You are currently viewing Dün bütün gün ABD seçimlerini İstanbul’dan izlerken…

Dün bütün gün ABD seçimlerini İstanbul’dan izlerken…

Öğle saatlerinde yazı masamdaki bilgisayar monitörünü televizyon ekranı haline dönüştürdüm. Tek bir televizyon değil, tam sekiz televizyon ekranına… 

Önce bizden bir haber kanalı…

Sonra BBC News

“Araplar nasıl yansıtacaklar acaba?” düşücesiyle iki de Arap kanalı…

Ve biri CNN International olmak üzere dört de ABD kanalı. ABC, CBS ve Fox News…

Gözüm bir o kanalda, bir diğerinde…

Hepsinin seslerini kapalı tutuyorum, izlemek istediğim kanalın sesini açıyorum…

Evde çoklu ekranlar kurduğumu öğrenen bir dostum, önce “Kolay gelsin”, sonra da “Allah akıl ve fikir versin” mesajlarını gönderdi.

Eyvallah.

Aslında keyif aldığımı söyleyebilirim.

İlk izlediğim Amerikan seçimi, Jimmy Carter’ın ikinci kez kazanması beklenirken Ronald Reagan’ın ipi göğüslediği, şimdiki kadar çekişmeli geçmiş 1980 seçimiydi.

Sonradan, Reagan’ın, İran’daki İslam devrimi sırasında rehine alınmış Amerikalı diplomatlar konusunda Tahran’la gizli görüşmeler yürütüp onların serbest bırakılmamasını sağlandığını öğrenecek ve bununla ilgili geniş bir yayını Yeni Devir için hazırlayacaktım.

Regan’ın seçildiğinin anlaşıldığı an tam 444 gün boyunca rehin tutulmuş diplomatlar Tahran’da serbest bırakılmıştı.

Amerikalıların çok güvendiği haber sunucusu Walter Cronkite 444 gün boyunca her akşam programını günleri sayımla bitirmekteydi.

Bir Amerika içi uçak yolculuğumda Walter Cronkite’ı görünce yerimden kalkıp yanına gitmiş, kendimi tanıttıktan sonra ona ABD’de yaşadığım iki yıl boyunca haberleri takdirle ondan izlediğimi anlatmıştım.

Uçak yolculuğunda yanında kızı da vardı Cronkite’ın…

Amerika’da baştan sona izlediğim son seçim Bill Clinton’un Baba Bush karşısında kazandığı 1992 seçimiydi. Bir yıl önce Kuveyt’i Saddam’ın işgalinden kurtarmış olan George W. H. Bush’un ikinci döneminde de Beyaz Saray’da kalmaya devam etmesi bekleniyordu.

Bekleyenler arasında bizim büyükelçilik de vardı.

Clinton’un önde gittiği ve kazanmasının muhakkak olduğu ileri saatlerde ortaya çıkınca, Bush onuruna davete hazırlanan bizim diplomatlar, bir süre sonra, benim de bulunduğum Clinton için verilmiş davete katıldılar. 

Dün, gün boyu, Cronkite kadar olmasa bile beni ekrana bağlayacak bir sunucu arayıp durdum. Bulamadım.

O ilk izlediğim seçimde, oy kullanma bütün ülkede henüz bitmemişken, saat farkı sebebiyle sandıkların önce kapandığı eyaletlerden kimin önde gittiği haberleri gelmeye başlamıştı.

‘Exit poll’ (çıkış anketi) dedikleri bir yöntem sayesinde…

Her seçimde ülke geneli sonucunu yansıtan birkaç dar muhitte sandıktan çıkanlara kime oy kullandıkları sorusu yöneltilerek elde edilen sonuç paylaşıldığında, Reagan’ın seçileceği erkenden öğrenilmişti.

Trump cephesinde son ana kadar bir telaş hissediliyordu dün. Oy kullandıktan sonra kendisini izleyen gazetecilerle uzun konuşmalar yapan Trump’ın tavrı da tedirginliğini yansıtıyordu. 

FOX News Trump yanlısı yayınlarıyla diğerlerinden ayrılan bir TV kanalı. Gün boyu, her arada hep aynı reklamı tekrarlayıp durdu. Reklamda, bir siyasi erkek, ellerini kavuşturup insanların kampanya sırasında Trump’ın ağzından işittikleri için aşina oldukları cümlelerle dua ediyordu…

Harris, ABD’de epeydir uygulamaya konulmuş postayla oy kullanma kolaylığından yararlanarak günler öncesinden yurttaşlık görevini yerine getirdiği için rahattı; ekranlardan insanlara sandığa gidip oy kullanmaları tavsiyesinde bulunuyordu.

Trump ise kendisine ait tatil kulübü Mar-a-Lago’nun bulunduğu Florida’da kullandı oyunu.

Yabancı kanallar -BBC ve CNN dahil- muhabirlerinin sunduğu haberleri ve konuklarının yorumlarını döne döne kullanıp durdular.

Şaşırdığımı itiraf ederim. 

Bizde seçimin sonucu, hangi partinin önde gittiği, kimin kazandığı birkaç saat içerisinde belli oluyor.

Amerika’da seçim sistemi oldukça karışık ve bu sebeple önde gidenin kimliği bilinse bile, sonuçların belli olması günler -bazı durumlarda haftalar- alabiliyor.

Hatta daha çok oy alanın kaybettiği bile olabiliyor ABD’de. 2016 seçiminde Trump, Hillary Clinton’dan üç milyon az oy aldığı halde kazanabilmişti.

 Benim önümde uzun bir gece var.

ΩΩΩΩ