“AK Parti MHP’yi sırtından atmak istiyor” diyenler var, ben ise “Siyam ikizleri zor kopar” diyorum

21
Reklam

Nedense hemen herkes talebi duyunca MHP’yi hatırladı.

Talebin sahibi AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

İstediği de, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yasal şart haline gelmiş, cumhurbaşkanı seçilebilmek için ‘%50+1 oy’ şartının kaldırılması…

“Anayasayı değiştirelim, ‘50+1’ yerine en çok oyu alanın seçilmesi kolaylığını getirelim” diyor Erdoğan

Gerekçesi de, bu şartın partileri yanlış yollara sevk etmesi… Kimin elinin kimin cebinde olduğu belli değilmiş… Altılı, 16’lı masalar kurulması bundan çıkmış; “Kim bilir bundan sonra daha neler çıkar” da diyor… 

“En fazla oyu alan seçilir” denildiğinde seçim hızlıca tamamlanırmış…

İyi de, yeni sistemin takdimi sırasında, sistemin olmazsa olmaz şartı olarak bunu ileri süren ve ancak bu yolla daha doğru bir seçim yapılacağını savunan da Erdoğan’ın kendisi değil miydi?

Ne oldu da, sistem yerinde kalsın ama ‘%50+1 şartı’ kaldırılsın isteniyor?

Reklam

Sebep olarak ağzı olanın öne sürdüğü, AK Parti’nin MHP’den, Tayyip Erdoğan’ın da Devlet Bahçeli’den kurtulmak istediği…

Ben de bu tür yorumları okudukça gerçekten şaşırıyorum.

Hatırlayanlarınız mutlaka çıkacaktır: Burada, birden fazla, MHP lideri Devlet Bahçeli’ye hayranlığımı ifade ettim. Hem de tam bu sebeple. Daha önce başkanlık sistemine şiddetle karşı çıkan, hele o sistemi arzulayan AK Parti olduğu için lideri Tayyip Erdoğan’a olmadık ifadelerle hitap eden Devlet Bahçeli, o tavrını birdenbire değiştirerek sistem değişikliğinin gerçekleşmesinde inisiyatifi eline almıştı.

Ülkemizde ‘parlamenter sistem’ tarihe karıştı, bize özgü olma iddialı başkanlık sistemi yürürlüğe girdi ise, bu gelişmeyi MHP’ye ve lideri Devlet Bahçeli’ye borçlu AK Parti ve lideri Tayyip Erdoğan

Yeni sistem ‘%50+1’ şartıyla geldiği için ittifak zarureti doğdu ve AK Parti o gün bu gündür kendisine sistem değişikliği kolaylığı sağlayan MHP ile mesut-bahtiyar bir birliktelik yaşıyor.

Her atacağı adımda evine kadar giderek Devlet Bahçeli’nin onayını alma ihtiyacı hissediyor Cumhurbaşkanı Erdoğan ve doğal olarak MHP ile liderinin de ülke siyasetinde gücü oy oranının çok üstünde gerçekleşiyor.

İki partinin birlikteliği literatüre ‘Siyam ikizleri’ olarak geçen yapışık kardeşlerin birlikteliği gibi.

O birliktelik ancak cerrahi müdahaleyle bozulabiliyor; ameliyatların yarısı da başarılı olamıyor.

Reklam

MHP desteği olmazsa, son seçimlerde oyu % 30-35 bandına gerilemiş AK Parti, iktidarını kaybedebilir.

Cumhurbaşkanı seçiminde MHP’den oy gelmeseydi, AK Parti’nin adayı Tayyip Erdoğan yerine rakibi bugün o koltukta oturuyor olacaktı. 

“En çok oyu alan seçilsin” kuralı gelirse AK Partili birinin seçileceğinden nasıl emin olunabiliyor?

Geçmişte, 2014 seçiminde, CHP ile ittifak kurmuştu MHP ve Devlet Bahçeli’nin tercihi olan bir ortak adayla seçime gidilmişti.

