Bir ihanet daha.. Hiç değilse bu herkese ders olsun..

6
Reklam

Murat Yetkin ‘Bir bağımsız Kürdistan rüyasının daha sonu mu?’ başlığını uygun gördüğü bugünkü yazısını şöyle bağlamış:

Şu anda görünen, Barzani’nin ağır bir hesap hatasıyla, yine Amerikalılar üzerinden almak istediği bir bağımsızlık girişiminin daha hüsranla sonuçlanmak üzere olduğu. Kim bilir kaçıncı defa…”

Kaçıncı defa olduğunu aslında hepimiz biliyoruz.

1945 Mahabad Cumhuriyeti’nden 1975 ihanetine

Irak Kürtleri’nin ‘bağımsızlık’ sevdası yeni değildir. Stalin’in Sovyetler Birliği’ni yönettiği dönemde, Moskova’nın desteğiyle, İran’ın kuzeybatısındaki Mahabad kenti merkezli olarak bir Kürt devleti kurulmuştu; ancak ömrü olağanüstü kısa oldu Mahabad Cumhuriyeti’nin. 1945 Aralık ayında kuruluşu ilân edildi, 1946 yılı Mayıs ayında yıkıldı.

İkinci Dünya Savaşı sonrası, Yalta’da, ABD (Roosevelt) ve İngiltere (Churchill) liderleriyle harita üzerinden Avrupa’yı paylaşan Sovyet lideri Stalin, vaktiyle Kürtlere verdiği sözleri unutmak zorunda bırakılmıştı.

Mahabad Cumhuriyeti’nin kurucusu KDP lideri Kadı Muhammed ve ailesi fertleri, kenti ele geçiren İran tarafından idam edildiler.

Peşmergelerin komutanı Mustafa Barzani de, ailesi fertleriyle birlikte, sığındıkları Sovyetler Birliği’ne bağlı çeşitli Orta Asya cumhuriyetlerinde sürgün hayatı yaşamaya başladı.

Şartlar hep aynı kalacak değil ya, Molla Mustafa Barzani Bağdat’ın Şam ve Tahran’la ciddi sorunlar yaşadığı 1970’li yıllarda bir çıkış daha yaptı: İran’la anlaştı ve Irak’a isyan başlattı.

Reklam

Bölgede kendisini Arap düşmanlarla çevrili gördüğü için Arap-olmayan dostlar arayışından hiç vazgeçmemiş İsrail’in sağladığı ABD menşeli silâhlar yardımıyla…

İran para sağlıyordu Molla Mustafa Barzani’ye, İsrail ise silâh…

Rıza Pehlevi (İran) ile Saddam Hüseyin (Irak) Petrol Üreticisi Ülkeler (OPEC) toplantısı için bulundukları Cezayir’de Bumedyen’in arabuluculuğuyla anlaşınca, Kürtler bir kez daha ihanete uğramış oldular (1975).

Mustafa Barzani akciğer tedavisi için ABD’ye gitti ve Washington’daki bir hastanede dünyaya veda etti (1979).

Türkiye hep yanlarındaydı

Kürtler Halepçe’de (Mart 1988) kimyasal silahlarla saldırıya uğradılar. Saddam’ın gazabı yüzünden bulundukları bölgeyi terk etmek zorunda bırakıldılar.

Bütün bunlar olurken Türkiye’den hep iyi niyetli ilgi gördüler; ne zaman mağduriyet yaşasalar, Türkiye Kürtlere kapılarını açmakta hiç tereddüt etmedi.

Mesut Barzani geçmişte yaşanan hayal kırıklıklarını, uğradıkları ihanetleri biliyor elbette. Biliyor ki, Necati Özgen ve Arif Çetin’in de içinde yer aldığı Türk askeri heyetindeki komutanlarla arasında 1992’de şöyle bir konuşma geçiyor:

“PKK’yla mücadele konusunda hep Türkiye’nin yanındayım, yanında olmaya devam edeceğim.
– Çok memnun oldum. Bunu harekat sırasında gösterdiniz. Hep böyle olmanızı biz de istiyoruz.
– Babamın Türkiye’yle ilgili vasiyetini uyguluyorum.
– Babanızın uygulanmasını istediği vasiyeti neydi Mesut Bey?
– Babam, ‘Türkiye’yle, Türk milletiyle, devletiyle asla kötü olmayın. Hep iyi ilişkiler içinde olun. Türkiye, bize her dönemde yardımcı oldu. Onlara sakın karşı gelmeyin’ dedi.”

Reklam

Ülkemizin sınırları dışındaki Kürtlerle iyi ilişkiler içerisinde olmasının bize dönük yüzünde bir gereklilik de var elbette: PKK ile mücadelede dayanışma açısından yararlı olmaları yanında, sınırlarımız içerisinde yaşayan Kürtlerin önemli bir bölümü ile Irak’ın kuzeyindeki Kürtler arasında akrabalık ve aşiret bağları da var. Barzani Ailesi Türkiye’deki Kürtlerin bir bölümü için de saygın.

Bu defa yaşadıkları hayal kırıklığı Türkiye’nin hassasiyetlerini doğru okumamakla yakından ilgili.

