Bugün erken saatlerde bu siteye girenler seyahat sebebiyle boş kalacağı için özür dileyen notumla karşılaştılar.
Sizler ise, işte görüyorsunuz, yazımı okuyabiliyorsunuz.
Yazımı uçağımı beklerken havaalanında yazdım.
İnternete bağlanıp gazetelerin erken baskılarındaki haberlere ve bazı sitelerde okuma alışkanlığında olduğum yazarların yazılarına göz attığımda dehşete kapıldım çünkü…
Mehmet Y. Yılmaz ile Tolga Şardan’ın T24 sitesindeki yazıları özellikle…
Birgün’den Timur Soykan ile yine T24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun konuya ilişkin daha önceki yazılarını ise seyahat telaşıyla gözümden kaçırmışım.
Son iki yazarın yazılarını çok isteseniz de okumanız artık mümkün değil; erişim yasağı getirilmiş de ondan…
Okuyabildiğim ilk iki yazıyı da, sizler şimdi okumaya kalksanız, büyük ihtimalle bunu başaramayacaksınız; korkarım o yazılara da erişim yasağı getirilebilecek…
Meraklandıysanız haklısınız.
Erişim yasağı getirilen haberler ve yazılar esasında erişim yasağı ile de ilgili. Adliyede görülen davalarda haklarında mahkumiyet kararları çıkmış bazılarının, bedelini ödeyerek, haberlerine erişim yasağı getirtebildikleri iddiası söz konusu.
Yalnız o kadar da değil. Yüzkızartıcı suçlardan veya özellikle uyuşturucu kaçakçılığı gibi konulardan yargılanmakta olan bazı kişilerin, yine bedelini ödeyerek, mahkum olmaktan kurtuldukları iddiası da var.
İddianın sahibi, haberleri ve yazıları kaleme alan gazeteciler değil; İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar…
Başsavcı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) bir yazı göndererek adliyede tanığı olduğu bazı yanlışlıklardan hareketle duruma müdahale edilmesini istemiş…
Anlayamadığım, bir devlet görevlisinin ilgi alanına giren bir konuda talebini içeren bir yazışmayla ilgili haberlere neden erişim yasağı getirildiği…
Yazışma yapıldığı doğru mu?
Herhangi bir yalanlama gelmediğine göre, hiç değilse kurulda görüşülmeyi gerektirecek kadar önemli bir konu bu.
Son zamanlarda güvenlik alanında olumlu gelişmeler yaşanıyor. Yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya terörle ve uyuşturucu kaçakçılığı ile ciddi bir mücadele yürütüyor. Her iki konunun yargı ile irtibatı var ve erişilmesi engellenen haberler ile yazılar o yolda da düzelme arzusunu dış vuruyor.
Erişim yasağı ile bizlerin umutlanmamız engelleniyor.
İsminin önünde ‘Cumhuriyet’ sıfatı bulunan bir devlet görevlisinin HSK’nın dikkatine sunduğu konuya HSK üyelerinin gereken ilgiyi göstermesi gerekir.
Konu bugün de bu siteyi boş bıraktırmayacak kadar önemli.
ΩΩΩΩ
turkıye gazetesınde ısmaıl ucar´ın hsk´ya ıhbar dılekcesı verdıgı ıcın cumhurbaskanı ERDOĞAN´ın ve akpartının ıle4rı gelenlerının cok kızdıklarıyla ılgıı haberler vardı
İsrail Gazze’de hastanenin oralara bomba gibi bişey atarken oraya düşmüş😯 hasta olanlar bir an önce cennete gitmek istiyor olabilir mi bilemem tabii
Batı basını merkezde lüx ışıklar altında otel tavanlarında x yudumlayarak; “bombaları hamas atıyor ola bilir miii😯😯😯” diye soruyormuşlar birbirlerine.
Böylece güvenlik bakımından yeni bir tedbir öğrendi dünya milleti: hastaneleri bombaladınmı, orada iyileşecek teröristler tekrar cepheye giderler mazallah (zaten hastanelere gitmiş olanların kümülesi çocuklar dahil hamas üyesi😡😡😡)
Neticeye bakarsak:
Batının hukukuna pardon gukukuna güvenen natan efendi işi iyicene öğrenmiş. Vur vur inlesin!… (kim dinlesin?👂).
bazı mahkeme kararları insanı zıvanadan çıkarıyor. Ama yukarı tükürsen sakal, aşağı tükürsen video. Kime ne denir. Mahkemeden ötesi yok.
1980’den önceydi, bir kaçakçı Suriye’den Türkiye’ye kaçak kamyon getiriyormuş. Alâmeleinnas anlatıyor. “Hiç korkmuyor musunuz, yakalanırsam diye?” dedim. Bana baktı, “babam yakalayacak olaanların ağzı yok mu?” dedi. Pisliği iştahla yutan ağızlar varsa adalet bazen “yattı balık yan gider” vaziyetinde olur.