Ya bundan sonraki seçimde de AK Parti yerine CHP’yi tercih ederse MHP, o zaman ne olacak?

“Olmaz, olamaz” diyeceklere Bahçeli’nin “Olmaz, oldurmayız” dediği sistem değişikliği için yaptığı keskin dönüşü hatırlatmak isterim.

Bence olur, olabilir ve böyle giderse -yani AK Parti MHP’ye rağmen anayasal değişiklik peşinde koşarsa- olacaktır da…

MHP’nin desteğiyle sistem değişikliğine gitmekle dönüşü olmayan bir yola girmiş oldu AK Parti…

Yorumcular, bu arayışın altında, AK Parti’nin kendilerini aşırılığa iten ve devletin bazı kurumlarıyla ters düşmenin yanı sıra uluslararası politikada da temel eksenden sapmayı getiren MHP’nin etkisinden kurtulma çabasını görüyorlar.

Acaba gerçekten izlenen iç ve dış politikalarda MHP’nin çizgisi mi hakim? AK Parti yaptıklarını gönülsüz mü yapıyor?

Hiç sanmıyorum. Belki en başlarda, iki parti sistem değişikliği ittifakını kurmamışken farklılıklar vardı, ama sonrasında AK Parti fabrika ayarlarından uzaklaştıkça MHP’ye yakınlaşmaya başladı. 

Pek çok konuda iki parti benzeşiyorlar.

Herhangi bir sebeple ittifak işlemez hale gelir ve iki parti ayrı ayrı yola düşerlerse bile, AK Parti zaman içerisinde kazandığı MHP’ye benzeyen yönlerinden kurtulamayacaktır.

Yanlış düşünüyor olabilirim, ama bana iki taraf da bu yakınlaşmayı benimsemiş ve birlikte yol almaya devam eder gibi geliyor.

Sorun ne o zaman?

Galiba sorun, iki partinin birlikteliğinin iktidarda kalmaya ve adaylarını cumhurbaşkanı seçtirmeye yetmeyebileceği endişesinden kaynaklanıyor.

En son seçimde muhalefet kaybetti ama iktidar cephesi de tam kazanamadı.

Görelim bakalım daha neler yaşanacak?

ΩΩΩΩ

Reklam

21 YORUMLAR

  1. “– Bazı özürlülerin “Erdoğan Bahçeli’yi sırtından atacak mı?” diye yazı kaleme almaları, alçak bir teşebbüstür. Siyasi hayatımız boyunca kimsenin sırtına binmeyiz.

    – Cumhurbaşkanlığı Kabinesine bakan vermedik. Alacağı her kararın yanındayız. Sefasına değil, gerekirse cefasına talibiz. MHP yancı değildir, ulufeye talip değildir. Sineğin akıllısı kiraza biner şehre gider, akılsızı gübreye düşer, bunlar gibi ahıra gider. Cumhur İttifakında pazarlık yoktur. Cumhur İttifakı bir planın ürünü değildir. Bu ittifak 15 Temmuz ihanetine karşı meydanlarda kurulmuştur.

    – Cumhurbaşkanının kazanması için her şeyi yaptık. Kimle görüşmek isterse destek verdik. Hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla aynı kareye girmesine içimiz acısa bile ses çıkarmadık. 6 tane televizyon ve konuşmacıları, kuş beyinlerinizle Cumhuru çatlatmaya kabiliyetiniz yetmez.

    – CHP’nin yeni Genel Başkanı ciddiye alınacak bir isim değildir. CHP’de yeni bir şey yoktur. CHP Genel Başkanının bir operaya katılması, sözde bir sanatçının elini öpmesi utanç verici bir rezalettir. Eli öpülecek hanımefendiler arıyorsanız, Meclis’teki AKP ve MHP grubuna bakın, her hanımefendinin eli öpülecektir.”
    İtirazı olan?

