Ağzı olan konuşuyor ve bendeniz de her söylenene hak veriyorum

36
Reklam

Bana son günlerde bir haller oldu. Gündemden düşmeyen ve galiba seçime kadar da düşmeyecek olan ekonomik durumla ilgili olarak sağda-solda söylenen ve yazılanları okuyunca, söylenen ve yazılanlar birbirleriyle çelişir gibi görünse bile, neredeyse hepsine hak veriyorum.

On parmağında on marifet bulunan sanatçı Hülya Avşar’ın “Gerekirse simit yiyeceğiz ama bugünleri kolay atlatacağız” diye özetlenen sözü mesela.

Simit pahalılandı, fırınlar yarım simit satmaya başladılar; olsun, ne demek istediğini yine de anlamakta zorlanmıyorum.

Çok çok kolay olmasa da bu günleri atlatacağımıza da kuşku yok. Bu ülke ve insanları şimdiye kadar neler gördü, neler yaşadı, hepsini geride bırakmadık mı?

Ülkemizin ‘kaymak tabakası’ sayılabilecek iş dünyası temsilcilerinden oluşan TÜSİAD’ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Daha ne duruyorsunuz, görüşlerinizi paylaşsanıza” baskısı sonrası yaptığı açıklamayı ele alalım.

Onların dedikleri de şu: 

“Ekonomide oluşan hasarın tespitini yapıp öncelikle serbest piyasa işleyişi çerçevesinde, tüm paydaşların desteğinin alındığı, genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönülmesinin gereği açıktır.”

Ekonomide bir hasar oluşmuş, “Önce bunu tespit edelim, sonra da genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına hızla dönelim” diyor işadamları.

Reklam

Ne kadar nazik, ne kadar kibarca ifadeler bunlar…

Geçmişte gazetelere verdikleri ilanlarla hükümet düşürmüş bir örgütten bu kadar kibarlık beklemediğim için olacak, bayağı etkilendim.

İyi eğitimli düzgün aile çocukları oldukları belli.

İş dünyasının bir ara ‘Anadolu kaplanları’ da denilen kesimini bünyesinde barındıran MÜSİAD da, herhalde TÜSİAD gibi düşünmediğini belli etmek için, bir açıklama ile gündeme katkıda bulundu. 

Okuyalım:

“Türkiye ekonomisi; yalnızca döviz kuruna indirgenerek değerlendirilemez (..) Bilindiği üzere, modern ekonomiler en az maddi sermaye kadar sosyal sermayeye de ihtiyaç duymaktadır. Sosyal sermayenin başlıca kaynağı ise güven faktörüdür. Üzülerek görmekteyiz ki; son dönemde, makroekonomik temellere dayanmayan, sun’i bir güvensizlik ortamı oluşturulmaya çalışılmaktadır.”

Müthiş bilimsel ifadeler bunlar.

Güven faktörünün vurgulanması yerinde. Her ne kadar MÜSİAD’çılar “Oluşturulmaya çalışılmaktadır” gibi bir kuşku ifadesi kullanmışlarsa da, öyle bir ‘güvensizlik ortamı’, suni filan da değil güçlü bir biçimde, kendini hissettiriyor.

Reklam

Takıldığım tek yan, kimin veya kimlerin bu işte parmağı olduğunun açıklamada belirtilmemesi…

Neyse ki, o belirsizliği bir AK Parti milletvekili kısmen de olsa açıklığa kavuşturdu…

Dediği şu:

“Şu an dünyada Koronavirüsün sebep olduğu ve ülkeler arası siyasi çekişmeler doğrultusunda yaşanan ekonomik ve siyasi sıkıntının yanında, Türkiye’nin bölgesinde söz sahibi olarak Azerbaycan’a Libya’ya Akdeniz’e müdahalelerinden rahatsızlık duyan şer odaklarının ülkemize ekonomik buhran yaşatmaya çalıştıkları ortadadır.” 

Bölgesinde söz sahibi olan Türkiye.. Azerbaycan’a, Libya’ya, Akdeniz’e müdahale ediyor.. ‘Şer odakları’ bundan rahatsız ve ülkemize ekonomik buhran yaşatmaya çalışıyorlar…

Açıklayıcı değil mi?

Güvensizlik ortamının sebebi şer güçler, ülkeye ekonomik buhran yaşatmaya çalışıyorlar…

“Çalışıyorlar ama başarılı olamayacaklar” demek istiyor sayın milletvekili…

Rahatladım.

Ortama nasıl gelindiğini zaten biliyorum. 

