Nazlı Ilıcak yeniden cezaevinde.. Gazeteci Alaeddin Kaya da mahkemeler arası çekişme yüzünden hücrede…

25
Reklam

Çok önceden bu hafta kendisini evimizde misafir etmeyi planlamıştık, o da geleceğine söz vermişti. Davetimizi dün ilettik ve gün boyu beklediğimiz halde kendisinden cevap alamadık.

Meğer Nazlı Ilıcak’a yedi yıl önceki bir yazısından dolayı yargıdan mahkumiyet kararı çıkmış ve dün yeniden cezaevine girmiş.

Nazlı Hanım cezaevlerinin yabancısı değil. 12 Eylül’den sonra da cezaevine girmişti. 28 Şubat günlerinde de, mahkumiyet alsaydı cezaevine girebileceği davalara muhatap edilmişti. Hayatı darbelere ve darbecilere karşı kavgalar vererek geçmiş Nazlı Ilıcak 14 Temmuz 2016 tarihinde televizyonda yaptığı bir konuşmadan dolayı, 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunulacağını bildiği varsayımıyla yargılanmış ve hayatının üç yılını hapiste geçirmişti.

Şimdi birisine ‘iftira ettiği’ iddiasıyla yargılandığı eski bir yazısından dolayı 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmış…

Benim tanıdığım Nazlı Ilıcak, bilerek, isteyerek gerçek olmayan bir şeyi yazmaz; tam tersine yazacağı her konuyu öncesinde inceden inceye araştırır, sorar, soruşturur, iyice emin olduktan sonra okurlarıyla paylaşır.

Mahkemenin kararı beni bu sebeple de şaşırttı.

Uluslararası tanınırlığa sahip bir gazeteci Nazlı Hanım; Uluslararası Basın Enstitüsü’nün de üyesi.

Türkiye’nin özgürlükler ve özellikle basın özgürlüğü sicilini tutanlar için yeni bir olumsuzluk örneği olacak. 

Reklam

Kendisini evimizde misafir etmek için bir süre daha bekleyeceğiz.

Yazık.

Sürekli yazıklandığım bir başka gazeteci dostum daha var: Alaeddin Kaya. O da cezaevinde. 73 sanıklı FETÖ çatı davasında yargılandı. Mahkemeye kendisi lehine tanıklık etmeye gittiğimde, sanıklar bölümünde yalnızca dört veya beş kişi vardı. Diğer sanıklar kaçak ve yurtdışında oldukları için…

O davanın kalabalık sanıkları hala yurtdışındalar.

Her türlü imkana sahip olduğu halde Alaeddin Kaya ülkeden ayrılmadı. 

Gözaltına alındığında müthiş şaşırmıştım.

İyi tanınan biri olduğu içindi şaşırmamın sebebi. Vaktiyle Cemaat adıyla anıldığı ve herkesin etkinliklerine gidip övücü konuşmalar yaptığı dönemde, o yapıyla yollarını ayırmış, FETÖ haline dönüştüğünde onlara atfedilen hiçbir görüş ve eyleme yakınlık duymamıştı.

FETÖ eylemi olarak bilinen 15 Temmuz uğursuz darbe girişiminden aylar önce -Nisan 2016’da- çıkan ‘Ben Böyle Gördüm: Cemaat’in Siyasetle Sınavı’ adlı kitabımda, onun o yapıyla yolunu ayırma öyküsünü de yazmıştım.

Reklam

Mahkemede dört saat boyunca kendisinin yanlış yere suçlandığını anlatmaya çalıştım.

O da, tıpkı Nazlı Ilıcak gibi, gençlik günlerinden itibaren, hayatı boyunca, darbelere ve darbecilere karşı tavır almış biriydi.

Sahibi olduğu yayın organlarının yayınları bunun kanıtlarıdır.  

Cezaevinde de kendisini ziyaret ettim.

İletişimim olsaydı, kendisini yakından tanıdıklarını bildiğim siyasetçi dostlara, içeride tutulduğu ortamın onun gibi bir insanı zorlayan şartlarını aktarmak isterdim.

Sayıları altı kişiyle sınırlı bir bölmenin tek kişilik bir hücresinde yalnız başına günlerini geçirmek zorundaydı. Sanırım halen öyledir. Diğer tutuklu veya hükümlülerle bile görüşmesi yasak.