  2. sayın koru 20 yıldır seçim kazanıp iktidar olmuş ve son seçimde bu kadar sıkıntıya ragmen hala partisi yüzde 35 kendisi yüzde 52 oy alan reisi başarısız bulmak coooooook ayıp ediyorsun güzel bir söz var yiğidi öldür hakkını yeme derler

  3. Erdoğan ın amacı bir anayasa değişikliği….Yeniden sıfırlandı diyecek…..Tabiki ilk dört madde…Allah CC devletimizi vatanımızı korusun….

  4. siyasilerin ne yaptığına değil, ne söylediğine bakarak mutlu olanlar var.
    hangi sistem gelse mutlu olacaklar var.
    onların ülkenin içinde bulunduğu durum hakkında bir fikirleri yok. cehalet mutluluktur diyenler ne kadar haklı.
    bir vesileyle söylediğim gibi kazananlar arasında kavga çok çıkmaz, ortada büyük bir pasta vardır belki pat nedeniyle hırlaşma olabilir ama sonuçta pasta herkese yeter. tabi aşağı doğru azalır, halka gelince krema çoktan bitmiş olur, kırıntılar kalırsa şanslıdır. bizim sefalet ligindeki yerimize ve enflasyonda ki – enflasyon halkın cebindeki paranın çalınması anlamına geliyor – arjantini bile sollayan başarımıza bakarsak ortada kırıntı da yok anlamına geliyor.
    türk parasının değeri puldan farksız.
    sayın bakanımız kapı kapı para arıyor, bulabilmiş değil. bizim ekonomimiz yabancı yatırıma mecbur. bırakalım yeni gelen olmasını olan yatırımlarda gidiyor. son 3 yılda pek çok yabancı marka ülkeyi terk etti. sıra sıra medyada isimleri var. yani sizin ülkede ufak bir dış cephe sorununu bile çözemeyen bir yargınız olursa yabancı yatırımcı kalır mı? gıdada çok ciddi sorunlarımız var. bugünleri çok arayacağız. mesela insaflı davranıp et gibi, süt gibi ürünler yerine mesela yağ üzerinde durayım. bugün temel bir gıda ürünü olan zeytinyağ yine insaflı davranıp iyi bir yağdan değil, üç harflilerde satılan ucuz, sıradan fazla kaliteli olmayandan örnek verelim. 1 kilo yağ 200-250 tl. yağın raf fiyatında mesela tariş tekel olmamakla beraber belirleyici bir kurum, geçen yıl üreticiden alım fiyatı 83 tl imiş, bu yıl alım fiyatını 295 tl olarak belirledi. yakın gelecekteki raf fiyatını düşünün artık ve yine yakın gelecekte gıda da benzer yükselen fiyatlar göreceğiz. makyajlı enflasyon rakamları ile yapılan zamlar askeri ücretlinin, emeklinin, dar gelirlinin daha da yoksullaşmasını getirecek.
    ekonomiden yargıya
    tarımdan hayvancılığa
    eğitimden medyaya çok ağır sorunları ve sıkıntıları var bu ülkenin.
    her alanda gerilemek nasıl mümkün olabilir? en azından tesadüfen bir işin iyi gitmesi gerekir. bu kadar başarısızlık nasıl mümkün olabiliyor?
    sistem elbette önemli ama bugün ne kadar başarısız o kadar uzun kalabilen liderler ve kadrolarla 50+1 olsa ne olur, değişse ne olur? sistem her durumda başarısızlığı destekliyor.
    son seçimde iki kişiden birinin oyunu muhalefet, diğerinin oyunu iktidar partileri aldı, sonucu bu ülkede yaşamayanların oyları belirledi. CB seçiminde ilk turda kimse kazanamadı. şimdi şuraya yama yapalım diyorlar. ekonominin yakın gelecekte daha iyi olmasını umabileceğimiz bir yama var mı? yok. hazine tam takır, kuru bakır.
    itibardan tasarruf edilmeyecek öyleyse yabancı yatırım gitmeye devam ettiğinde ve yabancı yatırım gelmediğinde ve para da bulunamadığına göre ne olacak?
    bu kanlı coğrafya da?
    burnumuzun dibinde bunca vahşetin yaşandığı yerde?

