‘Arap baharı’nda Bin Ali, Mübarek, Kaddafi, Saleh gittiler, Esad ise hâlâ yerinde.. Sebebi var ve ‘Barış Pınarı’nı da ilgilendiriyor…

19
Reklam

Sonunda Türkiye’yi sınırları dışına asker göndererek müdahaleye sevk eden gelişmelerin yaşandığı ülke orası olduğu için bütün dikkatimiz hayli zamandır Suriye üzerinde; bu doğal. Oysa Suriye’nin kendisi 2010 yılında Tunus’ta basit bir halk hareketlenmesi olarak başlayan ve sonrasında neredeyse bütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı içine alan bir büyük olayın sadece bir parçası…

Literatüre ‘Arap baharı’ olarak geçmiş olan olayın…

Tunus’ta başlayan hareketlilik Mısır’ı, Libya’yı, Yemen’i de içine çektikten sonra Suriye’ye sıçramış oldu. [En keskin değişiklikler bu beş ülkede yaşandığı için sadece onların isimlerini vermekle yetindim; oysa bildiğiniz gibi, olay Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki hemen bütün ülkelerde etkisini göstermişti.]

Adındaki ‘bahar’ yerinde kaldı kalmasına, ancak bugünden geriye bakıldığında, o olayın bölgedeki etkileri daha çok ‘kışı’ hatırlatıyor…

Suriye ve Esad farkı

Olaydan en fazla etkilenen dört ülke -Tunus, Mısır, Libya, Yemen- ile en son olarak onlara katılan Suriye arasında önemli bir fark bulunuyor; nedir o fark?

İlk dört ülkede yönetimler değişti, ‘Arap baharı’ ortaya çıktığında o ülkeleri yönetenlerin hiçbiri artık yerlerinde değil; buna karşılık, üzerinden geçen bunca yıldan sonra, yüzbinlerce ölü, milyonlarca insanın mülteci haline dönüşmesi ve tarihi kentlerin harabeye dönmesine mal olmasına rağmen, Suriye’de Beşşar Esad’ın rejimi yerli yerinde duruyor.

Tunus’ta Zeynelabidin bin Ali gitti, Mısır’da Hüsnü Mübarek gitti, Libya’da Muammer Kaddafi gitti, Yemen’de Ali Abdullah Saleh gitti, onlardan önce de Irak’ta Saddam Hüseyin gitmişti; Beşşar Esad ise gitmediği gibi “Çözüm” denildiğinde hemen herkes “Beşşar Esad’sız olmaz” diyor…

Reklam

ABD de, Rusya da, İran da sadece ‘Beşşar Esad’ isminde birleşebiliyorlar çözüm için…

‘Barış Pınarı’ operasyonunun beşinci gününde Esad’ın ordusunun kuzeye doğru yürüdüğüne dair haberler ortalığı sardı.

Yürümeye takatli bir ordusu hala var Esad’ın… 

Suriye’de hareketlilik başladığında onun da sonunun yakın olduğu, diğerlerinin başına gelenin kısa sürede onun da başına geleceği hesaplarını yapanlar, şimdilerde hesaplarını yeniden gözden geçirmekle meşguller.

Esad’ın özelliği ne?

Hesap yanlışlığı Beşşar Esad’ı tek başına biri olarak görmekten kaynaklanıyor. Kişi olarak Esad şimdi işgal ettiği makamı aklından geçirmeden bir yabancı ülkede sessiz sedasız yaşamaktayken, babası Hafız Esad’ın ölümü üzerine, o makam için yetiştirilmiş kardeşleri devre dışı kaldığından, bir ara -geçici- formül olarak iş başına getirilmişti.

Arkasında ülkeyi yarım asra yakın bir süredir yöneten bir esas güç var: Baas Partisi

Onu koltuğuna oturtan Baas Partisi’dir.

Reklam

Yanlış bir hesap da, Hafız-Beşşar Esad’ın Suriye’de azınlık olan bir dini gruba mensup oldukları, Baas Partisi’nin de gücünü yine aynı gruptan aldığı hesabıdır. 50 yılı bulan yönetimi sırasında Baas, ülkede çoğunluğu teşkil eden dini grupla da sıkı ittifaklar oluşturmuştur.

Baas Partisi ülkenin kılcal damarlarına kadar işlemiş bir yapılanmadır.

Türkiye’nin uluslararası camianın Suriye için çözüm arayışlarına katkı olsun diye oluşturduğu örgütlenmeler, yeni yönetimde yer almasının uygun olacağını düşünerek geniş istişareler sonucu tespit edip Cenevre konferanslarında, Astana süreci çerçevesinde yapılan toplantılara sunduğu isimler hep itirazla karşılaştı.