Yaşı ileri -74 yaşında- birinden söz ediyorum. Hiçbiri yeni olmayan, şekeri, tansiyonu, böbrek yetmezliği var ve damarlarında daralmanın getirdiği sıkıntılara şimdilerde bir de Koah hastalığı eklenmiş bulunuyor.

Böyle bir gazeteci üç metreye dört metre olan bir hücrede tutuluyor.

Cemaat ile, herkesin takdir ettiği günlerindeki ilişkisi sebebiyle, yapının FETÖ adını aldıktan sonraki eylemleri yüzünden cezaevinde tutuluyor.

Davada 73 kişi yargılanması gerekirken yalnızca bir elin parmakları kadar sanıkla yetinmek zorunda kalındığı için olacak, bulunanlara en ağır cezalar verilmiş oldu. 

Yerel mahkemenin verdiği ceza Yargıtay tarafından bozulmuştu, yerel mahkeme kararında ısrar ederek dosyasını Yargıtay’a iade etti ve o hala cezaevinde.

İş yükü fazla olan Yargıtay yerel mahkemenin yeniden gönderdiği dosyayı ele almakta gecikiyor.

74 yaşındaki bir gazeteci mahkemeler arası çekişmede hücrede tutuluyor.

Alaeddin Kaya’ya, içerideyken vefat eden annesinin cenazesine katılma izni bile verilmedi. O gün, Ankara’daki Hacı Bayram Camii’ndeki cenaze töreninde, canından ziyade sevdiği annesine son vazife için gelmesini gözledik; gelmedi, gelemedi.  

Cezaevinde tek bir gazeteci yok deniliyordu, şimdi o cümle nasıl söylenebilecek?

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. Nazlı hanımı çocukluğumdan bu yana ilgi ile takip ettim.
    Sürekli haksızlıklara karşı çıkmıştır.
    Benim gözümde kahramandır.

      • Aile özelini bllemiyorum ama araştırmacı gazetecilik de yeri doldurulamaz. Yargımiz inşallah bu yanlıştan döner. Allah yardımcısı olsun inşallah.

  2. Nazlı hanımı bugünün Cumhur ttifaki ortaktaklari olan DSP MHP iktidarı zamanından hatırlarım. Bu iki ortak iktidarında Başörtülü kızları okullara sokmazken, meclise baş örtülü kadın sokmazken onların hakları için verdiği mücadeleden hatırlarım. Ne yazıktır o kesim onun için parmağını kıpırdamadı. Ahde ve orada sıfır.

    • O kesimden kastınız ecevitin meclisten sille tokat attırdığı merve kavakçı ve onun gibileri mi?

      • Yanlışın var. Sille, tokat, yumruk, tekme ve saçlarından yerlerde sürükleme Boğaziçi’ndeki kayyum karşıtı kız çocuklarına bu iktidar döneminde yapıldı. Başka yüzlerce örneğide var.

  3. “memento mori.”
    ölümlü olduğunu unutma, ölümü hatırında tut mealinde bir söz.
    roma imparatoru ve bir stoacı filozof olan marcus aurelius her zaman yanında birini bulundururmuş ve onun bu sözü kulağına fısıldamasını istermiş.
    makam sarhoşu olma tadında bir hatırlatma.
    dün de bir vesileyle yazdığım gibi, dünün mazlumları bugünün zalimleri, bugünün zalimleri de yarının mazlumları kısır döngüsünün içinde ilme, bilime, sanata, spora, hayata harcayacağımız enerjiyi birbirimizi yok etmek için harcıyoruz, bugün fırsat eşitliğine, adalete, ahlak ve etiğe arz olmadığı gibi kimse özellikle coğrafyam insanı talep te etmiyor.
    ne kadar yazık.

  4. 15 Temmuz 2016 tarihi türkiye cumhuriyeti devletinin siyasi yönetimini mevcut yöneticileri eliyle tamamen ele geçirip işgal etme olayıdır. yaşananlardan utanması gerekenler 15 temmuz ihanetinin başarısız olduğunu iddia eden sahtekarlardır. yaşanan dramlardan sorumlu olanlar da onlardır.

  5. memurlarından en üst yöneticilerine kadar topyekün işgal edilmiş ülkelerde sıradan hadiseler bu anlattıklarınız. şaşırılacak bir şey yok.