    geçen gün bankada iki kadının konuştuğu konu dikkatimi çekti, mealen diyordu ki marketlerde ürün iadesi çok sorunlu değilmiş, çocuğuna bu marketlerden oyuncak alıyormuş, bir kaç gün sonra götürüp iade ediyormuş, plastiklerde ve tahta oyuncaklarda hiç sıkıntı olmuyormuş. böylece kendi de çocuk ta rahat etmiş, iyi mi? sen marketlerin iade alırken müşteri memnuniyeti amacını suistimal ediyorsun ve hiç bir rahatsızlık duymuyorsun. nadiren çok şaşırırım, böyle bir şeye tenezzül etmesi bir yana asıl dünyanın en doğal şeyiymiş gibi anlatmasına şaşırdım.
    bizim sistemin orasına burasına yama yapılmasından çok,
    öncelikle bir ahlak seferberliğine ihtiyacımız var.
    her köşeden bir mafya boşuna çıkmıyor.

  5. Didem Hanımın Dünkü Serzenişine bir soru ile katkı,
    dünkü mesajınızda anlattığınız olaylar aynıyla doğrudur, adalet ölmüş. Ancak buradan “derin devlet” yok fikrine nasıl varıldığını anlamadım. Tam da derin devlet denen çetelerin istediği kaos ortamı oluşmuş sizin anlattığınıza göre. 2008-2014 arasında “derin devlet” diye hapsedilen, soruşturulan herkes 2014 itibariyle pirüpak olarak aklandı, serbest kaldı, en kritik kurumlarda görevlerine iade edildi. Derin devlet soruşturmalarını yapanlar da devletten atıldı, hapsedildi vs. O zaman (2008-2012 arası) ortaya çıkan belgelerde zaten bu hususlar (mafyanın yeniden dizaynı vs.) vardı. Sizin de anlattığınız gibi eskiden kısmen etkin olan bu derin çete yeni ortakları ile yönetimi paylaşarak paşa paşa yoluna devam ediyor. 2013 sonu itibariyle hukuk “birileri için” askıya alınırken bu işin buraya gideceği belli değil miydi? Elbette belliydi. Hukuk ya herkes için vardır ya da hiç kimse için yoktur. O zaman bütün taraflar (AKP’sinden CHP’sine, MHP’sinden HDP’sine, dindarından solcusuna) bu işe destek verirken şimdi niçin rahatsızlar, onu anlayamıyorum. Açıklarsanız sevinirim.

    • aslında anlayamadığınız bir şey yok değil mi?
      benim dünkü yorumumun derin devlet yok anlamına gelmediği gibi. bazı yapıların varlığı kaçınılmazdır, her zaman olmuş, her yerde olmuş, bütün zamanlarda bütün coğrafyalarda…
      bir işin başı yanlışsa sonu da yanlış oluyor çoğunlukla,
      niyet hayır değilse akıbette de hayır çıkmıyor.
      hukuk “birileri için” askıya alınmadan önce o birileri de askıya almamış mıydı?
      her mekanizmanın ardında daha büyük bir mekanizma çalışır.
      kimse masumlar zarar görsün istemez, bu işin buralara gideceği belli değil miydi?
      bence değildi.
      değişebilirdi.
      küçük bir şanstı ama vardı.

