Amerika yapar, faturasını biz öderiz.. Bu üçüncü kez ve fatura yine bize çıkabilir…

23
Reklam

Dün akşam oynanan Fransa-Türkiye milli maçını izleyenler görmüştür: Fransa 1-0 önde giderken bitişe doğru bir gol bizden gelince, oyuncularımızın hepsi Türklerin bulunduğu tribünün önüne kadar gidip asker selamı verdiler…

Milli takım oyuncularının çoğu Avrupa takımlarında oynuyor ve kulüpleri futbolun siyasete alet edildiğini öne sürüp sosyal medyada bile asker selamlı fotoğrafını yayınlayan oyuncularına iyi gözle bakmıyor.

Takımdan ayrılmaya zorlanan oyuncular oldu.

Dün gece o selamı veren genç oyuncular kariyerlerini olumsuz etkilemesi pahasına cephedeki askerlere destek görüntüsü vermekten kaçınmadılar…

Bir hafta boyunca, bütün ülke, hatta yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız da, milli duygularını en kuvvetli biçimde dışa vurup duruyor.

Dayanışma görüntüleri elbette benim hislerimi de okşuyor; ancak ben öncü askeri birliğin Suriye sınırını geçtiği ilk dakikadan itibaren, her gün gücü biraz daha artarak içimden gelen “Aman dikkat” sesinin etkisi altındayım.

Evet, şimdi de, ilk günden itibaren yazılarıma da yansıttığım üzere, oyuna gelebileceğimiz endişesini taşıyorum. 

Bu üçüncü denemeydi ve bu defa oldu

Reklam

Cumhurbaşkanı Turgut Özal, 1990’da, Saddam Hüseyin’i devirmek üzere askerleriyle bölgeye gelen ABD’yle birlikte Irak’a girilmesini arzu ettiğini belli ettiğinde yazılarımla onun bu isteğine karşı çıkmıştım.

[Baba Bush Bağdat’a yaklaşan ABD ordusuna son anda “Dur” dedi ve Türkiye’yi müdahalesinin artçı şoklarıyla başbaşa bıraktı. 500 binden fazla göçmen, Çekiç Güç, vs.]

O heves 2003 yılında yeniden depreşti; ABD 11 Eylül’ün (2001) arkasında Saddam Hüseyin’in olduğunu -yalandı bu-, Irak’ın elinde kitle imha silahları bulunduğunu -bu da yalandı- ileri sürerek yeniden bölgeye asker göndermeye karar verdiğinde Türkiye’yi de yanında görmek istemişti; bu isteğini gerçekleştirmek için Meclis’e sunulan 1 Mart tezkeresine (2003) en sert muhalefet edenler arasında yer almıştım.

[Irak’a müdahale Türkiye olmaksızın gerçekleşti. Saddam yerinden edildi. O gün bugündür Irak ‘haydut devlet’ muamelesi görüyor. Oğul Bush’un başa açtığı o müdahalenin sonuçlarının faturası büyük çapta yine üstümüze kaldı.]

İşin açıkçası şimdiki operasyona askerlerini çekme kararıyla yeşil ışık yakan ABD başkanı Donald Trump’a güvenmiyorum. Hem de Baba Bush ile Oğul Bush’a güvenmediğimden çok daha fazla…

Yalan onda, aldatmaca onda…

Hiçbir ölçüsü yok Trump’ın. Bu olayda da bir yandan “Türkiye istediği için askerlerimizi çekiyorum” derken, aynı mesajı içerisine, hem de kendisinden ‘eşi benzeri bulunmaz bir bilge’ diye de söz ederek, “Koyduğum çizgiyi aşarlarsa ekonomilerini mahvederim” tehdidini yerleştirmeyi de ihmal etmiyor.

ABD’deki meslektaşlar her konuşması ve attığı Twit sonrasında söyledikleri ve yazdıklarında nelerin doğru nelerin yalan olduğunu takip ediyorlar; Beyaz Saray’da oturduğu üç yıl boyunca ağzından ve cep telefonundan çıkan yalanlar binleri buldu.