Çözümün birlikte arandığı güçler -özellikle ABD ve Rusya ile İran- için yeni yönetimin o isimlerden oluşmasındansa Beşşar Esad’ın -doğal olarak Baas Partisi’nin de- yerinde kalması daha yararlı görüldüğü için…

Barış Pınarı

Herhalde bu yazıyı durduk yere, eski yaraları kaşımak amacıyla yazdığımı düşünmüyorsunuzdur. Tam tersine, ‘Barış Pınarı’ ile başlayan müdahale süreci de sonunda -tam-yarı-eksik- ama bir tür çözüm arayışına evrilecek; işte öyle bir noktaya gelindiğinde süprizle karşılaşılmamasını istiyorum. 

Şimdiye kadar Suriye’de huzur ve istikrar olsun istemeyen, iç-savaşın devamından yana politikalarla ülkenin şimdiki çöküş haline gelmesine yol açanlar açısından, bu bölgenin bütününün işe yaramaz devlet görüntülü yapılar olarak kalması en istenen çözümdür ve gün be gün ne yapıldıysa bu sonucun alınması için yapıldığının akıldan çıkarılmaması gerekir.

Bir başka ülkenin topraklarını ülkemiz için tehdit olmaktan çıkarayım iyi niyetiyle yola çıkılması, o niyetin mutlaka gerçekleşebileceği anlamına gelmez doğal olarak.

Türkiye, şimdiye kadar içinde yer aldığı süreçlerin hepsine iyi niyetini de götürdü de ne oldu? 

Unutmamamız gereken öğretici sözü de hatırlatayım: “Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir.”

ΩΩΩΩ

Reklam

19 YORUMLAR

  1. Doğru batıda cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir derler. Biz ise amellerin niyetlere göre olduğuna inanırız ve derizki niyet hayır akibet hayır…

  2. Suriye harekatını zorunlu görüp, çoğumuz gibi ben de savunuyorum. Fakat şu gerçek de içimi acıtıyor.

    Türkiye’de yüzbinlerce askerlik çağındaki Suriyeli genç ya çalışıyor ya da boşta geziyor. Zenginleri de nargile içip keyif sürüyor. Türk gençleri ise onlara güvenli bölge sağlamak için savaşıyor. Bu gerçeği gördüğü halde hala Erdoğan savunuculuğu yapanlar asap bozuyor.

    Şunu demiyorlar. “Biz Türkiye’nin güvenliği için Suriye harekatını destekliyoruz. Fakat Suriye sorununu başımıza bela eden Erdoğan ve Davutoğlu’na karşıyız.”

    • Sayin fkt hem dersini calismamissin hem de herkesten sismansin; turkiye kendi guvenligini saglamak icin komsu suriye halkinin ve milislerinin de destegini alarak terorizme karsi bir sinir otesi operasyon baslatmistir. Bizim ulusal guvenligimizi saglamak; ulkemize gelen turistlerin veya multecilerin degil kahraman ordumuzun gorevidir..!

  3. Hocam,lütfen bu kadar uzun uzun cümleler kurmayın ! Bir köşe yazısı için zaten uygun da değil ,siz de takdir edersiniz . Doğrusu anlayabilmek için iki üç kere okumak zorunda kalıyorum buna rağmen yine de anlaşılmıyor .Selamve saygılarımla

    • Sayin namli, sayin yazara nasil yazmasi gerektigini ogretirken bi yandan da kendi anlayis kapasitenizi gelistirmeye ne dersiniz..? Boylece bir tasla iki kus duser..! Beyincik yorulmasin, mercimek kadar da olsa bana yeter diyorsaniz o baska tabii…

  4. Türkiye çıldirmiş! Ve birilerinin Koltuğunu koruya bilmek için her yolu başvuruyorlar ve kendimenfaatlari gereğince çocuk yaştaki ögrencleri amelerine alet etmek dahi onlar için mubah.
    Kendi çocuklarini askerlikten kaçiranlar.
    Sıradan vatandaşlarin küçücük cocuklarini sokağa dökmekten zevk aliyorlar.
    Haberin bir kismınin kopisi.
    ×××××××
    “Ankara Keçiören’e bağlı Bağlum semtindeki Abdülhakim Arvasi Ortaokulu ile Öğretmen Büşra İnan İmamhatip Ortaokulu’nda 11 Ekim’de ders bitimine iki saat kala okuldaki çocuklara “zorunlu” denilerek, Kuzey ve Doğu Suriye’de sürdürülen askeri harekata destek yürüyüşü yaptırıldı. Velilerinin izni alınmadan yapılan yürüyüşte öğrencilere marş söyletip, slogan attırıldı.”
    ×××××××
    Buda neden korktuklarina dair Ahmet Nesinin yazisinin linki.

    https://www.artigercek.com/yazarlar/ahmetnesin/bu-savas-erdogan-i-yargilanmaktan-kurtarma-savasidir

    • Nedense herşeyi sn Erdoğan in kendini kurtarmak için yaptığını zanneden bir paranoya icersindeyiz. Ancak kimse sormuyor 10.000 km uzaktan ABD denen Ceberrut devlet neden 30.000 tir silahı güney sinirimiza yiğDi. Bunu anlasak olayı çözeceğiz ama Erdoğan saplantimizdan kurtulamadigimiz için avare kasnak gibi dönüp duruyoruz.