      • Hayır Didem Hanım, daha önce (iddia ettiğiniz dönemde 2008-2014) kimse bir fikirden dolayı hapsedilmedi, kaldı ki o dönemin sorumlusu olan iktidar sahipleri gene oradalar. Şimdiki kafayla iş yapılsaydı bütün kemalistleri hapse doldururlardı, sonrasında yeni ittifakın yaptığı gibi. Soruşturulan, göz altına alınan ve tutuklanan insanların sayısı o dönemde bini bulmazken şimdi milyonları konuşuyoruz. Bir tane işkence iddiası bile olmadı o zaman, şimdilerde işkence adiyattan oldu.
        Kaldı ki sayı da önemli değil, siz insanların fikirlerinden dolayı yok edilmesine razı oldunuz, bu ikrarınız maalesef devam ediyor. Hala sizin mahalleden olmayanlar öldürülse, kaçırılsa, işkence görse bile asla sesiniz çıkmıyor (şahsınız farklı olabilir, temsil ettiğiniz zihniyeti kasdediyorum). Burada olduğu gibi ama sizde…. diye cümlelerle bunu meşrulaştırıyorsunuz. Bunlar yüzbinlerle oluyor ve sizin mahalleden hükümete yönelen eleştiri “niye daha fazla insan soruşturulmuyor” şeklinde oluyor. CHP ve temsil ettiği kültürel/sosyal sınıf bu bencilliğinden dolayı ülkenin batmasına razı ama kendi ayrıcalıklarının paylaşılmasına razı değil görünümünde. KK bunu azıcık değiştireceğim gibi birşeyler dedi ama parti ve etrafı buna hiç razı olmadı, gerçekçi bir adım da atamadı. Daha hala lafla bile olsa herkese adalet diyemiyorsunuz. Serbestiyette Alper Görmüş’ün son üç yazısını okumanızı öneririm. Türkiye’de ne Kemalistler, ne kemalist olmayan laikler, ne de solculuk iddiasındaki gruplar birlikte eşit yaşamaya razı değiller. Ülkenin yüzde yetmişini yok sayarak buraya kadar. Mahalleler arasında köprü kurmaya çalışanları en büyük düşman ilan edince elde sadece radikal İslamcılar ve berduş milliyetçiler kaldı. Artık kolay gelsin demekten başka birşey yapamıyoruz. Erdoğan’ın bir kısım kemalistlerle kurduğu ittifak gayet iyi yürüyor bence. Herkes memnun aslında. Değil mi?

        • sizce de yorumunuz fazlasıyla “ortaya karışık” bir yorum olmamış mı? belki başlıklar açıp tartışmak mümkün ama daha ilk satırda “kimse bir fikirden dolayı hapsedilmedi” o olmadı, bu yapılmadı derseniz herkesin başladığı noktaya döndüğü fasid bir dairede kalırız. kartopunuz varsa ve yuvarlıyorsanız büyüme eğilimi gösterir, yapısal bir durum bu.
          alper görmüşün yazılarını okudum ama sizin gibi faydalanamadım.
          konunun eleştirmeye karşı olmamakla beraber eşit yaşamaya razı olmamaya indirgemeyi, chp ve temsil ettiği sosyal sınıf bencilliğiyle açıklamayı doğru bulmuyorum, fazla sığ olduğunu düşünüyorum. ortak payda bulmak, mahalleler arasında köprü kurmak iyi ama nasıl?
          mahalle ileri gelenlerinden birinin “ekonomik krizin nedeni kadınların çalışmasıdır, bu misli görülmemiş bir fitne ve fesatlıktır, kadınların çalıştığı bir memleket düzelir mi?” dediği yerde memleketin eğitimli, çalışan, seyahat eden, okuyan, konuşan, teknolojiyi kullanan kadınları ve benzer düşünen babaları, ağabeyleri, eşleri, oğulları nasıl birlikte yaşayacak? görmezden gelinen % 70 in ne kadarı böyle düşünüyor? radikal islamcı mı diyeceğiz bunlara? azlar mı yani? bugün amma da dindarım, nasıl da muhafazakarım diyen kimi tanıdıysam aşağı yukarı benzer anlayışta, kadınlarla, teknolojiyle, gelişmeyle, gönenmeyle sorunu var, ahlakı önceleyen, ilmi kıymetli tutan ilk emri oku olan bir dinin böyle anlaşılması ne büyük bir talihsizlik değil mi?
          bu KK nın değiştirebileceği bir şey mi?
          müslüman coğrafyanın neredeyse tamamının kadınlarla, teknolojiyle, üretmeyle, gelişmeyle, gönenmeyle sorunu var. bu çarpık zihniyetin, bu karanlık cehaletin sonucu değil mi yaşanan ağır yoksulluklar, yolsuzluklar, adaletsizlikler, iç savaşlar….
          zihniyetin değişmesi gerekiyor,
          bir mahallenin değil tabi,
          toplumun bütün bileşenlerinin bilincinin değişmesi gerekiyor. bu genellikle sarsıcı olaylar sonrasında oluyor ya da on yıllar, yüz yıllar boyu sürecek kazananı olmayan çatışma devam ediyor.

