Bu yazıda Kaşıkçı'nın hayattaki son dakikalarına dair kayıtın deşifresi var. Küçükler okumasın…

25
Reklam

Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğuna medeni durumunu gösteren ve böylece evliliğe engel bir durumu bulunmadığının anlaşılmasına yarayacak bir belgeyi almak üzere gitmişti gazeteci Cemal Kaşıkçı.
Washington Post gazetesinde yazıları yayınlanıyor ve bir süredir ABD’nin başkentinde yaşıyordu; ancak belge için başvurduğunda, Washington’daki Suudlu diplomatlar, “İstanbul’a gittiğinde alırsın” cevabını veriyorlar…
İstanbul’dayken gittiği Başkonsoloslukta ise ölümüyle sonuçlanacak bir hazırlıkla yüz yüze geldi Cemal Kaşıkçı.
Buraya kadar anlattıklarım konuyla ilgilenen herkesçe biliniyor.
İçeride bulunduğu sırada karşılaştığı muamele, ölümünü getiren olaylar, olaylara karışanların davranışları ve öldürme talimatının kim/ler tarafından verildiği ise yalnızca az sayıda kişinin bilgisi dahilindeydi.
Türkiye’nin, içeride yaşananlarla ilgili bir ses kaydını başta ABD ve Suudi Arabistan olmak üzere belli başlı birkaç ülkeyle paylaştığı ve kaydı dinleyen veya deşifresini okuyanların dehşete kapıldıkları da duyuldu.
Şimdi sıra o kaydın da herkesçe bilinir hale gelmesinde.
ABD’nin CNN televizyonu ses kaydını dinlemiş bir kaynaktan elde ettiği bilgileri yayınladı.
Her şeyden önce bir nokta önemli: Türkiye ses kaydını sadece ABD ve Suudi Arabistan ile paylaşmış; müttefiki olan diğer ülkelere ise ses kaydının deşifre edilmiş metnini vermekle yetinmiş…
CNN‘in bulgusu bu.

Ölüme böyle gidildi

Kaynağın anlattığına göre yaşananlar şöyle:
Gazeteci Kaşıkçı belge almak için Başkonsolosluğa girer girmez kuşkusuna sebep olacak bir havayı kokluyor.
Çünkü karşısına orada bulunması en son düşünülecek biri çıkıyor: Ülkesinin Londra’daki büyükelçiliğinde görevli iken birlikte mesai verdikleri Maher Abdülaziz Mutreb
Mutreb diplomat gömleğini bir süredir çıkarmış, Suudi Arabistan’ın güçlü adamı Muhammed bin Salman‘ın (MbS) yanında yer alarak onun istihbarat danışmanı olarak çalışmaya başlamıştır ve Kaşıkçı onun bu durumunu bilmektedir.
Kaşıkçı‘nın Mutreb‘e “Burada ne arıyorsun?” sorusunu yönelttiği işitiliyor…
“Ülkeye döneceksin” diyor Kaşıkçı‘ya Mutreb.
“Bunu bana yapamazsın” diyor Kaşıkçı ve ekliyor: “Dışarıda bekleyenler var.”
CNN, haberinin burasında, Kaşıkçı‘nın, Başkonsolosluğa kadar kendisine refakat etmiş ve içeriden çıkmazsa ortak tanıdıklarına haber verecek nişanlısını kast ettiği ayrıntısını sunuyor.
Hepsi bu kadar konuşmaların.
Ardından, deşifre edilmiş metne göre, orada bulunan kişilerin Kaşıkçı‘ya saldırıya geçtiklerine dair sesler işitiliyor.
Sonrasında duyulan tek ses yine Kaşıkçı‘ya ait. Bir kaç kez, “Nefes alamıyorum” cümlesi çıkıyor Kaşıkçı‘nın ağzından…
Gazetecinin son sözleri “Nefes alamıyorum” cümlesi oluyor.
“Çığlık.”
“Yine çığlık.”
“Boğulma sesi.”
Deşifrede bu satırlar yer alıyor.
Ve hemen sonra da kulaklara testere sesi geldiği bilgisi.
Kaşıkçı‘nın vücudunu parçalayan cinayeti işleyen grubun yanlarında getirdikleri ceset parçalayıcı testerenin sesi…

