AK Parti’nin ‘deneme balonu’ yanlış yöne doğru uçuyor.. ‘Yüzde 40 oy’ bile tehlikeye düşebilir…

33
Reklam

Yabancılar buna ‘trial balloon’ diyorlar. Şirketler, kurumlar tarafından başka alanlarda da kullanılsa bile en çok politikacıların rağbet ettiği bir yöntem bu. Bir konuda köklü bir değişiklik yapılacaksa, toplumun nasıl bir tepki vereceğini ölçmek için medya aracılığıyla yapılmak istenenle ilgili ortaya öylesine bir görüş atılır ve böylece o görüşün tartışılması sağlanır; tutarsa değişiklik gerçekleştirilir.

Bizde sık sık kullanıldığı halde henüz ismi konulmamış bu yönteme kolaylık olsun diye biz de ‘deneme balonu’ diyelim…

Son ‘deneme balonu’ örneğini Faruk Çelik’in ağzından işitti kamuoyumuz. [Dünkü yazım konuyla ilgiliydi.] AK Parti’nin ileri gelenlerinden Çelik, ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ ile birlikte ithal edilen ‘yüzde 50+1’ formulü yerine önümüzdeki seçimlerde ‘yüzde 40’ oy eşiğinin kabul edilmesini teklif etti. 

‘Deneme balonu’ olarak tartışılsın diye ortaya atıldığı kolayca anlaşılan bir görüş bu…

Aynı gün içinde değişen görüş

Ancak ardından garip bir gelişme oldu.

Dün, TBMM’de yeni yasama yılının açılışı vesilesiyle konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kürsüden indikten sonra karşılaştığı gazetecilerin konuyu açması üzerine şu açıklamayı yaptı:

“Bir yıl önce millet onay verdi, milleti yormayalım. Bu durum bir anayasa değişikliği gerektiriyor. Dolayısıyla konuşma yeri Meclis’tir. Ön hazırlığımızı buraya getirebiliriz. Onun için iktidarıyla, muhalefetiyle el ele vererek bunu gerçekleştirebiliriz.” 

Reklam

Ne anladınız siz bundan?

Faruk Çelik’in gündeme taşıdığı teklife, bir ‘ön hazırlıkları’ olduğunu da söyleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın arka çıktığını anladım ben. Teklife arka çıkıyor ve konu anayasa değişikliği ile çözülebileceği için muhalefetin de desteğini beklediklerini belirtiyor.

Oysa, bu ilk açıklamadan sadece birkaç saat sonra, bu defa Meclis’te verilen resepsiyonda aynı soruyla karşılaştığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı şeyler söylüyor.

Bakın ne diyor: 

“Mevcut durumu Meclise getiren biziz, onu halkımıza götüren de biziz. Halkımızın büyük bir çoğunluğuyla bu onaylandığına göre, şimdi bunu tekrar revize edip gündeme getirmek siyasetçi ciddiyetiyle yakışmaz. Böyle bir şey olacaksa bu bizim değil, adı üzerinde muhalefetin yapacağı bir iştir, bizim işimiz değil. (..) Böyle bir teklif kimden geliyor? Medyadan geliyorsa o ayrı bir konu ama bu iş parlamentonun işidir. Parlamentoda da bu işlerle ilgilenen kimdir? Muhalefettir. Muhalefet böyle bir teklifi getirir, orada bu tartışılır. Bunu sürekli olarak böyle ayağa düşürmenin doğru olduğuna inanmıyorum. Çünkü milletimiz de politikacıdan ciddiyet istiyor. Dolayısıyla bu ciddiyeti aynen sürdürmemiz lazım. 2023 seçimlerine daha ciddi bir zaman var.”

Evet, ortada kafa karıştırıcı bir durum olduğu kesin.

Galiba Faruk Çelik’in medya aracılığıyla tartışılması için gündeme taşıdığı teklife muhalefetin derhal sahip çıkacağı düşünülmüş; ancak gün boyu böyle bir sahip çıkma yaşanmadığı gibi teklifin vatandaşlar tarafından AK Parti’nin seçimlerde azalan oy oranıyla ilişkilendirilerek değerlendirildiği görülünce, hafif bir manevra ile top daha açık bir biçimde muhalefetin önüne bırakılmak isteniyor…

Hiç değilse yapılmak istenen muhtemelen bu.

Reklam

Yalnız burada bir sorun var.

Muhalefetin “Seçimde oy eşiği yüzde 40 olsun” teklifine sahip çıkması için herhangi bir sebep yok. Oyu düşen AK Parti, ittifak da ‘Cumhur İttifakı’… Gelecek seçime yalnız veya MHP ile ittifakını koruyarak gitse de ‘yüzde 50+1’i bulup adayını seçtirmeyi başarması zora giren AK Parti’nin kendisi. AK Parti’nin ülkeye getirdiği yeni sistem yüzünden muhalefetin de oluşturmak zorunda kaldığı ‘Millet İttifakı’ ise, son yerel seçimden başarıyla çıktı. Tekrarlanan İstanbul seçimini de açık farkla kazandı.

