“Ânı yakalamak” ile “Zamanın ruhu” arasında fark var.. Latince’den İngilizce’ye ve oradan Türkçe’ye çeviri sorunlu…

25
Foto: New York Times gazetesinden..
Reklam

Bütün zamanların en iyi filmlerinden biri sayılan ve bizde ‘Ölü Ozanlar Derneği’ adıyla bilinen ‘Dead Poets Society’ filminin, başrol oyuncusu Robin Williams’ın ağzından çıkan “Carpe diem çocuklar, günü yakalayın, hayatınızı sıradışı hale getirin” cümlesi, Amerikan Film Enstitüsü tarafından sinema tarihinin en ünlü 100 alıntısından biri olarak belirlenmişti.

“Carpe Diem” Batılı dillerin kökeni sayılan Latince bir deyim.  

Tam anlamıyla ölmese bile ölü muamelesi gören bir dil Latince.

ABD’de yüksek lisans eğitimi aldığım Harvard Üniversitesi’nde, diploma töreninde mezunları temsilen kürsüye çıkan genç, konuşmasını bütünüyle Latince olarak yapmıştı.

Roma Senatosu’nda Sezar’ın karşısında konuşuyormuş edasını da takınarak…

Kiliselerde ibadet dili uzun yıllar o dille gerçekleştirilmiştir. Hıristiyan din adamları bazı duaları halen o dille okurlar.

Joe Biden’in Madrid’teki NATO zirvesine giderken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı telefonla aradığı biliniyor. 

Beyaz Saray’ın internet sitesinde iki lider arasındaki görüşmenin kısa özeti var. Oradan, Biden’in, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonuçlarının kıtalar arası güvenlik sorunlarını ve başta terör konusu olmak üzere NATO ittifakına yönelik diğer tehditlerle İttifak’ın ortak savunma ve güvenliğiyle ilgili tarihi kararları üye ülke liderleriyle konuşmayı umduğu Madrid’te, Erdoğan’la da buluşmayı arzuladığını öğreniyoruz.

Reklam

Özet bu kadar.

Biden’in telefonda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a başka ne dediğini New York Times gazetesi duyurdu. Gazeteye bu bilgiyi ismini açıklayamayacağı bir üst düzey yetkili vermiş…

NYT haberinde, “Carpe diem” deyiminin İngilizcesi olan “Seize the moment” kalıbı geçiyor.

Kritik bir dönemde Türkiye’yi Washington’da temsil etmiş büyükelçi Namık Tan o deyimi “Ânı yakala” olarak çevirmiş…

Daha geniş anlamıyla “Zamanın ruhu” diye de çevrilebilir o deyim. 

‘Ölü Ozanlar Derneği’ filminden..

‘Ölü Ozanlar Derneği’nin fahri başkanı sayabileceğimiz, filmde Robin Williams’ın canlandırdığı edebiyat öğretmeni John Keating’in öğrencilerine tavsiye ettiği de, zamanın ruhunu kavrayıp sıradışı işler yapmalarıydı.

Madrid’ten alınan sonuca bakılırsa, ‘zamanın ruhu’nu değilse bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘ânı yakalamış’ görünüyor.

NATO zirvesi bu yönüyle Biden açısından da başarıyla tamamlandı. Kritik bir ortamda yapılan bu zirveyle daha da güçlenmesi amaçlanan ittifak, bütünlüğü bir kez daha sergilenerek, ülkesinde desteği hayli zayıflamış Biden’in amacına hizmet etmiş oldu.

Reklam

Biden Washington’a bunu başarmış olarak dönmekte.

Türkiye ve özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından bakıldığında ise, Keating’in “Hayatınızı sıradışı hale getirin” tavsiyesi, birlik ve beraberliğin önemsendiği zirveye diğer üye ülkelerin liderlerini tek ayak üstünde tutacak bir dizi taleple, Madrid’e gidilmeden önce yerine getirilmişti.

Aday yapılmak istenen İsveç ve Finlandiya’ya yönelik “Terörü desteklemekten vazgeçsinler” tavsiyesi, NATO standartları açısından ‘sıradışı’ bir talep çünkü.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Madrid’e gitmeden önce başlattığı “Aksi halde veto hakkımı kullanırım” çıkışıyla, talebin muhatabı adaylıkları ilan edilmiş iki ülke olarak görünse de, aslında NATO’nun birkaç kurucu üyesini de hedef almaktaydı.