En başından sonuna kadar planlanmış bir cinayet

Bu görevi talimatla yerine getirme görevini üstlenmiş olan Mutreb‘in, suç ortaklarından bazılarının taze ölünün cesedinin testereyle parçalanması sırasında çıkan seslerden rahatsızlık duyduğunu farkedince, onlara dönüp, “Kulaklıklarınızı takıp müzik dinleyin, bak ben öyle yapıyorum” dediği de ses kaydının deşifresinde yer alıyor.
Yalnız o cümle değil. Mutreb birkaç kez telefonuyla Suudi Arabistan’dan birileriyle de görüşüyor.
“Sizinkine söyleyin” diyor biriyle konuşurken, “O iş tamam, yerine getirildi.”
Kim olabilir ‘Sizinki’ veya ‘O’ diye anılan kişi?
Tahmin burada devreye giriyor: Mutreb‘in telefonla ulaştığı kişi muhtemelen Saud Al-Qahtani. Qahtani MbS‘nin en yakını.
CNN‘in bilgi edindiği kaynağa göre, konuşmalardan İstanbul’daki başkonsoloslukta bir şeylerin yanlış gitttiği, bu yüzden bir panik yaşandığı izlenimi alınmıyor; tam tersine, arayanın karşı tarafı her şeyin planlandığı gibi gerçekleştiği konusunda bilgilendirdiği anlaşılıyor.
Planlı bir cinayet yani işlenen.

[İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2 Suudlu için yakalama kararı çıkardı; bunlardan biri Al-Qahtani. (Diğeri, Suud istihbarat başkan yardımcısı Ahmad Al-Asiri.) Suudi Arabistan ise Türkiye’den gelen talebi hemen reddetti.]