Reklam

Bir devlet başkanının yalana başvurması kabul edilebilir mi?

Trump’ın şu sıralarda tek bir takıntısı var: Gelecek yıl yapılacak başkanlık seçiminde yeniden seçilebilmek… Bunun gerçekleşmesi için yapmayacağı hiçbir şey yok…

Şu sıralarda ABD kamuoyu Kongre’de Trump için açılacak azil soruşturması konusuyla meşgul. Soruşturma açılmasını zorlayan yine bir devlet başkanına yakışmayan davranışları Trump’ın: Ukrayna’nın yeni seçilen başkanına, “Ülkene 400 milyon dolarlık askeri yardımı hemen yollarım, ancak bir şartım var: Seçimde rakibim olacak siyasetçinin oğlu Ukrayna’da bir şirketle irtibatlı; onun hakkında babasını rezil edecek pislikler bulmalısın” anlamına gelen şeyler söylemiş telefonda.

Galiba benzer bir ricayı, bu defa imzalaması beklenen ticaret anlaşmasını çabuklaştırma karşılığında, Çin devlet başkanına da iletmiş…

Rusya’dan, yine gelecek yıl yapılacak seçimde, kendisine yardım gelmesini beklediğini de belli ediyor.

Yardım gelecekse kendisi de Rusya’ya yardım etmeli değil mi?

Şu sırada, Amerikan kamuoyu, Trump’ın Suriye’den askerlerini çekme kararının ilk sonucu olarak, bunun Rusya’nın bölgede güçlenmesine yaradığını konuşuyor.

Türkiye’yi tercih ettiği için değil, Rusya’nın gücü artabilsin diye Türkiye’nin önünü açmış Trump

[Şam rejiminin gözü iki başkentte: Tahran ve Moskova’da… Önce Tahran, sonra Moskova. Ancak Trump’ın yol açması sonrasında bu sıra değişti. PYD/YPG yapılanması zora düşünce Esad bölgeye ordusunu yardımlarına gönderdi; hangi başkentten onay alarak yapmıştır bunu?]

Yaptırımlar kapıda, ya askerler de geri dönerse…

Öyle veya böyle; şu sırada olanlar Trump’a güvenmeyenlerin haklı çıkmakta olduğuna işaret ediyor. Partisinin öndegelenleri Türkiye’ye ağır yaptırımlar getirmek için olağanüstü bir çaba gösteriyorlar; Trump en yakınlarından sayılan kendi partisinden Lindsey Graham’a ulaşıp “Ne yapıyorsun, yapma” deme zahmetine katlanmadığı gibi, kendisi de Kongre’ye sunulacak yaptırım karar tasarısından daha az ağır olmayan başkanlık kararnamesine son şeklini vermekle meşgul.

[Graham tasarısına ‘savaş suçu’ iddiasını da ekliyor; belki Trump da kararnamesine…]

Ekonomiyi mahvedecekti ya, işte onu sağlayacak kararnameYe…

ABD’nin çekildiği yerlere yeniden ve daha fazla sayıda asker göndermeye hazırlanıldığından da söz ediliyor…

Yenilenecekse, yeniden asker gönderme kararını yine Trump verecek.

Peki, öyle bir durumda, futbol sahalarına kadar duyguların yansıdığı Türkiye ne yapacak?