Unutulmaması gereken bir nokta da, yeni oluşumların partileşme hazırlıklarını sürdürdüğü gerçeğidir. Onlar da doğal olarak muhalefet cephesi içerisinde yer alacaklar.

Gerçek bu iken muhalefet neden ‘yüzde 40’ formulü üzerine atlasın ki?

Nitekim, muhalefetten gelen ilk açıklamalar da teklife olumlu bakılmadığına işaret ediyor. CHP haklı olarak “Yüzde 50+1’i değil, yeni sistemin kendisini konuşalım, tartışalım” diyor. Muhalefet ülkenin ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ ile tanıştığı ilk günden bu yana yaşanan olumsuzlukları gündeme taşımaya başladı bile.

Yüzde 58 nere, yüzde 40 nere?

‘Deneme balonu’ iktidar cephesinin hiç istemeyeceği bir yöne doğru uçuyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis konuşmasından sonraki sözleri ile Meclis resepsiyonu sırasındaki sözleri arasındaki farklılık da, öyle sanıyorum ki, balonun uçtuğu yönün görülmesiyle ilgili bir tavır değişikliğiyle ilgili. 

AK Parti iktidarının en verimli olduğu ilk döneminin sonunu 12 Eylül 2010 tarihli referandumla başlatma eğilimindeyim. O referandumda AK Parti’nin anayasa değişikliği teklifi halktan yüzde 58 destek almıştı. 2015 yılında yapılan ikinci seçimde de (1 Kasım) her iki kişiden biri oyunu AK Parti için kullanmıştı. Son cumhurbaşkanlığı seçiminde de, MHP ile ittifak sayesinde bile olsa, adayını cumhurbaşkanı olarak seçtirmeyi başarmıştı AK Parti. 

Şimdi ise eşiği ‘yüzde 40’a düşürmenin yollarını arıyor.

AK Partililerin üzerinde esas düşünmesi gereken konu bu olmalı değil mi?

Balonlardan medet uman bir parti durumu hiç de hoş değil.

ΩΩΩΩ 

[Bu yazının Bernar Kutluğ tarafından yapılan İngilizce tercümesi için]

Reklam

33 YORUMLAR

  1. Kamu kuruluşları İBB’ye boykot uygulamaya başlamış. Son olarak THY, İBB’ye bağlı Hamidiye suyunu almaktan vazgeçmiş, özel bir şirket ile anlaşmış. Acaba E.İmamoğlu iyi hizmet veremesin diye mi böyle yapıyorlar yoksa iş ilişkisinde bir dolap dönüyordu da şimdi bunu yapamadıkları için mi adres değiştiriyorlar. Yoksa her ikisi de mi?

    Türkiye başkanlık sisteminin altında kaldı.

  2. RTE % 50 ile seçildiği halde bütün milletin cumhurbaşkanı olamadı da %40 ile mi olacak ! İkincisi ; evet, bizim siyasette öylesine bir ciddiyet var ki _ tövbe , tövbe _ secde edesim geliyor ! Üçüncüsü ; CHP bence iki teklif verebilir : %40 + 13000 veya %40 + 800000 ! İkisi de münasiptir !

