Buna rağmen rektör istifasıyla ABD üniversitelerinin yıllardır geçindiği o efsanevi akademik özerklik, ifade ve bilim özgürlüğünün üzerindeki sahte faşizan otoriteyi, Siyonist ideolojinin sinsi gözetimini ifşa ederek yeterince büyük bir hizmette bulunmuş oldu. Şimdi belki de sorulması gereken soru, Siyonizme ses çıkarmadan, biat ederek işine devam ettiği için ne kadar çok akademisyenin, rektörün veya dekanın ne tür kusurlarının örtbas edildiğidir. Daha açık bir deyişle, bu vesileyle akla ister istemez gelen soru: Amerikan üniversiteleri nasıl bir çamurun üzerine oturmaktadır?

  10. Wikipedia daki bilgiye göre, “Kornbluth, 1982’de Williams College’dan siyaset bilimi dalında Sanat Lisansı ve 1984’te Cambridge Üniversitesi’nden genetik alanında Lisans Diploması aldı.

    1984’te Rockefeller Üniversitesi’nden moleküler onkoloji alanında Felsefe Doktoru unvanını aldı.”

    Son paragrafta yer alan özellik dışında farklı bir özelliği yok gibi, yine de gözden kaçan bir şeyler olabilir.

Yoruma kapalı.