Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘büyük müjdesini’ duyurmak için çıktığı Kıbrıs seferine giderken yanına aldığı siyasi kişiliklerden en fazla dikkat çeken, halen Saadet Partisi’nde bir konumu bulunan Oğuzhan Asiltürk oldu.
Kimi bunu iktidar cephesinin Saadet Partisi’ni bölmeye yönelik bir girişimi olarak gördü, kimi de gezi boyunca verilen birlik ve beraberlik tablolarıyla iktidar cephesinin Saadet tabanını kazanmayı hedeflediğini ileri sürdü.
Her iki yakıştırma da mümkün.
Sonuçta siyaset zemininde her tavır alışın bir hesabı vardır.
İyi de, böyle bir geziye katılmak ve birlik-beraberlik tabloları vermekle Oğuzhan Asiltürk’ün de bir hesabı olması gerekir; nedir o hesap?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanına SP’li Asiltürk’ü almasının bir anlamı olduğu gibi, SP’li Asiltürk’ün bu geziye katılıp Erdoğan ve iktidarın diğer ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli ile samimi görüntüler vermesinin de bir anlamı mutlaka vardır.
Sembolik görüntüler siyaset alanında sıkça kullanılır.
Olaya bu açıdan bakabilir miyiz?
Asiltürk’ün içinde yer aldığı bilinen Saadet Partisi, kuruluş tarihi nispeten yeni olsa bile, kökü hayli eskilere dayanan bir siyasi oluşum. Kurucusu Necmettin Erbakan partilerini hep Türk tarihinin Fatih Sultan Mehmet gibi önemli şahsiyetleriyle özdeşleştirirdi.
Biz o kadar gerilere gitmeyelim, onu 1969 bağımsızlar hareketi ve ardından kurulan MNP-MSP çizgisiyle başlatalım.
Uzunca ve çileli bir siyasi yolculuğu oldu Saadet Partisi çizgisinin…
Temsil ettiği değerler ile tanındı o çizgi.
Erbakan ‘‘Önce ahlak ve maneviyat’’ diye belirlemişti partisiyle temsil edilen ilk değeri…
Şimdilerde SP’nin lideri olan Temel Karamollaoğlu da değerler odaklı bir siyasi anlayışı sürdürüyor.
Oyunu Saadet’ten esirgese bile onun temsil ettiği değerlere saygı duyan geniş bir kitle olduğu da biliniyor.
Acaba Oğuzhan Asiltürk Kıbrıs seferine kendisini de davet eden iktidar sahiplerine Saadet Partisi sözcülerinden işitmeye alıştığımız değerleri ve doğru siyasi tavırları hatırlatmış mıdır?
Belki hatırlatmıştır, belki de hatırlatma fırsatı yakalayamamıştır.
O gezide yaşanan birliktelikte, doğrular ve yanlışları iktidar sahiplerine söyleme fırsatı bulamamış olsa bile, bu yakınlaşmanın başka vesilelerle devamı halinde, onları ifade etmek için yeni fırsatlar da çıkabilir Asiltürk’ün önüne.
Böyle yakınlaşmaların yakınlaşan açısından taşıdığı sakınca, birlikteliklerin belli kesimlerde meydana getireceği beklentilerin gerçekleşmemesi ihtimalidir.
Mesela ben, iktidarın bazı temel sorunlarda izlediği politikaların yanlış ve bu sebeple de ıslah edilmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için, uzunca bir süredir, Külliye’de çeşitli unvanlar taşıyan insanların bildiklerine inandığım gerçekleri karar vericilere aktarıp aktarmadıklarını hep merak eder dururum.
İzlenen politikalar onlar uyardıkları halde mi yanlış, yoksa kimse ses çıkarmadığı için mi yanlışlar yapılıyor?
Şimdi karar verici merci ile yakın bilinenlere bir de SP’li Oğuzhan Asiltürk eklenmiş oldu; bu günden itibaren uygulanan politikalarda onun etkisinin ne olduğu da merak konularım içine girecek doğal olarak.