  6. Otoriteye saygılı olunsun!
    Türk yargısı altın çağını yaşıyor!
    Müstemleke aydınları beyaz efendilerin otoritesine tapına dursunlar ama
    onların mahkemelerinden çıkartılan kararlarla kuyruğu kurtaramazlar:)
    Tüm dünya türkün otoritesi karşısında diz çöküp itaat edene kadar, durmak yok yola devam!

    • *******
      Mahkemeleri çekişir!
      Muhakeme can çekişir!
      Bu mu yahu altın çağı,
      Hak Hukuk nasıl çelişir?

      Ne altın çağı kardeşim?
      Ah benim “şeşi-beş”im
      Bu isabetli görüşü,
      Sorgulamaktır bir işim!

      “İki ileri, bir geri”,
      Bir dışarı, bir içeri…
      Ülken, Hukukun işte bu!
      Çileli devranın devri!…..

      Şu diz çöktürdüğün dünya,
      Şeşi beş gördüğün rüya!
      Uyansan hep aynı kabus,
      Rüya tatlı, dön uykuya!
      ….
      Çelişen Hukuk yaramaz,
      Yaralar derin, saramaz!
      Mahkemelerse çekişen!
      Karar sağlıklı olamaz!
      *******

  7. Evet, cezaevlerinde gazeteci yok; gazeteci görünümlü darbeci, darbecilere yardım ve yataklık yapanlar var. Bin beter olsunlar.

  8. ‘Adaletsiz bir ortamda adalet arıyorum’

    “Şimdi ben, tutuklanmama bile olanak vermeyecek iddialarla, ‘ömür boyu hapis’ cezası ile yargılanmaya devam ediyorum” diyen Altan, “Üstelik, mahkemenin iki üyesi Anayasa’nın 153. maddesini çiğnediği için de hâlâ cezaevinde zorla tutuluyorum” ifadesini kullandı ve ekledi: “Adaletin olmadığı bir ortamda adalet arama çabama şahit olacaksınız.”Ahval’de yer alan habere göre, kendisinin aslında yargılanmadığını, “yargılanıyormuşum gibi yapıldığını” söyleyen Altan, “Ama beni zorla hapishanede tutuyorsunuz. Aslında bu da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. Maddesinin 4. Fıkrasına aykırı, ama Anayasa’nın cayır cayır çiğnendiği bir ülkede bunun lafı bile olmaz” diyor ve ekliyor: “Bu dava gerçekten yarın bir gün hiç kimsenin altından kalkamayacağı, hesabını veremeyeceği, korkunç bir suç üretme aldırmazlığının tüm belgelerini de içinde barındırıyor.”

    Ahmet Altan: Ben hapishanede ölmeye hazırım, ya siz?

    • Sıradan vatandaşın- seçmenin sırasını bekleyecek bir sırası dahi olmuyor sayın yorumcu☹️.
      Sürgüne gönderilen Malta anılı yüzlerce yazar geldi geçti bu ülkeden.
      Dünya tanıdı gülhane parkındaki ceviz ağacını (bak:Nazım Hikmet diye açıklama ihtiyacı doğdu). Bizimkiler zannetti diyor hâlâ gezi parkında iki ağacı😯.
      Deniz dedikçe insanların aklına geliyor sadece lodos fırtınası😡.
      Rakamlar mı dedin?
      102-3-5-367 153 …yaz istemediğin kadar!!
      Ama fakat, geleceğin yer yine:
      PİSKEVİT HESABI.

  9. Çünkü haksızlık karşısında susyoruz. Bizden biri değil diyoruz ses çıkarmıyoruz islam toplumlarıda Devamlı bu yönden tokat yiyor. Allah müslümanlara yardım etmemesi bundan olabilirmi?

    Biz Adeletsizlik durumda ses çıkarmadığımız için Duymadığımız için Allahda bu yönde Şefkat tokatımı vuruyor Oda Müslümanların duasınımı Duymuyor?

    Bu adalet ve hukuk anlayışı devam ettiği için de bugün de pek çok davada, dün olduğu gibi belki kişisel intikam duygularınız tatmin olabilir, yüreğiniz soğuyabilir, sonuç siyaseten size faydalı gelebilir ama “Adalet yerini bulmuyor.”

    Adalet yokluğunda, adalet kırıntıları bulup karnını doyuranlar sayesinde de bu sistem değişmiyor. Döngü sürüyor, bir kaç tur sonra da başka adaletsizliklere “Adalet yerini buldu” demişleri o adaletsizlikler buluyor.

