Muhalefet bu seçimde de yenilgiye uğrayabilir. Basit aritmetik hesabı bunu gösteriyor…

40
Reklam

Dostlarla sohbet ederken kaçınılmaz biçimde tartıştığımız konuların başında muhalefetin durumu geliyor. Daha doğrusu şu soru: Muhalefet siyaseti bilmiyor mu?
Hep yenilen ve hiçbir zaman kazanamayacak bir muhalefet olur mu?
Bizde oluyor.
CHP çok partili sisteme geçildiği yıllardan başlayarak, Bülent Ecevit‘in önde çıktığı etkisi kısa sürmüş bir sandık zaferi dışında, doğru dürüst seçim kazanamadı.
Yerel seçime dört aydan az bir süre kaldı, muhalefeti yine aynı akıbet bekliyor gibi.
Neden acaba?

Seçimi aritmetik hesabı bilen kazanıyor

Acaba sebep, muhalefetin aritmetik -daha doğrusu dört işlem- bilmemesi olabilir mi?
Sonuçta seçimlerin basit bir matematiği vardır.
Örnek olarak Donald Trump‘ın seçildiği ABD’deki son başkanlık seçimine bakabiliriz.
ABD’de iki egemen partili bir siyasi sistem var. Küçük başka partiler de bulunuyor ve aday da çıkartabiliyorlar, ama sonuçta seçimi Cumhuriyetçi veya Demokrat partilerinden birinin adayı kazanabiliyor.
Halk da, neredeyse tam ortasından ikiye bölünmüş görüntüsü verdiğinden, kazanan her seçimde değişebiliyor.
Cumhuriyetçi George W. Bush‘tan önceki başkan –Bill Clinton– Demokrat Partili idi, Bush‘tan sonraki Barack Obama da öyle. Trump ise Cumhuriyetçi. Geriye doğru gittiğimizde de seçilen başkanların iki partinin adaylarından biri olduğunu görebiliriz.
Trump Cumhuriyetçi Parti kalıbına tam oturmayan bir adaydı; nitekim ülke çapında aldığı oy oranı rakibi Hillary Clinton‘un gerisinde kaldı; az sayıda olsa da Cumhuriyetçi seçmenlerden bazıları oylarını ondan esirgedikleri için…
Buna rağmen seçimi kazanıp Beyaz Saray’a yerleşmesi ABD’deki seçim sistemi ve aritmetik sayesindedir.
Daha fazla ikinci seçmeni bulunan eyaletlere ağırlık veren bir seçim kampanyası yürüttü Trump ve o sayede rakibinden daha fazla ikinci seçmene sahip oldu; onlar da halkın genelinden daha az oy almış olmasına rağmen oylarını Trump lehine kullandılar.
Kampanyasını yönetenler aritmetik bildikleri için kazanabildi Trump.

Bizde iktidarın bildiğini muhalefet bilmez gibi davranıyor

Şimdi artık kendimize -Türkiye’ye- dönebiliriz.
AK Parti 2002 yılından beri iktidarda. Son birkaç seçime kadar oylarını artırarak bu başarıyı göstermeyi bildi. Oylarının yetersiz kalma ihtimali baş gösterdiğinde de MHP’nin –Devlet Bahçeli‘nin- uzattığı eli tuttu ve ‘Cumhur İttifakı’ sayesinde iktidardaki varlığını sürdürmeyi başarıyor.
MHP ile AK Parti oylarının toplamı bunu sağlıyor.
Basit aritmetik meselesi…
Muhalefete gelince…
Son haber şu: CHP ile İYİ Parti’nin tepe yöneticileri bir araya gelmiş ve Ankara büyükşehir belediyesi için Mansur Yavaş‘ı İYİ Parti’den ortak aday göstermeye karar vermişler. Müstakbel aday ise İYİ Parti’den değil CHP’den aday gösterilirse teklifi kabul edeceğini bildirince iki parti yeni aday aramaya başlamış.
Küçük partiden aday gösterilen birinin seçimi kazanması neredeyse imkansızdır. Daha kalabalık seçmene sahip bir parti (CHP) ile daha az seçmeni bulunan bir parti (İYİ Parti) ikinci partiden birini aday gösterdiğinde birinci partiden eli adaya gitmeyebilecek seçmen sayısı daha fazla olabilecektir de ondan…
Mansur Yavaş‘ın “CHP’den aday olmam daha doğru” tavrı bu basit hesaba -yani aritmetik hesabına- dayanıyor.
Aritmetik hesabı, aralarında işbirliği kuran partilerden büyüğünün ittifak ortağını da düşünerek o seçim bölgesinden birini kendi adayı olarak belirlemesini, öteki ortağın da seçmenlerini oylarını o adaya vermeye yönlendirmesini gerektiriyor.
Zordur, ama başarılabilir bir şeydir bu.
Tabii seçimi kazanmak istiyorsa muhalefet…
Şart cümlem tuhaf geldiyse açayım:
24 Haziran başkanlık seçiminde muhalefet Millet İttifakı adıyla işbirliğine gitti. Gitti, ama Meral Akşener‘in “Ben mutlaka aday olacağım ve göreceksiniz seçimi de kazanacağım” boş olduğu seçim sonucuyla da ortaya çıkan anlamsız tavrı yüzünden muhalefet ağır bir yenilgi tattı. (Yüzde 50+1 oranında oy gereken seçimde ancak 7.33 oranında bir oy alabildi Akşener).
İYİ Parti genel başkanı Meral Akşener seçimi iktidar adayının kazanmasını istercesine davrandı o seçimde.
Ankara gibi CHP seçmeninin kalabalık olduğu bir büyükşehiri İYİ Parti pusulasında yer alan bir adayın kazanması aritmetik olarak mümkün değildir; o konuda ısrar ancak o ilde kazanmayı istememek ile açıklanabilir.
MHP ile AK Parti aynı yanlışı yapmamak için azami titizliği gösteriyor ve seçmenlerini yönlendirecekleri adayın o bölgede daha önce en fazla oyu almış partiden olmasına dikkat ediyorlar.
Aritmetik hesabı öyle gerektirdiği için…
Dostlarla birlikte olduğumuz ortamlarda mutlaka gündeme gelen muhalefetle ilgili tespitlerden benim çıkardığım sonuç şu: Böyle giderse muhalefet en güçlü göründüğü seçim çevresinde bile bu defa yenilgiyi tadabilir.
Çıkardığım bir başka sonuç da şu: İYİ Parti’nin son iddialı seçimi olabilir 31 Mart 2019 yerel seçimi.
Bu sonuçlara on parmağımı kullanarak yaptığım hesapla vardım.
ΩΩΩΩ