      • “Ancak kimse sormuyor 10.000 km uzaktan ABD denen Ceberrut devlet neden 30.000 tir silahı güney sinirimiza yiğDi. Bunu anlasak olayı çözeceğiz ama Erdoğan saplantimizdan kurtulamaigimiz için avare kasnak gibi dönüp duruyoruz.”

        Anladim Ahmet bey, ABDliler 30,000 tir silahi sinirimiza yiğarlarken, bunlara izin veren de Sayin Korunun taa kendisi.
        Bahs ettikleriniz yapılırrken TC devletin başkani sayin F Koru idi. Garip ve mahsun hiç birseyden habersiz köşesine çekilmiş kimselere dokunmadan sadace EEEYYYYYY demekten başka laf bilmeyen zavalli
        Erdoğandani suçlayacak kadar vijdansiz bir muhalefetiz.

        Zaten Koru ve bazi benim gibi okurlari, Trump’in işten atilmamasi için apar topar onu kurtarma operasyonuna başlatarak Türkiyenin ekonomosıni batirdik.

        Neyise herşeyi bir tarafa birakarak
        Erdoğanin,Rahmetli M Alinin cenazesinde Türkiyeye apar topar dönmesinin sebebini bulun şu an ABD nin muhalefeti ve ihtidari bu konulari eşelemeya başladi. Siz ona hazirlansaniz erdoğan ve sizler için daha iyi olur.
        Ayni zamanda daha fazla rezil olmamamiz için onlari ikna edecek bazi seneryolar yazin.
        Haaa sakin Trumpa güvenmeyin çünkü, o hayati boyunca tek doğru söz soylememiş.

    • Nurdan abla, ahmet nesin ya da busra inan okullarinin ders disinda nerelere gittigini de mi meb il muduru dusunecek yani? Cok lazimsa o okullarin sahiplerine bi sorun..! Okul acarken, tesvik alirken iyi ama kaliteli egitim dersen nafile; bi de matematik koyu adini vermisler..!

  5. Fehmi Bey dünkü yazısında güçlü liderlerin medyadan hoşlanmadığından
    bahsediyordu.Bunun tersi de doğru:Medya
    da güçlü liderleri hiç sevmez.Medya ister ki,lider-hükümet güçsüz olsun,onunla kedinin fareyle oynadığı gibi oynasın, istediği kişileri bakan yapsın,istemediği
    bakanları alaşağı etsin.

    Hülasa medya güçsüz lider ve hükümetleri
    pek sever.Patronun kağıt işi falan olduğunda güçsüz hükümetlerden kolayca
    teşviklerini alırlar,sahip oldukları basın yayın organları ile patronun önünü açarlar.Daha doğrusu hükümet güçsüz olursa ülkeyi medya yönetir.