İlk Körfez Savaşı (1990-1991) sonrası tanıştıkları Amerikalılar ile İkinci Körfez Savaşı (2003) sırasında ahbaplıklarını ilettiler ve sürekli teşvik gördükleri tipler sayesinde bu defa rüyalarının gerçekleşebileceği hülyasına kapıldılar.

Türkler ve Kürtler.. birlikte..

Referandumdan vazgeçmeyecekleri anlaşılınca kaleme aldığım ‘Kürtler sürekli ihanete uğradılar; yeni bir ‘ihanet’ kendilerini bekliyor olmasın’ başlıklı yazımı (20 Eylül) şöyle bağlamıştım:

“Endişemi bir kez daha paylaşayım: Referandum ile Türkiye’ye bir oldu-bitti yaptığı görüntüsü veriyor Mesut Barzani; bir gözüyle İsrail’e, diğer gözüyle Amerika’ya bakarak yapıyor bunu…

Her ikisi de babasına ihanet etmiş ve Kürt kanı dökülmesine sebep olmuş ülkeler bunlar…

İkisinin de bugünkü derdi Türkiye’ye zarar vermek…

Bir başka dertleri de araya kan davası sokmak olmasın?

Türkiye’yi zora düşürecek her türlü girişimden uzak durmalıydı Mesut Barzani.

Ortadoğu’da dengeyi, diğer unsurları da yanlarına çekerek, Türkler ile Kürtler birlikte kurabilirler.

Kürtler yine bir ‘ihanete’ uğrarlarsa, bunu, Mesut Barzani’nin yüreği de kaldıramayabilir.”

Mesut Barzani kan dökülmesini önledi Kerkük’te, arkalarında ağlayan Kürtler bırakarak Kerkük’ten çekildi Peşmergeler…

Bunu da kayda geçirmek gerekiyor.

Ortaya çıkan tablonun Türkiye açısından ideal tablo olmadığını da bilelim.

Unutmayalım: Ortadoğu’da dengeyi Türkler ile Kürtler birlikte kurabilirler.

ΩΩΩΩ

Reklam

6 YORUMLAR

  1. Sayın Koru
    Sizle her konuda aynı olmasam da şunu soylemeliyim.
    Kullandıgınız dilde Kurtlere karsı saygılı, dost bir yan var.
    Bunu sundan soyluyorum. Resmen ben igrendim medyadaki kişiliksizlerden.
    Kurtlere onların degerlerine liderlerine kimligine son derece igrenc tiksindirici mide bulandırıcı bir dil cıktı.
    Sizin de belirttiginiz kardes kavgasina zemin olusturan bir iklim.
    Ben boylelerinin suratına tukurmek istiyorum boyle tiksiniyorum.
    O yuzden sizin bu bir kac yazınıdaki Kurtlere saygılı üsllubu gorunce o yonuyle hosuma gitti.

  2. ABD’nin tarafsız kalması, her fırsatta İran’a haddini bildirmeyi kollayan ve nükleer anlaşmayı yok sayarak gelecek politikalarına işaret eden Trump’ın, İran destekli Irak ordusu ile Haşdi Şabi Örgütünün Kuzey Irak’a olan hakimiyetine Barzani’yi yalnız bırakarak göz kapaması hangi politikasının gereği olabilir?

    Irak ordusunun ve Haşdi Şabi güçlerinin Kerkük’e direnişle karşılaşmadan girmesi ve ilerlemesi yanında referanduma destek veren PKK’nın, elamanlarını Kerkük’te konuşlandırması ve onunda direniş göstermeden Irak güçlerini adeta sessiz bir ”hoşamedi” ile sokaklarda Hummer cip konvoyuyla karşılaması bölgede cirit atan güçlerin hangi derin hesaplarının bir yansımasıdır?

    PKK/PYD müttefik ilişkisinin benzerinin Barzani ile oluşmasına güven besleyemeyen ABD, Celal Talabani’nin ölümünden sonra Barzani’yi de gözden çıkararak Kürt Siyasi hareketinde bundan sonra PKK/KCK veya onun bir üst yönetimini oluşturarak bölge politikalarına ”tekel” den müdahil olmanın hesabı içerisinde mi?

    PYD’yi binlerce tır dolusu silah ve mühimmat ile techiz etmesi ve düzenli ordu kurulmasına katkıları ABD’nin, bölgedeki Kürt siyasetinden vaz geçmediği anlamına geliyor ve baba oğul Barzani’leri sürekli aldattığı gibi PKK’nın aldanmayacağını hesaba katıyor.

    ABD, İran’ın bölgede yaptıklarına önceden ses çıkarmayıp sonrada uluslararası koalisyonun da onay vereceği ”İran, sen haddini aştın, yayılmacı ve işgalci politikalarının bedelini ödeyeceksin” deyip İran’ı güçsüzleştirip bölgede sınırların yeniden çizilmesini mi sağlayacak?

    Peki, bundan sonra Türkiye’nin politikaları nasıl şekillenecek?

    …gibi sorular aklıma geldi.

