CB Erdoğan ‘50+1 şartı’ konusunu deneme balonu olarak ortaya atmışsa…

26
Reklam

AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Cumhuriyet tarihinin en köklü değişikliğini MHP genel başkanı Devlet Bahçeli’nin desteğiyle gerçekleştirdi.

Parlamenter Sistem’den Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne o sayede geçildi.

O gün bugündür iki parti -AK Parti ve MHP- birbirinden ayrılmaz hale geldiler.

Siyam ikizleri ve yapışık kardeşler gibi…

Tayyip Erdoğan ikinci ve üçüncü cumhurbaşkanlığı seçimini MHP’nin desteğiyle kazandı. AK Parti son seçimde oyu %35.62 oranına düştüğü halde iktidarda kalmayı sürdürüyorsa, bunda da en önemli pay MHP’nin verdiği destek.

Evet, MHP ile birlikte dört parti daha destek verdi ama en önemlisi MHP’nin desteği…

İki parti arasında görüş farklılığı belirdiğinde, iki genel başkan -Erdoğan ile Bahçeli-, genellikle Bahçeli’nin evinde bir araya geliyor ve o görüşmelerden sonra ihtilafı bitirecek gelişmeler yaşanıyor.

Bazen MHP’nin itiraz edebileceği bir yasa hazırlığı veya kadro değişiliği varsa, bu defa ihtilaf çıkmadan yine aynı yöntem uygulanıyor; Bahçeli’nin evine giden Erdoğan oradan kabul edilebilecek formülle veya isimle ayrılıyor.

Reklam

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni getiren halkoylaması 2017 yılında yapıldı; iki partinin ortaklığı o zamandan beri -neredeyse altı yıldır- sürüyor… 

Altı yıldır hemen hiç aksamadan çalışan ortaklık bu hafta ilk ciddi sorununu yaşadı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme taşıyıp şiddetle savunduğu bir teklif, MHP lideri Bahçeli tarafından kabul edilemez bulundu.

Sistemin en önemli özelliği olan cumhurbaşkanlığı seçilebilmenin şartı olan ‘50+1 şartı’nın değişmesini istemişti Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP lideri Bahçeli teklifi reddetti.

Hem de partisinin grup toplantısında, kürsüden, en açık ifadelerle…

Dün yazdım: Sistem değişikliği yalnız AK Parti’yi iktidarda tutmuyor, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçilmesini sağlamıyor, aynı zamanda AK Parti’yi MHP ile aynı çizgiye taşıyor ve devlet politikalarında -bir dereceye kadar kadrolarda da- MHP’nin çizgisi belirleyici oluyor…

AK Parti süreç içerisinde MHP’ye benzemeye de başladı.

MHP %10 civarında oyuyla iktidarın ortağı konumunda.

İktidarda ama hiçbir sorumluluk taşımadan…

Reklam

Birlikteliği sağlayan en önemli tutkal ‘50+1’ şartı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “O şart kalksın, seçimde en çok oyu alan kazansın” teklifini pek çok yorumcu AK Parti’nin MHP’den kurtulma arayışı olarak gördü.

Acaba Erdoğan çıkışını o niyetle mi yaptı?

Bir ara soru daha: Acaba Bahçeli bunu anladığı için mi geciktirmeden karşı çıkışını yaptı?

Yoksa, yoksa, Erdoğan’ın çıkışı, son zamanlarda AK Parti’nin içinden ve yakınından da yükselmekte olan “50+1 şartı yüzünden MHP’ye aşırı bağımlı hale gelindi” eleştirilerinin etkisiyle, bu savın doğruluk payını öğrenmek amacıyla ortaya atılmış bir deneme balonu muydu?

Zaman zaman Tayyip Erdoğan bu tür sınamaları kendi partisi içinde ve yakınında duranlarla ilgili olarak da sahneye koymuştur.

Eğer teklifi MHP ile ortaklığının sınırlarını ölçme amaçlı bir sınamaysa, Bahçeli’nin karşı çıkışının şiddeti onu uyarmıştır.

Ne olacak şimdi, ortaklık bozulacak mı?