  6. Esad’ın Durumu
    İslam ülkelerine batının uyguladığı ortak siyaset bölmektir. İslam’ın tarihteki varlığı, bugün de nüfusu artan bir din olması, Kur’an’a yeniden dönüşün başlaması, Yahudileri ve Hristiyanları korkutmaktadır. Eski Sovyetler yaşasaydı şimdi o devlet İslam devleti olacaktı çünkü Hristiyanların nüfusu azalıyor Müslümanların çoğalıyordu. Sovyet inkılabı Hristiyanların ekseriyetini koruması için dağıtıldı. Onlara bağımsızlık verilerek Moskova’da temsil edilmeleri istendi.
    Arap Baharı da kendilerini bir şey sanıp bağımsız hareket eden diktatörleri yeni diktatörlerle değiştirmek için yapıldı. Suriye’ye gelinirse, Suriye Müslümanları bölmek için bekletildi. Bu ara tam istihdam sağlandığı için faizli işçilik sistemi çökmeye başladı. Kendi derdine düşen Sermaye, Suriye’yi bekletme kararı aldı. Şimdilik Suriye ve Türkiye gerekliler. Esad güçlendirilecek. Yarın Suriye ile Türkiye arasında savaş başlayacak. Belki de İsrail ve Araplar onun yanında olacak ve İran ve Türkiye vurulacak. Arap-Acem çatışması sonunda Arap olmayan Müslümanlar dağıtılacak. Araplar İsrail ile birleşmiş olarak Kur’an’sız bir İslam uygarlığı oluşturacak.
    Bugünkü Suriye harekâtı Sermaye’nin bekletme politikasının gereğidir. Ne var ki bu arada Türkiye güçleniyor. Sermaye karşısında Devletler güçleniyor. Yahudilik karşısında Hristiyanlık güçleniyor. Sermaye’nin planları gerçekleşmiyor. Türkiye, ekonomisini altın bonosu ile düzeltmelidir. Devletler altın bonosuna geçmeliler. Sermaye’nin elindeki Dolar silahını bir gecede sona erdirebilirler ama Sermaye’nin satın aldığı bürokrasi ülkelerin bu basit tedbiri almasını önlüyor.
    Bu işi Adil Düzen’i benimseyenler yapacaktır. Bugün Türkiye Adil Düzen’i benimseyen bir oluşum içindedir. Bunun beklentisi içindeyiz. Biz Akevler olarak Adil Düzen Ar-Ge’sini yapmaya devam ediyoruz. İktidarın veya muhalefetin, partilerin veya diğer halk kuruluşlarının, ordunun bu gerçeği görmeleri için Allah’a dua ediyoruz.

  7. HORTLAYAN FAŞİZM

    Sinan ogan ve yedeği özdağlar Barış Pınarı harekatı başladığından beri ırkçı hezayanlarını artırmadalar. Arap birliğinin müdahaleye karşı olması üzerinden başta filistin olmak üzere arap ülkelerine nefretlerini kusuyorlar ve “Türkün türkten başka dostu yok” tur a getiriyorlar meseleyi. Peşlerinden giden takipçi kitlelerinin kalitesizliğinden o kadar eminler ki, yarım ağızla destek veren azerbaycan dışında Türki cumhuriyetlerden, kazakistantan özbekistandan vs niye destek yok diye sormuyorlar. Onları geçtik Kıprıs Cumhurbaşkanının açıklamasını da “boşverin onu kıprıs başbakanı destekledi” zırvasıyla kapatmaya çalışıyorlar. Pyd ye her türlü desteği vereceğini söyleyen israil ise gündemlerinde bile yok.
    Bu zevatın tamda savaş anında, tamda Türk ordusu ile arap asıllı süriyelilerden kurlan suriye milli ordusu omuz omuz çarpışırken bu arap düşmanlığı niye. Akıllarınca cephede arap öso lu kardeşlerimizle mehmetçik arasında ayrımcılık çıkarıp birbirine kırdırmak istiyorlar. Suriye milli ordusunun desteği de kalmayınca Türkiyenin yerel halkla bağı kopacak harekatın meşruiyeti tartışılacak. Araya giren büyük devletlerde çekildikleri noktalara tekrar yerleşip Türkiyeyi geri çekilmeye zorlayacaklar.
    İçte de bu başarısızlığın faturası sayın Cumhurbaşkanına kesileceğinden akıllarınca Erdoğan’ın iktidarına son verilebilecek. Şovenist ırkçıların bu planı tutar mı bilinmez ama devletin bu hassas dönemde ırkçılık yapılmasına el atması elzemdir.

  8. Yazınıza genel olarak katılıyorum.ilişkimizin iyi olduğu dönemde Şam Halep vb şehirlere gittim.Baas rejiminden hoşlanmayalar hafıza muhalif olanlar dahi Beşşar İçin bu iyi hoşgörülü Çalışkan vb diyorlardı.özellikle esnaf işadamları çok destekliyordu.bunu görmemek mümkün değildi ama ideolojik körlük insana göstermiyor.serok Ahmet politikaları Hem bölgeye hemde ülkemize büyük zarar verdi.

    • Hadi her şey yolunda gitti diyelim sonrası ne olacak? 30 km içeri girip Irak sınırına kadar güvenli koridor oluşturunca mesele hallolacak mı? Geçtik bu bölgelerin imarını, bu bölgelerin güvenliği SMO tarafından sağlanabilecek mi? Hadi hepsini geçtik sonuçta yine üç parçalı bir Suriye oluşmayacak mı?(PYD-BAAS-SÜNNİ ARAP/TÜRKMEN) İnşallah kabak bizim başımıza patlamaz.

    • Erdoğan suçluluk duygusuyla hareket ediyor.
      Birilerinin Hesap sormasından korkuyor.
      Son zamanlar bakın, erken seçim sürekli yapması, Suçluluk duygusundan

Yoruma kapalı.