  3. Öncelikle, ak partinin %40 noktasına gelmesi önemli. bununla birlikte, fehmi beyin bu konuyu 2 gündür işlemesi de doğru bir yaklaşım. Konuyu da doğru bir noktadan ele alıp işlemiş.
    – Benim bir süre önce, “iyi parti u dönüşü yapacak gibi” diye yaptığım değerlendirmeyi fehmi bey de yazısını içinde gündeme getirmiş.
    – Ayrıca, birkaç gün önce, chp lideri kılıçdaroğlu, ak partinin erken seçime gidebileceğini, çünkü ülkeyi yönetemediğini açıklamıştı.
    – Hem yerel seçimler öncesi, hem de seçimler sonrası yaptığım değerlendirmelerde, bir erken seçim olursa eğer, bunun siyasi nedenlerle olmayacağını, bunun daha çok, ülkenin yönetilemez noktaya gelmesi ile alakalı olacağını yazmıştım.
    – Nitekim, kılıçdaroğlunun birkaç gün önceki değerlendirmesi de, benim değerlendirmem noktasında.
    – Yani akp parti artık ülkeyi yönetemiyor.
    – Belki bir süre sonrra, erken seçim kararı veremiyecek duruma bile düşebilirler. Bunun anlamı şu, ak partide artık o irade bile olmayabilir. Bu, ak partide erken seçime karar verecek irade olmazsa erken seçim olmaz anlamına gelmiyor. sadece farklı şekilde olabilir anlamına geliyor.
    – İyi partinin u dönüşüne gelince:
    – Öncelikle şunu söyleyim: erken seçim siyasi gelişmelerden ziyade, ak partinin ülkeyi yönetememesi nedeniyle olabilir düşüncesi, ak partinin seçmenlerden yeterli oyu alsa bile ülkeyi yönetemeyeceği gerçeğini de içeriyor.
    – Bu değerlendirme; iyi partinin u dönüşü yapmasının, ya da başka bir partinin desteğinin ak partinin iktidarını sürdürmesinin güvencesi olamayacağı önkabülünü de içeriyor.
    – İyi partinin ak parti ile hareket etmesi durumunda aynı oyu alıp alamayacağının ötesinde, daha fazla oy alıp akp ile birlikte çoğunluğu sağlasa bile, ülkeyi yönetemeyecekleri gerçekliğinin dışında, u dönüşü yapan ya da yapacak olan iyi partinin, toplumda karşılığının azalacağı gerçeğini de içeriyor. Yani, iyi parti u dönüşü yaptığı taktirde, bugün aldığı oy oranına ulaşması da güçleşecektir muhtemelen.
    – Belki ak partinin iktidarının bir süre daha devamını (çok az bir süre) sağlayabilirler ama bunun karşılığında kendi yokoluşlarının da düğmesine basmış olurlar.
    – Daha önceki yaptığım değerlendirmelerde, Dünyanın artık yeni bir dünya olduğunu ve artık sol-sağ ve özellikle de ulusalcı hareketlerin dünyanın yeni gerçekliği ile uyuşmadığını yazmıştım.
    – Sol, zaten klasik anlamıyla dünyada etkinliğini kaybetti, dinci (islam ülkelerinde islamcı) ve ulusalcı hareketler de kaybetmeye, dünya sosyal ve siyasi yaşamından dışlanmaya mahkumlar.
    – Ya dönüşecekler ya da yok olacaklar.
    – Ülkemizde ise, bu süreç, biraz da ak parti ve ulusalcıların yaptıkları nedeniyle daha hızlı yaşanabilir.
    – Umarım bu süreç ülkemizde daha hızlı yaşanır da, ülkenin büyük kaybına neden olan bu iki akım (islamcı ve ırkçı akımlar) ülkede belirleyici olmaktan çıkarlar. Böylece ülke, 2 büyük zincirinden kurtulur.
    – İyi parti, u dönüşü yapmayıp da dönüşümü başarabilirse, bu ülkeye hiçmet etmiş olur.
    – Seçim onların.
    – Ülkdeki bir başka önemli durum ise, ak partinin, ne olursa olsun, iktidarını sürdürme çabası. Ben ak partinin artık emekliliği düşünmesi gerektiğini bu yönde de emareler verdiğini yazmıştım.
    – Ülkenin gerisi ile barışıp, emekliliğe ayrılma emarelerinin gerisi gelmedi.
    – Zannediyorum bu durumun nedeni; hem bünyelerine ters olması (yani “testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür” hesabı) hem de öylesine kötü şeyler yaptılar ki, yaptıklarının affedilmeyeceğini ve iktidardan düşerlerse birilerinin kendilerinden hesap soracağını, hesap vermek zorunda kalacaklarını düşünmeleri.
    – Yukardaki düşünceye, kardeşleri esad, modura gibilerinin iktidarlarını herne pahasına olursa olsun sürdürebilmelerinin iştah açıcılığına eklemek gerekiyor.
    – Ancak bunların hesap edemedikleri birşey var. Türkiye venezuella ya da suriye gibi ya da rusya gibi, az sayıda fakat çok değerli varlığa sahip değil. Yani petrol, doğalgaz, ormanlar vb. gibi. Türkiyenin böyle kaynakları olsaydı, bu kaynakları ele geçirirdi, o da kendi iktidarlarını sürdürmeye yeterdi. Ancak burda öylesine kaynaklar yok.
    – Ak partililerin yaklaşımları ile söyleyecek olursak, Allah, akp ve mhplilerin işbirliği ile bu ülkeyi mahvedeceklerini bildiği için, moduro gibi bu ülkenin başına uzun süre bela olamasından diye, bu ülkeye iyilik yapıp, petrol ve doğalgaz vermemiş.
    Yani, petrol ve doğalgaz kaynaklarımız olmadığı için şükreder durumdayız.

    • petrol, doğalgaz konusunda aynı düşünüyormuşuz.
      Zaman Zaman Allah dua eder olduk, Allahım petrol, doğal gaz vermediği için, Neden:
      petrol ve doğal gaz gelirleri, ülke yönetimine yetseydi.
      Bu gelirle Diktatörlerin yaptığı, para ile insanları satın alması.
      Şimdi yaptığı gibi şeker,makarna, kömür yardımı ile bazılarını susturacaktı.
      Bizde Arabistan gibi olurduk Kıraklıkla Ülkeyi bir aile yönetirdi.