Reklam

40 YORUMLAR

  1. Arkadaşların yorumu bayağı karışık. Hem Türkiye bu kadar kötü yönetilmez diyorlar. Hem de muhalefetten bir şey olmaz diyorlar. Bu kafa karışıklığıdır. Daha kötü yönetilemezse, gelenler daha iyi yönetir demektir. Siz köydeki çobana bu adam köyün en kötü çobanı diyorsunuz. Sonra da ahmete mehmete versek yapamazlar. En kötü diyorsanız diğerleri ondan biraz iyidir.Matematiğe de felsefeye de uymayan bir düşünce. Bu karışık bir düşünce.Yani bütün memleketin kafası karışık demek oluyor.
    Tabiki Türkiye’nin duvar taşları karışık örülmüş. Bunları iktidarların çözmesi gerek. Onları biz çözemeyiz. Uzmanlar çözer. Zaten iş uzmanlarındır. Siyasetçi kolaylıkların yolunu arar. Malzemeyi bulur getirir. Biz halk olarak yapabileceğimiz şeylere bakarız. Yetkimiz kadar konuşuruz.
    Esas mevzu şu bence.
    Birincisi insanların sorunu. İnsanların basireti yok ve irfanı yok. İnsanda beyin varsa basiret ve irfanını geliştirmeli. Bunu okullar yapmalı ama okullarıızın öğretimi var eğitimi yok. Bizde Öğretim Bakanlığı var.
    İkincisi devletin sorunu. Devletin sorunu şu ki kurumları yok. Kurumun başına gelenler sadakatle geldiği için doğruyu söyleyecek iradeleri olmuyor.
    Dünyanın en güçlü devleti(jandarması)’nin başındaki adam yetkisindeki en üst yöneticileri değiştirebiliyor. Ama alt kademeye bir şey yapamıyor. En üstteki hakimi, savcıyı, fed’i v. s. değiştirme yetkisi var ama yardımcıları ve altını değiştirme yetkisi yok. Onları değiştirirken bile, değiştirene dünyanın lafını söylüyor öyle istifa ediyor. Yani altta işler tıkır tıkır yürüyor. Görevden alınan kişinin yerine gelecek kişi belli. Kurumsallaşmışlar. Bizde nasıl yürüyor. Şunu sallandırsalar da yerin geçsek anlayışı var. Yani bizde kurumların kişiliği yok.
    Kişilerin basiret ve irfanı, kurumların kişiliği… Kişilerin basiret ve irfanı, kurumların kişiliği… Kişilerin basiret ve irfanı, kurumların kişiliği…

    • Memleketin kafası biraz karışık ama siz anlarken daha çok karıştırmışsınız. İktidara en kötü demiyorlar muhalefet mevcut iktidardan daha kötü yönetir, o halde daha az kötüyü tercih edelim diyorlar. En kötü diye işaret ettikleri iktidar değil, muhalefettir. Basiret ve irfan hepimiz için elzem. Önce kendimizi eğitmeliyiz.

      • Doğru söylüyorsun. Şimdiki muhalefetet liderleri geçmişte yirmi yıl Türkiye’yi yönettiler. Ama başarısız oldular. Çok haklısın…
        Denenmemişi denenmiş görmek hayalperestliktir.
        Senin cevabın “belli” diyeceksin. Ha işte ona basiretsizlik diyorlar.

        • Cevabım hakkında hiç bir bilgin yok. Ama zannın çok. Zanla nereye gidebilirsin? Başkalarını suçlamaya gidebilirsin. Ya işte buna çaresizlik diyorlar.

  2. Görünen şey derin yapının memnuniyetsiz halk nezdinde kötü polis görüntüsündeki MHP ye karşılık iyi polis rolünü İyi partiye vermesi.Milliyetçi oylar bu sayede hiç ulaşamayacağı %23 kere ulaştı.İyi parti siyaset üretmeye çalışan muhalefetin el freni vazifesini görüyor.Sanırım talimat geldiğinde MHP ile birlikte hareket etmekten çekinmeyeceklerdir.

  3. Fehmi beyin yazısı gerçekçi bir değerlendirme.
    CHP-İyi Parti ittifakının zaafı bence şu:
    Yanılmıyorsam İyi Parti’nin 1.Parti olduğu bir il yok.Böyle bir il olsaydı oradan İyi Partinin adayını CHP de destekler ve kazanma şansı olabilirdi.
    Ama Cumhur İttifakında öyle değil.MHP’nin Ak Parti’nin önünde olduğu iller var.İki Partinin oylarını topladığımızda
    kazanmayı neredeyse baştan garantiliyorlar bir çok yerde.
    Dolayısı ile önümüzdeki seçimde muhalefeti bir yenilginin beklediğini söylemek kehanet olmayacaktır.

  4. YEREL SEÇİMLERİ NİÇİN YAPIYORUZ Kİ.
    Başkanı seçmişiz gerisi teferruat.
    Aday gösterilenler seçildiğinde,başkasını da aday gösterebilirdim,denecektir.
    Yarın istediğini görevden alabilir.Hatta soruşturma açtırıp hapse dahi atabilir.
    O zaman ne önemi var yerel seçimlerin.
    Belediye başkanları atama ile gelse valiler gibi daha iyi olmaz mıydı.
    Başkanlığı alan belediye başkanlarını da ataması için kanunlarda değişiklik yapılabilir.
    Anayasa değişikliği gerekebilir sanırım.
    Bu seçimler bence belediye başkanlığı seçimleri yanı önemsiz.
    YEREL SEÇİMLERİN ÖNEMİ SADECE İKTİDARA GÜVEN OYU VERİP VERMEMESİ İLE İLGİLİDİR.
    Yerel seçimler, ekonomik tedbirlerin gecikmesine sebep oluyor.Yara büyüyor.
    Her seçimi kazanmak için iktidarlar seçim ekonomisi uyguluyorlar.Seçimden sonra ballı lokmalar çok acı bir şekilde vatandaşa ödetilecektir.
    Bize verilen hak etmediğimiz her şey çok daha fazlasıyla geri alınacaktır.(seçimlerden sonra)
    Bu seçimleri hükumet icraatlarının doğru yada yanlış bulup bulmadığımızı gösterme fırsatı olarak kullanabiliriz.
    HAYIRLI SEÇİMLER.