Kaşıkçı‘nın ölmeden önceki son dakikalarında yaşananları haberleştiren CNN, ses kaydını bir brifingde kendilerine aktaran CIA direktörü Gina Haspel‘den öğrendiklerinin Amerikalı senatörleri olağanüstü etkilediğini de bildiriyor.
Biri, “Evet, dumanı tüten bir silah yok, ama testere sesi var” demiş.
Hemen hepsi, “Cinayetin MbS talimatıyla işlendiğinden hiçbir kuşkum yok” diyerek çıkmış brifingden.
Trump MbS‘ye toz kondurmuyor, Putin ise ilk gördüğünde “Çak dostum” deyip elini havaya kaldırıyor.
Bakalım bu işin sonu nereye varacak?
ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. HAC İslamın – inşaatçı tabiriyle – 5 kolonundan biridir. Allah’ın kesin emirlerindendir.
    ÖMÜR’de bir defa gidilmesi FARZdır. Çok da şarta bağlanmıştır. Fakat, Fakir’in iznini almak
    diye bir şartı yoktur. Birden fazla HAC’ etmek – bilhassa avam için – yerine fakir-fukaranın
    ihtiyacını gidermek İSLAM ALİMLERİNCE daha racih (tercih edilir) ve faziletli (erdemli, sevablı)
    telakki edilmiş (kabul edilmiş) tir. Umre ise, farz da değil, vacip de değildir. Umre yapmazsan
    bir günah işlemiş olmazsın. O parayı – din turizmcilerine VERECEĞİNE FAKİRLERE VERMEN
    DAHA DA SEVABLIDIR, İŞİN ALİMLERİNE GÖRE. zİRA, ASLİ BİR İBADET DEĞİLDİR.
    Namazını aksatanlar, ve haram para ile bu ibadetlere yeltenenler FARZ olan Namazlarını
    noksansız edaya başlasalar, haram para ile hac ve umreye YELTENENLER HARAM KAZANÇ
    yollarından vazgeçseler, alacaklılarına borçlarını ödemiye çalışsalar, kendilerine daha fazla
    iyilik yapmış ve cezalarını, günahlarını azaltmış olurlar. lütfen BİLGİ NOKSANIMIZI
    gidermiye çalışalım. Açın, bütün dini kitablar ve ALİMLER böyle söylüyor. İşin tüccarlarına
    sözüm yok.
    Kur’an KISASTA HAYAT VARDIR, buyuruyor. Bir KANSERLİ ( ! ) kişinin FEDA
    edilmesiyle pek çok masum, madur korunuyor, KAN DAVALARININ, CANİLERİN önü kesiliyor.
    Allah imanımızı İlahi Vahyin ışığında tazelemeği ve sağlıklı düşünmeği nasip eyliye.
    SUUDİLER İngilizlerin himayesinde – tabir caiz ise – bir GECE BASKINI ( ! ) ile O
    GÜZELİM İSLAM topraklarını GASP ETMİŞDİR. Sevmesek de o MUKADDES TOPRAKLAR tüm
    Müslümanların MÜLKÜDÜR. Orada da Hristiyanların VATİKAN Devleti gibi, MÜslümanları
    temsil eden Müstakil bir YÖNETİM kurulmalıdır. Nasıl ki, Dünya 5’ten büyükse, Mukaddes
    Topraklar SUUDİLERDEN KIYASLANMIYACAK kadar YUCEDİR.
    O Gazeteciyi öldürenlerin fiili (eylemi) Müslümanlara yüklenemez. Olsa olsa, Prens
    (görünen) Salman’a ve SUÇ ve ticaret ORTAĞI Trump’a aittir ve ayan-beyan ORTADAdır,
    ceset ortada olmasa da !
    Böylesi bir KATİLİ ticari MENFAATİ için ısrarla savunan suç ortağı TRUMP’un
    İran’a ve hele hele gene Ticari menfaatini İRAN’da gören ÜLKELERE AMBARGO tehdidi
    savurması çok samimiyetsiz bir çıkış olarak görülmeli, KAALE bile alınmamalıdır, bilhassa,
    AB (Avrupa Birliği) Ülkelerince.
    CESET ise, dünyanın göüne baka baka orta yerde APAÇIK durmaktadır.
    Maymuncuk RÜŞVET ise, her zorluğu, imkansızı mümkün kılar. Kapitalzmin yağıdır.
    Hac konusunda azı kişiler için GERÇEKTEN yol EMNİYETİ kalmamıştır, denilebilir.

  2. sayın yazar bu makaleyi niye yazma ihtiyacı duydunuz ?
    ben beklerdim
    1: kaşıkçı o binaya niye gönderildi ?
    2: gönderen irade suudilerin nereye kadar gideceğini tahmin hesabı niye yapılmadı maksat ne ?
    3: dinleme çihazları ortam dinlememi? yoksa kişi üstü dinlememi ?
    4: en önemlisi siyasi iradeye hükümet’e angaje olan , birlikte arap mahallesine ayar verdiği kişi öldürtmek arap mahallesinde hasar tespiti iyi analiz edilmiş’mi?

  3. Bu kadar göz önünde olan bir adama göstere göstere bunu yapıyorlarsa daha güçsüz gariban kimselere neler yapıyorlardır acaba. Korkarım testereyi henüz canlı iken kullanıyorlardır.

  4. Değerli Koru
    Biz sizi bilinmeyeni bildirdiğiniz için okurduk.
    Olmuş bitmiş olayı 2 ay sonra yazdığınız için değil.
    Cesur yazın, öngörülerinizi yazın.