ΩΩΩΩ

Reklam

23 YORUMLAR

  1. “insanlardaki akıl tutulmasını görünce şaşırıyorum” bile diyemiyorum, çünkü türkiyede aklın hiç özgür olduğunu görmedim.
    bu durum, aklı tutan unsurları tekrar gündeme getiriyor.
    ideolojiler bu unsurların başında geliyor. devlet tapınmacılığı bir başka unsur. kendimizi melek, başkalarını şeytan görmemiz bir başka unsur. ne halt yersek yiyelim iyi olmamıza halel gelmemesi ise aklıma gelen bir başka unsur.
    – biz bunlardan kurtulmadığımızda bilim ve teknolojide ilerleyemeyeceğimiz gibi, açık, net durumları bile kavrayamayacağız, ki şu anda olan da birebir bu.
    – suriye olayının ahlaki, vicdani, insani boyutunu vazgeçtim, olayın kar-zarar muhasebesini bile yapamıyoruz. tıpkı temel gibi; “ne birisi hepsi yanlış” modundayız.
    – böyle bir kafanın duvara toslamaması, sadece olasılık hesaplarında mümkün olur, yaşamın gerçek pratiğinde değil.
    – kafamızı duvara her toslamamızın sadece necip fazıla faydası var: “eğer ders alınsaydı, hiç tekerrür eder miydi tarih” dizelerini yine her tarafa yazıyoruz.

  2. ABD yi suçlayan yorumcular’a.
    Trump’in seçim kampanyalarıni hatirlamlarinda fayda var.
    2016, AKP ve top yekün destekcileri Trumpi desteklediler, hemde para vererek.
    2018 de gene Rahibi kullanip Türk ekonomisini batirarak Trump a detek verdiler.
    Suriyeye girme olayide gene Trumpa destek verip azlindeki süreci hem dünya hemde ABD gündeminden düşurmek için.

    Madem vatani bu kadar çok savunmaya hevesli iseniz! 24 saat havuzu okuyup dinledikce kahramanlik nareleri atacağiniza siz gönullu olarak askerliğe muracaat edin. Nasıl olsa 20 yaşlarindaki erlerden daha tecrubelisiniz dir. Siz gidin suriyede savaşin. Burada veya ortalikta bağirmakla dünyaya meydan okumakla ne kimseyi korkuturabilirsiniz nede inandira bilirsiniz.
    Ha Okcularide yaniniza almayi unutmayı.
    Öğle Kapatilan hava limaninda hava atmakla olmaz, beraber gidi çete savaşı verinki kimin daha çok vatan perver olduğunu gosterin.

  3. Suriye harekatını zorunlu görmekle birlikte çok tedbirli olmak gerektiğini düşünenlerdenim. Zira bunlar çok bilinmeyenli ve parametreleri de sabit olmayıp zamanla değişebilen denklemlerdir. Fakat bir problemi çözmeden de, bazı özellikleri hakkında öngörülerde bulunmak mümkündür.

    -ABD’nin Ortadoğu’daki amacı, İsrail’in güvenliğini kalıcı bir şekilde sağlamaktır. Bu amaçla Irak ve Suriye birbirine düşman üçer ülkeye bölünmek istenmektedir. Taraflar arasında kalıcı düşmanlığın sağlanması için de birbirleri ile savaşıp kan dökmeleri gerektiği açıktır. Bu proje hedefi, ABD liderinin kim olduğundan bağımsız olarak yürürlüktedir. Liderin kimliği ancak bazı taktiklerde dikkate alınacak bir özelliktir ve önemsiz de denemez, fakat strateji kalıcıdır.
    -Rusya’nın hedefi Suriye’de (Akdeniz’de) bir askeri üsse sahip olmak imtiyazını devam ettirmektir. Ayrıca Rusya’nın hala bir süper askeri güç olduğunu bölgeye ve dünyaya kanıtlamak da hedefleri arasındadır.
    -İran ise Şii mezhebinin hinterlandı içinde gördüğü Irak ve Suriye’de etkinliğini geliştirmek istiyor.

    ABD, Rusya ve İran en başından beri kendi stratejik hedefleri doğrultusunda davrandılar. Türkiye de Esad ile başlatılan dostluk sürecinde doğru bir strateji izliyordu. Fakat sonrasında ne olduysa oldu Erdoğan ve Davutoğlu Suriye’de iç savaşın başlamasına yeşil ışık yaktılar. Muhtemelen ABD (o zaman Obama) onları Esad’ın devrileceği hususunda ikna etti.

