AK Parti’nin 2 numaralı koltuğunda oturan politikacı, partisinin İstanbul’daki mahalle başkanlarını Ankara/Kızılcahamam’da toplamış ve onlara “Evet, ekonomide sorunlar var” dedikten sonra cümlesini “Büyük güçler, Türkiye’yi kendi alanında hapsetmek için planlarını yapıyorlar” tespitiyle bitirmiş…
“Büyük güçler devrede”…
Mahalle temsilcileri bununla ne kast edildiğini mutlaka anlamışlar ve ikna etmek için görüşecekleri kişilere de anlatacaklardır.
Peki ya, ekonominin en tepe noktasına yeni atanmış AK Partili politikacının “Bu işin arkasında dış güçler yok” diye özetlenebilecek sözlerini söylenmemiş mi kabul edecekler?
Neyse, bu soruyu sordurtmayacak bir destek çok gecikmeden MHP’den geldi.
Etkili ve yetkili isimler “Seçimler 1,5 yıl sonra zamanında yapılacak” diyorlar ama AK Parti sanki yarın seçim yapılacakmış gibi şimdiden seferber. Mahalle temsilcileri ‘istişare heyeti’ adlı altında ikna faaliyeti için kapıları çalıyor ve görüştükleri kişilere merkezden gelen talimatlar ışığında bilgi aktarıyorlar.
Mahalle aralarında üzerinde “İstişare Heyeti” yazılı minibüsler dolaşmaya başlayalı hayli zaman oldu.
İktidarın küçük ortağı seçimin tarihi konusunda büyük bir sürprizle karşılaşabilir gibime geliyor.
AK Parti’nin 2 numaralı isminin ülkede yaşanan ve varlığını yabancı paralar karşısında eriyen TL ile herkese hissettiren ekonomik sıkıntılar ile ilgili ‘büyük güçler’ tezini, iktidarın küçük ortağı MHP’nin lideri de kabul etmiş görünüyor.
MHP liderinin dün yazılı bir açıklama yaparak şu görüşlerini kamuoyuyla paylaştığı bugünkü gazetelere yansımış durumda:
“Karşımızdaki tablonun hiçbir ekonomik temeli yoktur. Stokçular, karaborsacılar, fırsatçılar, ekonomik bylokçular, iç ve dış ihanetin azılı failleri devreye girmişler, millete ve devlete saldırı üstüne saldırı planlayarak harekete geçmişlerdir. Oyun büyük, oyun vahşi, oyun düşmancadır.”
Yarı-resmi gazete bu açıklamayı “Bahçeli’den çok sert tepki: Türk ekonomisi şu anda sert bir kuşatma altındadır” başlığıyla değerlendirmiş…
İki açıklamada da ‘planlama’ sözcüğü geçiyor.
AK Parti’nin 2 numarası “Planlarını yapıyorlar” diyor, MHP’nin lideri de planlayanların harekete geçtiklerini duyuruyor.
Bu açıklamaların gündeme düştüğü dün, 84 milyonluk Türkiye’nin bir yıllık üretiminin yaklaşık dört misli borsa değeri bulunduğu bilinen ABD’nin bir şirketi, ürünlerinin TL cinsinden fiyatlarını yenilediğini ilan etti.
Apple şirketinin en son üretip piyasaya sürdüğü cep telefonu iPhone 13 10 bin 999 TL’den satılıyordu; geçen ay 13 bin 999 TL’den satılan aynı cihazın yeni fiyatı dünden itibaren 19 bin 999 TL oldu.
Esas bomba şu: Aynı şirketin gelişkin bir bilgisayarını kullanabilmek için bizler bir servet ödemek zorundayız. Mac Pro adlı bilgisayarın kule tipi versiyonunun en gelişmişi bundan böyle 1 milyon 91 bin 808 TL’den satılacak.