  5. DİDEM HANIM 11:37yorumunuz oldukça mesaj içeriyor ama hani o yaşlı teyzeler bir de anlamazdan gelmeseler, daha da önemlisi okuyup da okumuyorum demeseler iyi olurdu değil mi?
    Sanırım pek yüzlesecek cesaretleri yok ki, direk sizlere yazmak yerine başkalarının mesajlarına yorum yapmak yoluyla cevap yazıyorlar. Tabi bilgiyle yüzleşmek zor. Demek ki böyle örtbas ediyorlar. Neyse fazla uzatmayayim, çok atarlaniyor kendisi.
    Sevgiler

    • Umarım yanlış mesaj almamışsindir sn. Ayteacher. Didem hanımın o yorumunda da bilgi hatası var.
      Bu yorum bölümünün amacı bilgi yarıştırmak olmasa gerek 🙂 saygılar ve selamlar

      • Fikir sahibi olmak ve de başkasının fikrini ve bilgisini eleştirmek, ancak bilgi sahibi olmakla olur. Yoksa duygularimizla tartışır, hiçbir getirisi olmayan polemiklere surukleniriz

    • zahmet olmazsa hatamızı söyle de düzeltelim. bizler doğruyu eğip bükenlerden değiliz.
      bu yorum köşesinin amacı paylaşmaktır. bilgi ise paylaşabilecek en kıymetli şeydir. bunu yarıştırmak olarak görüyorsan bakışını düzelt derim…herkes istediğini paylaşsın değil mi? özgürlüklerle bir derdin mi var???

    • selamlar ayteacher,
      doğuda yaşlılık bilgelikle anılır. insan yaşlandıkça tatlılaşır, iyiliği artar, huzuru artar, toleransı ve hoş görüsü artar. bir ağırlığı bir vakarı olur. acılaşmaz, nefret, öfke sahibi olmaz hele her lafa maydanoz hiç olmaz.
      sevgiler…

  6. Akşener beklentileri karşılamaktan çok uzak . konuşmaları ikna edici olmaktan çok uzak . sag seçmen mecburiyetten desteklemeye çalışıyor. Akşener ,vücut dilini kullanmasını bilmiyor . el kol hareketleri çok itici , ses tonunu ve vurgulamalarını kulanmasını bilmiyor . tahminim kendisini tv de izlemiyor . yakınında bulunanlarda galiba uyarmaya korkuyorlar. kendisine çok iyi bir imaj ve iletişim danışmanı lazım .

  7. Siyasi partilerin tümünün ve tabii ki muhalefette olanların da asli görevi siyaset yapmaktır. Yani memleket için, vatandaş için önemli konuları, hayati sorunları, gelecekle ilgili olarak ekonomide, eğitimde, sosyal ve kültürel hayatta, dış politikada olması ve yapılması gerekenleri tespit edip, çözümler, yöntemler, politikalar oluşturmalı, bunları plan ve program haline getirip vatandaşa sunmalılar. Bunu hakkıyla yaptıkları zaman illa ki diğer partilerle bazı ortak noktalar ortaya çıkacak ve işbirliğinin nerelerde yapılabileceği açık hale gelecektir. Akp ve Mhp örneğinde bunu görmekteyiz, bir çok konuda aynı fikirde olmadıkları halde, ortak düşünce ve amaçları var ve bu sebeple hem genel seçimde hem de yerel seçimde işbirliği yapabildiler.Diğer partilerin ise konular üzerindeki ortaklıkları açık ve belirli değil, tek ortak noktaları Erdoğan düşmanlığı. Fikir olarak en ufak bir ortaklığa gidemedikleri için, kişiler üzerinde hiç anlaşamıyorlar. Devlet Bahçeli, Binali Yıldırım’ın adaylığı için başımızın üzerinde yeri var diyebiliyor çünkü biliyor ki Binali Yıldırımın yapacağı işlerdeki öncelikleri kendisininkiyle aynı. Ama İP ve Chp bir Mansur Yavaş üzerinde anlaşamıyor, çünkü Mansur Yavaş’ın bırakın fikirlerinin ve yapacağı işlerin belli olmasını, daha hangi partiden olduğu bile belli değil. Bu kadar renksiz, kişiliksiz gireceği her kalıba uyabilen birinin ne pazarlık sonucu gireceği partiye, ne de kazara kazansa memlekete faydası olmaz. Zaten geçmişten denendiği üzere, seçimin ertesi günü girdiği partide kalıp kalamayacağı da belli olmayan birine gerçekten siyasetle ilgilenen bir seçmen oy vermez. Kişilikli siyasete ve siyasi kişiliklere oy verir.