  6. “Üç kuş vurmak” hemde bir taşla🤔..
    Hıımmmm..politikacının ağzı sulandı adeta
    -CBaşganlığını şimdiden garantilemek..
    -Vizyon değişikliği ne giden “yeniyüzyıl” sloganlı partinin tüm minderleri evle beraber yenilemek🤗..
    -Dolmabahçeyi sevmez olduk neden? Hep bişeyler hatırlstıyor da ondan!..
    (mı acaba)? Öyleyse,
    Dolma bahçenin hemde bahçesinde..
    Verilsin bir parti MAAİLE😯😯😯😯..
    (Parti ayrımı gözetmeden! Herkesin gelebildiği😊…)
    -bunu Ana parti yapmadan yapacak görünüyor zaten ÖZEL! bir adam☹️.
    Niye ben yapmıyayım yapmadan ÖZGÜR! ADAM!….🤔🤔🤔
    (Bu yorumu yazdım daha yazıyı okumadan)
    -gelsin paracıklar sonradan (pardon) oylar önce, büyük şehirler sonra arkasından🤗.
    Yazarın yazısını okuduktan sonra:
    Birinden kurtulunca, içerde en az 3 kuş vurulabileceğini,
    dışarda ise hem akbabaların boynunun vurulup, hemde tüm kozlarının ellerinden alına bileceğinden emin oldum🙂.

    • Üst akıl devreye girmiş durumda. Kandil’in ipini elinde tutanlar seçimlerde Ekrem İmamoğlu’na destek verecekler. İYİ Partiyi bölmek için yoğun bir çaba var. İYİ Parti bu ittifaka katılırsa mutlu olacaklar. Katılmazsa diyerek şimdiden yerden yere vuruyorlar.
      Amaçları 2024 yerel seçimlerini kazanarak bir meşruiyet tartışması açmaktır. Ne diyecekler biz seçimleri kazandık. Bir an önce erken seçim olsun diyecekler. Erdoğan ve Cumhur İttifakının meşruiyetini sorgulayacaklar. O nedenle üst akıl devreye girdi. Erdoğan’ın İsrail’e verdiği ayar. ABD’ye verdiği ayardan rahatsız olan Siyonistler Erdoğan’ı devirmeye çalışıyorlar. Bu sefer yağma yok. Millet Erdoğan’a sahip çıkacak. Ya bağımsız bir Türkiye ya da bölünmüş bir Türkiye olacak. O nedenle bağımsız ve üniter bir Türkiye için Erdoğan’a milletimiz sahip çıkacak.

  7. Cumhurbaşkanımız Erdoğan artık eski sistemin cumhurbaşkanı değil. Doğrudan halk tarafından yürütmenin başı olarak seçilen bir cumhurbaşkanı. Hükümete başkanlık yapması hem bu yeni sistemin doğasının gereği hem de mevcut anayasada tanınan bir yetkinin kullanımı. Ortada anayasaya aykırı bir durum yok. Anayasal meşruiyet tartışması açanlar, sistemik bir kriz oluşturarak milletin doğrudan hâkimiyet hakkının kullanılmasından, yani millet iradesinin yürütmeye doğrudan yansımasından rahatsızlık duyanlardır.

  8. AK Parti ile MHP’nin ittifakı bozulsa bayram edecekleri şöyle sayabilirim: Küresel güçler, PKK, ulusalcılar, Ermenistan, Yunanistan, GKRK, Esat, İsrail, TÜSİAD, FETÖ, Meral, CHP, Temel. Ama AK Parti de MHP de Cumhur İttifakı’nın Türkiye Yüzyılı için öneminin farkındalar. Şizofrenik rüya gören Türkiye düşmanları boşuna hayaller kurarlar, devam etsinler.