    Demek ki Türkiye’de bir liderlik sorunu var. Zira Esad devrilir veya zor durumda kalırsa, PKK destekli PYD/YPG hareketinin güçleneceği ve başımıza bela olacağı açıktı, nitekim öyle de oldu. Türkiye’deki esas sorun şu … TV’lerde Suriye sorunu tartışılıyor, bir kişi de çıkıp “Suriye sorununu başımıza Erdoğan ve Davutoğlu bela etti” demiyor veya diyemiyor. Bu şartlarda Türkiye tehlikededir, zira gerçekler dile getirilmiyor. Bahçeli (Avrasyacılar) ise “siz Erdoğan’a bakmayın, ipler bizim elimizde. Ne yapalım Türkiye’de dinci çok, o nedenle Erdoğan’la iş birliği yapmak zorundayız” modundalar.

    Bu Türkiye manzarası, iyi bir manzara değil. ABD’ye güvenmiyoruz tamam da Rusya ve İran’a da güvenip bir yere varamayız. Bu elbise dikiş tutmaz artık yenisini yapmak lazım.

  4. Bu adamın ne manyak biri olduğu daha seçim çalışmaları esnasında belliydi ;buna rağmen seçmenler buna oy verdi ! Demek ki manyak seçmenler orada da var ! Ben asıl şuna yanıyorum : Ne hazindir ki dünyanın bu derece küçüldüğü, adeta içiçe geçtiği ,ortada pek sınırların kalmadığı bir zamanda , bütün dünyayı kucaklayacak ,dünyanın sorunlarına el atacak ,yani insanlığa kucak açacak çapta ,o büyüklükte devlet adamları çıkmıyor ! Bu işi yapması beklenen büyük devletlerin liderleri ise hala ilkel bir zihniyetle kendi bencil menfaatlerinin peşinde koşup duruyorlar ve hiç biri de beş para etmez !

    • Alican o iyice kuculmus ve sinirlari kalkmis ulkeler nerdeymis bilmiyorum ama tuzu kuru memleketler sinirlarini kalinca beton duvarlarla iyice cevreliyor, benden soylemesi..! O birbirine gecmis gibi gordugun ulkeler de evet biri ustte oburu altta olacak sekildeler zaten… Tabii gonul neler istemez; koyacaksin tumunun basina bir kainat imami, gul gibi gecinir giderler ama o ufuk nerdeee..? Dunya 5ten buyuktur diyen devletbaskanimizi da sen begenemiyorsan biz ne yapalim? Istersen guneydeki sevdigimiz ulkeye dogru soyle bir uzaniver en iyisi, rahatlarsin belki…

      • Hayranlarınca asrın lideri denilen bir Türk mantık ilminde çığır açıcı bir buluş yapmış. Adına Trolian denilen bu yeni mantığa göre Dünya 5’ten büyüktür fakat Türkiye 1’den küçüktür.