  8. Mete Bey benim de demek isteğim: Dünya 5’ten büyüktür, Türkiye de Erdoğan’dan büyüktür. Anlatmak istediğim budur.

  9. CHP Yönetimi SBF (Siyasal Bilgiler) veya onun emsali BATI Ülkelerindeki
    Fakültelerden mezun kişilerden oluşuyor. Bu Fakültelerin de MAtematikle pek ilgisi
    olmyan bölümlerini bitirmiş yahüt Matematiği pek sevmiyen kişiler bunlar, OLASI Ki.
    Bu yönden Matematiği bilmemelerini fazla garipsememek lazim. Bu kişiler, eski ve
    yeni YUNANDA olduğu gibi salon hayatını, heykel, resim sanatını, müziği … hasılı
    al gülüm-ver gülüm BOHEM ve DİSKOTEK, BAR hayatını, bedavadan aşkı-sevdayı,
    hazır parayı harcamayı seven kişilerden mürekkep. Vergisinden, kimsesizlerin
    kimsesi olmaktan nefret ederler. CHP KADROLARI halkı da tanımaz, bilmez ve
    sevmez. Halk da onları tanımaz. Soruyorum, mesela; CHP İstanbul İl Başkanını
    HALKtan kim tanır ? CHP sözcülerini kim tanır ? Birkaç sahte sakallı ve baş örtülü
    ile birkaç FOTOGRAFÇI tanır. CHP kadrosu HALKINA – RİYAKARCA da olsa –
    SELAM vermesini bile bilmiyen, düğününde, ölümünde onlarla bir ve beraber
    OLAMIYAN kişiler ; HALKtan nasıl rey alır ? Yalan-dolan devri geçti. Üstelik,
    her 3-5 SEÇMENDEN birinin CHP’li kadrolarca ATASINA-BABASINA yapılmış,
    ZULÜM, İŞKENCE ve İHANETİ her seçimde bir kez daha HATIRLADIĞI
    düşünülürse.
    Zira, gelişen teknoloji ( bilgiye, belgeye, tarihe ULAŞMA imkanları)
    sayesinde – Devrim Kanunu var ama – İTİBAR olmayıp, fötür ŞAPKA düşünce,
    kel göründü; DİN ve HALK düşmanlığı kabak gibi ortaya dökülüverdi.
    CHP’nin ağababası Askeriye (Paşa Paşa) kışlasına çekildiğine,
    …. TAY’lar da ISLAH olduğuna, DARBELERE karşı uyuyan dev (HALK)
    uyandığına göre, CHP tarihten silinmey yüz tutmuş demektir.
    Kenan EVREN’in bu Memlekete ve CHP SEÇMENİNE yaptığı en
    BÜYÜK iyilik CHP’yi kapatması olmuştur (diğerleri ile birlikte). Eğer CHP
    yeniden açılmasa idi -suyun mecraını bulduğu gibi – seçmeni de, demode
    olmuş ESKİLERE tapınacağı yere, döner-dolaşır, asra uygun yerini bulurdu.
    Zira, Atatürk ve İnönü ” Eskiyi unut, yeni yolu tut” buyurmuştu.
    Bu maksatla, HALKIN 1000 yıllık yazısını ve kelimelerini bile değiştirmeği
    göze almışlardı; hatta, DİN değiştirip, Hristiyan bile olmayı bile. (Emin
    Oktay Lise tarih Kitabı, LORD KİNROS : Atatürk. Okunmasını tavsiye ederim).
    CHP, dün dündür, bugün bugündür, demeli, eski ağalık ve tahakküm
    günlerini unutmalı, yeni yüzyıla ayak uydurmanın çarelerini aramalıdır.
    Atatürk’ün Bıraktığı yerde “DURMAK CHP’ye YARAŞMAZ”. Laf ise, hiç yakışmaz.
    CHP’nin VARLIĞI SEÇMENİN -istemiye istemiye- yanlış yere oy kullanmasına
    sebep oluyor. Bu böyle biline. CHP olmasa, AKP daha az oy alır, şüphesiz.
    Nitekim – rahatlıyan – MHP seçmeni bu seçimde oyunu artıracaktır.
    Görüyoruz ki, Nurdan hm da körü körüne, peşin hükümle, hala, babasının
    bıraktığı yerde duruyor. Bir düşünmek gerekmez mi ? Bu kadar çağdaş, fakir,
    dindar insan, Sosyal demokrat veya sosyalist CHP’ye oy vermiyor. Neden ?
    Lenin, stalin, krusçef, Mao devri çoktan bitmiştir. NATO da hikaye haline gelmiştir.
    Karaca’ya da hatırlatmak isterim.Hangi sermaye sahibi CHP’ye oy
    vermiyor ? Ayrıca, partizanlık yapmak için iktidarın bir ayağına yapışmak CHP’ye
    kafi geliyor. Nitekim, asgari 2 MİLYAR servete sahip olmuş ECEvit’in adalet BAKANI
    ” CHP Militanlarını yerleştirmiyecektim deMHP’lileri mi alacaktım, diye küstahlaşabiliyor
    ECEVİT LONDRA’da iken, Gerçek Milliyetçi Profesör Necmettin ERBAKAN
    ve Gen.Kur. Başkanı ORG. Semih Sancar birlikte KIBRIS Harekatını yürütürken,
    o günlerin CHP’ye Borazanlık yapan TRT.si ile BASINInın yayınlarını bir gözden
    geçirmenizi tavsiye ederim, partizanlığı, tarafgirliği anlamak için.
    ” Kazan kazana kara demiş, tavanın gülmeden aklı gitmiş”
    Adam başka, pehlivan başka. HALKIN sevgisini kazanmayı bilen
    Adnan MENDERES Medya BOMBARDIMANINA RAĞMEN o dönemin Ceberut
    CHP.sinin SIRTINI yere getirmesini BECEREBİLMİŞTİ.
    Eğer ibret alınsaydı, tarih tekerrür mü ederdi ?