Acaba dünkü yeni yakınlaşma sonrasında ülke politikalarında herhangi bir değişiklik söz konusu olacak mı?
Kıbrıs’a ‘büyük müjde’ olarak sunulan, adanın bir kaç yüz bin nüfuslu halkının onca sorunu arasında yer aldığını daha önce hiç duymadığımız Külliye inşası niyetiyle ilgili Oğuzhan Asiltürk bir uyarıda bulunmuş mudur?
Kıbrıs’ın bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ‘‘Devletin itibarı binaların ihtişamıyla olmaz’’ eleştirisine benzer bir uyarıda?
Onun yerine bu ziyarete Temel Karamollaoğlu katılmış olsaydı bu konuda gerekli uyarıları -hatta daha fazlasını- yapardı sanırım.
Geçen seçimlerin hemen öncesinde Karamollaoğlu’nun ne kadar etkin olduğunu gördük; diğer partilerin liderleriyle yakın temasları onların politik tavırlarını değiştirecek kadar önemli sonuçlar doğurmuştu.
Herhalde Saadet tabanı Oğuzhan Asiltürk’ten de, iktidar partileriyle görünür bir hal kazanan yakınlaşmasının, onlarda da tavır değişikliğine yol açmasını bekleyecektir.
Kamuoyu da bekleyecektir.
İlk gün öyle bir izlenim alınamadı.
ΩΩΩΩ
Kimseyle soysop tartışmasına girmem, itse it kurtsa kurt; döner bir gün aslına!
İsmiyle cismi uyuşmayan hatta tam tersi insanlar vardır; ismiyle müsemma olmak da şart değildir..
Oğuzhan demekle ya da asiltürk soyadı almakla öyle olunmuyor yani; çerkezoğlu veya arapoğlu soyadı verilmiş diye de kimse türklükten çıkmaz!
Nasıl fethullah diye isim alıp sonra da truva atı olunduysa, nasip…
Tam bağımsız büyük türkiye idealine omuz verebilecek tek bir lgbtli bile olsa başımızın üstünde yeri var;
ama zillet ittifakına oy veren, sözüm ona dinci geçinen bu sofu takımına allah muhtaç etmesin!
Öyle ki bunlardan gelecek oylar, birçok yurttaşımızı da da tiksindirip kaçırır neuzubillah…
Kibir her zaman insanı sırtından değil alnından vuran bir silahtır. Zamanında Demirel demiş ki….
Ulan arkadaş Ecevit halk çocuğu…
Erbakan islam çocuğu…..
Türkeş Türk çocuğu…
Lan biz o. Çocuğumuyuz. ..
Demiş… Hepsine Allah rahmet eylesin….
Siyaset bu insanların hoş görü ikliminde böyle yapılırdı… Şİmdi ise senin gibi düşünmeyince zillet… İllet… Hain…. Olmaz arkadaş… Demokrasi uzlaşma birlikte yaşama sanatıdır…. Kutuplaşmada en çok kaybeden memleket olur… İnsanımız olur….
Saadet seçmeninin Asiltürk’ten bir beklentisi var mıdır?
Karamollaoğlu ndan ne gibi bir beklentisi var?
Bu soruların cevabını Saadet seçmeni biliyor da, muhterem medya yazar gazetecilerimiz biliyorlar mı acaba?
Saadet seçmeni eskiden şunu isterdi şimdi artık kelimelerin bir anlamı var mı? 🙂
İktidar partisi iktidardayken, yandan gelen ise yanında dururken 1-2 yavru parti doğurmuş!
Yavru vatana inerken uçaktan iki tecrübeli siyesetçi iniyor kolkola!
Neyini öğrenmeye çalışıyon daha?