Mekanizma şöyle işliyor: Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu diye bir birimi var; o birim ayda bir toplanarak TL’nin değerini de etkileyebilecek bir karar alıp hiç vakit kaybetmeden o kararını açıklıyor.

Karar genellikle bankaların uygulayacakları faiz ile ilgili oluyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu konuda çok hassas, faize son derece karşı.

Ülkeyi 20 yıldır yöneten bir partinin genel başkanı ve artık faizin izinin ekonomiden silinmesini arzuluyor.

Para Politikası Kurulu’nun saygıdeğer üyeleri de aynı görüşte. Onlar da 20 yıldır ihmal ettikleri konuya ilişkin hassasiyetleri kendilerine hatırlattığı için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a duydukları şükranı faiz oranını her toplantılarında bir gıdım aşağıya çekerek gösteriyorlar.

“Faiz sebep, enflasyon sonuç” tezinin bundan sonra işlemesi gerekiyor.

İşlemiyor ama…

Tam tersine, sonuçta enflasyonu da artıran bir yanlışlık ortaya çıkıyor. Kurda artış görülüyor. TL’nin yabancı paralar karşısındaki değeri azalıyor.

Hem de ne azalma, bir ayda TL yarı yarıya değer kaybediverdi.

Tez hatalı olamayacağına göre, olaya ‘ecinnilerin’ karışmasından başka bir sebep olamaz.

AK Parti milletvekili onlardan ‘şer odakları’ diye söz ediyor. MÜSİAD onların başarılı olamayacaklarını söylüyor. TÜSİAD “Genel kabul görmüş iktisat bilimi kurallarına dönülürse durum düzelir” düşüncesini bizlerle paylaşıyor. Hülya Avşar da “Simit yersek bugünleri kolayca atlatırız” formülünü seslendiriyor.

İlk bakışta çelişkili görünseler de bütün bu görüşlerin tamamı bana doğruymuş gibi geliyor.

“Son zamanlarda bana bir haller oldu” dememin sebebi her halde anlaşılmıştır.

Galiba herkesin muradı, var olan sorunun seçim ile çözüleceği…

“Sandık çözer” diye düşünülüyor.

Çözer çözmesine de, nasıl?

ΩΩΩΩ

Reklam

36 YORUMLAR

  1. ….
    Para bol ya; paraya para katalım!
    Bu düşünceyle hep yatıp kalkalım
    Ekonomik surlarda gedik mi var?,..
    Efenim “hasar tespiti yapalım”!

    `Ağzı olan konuşuyor` Mihriban!
    TeLe yerde sürünüyor Mihriban,
    Devlet deniz, milletin malı ucuz…
    Yabancılar üşüşüyor Mihriban!
    ….

    • ….
      Güven faktörüyken bütün gayemiz,
      Dimdik ayaktaydı sosyal sermayemiz..
      TeLe’ye yüz veren pek kalmadı Mihriban,
      Dövize teslim; vicdanımız tertemiz!…
      ….

      • ….
        Ekonomik, teknolojik çıkmaz bu,
        Hakkı gören, acizane bir göz bu!
        Durmak yok! yola devam Mihriban,
        Yaradan’a verilmiş bir söz bu!…
        ….

      • Sayın HK artık kendi şiirimsilerini bıraktın, yerine uyarlama mı yapıyorsun?
        Şiir dediğin hakikat merdiveninin en aşağı basamağıdır sözünü yine doğrulamışsınız bakıyorum:)

        • Uyarlama dediğin hakikat merdiveninin en yüksek basamağıdır o halde!?

          ….
          Hakikat neredeyse peşine takılalım
          HK bir hakikattir rahat bırakalım!
          İşbu sözle hemfikirsen Mihriban,
          O nazik ellerini ver, yüzük takalım!

      • ….
        Yüzyıl oldu emekledik Mihriban,
        Hidayete eremedik Mihriban…
        Bakıma muhtaç çocuktan başka,
        Pek birşey üretemedik Mihriban!….
        ….