    • “Bizden biri değil diyoruz ses çıkarmıyoruz” buyurmuşsunuz da,
      keşke öyle olsaydı,
      keşke mavi marmara katliamında hiç ses çıkarmasaydınız,
      üstüne bir de “Otoriteye saygılı olunsun!” filan diyerek güneydeki sevdiğimiz küçük ülkeyi iyice yağlayıp ballamasaydınız,
      ondan sonra da gelsin şefkat tokatları:))))
      Evet, haksızlığa karşı tek bir cevabımız var:
      Otoriteye saygılı olalım…

  10. Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, gazeteciler Ahmet Altan, kardeşi Prof. Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’ın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına tepki gösterdi.

    Altan kardeşler ile Ilıcak’ın da aralarında bulunduğu 6’sı tutuklu 7 kişinin ’15 Temmuz darbe girişimine iştirak etmek’ iddiasıyla yargılandıkları davada ‘anayasayı ihlal’ suçundan 6 sanığa ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti.

    Pamuk, T24’e yaptığı açıklamada, “Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak’a verilen cezaları acımasız, haksız ve adaletsiz buluyorum” diye konuştu.
    “Bizi birbirimize bağlayacak şey hapishane korkusu ve hiç bitmeyen tehditler değil, barış ve düşünce özgürlüğüdür” diyen Pamuk, şöyle devam etti:

    “Kıyıma ve haksızlığa uğrayan kamuoyunun kırk yıldır severek, tartışarak okuduğu bu değerli yazarlar değildir yalnızca. Bu ölçüsüz kararlarla zedelenen ve tükenen toplumdaki adalet ve güven düşüncesi; demokrasi ve kanun nizam ile yönetildiğimiz inancıdır da. Bu temel duyguları kaybetmek bir milletin geleceğini zedeler. Cezalandırma ve hapse tıkma siyasetinden hükümet vazgeçmelidir. Bu kararın yeniden ele alınması lazımdır.”

    https://www.politikyol.com/orhan-pamuk-altan-kardesler-ve-ilicaka-verilen-ceza-acimasiz-ve-adaletsiz/

  11. “Yeni Türkiye” dedikleri, yolsuzluk, hukuksuzluk, adaletsizlik, baskı ve zulüm manzaraları…

  12. Sıra sizede gelecek.

    susup durmayın Görüşü sizden farklı olsada adeletsiz duruma sezsiz kalmayın.

    Kim ne yaparsa yapsın, Kim hangi görüşte olursa olsun Kanunlara göre Ters birşey yapmadıysa öncelikle Bu kişileri AKP partisi, adı adelet partisi savunmalı.

    En büyük hata Milletimizin yanılgısı sevap günah olaylarını Allah yerine onların yapması Kişi ne kadar Günahkarda olsa o kişiye Adaletsiz bir uygulama yapıldıysa önce Müslüman olarak biz savunmalıyız.

    Bizim İslam camiası böyle adeletsizliklere sezsiz kaldığı için Filistin gibi yerlerde adeletsizlikleri yaşamamızın En Büyük sebebi budur.

  13. Nazlı ılıcak emirle hapise giriyor
    Nazlı ılıcaktan bu kadar korkmalarının sebebi ne ola bilirki? Bunların yolsuzluklarını bildiği için korkuyorlar. Allahın Adeleti elbet birgun tecelli edecektır.
    Nuh tufanından daha beter bir felaket Türkiyeyi bekliyor.

  14. Nazlı Ilıcak ismi beni Ecevit başörtülü bacım tiyatrosunun o meşhur sahnesine götürdü.
    Yeniden yaşadım sanki o anları: burasııIII.!
    Sonra (bir başka köşede dünde kabataş yalanı yazısı) bir sinir sıkışması geldi yüreğime😡. Humeyni si fetosu Filistin katliamı derken!….
    “Biz bunlara layık olacak ne yaptık?”
    sorusunu sordum kendime. Cevap: sinirlerine hakim ol şarkısı!!!
    Sonra açıldım dünyaya, Amerikan policesinin önüne geleni çivileyip indirmesi gelmesinmi gözümün önüne👀.
    Ne varsa eskide var deyip, gittim Fransa ya.
    Reformlar rönesanslar!.. aaaaa😲😲😲
    Bir de ne göreyim; biz tüm kanunları almamışmıyız oralardan!☹️.
    Sonra soruyorlar niye:
    Antidepresan kullanımı arttı niye???
    Gençler kaçıyor ha bire!!!
    Vesaire vesaire vesaire.