  5. Mahvetme
    Trump “Türkiye ekonomisini mahvederim.” demiş. Sermaye ile siyaset anlaşmış olmalı. Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokmak ve o burada meşgul iken ekonomik yaptırımlar ile ekonomisini çökertmek. Suriye’de Türkiye aleyhinde hiçbir askeri gelişme olmadığı halde varmış gibi yayınlandı. Türkiye’nin hiçbir ekonomik sıkıntısı yoktur. Türkiye her zaman kendisine yetecek zirai üretimi yapabilir durumdadır. Türkiye’de Dolar 6 değil, 60 TL’ye de çıksa ekonomik dengesini koruyabilir. Türkiye İran ile barışık kaldığı sürece petrol sıkıntısı çekmez. Türkiye Rusya ile barışık olduğu sürece dış ticareti her zaman dengede tutabilir. Türkiye ordusu ile Ortadoğu’da savaşacak bir ordu yoktur.
    Allah Türkiye’ye görev vermiştir. Kur’an’ın öğrettiği ortaklık düzeni ile insanlığa pansuman görevi Türkiye’ye verilmiştir. AK Parti bunu yaparsa üçüncü bin yılın kahramanı olur. Yapmazsa AK Parti gidebilir. Hatta Cumhuriyet yıkılabilir. Türkiye’de başlayan Adil Düzen çalışması, barış düzeni, ortaklık düzeni, İkinci Kur’an uygarlığı, Beşinci İslam uygarlığı dünyaya yayılacak ve üçüncü bin yıl uygarlığı, faizsiz kredileşme uygarlığı olacaktır, ortaklık uygarlığı olacaktır. Bunu kimse değiştiremez. Allah’ın vaadidir bu.
    Beşir Atalay’ın veya Ahmet Davutoğlu’nun ayrı parti kurma yerine bu gerçekleri Erdoğan’a anlatmaları gerekir. Başkanlık istişare kurulunda yer alan arkadaşlarımızın bu gerçekleri başkana anlatması gerekir.
    1- Öncelikle adlarını bile öğrenemediğim tüm terörist gruplar önce aç kaldıkları için oradalar. Sonra hepsi aynı kaynaktan beslenmektedir. Birbirine çatıştırarak onları güçlendirmektedir. Sonunda hepsini bize saldırtabilir. İlk yapacağımız iş teröristlere insanca yaşama imkanını vadedip bizim tarafa geçmelerini sağlamaktır. Onları yüz lojmanlı apartmanlara yerleştirmeliyiz.
    2- Batı ekonomik saldırı ile bizi yere sermek istiyor. Bunun için altın bonosunu çıkarıp herkese iş, herkese aş sağlamalıyız. Dolar’ın değişmesi Türkiye ekonomisine etki etmemelidir. Biz Dolar’ı korumak, onu elde etmekle değil Türk parasını sağlamlaştırmakla meşgul olmalıyız. Türk Lirası’nın önce gerçek altın değerini hesaplayıp halkımıza bildirmeliyiz. Ödemeler Türk Lirası ile yapılacak, borçlanmalar altın bonosu ile yapılacak.
    3- İç ve dış anlaşmazlıklarda hakemlik sistemini çalıştırmalıyız.
    4- Akevler’de oluşturulan ve Süleyman Akdemir’in dünyaya sunduğu İnsanlık anayasası üzerinde çalışmalar yapılarak tüm dünyaya barış getiren düzene insanlığı yönlendirmeliyiz. Akevler’deki Ar-Ge çalışmalarını bütün partiler desteklemelidir.
    Merak edip neler yaptığımızı öğrenmeliler.