        • …..
          Herkes birbirine sayıp için döküyor,
          Halden anlamıyor dudak büküyor..
          Dertleşecek bir sen kaldın Mihriban!
          Bir şey diksen, bir başkası söküyor…
          ……

  2. Tayyip Erdoğan’a neden oy verdiniz?
    Yol yapsın diye mi? Baraj, köprü, SİHA, tank , araba vs vs yapsın diye mi oy verdiniz yoksa? Kur’an’ı Kerim i çocukların okuma yasağına kaldırsın diye oy vermediniz mi? İkna odalarına boş verin, şehit babasının oğlunun askeriyeye sakallı olduğu için alınmamasına ne zaman unuttuk?
    ya Ayasofya? Fatih Muhammed Han’ın lanetinin hesabı bize sorulmayacak mıydı? Lütfen ”one minut” Tayyip Erdoğan’ın yerine adam bulalım hemen oy verelim. Üzüm hoşafı ile cihat eden adamın torunu dünyayı çok sevdi

    • Evet Erdoğan bunların hepsini yaptı. Doğruya doğru! Bunlar yetmez! Hatta yapamadığı şeyler yaptıklarının çoğunu götürdü, hemen hemen solda sıfır bıraktı ki neticede bu haldeyiz. Yapamadığı şeylere gelince; yurtta ve yurtdışında müslüman, ancak saygınlığı olan Türkiye’ye daha iyi yakışan lider bir diplomat olamadı. Beyanatlarında akıllı, temkinli empati sahibi, karşı tarafa sevecen saygılı olmaktan ziyade çokçası reaksiyoner kaldı. Güven duyulan bir karakter olsaydı etrafındaki değerli yetenekleri dağıtmasaydı, hatta muhalif cepheden veya siyasi çember dışından da olsa liyakat sahibi insanları bir araya getirip aralarında dengeleyici, sarıp sarmalayan bir lider olabilseydi kendisi gibi bütün ülke de çok daha iyi bir posizyonda olabilirdi.

      Erdoğan’ı yıllar sonra lider olarak ortaya çıkaran şartların tohumlarını atan da T.C. kurulduğunda başrollerde lider olan M. Kemal Atatürk Paşamız, ileri görüşlü olmaktaki zafiyeti ve onu aşamayan CeHaPe elitleridir. Ne kadar etmek, o kadar köfte!

  3. Son 3,5 ayda faizlerde yapılan 5-6 puanlık indirim , ekonomimize toplam olarak 150 milyarı geçmeyen bir katkı sağlamıştır .
    Buna mukabil 446 milyar dolarlık dış borç ve 158 milyar dolarlık banka kredilerinde meydana gelen toplam artış 3,6 trilyon lira olmuştur !
    Buna hazine garantili ve dolar bazlı ödemeleri olan müteahhitlerin ödemelerinde meydana gelen 1,3 trilyon liralık artışı da eklersek toplam 4.9 trilyon liralık bir artış oluşur!
    Şimdi bunun neresinde akıl ve mantık var , bu ne menem bir modeldir !
    Bir danışman yerli ve milli demiş , elhak doğrudur !
    NOT:Rakamlar İbrahim Kahveci’nin yazısından alınmıştır.
    Selamlar, saygılar

    • Sayın namlu, alıntı yaptığınız ekonomist taslağı bugüne kadar kaç ülkeden imf yi dehlemiş acaba?
      Efendim?
      Estek köstek…

  4. Sheakepeare’n sevdiğim güzel laflarından biri: “What’s done cannot be undone”
    Bir şey yapıldıktan sonra ne olursa olsun geri çevrilemeyeceği anlamına gelir. Her şey eskisi gibi oldu zannedilse bile asla eskisi gibi olmaz.
    Bu ekonomi için de siyaset için de ve hatta bütün yaşantı için de geçerlidir.

    • Ali bey, allahını seversen şekspirmiş, piyesmiş tiyatroymuş bunlara hiç girmeyelim;
      son yıllarda burada herkes başımıza “tiyatro” eleştirmeni kesildi, benden söylemesi…

  5. Dursun’a borç olarak verdiği parasını , bütün uyarılarına rağmen bir türlü alamayan Temel, en sonunda işi mahkemeye havale eder.
    Duruşma günü hakim Dursun’a , Temel’e olan borcunu neden ödemediğini sorar, Dursun ne dese beğenirsiniz ,
    – Haçim bey , hapen oni tanimayurum çi , ne porci!
    Bunca yıllık arkadaşının ‘ Ben onu tanımıyorum ‘ demesinden dolayı adeta çılgına dönen Temel de büyük bir öfkeyle cevap verir,
    – Haçim bey hapen da oni tanimayurum !
    Velhasıl kelam biz de şu dolarla euroyu tanımayalım olsun bitsin be birader ; nedir bu günlerden beri çektiğimiz ızdırap !

    • Tanımayın ama başınıza dikilen yabancı avcılara karşı başınızı kuma gömmek gibi bir şey olmaz mı bu? Tanımayalım diyen biri için elindeki ithalat marka, hayatı kolaylaştıran araç ve gereçleri kullanmayalım olsun-bitsin demek kadar kolay bu iş? Bana vız gelir tırıs gider de, toplum için bu kadar TEMEL değil mi? Aman yerinde DURSUN mu diyorsun?