  4. Nurdan hanım merhaba! Dün müsait olamadığım için size cevap yazamadım. Bu güne kısmetmiş.
    – Fehmi beye yönelik eleştirim 2 konuda yoğunlaşıyor.
    – Birinci eleştirim, fehmi beyin bir grubun üyesi olmasına:
    – Öncelikle genel olarak söyleyecek olursam; daha önceki birçok yorumumda da belirttiğim gibi, türkiye, birey olmayı becerebilen kişi sayısının artması ölçüsünde gelişecektir. Yani “ilmi hür, irfanı hür, vicdanı hür” kişiler arttıkça türkiye gelişebilecektir.
    – fehmi beye en önemli eleştirim bu noktada. fehmi bey, hala ve hala bir grubun üyesi. Artık bu durumu aşıp, birey olma aşamasına geçmesi gerekiyor ki, gerçekten de toplum için faydalı olabilsin.
    – Kuşkusuz şimdi de fehmi bey toplum için faydalı şeyler yapıyor. Ancak bu fayda, türkiyeye aşama kaydettirebilecek noktadan çok uzak, ortalama bir fayda. Bizim, türkiye ortalamasını aşmamız gerekiyor.
    – Durumu bir başka noktadan açıklamaya çalışacağım:
    – Yıllardır, islamcı kesim, ana akım medyanın ülkeyi yönetmeye çalıştığını iddia ederek doğan grubuna ve benzerlerine sürekli küfretti.
    – O dönem, medya, bir tarafı tutar, onun lehine, karşı olduğunun ise aleyhine haberler yapardı ama karşı olduklarının söylediklerini de haberleştirirdi.
    – Yani, bu güne göre oldukça özgür bir ortam vardı.
    – Ana akım medyaya küfreden islamcı kesim, ana akım medyaya rahmet okutturdu. Yazdıkları ile bir tarafı destekleyip diğer tarafı eleştirmenin ötesinde, diğer tarafın resmen sesini kıstılar. bununla da yetinmediler, yöneticiler ile birlikte oturup ülkeyi birlikte yönetmeye başladılar..
    – Fehmi bey de, nazlı ılıcak da, diğerleri de bu grubun içindeydi. Şimdi fehmi beyin, muhalefet içinde olması türkiyeyi, siyasiler ile birlikte yönetmeye çalışması gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Şimdi de, muhalefetten bir kesim ile birlikte türkiyeyi yönetmeye çalışıyor.
    – Oysa fehmi beyin gazetecilik yapması gerekiyor. Oysa gazetecinin, gazetecilik ahlakına sahip olmasını beklerim. Öyle olmalı ki ülke bir yere gelebilsin.
    – O siyasilerle birlikte toplantı yapıp ülkeyi yönetmeye çalışan nazlı ılıcak şimdi cezaevinde. Nazlı ılıcak, ülke yönetmeye kalkarak ülkenin bu duruma gelmesinde önemli roller oynadı. hapishanede olması bu gerçeği değiştirmiyor. Onlar ülkenin bu noktaya gelmesinin mümessilleri arasında, tıpkı fehmi bey gibi. Fehmi beyin bu durumdan ders çıkarıp, artık bir grubun (özellikle siyasi bir grubun) bir parçası olmaktan vazgeçmesini, gazetecilik ahlakı çerçevesinde hareket etmesini bekliyorum. Ülkrenin iyi bir noktaya gelebilmesi için, gazetecilerin, siyasiler ile birlikte ülke yönetmeye çalışmaktan vazgeçmesi gerekiyor. işlerini yapması gerekiyor.
    (Ahmet altanın da, türkiye tarihinin en karanlık örgütlenmelerinden biri olan gülencilerle birlikte kontgerilaya karşı mücadele verme çabasından da, ayı ile armut toplamaya gidilmeyeceği gerçeğini anlamasını umuyorum. Sorun ahmet altanın derin devlet ile mücadelesi değil, türkiyenin en karanlık örgütlenmesi ile bu işi yapmaya çalışmasıdır. Bu noktaya gelmemizde ve ahmet altanın bedel ödemesinde ayı ile armut toplamaya çalışmasının payı vardır. Hani tarihten ders almaktan bahsediliyor ya, umarım ayı ile armut toplama gidilmeyeceği anlaşılmıştır.)
    – Ayrıca, ahlaklı olmanın başlangıç noktası iş ahlakıdır.
    – Fehmi beye yönelik ikinci eleştirim ise, ülkenin en önemli konularını es geçip, eften püften konularda yazması. Mesela bir kaşıkcı cinayetini günlerce yazdı.
    – Oysa bu ülkede öylesine önemli, öylesine hayati o kadar çok ve güncel konu var ki, öyle konular dururken kaşıkcı cinayetini günlerce yazmak, gerçek sorunları gizlemek anlamını taşır. Fehmi beyin niyetinin bu olup olmaması noktasından konuya bakmıyorum. Fehmi beyin gerçekleri gizlemeye çalıştığını da ima etmiyorum. Ama sonuç bu. fehmi beyin iyiniyeti bu sonucu değiştirmiyor maalesef.
    – Çok bilinen sözdür: cehenneme giden yolun taşları da iyiniyetle döşeniyor ama sonuçta cehenneme götürüyor.
    – Baskı ve tehdit ortamının ben de farkındayım. ben de bu ülkede yaşıyorum ve baskıyı ben de hissediyorum. bedel ödeyen pekçok kişinin de hissettiği gibi.
    – Ancak, ülkenin bu duruma gelmesinde, fehmi bey gibi, toplumun önde gelenlerinin sorumluluğu, benim gibi, elinde hiçbir güç olmayan kişilere göre çok çok fazladır.
    – Birincisi yukarda saydığım nedenle, ikincisi de ülkenin iyi bir yere gelmesi için, toplumun önde gelen kişilerinin çabasının benim çabamdan daha değerli olması nedeniyle, fehmi bey gibi, toplumun önde gelen insanlarının daha doğru davranması, daha cesur olması bir zorunluluk.
    – Kuşkusuz fehmi bey, baskı ortamını hesap ederek yazacaktır. Ancak, konuyu, ülke sorunlarının dışına taşımak farklı birşeydir.
    – Ülke sorunlarına ilişkin yazıp, baskı ortamına uygun ifadeler seçebilir. Fehmi beyin bu kapasitesi olduğunu hepimiz biliyor ve yazılarında da, bu kıvrak zekasını açıkça görüyoruz.
    – Umarım derdimi anlatabilmişimdir. Saygılarımı sunuyorum.