  15. Nazlı İlıcak , bir sihirli değnek olan ‘ irtibat ve iltisak ‘ suçlamasıyla 15 Temmuz davalarına kurban verilen binlerce masum insandan birisidir .
    Feto’yu koynunda besleyip devletin ve milletin başına bela edenler sonradan
    kendileri masum oldu , onlardan başka ise herkes suçlu ve mahkûm oldu .
    Adalet bi siyasi iktidarın elinde adeta bir zulüm aracı olarak kullanılıyor ; yani bir nevi Gazze’de silahla yapılanlar burda sanki mahkemeler eliyle yapılıyor!
    Nazlı Ilicak’a ve onun şahsında binlerce mağdur insanlara Allah yardım ve merhamet etsin .

  16. Nerdeen nereye diyor ya Tayyip Bey aynen dedigi gibi nerdeen nereye geldik.
    Ben sizi Nazlı ılıcakla Ahmet tasgetirenle Mehmet barlasla buyuk bır umutla okurdum 2000 li yıllarda. Sizler yolsuzlugun yoksullugun ve yasakların artık bitmesi gerektigini ve bununda iktidar degisikligi ile olacagını olması gerektigini ha bire yazardınız. Acıkcası AKP nin yayın organı gibiydi yenisafak. Ben memurdum ve yenisafak gazetesini saklamam gerektigini soyleyen olsa da o zamanlar ben onlara hayır bu benim gorusumu anlatıyor savunuyor saklamayacam artık bir seyler degismeli dedigim olurdu. Fehmi Bey bilirsiniz o zamanlar bunun ne kadar sakıncalı bir soylem oldugunu.İrticacı diye fislenme riskiniz kuvvetle muhtemeldi.
    Uzun yılllar gecti. İsler cok cok degisti. Fislenenler baskalarını fisler oldu.Bırak fislemeyi isten attılar hapse attılar akla hayale gelmeyen seyler yaptılar.
    İnsanın icini acıtan bunu yapan 28 subat surecındeki darbe heveslileri o zamanın tabiri ile dine diyanete karsı insanları degil tam tersi o zamanın magdurları bunu yapıyor.
    Nazlı ILICAK ı ben 10 yıldan fazla okudum bu ulkenın degeridir kendisi ve darbelerin her turlusune karsı birisi oldugunu ona ceza veren mahkeme gorevlileri de mutlaka biliyordur. Bilmemesi mumkun degil.
    Ama devir oyle oldu ki FEHMİ BEY YOLSUZLUK YASAKLAR VE YOKSUZLUKLAR A KARSI MESHUR 3Y IKTIDARA GELEN BİZİM SENİN BENİM HALKIN HERKESİN AKP Sİ MALESEF YOLSUZLUKLARIN İCİNDE YASAKLARLA DOLU YOKSUL BİR ULKE HALİNE GETİRDİLER.
    BUNU KIM SOYLERSE ATIYORLAR İCERİ.
    NAMUZLU INSANLAR EN AZ NAMUZSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKCA BİR SEYİN DUZELMESİNİ BEKLEMEYİN DİYEN NE GUZEL DEMİS.O KADAR YAZAR CİZER AKLI SELİMLER NERDE NEDEN YAZMAZLAR HAKSIZLIKLARI KİMDEN NEDEN KORKARLAR.HANİ MUSLUMANDIK HANİ ALLAH TAN BASKA KİMSEDEN KORKMAMALI IDIK. HANİ BU DUNYANIN OBUR DUNYASI VARDI HANİ HESAP VARDI MİZAN VARDI ELBETTE VAR AYRI BİR KONU.AMA BOYLE OLMAZ BU KADAR OLMAZ. ALLAH HERKESE SORACAK BUNLARIN VEBALİNİ.
    YASASIN ZALİMLER İCİN CEHENNEM.

    • Evet aynen söylediğiniz gibi oldu degerli kardesim ; dünkü mağdurlar yetki eline geçince bu günkü magrurlar oldu !
      Adım adım bütün kaleler içeriden fethedildi, milletin gözü boyandı , ağzı kapatıldı ve haliyle seçmen gerçeği görmez oldu !
      Her alanda geri dönülemeyecek büyüklükte ve çok kötü bir tahribat var !
      Bu kötülükleri en büyük düşmanımız yapmazdı , yapamazdı!

Yoruma kapalı.