You are currently viewing ABD’de yaşanan ‘darbe girişimi’nin yargı sürecinde son durum ne? Kavala üzerine de düşündüm…
ABD Kongre

ABD’de yaşanan ‘darbe girişimi’nin yargı sürecinde son durum ne? Kavala üzerine de düşündüm…

Her gün göz attığım internetteki haber sitelerinden biri Osman Kavala’nın kaç gündür cezaevinde tutulduğunun kaydını tutuyor. Bu yazıya başlamadan önce baktım, ‘iş insanı’ kimliğiyle tanınan Kavala’nın tam 1517 gündür, davası henüz bitmediği halde, tutuklu yargılandığı için, özgürlüğünden mahrum olduğunu gördüm.

Yıl 365 gün olduğuna göre, daha şimdiden cezaevinde tutulduğu süre dört yılı aşmış bulunuyor.

Kavala, “Hükümeti devirmek veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” (TCK 312) ve “Cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni devirmeye teşebbüs” (TCK 309) suçlamalarıyla tutuklandı. Dosyasında iki ayrı olay vardı Kavala’nın: Gezi olayları ve 15 Temmuz 2016 darbe girişimi…

Yazımın burasında Kavala’nın suçlandığı konu/lar hakkında bir yanlışa düşmemek için kaynak araştırması yaptım; ne yalan söyleyeyim, aklım karıştı. İlk suçlamalar ile yargılamanın sürdürülmesini getiren iddialar arasında farklılıklar var. Arada Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, hatta Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin Osman Kavala hakkında kararları da bulunuyor.

Çok karışık bir iş.

En iyisi, esas üzerinde duracağım, bizde yaşanandan hayli farklı bir başka ülkedeki hukuki sürece hemen gireyim.

O başka ülke ABD. Orada görülen hukuki süreç ise, yaklaşık bir yıl önce, 6 Ocak 2021 tarihinde, siyasi sistemin merkezi gözüyle bakılan Kongre’nin, geride bırakılan başkanlık seçiminin kati sonucunu ilan edeceği gün uğradığı, darbe girişimi ile ilgili.

İki hafta sonra bir yılını dolduracak o girişimle ilgili olarak ABD’de yaklaşık 700 kişi yargılanıyor.

Açılmış davaların çoğunda karar aşamasına gelindi. Amerikan medyası, yıldönümü yaklaştığından, okurları ve izleyicilerine, hukuki süreçte ne mesafe alındığını bildirmek için büyük çaba sarf ediyor.

Ben de orada okuduklarımla hayretler içinde kalıyorum.

İşte bu adam: Jacob Chansley..

Geçen hafta darbe girişimi günü hafızalarda farklı görüntüsüyle yer etmiş olan birinin davası sona erdi. Vücudunun üstü çıplak olduğu için dövmeleri meydanda, kafasında iki boynuzu ile görkemli kürk bir kalpak bulunan, yüzü kırmızı-mavi boyalı, eli mızraklı kişi ile ilgili dava… 

Herhalde o adamı gözünüzde canlandırmış olmalısınız. 

Kendisinin ‘şaman’ olduğunu kameralara duyurmuştu adam. [Kendisini mahkemede savunurken, ‘ben şamanım, orada kötü ruhları def etmek amacıyla şaman kıyafetimle yer alıyordum’ demiş.]

Adı Jacob Chansley

Eski bir asker olan Chensley darbe girişimi ardından başlatılan soruşturmada kimliği ilk tespit edilen, ilk gözaltına alınan ve hakkında ilk dava açılan kişiydi.

Yarıdan fazlasında karar aşamasına gelinmiş davalar içerisinde şimdiye kadar en ağır cezaya çarptırılan da o oldu: Jacob Chansley’e mahkeme 41 ay hapis cezası verdi. 4 yıl bile değil. O sürenin de hepsini cezaevinde geçirmesi gerekmeyecek.

Savcı 51 ay hapis cezası talep etmişti, hakim 41 ay cezayı yeterli buldu.