    • Hamza bey masallah mercimek kadar beyninizle sayin yazarin kapasitesini ve kivrak zekasini da takdir edebilecek bir seviyeye gelmis oldunuza gore derdinizi de haydi haydi anlatabilmissiniz demektir. Sayin yazarin sahsiyetini (yani bir birey olup olamadigini) sorgulamanizi, kendisini bir suruye mensup olmakla itham etmenizi genel cehaletinize verebilirim. Nihayet densizligin, kendini bilmezligin de bir siniri yoktur.

  5. Eski turkiyenin temel ozelliklerinden bi tanesi de sayisal degerler uzerinde oynamak suretiyle memleketin gidisatina mudahale edilebilir olmasiydi; alin 367 krizi, alin aym ve ysk oylamalari… Boylelikle burokratik saltanat devam edebiliyordu. Bugun de eski turkiyenin o turden alicengiz oyunlarini ozleyenler, elbette yana yakila arayanlar vardir; muhalefette tarafinda daha da cokturlar. Nihayet elinde listeyle delege avina cikmis nice parti agalari pusuya yatmis yolunu gozluyordur o mutlu gunlerin..! Yalniz su kadarini soyliim, milli irade kimse icin cantada keklik degildir; yapilan hesaplari milletimizin kac kere durup bukup hesap sahiplerine yedirdigini gorduk. Simdiden afiyet olsun..!

  6. Azınlık değil ittifak
    Evren, sokaklarda insanlar birbirini öldürürken ve iktidar buna çare bulamazken ordu adına yönetime el koydu. Bir sene içinde yeni anayasa hazırlattı. Asla baskı yapmadı, %92 ile anayasasını kabul ettirdi, kendisi de devlet başkanı oldu. Günü gelince iktidarı halkın desteklediğine devretti. Şerefli bir Tük vatandaşı olarak öldü.
    Denge oluşmuştur diye azınlık iktidarlara başvuruluyor. %20’lere varan barajlar bunun için kondu. Başkanlık sistemine bunun için geçildi. İstikrar geldi. İstikrar için Kur’an’ın getirdiği bir sistem vardır.
    Başkan seçilmek değil, başkan seçmek farzdır. Herkesin bir başkasını başkan olarak seçmesi farz kılınmıştır.
    Kişi kendinden başkalarını başkanlık sırasına göre sıralar. Böylece farzı yerine getirir. “Bunlardan hangisi olursa, benim imamım odur.” Der. Her birinin aldığı sıraların tersleri toplanır, en çok tercih edilen başkan olur. Bu sıralamayı seçmen yapar, ilk on sırada oy alanlar başkanlık şurasını oluştururlar. Başkan onlara danışarak kararlar alır. Onlar başkanın kararlarına karşı yargıya gidebilirler. Başkan aleyhinde dava açabilir ve hakem kararı ile başkanlıktan uzaklaştırabilirler.
    Domuz etinden helal çorba pişirilemez. Gelin, koyun etini tercih edelim.

    • Süleyman hoca! “Günü gelince iktidarı halkın desteklediğine devretti. Şerefli bir Tük vatandaşı olarak öldü.”
      Nasil öldüğünü Allah bilirde.
      Turgut Özal kazandiktan sonra hükümet kurdurmamak için Evren özala zanederse bir aydan fazla zaman görevi vermedin. Daha sonra, Semra hanım “kendin git”diye akil verince Özal gidip görevi aldı. Evren vermedi.
      Bir sağdan bir soldan astiklarini ve darbe yapabilmek için, olgunlaşmasini beklediklerini soyleyende Evren değilmiydi?
      Ha şunu diyebilirsiniz. Cuntacilar Erdoğan akp sinden çok daha demokirat,ve merhametliidiler, ayni zamandada ondan az çep dolduruyordular.

  7. ibb deki cumhuriyet gazeteleri niçin bir yerinize battı?akp belediyelerindeki yandaş gazeteler,yandaş tv ve radyolara reklam adı altında akıtılan servetlere niçin sessiz kaldınız?belediyelerde yandaş vakıf ve derneklere akıtılan servetlere karşı niçin sessiz kaldınız?adınızı ak koydunuz,her tarafınız kap kara.chpli belediylerde çöp arıyorsunuz,toplumun gözünde oldunuz maskara,ey akp yandaşları!