Bazıları bizde Madrid’ten eli boş dönüldüğüne fazla takılmış görünüyor.

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündeme taşıdığı konu tek bir toplantıda elle tutulur bir sonuca ulaştırılabilecek cinsten değil. Ne yapılmalıydı yani, İsveç ve Finlandiya liderleri, ülkelerinin hukuk sistemi içerisinde ‘terör’ ve ‘terörist’ kavramlarına verilmiş anlamı, Madrid’ten gönderecekleri mesajlarla değiştirtecekler miydi?  

Mahkemelere emir yağdırarak…

Ülkelerinin hakimler ve savcılarının bağımsızlıklarını ortadan kaldırarak…

Talebin muhatabı iki ülke, Madrid’te, Türkiye’den gelen talebe karşılık konuyu dikkate alacakları sözünü vererek, yapabileceklerinin azamisini yapmış oldular… 

Bunu küçümsememek gerekiyor.

Vaatlerini yerine getirecekler mi?

Dönüş yolunda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İzleyeceğiz” demiş.

“Zamanın ruhu” diye bir şey varsa, işte o, vaatlerin kolayca yerine getirilemeyeceğine işaret ediyor.

İsveç ve Finlandiya anayasalı iki ülke.

‘Hukuk devleti’ kavramı onların anayasalarında da koruma altında.

Yargı o ülkelerde tam anlamıyla bağımsız.

Savcıların gerçekten teröre bulaşmış, eline silah almış, silahla veya bombayla başka insanların canına kast etmiş ‘teröristler’ dışındaki sanıklara ‘terörist’ imiş gibi ceza talep etmelerini beklemek hata.

Önlerine gelen davalara anayasa ve yasaları göz önünde tutarak bakmak zorunda o ülkelerde yargıçlar.

Türkiye’nin kendisine gönderilmesini istediği kişiler listesinde hukuk sistemlerinin ‘terör’ ve ‘terörist’ tanımına uyan isimler varsa, İsveç ve Finlandiya, onları kısa süre sonra uçağa bindirip gönderebilir.

Daha ötesi bekleniyorsa hayal kırıklığı yaşanabilir.

Buraya kadar anlattıklarımdan ne çıkar?

Şu: NATO’da üyeliğin kesinleşmesi sekiz aya kadar uzanan bir süreç; tavsiye “Ânı yakala” diye çevrildiğinde, sorun bu zirveden ötelenmiş oldu yalnızca, ancak sona ermedi.

“Zamanın ruhu” yakalanmış olmadı.

ΩΩΩΩ

Reklam

25 YORUMLAR

  1. “Tam anlamıyla ölmese bile ölü muamelesi gören bir dil Latince.”

    ***

    Tam anlamıyla ölmüs olmasa bile, ölü muamelesi gören bir dil Latince.

  2. PKK terör örgütü olduğunu ispatlamazsak tabii ki iade etmezler
    Peki nasıl ispatlayacağız ne yapmamız lazım

    Beyaz efendilere ve onların yüksek adil mi adil mahkemelerine nasıl ispat edeceğiz

    Tamam deliileri gönderin sonra çok ama çok adil beyaz efendiler tabii ki adaletle karar verir

    Mesajla tüten siilah var deyip bir milyon kişiyi ölfürmez bu beyaz efendiler adildirler

    Tamam o vakit PKK nın terör örgütü olduğunu cahilce değil beyaz efendilerim anlatacağı dilde delilllendirin
    YPG mi o ne alaka ne ilgileri var onlar pis dincilerle savaşan özgürlük savaşçıları
    Aynı kişiler mi PKK ile olsun ispat et de göreyim
    Terör listesinde olan PKK ya devletlere vermediğim silahı veririm sen ispat et

    İspanya da terörü kınamayan partiyi kapatıyorum ama onlar esmer değil beyaz efendiler gibi sarılın mavi gözlü

    Hadi ispatlayın bakalım

    İlginç olan buna benzer lafları içimizdeki fondaşların Allahtan kokrkmadan ,kuldan utanmadan ,gözlerini kırpmadan söylemeleri