      Peşinden sürüklerken”milleti monkey see, monkey do” moduna hangi T.C. cumhurbaşkanı getirdi dersin. Getirirken ne tür hatalar yaptı?

  6. Bütün mesele ; şu laf dinlemeyen dolar ile euronun sicilini ve cibilliyetini bilmenin yolunu bulmaktır ; gerisi çorap söküğü gibi kendiliğinden gelecektir!

  7. pek şık olmamakla beraber bizim buralarda
    “ne kadar ekmek, o kadar köfte” derler.
    yani,
    ne kadar izan(akıl, mantık, anlayış), o kadar refah.
    yurdum insanı olsun, bölge insanı olsun
    daha iyi yaşamayı, refahı, zenginliği hak etmiyor işte.
    iyi arabalar, teknolojik ürünler, seyahatler hatta iyi yiyecekler neyine…

    • Hep birlikte maalesef haketmiyoruz.Al birini vur öbürüne.Zannediyoruzki bir kurtarıcı gelecek .elini siplatip herşeyi düzeltecek.Maalesef

  8. “Sandık çözer” diye düşünülüyor. Çözer çözmesine de, nasıl?

    .. Demiş Fehmi’lerden bir Koru,
    Bir milyonluk o “nasıl’lı soru…
    Nasıl bir çözüm, iki gözüm
    Bir nebze yaşama mı doğru?
    ….

    Halkı önceliklerine göre üretkenliğe motive ederken üretime katkıda bulunacak araç ve gereçlerin temin edilmesine (astarı yüzünden pahalıya gelmeyecek şekilde) yerli imkanlarla öncülük edebildikten sonra sandıktan kim çıkarsa çıksın çözüme katkıda bulunabilir. Para basıp hazıra para dağıtmakla, “iştişare” marka israfla halkı yoklamakla, halkı tavlamağa çalışmakla bu iş olmaz! Üretkenlik öncelikle halkın karnını doyuracak temel gıda maddelerini temini konusunda olmalı (en basitinden tarım-havyancılık!). Devlet, üniversiteleri ve bütün kurumlarını işbirliği halinde harekete geçirerek hazineye ait atıl toprakları bu milli ve yerli amaç için seferber etmeli. Toprağı işlemeyen atıl tutan ağaların toprağına ekonomi düzelme yoluna gireseye kadar el konulmalı. Bir karış toprak boş tutulmamalı üretimden alıkonmamalı. İthalata dayanan üretimden ziyade yerli kaynakları harekete geçirecek ekonomiye katacak üretime yönelmek temeldir, dursun değil!. Halka katma değer üretmeyen, halkın temel konularda ihtiyacını karşılamayan hiçbir ekonomik model neticede dengesizliğe dengesizlik katmaktan başka işe yaramaz.

    …..
    Para bol ya, paraya para katalım,
    Bu düşünceyle hep yatıp kalkalım
    Ekonomik surlarda gedik mi var?,..
    Efenim “hasar tespiti yapalım”!
    ….

  9. Yerim Dar…
    Simit yiyin, porsiyonları küçültün, iki domates alın, dövizlerinizi bozdurun… diye devam edip gidiyor yani altı kuru olanlar milletin aklıyla alay ediyorlar. Olsun, alay etsinler varsın, zaten ciddiye de alan yok o kesimi.
    İş dünyasının da şimdiye kadar hiçbir tepki vermemesini de yadırgamamak gerekir. İş dünyası bir sonraki yönetimle de ters düşmemek için bekle gör yapmak isterken muhalefet tarafından uyarılınca açıklama yapmak zorunda kaldı ama, hiçbir işe yaramadı, hatta iktidara malzeme oldu.
    ‘Şer odakları’ bundan rahatsız ve ülkemize ekonomik buhran yaşatmaya çalışıyorlar… diyor iktidar yetkilisi ama belki de şer odakları dedikleri ülkelerle her türlü ilişkiler devam ediyor öyle ise, şer odakları dedikleri kimler, meçhul yani yine hayali, görünmeyen düşman. Zaten mesele de faiz meselesi değil, yirmi yıldır yeni akıllarına mı geldi faiz. Bu kötü gidişata salgın bahaneydi şimdi de faizle mücadele bahanesi. Zaten faizle mücadele dedikleri toplumda da karşılığını görmedi, inandırıcı gelmiyor…
    Oynamasını bilmeyen gelin yerim dar demiş, yerini genişletmişler yenim dar demiş.
    Bu ülke ekonomisi birilerinin müdahalesi ile sarsılıyorsa bu demektir ki sağlam bir ekonomimiz yoktur.
    Ülkede ki bu sorunları seçim çözer ama seçim yapılırsa çözülür. Seçimin de nasıl geçeceği meçhul nedeni ise bizim siyasilerimizin koltuk sevdası, bizim siyasilerimiz oturduğu koltuktan asla kalmak istemez kolundan tutup atarsın yine koltuğa yapışır kalır.