  10. muhalefet aritmetik bilmiyor, iktidar ise matematiği iyi biliyor. pek çokları aritmetik ile matematik arasındaki farkı bile bilmez. bilmediğini de bilmez.
    matematik zekanız yoksa aritmetik yapamazsınız.
    meali şöyle
    muhalefet yapmak her şeye aptalca karşı çıkmak değildir.
    bizi iyi yönetemeyen bir iktidarı bile deviremeyen bir muhalefetimiz var, hepimizin önce buna karşı çıkmamız gerekir. daha iyi bir muhalefet gelmediği sürece üç beş aday üzerinden hesap yapmanın kime faydası var. geçen seçim millet ittifakı birbirlerini oy kaybettirmekle suçlamışlardı bu seçim ne değişecek dersiniz? adayı bile paylaşamıyorlar ankara da.
    İstanbul da durum daha kötü. bütün ön listelerde muharrem ince açık ara öndeyken kazanma şansı en yüksek adayı göstermemenin yollarını arıyorlar. sayın ince parti başkanlığına aday olduğu için tehlikeli madde her an patlayabilir muamelesi görüyor.üstelik yıl bitiyor muhalefet aday belirlemeye çalışıyor hala. neden aylar öncesinden bu çalışmalar yapılmaz, uygun adaylar belirlenmez, son temayüllere göre aralarından seçilmez… neden her zaman iktidarın arkasına kalınır neden her zaman nal toplanır…neden her zaman son anda üstün körü yaptı yakıştırıldı olduğu kadar tadında işler yapılır, anlaması zor…madem seçim kazanmanın bir ayağı medya neden kendi medya yapılanmasına ağırlık verilmez, neden yeni siyasete genç insanlar yetiştirilmez, neden insanların gönlünü kazanacak projeler üretilmez, anlaması gerçekten zor.
    matematik bilmek işte bu yüzden çok önemli.
    matematik kelimesinin kökeni Yunancada bilgi, çalışma ve öğrenme anlamına gelen ‘matema’ya dayanmaktadır.
    Matematik nicelik, yapı, uzay, değişim ve düzenleme mantığı ile ilgilenen bir bilim dalıdır ve hayatın her alanında, yaptığımız her şeyde ve her yerdedir. Mobil cihazlardan mimarlığa, sanattan spora, doğa bilimlerinden sosyal bilimlere ve paradan mühendisliğe kadar günlük hayatımızdaki her şeyin yapı taşı matematiktir. matematik olayları anlama biçimidir.
    matematik bilmezseniz aritmetik yapamazsınız.

  11. “Muhalefet partileri AKP nin etkisi altında” görüşü bana gerçekçi görünüyor ve
    bana göre muhalefett AKP etkisinden kurtulup tam bağımsız siyaset yapamadıkları sürece seçim kazanamazlar.

  12. Devlet aklı olaylara tam hakim olduğu görülüyor.
    Adeta dikensiz gül bahçesi oluşturuluyor iktidara.
    MUALEFET KONTROL ALTINDA.
    Herkesin söylediği alternatifsizlik.
    Adeta bir çaresizlik sendromu içine sürüklendik.
    Kaybedenleri vatandaş kabul etmemiş,başka adaylar gelsin demek değil mi bu.
    Kafamıza vura vura sonunda beğenmediğimiz bizi kabul edeceksiniz ısrarın dan başka ne anlama gelebilir.
    Sanki hepsi devlet aklı karşısında diz çökmüş verilen rolü oynuyorlar gibi.
    Halk bundan kötüsü olamaz deyip bunların kucağına düşecek diye bekliyorlar.
    Birçoğunun belediyede iş başında olanları var. Halk bunun karşısında KIRK KATIR MI, KIRK SATIR MI.
    Arasında sıkışmış durumda.
    Rakipler böyle olunca her türlü hatalar bile kolayca başarı diye gösterilebiliyor.
    Sağın en büyük rakibi sağ dır.Sağdan aday ya çıkartılmıyor veya engelleniyor gibi geliyor bana.
    İstanbul dan Topbaş bağımsız aday veya saadetten aday olabilir mi.Melih MHP için bahsi geçince ortalık nasıl karıştı.Geldiğimiz nokta ortada.Yeniden ittifak tutkalı olu verildi.
    Evet aday çıkmıyor değil.Adaylar görünmez bir el ile ya doğmadan boğuluyor veya çıkmak üzere iken hal oluyor.
    Boşuna çene yoruyoruz.TAŞLAR BAĞLANMIŞ …………………………………………..
    diyorlar buna.Ancak halkın benimsemeyeceği adaylara izin veriliyor gibi bir durum.
    Önümüzdeki seçim de tamam gibi.
    MHP neden bu kadar uysal.İYİ parti bu kadar agresif .Bu rollerin oynanması ile ilgili sanki.
    HER İŞTE VARDIR BİR HAYIR.
    GÖRELİM NEYLER YARATAN.
    YAŞARSAK GÖRECEĞİZ.

  13. Belediye Başkanı
    Halkımız, seçimi ciddiye almıyor. Her gün maç seyrediyor. Kendi milletvekillerini bile bilmiyor. Selamet Partisi yöneticilerinden biri bana “Biz Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı olmasını istemiyorduk ama onu göstermeseydik kazanamazdık” dedi. Milli Görüş böyle il başkanları ile kurulmuştur. Bugün bir Erdoğan var mı ortada? Kendisi değil partisi veya başkanı kazanır. Bahçeli “Binali Yıldırım’ın istifa etmesine gerek yok.” diyor.
    Ben de derim ki Cumhurbaşkanı parti başkanı olabiliyorsa neden İstanbul belediye başkanı olmasın? Erdoğan İstanbul Belediye Başkanı da olsun. Parti başkanlığını bıraksın İstanbul Belediye Başkanı da olsun. Hem kendisi için hem de milleti için çok daha yararlı olur.
    İstanbul’u elinde tutan Türkiye’ye sahip olduğu gibi dünyaya da sahip olmanın yolu da oradan geçer. Hem onun devre sınırı da yoktur. Ben şahsen ona oy veririm.