    • İktidar geldim geliyorum diye Suriye’de operasyon yapacaktı yaz başında. Ha oldu ha olacak derken bir baktık gemiler Ege’ye çıkmış. Yunanistan aşağı Yunanistan yukarı. Adaları silahlandırıyorlar, büyük tehlike bilmem ne. Arkasından fos. Ne oldu Suriye’deki teröristler toz mu oldu? Dünyaya hikaye anlatacaklarına sen ne yapıyorsun onun hesabını ver. Ne oldu da Suriye’den çark edip Ege sularına açıldın. Serinlemek için mi? Herkes de biliyor ki Putin postayı koydu. Stratejik ortağınız. Ne oldu, iki laf da edemediniz. Ülkeyi her cephede yenilgiye uğratan bir iktidar var. Kullanım tarihi geçmiş, iş bilmez, her alanda çuvallamış. Ne kadar parlatmaya çalışırsanız çalışın, karne zayıf. Türkiye’yi dışarda çok iyi temsil edermiş. Nasıl? Boy göstererek mi? Parasını verdiğimiz F-35’leri vermezler, F-16’ları tamir ettirmeye razı ederler. Pazarlık gücünüz yok artık, neyin hikayesini biz okuyorsunuz.

      • Sahi beetaz efendilere iki laf edemiyorsun da beyaz edendiler nasıl sizi yendi mi diyorsun
        E mecbur fonlar beyaz efendilerden
        Ama o beyaz efendileri de. Buradaki fondaşkarını da fidana kadar dürdük sürüyoruz

        Bayramdan sonra gör operasyonu Suriye ye
        Yavaş yavaş her operasyonda bir parça koparıyoruz hem Rusya hemde ABD ye rağmen.
        Ege de Yunan tatbikatını iptal etmiş ABD
        Seçimlerden sonra da sıra Yunan da
        Ben o vakit göreceğim fondaşkarın beyaz efendilerinin tezleri ile nasıl ağladıklarını

  3. Dünya özelikle de Avrupa ülkelerinin siyasetçileri, kaliteli siyasetçiler.
    3. Dünya ülkelerinden İpini koparan
    ne kadar üşkâğatçı varsa nefesi orada alıyor. İstisnalar hariç bir kaç gün içinde Onlar gibi dürüst oluyorlar.

    Dünyanın en demokırasi ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan İsveç ve Fillandiyaya öğle üyelik için kimseler Adaletsizlik yaptıramaz.
    Diyelimki Türkiye kabul etmedi NATO nün diğer üyeleri Türkiye’ye Ambargo koydularmi ne yapacaklar?
    İzliyormuş bey efendi! Daha ilk günden ABD Türkiye sorun ÇIKARMAZ diye demeç verdi!

    3. Dünya ülkelerinden adam kaçırmak için Türkiye’nin hazinesini dibine kiprit suyu döktüler.
    Peki AB veya diğer ülkelerden bir sine kaçırma bildilermi?

    Bunlar Dışarıyı karş Michael Flynn ve Rizalar sayesinde kuzu gibiler TC nin rağbetini 000 ladılar ancak içerideki oylarını yükseltmek için 24 saat 7 gün Troller, Havuz ve cambazlari ile uyutulan Tükiyedeki
    Cahil kesimi kandırıp oy almak bunların derdi bu Türkiye değil.
    Adam $15 milyon dolar için bir kaç ay yattı ve ortağının aff ile dışarı çıktı eee olan bizim $$$oldu.
    Kuzu kuzu o ülkeleri kabul edecek etmesinde görelim.
    OLAN BİZİM ÜLKEMİZE OLUYOR.
    BUNUNDA TEK SORUMLUSU MUHALEFET. Araştırmadan soruşturmada 15 Temmuz darbe olayı gibi olaylara hesap sorması gereken onlardan daha fazla sahip çıkıyor.

  4. Eda Serbest’in kurduğu EDAR araştırma şirketinin son araştırması Türkiye’nin 12 bölgesinde ve 1940 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmada son dönemin dış politika konuları sorulmuş. Eda Serbest kimdir bilmem ama halkın nabzını iyi yakalamış.
    Araştırmada halka sorulan sorulardan biri şu: “Türk dış politikasını en iyi şekilde hangi lider temsil edebilir?”

    Recep Tayyip Erdoğan yüzde 54.81,
    Mansur Yavaş yüzde 20.29, 
    Ekrem İmamoğlu yüzde 10.38.
    Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 6.63, 
    Ümit Ozdağ yüzde 5.38,
    Meral Akşener yüzde 2.51.