(İnşallah yavru sarayın her 10 metre yükselmesi sırasında kokteyl verirlerde…)
Yahu Fehmi Bey bunları yazıyon da insan bir düşünür diğil mi, ya bu “FETÖ’nün” işine yararsa? Ya buna FETÖ metö ne bilem birşey karışırsa. Yazdığınız şeylerin ülkeye ne kadar büyük zarar vereceeni hiç düşünmezmisin? Allah aşkına bu ne aymazlık, insan bir düşünür ya! Bu sitede o kadar uyaran uyanık arkadaşları da okuman mı? Ya da hadi iktidar partilerini dinlemiyon bari muhalefetteki duyarli gardaşları dinlesen ya.
Sayın her günlük misafir
Yav arkadaş birgün de hep aynı şeyi düşünmesen,biraz daha farklı şeyler düşünmeye çalışsan. Ne biliyim belki beyninin gri hücrelerinde bir kuvvetlenme,bir canlanma olur,hayatı daha renkli görmeye başlarsın,böyle sisler puslar dumanlar altında her yeri bahar görüyor olmazsın
Milliyet , 10 Mart 2012 – SAADET’te ” ERBAKAN’ın Mirası” rahatsızlığı – “Asiltürk, 11 Eylül’deki toplantıda şunları söyledi: “Erbakan Bey zeki bir kişiydi, borçlarının evlatlarına kalacağını bildiği için davaya ait bütün taşınmazları oğlunun ve damadının üzerine kaydetti. Ben de vefatından sonra damadı Mehmet Altönöz’ü çağırıp bu borçları ödemelerini söyledim. Çünkü istihbarattan bana gelen bilgilere dayanarak, hangi bankada ne kadar hesapları olduğunu belirttim. Bu olaya Recai Kutan, Ahmet Tekdal ve Fehim Adak da şahitlerimdir. Biz daha çok şeyler biliyoruz, ama bunları şimdilik saklıyoruz. Siz yine de bu konuları dışarıda konuşmayınız.” Bu haber ASİLTÜRK’ü daha iyi tanımaya yardımcı olabilir sanırım.
CHP ve İyi Parti kendi cüsselerini ve sıkletlerini biliyorlar. İddialarını hayata geçirmek için HDP’ye ihtiyaçları var. HDP yetmez, Saadet’le birlikte yol yürümek zorundalar.
Ama yine olmuyor.
Bu yüzden Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Mustafa Sarıgül, hatta Muharrem İnce’ye de mecbur, hatta mahkûmlar. Hep birlikte yan yana gelmeleri halinde bile sonuç alıp alamayacakları belirsiz.
CHP ve İP net ve mert bir şekilde değerlendirme yapmıyor. Bu konuda en net olan, beğensek de beğenmesek de yine HDP. HDP’li Fatma Kurtulan, TBMM’de İyi Parti sıralarına dönüyor. “Burada HDP’nin oyları ile oturuyorsunuz” diyor. “Birlikte, el ele, kol kola geldik buraya” mesajını veriyor. İyi Partililerde çıt yok.
HDP’ye Türk kökenli seçmen de oy verdi. Geçen seçimde yürütülen “Her CHP’li aileden bir oy da HDP’ye” kampanyası unutulmasın.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “HDP’nin Millet İttifakında yer almak gibi bir çaba içinde olmadığını” söylüyor.
Tam bir çadır tiyatrosu!
Hdp siz Millet ittifakı bir hiç. Hdp onlar için cepte olduğu için Saadet partisinin tavrı millet ittifakı için önemli, iki gündür Oguzhan Asiltürke saldırmalarının sebebi belli.
Bu arayışlara gerek yok bence. Her iki koalisyon birer aday çıkaracak diye bir şart da yok. Birden fazla aday olmalı bence. Çünkü iki tur var. En iyi iki aday sona kalır. Onlardan da iyisi ve tercih edileni seçilir bu kadar basit. HDP kendi adayını çıkarır. Sonra ikinci turda birisini tercih ettiğini söyleyebilir yada seçmenini tamamen serbest bırakabilir.