  6. Sayın Koru, yazınızda da itiraf ettiğiniz gibi Türkiye nezaman kendisinin geleceği için çok kritik bir karar alacağı zaman siz yazılarınızla ve belkide kişisel dostluklarınızla karar mercilerini etkileyip aleyhte karar alınmasını sağladınız. Kendiniz söylüyorsunuz 1 Mart tezkeresinin çıkmaması için çok büyük uğraş verdiniz oysa o sırada Türkiye anlaşmıştı ordumuz 40 bin askerle 40 km içeri girecekti. Rahmetli Deniz BÖLÜKBAŞI kendisi ifade etti pazarlıkları yürütenlerden birisiydi. Peki ne oldu bizi reddedince ABD Irak’a girmedimi? Irak’lar sevinç gösterileriyle karşılamadılarmı?,Küzey Irak diye bir yapının oluşmasına sebep olmadımı, binlerce masum insan ölmedimi?. Ordumuz 40 km içeri girseydi Kuzey Irak diye bir yapılanma olabilirmiydi?.binlerce masum insan ölürmüydü belkide Irak bugün yaşadıklarını yaşamayacaktı. Bizim için enbüyük beka tehdidi olan Kürt devletinin temellerini daha atmadan yok edecektir. Yazınızda da bahsettiğiniz gibi iki denemede de Türkiye sizin istediğiniz gibi davrandı ancak sonuç ortada Irakta bir Kürt devletinin temelinin atılmasına sebep oldu bugün 3.denemede de eğer sizin istediğiniz gibi yapılsaydı ilerde Suriye de oluşturulan yapı Irakla birleştirilecek ve Türkiye’nin etraafı sarılmış olacaktı. Size bir soru Kandil Kürtlerin kontrol ettiği bir yerde ve yıllardır ordan gelen terörle mücadele ediyoruz ve sonuç ortada eğer Suriye’de de böyle bir yapı kurul ve Irakla birleşirse Türkiye budurumla nasıl başa çıkacak. Tarih bizi bir tercih noktasına getirdi ya ilelebet yaşayacağımız yada bölünüp küçüleceğimiz bir noktadayız. Eğer bugün “Ya İstiklal ya Ölüm” demezsek önce Güney Doğu elden gider sonra Emperyal güçler Doğudaki 6 Vilayeti Ermenistana vermemizi ister, daha sonra boğazların kontrolunu isterler. Bu coğrafyada bize düşen şey herzaman güçlü ve uyanık olmaktır.

    • Sayin albayrak, turkiye icin herhangi bir kurt devleti ne gecmiste ne bugun ne de gelecekte bir tehdit olusturmaz; turkiyenin tehdit algisi terorizm kaynaklidir. Kuzey iraktaki ozerk yonetim halihazirda bizim icin kuzey kibristan cok daha stratejik ve dost bir ulkedir. Hatta turkiye elinden gelse de kardes kurt halkinin devletlesmesine katkida bulunsa ki(k.irakta bir olcude bu yapilmistir da) ucuncu ulkelerin istismarina acik bir bolge ve topluluklar yerine kendi kendine yeten bir devlet duzeni herkes icin daha uygun olmaz mi? Sayin yazarin eski tezkereyle ilgili tutumu tam bir entellektuel tavridir ve takdire sayandir; o donem askerimizi iraka gonderip de uyduruk kimyasal silahlari herkesten once bulsaydik ne isimize yarardi ama..!

      • Size nasıl hitap edeyim bilmiyorum en iyi kardeşim demektir. Değerli kardeşim, sizde söylüyorsunuz Kuze Irak’ın devletleşmesine bizimde katkımız oldu diye peki bize karşılığı ne oldu. Bugün PKK’ın üst düzey liderleri nerede yaşıyor sanıyorsunuz hepsi Kuzeyde kırallar gibi yaşıyorlar. PKK lojistlik desteğini nereden alıyor sanıyorsunuz. Unutmayın bu devlet bu millet onlara eliyle devlet kursa teslim etse onlar ellerine geçirdikleri ilk fırsatta bize saldıracaklardır. bunu görmüyorsanız eğer kendinizi siyasal romantizme fazla kaptırmışsınız demektir.

        • Sayin albayrak, Irakin cumhurbaskanligini kurtlere verdiler ama sizin de belirttiginiz gibi pek bi ise yaramiyor… Sonucta kimi teror orgutlerinin kuzey iraka yuvalanmis olmasinin asil sorumlusu ve muhatabi bagdat yonetimidir. Eger guney kurdistanin devletlesme sureci basariyla yurutulmus olsaydi(ki asiret kafasiyla bu kadar oluyor) bolgedeki terorle mucadelemiz de cok daha sonuc alici olurdu. Kibrista kendi elimizle kurdugumuz ecevit devletinin president taslagina bakinca barzanileri yine de balkaymakla beslesek yeridir derim(bu onerim de biraz romantizm iceriyor ama neyse…)

  7. Yazarların çoğu Esat ölürse durum iyice karışır diyorlar Neden:
    O zaman burda çıkarları olan İran, israil, Amerika, Rusya gibi devletlerin hepsi benim sözüm devreye girsin diye işler hepten karışacak.