SIFIR(0) BİLE DEĞİL, EKSİ İHTİMAL
Bu iktidarın hukuka dönme ihtimali, yarın Güneş’in batıdan doğma ihtimalinden çok daha düşük, yani sıfır(0) bile değil, eksi(–) ihtimaldir.
Bu kafar suça bulaşıp da, hukuka dönebilen Dünya yarihinde bir örnek var mı?
Değil hukuka dönmeyi, değil suç işlemekten vazgeçmeyi, suç işlemeyi azaltma ihtimalleri bile sıfır değil, eksi ihtimaldir.
İçişleri şimdi de Adalet tarafındaki bu gelişmeleri yerel seçimde ittifakın kritik ortağını değiştirmek takip eder mi? en azından ittifaka yenilerinin katılacağını beklemek ve bu zapttan kurtulacağına yormak çok mu iyiniyetli olur?
mutlaka birşeyler oluyor olabilir😂😂😂
İran’ın elini eteğini çekmek için!..
(Sonrası: bağımsız Filistin devleti ve Güvenliği garantilenmiş İsrail 🤗).
İçişleri bakanının durduk yere değişitirilmesi😯.. ve yenisinin üzerinden 🤔🤔🤔..
İstanbul’u almak mesela..
Ondan sonrası… (senin iyi niyetinin samimiyet derecesi!..😂🤣🤣🤣
miş MUŞ, boş yapma…
ve unutma Dünya dönüyorsa iyilerin hatrına dönüyor!
Merak etmeyin Fehmi bey, yakında İsmail Uçar ı bir yere uçururlar, olayın üstünü de kapatırlar.
Tanıdığım bir polis var. abi artık yakaladığımız suçluları adliyeye sevketmiyoruz. nasihat edip bırakıyoruz dedi. çünkü biz burakmasak hakim,hakim bırakmasa hükümet salıveriyor nasılsa.
Başkan Erdoğan’a, bakanları ile işadamlarına hakaret edip iftira atan Can Tanrıyar gibi, Muhammet Yakut gibi sabıkalıların sosyal medya hesaplarına erişim yasağı getirilmesi o yargı mensubunu niye rahatsız etti?
İş insanlarının kendilerine ana avrat küfreden bir manyağın sosyal medya hesaplarına erişim engeli getirilmesini istemesi anayasal hakkı iken üstelik!
Yargının tepesindeki bir isim, ona bağlı savcıları şikâyet mi eder yoksa gereğini mi yapar?
Bu durum seçim öncesi 17-25 Aralık benzeri bir girişim olmasın sakın…
Bu yetkin isim kime hizmet ettiğinin farkında mı?
Hâkim ve savcılar, fırıldak bir belediye başkanının elinde oyuncak olmamalı!
Asıl Reis’e, bakan ve dürüst iş insanlarına yapılan hakaretlere ödül gibi kararlar veren yargı mensuplarına bakmak lazım!
Söyleyeceğimiz çok şey var aslında!
Ama zamanı var…
Hakan Şükür gibi bir hainin lehine verilen kararlar gördük.
Hâlâ FETÖ’ye hizmet eden yargıçlar da…
Başsavcı İsmail Uçar’ın iddialarıyla dolu yazısı iftira niteliği taşıdığı için engellenmiş olmasın sakın!
Son günlerde mafya ve uyuşturucu baronlarıyla mücadelede artış var. Milletimiz bu yönde atılan adımları desteliyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın mafya ve suç örgütleriyle mücadelesi, toplum tarafından destek görüyor. Aynı şekilde Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un adalet sisteminin düzeltilmesi ve güvenin yeniden inşa edilmesi için çaba göstermesi de olumlu bir gelişmedir. Sayın bakan Tunç birikimli ve vicdanlı bir devlet adamıdır. Bu dönemde yargıya olan güveni artırmalıdır.
Adalet sisteminde daha fazla şeffaflık ve hesap verilebilirlik sağlamak için yapay zeka veya diğer teknolojik çözümler düşünülebilir. Ancak bu tür değişiklikler, dikkatli bir şekilde uygulanmalı ve yargının bağımsızlığına zarar vermemelidir.
Başkan Erdoğan’ın adalet, ahlak ve insanlık değerlerine vurgu yapması önemlidir.
Yargı sistemindeki sorunlar üzerine odaklanarak, adaletin ve ahlakın toplumun her kesimine ulaşmasını sağlama çabaları, toplumun güvenini yeniden kazanmada önemli bir adım olabilir.
Başkan Erdoğan kul hakkını önemseyen, mazlumların yanında duran yerli ve yabancı güç odaklarına kafa tutan bir liderdir. Her zaman hakkın yanında yer almıştır. Dünya beşten büyüktür diyen, adaleti haykıran bir liderdir.
Bakanımızın, Başkanımızın bu dik duruşu örnek alması önemlidir. Kimseden çekinmeden yargıdaki tuzu kokutanların üzerine gitmesi önemlidir.