Seçimden daha başarılı çıksa veya hiç değilse Meral Akşener grubunu sağlam tutabilseydi, İYİ Parti  tek başına MHP’nin yerini alabilecek bir seçenek olabilirdi.

Gelecek’li Saadet Partisi ile DEVA Partisi?

Ya da İYİ Parti + Saadet-Gelecek + DEVA?

Hatta HEDEP?

Seçenek/ler var aslında ama MHP’den kopma ve yeni seçenek ile yol devam için AK Parti’nin kendisini -politikalarını -yeni ortaklarına göre yeniden düzenlemesi gerekir.

AK Parti içerisinde ve Külliye’de bütün bu MHP’siz seçenekler üzerinde bir süredir kafa yoruluyorsa şaşırmam.

Bir ihtimal de -belki de en yakın ihtimal-, iktidar cephesinin MHP’li ama MHP’nin günlük politikalar ve kadrolar üzerindeki etkisinin zayıfladığı bir ortaklık haline dönüşmesidir. 

Deneme balonu idiyse şu son günlerde yaşananlar, sonunda MHP ile ortaklığın kendi aleyhine çalıştığını gören AK Parti’ye ortağıyla pazarlık avantajı sağlayacaktır.

Önemli bir dönüm noktasında siyasi hayatımız.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. Türkiye gazetesinde bu konuyla ilgili bir haber şu iddiayla bitiyordu ’50 artı 1 ile ilgili anayasa değişikliği yapılsa da cumhurbaşkanlığına en fazla 2 dönem aday olma kuralında bir değişiklik olmayacak’

    2 dönem kuralı geçerli mi olacak deyip kahvehaneyi dolduran insaların ‘deli kendi kendine gülüyor’ diyeceklerine aldırmadan gülmüştüm.

  2. CB Erdoğan ‘50+1 şartı’ konusunu deneme balonu olarak ortaya atmışsa…😂doğru bir tesbit gibi…
    Önemli bir dönüm noktasında siyasi hayatımız….ama muhalefet açısından…çunki iyi partiyi görüyoruz…rezil oluyolar….CHP ye bakıyoruz 2023 seçim yenilgisine ramen. üstelik İsrail zulmü ile millet meşgulken CHP balede operada😂😂üstelik devleti işgalici diyen birinin önünde eğilmiş elini öpüyor…haaa nolur..hiç bir şey…bu üstün eğitimli eğitim seviyesi yüksek ??😂😂😂😂bu seçmen grubu yine tıpış tıpış kim olursa olsun isterse CHP başkani apoya gidip geçmis olsun desin tıpış tıpış oyunu verecek.😂😂😂😂sanki PKK cenazesine katılan CHP li vekil yok..hepsi görüyor.. ama işte bunlar tıpış tıpış…😂😂😂😂

  3. Sade vatandaş 50+…. Her ne rakam olursa olsun telaş mı etmeli? Telaşa gerek yok mu icabında? Yurdum insanı yılan kendine dokunmadığı sürece, .. bin yaşasın kafasında olmuştur hep!😡
    TBMM’ye yansıması ise, “bize ne, bize oy vermediniz ki!😯. Siz Ettiniz! -onlara oy verdiniz bize nanay dediniz- Ettiğinizi bulun inşallah”☹️ Diyen/Diyecek olan muhalefet partilerimiz de var mı acaba?????
    İşte beni ilgilendiren kısmı bu🤔.
    Heleki olayı vatandaşın duvarına kepçe dayanıpta, yıkıyom haaa.. çıktınız çıktınız!
    demesi gibi bir olaya benzetip,
    Eldeki İst-Ank gibi belediyeleri kayb edeceklerini anlayıncaaa..
    “Vatandaş ta, yürüyün topunuz! zaten bekliyor akşam yemeğe sizi soros😂!..”
    derse no’lcek?????
    Son söz:
    İşi bitmiş partilerle oyalanılacak zaman değil! Keferenin oyuncağının kırılma vakti ise çoktaan geldi de geçti bile!
    Benim gencim çoluk çocuğum geleceğim ekonomim her bir partiden menfaatlerinden koltuklarından emekli aylıklarından daha ÖNEMLİDİR!
    Gereğinin yapılması için:OLUR!