    Suriye rejimi ile ypg anlaşmış ypg’nin kuzeyde yer alan toprakları suriye rejimine bırakıyor tekrar Esat komşumuz oluyor.

    Demek ki ypg öyle kuvvetli değil

    Türkiyenin yapacağı Esatla anlaşacak Kuzeyden biz güneyden onlar Esat tekrar suriye rejimini ele geçirirse.

    sorunlar o zaman ortadan kalkar. suriye vatandaşlarınıda göndermiş olacağız.

  8. BEN YALANA YALAN DEMEM YALAN KARŞININ OLMAYINCA

    Liderlerin yalan söylemesine hemde gözümüzün içine baka baka yalan söylemesine alıştık. İşin kötüsü halktan prim de görüyor bu yabancılar. Bizde bir büyükşehir belediye başkan adayı, Hakaret ettiği vali için “it demedim basit dedim” demişti de oy patlaması yaparak seçim kazanmıştır. Aynı belediye başkanı vakıflara aktarılan trilyonları kestiğini söyleyince yine yandaşlarından büyük alkış almıştı. Oysa bu yardım yapıldı dediği birçok vakfa yardım yapılmadığı gibi (T3 vakfı) yapılanlarda ortak hizmet çerçevesinde bina tahsisi. Hatta planlanan ihaleye bile çıkılmayan bir binayı orta da yokken tahmini bedeli vakıflara yardım yapılmış diye lanse etti. En son makam araç saltanatına son vereceğini söyleyerek milletin kafasında audiler mercedesler uyandırıp clio hizmet araçlarını yığdı kumkapıya, ondan da alkış aldı.
    Son sözüm yazara, Barış pınarı harekatında Türkiye abd nin projesini değil kendi projesini gerçekleştiriyor. Üstelik yıllardır dile getirdiği bir proje. Abd bu saatten sonra en çok engel olmaya çalışır,o ona da ortada bırakma değil karşı çıkma denirki sizin tarihte verdiğiniz örneklerle alakası yok.

    • Yazınızın başlığı içinde bulunduğunuz durumun samimi bir itirafı olmuş. Yani demek istemişsiniz ki “ben sadece karşı tarafın yalanlarını görürüm, AKP=Erdoğan’ın yalanlarını görmezden gelirim”.
      Not : E.İmamoğlu’nun iddiaları da yalan değildi. Lüks araçlar 31 Mart-23 Haziran arası elden çıkarılmış. Vakıflara gelince, TÜRGEV’e yapılan 99.999.990 Dolarlık kimliği belirsiz bağışı hatırlamak yeter sanırım.

      • :)))
        Elden çıkarma diye bir şey olmaz. Araç ihalesinde araçların modeli ve sayısı bellidir. Aynı günlerde 999 :)) araç için ihale imzalayan imamoğlu, ilanları önceden yapılmış, bürokratlar tarafından bütün işlemleri bitmiş ihaleyi yapmak zorundaydım diyor. İhale kanununa göre bırakın ilanı, ihale yapılmış olsa bile üst yönetici ihaleyi iptal edebilir. Birde turgev bağış yapan sayın yetkili niçin 10 dolar daha bağışlamadın, yaptığın ayıp. Turgevin kayıtlarında yoksa ibb nin kayıtlarında vardır siz merak etmeyin.

        • O $10 alıcı bankanin kestiği hizmet bedeli.:)))
          Bir kanusuzluğu veya kimden geldiği belli olmayan kara paralari alanlara,avukatlik yapmadan önce biraz ders çalişin…ki bilmeden bilmişlik taslamaniz ortaya çikmasın

        • 999 araç için ihale imzalamak falan yok, uydurmayın. Bunlar havuz medyası palavraları. Ayrıca 100 milyon dolarlık havale TÜRGEV kayıtlarında da var, zamanında bir meclis soru önergesine verilen cevapta Bülent Arınç da doğrulamıştı. Cumhuriyet tarihimiz böyle bir dönem yaşamadı, bakalım neler olacak.