    • Ya tam tersi ise gerçekler!!!
      Seni bugünkü köşeye itekleyenler, bu sayede istediği parsele istediği teröristi (namıyla birde utanmadan ünvan vererek😡) yerleştirip..
      Sonra dünyaya dönüp o kanlı yüzleriyle;
      Ama onlar çoçuk olduğunu görmüyorlarkii öldürürken aslında öldürmme niyetiylede ..
      Asker dediğin zaten ölmek için para almıyorlar mııı…. Ölecek tabiii..
      Veya birde petrol tarafından bak,
      Potrol maneyleri direk gidiyor artık onlara bizi es geçerek😡
      Senin tırlar geçemiyor yıllardır komşularının toprağından parasını vererek!🤔
      Neden acaba?
      Gaz Türkiye den geçecek diye tüm Filistin lileri yok edecek nerdeyse kefere.
      Petrol Türkiye limanlarından çıkmasın diye.

  9. Bahçeli devletin elçisi durumunda. Bu derin devletin kimlerden oluştuğunu bilemiyoruz ama var olduğunu hissediyoruz. Bahçeliye ve Akşenere gizemli dönüşler yaptıran da onlar. Bu derin bürokrasi ve devlet şu anda Erdoğanı kullanışlı görüyor ve çizdiği vizyona uygun hareket etmesini sağlıyor. Düne kadar bu yapıyla kavgalıydı Erdoğan. Sonunda yola geldi ve o da teslim oldu. Bu yapı ülkeyi şu anda ittihatçı bir zihniyete teslim etti. Yerli-milli, Türkiye yüzyılı falan gibi ipe sapa gelmez söylemleri bu ideolojinin dışavurumları. Halkın önemli bir kısmı bu ideolojiye meftun zaten. Osmanlı’dan kalan eziklik, yenilmişlik, ve yetersizlik duygularının tamir edilmesini sağlıyor. Yeniden dünyaya meydan okuyacağız, fethedeceğiz, ezip geçeceğiz, herkes bize biat edecek halüsinasyonlarını tatmin ediyor. Tabii ki gerçeklikten ve kendini bilmekten çok uzak bu düşünceler. Sokaktaki sade milliyetçi vatandaş bu safsatalara inanıyor ve olacağına iman etmiş. Erdoğanı da bu vizyonun taşıyıcısı görüyor. Aslında olan şu. Devlete çöreklenmiş geniş bir yiyici takım var. Bunlar aslında yetersiz ve kabiliyetsiz insanlar. İnsanları böyle boş şeylere inandırarak, kendi yerlerini alabilecek kabiliyetli insanları baskı altında tutup diktatörlüklerini sürdürüyorlar. Demokrasiyi de mümkün olduğunca halka uzak tutmak istiyorlar. Bu sayede despot bir rejimi egemen kılıyorlar. Halkımız bunu aşacak eğitim ve kabiliyetlere sahip değil. O yüzden uzun vadede bu ülkenin kafasını kaldırıp adam olması mümkün görünmüyor. Bu sebeple profesyonel, iş bilen, akıllı insanlar ülkeyi terk ediyor. Çünkü ne sözlerinin ne kabiliyetlerinin burada bir değeri olmadığını görüyorlar. İktidar ise buna gayet memnun, giderlerse gitsinler diyerek yol gösteriyor gidenlere. Çünkü bu iktidarlarını daha da sağlamlaştıran bir durum. İtiraz eden sorgulayan kalmıyor.