  4. Biraz aritmetik yapalım:
    TBMM’de salt çoğunluk 301 MV.
    AKPnin İYİPle ittifak yapması halinde ittifakın 264+42=306MVsi olacak, hatta Saadet Gelecek Deva ve Yeniden Refah durumunda 305 MVsi olacak, bu rakam şu an Cumhur ittifakında 314. Fazladan 8/9 MV’nin TBMM’de hiçbir faydası yok. Ancak bu 314 mehapeye teslim olmuş köşeli bir siyaset telkin ediyor.
    Tek muhataplı İYİP alternatifinin tercihe şayan olduğu ortada.
    Ancak +SaadetGeleekDevaYenidenRefah alternatifi ise doku uyumu vaad ediyor.

    AKP, sonraki CB seçimine kadar kalan süreyi ortağını suhulutle değiştirmek için kullanacaktır.

    TBMM Sandalye Dağılımı
    ADALET VE KALKINMA PARTİSİ 264
    CUMHURİYET HALK PARTİSİ 130
    HALKLARIN EŞİTLİK VE DEMOKRASİ PARTİSİ 57
    MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİSİ 50
    İYİ PARTİ 42
    SAADET PARTİSİ 20
    DEMOKRASİ VE ATILIM PARTİSİ 15
    YENİDEN REFAH PARTİSİ 5

  5. Daha dün ağzı olan konuşuyor dediğiniz senaryoyu bugün etraflıca ele almanız siyam ikizlerinin bir sirk aldatmacası olduğunu gösteriyor. Kartlar yeniden dağılıyor.

  6. sayın erdoğan neden böyle bir çıkış yaptı acaba?
    50+1 bir beş yıl sonranın meselesi değil mi? şu an böyle bir gündeme ne gerek var-dı? ittifaklar kimin işine yarıyorsa hayır diyeceği belli değil mi?
    bu kurt siyasiler ne diye bayram değil, seyran değil bu zamansız, gereksiz konuyla iştigal ediyor olabilirler?
    yargıdaki didişmeleri, yerlikayanın operasyonlarını, soylunun tweetlerini, sosyal medya fenomenlerinin skandallarını, mafya dolandırıcılıklarını ibretle izlediğimiz bir zamanda ekonomiden ortadoğuya ülkenin zilyon büyük sorunu, derdi sıkıntısı duruyorken, ülkenin henüz hiç bir derdi, sorunu, sıkıntısı çözülmemişken ve ufukta hiç bir çözüm önerisi görünmüyorken 50+1 neden gündemde?
    nice büyük başarısızlıklara tadında herkes koltuğunu mu hala yine ve yeniden sağlamlaştırmaya çalışıyor?
    ne koltukmuş arkadaş.

    • 132 milyon TL; İYİ Parti’nin kasasında mı? Kasasında değilse nerede? Bu sorunun cevabını net bir şekilde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in açıklamasını kamuoyu adına bekliyoruz. Milletin parasını koruyamayanlar bu ülkenin güvenliğini nasıl sağlayacaklar acaba?

      • hazineyi damadına mı emanet eder diye korktunuz? Allah sonunuzu hayr etsin diye tam takır kuru bakır bırakır gider mi dersiniz?

    • İYİ Parti lideri Akşener nasıl bir manipülatör ki partinin kuruluşundan günümüze kadar gerek kendisi gerekse partisi için çeşitli rüşvet ve yolsuzluk iddiaları parti içindeki önemli ve üst düzeydeki görevliler tarafından ortaya atılmışken ve atılmaya devam ederken bu olaylarla hiçbir ilişki ve alakası şaibesi olmayan AK Parti’yi saray rejimi olarak niteleyip asparagas iddialarla suçlayarak kendisine yönelik iddia ve suçlamaları örtmeye çalışmaktadır. Bu tür söylemler tam da zillet ittifakına yaraşır bir garabettir.