  8. İyi ya fehmi bey sizin istediğiniz de bu değil mi? Tayyib kaybetsin Ak parti kaybetsin. sonrasını sonra düşünürüz! 2010’u milat olarak görmeniz de açıkçası çok manidar.

    • ben de suçluyum. ben de fehmi bey gibi tayyibin kaybetmesini, ak partinin kaybetmesini, artık sömürdükleri türkiyenin sırtından inmelerini, inmenizi istiyorum. Sizden kurtulmak istemek gibi büyük bir günahı işlemek bizim için büyük bir zevk. sizler, türkiye ve hatta osmanlı tarihinde, bu topraklara gelen en büyük felaketsiniz. sizler kabus gibisiniz. yeter artık.

      • 2071e kadar dayanmalisin hamza hoca; ondan sonrasina belki chp ye sira gelir; kim bilir belki de beklediginiz salih zat cikar gelir; ama biz hep burdayiz, bestepede milletin sarayinda alayinizi bekliyor olacagiz…

        • 28 Şubatçılar da böyle konuşuyordu. Ama inşaatı deniz kumu ile yapmışlar, kolonlar çürümüş.

  9. akp ve mhp yanlılarına göre,chp ile ittifak etmek vatan hainliği imiş.chp,hdp ile işbirliği yapıyormuş.neden chp ve hdp niçin hedefte?chp-hdp işbirliği sadece seçimlerde oldu.sonuç haziran yerel seçimlerinde cumhur ittifakı ağır bir yenilgi aldı.anladılar ki,chp ile ittifak eden parti gücü,akp yi bitiriyor.gelecek seçimler tehlikede.akp eriyor.başkanlık seçiminde kotanın %40+1 re düşürülmesini istiyor erdoğan.bunu da muhalefet hallettsin emrini veriyor.chp-hdp ve chp ile ittifak edecek partiler güç kazanıyor,akp iktidaı için büyük tehlike.saltanatları elden gidiyor çünkü.işte onun için chp öcü,chp kaka,chp terörist.akp saltanıtını yerlebir edecek çünkü.anlayan anladı.

  10. akp nin 17 yıllık iktidarı deneme imiş.bu toplum, deneme tahtası mı?iktadar olmazdan önce ,işbilir ileri ve seçilmiş kadrolarının olduğunu,her problemle baş edebileceklerini söyledi erdoğan.17 yıllık iktidarları meğer deneme imiş.tabi, kanarsanız.türkiye akp nin deneme labaratuvarı,toplum onların kobayı öyle mi?ha ,17 yılda olmadı hadi baştan yeniden deneyelim.öyle mi?erdoğan, bu toplumu kandırabileceği dangalak mı zannediyor?

  11. Bence akp bitti yukarda bir yorumcu guzel bir ørnek vermis akp ye verilen oylar derin devlete diye dogru søz etmis kanimca fehmi bey sanki akp ve erdogandan baska parti yokmus gibi davraniyor oysa yalanci baharin sonuna gelindi galiba fakirden alinip zenginlerin borcunu sil fakiri zam yagmuruna tut ben sahsima akp ye inat tutar chp ye verir akp yi nadasa birakirim oda neden nadasa kaldiginin hesabini yapar

    • Baki bey biz de tam tersine chp ye inat cumhurittifaki diyoruz zaten..! Siz chp nin yaptirdigi havaalani, kopru, metro ve hizli trenleri kullanin biz de akpnin; tamam mi? Bakalim kimin inadi zararli cikiyor..?

  12. hayaliler hayal eyler hayalinin hayalini /hayali de hayal eyler hayalilerin hayalini
    bir zamanlar ak parti demek devlet demektir devlet demek ak parti demektir denilmişti . AK PARTİ nin ilanihaye devam etmesi kıyametin yakın olduğunun işareti gibi görünüyor.
    Bazı ülkelerde suriyede olduğu gibi iktidar her zaman yüzde doksan üzerinde oy alırdı, ha gayretle bu sisteme geçişimiz yakındır

  13. Ak Parti’nin seçilme oranını %40’a çekmek
    isteyeceğini hiç zannetmiyorum.Hem bunun %50’den hiç farklı bir sonucu olmaz.%40’a düştüğü takdirde muhalefet
    1.turu 2.tur gibi düşünecek ve buna göre
    ittifak yapacaktır.

    Abdulkadir Selvi dünkü yazısında Abdullah Gül’ün kurdurduğu partinin CHP ile ittifak yapmakta kararlı olduğunu yazıyordu. Fehmi Bey de yavaş yavaş aynı şeyi söylemeye başladı.Aslında işin öyle olduğu başından biliniyordu ama bunu
    söylemek siyaseten doğru görünmüyordu.Ama tabii ki halk yavaş yavaş buna alıştırılacak.Hem yarın kabak
    gibi ortaya çıkacak olan bir gerçeği gizlemenin ne gereği var?