  5. Haccın şartlarindan olan yol emniyeti ortadan kalkmıştır.
    Suudi arabistana giden türk vatandaşlarının can ve mal emniyeti güvenli değildir.
    Şeytan hakkinda bayaği bilgili olan diyanet başkanı insanı testereyle kesen iblis ve yardımcıları hakkındaki düşuncesini acilen açıklamalıdır.
    Hac ve umre islerinden gelen tatlı kazanç buna mani mi oluyor.

  6. islamiyette recm edilir diyenler.. recim boğmaktan daha vahşi ve uzun süre acı çektirir. boğmak 3-4 dakika sürer sonra biter..islamiyet şimdi işkence dini mi.. recmi önererek kaş yaparken göz çıkarmışsınız..

    • Daha önce de bazıları buradan kimi yorumcuları sayın yazarı recmetmekle suçlamıştı:) yahu o ceza belli bir suça aittir, yapmayın etmeyin:) inanmayan didem hanımın bugünkü nusrete cevabını okusun… Bu neki?

  7. Hepsi Senaryo
    Cinayette önce failler bulunur. Boğan, testereyi çalıştıran kişiler bulunur. İlk sorumlular onlardır. Yani Suudi Arabistan’dan gelen 15 kişinin ismi tespit edilir. Sonra elçilikte olanların isimleri tespit edilir. 15 kişiyi İstanbul’a gönderenler bulunur. Bunların sanık olarak ve tanık olarak ifadesi alınır.
    Hala cesedin nasıl çıkarıldığına, havaalanından nasıl geçirildiğine ait bilgi yok. Gelen kişiler girerken bagajda neler vardı? Çıkarken neler vardı? Havalimanında bunların kaydı olmalıdır. Falanın beyanı, filanın beyanı, asıl failleri gizlemek içindir.
    Asıl fail Sermaye’dir. Muhammed Bin Selman’a fatura edilmiştir. Bunlar bugün oraya konamıyor. Sonra bize ne, cinayet bizim güvenlik alanımızda işlenmiş değildir. Cinayeti işleyen bizim vatandaşımız da değildir.
    İnsanları öldürseler de öldürmeseler de işçilik düzenden ortaklık düzenine geçmezlerse benzer şekilde öleceklerdir.

    • Sayin Karagülle hocayı tebrik ederım.
      Yazdiklari eksik olsa dahi bire bir doğrudur.
      Burda iki kurt bir tilkiyi tuzağa düşümek istiyorlar bakalım hangisi kazanacak.

  8. İslamiyette böyle bir öldürme yöntemi yoktur. İslamiyete göre: Şer’i mahkemelerde yargılanır ve ya diyet verilir ya da recim edilir. Kutsal mekanı da içinde barındıran sözüm ona Müslüman bir Ülkenin önde gelenleri bu tür cinayetleri kendi menfaatleri doğrultusunda yapmaları İslam Dinine bağdaşmaz. Elbette hac ibadeti imkanı olanlar için farzdır. Dün hac fiyatları dikkatimi çekti 21.000 TL’den başlıyor. Şimdi ben o parayı vereceğim de Suudiler de o parayla Kaşıkçı cinayeti işleyenlere maaş verecekler. Hristiyanların ve Yahudilerin yapamadığını, Araplar; İslam Dinine yapıyor. Yemen’de Milyonlarca insan açlıkla savaşırken Hacca gitmek bana pek mantıklı gelmiyor. Komşusu aç iken tok olan bizden değildir sözü; sadece kapı komşusunu kast etmediğinin düşüncesindeyim.
    Zalimler için yaşasın CEHENNEM….
    SAYGILAR SEVGİLER

    • recm işini nerden çıkardınız sayın karaca, neden ufak bir araştırma yapmıyorsunuz???
      hac ise farzdır, şartı güç yetirebilmektir. hac Allahın insanlar üzerindeki hakkıdır. her ibadetin yeri ayrıdır, değerli olan kafamıza göre ibadet yapmak değil ne emredildiyse nasıl istendiyse öyle yapmaktır. hem insanlara yardım etmeyi hem hacca gitmeyi dilemek gerekir, kim ne hak ediyorsa verilir. üstelik kabenin yerine siz karar vermediğinize göre sizin paranızla ne yapacaklarından siz sorumlu tutulmazsınız merak etmeyin.