      • rüşvet ve yolsuzluk iddiaları zamanında akp_mhp arasinda da çok geçmişti +18 bölümler de vardı, yeniden refah daha seçim öncesi benzer suçlamalarda bulundu, keza akp den ayrılan pek çok eski önemli isimler de. garabet çok anlayacağınız. yakışacağı yeri size sormalı, uzman sizsiniz.

    • Akşener’in psikolojik harbi bildiği falan da yok; seçim öncesi kendisini en çok yıpratan, zor duruma düşüren genel başkanlardan biriydi. Kılıçdaroğlu, Akşener’in düşüncesiz hareketleri üzerinden olmadığı kadarıyla kişilik ve karakter kazandı. Ve bugün partisindeki kontrolü kaybetme noktasına geldi. Genel başkanlık koltuğu sallanan, üzerinde istifa baskısı kurulan Akşener’i maalesef korku dağları sarmış durumda. Akşener sonunun Kılıçdaroğlu’na benzemesinden korkuyor. Akşener madem Teoman Koman’ın talebesi; o zaman şunu bilmeli ki, FETÖ’ye güller atarak, İmamoğlu lobisine teslim olarak koltuğunu koruyamaz. Dik durması şart!

      • gelmenin bir zamanı olduğu gibi, gitmenin de bir zamanı olmalı ama ne kadar başarısız o kadar uzun kalıyorlar hem de seçimle. biri beraber yürüdük bu yollarda diye şarkı tutturuyor diğeri güller atıyor, akıl vermek te size kalmış görünüyor. 🤭

  7. AK Parti-MHP ittifakını kâbus gibi gören nice ihanet gönüllüsü ve ihanetçi vardır. Bu ittifak bozulsa kaşık oyunu oynayıp birdirbire yatacak kimlikler bellidir. Hepsi nifakçı ve küreselcidir.

    • cihat yaycı erdoğana belkide bu güne kadar en çok yardım eden amiraldi. cihat yaycının erdoğan için yaptıklarını hulusi akar bile yapamamıştır ama erdoğan cihat yaycıyı hiç beklemediği bir anda tasfiye etti. neden? çünkü erdoğanın en çok korktuğu kişi de cihat yaycı gibi hiç kimsenin cesaret edemeyeceği iddiaları rahatça savunabilenlerdir. böyle birinin güçlenmesi devlet içinde büyük nüfuz elde etmesi en çok erdoğan gibi lşiderleri korkutur.

  8. Bir Rus Atasözü şöyle der: “Ayıyla dans edersen, dansın ne zaman biteceğine sen değil ayı karar verir.”

  9. Çünkü ülkeyi bundan 10 yıl önce öyle bir cendereye sokmuşlardı ki birileri,
    denize düşen yılana sarılır misali olmuştu pişti gibi👏.
    Bahçeli piskevit kutusunu atmasaydı denize eğer, boğulmuştunuz hepiniz maaile hep beraber 😡😡. Yani bahçeye çıkınca aldı ülke biraz nefes.
    -CB sistemi ile sorumluluğu verdi sahibine.
    -50+1 ile de geldik bu günlere..
    Peki NE KAZANDIK? Kim ne kaybetti? KİMLEEERR KİMLER NE KAZANDI?🤗
    (O kısmını da ben söylersem ..oohoo..)
    +Meral abla döndü sahnelere.. kendini politikacı zannedenler! yok oldular (ama hâlâ annamadılar).
    +Siyasetçi kapısından ülkeyi talan edip aşağıdan yukarıdan doğudan batıdan… mengeneye alanların ters tepti oyunları; kaybettiler birde kazandıklarını🤣🤣🤣.
    Neticeye gelirsek:
    50+1 denendi bitti, şimdi yeni şeyler söylemek zamanı🤗🤗🤗
    —CB’nından memnun ahali🤗
    —7500 ile 147bin aylık alanları da Allah ‘a havale ettiler zaten ☹️
    (Geceyarısı kanun değiştirenler: “ikinci aylık ve vekillik ikilemini çözmek için bir adım atmadı,
    ikinci aylık mı istiyon, vekillik şerefi yetermi bana diye sordurup,
    İkinci aylık ENDÜŞÜK EMEKLİ AYLIĞINI GEÇEMEZ!!! diye bir eklenti de yapabilir elbet🤗)
    —Mhp rahat bırakırsa, büyük şehirlerde de birçok değişiklik olması muhtemel 🤗🤗
    (Ama fakat.. bu dediğim değişiklikler le!).
    —terör mü dediniz???
    O çoktan bitmiş olur haliyle.