    Aşağı yukarı insaflı muhalifler dahi böyle bir sonuca itiraz etmez( fetö trollerini saymıyorum)

    Merakım halkın büyük çoğunluğu Kılıçtaroğlu ve Akşener e güvenmezken kendi seçmenleri niye güvenmiyor bu iki lidere.
    Bütün anketlerde Mansur ve İmamoğlu hep Kılıçtaroğlu ve Akşenerden çok oy alıyor.Anlaşılan bu iki lider zamanın ruhu yerine tuz ruhunu iyi okuyor.

    • Türk dış politikası içerdeki biz açıların doyurmuyor karnını fatih. Eda hn da iyi etmiş hoş etmiş dışardan başlamış, seçime 5 (beş) kala da içeri girerse araştırma tamamlanır belki.
      T.d.politikasını kim bozmuşsa o çözsün isterim ben ama… 🤗
      Bu seferde Davutoğlu’nu isteyon derler bana bağzuları.
      Meral Kılıçdaroğlu na güven meselesi yok! seçmende!
      Asıl diş güçler güvenemiyor içerdekilere😂😂😂
      Ya vazcayarlarsa seçimden sonra diye..
      Yoğurdu yelleme ayran yapıp üstüne bir bardak soğuk su içme meselesi belkide 😭😭😭😭

    • Fatih bey “Merakım halkın büyük çoğunluğu Kılıçtaroğlu ve Akşener e güvenmezken kendi seçmenleri niye güvenmiyor bu iki lidere.” diye sormuş;
      seçmenleri de kendileri gibi de ondan:))))

  5. Almanya’da Würzburg Üniversitesi demokrasi kalitesine göre ülkelerin sıralamasını yapmıṣ:

    İlk dört sırada 4 İskandinavya ülkesi var.
    Türkiye 137. sırada.

    Ülkemizdeki demokrasi kalitesi bu listenin ilk yirmisine girebilseydi, Kürt sorunun ҫoktan ҫözmüṣ olurduk.

    Terör ve terörist anlayıṣı konusunda da listenin alt sıralarında yer alan ülkelerle sorunlarımız olurdu.

    https://www.demokratiematrix.de/ranking

    • Sn, Almanyali! Türkiyede sadece Kürt sorunu olsa öper başımıza koyarız.
      Esas sorun Türkiyede Mideleri doymayan aç gözlü milletin bir kaşık çorbasında gözü olan siyasetçiler sorunu var.
      Millet Vekili sayısını 600 çıkardılar hiç bir siyasetçi ona itiraz etmedi.
      Yıllar öncede kıyak emeklilik yasası çıkarken sadece Rahmetli Adnan Kahveci itiraz etmişti. O İtirazının bedelini canı ile ödedi.
      Peki bunları kim tepemize çıkarıyor cahil halk.

      • Nurdan abla “Millet Vekili sayısını 600 çıkardılar hiç bir siyasetçi ona itiraz etmedi.” buyurmuşsun da;
        sen itiiraz etmiş miydin acaba?
        Ben etmiştim burda hatırlarsan????????

  6. Mutabakatlara , anlaşmalara, hukuk kararlarına, kendi kanunlarına uymayan ve terör örgütlerini destekleyen ABD ve Avrupa ülkelerinin iki yüzlü olduğunu Türkiye bilmiyormu.
    Tabiki biliyor.
    Bir yandan da, PKK’lı teröristlere, FETÖ’cü teröristlere kucak açan Abd ve Batı devletleri bu kullanışlı örgütlerden hemen vazgeçer mi
    Tabiki vazgezmez.
    “PKK mı, FETÖ mü.. Biz onları terörist olarak görmüyoruz ki” diyen çakallara, tam 15 defa “terör” kelimesi geçen bir metni imzalattırdık.
    Sırada Chp ve İyi parti var.
    Pkk ve Fetö uzantılarının desteğini alan onlarla işbirliğini sorun etmeyen ilizyonistlere bu millet zamanı gelince boyun eğdirecek.
    Anı anlayamadılar, zamanı gelince ruhunu onlar da anlayacak.

  7. Ne yapılmalıydı yani, İsveç ve Finlandiya liderleri, ülkelerinin hukuk sistemi içerisinde ‘terör’ ve ‘terörist’ kavramlarına verilmiş anlamı, Madrid’ten gönderecekleri mesajlarla değiştirtecekler miydi?
    Mahkemelere emir yağdırarak…
    Ülkelerinin hakimler ve savcılarının bağımsızlıklarını ortadan kaldırarak…
    Her ülkede böyle değil miydi? Sahi ülkemizin şeffaflık, yargı bağımsızlığı vb konularda dünya sıralamasındaki yeri neresiydi?