    • Ümit Dikbayır; Akşener’in öz yeğeni. Aynı zamanda İYİ Parti Sakarya milletvekili.
      Kendileri geçtiğimiz günlerde Meral Akşener ve ailesinin banka hesaplarını incelettirdi iddiasıyla gündeme geldi. Akşener’in, oğlunun, kocasının…
      Dikbayır, İYİ Parti’nin kasasındaki 132 milyon liranın buharlaştığını iddia etti. Akşener küplere bindi.
      ‘Bunu ispat edemeyen şerefsiz oğlu şerefsiz’ diyerek öz yeğenine meydan okudu. ‘İspat edemeyen şerefsiz’ falan deseydi keşke ailenin diğer fertlerini karıştırması akrabalık bağları açısından pek doğru olmadı. Neyse kendi aralarında, bizi ilgilendirmez.
      Yeğen de Akşener’e saydırdı bu arada!
      Hatta Dikbayır bir adım daha atıp savcılığa gitti.
      Akşener ne yaptı peki? Öz yeğeni ve Sakarya milletvekili Ümit Dikbayır’ı kesin ihraç istemiyle disipline gönderdi.
      ‘Kovun bunu’ dedi. Ne güzel dünya! Kov kurtul.
      Peki 132 milyon lira ne olacak? Nerede bu para?
      Bekleyip göreceğiz; bakalım Akşener CHP ile ittifak yapacak mı? ‘Ne ara ittifaka geldik 132 milyonu konuşuyorduk’ demeyin sakın. Muharrem İnce’yi de kasetle vurmaya kalkmışlardı. İnce’yi zorla nikah masasına oturtmaya kalktılar!

  10. Sayın yazar “MHP’nin desteğiyle sistem değişikliğine gitmekle dönüşü olmayan bir yola girmiş oldu AK Parti…” demiş,
    NE MÜNASEBET?
    PARTİLER İSTEDİKLERİ YÖNE DÖNEBİLİRLER!
    AMA YENİ TÜRKİYEYİ KİMSE ESKİSİNE DÖNDÜREMEZ!
    İSTEYEN DENESİN,
    AMA SONRA TANKLARIN ÖNÜNE KENDİ ÇOCUKLARINI ATARLAR,
    ÇÜNKÜ HAYVAN TERLİ:)

  11. İKİ BAŞ TEK BEDEN DEĞİL, TEK BAŞ İKİ BEDEN
    Siyam ikizleri demek yapışık ikizler demek.
    Hailiyle doğuştan bu şekilde doğuyorlar.
    Bazıları ciddi operasyonlarla ayrılabiliyorlar.
    Ayrılması mümkün olmayanlar ise tek bedene karşılık iki başı olanlar.
    Söz konusu birliktelik tek beden iki baş bile değil.
    Daha da ötesi:
    “–Tek baş(kafa), iki beden”
    Pekâlâ; bu iki partiyi bu derece birbirlerine “perçinleyen” kim? Yada ne?
    Yani bir “perçinlek” olmalı değil mi?
    Unutmayalım:
    –En sağlam zamk, kriminal bir CV’dir.

    • Sayın yk “En sağlam zamk, kriminal bir CV’dir.” demişsiniz, elhak doğrudur!
      Bahsettiğiniz o “zamklı CV”lerden 6lı masanın üstünde ve çekmecelerinde bolca vardı ama hiçbir işe yaramadı, daha seçim sonuçları bile açıklanmadan hepsi de ellerindeki hançerleri birbirlerinin sırtına saplayıverdiler:)
      Ee, hani zamklı yapışkanlar?
      Efendim?
      Estek köstek…

  12. Sayın yazar “oyu % 30-35 bandına gerilemiş” derken neyi kastediyor bilmiyorum ama
    son seçimde AK Parti %35,5 oy aldı,
    yani illaki bir banda oturtacaksanız %35-40 bandındalar,
    bu da yerel seçimlerde akp en az %40-45 oy alacak demektir,
    Üstüne mhp oylarını koymayı da unutmayın:)

  13. Sayın yazar “Ne oldu da, sistem yerinde kalsın ama ‘%50+1 şartı’ kaldırılsın isteniyor?”
    diye sormuş ama bu soru kendi içinde çelişiyor:
    çünkü ‘%50+1’ diye bir şart yok,
    ikinci turda en fazla oyu alan kazanıyor öyle değil mi?
    Ama 2.tur yapılmasın deniyorsa işte o zaman sistem değişmiş olur:)
    Yoksa ilk turda bir parti %60 oy alırsa, iktidar %40 alana verilmek mi isteniyor?

Yoruma kapalı.