      • Saygıdeğer Didem Hanım, şeriata göre “Recim” vardır. İnsan öldürmenin cazasi taşlarla vurularak Recim edilmektir. Ben Hac ibadetine karşı değilim. Birincisi Hac ibadeti parayla yapılır ve o paralar canilere gidiyor. İkincisi Yemen’de o kadar insan aç iken 21.000 TL vermek mantıklı gelmiyor. Önce yardıma muhtaç insanları kurtarmak lazım. Zaten hac ibadetin şartı da önce yardıma muhtaç olan insanları memnun edip izin istemek gerekiyor. Ben hiçbir ibadete karşı değilim. Elhamdülillah müslümanım.
        SAYGILAR SEVGİLER

        • yorumcu arkadaşım,
          Müslümanlığından hiç kuşkum yok, sorgulamak gibi bir haddim de yok. Müslümanlığımla ilgili bir iddiam ise hiç yok. hepimizin durumu Yüce Allahla kendi aramızdadır. lakin iyi niyet sınırları içinde birbirimizin bilmediğine teknik olarak katkı da bulunmak fayda sağlar. şeriata göre recm varsa da öldürmenin cezası değil, zinanın cezasıdır, ayrıntılara girmiyorum. hükümleri uygulanmasına engel olacak kadar ağırdır. kur’anda geçmez, neshedilmiiş olduğu söylenir, hadis de vardır. adam öldürmenin hükümleri başkacadır.
          hac ibadetine karşı olduğunuzu da hiç düşünmedim. yorumunuzdan böyle bir anlam çıkmıyor zaten…benim yorumumdan yardıma muhtaç insanlara yardım etmeyelim anlamı çıkmadığı gibi. ibadetlerin kendi içinde hakları hükümleri vardır buna dikkat çekmek istedim.
          selamlar
          saygılar…

    • Nüsret bey sizin yazdiklariniza katiliyorum!
      RECIMIN Arapca manası .
      Allnizam Alhakim.
      Ayricada Recim Islamdan önceki Yahudilerde ceza olarak uygulanmiş taşla kovalama veya öldurme anlamina gelen bir kelime.
      Sizin yazdiğiniz doğru, Allniza Allhakim, Allahin kanunlarinda kisasa kisas vardir biri sizin bir yakininizi gozunuzun önunde ölduruse sizde onu o an ne mevcutse öldurursünüz bu taşta ola bilir herhangi birseyde olabilir. Sizde zaten bunu yazmissıniz.
      Allaha emanet olun.

        • Nusret bey nurdan hanımın yanılgısını düzeltelim istersen, yukarda didem hanım konuyu yeterince aydınlatmıştı yani…