Cumhur koalisyonu bitti artık. Son yerel seçimlerde kaybettiler. İstanbulu kaybeden Türkiye’yi kaybeder diyerek de tescillediler sonucu. Daha neyi konuşuyoruz ki?
Bu kadar ekonomik yıkım, yavru vatana kadar yolsuzluklar, tam takır hazine, millet işsiz aşsız, bir de seçim kazandıkları hayalini mi görüyorlar. Geçti artık. Kendilerine yer yapsınlar. Man adasına mı, Londra’ya mı artık. Ama yolsuzlukların hesabı sorulacak. Kaçmak yok.
Euzu billa himineşşeytane ve siyasete..
.. Demişler… Düne kadar cumhur ittifakı dışındalar zillet illet dalalet ve hatta ihanet içindeydiler… Noldu şimdi önce Akşener… Görüimesi şimdi SP Liler ile kol kola..
Şayet 50+1barajı seçim öncesi geçileme garanti olmaz ise Sanırım HDP oylarını almak için Demirtaş hapisten çıkar HDP kapatılmaz. ..
Veya siyasi yasaklar aza indirgenir.
Ey yüce 50+1 sen nasıl bir kutsal sayısın ki siyasetin iç yüzünü biz sıradan insanlara gösteriyorsun….. Siyaset eskiden beridir böyle ülkemizde.
.. Dün dündür bugün bu gündür. … Siyasetin erdemli insanlar tarafından yapıldığı bir dönemde neler olur..
Eşitlik -adalet-refah-gelişmiş kültürel zenginliği olan bir Türkiye olur. ..
Umut bazen düşüncenizdeki tedavisi olmayan şizofronik durumdur.. Galiba tıbbi tedaviye ihtiyacım var
.
Ferhan Şensoy’un oyunlarını Atatürkçü, Cumhuriyetçi sosyalist arkadaşlarımla izledim fakat su oyununu izlememiştim. bunu izleyince Farhan Şensoy hakkında bütün önyargılarım kayboldu. oyunun bu günkü konuyla da alakalı en çarpıcı cümlesi şu: “asker arkadaşım şerif, o kanunların koruyucusu oldu ben ise kanun tanımaz biri oldum fakat bu durum hiç bir zaman dostluğumuza engel olmadı”.
Watch “Üç Kurşunluk Opera | Ortaoyuncular 1995” on YouTube
https://youtu.be/6jDkWmDWKt8
Malum saadet zincirinin genelmerkez binası f.erbakanın açtığı dava neticesinde haciz yoluyla boşaltılmıştı; ister misiniz şimdi daha kıbrıstan önce bu partimizin şanına yakışır bir yönetim binası hemen ayarlanıversin ankarada?
Hadi hayırlısı…
Üstadıma muhalif görünmek istemem ama Oğuzhan Asiltürk’ün Erdoğan’ın koltukaltında görünmesi gayet normal geliyor bana. küçümsemek için söylemiyorum sonuçta Oğuzhan Asiltürk kim? 75-77 yıllarında rahmetli Türkeş, rahmetli Erbakanın yardımcılığını yaptıkları iç işleri bakanı, itü inşaat mezunu yani adam inşaatçı başka.. Malatyalı bir siyasetçi. görüntüde malatya cumhuriyeti ile rize cumhuriyetinin birleşimi olan Erdoğan cumhuriyeti var.
yani Oğuzhan bey’in öne çıkan mühim özellikleri; Malatyalı, inşaatçı, eski iç işleri bakanı he bir de siyasal islamcı olması budur yani. yok milli görüşün fikri belkemiğiymiş, yok Temel Karamollaoğlunu partiden tasfiye edecekmiş, yok saadet partisini cumhur ittifakına katacakmış, ne yaparsa yapsın. Erdoğan saadet partisini cumhur ittifakına katmayı kafasına koymuşsa her türlü yapar bunu. saadetliler arasında 9 maaşlı bürokrat haberlerini görünce ağzının suyu akan bir çok insan vardır.