    Ben ise en başından bunun böyle olduğunu yazdım burada.Elbette şunu da yazdım:Bu ayıp Abdullah Gül ile Ali Babacan’a yeter.Bunu söylemeye devam edeceğim,konu açıldıkça.Çünkü bu ayıbın
    üzerini hiç bir şey örtemez.

    Bazı yorumcular da sürekli,her şeyin bozulduğundan,”Türkiye’nin bu hale
    geldiğinden” yakınıyorlar.Ben de Türkiye
    bu hale geldiği için gece gündüz şükrediyorum.Hamdolsun bugünleri
    de gördük diyorum.

    • “Erbakan, Kasım 1974’te Ecevit liderliğindeki CHP ile koalisyon yapmıştı”
      buna ses çıkar.

      Erbakanın partisinden ayrılıp parti kuran Tayyip erdoğan, Erbakana Hiyanet etmiştir. Bunada sses çıkar.

    • Bekir bey, Selvi gibilere hemen inanmayın Gül’ü muhafazakar seçmen nezdinde değersizleştirmek için öyle diyorlar. İttifaklar seçim zamanı yapılır zaten nasıl bir seçim sistemi ile seçime gidileceği de belli değil daha var bir dolu zaman. Merak ettiğim “Türkiye’nin bu hale gelmesinden” nasıl memnun olabiliyorsunuz? Ekonomi, dış politika, sağlık, eğitim sorunları sizi ve etkilemiyor mu?

  14. Başkanlık sistemi yürürlükte olduğu sürece seçilebilmek için %50+1 şartını kimse değiştiremez.

    Erdoğan’ın bazı konuşmaları arasında aşikar çelişkiler oluyor. Bunun nedeni açıktır. Bazen kendi fikrini söyledikten sonra Bahçeli’nin (Avrasyacıların) karşı çıkıp uyarması üzerine önce söylediklerini yalanlamak zorunda kalıyor. Yani 15 Temmuz’dan bu yana kritik konularda Erdoğan belirleyici değildir.

    Bundan böyle Erdoğan’a verilecek her oy gerçekte sözde derin devlete verilmiş olacaktır.

  15. “Avçı neçe al bilse, adıg ança yol bilir.”
    Biz bu deyimi, “Avcı nice al(aldatma) bilse, tilki onca yol bilir” diye söyleriz. Kim avcı, kim yolcu ben bilemem; bilse bilse “bay bilir” bilir. Bir zamanlar, siyaset tarihimizde “bir bilen” vardı. Şimdi de “bay bilir” var.
    Balon uçuran kim peki?
    Saygılarımla.

  16. cumhurbaşkanlığı seçimleri için erdoğan vaktiyle %50+1 cumhuru temsil eder, demişti.ne oldu da %40+1 re düştü?hem de bu teklifi muhalefet yapsın ,biz değerlendirelim ,teklif işi düşer, dedi.eyt ve 3600 ler konusunda muhalefet teklif vermiş,erdoğan o zaman teklif işi muhalefete düşer,biz değerlendirelim dememişler;akp -mhp oyları ile teklifi reddetmişlerdi,muhalefet teklif ettiği için reddettiklerini söyleyen demeçler vermişlerdi.işlerine geldiği gibi hareket eden akp deneme balonu yanlış yöne uçmuyor,infilak etmiş düşüyor.bir kere 17 yıl denene balon mu olur?denemeleri 17 yıl sürüyorsa,asıl uçuş ne kadar sürecek.deneme süresinde yapmadıkları şirretlik kalmadı.numak kurtulmuş un söylediğine göre;harun gibi geldiler karun oldular.akp iktidarı süresince milyonalrca yoldan çıkmış salebeler türedi.17 yıllık denemede bunlar olduysa,gerisini aklıselimler düşünsün.saygılar.

  17. UÇ UÇ BÖCEĞİ

    Balon uçar günler geçer. Bilgi eksiğimiz yok çok şükür, ama imkanını yurdunun imhası için kullanan çok. İmamoğlu’ndan efsane kahramanı çıkaran (Zülfü anlatsın) trol sürüsü, ve ak partiden beklediği himmeti bulamayan yahut bulduğu halde ne gözü ne makam sevdası doyan gurüh bir gün bile yılmadan geleceğimizi karanlığa gark etmek için çalışıyor.
    Delil mi istiyorsunuz, İslami ve yerli her türlü dernek vakıf kişi ve kuruluşla ilişkisini kesen İmamoğlu cumhuriyet gazetesine milyonları aktarma yolunu bulmuş. Nihayet milletin parası vatandaşa dönmüş yani(!) işin aslı da buydu zaten.

    • sen vakıf dernek adı altında kendi yandaşlarına para aktarırsan oda aynı yolsan kendi paydaşlarına aktarırı bu kadar basit. belediyelerin ne olurda olsun yardım adı altında hiçbir yere hiçbir şekilde yardım yapmaması lazım ki bu tür işler dönmesin. yoksa kendine gelince iyi ona gelince kötü dersen daha çokk tartışıtız arpa boyu yol gidilmez. sen istediğin kadar de benim aktardığım yerler dini vakıf diye onunda dini kemalist oda kendine göre dini kurum olan düşünce derneklerine aktarır.

