Bazılarının anlamakta zorlandığı gerçeği hatırlatayım: Farklı dinlere tahammülsüzlüğün çağdaş biçimi olan ‘İslamofobya’ bir fantezi değil, tam anlamıyla bir gerçekliktir ve Avrupa’yı yıllarca kasıp kavurmuş, 60 milyon insanın hayatına mal olmuş ‘ırkçılık’ ortadan kaybolmamış, dünyanın pek çok yerinde etkisini hissettirmektedir.
Her zamankinden daha fazla günümüzde…
Günümüzün şartları eskide kaldığı sanılan bu yeni dalganın kanlı yüzünü göstermesi için olağanüstü elverişlidir.
İşte son örnek, terörden kendisini korunmuş hisseden insanların ülkesi Yeni Zelanda’dan başını çıkartıverdi.
Yeni tip ‘İslam düşmanı ırkçı teröristi’ tanıyalım: Brenton Tarrant‘ın herhangi bir işte çalışmadan yaşamasını, kıtalar arasında serbestçe dolaşmasını sağlayan gelirinin kaynağı, durduğu yerde değeri artan ve izlenmesi hayli zor sanal para. Görüşlerinin filizlenip olgunlaşmasını sağlayan her türlü aşırılığın neşv-ü nema bulabildiği sanal dünya da var. Görüşlerini scribd‘ten yayımlayabildiği gibi, kanlı eylemini Facebook üzerinden canlı yayınla herkese duyurabiliyor da…
Kendisi gibi olanların birbirleriyle iletişim sağlamasını kolaylaştıran yüzlerce başka platform daha var.
Gözlerinde kendileri gibi olmadığına inandıkları kişilerin zerre kadar değeri yok bugünün teröristlerinin; geçmişten özendikleri öteki ırkçı tipler gibi… Yeni Zelanda’daki eylemde öldürdükleri 49 kişi arasında kadınlar ve küçücük çocuklar da var. Küçük kız çocuklarını öldürürken teröristin duyduğu o sapkın şehveti canlı yayınından hissetmemek elde değil.
Yeni Zelanda ve Avustralya polis teşkilatları, Tarrant ve eylem arkadaşlarından hiçbirinin kan döktükleri ana kadar radarlarına takılmadıklarını açıkladı.
Oysa, eylemin üzerinden fazla zaman geçmeden, teröristlerin arkalarında bir dizi ayak izi bıraktıkları ortaya çıktı.
Vaktiyle Haçlıların cirit attıkları geniş coğrafyayı kendilerine ait gören, neyi temsil ettiklerine inanıyorlarsa onun dışında kalan ırklar ve dini inanış sahiplerinin o coğrafyada kalmaya devam ederlerse yok edilmelerini öngören bir literatür…
Uygarlık düşmanları bunlar…
Yapmaya değil yıkmaya talipler…
Manifestolu eylemciler
Fikirlerinin ne olduğunu Norveç’te çoğu çocuk 77 kişiyi gözünü kırpmadan öldürmüş Anders Breivik adlı ırkçı teröristin yayınladığı manifestodan öğrenmiştik; şimdi de elimizde 73 sayfalık Tarrant imzalı yeni bir manifesto var.
Onların düşüncesi, yaklaşık 80 yıl önce, Avrupa’yı kana bulamıştı. Brenton Tarrant ve onun gibi düşünenler, ellerine fırsat geçerse, o defteri yeniden açmanın peşindeler.
Sapkın bir düşünce bu.
Eylemini “İşgalinizi sona erdirin, bizim topraklarımızdan gidin” amaçlı yaptığını söyleyen ve bu arada biz Türkleri de Avrupa topraklarından kovan Tarrant, Avustralya doğumlu. 49 kişinin canını alan, kimbilir kaç ailenin hayatını karartan eylemlerini yaptığı ülke ise Yeni Zelanda. Her iki ülke aslında başka kıtalardan gelip oralara yerleşmişlerin işgali altında.
Avustralya’nın yerel halkı Aborojinler ile Yeni Zelanda’nın yerlileri Maoriler… Tarrant kimlerin ülkesinden kimleri atmaya çalışıyor? İşgal altında olan yerlerden oralara sonradan gelmiş birileri atılacaksa, bu iki ülkenin ‘beyaz’ sakinlerine yol görünmüş olmayacak mı?
Tarrant‘ın gizlice yürüttüğü sapkın fikirlere dayalı etkinliklerini, bugünün Avrupa ikliminde, günlük politika alanında alenen yürütmekte olanlar bulunduğunu biliyoruz.
Hollanda’da, Fransa’da, İtalya’da, Almanya’da siyasi hayat içerisinde kendilerine yer bulabilen, tabanlarının her gün biraz daha çoğaldığı görülen ‘popülist’ tiplerin savundukları esaslar ile Breivik ve Tarrant manifestoları arasında pek az fark var.
Breivik-Tarrant ikilisinin yayılmasını arzu ettikleri görüşleri, Avrupalı bazı politikacılar dilleriyle yayıyorlar…
O görüşler ABD’de de kendine zemin bulmaya başladı.
ABD başkanı Donald Trump Yeni Zelanda’daki kanlı eylemi kınadı, ama eylemciler için ‘terörist’ sıfatını bir türlü kullanamamasını bir yere not etmek gerekiyor.
Bereket Yeni Zelanda’nın başbakanı ülkesinin kapısına dayanan terörün niteliğini ve Tarrant gibilerin ülkesine taşımak istediği sapkınlığın başlarına açacağı belanın vahametini anlamış görünüyor.
Darısı Avrupa ülkelerinde yönetimde bulunanların başına.
‘Terror International’
Sanal paranın durduk yerde değer kazandırmasıyla elde ettiği birikimi dün gerçekleştirdiği kanlı eyleminin ön hazırlıkları için değerlendirdiği anlaşılıyor Tarrant‘ın. Türkiye’ye gelmiş, Balkanlara geçmiş, kim bilir daha nerelere gidip internet üzerinden kazandığı dostluklarını pekiştirmiştir.
Benzer terör eylemlerinin başka köşelerden de başını çıkarması kimseyi şaşırtmamalı.
‘Terror International’ diye bir gerçeklik var ve terörün uluslararasılaşması bugünün şartlarında çok kolay. Teröristin eylem yapmasını sağlayacak donanıma hiç zorlanmadan nasıl ulaştığı da meydanda. Yeni Zelanda’da olan, hiç kuşkunuz olmasın, en beklenmeyecek başka ülkelerde de tekrarlanabilir.
Avustralyalı biri neden eylemini Yeni Zelanda’da yapar?
Sorunun cevabını her iki ülkenin insanları tartışsın…
Benim bu soruya cevabım kısa: Terörün başını çıkartamayacağı hiç bir ülke yok; en korunan veya en uzak ülke bile uluslararası terörist için eylem mekanı olabilir.
Bir yılbaşı (2017) gecesi İstanbul’u kana bulayan Masharipov Özbekistan vatandaşıydı.
IŞİD adına İstanbul’u kana bulayan Masharipov ile kendisini IŞİD karşıtı olarak takdim eden Yeni Zelanda’da Cuma cemaatini hedef alan Tarrant‘ı ‘eylem kardeşi’ yapan özellikleri keşfetmek ise bütün dünyanın görevi.
‘Terör eylemi kardeşliği’ İslamofobya gibidir, hayal değil gerçektir.
ΩΩΩΩ