Watch “Maaş – Güldür Güldür Show 273.Bölüm” on YouTube
https://youtu.be/y898abkHfFs
muhalefette bir kendi farkını ortaya koyma yarışı, ve bu yarışın da cumhur ittifakına hizmet eder bir hali var. Erdoğan burayı kaşıyacaktır. muharrem ince garantili ihalelere muhalefetin tavrını kendi farkını ortaya koymak için kullanıyor. Ali Babacan da muhalefetin göçmenlere tavrını Erdoğan cephesinden cevapliyor sanki konuşacak başka konu kalmamış gibi. her yerden akın eden afgan göçmen kafilesi görüntüleriyle bayramlaşmaya koşan suriyeli göçmen kafileleri görüntüleri akarken sırası mı bunu konuşmak. bu da, zaten canı burnunda milletin “kardeşim madem Erdoğan gibi düşünüyorsun neden AKP ‘den ayrıldın, kalsaydın ya orda” tepkisine neden oluyor.
Uzmanlardan Afgan göçmenler için çağrı: Uluslararası sorumluluk devreye sokulmalı
https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/uzmanlardan-afgan-gocmenler-icin-cagri-uluslararasi-sorumluluk-devreye-sokulmali-1854077
niye yazdım bunu? ortada yılların birikmiş cürümleri ki en büyük cürüm 15 temmuz ve sonrasında keyfi uygulanan hukuksuzluklar, eşkıyanınlar bizzat devlet eliyle estirilen terörce eylemler. bunlar saadetlilerin gözünü açmadıysa başka ne açabilir. bu suçlar birilerine fatura edilecek kime fatura edilebilir? iş başında kim varsa ona tabiki. kendi düşen ağlamaz. bile isteye düşene merhamet edilmez.
Diyorsun ki ” kendi düşen ağlamaz. bile isteye düşene merhamet edilmez.”
Sonra da bilerek ve isteyerek cemaatin savaşına katılan ve cemaatin savaşına destek veren Fetulahın kullarına devlet merhamet etsin. Bu ne yaman çelişki
cemaat kimseyle savaşmıyor kardeşim. sizi fena kandırmışlar.
aşağıdaki cevabına karşılık: aklını ak partiye sattığı için akılsız kalan fatih! şu habere bir bak;
https://twitter.com/Adalet_Umudum/status/1418043898249744385?s=09
15 temmuz sürecinde fetöden tutuklanmış savaş pilotlarını hapisten çıkartıp fırat kalkanı harekatında f-16’ları teslim edip savaşa göndermişler.
sizinle savaşan insanlara bombalar yüklü savaş uçağı mı teslim ediyorsunuz yalancı iftiracı seni.
Edilmemeli de…
size laf anlatılmaz da ben gene de söyliyeyim. cemaat intikamcı bir topluluk değıl, onların böyle bir düşünceleri yok. onlar kim olursa olsun isterse zalim olsun adalete dönmeleri için dua ederler sadece.
ben tarihten bahsediyorum, tarih daima hükmünü icra etmiş, zalimlere cezalarını vermiş. emniyet ve yargıyı dolduran mhp ve vatan partili kadrolar zalimlerin cezalarını vermesi için yeter. Gülen cemaatini ALLAH bu işlere bulaştırmasın.
Diyorsun ki” tarih daima hükmünü icra etmiş,”
Gülencilerin durumuna bakılısa tarih Gülencilere cezasını kesmiş. İlahi adalet yerine gelmiş.
Diyorsun ki “Cemaat kimseyle savaşmıyor kardeşim, seni fena halde kandırmışlar”. Baran ya sen tam olarak cemaati bilmiyorsun, ya da doğru söylemiyorsun. Bana göre sen cemmati tam anlamıyla bilmeyen kesimsin.Senin ifadenle “kendi düşen ağlamaz”.