          • 999 espriydi sazan olmayın, tam rakamı hatırlamıyorum, 700-800 gibi bir rakamdı. Yüz milyon işini bilmiyorum. ibb den çıkmışsa ekrem havalenin dekontunu büyütüp belediye önüne heykelini diker. bir milyona 10 dolar havale bedeli de iyiymiş hangi banka bizden on liraya onbeş lira alıyorlar.
            Liyakat liyakat diyenler beylikdüzünden yapsatçı müteahhidi binaliye tercih ettiler ya ne diyim.

  9. ABD ‘nın Cumhuriyetçi başkanlarinin nasil seçim kazandiklarina baktiğimiz zaman bizim 2007 den sonraki AKP nin taktikleri ile aynen örtüşüyor.

    Baba Bush, Iraki kariştirdi ve Rahmetli Özalide iyi kullandı, o kadar samimî’idilerki eşleri ile birlikte Bushun şahsina ait evinde tatil yaptılar
    O zaman Özalin Busha söylediği lafi hatirliyorum kendisi 7 yilliğina seçilince Bush da kinci defa seçillceğinden emin olsa gerekki beraber çalisacaklarini söylemisti.
    Fakat o dileğine ne kendi ömru yetti nede bush ikinci kez seçilebildi.
    Bushun berbat ettiği ABD yi Bill Clinton
    8 senede yoluna koyamadan bu sefer oğul bush kazandı.
    8 ay sonra 11 Eylülül olaylarini 2003 deki seçimleri tekrar kazanabilmek için Iraki halletti ve o sayede kazandı.
    Obamada onun pisliiğini temizleyemeden Trump geldi.
    Yalniz Cumhurriyetciler oyla değil hem oyunla hemde elektronic oy dedikleri sistem ile kazaniyorlar.
    Trump, 3 miliyon daha az oy almasina rağmen başkan seçildiği. gibi.

    ABD de electronic oy sistemi C Baskanini seciyor. Her eyaletin bir bolgesi var oralardan hangi parti daha fazla delege cikarirsa o partinin adayi kazaniyor
    Mesala delegeler kendi partisinin adayini beğenmesse karşi partiye oy verebilir onlarin görevi seçimlerden bir hafta veya 10 gün sonra başkan adaylarina oy veriyorlar, o kadar.

    Savaştan beslenen siyasetçilerden her yerde var fakat bizde tavan yapmiş.
    Sebebide uyuyan bir millet olmamiz.

  10. “Peki, öyle bir durumda, futbol sahalarına kadar duyguların yansıdığı Türkiye ne yapacak?”

    Türkiye nemi yapacak?
    Türkiyeyi önce T.C “SOY” kırimi olarak ilan ettiırip EEEYYYY diye Dünyaya meydan okuyanlaride savaş suçlusu olarak yargilanmasini sağlayincaya. kadar Palavra ve tehditleri savurmaya devam edecek.

    15 Temmuz gecesi, Seattlle daki AKP hayranlari lokantada toplanmiş Erdoğana desteklerini açıkliyordular, Pinar hareketinde Süriye Kürtleri TVlerde Erdoğani savaş suçlusu Türkiyeyide soy kirimci olarak suçlarlarken 15 Temmuz akp iftiracilari kayıplarami karişmiş yoksa Trollik yapmak için Cuma günleri Caminin önunde birisini tehdit edip laf yetiştirmek için ordami bekliyorlar.

    Abdüllatif Şener keyf için Erdoğan kendi menfaati için Türk halkini bölerek birbirine düşman ettirir dememiş.
    Şimdi o videolari Türkiyedeki Kürtler izlediğinde ne his ederler?
    En azindan bizim hissettiklerimizi onlarda hissederler.

Yoruma kapalı.