  8. Yüzyıllardır bu coğrafyada arapça yazılar, Arap dilinde okumalar, üstünede bir makam…
    Demekki bu nedenle bu taktik belkide zorunluluk sebebiyle yapılmış! Allah’ın işine akıl ermez.
    Latin dilinde dini mekanda okunan ne olursa!..
    Bizide zaten ilgilendirmez.
    “Anı yakalamak”, anılarında ah şu akp bkp yokmu gidipte finlileri İsveçli leri natoya sokmasalardı…
    Bak Yunan’a, nassı oyuna getirdiler bizi!!!
    Lakırdılarından korkulduğu için aynı delikten ikinci kez sokulmak istemez kimse tabii..
    Güney sınırımızda operasyon yapmasınlar diye talepleri kabul eden batı,
    askerimizi riske atmadan da taleplerimizi yapmaya kadirler demekki🤗
    “Neden olmasın” vay nat??? (Bak nassı anladılar😂😂😂😭😭😭).

    • Olayı zafer yada hezimet olarak algılamak bize ve zamana göre bize has bir değerlendirmedir bana göre. Batı başka rüyalarda..
      Aeropanın doğusuna çin Seddi dikmiş batının senden bir beklentisi kalmamış artıkın!!!
      “Yeni plan ne?”
      Bak buda çevrilemez batı diline!
      Öğrenemezsin bu kafayla bu gidişle işte🤗.
      Son söz:
      Yokmu senin de kozun:
      “Bana rağmen benim dibimde, benim bölgemde!, hemide bensiz haaa!!!”.

  9. Sayın yazar “Aday yapılmak istenen İsveç ve Finlandiya’ya yönelik “Terörü desteklemekten vazgeçsinler” tavsiyesi, NATO standartları açısından ‘sıradışı’ bir talep çünkü.” ifadesi gayet yerinde ve çok doğru…

  10. Namik Tan “ânı yakala” olarak tercüme etmiş. Türkiye açısından bu NATO zirvesindeki olaya daha uygun. Nihai analizde Türkiye karşısına çıkan bir fırsatı değerlendirmiştir. Bu aşamada önemli olan budur. “Zamanın ruhu” çok göreceli bir anlama sahip. Putin’in içinde bulunduğumuz zamanın ruhuna bu kadar aykırı sıradışı bir iş yapacağını kim kestirebilirdi? (anlamsız ve maliyeti yüksek bir şavaşa gitmek yerine Ukrayna ile başka bir şekilde hesaplaşabilirdi). Buna reaksiyon olarak, İsveç ve Finlandiya sıradışı birer iş olarak NATO’ya kapağı atmak için “ânı yakalamıştır”, zamanımızda NATO’ya yeni bir “ruh” vermiştir.

    Filmde işlenen “zamanın ruhu” ne idi izlemediğim için bilemem. Robin Williams’ın gerçek hayattaki intihar olayı sıradışı olabilir, ama iş midir?

    Nihai analizde “Zamana and olsun ki insan ziyandadır” denmiş Kuran’da. Yapılan işler sıradışı olsun veya olmasın “İman”a hizmet edip iyilik üretmiyorsa insan ziyandadır. Bu da aslında “Akıl*İman Sentezi” zafiyetindeki insan tipidir. “İman”a hizmet etmenin bir şekli “insan”a hizmettir. Bunun en iyi ve verimli yolu “Akıl” ürünlerinden olan “Bilim ve Teknoloji” ile olur. Bu yolun gelişimine ön ayak olamamış “lider insan tipleri” insan ziyanlığı ve kötülük üretir. Öyleyse, “Akıl*İman Sentez”! Hem bu dünyayı kazan ve hem de öbür tarafı kazan. Kazan-kazan sistemi! “Öbür tarafın yanısıra bu tarafın önemi ne ki” diyenler veya “tavadaki varken havadakini bırak, ânı yakala hayatını yaşa” deyip toplumun bütünü için faydalı iş üretmeyenler nefsine uyan bencil insan tipleridir ki ziyandadırlar. Bunlar bütüne hizmet varken cemaatleşebilirler de. Kuran tüm zamanlara hitap eden ilahi bir rehber olduğuna göre “zamanın ruhu” ancak ve ancak “Akıl*İman Sentezi”yle yakalanır. Ha bunlar tüm zamanların ruhuna uyan hutbe yerine geçsin! Cumalar hayırlı ola…