Yanlış okumadınız, yazıyla bir milyon doksan bir bin sekizyüz sekiz TL…
“Plan yapıyorlar” ve “Planlayanlar harekete geçti” cümlelerini doğruluyor bu gelişme.
Yapmışlar planlarını ve ürünlerini kullanmak isteyecek bizlerin kişisel ekonomisini çökertmek ve bununla her Türk vatandaşını akıllı telefon kullanamaz hale getirmek için cihazlarının fiyatlarını tahammül edilemez boyutlara taşımışlar.
Onların ürettiği iPhone cihazının birkaç versiyon önceki modelini kullanıyorum; mazallah aletin başına bir şey gelirse yenisini alabilmek için yaklaşık altı-yedi aylık emekli maaşını gözden çıkarmam gerekecek.
Yabancı şirketlerin ürettiği teknoloji ürünlerinin fiyatları el yakarken bizde üretilen yerli ve mlli ürünler ise yabancılar için bedava sayılabilecek fiyatlarla satışa sunuluyor.
Ülkemize gelmiş bir yabancı cebindeki 100 dolarla satın alabileceği takım elbise, gömlek, kravat, ayakkabı, çorap ve iç çamaşırıyla kendisini baştan ayağa yenileyebilir.
Batı’dan Yunan ve Bulgar, Doğu’dan da İranlı ve Azeri komşularımız kendilerine yakın illerimize alış-veriş seferleri düzenlemekteler.
Uzak ülkelerde bile, yılbaşı tatiline girilince, ülkemize alış-veriş için gelme planları yapıldığına emin olabilirsiniz.
DEVA Partisi lideri Ali Babacan “Ülkemiz yabancılar için ‘ne alırsan 1 lira’ mağazasına döndü” benzetmesini yapıyor.
Yabancıların planları çalışıyor, görüyorsunuz…
İyi de yabancılar plan yapar ve planlarını uygulamaya koyarken Türk ekonomisinin böyle bir duruma düşeceğini nasıl olmuş da öngörmüş olabilirler?
Paramızı pula döndüren, cebinde kendi milli paralarıyla ülkemize gelip alışveriş yapan yabancılara bayram havası yaşatan kararları onların politikacıları almadılar ki…
Düşünün: Bugünkü durumun meydana gelmesi, bir söylenceye göre üzerinde 19 yıl çalışılmış ve şimdi uygulamaya konulmuş ihracatımızı artırmak için tercih edilen bir modelin benimsenmesiyle, bir başka söylenceye göre ise bizi yanlış yönlendirmelerle cendereye alarak kalkınmamızı engellemek isteyen yabancılarla içimizden birilerinin oyununu bozmak amaçlı bir tercihle oldu.
Faizi indirerek enflasyonu tepeleyeceğimize inandık, inandırıldık…
Böyle bir tezle yola çıkılmasaydı 1 dolar bugün 17 TL sınırına dayanır mıydı?
15 yıl önce TL’den altı sıfırı attığımızda 1 dolar yaklaşık 1 TL gibiydi. Uzun yıllar iki para birimi makul sınırlar içerisinde muamele gördü. 2018’de yeni siyasi sisteme geçildiğinde bile TL-dolar paritesi 4.70’ti.
O kadar geriye gitmeye ne hacet; bu yılın ilk haftasında 7.30 TL verilince 1 dolar alınabiliyordu.
Yılın sonuna yaklaşıyoruz ve “1 Dolar 20 TL olacak” beklentisi var…
İstanbul’dan yola çıkarak Kızılcahamam’a kadar gidip “Büyük güçlerin oyunu” gerekçesini ve ardından MHP’den yükselen “Devlete ve millete büyük saldırı var” desteğini işiten AK Parti mahalle temsilcileri, seçim öncesi görevleri başına herhalde gönülleri ferah, zihinleri açık olarak dönmüşlerdir.
Yolları ve bahtları açık olsun.
ΩΩΩΩ