Sana bir soru. Cemaattekilere söylenen “uhud savaşındayız tepeleri terketmeyin” talimatını duydun mu duymadın mı?
Diyorsun ki cemaat intikamcı bir topluluk değil, derler ya sen onu babamın külahına anlat.3-4 senedir yurt dışına kaçanların sosyal medyadaki yayınları sana cevap olur. Ya da burada yazan 2-3 yorumcunun yorumlarını okumak yeterli(sen dahil)
Diyorsun ki” cemaattikiler sadece adalete dönmeleri için dua ederler. ” Fetulahın meşhur duası neydi. ” ”Allah onların evlerine ateşler salsın, yuvalarını yıksın, birliklerini bozsun, duygularını sinelerinde bıraksın, önlerini kessin, bir şey olmaya imkân vermesin.”
Hoşgörülü, muhabbet fedaisi, diyalog insanları, kapılarından siyaset girmeyen abideler.
Boşuna dememişler uzum üzüme baka baka kararır diye .AKP de ülkenin çapsız beceriksiz muhalefetine uymaya başladı.
Kıbrıs’a elektrik mi lazım kulliyemi?
Tanınma mi lazım millet bahçesi mi.
Akp gerçek gündeme don lütfen ülke sıkıntıda eften puften şeylerle uğraşacağına işsizlik ve enflasyona odaklan Bunları da altetmenin ön koşulu hukuk refor mu .
Eğer biraz daha geç kalırsan atı alan Üsküdarlı geçecek
Ahmet bey “işsizlik ve enflasyona odaklan”mak önümüzde ne gibi hukuki engeller vardır?
“Bunları da altetmenin ön koşulu hukuk refor mu .” buyurmuşsunuz da; biraz açar mısınız?
Yani eve elektrik, su, doğalgaz bağlatmak için filan da mahkeme kararı mı isteniyor, nedir sorunlarımız?
**Yabancı sermayenin gelmesi için hukuk lazım
**Yerli sermayenin yatırım yapması için hukuk lazım.
**İhalelerin fizibl ve uygun şartlarda yapılması için hukuk lazım.
**Devletin tek kurusunun boşa harcanmamasi için hukuk lazım.
** Mahşerin 5 atlisinin aldığı ihaleleri denetlemek için hukuk lazım.
Velhasıl hukuk her dönem herkese lazım.
Yarın iktidar kaybedildiğin de hesap verirken yine hukuk lazım
Bir garabet yaşanıyor.
Erdoğanın açıklaması:
“Nasıl ki Amerika’yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban bu görüşmeleri Türkiye’yle çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye, onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum”
Sizi bilmem ama bizim inancımızla çok ters yanı var.
Teröristlerle nasıl inancımız bir olsun?
Müflis esnaf ne yapar?… İlk önce eski veresiye defterlerini karışrır… Onun hesabı Cumhur ittifakıda öyle yapıyor…. 50+1 barajını aşmak için son atışlar…. E hesabını bilmeyen kasap misali ….
Ecevitin Müjdesi yanında, bu müjde çok soluk kalır.
Ecevit’in müjdesi
Kıbrıs Türklerine en büyük müjdeyi 20 Temmuz 1974 günü, sabah saat 06.10’da dönemin başbakanı rahmetli Bülent Ecevit şu sözleriyle vermişti:
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtı başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz. Bu karara ancak politik ve diplomatik yolları denedikten sonra mecbur kalarak vardık.”
Dönemin başbakanı, CHP lideri rahmetli Bülent Ecevit, 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta Yunan-Rum paramiliter ordusu EOKA-B lideri Nikos Sampson’un Kıbrıs Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’a karşı yaptığı ve Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakını amaçlayan darbeye karşı, koalisyon ortağı, MSP lideri Necmettin Erbakan’la birlikte Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçekleştirdi.
Kıbrıs Türkleri özgürlüklerine kavuştular. Bu harekât sayesinde 47 yıldır özgür ve güvenlik içinde yaşıyorlar.