  9. İstihbaratımiz CINAYETI sesli kayıt edecek kadar becerikli-idiyse, neden katilleri ülkeye girdikden sonra takip etmediler?
    Bizim ülke gelen geçen hanımı?
    15 kişı özel uçakla sabah geliyor akşam döniyor, peki bunlara ne için geldikleri sorulmiyor?
    Ses kayidinda Kaşıkçı ” beni dişarda bekleyen var çıkmasam medyayi arayacak dediği halde dahi onu öldürmekten korkmadiklarina göre, peki o katiller kime güvediler?
    Yabanci bir ülkede adam öldurmek bu kadar kolaymı?
    Gelelim kimin doğru kimin yalan söylediğine.
    Nişanlisi televiziyondaki raportajinda, o gün ben çikmasam medyayi veya arkadaşimi ara diye birşey söylemedigini demişdi.
    Kasikçi daha önce rahatsizlaninca nişanlisi Kaşikçiya “senin herhangi bir olumsuz durumunda kime haber vereyim”
    diye sormuş oda “şuna” haber ver demiş.
    Ayricada gene nisanlisinin anlattiğina göre ilk gittiğinde tedirginmiş ikinci gittiğinde tedirgin değilimiş.
    Evlenme kağidi olayinida nişanlisini anlatimi ve medyanin yazdiklarıda birbirine uymiyor hatta bir birinin tam-ziddi.
    H Cengiz dediğine göre nikah işlemleri için Fatih evlendirme dairesine gittiklerini ve evlendirme dairesi bunlara elcilikten bekarlik kağidi getirin deyince Kaşikçi o zaman elçiliğe gidiyor (28 Eylülde) onlarda 2 Ekimde gel al diyiyorlar.
    Geçenlerde CNN Kaşikçinin whatsapp araciliği ile kontak kurduğu 33 yaşindaki Kanadada doktorasini yapan Suudili bir öğrenci ilede raportaj yapmişti, o öğrenci Suudi bursu ile okiyormuş onu MbS iptal ettmiş ikiside ona muhalif oldiklari için bunlarin yazişmalarini falan Israili telefon firma tarafinda Suudilere aktarildiğini falan söyliyordu ve ölum emri ondan dolayida olduğunu idda ediyordu.
    O oğrenciye Ağustosda MbS bir iş teklifi etmiş ve elcilik görevlileri görüşmek için onu elçiliği davet etmişler, oda Kaşikciya söylemiş, Kaşikçı “elçilige sakin gitme dişarda görüş orya gidersen seni öldürürler” demiş, ve onu göndermemiş.
    Peki Suudileri en iyi taniyan Kaşikçıyı kim veya kimler tuzağa düşürdü?
    Tam bir 15 Temmuz muammasi.

    • Nurdan hanım siz diplomatik pasaport taşıyan kişilere ve diplomatik alanlara yapılacak muameleler hakkında biraz bilgi sahibi olsanız bence iyi olur. Bu olaydaki her yorumunuzda normal bir kişiye bile yapılamıyacak davranışların, diplomatik pasaportlulara ve diplomatik temsilciliklere uygulanmasını istiyor, niye uygulanmadığını sorgulamaya çalışıyorsunuz.

      • Benim bildiğim kadarıyla uluslararası anlaşmalar kimseye cinayet işleme hakkı tanımıyor, anlasmalara uygun olarak belirlenen diplomatik usuller de cinayet şuphesinde müdahale edilemez demiyor sayın Güven.

        • Demek ki bildiğiniz kadarı bayağı eksik sayın Baran. Elçilik ve konsolosluk binalarına izin verilmezse kesinlikle girilemiyor, diplomatlar ve çanta bavulları aranamıyor vs vs. Suudilerin öldürüldüğünü kabullendikleri halde bina aramasına kaç gün sonra izin verdiklerini hatırlayın. Diplomatik dokunulmazlıkların bozulması büyük uluslararası sorunlara sebep olacak bir durumdur. Yorum yaparken gerçeklere göre düşünüp yazmak gerekir.

          • İyi de 1995 de Irak konsolosluğu 3 gün boyunca nasıl ablukaya alındı,bunu bilmiyorsun belli ki!

  10. küçükler okumasın derken…
    şimdiki küçüklerin hollywood filmleriyle ve bilgisayar oyunlarıyla şiddet eşikleri o kadar yükseldi ki testereyle doğranan birinin onları fazla etkileyeceğini sanmam.
    sanırım herkesin şiddet eşiği yükseldi, verilen tepkiler bunu gösteriyor değil mi???
    basın dünyası bile beyaz saraya alınmayan meslektaşları için daha fazla ve daha sert tepki vermişti.
    ne kadar yazık,
    ne kadar acı…

Yoruma kapalı.