Bu konuda adalet adına radikal adımlar bekliyoruz.
İstambulun yeni başganı hayırlı ossun böylece. Geçmiş ossun Didişen tavuklara.
CB nın dik duruşu işe yarıyor desene.
Van ile Münit tepelerinin ardından Golanın sulak arazilerini de geçip sarıkamışta..
Pardon oralar başka yerlerdi ama, olsun varsın çünkü dünya TEK bir yer, Yeni ANAYASA (ve hukuk artık gukuk) kanun kitabında değil yeni adı da:
“HERKES BİLİYOR NASILSA” yani gerek yok yazmaya söylemeye öğrenirsin UYGULANINCA!!!☹️☹️☹️.
Allah uzuun ömürler versin yönetenlerimize taa en tepeden başlayaraktan inşallah.🤲
Haa bu arada,
12 adalar, Kıprıs, Suriye Irak Filistin meselelerini çözememiş olsakta,
Edirne-Hakkari, Kars-Muğla arasında kalan coğrafyada biz hakimiz şimdilik yaa..
Ömrümüz yeterse onlara da bakarız bir ara.
Adalet “her şeyi yerli yerine koymak” olarak tarif edilir.
Hz. Mevlana adaleti tanımlarken şöyle der: “Adalet ağaçları sulamaktır. Zulüm ise dikene su vermek.”
Öyleyse adaleti sağlamak ve haklının yanında durmak için yapacağımız ilk şey kelimeleri “yerli yerinde” kullanmaktır. Emin olun, kelimeler bir savaştaki en kıymetli silahlardır. Sosyal medyada bir haberi paylaşırken, ekranlarda konuşurken, gazetelerde yazarken ya da muhatabımıza Filistin meselesini anlatırken kullanacağımız kelimeler “haklılığımızın” altını çizerken, insanlık düşmanlarını gayri meşru bir noktaya hapsetmemizi sağlar.
Bu bir İsrail-Filistin savaşıdır, Hamas-İsrail çatışması değil. Operasyonları meşru ordular yapabilir. İsrail’in yaptıklarının adı “saldırı”dır. İsrail kuvvetlerine askeri harekât düzenleyen kişilere “Filistin askeri” denir, Hamas militanı değil.
Filistin 1948’de işgal edilen topraklarımızdır. Bu topraklar satılarak değil, terörle kan dökülerek işgal edilmiştir. Gazze ve Batı Şeria dışında kalan topraklara “işgal altındaki Filistin toprakları” denilir. Gazze bir örgüt tarafından değil, halkın iradesini yansıtan seçimle işbaşına gelmiş meşru Filistin Devleti tarafından yönetilmektedir.
İsrail 75 yıldır en büyük yatırımını sinema ve medya aracılığıyla yukarıda kurduğumuz cümlelerin yerini değiştirebilmek için yaptı. Gelin hep birlikte bu yatırımı boşa çıkaralım.
Kalemine sağlık ne kadar doğru tespitler
doğrusu ben şaşıyordum zaten bu haberleri nasıl okuyabiliyoruz diye, durum normale dönmüş demek, artık ulaşamayacağız.
benzeri yüzlerce konu var.
genelde yolsuzluk konuları.
mesela insanlar maden çıkacak, petrol bulunacak diye seviniyorlar. ben yine şaşıyorum. elazığda en büyük ve zengin rezervler bulunmuştu. ihalesini cengiz holding almıştı daha sonra dava konusu olmuştu değerinin çok altında ihale edildiği için, değerinin çok altında derken 2 milyon yerine 200 yüzbin gibi düşünelim, yine haber yasağı ve erişim yasağı gelmişti ve mahkeme ihaleyi durdurma kararı allmıştı
sonra bildiğim kadarıyla kamu yararı var savıyla durdurma kararı bozulmuştu.
şimdi de yargıda bedelini ödeyerek mahkum olmaktan kurtulunabileceği iddiaları var.
çok vahim değil mi?
bir zaman fetö davalarında da benzer iddialar ortaya gelmemiş miydi? fetöcülerin para karşılığı çıkabildikleri hatta bir rahiç oluştuğu falan tartışılmamış mıydı?
öte yandan kamu vicdanını yaralayan taciz, tecavüz gibi pek çok davada hepimizi şaşırtan hatta şok eden sonuçlarla karşılaşmıyor muyuz?
cüppeli lakaplı hoca ekranlara çıkıp yargının ve eğitimin bazı tarikat gruplarının elinde olduğunu söyleyip durmuyor mu?
adalet mülkün temelidir.
anketler ortada, halkın adalete, yargıya, medyaya ne kadar güvendiğini gösteren pek çok anket var, sonuçlar cidden sarsıcı. ne söylenebilir ki burada?
çok acı şeyler dışında.
her şeye rağmen iç işleri bakanımızın kısa sürede büyük başarı yakaladığını görmezden gelmek olmaz. böyle devam etmesini umalım.
Yoruma kapalı.