  3. Unutmayalım: Ortadoğu’da dengeyi Türkler ile Kürtler birlikte kurabilirler.

    PEKİ BUNU NEDEN ANLAMIYORLAR????
    Ortadoğu da 2000 lerin ortasında kim bağımsız olabilir olsa olsa manda olabilir o da bir süre için. topraklarını güzellikle devret denilecek konjonktür olana kadar diye bir yorumumda yazmıştım. bir yorumcu beni kürtlere hakaret etmekle niteledi. oysa yorumumda tarih vurgusu da vardı. hakaretin asıl nerden geldiğine bakmak gerekir. Barzani kuşkusuz tarihi de biliyor kimin ne olduğunu iyilik ve kötülüğün nerden geldiğini de. o halde neden…. bizden çok kendi milletine olan bu ihanet neden…ypg saflarında olan kürtler için de aynı şey değil mi…kimin için ölüyorsunuz…hangi sözler tutulacak sanıyorsunuz… emanetler geri alınmayacak mı…oturduğunuz yerler boşalttırılmayacak mı…terör maşası olmayı kendi insanına düşmanlık etmeyi neden kabulleniyorsun. yarın sen de aynı oyuna gelecek aynı ihaneti görecek çoluk çocuğun aynı şekilde ağlayarak terki diyar edecek. yazık değil mi…
    türk kürt kardeşten ötedir. bizim başka dostumuz yok. anlaması neden zor…

    • Selamlar. Düzenli yazdığınız bir yer, yazılmış kitabınız var mıdır? Yorum değil, varsa özgün yazılarınızı okumak isterim.
      Hüseyin Kayahan

  4. Kürtleri tahrik eden Devletler her zaman şahsi çıkar ve bölgeye fitne sokmak peşinde olmuştur. Batılı Devletlerin samimiyetsiz bu son destekleri ve ihanetleri hem Kürtleri, hem Türkleri, hassaten ehl-i sünnet bir Müslüman olarak UYARMALIDIR. Her ikisi de “Allah var, gam yok ” diyerek tek BİRLEŞTİRİCİ HAK Unsur olan ehl-i sünnet İslamının KULP’una ! sıkıca sarılmalıdır. Çocuklarına bu uğurda ciddi eğitim vermelidir. Merhum Prof.Dr. Necmettin Erbakan’ın kurtarıcı çağrılarına kulak vermelidir, sömürgen Batılıları iyi anlamalı ve tanımalıdır. “Müslüman, bir delikten bir defa sokulur”.
    Barzaniyi bağımsızlık naraları ile öne süren Batılılar en az İKİ TAŞ’tan birini hedeflemiştir.
    Ya mücavir Devletler bu oyunu yutacak ve susacak, böylece, Büyük İsrail’in önünü açacak ve ARZ-I MEV’UD üzerinde kurulacak bir Kürt Devleti ile ÇEVREDEKİ tüm ülkeler için yeni bir BADİRE’nin yolunu açacak, yahut da, aksi olursa, Kürdü diğer Unsurlarla düşman ederek , bu yolla yeni bir fesat çıkaracaktı. Ayrıca, EHL-i SÜNNET Müslümanlarının hayat sahasını biraz daha daraltacak ve ŞiA’nın da biraz daha yayılmasını sağlıyacaktı.
    Sonuçlarını yakınlarda hep birlikte göreceğiz.
    Sonra, bu topraklar kürtlerin, Yahudilerin diyenler, peki, ne diye Arabların ve Türklerin
    topraklarına göz dikiyor ?! Kerkük, telafar Hurmatu’lar kimin yaşadığı yerler ? Kime yutturmuya kalkıyorsun ? ! Bu çabalar başkasına hizmet eder, çocuk olmamak lazım.
    Görülüyor ki, Erbakan’ın sözlerine kulak tıkıyanlar, kendileri için istedikleri Hakkı, her daim, başkalarına çok görürler. İnsan bu …..

  5. Kürtlerin bir numaralı düşmanı İran. Kendi ülkesinde yaşiyan Kürtlere hiç bir zaman rahat yüzü göstermemiş, Buna rağmen PKK yida iran besliyor. Kanada PKK yı terör örgütü olarak kabul etmiyor ordaki Kürt dernekleri İran desdekli PKK nin konturolu altında.
    Eğer Irak Kürtleri pkk sempatizani olsaidiler İran onların yanında yer alırdı.
    .
    Ben bir yorumumdada yazmıştım Irak başbakanı çok akilli ve kurnaz bir politikacı ayni zamandada iyi bir insan, o Irak’ı böldürmiyeceği gib Kürtlerede öncekilerin yaptığı kötülüğ asla yapmaz.
    On düşünüp bir konuşun birisi vede Amerkanın maksadını iyi anliyor ve Barzani ile birlikte barış yaparlar İnşAllah sonuda hırsların düşmanlikların yerini barış ve kardaşlik alır.
    Keşke Türk politikacıları o kadar kırıcı laflar etmeselerdı,
    Sert tepki göstermelerı gayet normal fakat aşağılayıcı lafların ilerde barışı ve güvene ne kadar zararı dokunacağıni bilebilselerdi.

Yoruma kapalı.