  10. Başka türlü , birini sırtında taşımak nasıl olur acaba , en iyisi bir hamala sormalı!
    Inşallah o en ağır hakaretlerin havada uçuştuğu eski neşeli günlerine dönerler, bizler de bol bol eğleniriz !

  11. Erdoğan’ın MHP’den kopması zor diye görüyorum. Derin devlet buna izin vermeyecektir. Mafya, terör, darbe devreye girecektir. Bunu göze alamaz. Derin devlet bitmedi. Sadece Erdoğan teslim oldu. Yargıda çeteler hakim, bu en yükseklerden seslendiriliyor (cumhuriyet başsavcısı dilekçesi ile). Siyasette de kamuda da heryerde çeteler var. Erdoğan’ın bunlara müdahale edecek gücü yok. MİT’e soruşturma yaptırıyor yargı için. O kadar uzak konulara. Sonra bunu yazan gazetecileri içeri atıyor. Ankara’nın göbeğinde siyasetçiler öldürülüyor, dövülüyor. Dink’in katili serbest bırakılıyor. Hiçbirine müdahale edemiyor. Bu derin devlet dediğimiz yapı isterse Erdoğan’ı iki günde paketler. Artık arkasında geniş halk desteği yok. AB de yok. ABD de. O yüzden iyi geçinmeye devam edecektir. Onun için önemli olan tayfasının sistemden faydalanmaya devam etmesi.

  12. %50+1 oy ya da daha fazlası, farketmez:
    ÇİFT TURLU BAŞKANLIK SEÇİMİ ESASTIR!
    DİĞER TÜM SEÇİMLER DE 2 TURLU OLMALIDIR! BİRİNCİ TURDA %50 Yİ GEÇENLER KAZANIR, DİĞERLERİ İKİNCİ TURDA TEKRAR YARIŞIR!
    Kazanılmış demokratik haklarımızdan geri dönüş ya da taviz yoktur!
    TÖREYİ BOZANIN, DAVADAN DÖNENİN SONU BELLİDİR…

    • Türklerin yazılı bir töreleri olmadığı için artık son kabul edilen anayasa ile idare edeceksiniz. Yarın başka bir kural eklenirse geçerli töre de olacak. Anayasanın değişmez kuralları olması da saçma elbette. Yarın halk anayasayı toptan değiştirir böylece değişemez maddeler de çöp olmuş olur. Yüzde 50 şartının kalması gerektiğini düşünüyorum ben de. En azından halkın yarı desteğini almalı başkan. Başkan partili olmamalı ayrıca. Parti ile ilişkisini kesmeli başkan olunca. Ve en fazla iki dönem 4+4 olmalı. 5 yıl çok uzun. Erdoğan bu konularda söz söyleyecek ne milletvekili oyuna ne halk desteğine sahip. Artık topal ördek. Derin devlet sahip çıkmayı bırakırsa da yerinden olur iki dakikada. Yani MHP koltuk değneği olmaktan vazgeçtiği anda hükümet de iktidar da kalmaz ortada. Erdoğan maalesef kötü bir finalle gidiyor (mu?). Arkada ne demokrasi ne insan halkları, ne bağımsız yargı yada kurumlar, ne AB ne de demokrat dünyayla ortaklıklar, hiç bir şey bırakmadı. Sonunda derin devlete teslim oldu. Bal kaymak falan derken de bitti gitti işte. Arkasından kimse de hayırla anmayacak. Bu da iyi günleri işte.