Osman aga, sen bu iddianı bi de kıbrıstakilere anlat bakalım:
“Kıbrıs Türkleri özgürlüklerine kavuştular. Bu harekât sayesinde 47 yıldır özgür ve güvenlik içinde yaşıyorlar.”
Ne diicekler acaba?
şimdi tam zamanı, sen bir soruver kıbrıslılar ne diyecekler biz de öğrenelim gayret bey.
sen kıbrıs davasının sembol ismi rahmetli Rauf Danktaş’ın yıllarca kullandığı hükümet binasınına gecekondu muamelesi yaparak millatin gözünde küçültmeye çalış, kıbrıs sorununu barışçı yollarla çözümüne çalışan cumhurbaşkanını seçim hileleriyle seçim dışı bırak. sonrada kıbrıslıları maraşı açma, KKTC ismini Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak değiştirme vadiyle beklentiye sok, dsp başkanıyla asiltürkü de yanında götürüp sanki yeni bir fetih yapmış gibi insanların seklentilerini artır, sonra da müjdeler olsun size külliye yapacak de.
şimdi cesaretin varsa sen sor bakalım, türk gördüklerinde kırmızı görmüş boğa gibi saldırmıyorlar mı? seçim kazanacaksın diye değer mi milleti kandırmaya.
Siyasette yirmi dört saat çok uzun bir zamandır.
-Artık siyasette kırmızı çizgi yoktur sadece çizgi vardır.
-Güvenirlilik konusunda siyasilerimiz her zaman en başta yer almaya devam ediyor tersinden.
-Siyasi partiler arasında görüş farkı neredeyse kalmadı.
-Bir gelenek olan hatasını kabul etme durumu siyasilerimiz çok iyi bir performans ile devam ediyor.
-Siyasette Hata gelin adayı olmuş, damat adayı patlaması olmuş.
-Hatasız kul olmaz siyasilerimize söylen miş söz.
Kazanda haşlanmaya atılan kurbağalardan biri olarak piştiğimizi çok yakında anlamaya başlayacağız gibime geliyor. Bu kadar absürtlük, peş peşe olması hiç hayra alamet değil.
Bir siyasetçi, hanımıyla birlikte ölmeden önce son defa hacca gitmeye karar vermiş. Şeytan taşlama esnasında ; önce küçük küçük taşları atan hanımı , gittikçe heyecanlanmış ve daha büyük taşları , derken iyice aşka gelerek en kocaman kocaman olanları atmaya başlamış.
Hanımının bu işe iyice kendini kaptırdığını gören siyasetçi nihayet duruma müdahale etmek gereğini duymuş ,
– Yahu hanım yapma etme , kendini helak edeceksin ! Hem bizim de siyasi hayatımız henüz devam ediyor . O kadar öfkelenip kırıcı olmana gerek yok , biraz sakin ve anlayışlı ol ; yani senin anlayacağın bu şeytan daha bizim çok işimize yarayacak , ona göre ..!
Toplumumuzda siyaset denince , insanların aklına her türlü ahlaksızlığın gelmesinin sebebi işte budur !
Selamlar ,iyi günler
2023 Türkiyenin var olma mücadelesinin en önemli temel taşıdır. Türkiye ya Erdoğan ile var olacaktır ya da Kılıçdaroğlu ile tekrar eski yok hükmüne döndürülecektir.
Türkiye’de genel olarak toplumsal bir ahlaki düşüklük mü var acaba diye düşünmeden edemiyorum.
Peker yıllarca itinayla saklanan bir gerçeği ifşa ediyor. CHP’nin adamı Akp’ye transfer oluyor, yolsuz bir dolandırıcıdan süper bir araba altına çekiliyor, tepelerde danışmanlık yapıyor. Bu rezaletler internetten gazetelere taşmış haber yapılıyor.
Fakat tık yok. Herkes yokmuş gibi davranıyor bu olay için. Adam danışmanlığa ve muhabbete devam. Toplumda zaten hiç tık yok, ölü numarası yapıyor herkes.