  14. Necip Güven
    “10 Aralık 2018 at 23:47
    Demek ki bildiğiniz kadarı bayağı eksik sayın Baran. Elçilik ve konsolosluk binalarına izin verilmezse kesinlikle girilemiyor, diplomatlar ve çanta bavulları aranamıyor vs vs. Suudilerin öldürüldüğünü kabullendikleri halde bina aramasına kaç gün sonra izin verdiklerini hatırlayın. Diplomatik dokunulmazlıkların bozulması büyük uluslararası sorunlara sebep olacak bir durumdur. Yorum yaparken gerçeklere göre düşünüp yazmak gerekir.”
    Necip bey!
    Peki diplomaside Elçilikte ne olup bittiğini bilmek için konuşmalari kayit yapmak varmi?
    Hani o 3 saatlik ses kayidindan bahs ediyorum.
    Ikincisi de Her önune gelen ben diplomatim diye elini kolunu sallayarak ve cinayet işleyecek malzemeleri içeri sokma gibi bir haklari varmi?
    O 15 kişilik ekibin ne gibi özelliklerinden dolayi diplomat oluyorlar.
    Iyi o zaman bu polis şefi diğeri doktor.
    Bunlar diplomatim deyince diplomatmi oluyorlar.
    Yabanci bir ülkeye kim giderse gitsin neden gittiğini ne kadar kalaciğini bildirmek zorundadir.
    Ha şunuda hatirlatmamda yarar var diplomat ve büyük elçi olan cok yakin akrabalarim var ve o konuda epeycede bilgi sahibiyim.
    Birde yabanci ülkelerde yaşayanlarin belgeler ile ilgili bazi sorunlari var bazi belgelerin karşiliği elciliklerde yalniş yazili.
    Ben onu bundan 7 yil önce şimdi büyuk elçi olan o zaman elcilikte gorevli olan bir akrabama İngilizcede Birth Certificate diye geçeni bizim elciliklerin sitesinde onun karşiligi Nufus Cüzdani olarak yazıli ve telefon ettigimiz zamanda ayni cevabi verdiklerini hatirlatarak bunun yalniş olduğunu ve doğrusunun DOĞUM KAYIT ORNEĞI olduğu icin duzeltilmesi gerektiğini söyledim, bana cevabi ne oldu biliyormusunuz? “Sen kendin internete yaz öğrenmek isteyenler ordan okusun.”
    Şu diplomasiden falan epeyce bir bilgiye sahibim.
    “Heleki bizim elçiliklerde evlere şenlik telefona cevap veren sekreter Turkce bilmiyor.
    Yalniz AKP geldikten sonra (istisnalar hariç) çok iyi hizmet veriliyor, İstisnalaride direk Türkiyeye şikayet edbiliyorsunuz.
    Hosca kalin

    • Nurdan hanım elbette diplomatik alanları dinlemek kurallarda yok. Ama bu kuralların uygulanmasında bazı farklar mevcut . Diplomatik alanlar kurallara göre dinlenemezler ama bütün ülkeler mümkün olan tüm imkanlarla birbirlerini dinlemeye çalışırlar ve kendilerinin dinlenmesine karşı da tedbir alırlar. Buradan elde edilen bilgilerin ne olduğu çoğu zaman ortaya çıkmaz sadece öğrenenler tarafından kullanılır. Dikkat ettiyseniz Türkiye dinleme kayıtlarını pek açık etmiyor ve bilgileri kendi kaynaklarından basına sızdırmıyor, çünkü bu olayın özelinde nasıl dinlendiği değil, cinayet tarafı önemli. Cinayet değil, konu siyasi bir konu olsaydı, bu dinleme tarafı bize büyük sorun çıkarabilirdi belki de, ama bu tür bir cinayette nasıl öğrenildiği önemini kaybediyor. Diğer konuya gelirsek, diplomatik kimlikleri kişilere kendi ülkeleri verir, bizim Suudlar tarafından diplomatik kimlik verilmiş birine itiraz etme durumumuz olamaz, zaten diplomatik kimliğin verilme amacı devlet görevlilerine ülkeler arası rahat ve güvenli hareket etme özgürlüğü sağlamaktır . Ve bu kişilerin çantaları, bavulları da dokunulmazdır. Diplomatik pasaport sahibi bir kişiyi engellemek, aramak büyük problem çıkaracak bir eylemdir.Dolayısıyla cinayet olayından önce bu kişilerin ülkeye girişlerine engel olmak, çıkışlarını engellemek de mümkün değil maalesef. Bu yüzden cinayetin işlendiğine ses dinlemesi yoluyla tanık olunduğu halde, konsolosluk binasına girilemedi, meşhur 15 kişinin ve sonrasında konsolosun gidişi engellenemedi. Çünkü somut delil yok, arama yapılamıyor ve maktulün cesedi elimizde değil. Dikkat ederseniz kendileri cinayeti kabul ettiği halde cesedin bulunmasını sağlayacak bilgileri hala vermediler. Dolayısıyla cinayetin seslerini duyarken bile dokunulmaz bir alanda oldukları için olay engellenemedi. Eğer o esnada konsolosluğa girilmeye kalkılsaydı çok çok büyük bir diplomatik sorun çıkardı ve esas sorun o olurdu, biz çok haksız bir durumda kalırdık. An esnasında duyulan sesler bile konsolosluğa girmeye haklı gerekçe sağlamıyor maalesef. Bu seslerin bir yanıltmaca olduğu ve oraya girilip skandal yaratmamız için düzenlenmesi bile, dinleme esnasında düşünülebilecek, hesaplanabilecek bir ihtimal. Yani anlatmak istediğim böyle uluslararası diplomatik bir olayda işler uzaktan görüldüğü kadar basit değil, keşke sizin belirttiğiniz gibi olsaydı, o zaman olay engellenmiş ve Kaşıkçı yaşıyor olabilirdi.Selamlar.

      • Necip bey! Sizin cevabinizda değindiğiniz dinleme olayi, bana şu lafi hatirlatti BAYRAM DEĞIL SEYRAN DEĞIL ENIŞTEM BENI NIYE ÖPTÜ?
        Durup dururken elçilik neden dinlenilir?
        Demekki o 15 kişinin Kaşikci için geldiğiini biliyordular.
        Peki bile bile neden Kaşıkçının oraya gitmesine engel olmadılar?
        Hoşça kalin

        • Suudlar, özellikle prens Selman birkaç yıldır Abd ile birlikte Türkiye aleyhine faaliyetlerde bulunmakta olduğundan, genel bir dinleme altında olması normal konsolosluğun. Dinleme esnasında da bu cinayete rastlanılmış. Yani cinayeti bildikleri için dinlemiyorlar, dinledikleri için cinayeti öğreniyorlar. Dinlenmeseydi Kaşıkçı şu anda nerede olduğu bilinmeyen bir kayıp olabilirdi. Bu işe ne Abd ne Suudlar bu ülkeyi bulaştıramadı, sizin şüpheleriniz hiç bulaştıramaz , bu yüzden olaya biraz daha makul ve mantık çerçevesinde bakmanızı tavsiye ederim naçizane:))

          • Peki istihbarat olay ilk olduğunda neden hemen basina sızdirma gereyi hissetti.
            Hemde saatinden dinlendi diye yalan haberi havuz gazetelerine yazdirma gereği duydular?
            O haberin Hemen arkasindan saat firmasi ve , birçok kullanicisı diğerleri ile birlkite “öğle birşey olması mümkün değil dediler.” Ve yalanladilar.
            Daha sonra kaynağıni gizli tutuyorlar.
            Onu bu nu bilmem ama bu gidişle o olay TCyi iyice ihtibarsizlastiracağa benziyor.