      • “KİMSENİN SIRTINA BİNMEDİK”

        MHP Lideri Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “50+1 değişmeli” mesajı üzerinden muhalefetin geliştirmeye çalıştığı, “Erdoğan, Bahçeli’yi sırtından atmak istiyor” söylem ve yazılarına sert tepki gösterdi. Bahçeli’nin, “Siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik” ifadesi anlamak isteyen için yeter de artar bile…

        Cumhurbaşkanı Erdoğan da zaten öneriyi yaparken “50+1” konusunda Cumhur İttifakı’nın değil, muhalefetin zorlandığını ve Türk siyasetinin kaybettiğini vurgulamıştı. Erdoğan’ın “Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa…” açıklaması kayıt altında. Şimdi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “4 yıl sonraki hedefimiz parti oylarını yüzde 35’e taşımak” sözünü de hatırlayalım ve soralım. Erdoğan’ın önerisi MHP için mi, CHP için mi daha kritik önemdeydi? Zira 2028’e kadar Cumhurbaşkanlığı seçimi yok, 2028’de de Erdoğan aday değil…

        Bahçeli’nin “Sayın Cumhurbaşkanıyla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir. Hakseverlik üzerinedir, saygı ve sevgi temellidir. Hiç kimse de aramıza giremeyecektir” ifadesi de net olarak görülüyor ki, muhalefetin hevesini kursağında bırakmıştır.

        • Bahçelinin kime ne mesaj verdiğini herkes gayet iyi anladı. Yoruma gerek yok. Erdoğan’ın muhalefeti düşündüğünü düşünmek de elbette saflık ötesi bir durum olur. Erdoğan demokrasiye karşı bir lider. Muhalefeti bu sebeple yok etti ve etkisiz hale getirdi. Bugün meclisin ne yasama, ne demetleme hiç bir yetkisi yok. Sözde var, ama yok. O yüzden vatandaşın da meclise erişimi yok. Milletvekillerini onlar belirlemiyor, gündemi geçecek yasaları onlar belirlemiyor, elbette hiç bir idari konuyu da denetleyemiyorlar. Emir ne gelirse ona parmak kaldırıyorlar. Rahmi Koç’un dediği gibi 600 milletvekili çok fazla. 200 tane göstermelik koysunlar yeter de artar bile. Gerisini ve sülalelerini beslemeye gerek yok.

          • Kesinlikle katılıyorum. Memur cumhuriyetiyiz.
            Ancak Rahmi Bey’in mülakatının devamında söyledikleri, liberal yaklaşımıyla çelişiyor:
            “O bakımdan nüfus artışı çok önemli. Bunu rahmetli babamız zamanında görmüş ve Aile Planlaması Vakfı’nı kurmuş. Bunun üzerine bugün çalışılıyor. 5 yıllık, 10 yıllık planlar yapılmalı, onlara uyulmalı. Hangi hükümet gelirse gelsin o bayrağı daha da ileri götürmeli. Ben ikinci yüzyılı böyle görüyorum.”
            Nüfus artış hızının düşmesinin Avrupa’yı nasıl zorladığı bir yana yaşamın doğal dengesine müdahale etmek devlete mi kaldı?

  13. ENİNDE SONUNDA
    Çıkar ortakları, daha doğrusu yasadışı çıkar ortakları eninde sonunda birbirlerine girerler.
    Ortaklık;
    –Yasal mıdır?
    –İllegal midir?
    –Etik midir?
    Taktirlerinize arzediyorum.
    Şu anki tartışma, yani 50+1 gündemi;
    –Yapay mı?
    –Yoksa gerçek mi?
    Yapay ise arka planda , üstünün yapay gündemlerle örtülmesi gereken çok büyük sorunlar olduğunun kabulü gerekir.
    Gerçek ise çok çok daha büyük sorun.
    Zira seçim yeni geçmiş.
    Uzun, en azından orta vadede bir seçim( CB seçimi)
    olmadığına göre bunu gündeme getirmek daha büyük bir soru ve sorun?
    Acaba asıl amaç başörtüsü referandumu mu?
    Bekleyip göreceğiz.
    Ancak bana göre ciddi bir sorun var.
    Ve MHP zor durumda.
    Nedeni ise dün yani Salı günü MHP grup toplantısında Bahçeli’nin 50+1’in arkasında olduklarına dair ifadesine grubun verdiği
    “aşırı destek” tavrı.
    Bahçeli’nin bu ifadelerine tüm grup
    “derhal ayağa kalkıp şiddetle alkışlayarak” destek görüntüsü verdi.
    Bu görüntü bana çalışılmış gibi geldi.
    Bana göre zorda iseler, mutlaka geri adım atacaklar.
    Bunu da bekleyip göreceğiz.