  10. Doğru olanı bilirsek eğer yanlışı bulmak kolaylaşır ?, düzeltmek te..
    Faizi düşürmek! “doğru” diyorsan doğru olanı biliyon☺️.
    Peki niye işler yanlış gidiyor?
    Çünkü yanlış- hatalı işler yapmışsın önceden!
    Düzeltmek zordur artık ne yapsan, ne etsen?.
    Ama fakat lakin, durum ümitsiz değil.?
    Çıkmayan candan ümit kesilmez.
    Boş lakırdı olurdu, “ahh şunu şöyle etmeseydim” desen?.
    Mehter marşları ile büyüdük biz iki ileri bir geri!
    Yani, taklit et atanı dedeni.
    Unutma, iki ileri bir geri?

  11. Konuşmaması gerekenler konuşuyor.konusmasi gerekenler ise susuyor.
    Mevlam neyler neylerse güzel eyler.İnsallah!!

  12. 200 lirayı harcayamazdık çünkü bozduramazdık sanırım 500 ve 1000 liraların dizaynına başlamışlardır alışırız

  13. Dininizin Kıymetini Bilin

    Sayın muhalifler partilerinizin kıymetini bilin. Hem dolar alıp zengin oldunuz hem iktidarı zor durumda bıraktınız. Olan ülkenin geleceğine oldu fakat siz zaten geçmişe dönmek istiyorsunuz.?

    • Ben dolarlarımı bozdurdum. Bir tabe cent bile yok. Bizde para stoklamak yok, çünkü para stoklamak bizde haram, ticaret malı stoklamak müşteriye yok çekmediğin sürece haram değil. Benim inancım böyle.

    • sayın muhalifler dolar karşılığı aldıkları ballı börekli ihalelerle ülkenin döviz kaynaklarını bitirdikleri yetmediği gibi bir de hepsini yurtdışı vergi cennetlerine taşıdılar, gerçekten partilerinin sağladıkları imkanlardan dolayı partilerinin kıymetini ne kadar bilseler azdır…

      • He he beşiktaştan döndüm şindi porşeler, bmv ler, mercedesler. Sanki ülkenin kaynağının yendiği ataköy, beşiktaş, kadıköy, bakırköy şişli, bodrum, alaçatı, çeşme de biz oturuyoruz. Açın bakın oy oranlarını. Bi sarayımız vardı 2023 te size bırakacağız. Kaçak olduğunu iddia ettiğinize göre kanunen yıkmak zorundasınız. Hadi görek?

        • güzel bir zen hikayesi var, özetleyeyim,
          büyük şatosunda yalnız yaşayan bir büyücü varmış, mutfağından yiyecek aşıran fare ile dost olmuş ve zaman içinde ona bağlanmış. fare, kedilerden çok korkuyormuş bunun üzerine kendisini bir kediye cevirmesini istemis dostundan, büyücü korkup üzülmesine kıyamadığından onu bir kediye çevirmiş. bir zaman sonra köpeklerden cok korktuğu için bu kez kendisini köpeğe döndürmesini istemiş dostu büyücüden. o da kırmamış istediğini, kendini güvende hissetsin diye onu bir köpeğe çevirmiş. bir gün koruda yürüyüş yaparlarken, kurtların ulumasını duyunca öyle çok korkmuş ki hemen kendisini bir kurta cevirmesini istemiş dostundan.
          ama bu kez büyücü
          hayır demiş, sen fare olmaktan hiç vaz geçemiyorsun, neye dönüşmek istersen iste, hep bir fare olarak kalacaksın.

          20 yılda pek çok şey değişebilirdi, dönüşebilirdi. yazık oldu.

    • O sizin fikriniz sayın bakan, zamanında veya toplumsal ivedilik gösteren durum halinde vaktinden önce yapılan erken seçim sandıktan çözümsüzlük, değil olsa olsa umut çıkarır.

  14. Bir hanım milletvekili bayrak, ezan, millet vs temalı bir konuşma yaptı, o günden beri rahat uyuyorum. Zamlar, halk ekmek kuyruğu, ekonomi vs unuttum hepsini…

Yoruma kapalı.