You are currently viewing Bir musiki akşamı

Bir musiki akşamı

Adnan Çoban ‘fasıl’ günlerinden arkadaşımdır benim. Sesi Zeki Müren ile Yaşar Özel’den tınılar taşıyan çok özel bir sanatçıdır. Fasılların bel kemiği oydu. Sazlar onun hatırına geliyor, ülkenin ünlü sanatçıları, onun kalitesini tanıdıkça, sonrakilere de katılma ihtiyacı duyuyorlardı. 

Bu gece, epey aradan sonra, geçen yıl kaybettiğimiz büyük değer ‘Dr. Nevzat Atlığ’ı 99. doğum günü anma konseri’nde bir kez daha dinledim. Sesi, bana, kulaklar yanında gönülleri de fethedecek en üst niteliğe kavuşmuş geldi. 

Münir Nureddin’in Yahya Kemal’den Uşşak makamında bestelediği o eşsiz “Aheste çek kürekleri mehtab uyanmasın” şiirini daha önce dinlediğim sanatçılardan hiç de geride kalmayan bir ustalıkta okudu.

Gönül tellerimi gerçek anlamda titreterek.

Nevzat Atlığ uzun yıllar boyu kasıtla ihmale uğratılmış Türk musikisine hayat vermişti. Daha önceleri meyhanelere mahsus görülmüş, bir dönem icrası resmen yasaklanmış bir müzik anlayışını, o noktadan alıp layık olduğu her yere taşımıştı.

Bugün devletin bir korosu varsa onun sayesindedir.

Korolardaki kadın ve erkek sanatçıların bir örnek ve göze hoş gelen kıyafetleri, Türk musikisi konserlerinde, onun eserdir. Kadın koro sanatçılarına, farklı farklı olacakları ve göze hoş gelmeyebilecek görüntü verecekleri için, küpe takmalarını yasaklamıştı Hoca.

Türk musikisi koroları ona çok şey borçludur.

Yılmaz Öztuna’nın milletvekili olduğu dönemden başlayarak savundukları “Türk musikisinin bir konservatuarı olmalı”teklifini söke söke gerçeğe ve kuruma dönüştürmüştür Nevzat Atlığ

On yıl kadar önce, Hoca’nın 90. yaşgünü vesilesiyle düzenlenen, kendisinin de katıldığı bir konsere götürmüştü beni Adnan; orada ‘fasıl’ ile ilgili iltifatlarına mazhar olmuştuk.

Bir fasılımıza gelmişti de.  

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen anma konserinde şef Suat Güney’in eğitmekte olduğu Bakırköy Musiki Konservatuarı korosunu dinledik.

Hoca’nın eline şeflik sopasını ilk aldığı 17 Ekim 1948 tarihli Eminönü Halkevi konserinin  repertuarının aynısını icra ettiler.

Biraz yüksek perdeden bir icraydı koronunki.

Nevzat Atlığ sanatçı kimliği yanında 30 yıldan fazla hastanelerde radyolog olarak çalışmış bir hekimdi de…

Adnan Çoban da hekimdir, doçent unvanı da bulunan psikiyatrist…

Gecede solist olarak Adnan Çoban yanında yer alan Hoca’nın iki talebesi daha vardı: Prof. Ali Rıza Kural ile Münip Utandı

Musikiyle hemhal olduğu ilk günlerden başlayarak sesiyle beni en fazla etkilemiş sanatçıdır Münip Bey. Hala araçla seyahatlerde bir uçtan diğer uca onun albümleri dinlenir. Sağolsun bizim fasılların çoğuna hem kendisi katıldı, hem de kendisi gibi ses sanatçıları olan eşi ve kızını getirdi. 

Hazik bir hekim (ürolog) de olan Prof. Ali Rıza Kural’ı da Dr. Hüseyin Lüleci getirmişti bir faslımıza. Kendisini birkaç solo konserinde de dinlemiş ve sesi ile tavrına hayran kalmıştım.

Kızım Şirin de benimleydi anma konserinde; gözüm zaman zaman ona kaydığında dinlediklerinden hoşlandığını hissettim. Adnan Çoban’ın icra ettiği şarkıları cep telefonuyla görüntülü kayıt da etti.

Düzenleyiciler nedense pek çok teşekkür konuşmacısına da programda yer vermişler. Sadece Bakırköy korosuna değil birçok koroya ön ayak olduğu gibi Musiki Mecmusı’nın uzun yıllar editörlüğünü de yapmış olan Mehmet Güntekin ile vakıf başkanı Hikmet Özkahraman’ın  konuşmaları bana göre yeterliydi.

………

Gecenin öncesinde, akşam yemeği için, İstiklal Caddesi’ndeki Hacı Abdullah’a uğradık.

≈≈≈≈