    • Abartmayın.
      Bir sevindiler; bir sevindiler!.. Sormayın… Cumhurbaşkanı, “Siyasi partileri yanlış yollara sevk ediyor” diyerek ‘50+1’ meselesini gündeme getirdi. Sayın Bahçeli de “Milletvekili, belediye başkanı, muhtar seçmiyoruz. Cumhur’un bütününü temsil edecek cumhurbaşkanı seçiyoruz. MHP olarak dün ne demişsek bugün de aynı görüşteyiz” dedi ya… Zil takıp oynamaya başladılar…
      Cumhur İttifakı’nın çatladığı, patladığı, dağıldığı, AK Parti’nin MHP’yi bırakarak İYİ Parti’yle yoluna devam edeceği türden ne kadar abuk sabuk tahmin ve analiz varsa; hepsini döktüler…
      Öyle heyecanlandılar ki; Bahçeli’nin iki satır aşağıda dedikleri de gözlerinden kaçtı: “Sayın Cumhurbaşkanımızla diyaloğumuz hasbidir, harbidir, haysiyetlidir. Hak severlik üzerinedir. Hiç kimse de aramıza giremeyecektir.”
      Erdoğan’ın cumhurbaşkanı seçimindeki 50 artı 1 oy şartıyla ilgili tespit ve değerlendirmelerinin, siyasetin ve kurulan ittifakların parçalı yapısına bakıldığında tutarlı ve anlamlı olduğunu ifade eden Bahçeli, Cumhurbaşkanı’nın endişesini ‘anladığını’ da dile getiriyordu.
      Sayın Cumhurbaşkanı’nın altını çizdiği sıkıntı neydi peki? 50+1’i tutturmak için millî bağımsızlık ve bölünmez bütünlükten yana mı, değil mi diye bile bakılmadan 7’li Masa gibi ‘ilkesiz birlikler’ kurulabiliyor… Bazı particiklerin, toplumun kendilerine gösterdiği teveccühün, bir milletvekili bile çıkarmalarına izin vermezken, bunun çok fevkinde temsiliyetle TBMM’ye girmeleri mümkün olabiliyor… Cumhurbaşkanlığı yardımcılıklarının ulufe gibi dağıtılması da cabası…
      Oysa Bahçeli, Cumhurbaşkanı’nın bu konuyu tartışmaya açma teklifini reddetmiyor: “Cumhur İttifakı olarak konuşup tartışarak orta yolun, makul çözümün, yeni sistemin doğasını zedelemeyecek tamirat ve onarımın karşılıklı anlayış ve uzlaşmayla yapılacağının inancına ve iradesine sahibiz.”
      Görüldüğü üzere ortada bir ‘diametral’ (kati, kesin) zıtlık falan yok… İki lider bir araya gelip anlaştıktan sonra iş, kurmayların bulunan çözümü kaleme, kâğıda dökmesine bakar…
      Farkındaysanız halkın teveccühünü kazanmış olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi meselesini 7’li Masa artıkları bile tartışmıyorlar… Mayıs ayındaki seçime kadar ağızlarından düşürmedikleri, binlerce toplantıyla bir türlü tasarlayamadıkları ama yapışıp kaldıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” sözünü o günden beri duyanınız var mı?
      Konu, üzerinde millî mutabakat sağlanmış olan Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi değil… Konu, sistemin yol açtığı millî iradenin tecellisine aykırı küçük aksaklıkları gidermek… Sistemi, amacın aracı mübah kıldığı Makyavelist sapmalardan kurtarmak…

      Günün sözü
      “Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir.”
      Sezai Karakoç

Yoruma kapalı.