          • Merak etmeyin bu olay ülkeyi itibarsızlaştırmıyor, tam tersine Türkiye dünyada bu işin peşini bırakmayan ve sorumlu olan en üst yetkiliyi cezalandırmaya niyetli, bu işten parasal çıkar sağlamaya çalışmayan tek ülke pozisyonuna geldi bile. İlk defa bilinçli ve planlı bir stratejiyle ve Suudlarla kötü olmamayı da becererek, adım adım olay ortaya kondu, suçun kabulü sağlandı, ve emri veren en üst yetkilinin prens Selma olduğu dünyaya tescil ettirildi. Bunun ceremesini çektiğini de göreceğiz sürecin sonunda. Önceki yorumumda da belirttiğim gibi, bu aşamadan sonra dinlemenin nasıl yapıldığının hiçbir önemi kalmadı artık. Çünkü dinlenenlerin gerçek olduğu kanıtlandı.

          • ABD bin BM temsilcisi ” Kaşıkçı cinayetinin sorumlusu Suudi yönetimi yetkilileri ve yönetimin başı Selman dır” açıklamasını yapmış. Bilginiz olsun Nurdan hanım.

  15. Fehmi beyin son derece objektif bir yazısı daha. Evet onun on parmağıyla yaptığı hesabı bilgisayarlarla yapamayan bir muhalefet var bu ülkede. Başkanlık sistemi benzerlerin önce bloklaşmasını, ittifak kurmasını ve belli bir süreç sonunda daha geniş bir çatı altında birleşmesini getirecek bir sistem. Parlamenter sistem ise bölünenlerin arasından burun farkıyla birinci çıkmaya imkan veren bir sistemdi. Mantığını ve en azından on parmağını kullanabilenler cumhur ittifakı yoluyla güçlerini birleştirmenin yol ve yöntemlerini buldular. Diğerleri hala dere tepe düz gitmeye devam ediyorlar, sonuçta bir bakacaklar ki bir arpa boyu yol gitmişler. Ben bu yerel seçimlerde özellikle ege ve akdenizde bazı belediyelerin Chp den cumhur ittifakına geçeceğini düşünüyorum. Bu sayede özellikle ege belediye hizmetleri yoluyla iktidar nimetlerinden faydalanmaya başlayabilecektir sonunda. Bu da akıl ve mantığın bir gereğidir. Hiç kimse sırf ideolojik sebeple, sonsuza kadar hizmet etmeyi bilmeyenlerin elinde yönetilen bir beldede yaşamak istemez.

    • maalesef muhalefetin hepimizi aşağı çeken bir zeka problemi var. bilgiyi görüp tanıyamadıkları gibi, faydalanmamaya da and içmişler sanki. recm ile taş atmak arasındaki farkı bilmeyen yaşlı tezeler misali doğru ile yanlış arasını, bilgi ile cehalet arasını ayıramıyorlar üstüneüstlük bilene de bileniyorlar. görüşe düşmanlık yetmiyor, bilgiye de düşman oluyorlar o da yetmiyor bilene de düşman oluyorlar. kafa bu, anlayış bu, tavır bu, zeka bu. ne pahasına olursa olsun aptalca karşı çıkmak muhalefet yapmak olarak algılandığı sürece muhalefet bu seçimde de yenilgiye uğrayabilir.
      ne yapabiliriz???
      isaya sormuşlar neden kaçıyorsun diye, peşimde bir cahil var ondan kaçıyorum demiş.

      • Didem hanım hatırlattığınız hikayeyi bilmeyenler için paylaşmak istedim. Hürmetler.
        Hz. İsa, sanki bir aslan kovalıyormuş gibi dağa doğru kaçıyordu. Birisi ardından koşup:
        – Ey Peygamber, dedi, hayrola, peşinde kimse yok, neden böyle kuş gibi kaçıyorsun?
        Hz. İsa öyle hızlı koşmaktaydı ki, acelesinden cevap bile veremedi. Adam da onun ardı sıra koşmaya başladı, arkadan bağırdı:
        – Allah rızası için biraz dur da söyle, neden kaçıyorsun? Arkan­da kovalayan yokken neden böyle yapıyorsun?
        – Bir ahmaktan kaçıyorum, dedi Hz. İsa. Benim yolumu kesme de kendimi kurtarayım.
        – Körün gözlerini, sağırın kulağını açan sen değil misin?
        – Evet, benim.
        – Ölüleri diriltmiyor musun?
        – Evet.
        – Topraktan canlı kuşlar yapan da sen değil misin?
        – Evet, benim.
        – Öyleyse kimden korkuyorsun?
        – Allah’ın adına yemin olsun ki, İsm-i Azam’ı köre okudum göz­leri açıldı, sağıra okudum duydu, ölüye okudum dirildi. Fakat ah­mağın gönlüne yüzlerce kere okudum fayda vermedi.
        – Bunun hikmeti ne? Neden ahmağa tesir etmiyor?
        – Ahmaklık Allah’ın kahrıdır. Hastalık, körlük, sağırlık kahır değildir, bir iptiladır. İptila acınacak bir şeydir, ona Allah da, kul da acır. Fakat ahmaklık ahmağa da, onunla konuşana da zarar verir. Ahmağa çare bulmanın imkanı yok!