Valla böyle bir memleket az bulunur. Her türlü naneyi ye, olmamış gibi yola devam. Utanç verici desem, utanan kim. Korkusuz resmen bunlar (SBK) ve korkmaz (Karaca). Bu millete de böyleleri yakışır. Böyle devam.
Bu Pegasus skandalını ortaya çıkan projenin detaylarını okuyunca gerçekten bu batı medyasına bir kez daha şapka çıkarıyorsunuz. Proje aylarca sürüyor. Dünyanın çeşitli yerlerinden 17 haber kuruluşu, 80 gazeteci çalışmış. Ortaya çıkardıkları skandalın detayları korkunç. Böyle bir gazeteciliği bizim gibi ülkelerde göremiyorsunuz tabii ki. Olmaz da.
Bizde mafya babası Peker her biri ayrı bir skandal olan bilgileri tane tane veriyor. Bizim medya ahalisi de bu skandalları papağan gibi tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyorlar. Yahu oturun bir araya gelin bir proje de siz yapın. Hiç mi kafanız çalışmıyor, hiç mi eliniz kalem tutmuyor, hiç mi birazcık zekanız heyacanınız yok. Bu kadar mı sefilsiniz.
Peker ta Dubai’lerden haber salıyor. Bakın bu Beştepedeki danışman, bir kaçak dolandırıcının verdiği arabayı kullanıyor. Peşine ne basın, ne savcılar, ne amiri kimse düşmüyor. Tellal, tamam ben zaten o arabayı iade edecektim diyor geri veriyor. Sonra? Hiç bir şey.
Kimse sormuyor sen Cumhurbaşkanının en yakınındaki bir danışman olarak hangi hizmet karşılığında bir dolandırıcıdan böyle bir kıyak alıyordun? Hangi bilgileri satıyordun? Bir şey olmamış gibi muhabbete devam. Bu mudur yani?
Valla bu ülkenin cidden çivisi çıkmış. Medya medya değil, hukuk hukuk değil. Şikayet edecek kimse de kalmadı. Yerseniz yemezseniz diyorlar. Sahipsiz bir ülke böyle. Rezaletin daniskası.
Tamam saray park falan ihraç etmeye başladık. Bu da bir şey. Ülke bir şey ihraç etmiyor diye yerinmeyeceğiz artık.
Ancak orada durmasın bu iş. Şu ihtiyaç fazlası danışman ordusundan bir kısmını da ihraç edelim lütfen yavru vatana. Yavru mavru ama o da bir devlet işte, neyi eksik. Devlet nasıl olur, görsün dünya alem.
Ayrıca valla biz beslemekten yorulduk bu sürüyle danışman ordusunu. Biraz da yavrular beslesin. Yetti gari.
Önce ilana çıkalım derim. Bu danışman ordusunun listesini göremedim sitede. Adları, sanları, CV’leri, eğitimleri, ve tabii memleketleri (Karadeniz uşakları ağırlıktadır elbet), ne yerler ne içerler neye binerler. Dünya şöyle bir görsün ne cevherler var bizde değil mi?
Şimdiye kadar kimlerden oluşur bu danışman ordusu bilemedik. Bir Karaca’yı öğrendik Peker’den. Daha önce Baykal’a hizmetlerini sunarmış. Arabasını SBK vermişmiş. Şimdi geri almış. Bu çocuk neye biner şimdi yazık değil mi? Bunu mesela yavru vatana ihraç edelim, hizmetlerinden biraz da onlar faydalansın. Hem orada bu muhabbet işleri çok diyorlar. Yavru vatan hizmetsiz kalmasın.
Valla bu ülkenin çivisini çıkardılar, yavruya da aynı muameleyi çektiler yıllarca. Ben o yavru vatanda olsam bir dakika durmam.
Anavatana buyursunlar ender bey, hepi topu 60km.
Yoruma kapalı.