Yakın geçmişimizin ‘post-modern’ diye anılan darbesinden ailece zarar görmüş bir dostum var. Durur durur, o süreci yaşatanlara lânetler okur… Hayli zamandır görmemiştim; geçen gün
Türkiye 15 Temmuz gecesi büyük bir belâya maruz kaldı, kaybedebileceği belânın altından kalktı. Çok şükür. Ülkeyi sonu meçhul bir maceraya sürükleyebilecek uğursuz bir darbe girişimi,
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dün Türkiye’deydi. Hem Kıbrıs konusunu üst düzeyde görüşmek için… Hem de FETÖ konusunda Kıbrıs’ın da hassas olduğunu iletmek için… Başbakan
Biliyorum, biliyorum, yazarınızdan da birileriyle takışmasını bekliyor ve bunu çok istiyorsunuz. Gazetelerde köşeleri tutmuş yazarları alt alta okurların dikkatine sunan bir sitede, gazeteoku.com’da, dün
“Geçmiş zaman olur ki, hayali cihana değer” demiş eskiler… Ne güzel demişler… 30 yıldan fazla bir süre, her gün gazete köşelerinden okurlarla buluşunca, benim için
İzmir’de bir Sulh Ceza Mahkemesi, 15 Temmuz uğursuz darbe girişimiyle ilgili hukuki sürecin daha sağlıklı yürütülebilmesi için medyaya yayın yasağı getirmiş… Şüphelilerin ifadeleri ve
Medyadaki arkadaşlar… 15 Temmuz uğursuz darbe girişimi sonrasında büründüğünüz ‘vatan nöbetçiliği’ kisvesi iyi… Daha önce en ünlü mensuplarınızın kapısına dayanarak tiraj artırıcı mülâkatlar koparmak için
Eskiler ‘şerden hayır, hayırdan şer doğabilir’ diye özetlemişler evrensel gerçeği… Başımıza gelebilecek en büyük ‘şer’ 15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimiydi; tamir edilemeyecek gibi görünen
Dört haftayı bugün doldurduk hayırlısıyla… Üç gün sonra da uğursuz darbe girişiminin üzerinden tam bir ay geçmiş olacak… ‘Kuş gibi’ derler ya, günler gerçekten kuş
Bugün Robin Williams’ın (1951-2014) ölüm yıldönümüymüş… Onunla çağdaşız, hatta yaşdaş sayılırız; benimle mukayese edildiğinde hayatını erken sona erdirmiş sayabiliriz. Yıldönümünü atlamak istemedim. İstemedim, çünkü