  16. Meral Akşener ve Devlet Bahçeli Erdoğanin kazanmasi için çalişiyorlar ve kendilerine gönül verenleride kandirmasini iyi beceriyorlar.
    Örnekler çok fakat ben bir iki örnek vermek istiyorum.
    Bahçeli 15 Temmuz 2016 da Biz Erdoğani desdeklemesek O gider pkk ile ortaklik yapar, biz önce onu destekliyelim seçildikten sonra o makamda oturtmayiz.
    .
    Varan iki Bahçeli şimide siz onlarin adaylarina oy verirseniz biz daha çok belediye başkanliği kazaniriz, tabii her seçim öncesi seçimlerden hemen sonra Erdoğanin gideceği sözünüde vermeyi ihmal etmiyor.
    Erdoğan ne eder eder seçimleri kayip etmez….
    Abdullatif Şenerin dediği gibi Erdoğan kendi menfaati için Türkiyeyi batirir.
    Türkiyede bu kadar korkak politikacılar olduktan sonra 30 miliyonda haraca bağlanmiş iken karşisina kim çıkarsa çiksin onu oyuna getirio yutar.
    Tipkı 11.C.B Gül, ve son seçilmiş başbakan olan Davutoğlu ve diğer AKP lileri harcadiği gibi.
    C.B Gülün ofisi AKP li gazeteci musvetdesi trolleri adam yerine koyup kamuoyuna açıklama yaptiktan sonra onlari iyice tepelerine çıkarirlar.
    Bari Onlarin anlayacaği bir dilde açıklama yapsaidinz o zaman birdaha bakin bakalim sizin hakkınızda yazılmiş yazılara imza atarlarmi idiler.
    AKP nin emaktarlari dışlandi ve yerlerine ne kadar beceriksiz ve sorumsuz menfaatçı insanlar getirıldi ve onlarda şu an Türkiyenin mezarini kazmiş bulunmaktadirlar yakinda gömerler.
    Sahi firts leydi H Nisa Gül hanimefdiyi kim konuşturmadi ve susturdu?
    Onu kim susturdu ise Türkiyenin felaketine yardimci olduğu için suçludur.
    Seçimler yaklaştiği için troller Gülü hedef tahtasına yatirdilar, bakalım sirada daha kimler var.
    Eğer bu seçimlerdede MHP ve İYİ parti seçmenlerı Bahceli ve Akşeneri dnlerseler bu milletin vebali onlardan sorulur.
    Yaho kardeşler siz ne zama uykudan uyanacaksınız, Akşener genel başkanliktan istifa edince Behceli ne demeç vermişti? “Partililer haniefendiyi ikna etsinler” dememişmiydı?
    Ati alan üsküdari gectikten sonra uyanma üzere!
    Hayirli uykular Türkiye.

  17. Seçimlerde iki önemli güç aracı vardır : Sermaye ve medya. Evet, sermaye olmadan seçim kazanamazsınız ve projelerinizi medya yoluyla halka aktarmadan seçim kazanamazsınız. Ak parti 2002 yılında muhafazakar oylarıyla iktidar oldu. Daha sonraki bütün seçimlerde sermayeyi ve medyayı konuşturdu. Seçim giderlerin çoğu devlet kasasından gitti. Neredeyse TRT’yi esir aldı. Muhalefete gelince; halk açıkçası güvenmiyor. Çünkü halkın güveni kazanamadilar. Bu güne kadar da güven veremediler. Son dönemlerde toparlandilar. İktidar son dönemlerde baskıcı tavrıyla muhalefeti bitirdi. İktidar medya yoluyla muhalefeti karalamayi iyi biliyor. Neredeyse muhalefetin tamamı Feto/pkk pyd ilan etmiş durumda. Bu halk A haber ve TRT’yi izlediği müddetçe Ak parti seçim kazanmaya devam edecek!
    SAYGILAR SEVGİLER

    • Nüsret bey! Sizin yazıniza AKP de azimsanmayacak kadar kendilerini çok bilmiş zannedenleride eklemeyi unutmayalım.
      Hani dünkü sizin “recim”keliminize ve benim Suudilerin 15 kişilik düblörlerinin ne olduklarini bana hatirlattirilan yorumcular gibilerinden bahsediyorum.

      • Her şeyin farkındayım Nurdan hanım. Nice arkadaşlarım ceplerinde 5 kuruş yok yine Tayyip giderse devlet batar diye oy veriyorlar. 10 sene sonra belki Tayyip hayatta bile olmayacak o zaman bu Tayyip sevdası sonrası gerçekten devlet batar mı?

        • Bahsettiğin kişi 16 yıldır var , Türk Devleti , değişik adlar altında , MÖ 209 de ordusu olan bir devlet . Yani şanlı ordumuz 2227 yıldır görevinin başında Bilmem anlatabildim mi ? Devletin bekası şahıslara bağlı değildir. Türkiyeyi her badireden , hatta siyasetçi belalarından yine Türk Milleti nin azim ve kararı kurtaracaktır. Merak etme .

    • 2002 yılında Akparti seçime girdiğinde TRT dahil hiçbir televizyon ve medya onu desteklemiyordu, tam tersine tamamen karşısındaydılar ve uzun müddet de bu böyle sürdü. 2002 de belki biraz Kanal7 de yer bulabiliyor olabilir. Ahaber kanalının yayına girme tarihi de 2011 senesidir, yani Akp iktidara geldikten 9 sene sonra kurulmuştur. 7 senedir yayın yapmaktadır. Yani söylediğiniz destekler iktidara gelmek için hiç kullanılmamıştır ve iktidarda kalmak için de yeterli değildir. Önemli olan, insanları ikna edip bu milletten oy alabilecek samimiyette ve icraat yeteneğinde politikalara ve politikacılara sahip olmaktır. Gerisi epeyce teferruat ve biraz da süsleme.

    • Nusret bey iktidar muhalefeti bitirdi diyorsunuz. Bu adamlar iki koyun güdmekten bi haber
      sokaktaki çocuğa sorsan Ankara da İYİ partinin kazanma şansının sıfır olduğunu söyler .Ancak hazretler Mansur beyin İYİ partiden aday olmasını istiyorlar .Sonrada kalkıp iktidar muhalefeti yok ediyor deniyor.Muhalefet diye birşey yokki.Girdiği her seçimi kaybetmiş insanlar bir gün değişim istemez
      mi.Evet iktidar kötü , baskıcı anti demokrat Ya muhalefet sorun iktidarda değil muhalefette.
      .

      • iyi partinin hiçbir belediye kazanacağını tahmin etmiyorum ama; Meral Akşener Hanım sanki ana Muhalefet partisiymiş gibi davranıyor. Muhalefette birlik beraberlik yok, Kılıçdaroğlu gitmeli Mustafa Sarıgül veya Muharrem İnce gelmeli….

Yoruma kapalı.