You are currently viewing Seçime doğru: Taraflar sandıktan önde çıkacakları hesabındalar.. Sandık bazen hesapları yanlış çıkarır…
Hala evlere giiyor olmalı ki, 2023 tarihlisi de çıkmış Saatli Maarif Takvimi'nin..

Seçime doğru: Taraflar sandıktan önde çıkacakları hesabındalar.. Sandık bazen hesapları yanlış çıkarır…

Babamın her sabah ilk işi duvardaki takvimden bir yaprak koparmaktı.

Dijital çağında, ‘takvim’ denildiğinde akıllarına akıllı telefonlarının ekranına bakmak gelen nesillerin yukarıdaki cümleme bir anlam veremeyeceklerinin bilincindeyim.

O halde açıklayayım: Akıllı telefonlardan ve internetten önce, evlere, her yılbaşına doğru, her günün ayrı bir yaprak ve her yaprağın üstünde de günün tarihi yanında aynı tarihte daha önce yaşanmış önemli olaylar ile özlü bir sözün de bulunduğu duvar takvimleri satın alınırdı.

En bilineni ve bizim ev için de tercih edileni Saatli Maarif Takvimi’ydi.

Her gün koparılan yaprakları sebebiyle takvimin incelmesinden o yılın sonuna yaklaşıldığı anlaşılırdı.

Günler müthiş yavaş geçer, yıl bir türlü bitmez gibi gelirdi o ilk gençlik dönemimde.

Şimdi öyle mi ya? Göz açıp kapatıncaya kadar bir günü geride bırakıyoruz. 

‘Ay’ dediğiniz de çabucak bitiveriyor.

İşte “Geldi, gelecek” diye ne zamandır gün sayılan seçime bir aydan az bir süre kalıverdi.

Bir bakacağız, ellerimizde seçmen kartları, sandık başına gidiyoruz.

Deprem daha dün olmuş gibi geliyor, ama üzerinden neredeyse 2,5 ay geçti. Sandık başına gideceğimiz güne kadar kalan bir ay da kolayca geçecek.

Saatli Maarif Takvimi’nden birer yaprak kopararak seçim gününe geldiğimizi düşledim dün. Sandığa gittik, oylarımızı kullandık, akşam oldu; televizyon karşısında oturmuş, haber ve yorum yasağının Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından kaldırılmasını ve sonuçların açıklanmasını bekliyoruz.

Nasıl bir sonuçla karşılaşacağız dersiniz?

Etrafa bakıyorum da hiç şimdiki kadar sonucu kestirilemeyen bir seçim hatırlamıyorum. 

Belirsizlikler geçmişte olmadı değil, oldu; pek çok seçim gecesi şaşırtıcı sonuçlar alınabildi. Ancak, hemen her seçimde, sandığa düşecek iradenin ne olabileceğini sandık başına gitmemize bir ay kala tahmin edebiliyorduk.

Şaşıranlar çok olsa da, kendi hesabıma genellikle en az şaşıranlardan olmayı başarabiliyordum.

Kamuoyu yoklamaları pek çok kez yol gösterici oluyordu.

Bazı seçimlerde sandığa gitmeye az bir süre kala açıklanan kamuoyu yoklamaları da yanıltıcı olabildi. En çarpıcı olanı, bazı gazetelere on binlerce basılmış nüshalarını çöpe attırmayla sonuçlanan, 1989 yerel seçimiydi.

Bir gün önce yayımladığı anket sonucunda İstanbul beklediye başkanlığı seçiminde mevcut başkanın açık farkla ileride olduğunu ülkeye duyuran gazete, seçim sabahı da o ankete duyduğu güvenle, sandıktan yine ANAP adayının zaferle çıktığını erken baskılarında ilan etmişti.

Sandık ise farklı sonuç verdi.

O seçimde SHP’nin adayı tam 9 puan farkla seçimi kazandı.

Beş yıl sonra yapılan seçimde de, İstanbul belediye başkanlığını, kendisine az şans tanınan Refah Partisi adayı önde bitirecekti.

Üç yıl önce yapılan yerel seçimde de banko gözüyle bakılan aday kazanamadı. 

Bizde böyle de, kamuoyu yoklamalarının ilk başladığı ülke olan ABD’de durum çok mu farklı? Değil.

Yarıdaki fotoğraf ABD’de 2 Kasım 1948 tarihinde yapılan başkanlık seçiminin ertesi gününe ait. Elinde Chicago Daily Tribune gazetesini tutan kişi, sandıktan başkan olarak çıkan Harry S. Truman. Gülüyor. Nasıl gülmesin ki, manşetinden kocaman harflerle rakibi Thomas E. Dewey’in seçimi kazandığını duyuruyor gazete.

Acaba bir ay sonra yapılacak seçimde sandıktan kim cumhurbaşkanı olarak çıkacak?

Hangi ittifak daha çok milletvekiliyle Meclis’te temsil edilecek?

Herkesin ağzında, seçimin ortada olduğu, iki ittifakın ve onların cumhurbaşkanı adaylarının muhtemel oylarının birbirine yakın göründüğü ana fikri dolaşıyor.

Doğru bir tespit mi bu?

Olabilir.

Seçilmelerinin imkansız olduğunu bildikleri halde -bilmemeleri mümkün değil çünkü- iki cumhurbaşkanı adayı daha bulunuyor. İktidara kızgın ancak muhalefetin adayını da tasvip etmeyen seçmenler var ve o kitlenin oranının ne kadar olduğu tam bilinmiyor.

İki ana adaya gitmeyecek oylar üçüncü veya dördüncü adayı tercih edebilirler.

Farklı adaylara gidecek oy oranı %5’in üzerine çıktığı takdirde seçimin ilk turda sonuçlanmaması ihtimalinden söz ediliyor.

Bu sebeple de, muhalefetin adayının kazanmasını arzu edenler, fazla gibi gördükleri o iki adaya oyun bozucu gözüyle bakıyor. 

Acaba o adayların kulaklarına da haklarında üretilen senaryolar ulaşıyor mu?

Seçim gerçekten onlar yüzünden ikinci tura kalır ve o turda kendilerinin de değişmesi gerektiğini söyleyegeldikleri iktidarın devamını sağlayacak bir sonuç ortaya çıkarsa, nasıl bir tepkiyle karşılaşacaklarını herhalde hesap ediyorlardır…

Hesap etmiyor olabilirler mi?

Lafı daha fazla uzatacak değilim.

Bu seçimden şaşırtıcı bir sonuçla çıkılacağını düşünüyorum ben. Cumhurbaşkanı adaylarının çokluğu, milletvekili aday listelerine yöneltilen eleştiriler, yürütülen kampanyaların sönüklüğü, medyanın gürültücü yayınları… Bunların herbiri seçimi etkileyebilecek önemde unsurlar.

Ancak bana bu seçim fazlasıyla kendine özel göründüğü gibi, seçmen de henüz sandık başına gitmeye bir ay olmasına rağmen tercihini yapmış gibi geliyor. Arada vahim denilebilecek boyutta bir hata yaşanmazsa, seçim bugün olsa ortaya çıkacak tablo ile 14 Mayıs akşamı TV karşısında öğreneceğimiz sonuç arasında fazla bir fark olacağını sanmıyorum.

Taraflardan biri bugünlere gelene kadar yaptığı hesaplarının yanlışlığını seçim akşamı anlayacak.

ΩΩΩΩ