Bilindiği gibi, 6 Ocak 2021’de Kongre binasına gerçekleştirilen saldırıda altı kişi hayatını kaybetmişti. Kongre binasına verilen zararın yaklaşık 1,5 milyon doları bulduğu da açıklanmıştı.

Jacob o girişimin öncülerindendi.

Duruşmaları sırasında, avukatlarının tavsiyesinin hilafına, Kongre’ye gitmesi ile o sabah düzenlenen toplantıda kendisi gibilere ‘‘Haydi, Kongre’ye gidin, hadlerini bildirin’’ çağrısında bulunan seçimi kaybetmiş Donald Trump arasında bir bağ kurmaktan kaçındı Chansley; sonuna kadar eski başkanı suçlamaya yanaşmadı. O işi avukatları üstlendi. 

‘‘En ağır ceza ona verildi’’ derken abartmış olmuyorum. Haklarında dava açılan yaklaşık 700 kişiden bir bölümü, saldırganlar arasında bulundukları görüntülü ve tanıklı kanıtlarla belgeli olduğu halde, tek bir gün bile cezaevi yüzü görmedi. 

Mahkemeler çoğu için en hafif cezaları uygun gördüler. 

Yargılananlardan Andrew Ericson sözgelimi; o gün Kongre’ye yapılan baskında yer aldığı en iyi bilinen sanıklardandı. Temsilciler Meclisi’nin kadın başkanı Nancy Pelosi’nin makam odasını basmış, odadaki buzdolabında bulduğu bir bira şişesini de çalmıştı. Mahkeme hakimi onun için 16 gün hapis cezasına hükmetti. 

Sadece 16 günü hapiste geçirecek Ericson. İşini kaybetmesin diye, hakim, o cezayı hafta sonları çekmesini de karara bağladı.

Medyanın darbe girişimiyle ilgili görülen davalara ilgisinin artmasıyla birlikte verilen cezalar konusu ABD’de tartışılmaya başlandı. Birkaç günlük cezalarla yetinen hakimler ile sanıklara en fazla birkaç aylık hapis cezası veren hakimler kararlarını ülkenin anayasal ve hukuk düzeni çerçevesinde savundular.

ABD’de federal mahkemelerde görevli yargı mensupları ülkenin başkanları tarafından atanmış kişiler. Kimi ta Ronald Reagan döneminde atanmış bugün de görevine devam ediyor; kimi Trump tarafından göreve getirilmiş, muhafazakar kimlikli hukukçular… Demokrat Partili başkanların atadığı hakimlerin sayısı da az değil.

İki ayrı siyasi eğilimin tercihi olarak atanmış hakimlerin sistemin kalbi mesabesindeki Kongre binasına saldırıya kalkışan ‘darbeci’ tiplere yaklaşımları arasında büyük fark olmadığı görülüyor.

Dediğim gibi, şimdiye kadar en ağır cezaya çarptırılan Jacob Chansley’e uygun görülen hapis cezası bile 4 yıldan daha az.

Açıkça bir ‘darbe girişimi’ olduğu ve Amerikan toplumunda da öyle değerlendirildiği halde, 6 Ocak saldırısı, ağır cezalık bir suç olarak görülmedi ABD’de. Kongre içinde görevli polislere saldıran veya binada zarara yol açan eylemlere katıldıkları görülen kişiler dışındakilere çok hafif cezalarla yetinildi.

Diğerleri?

‘‘En ağırı dört yıldan az yatacak’’ dedim ya!

Haberleri okurken, üzerlerine ‘‘Neden bu kadar az ceza verdiniz?’’ diye gelenlere yargı mensuplarının verdikleri ‘‘Burası bir hukuk devleti’’ diye başlayan cevaplar beni ayrıca düşündürdü.

Osman Kavala’dan buraya nasıl geldim?

Aslında, tersine, bu konuyla ilgili haberleri okurken zihnim Osman Kavala’ya gitti.

Bakalım Osman Kavala konusu bizde nasıl bir sona erişecek; onu merak ediyorum da…

ΩΩΩΩ