  11. Biz de anı yakalamaya çalışalım bakalım!
    Latinceyi bilmem , güçlü bir dil olduğunu zannederim ama Ingilizcenin beş para etmediğinden eminim!
    Diğer konuya gelince; diplomatik görüşmelerde durum ve şartlara göre biraz farklılık olsa da her zaman makul ve mantıklı bir orta yol
    bulunması gayet normaldir.
    Burada eleştirilen , konunun bir gösteriş ve meydan okumayla iç siyasete alet edilmesidir!
    Yani sonuç ne zaferdir , ne hezimettir !
    Ancak bu kadar olur !
    Burdan bir destan çıkmaz!

  12. orta okul duzeyinde ortalama bir cocugun ulasabilecegi bir alagoritmayla taraflar sonuca ulasti. bu bi basari degil siyasiler bi gulumsemelerini bile anlamlandirarak surekli bir algi olusturup olayi kendi merkezlerine cekerler. olay bu kadar basit.

    mesle teror ile ilgili degil mesel f 16 idi. Turkiye onu aldi ama zaten vereceklerdi. cunku kendi faydalarina bi durum.
    isvec ve finlandiya mahkemelerin bagimsizligina etki etmeyeceklerine gore bu meslede pek yol alinmis sayilmaz. tabi adi gecen teroristler coktan bu ulkeleri terk etmistir. adamlar nato ya uye olduktan sonra bu meslede diger nato uyeleri gibi davranacak…..

  13. RUHSUZLIĞUN BU KADARI
    Biz tornistanı İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğne vetonun kaldırılmasıyla sınırlı sanıyorduk.
    Ben şahsen Ukrayna-–Rusya savaş sürecinde ortaya konan tavrın müttefiklik ruhuna uymadığını düşünüyorum.
    S–400 dahil olmak üzere hangisi uyuyor? Diyebilirsiniz.
    Rusya anganjmanından bahsedebilirsiniz.
    Buradan ulusalcı ortağın olumsuz tepkisine bakarsak perde arkasında tonistanların daha fazla olduğu anlaşılıyor yorumu da yapmıştım.
    Bahsetmeye çalışacağım tornistan Güney Kıbrıs Rum Kesiminin Madrid zirvesindeki kapanış yemeğine daveti.
    Diplomatlar Türkiye’nin okeyi olmadan bunun mümkün olmadığını söylüyor.
    Bu kapanıştaki tarafların liderlerinin karşılaşmasını resmedecek tek deyim, “ağzı kulaklarında” yada
    “kırk yıllık dost” gibi karşılama.
    Güney Kıbrıs Rum kesimi nin kıta sahanlığı ile Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi olarak Akdeniz’de bildiğim kadarıyla 13 parsel konusunda ihtilaf, uzlaşmazlık ve anlaşmazlık var.
    Parsel dediysem metre kare değil kilometre karelerle hesaplanan slamlerdan bahsediyorum.
    Bu parsellerden 10 . parselde Güney Kıbrıs Rum Kesimiyle yapılan anlaşma gereği Exon Mobil ile Katar petrol şirketi Katar Petrolium çok büyük müiktarda doğalgaz rezervi tespit ettiler.
    Bu tespitin Güney Kıbrıs Rum Kesimne getirisi milyarlarca dolar.
    Bize hediye edilen Katar uçağı ile 10. parseldeki rezerv tespit çalışmaları aynı anda idi. Ve bu çalışmalara sessiz kalma karşılığı uçağın geldiği iddia edilmişti.
    Anı yakalayan büyük fotoğrafa iyi bakarsak”bu durumda, Katar uçağının finansmanını Katar değil, Güney Kıbrıs Rum Kesimi yapmış olmuyor mu?” sorusunu sormamız gerekmiyor mu?

    • Sayın yk “Ben şahsen Ukrayna-–Rusya savaş sürecinde ortaya konan tavrın müttefiklik ruhuna uymadığını düşünüyorum.” demişsiniz de;
      ne yani biz de almanya gibi ukraynaya silah ambargosu mu uygulayalım?
      Bu arada ukrayna savunma bakanlığının bestelediği bayraktar şarkılarının videokliplerini de izlersen biraz ufkun açılır belki, ha gayret!!!!

Yoruma kapalı.