      • Maalesef kü bu Türkiyede kronik bir hastalık. Keşke hiç olmasaydı. Fakat bu hastalığı başlatanın kim olduğunu en iyi bilebilecek kişilerden olan Fehmi Koru söylesin. Sanki chp önceki iktidar ve başkanlıklarında yapmıyordu. Kişisel olarak zinhar istemem hele de sağ görüşlü bir partinin bu tip meselelerle kendini kirletmesini hiç istemem maalesef ki ak parti bunu devam ettirmişti. Fakat chp gelecek bunu yapmayacak mı sanarak oy verdiniz. Böyle düşünmeniz safça olurdu zira. Çok şükür ki chp istanbulu aldı da önümüzdeki 4,5 yılın sonunda “neden chp ye oy vermemelisiniz” önermesinin sebebini yeni kuşaklara anlatabilmek için uygulamalı örneğimiz oldu. İnşallah bir sonraki seçimde hakkı adaleti hakkıyla uygulayabilecek kadrolar ülkemizi ve belediyelerimizi yönetirler. Fakat iddiam o ki bu kadrolar geçmişte olageldiği gibi yarın da chp den çıkmaz.

        • turgut bey, istersen bir demokrat parti tarihini iyi araştır. türkiyedeki yozlaşmanın o dönemde başladığını o zaman anlarsın. eğer sağ-sol karşılaştırması yapacaksan, utanacağına garanti veririm. marshal yardımını alıp yandaş besleyip, hem bu ülkenin ahlakını bozup, çalışarak, üreterek, alın teri dökerek kazanma döneminden ve ahlakından, beleş yaşama dönemi ve ahlakını dönüşümü sağlamış ve aynı zamanda ülkeyi amerikanın payandası yapmıştır.
          Eğer daha ileri giderseniz daha çok utanırsınız. İslamcı kesim kurtuluş savaşına karşı ingiliz ve yunan işgalini savunmuştu.
          diyebilirsin, kurtuluş savaşı içinde yer alan pekçok dindar vardı.
          – Fakat kimsenin dindar insanlara birşey söylediği yok. sözümüz islamcılara ve ırkçılara.
          – Daha sonraki sağ kesimin ülkeye verdiği zararları da anlatırım ama bunlar bile sağın utanması için fazlası ile yeterli bilgidir.
          – Onun için, gelin şu sağ sol kıyaslamasından vazgeçin.
          – Zaten bundan sonra sağ ve sol ayrımının önemi kalmadı. kendinizi melek, diğerlerini de şeytan göstermeye çalışmanızdan, şeytana epey yakın olduğunuz sonucunu çıkardım.

  18. Türkiye her alanda (eğitim,adalet,ekonomi…) küme düşerken, bunun başlıca sorumlusu son 20 yılda ülkeyi adeta bir mirasyedi gibi yönetip satılmadık hiç bir değer bırakmayan iktidar, üç beş yıl sonraki seçim yerine önümüzdeki iki yılı iflas etmeden nasıl geçiririzi düşünmelidir. Milyarlarca dolar borçların arttığı, bir o kadar özelleştirme adı altında milli değerlerin yok parasına yandaşlara (ülkeler dahil) peşkeş çekildiği, yatırım adı altında yapılan her işe hazine garantisi (duble yollar, köprüler, şehir hastaneleri) verildiği kısaca ülke kaynaklarının talan edildiği bir ortamda hala gelecek seçimi nasıl kazanabiliriz üçkağıtçılığı yapmak için insan da yüz olmaması gerekir ki, öyleler. Bu kadar yüzsüzlüğü bu kadar arsızlığı bu kadar pişkinliği kaldıramayacağımız için çok uzak olmayan bir gelecekte hep birlikte batacağız. Tek kurtarıcımız korkarım beklenen deprem olacak. Hoş onu da bahane edip karlı çıkacak olan hacıyatmaz iktidar olacaktır.

  19. “Ne anladınız siz bundan?”
    Fehmi bey! Nemi anladik? Faruk Çeliğin çuvala ağizlik yaptiğini buğun daha ilk açiklamasinda anladik.
    Konuşana değil konuşturana bakmiştık.

    Elektiriğe ve digerlerine gelen zamlari gündemden düşurme ilacinin patenli sahibinin bilgisi dışında bu ülkede pardon AKPde kımse ķılini dahi kıoirdatamaz.

  20. İki ittifak grubunun olduğu bir ülkede %40 hiçbir anlam ifade etmez.Biri 45 alsa diğeri 55 alır ve kazanır.bu kadar basit bir gerçeği Tayyip beyde görüyordur.bence 2023 hesaplarında çok yanılıyorsunuz.Davutoğlu neden millet ittifakının parçası olsun?Bu ittifak ona ne verecek?Başkan adayımı yapacak?kuracağı parti hangi ittifakın parçası olursa daha çok oy alır?İyiparti dün CHP ve hdp den farklı bir tavır gösterdi ve Tayyip beyi atakta alkışlayarak karşıladı.ne kadar uğraşırsanız uğraşın bu tablodan Gül çıkmaz.

Yoruma kapalı.