Bu medyayla sağlıklı siyasi bir ortam da daha iyi bir Türkiye de mümkün değil…

43
Reklam

Sahibi ve işin başına getirdiği yayın yönetmeni kim olursa olsun, “Yeni bir gazete çıkacak” haberini işitmek, şu günlerde dünyanın her tarafında 250. doğum yıldönümü kutlanan Beethoven’in müziği gibi geliyor kulağıma.

Her zamandan daha fazla şimdilerde yeni medya denemelerine ihtiyaç var.

Zafer Mutlu’nun sonradan elden çıkardığı en son satın alanın ise kapatma yoluna gittiği Vatan gazetesinde iş başına getirdiği kadrosuyla yeni bir gazete macerasına girişeceğini duyunca bu yüzden sevindim.

Görüşlerimiz, konulara yaklaşımımız, hatta gazetecilik anlayışımız farklı olabilir; ancak yine de medyaya yeni bir ses ve soluk sunmaları, haberde ve yorumda yarışa katılmaları ülke fikir hayatına zenginlik getirebilir.

Fena halde siyasetle haşır neşir, fena halde fikir çeşitliliğini ortadan kaldırmış bir medya düzenimiz var bugün; geçmişin şiddetle eleştirdiğim pek çok gazetesini ve yazarlarını bugün özlüyorum.

Herkes benim gibi düşünmüyor. Hatta basılı gazete döneminin kapandığına inanan, haberin basılmadan çok önce dijital platformlar tarafından ücretsiz okurlara ulaştığı ve yorumların da video platformlarından ilgileneceklere -yine bedava- sunulduğu gerekçesiyle yeni girişimcilere acıyanlar bile çıkıyor.

Biri “Basın İlan Kurumu desteğini çeksin, pek çok gazete kapanır” diye yazmış…

Türkiye için bu doğru. Hatta ABD ve Avrupa’da da pek çok gazete kepenk indirmek zorunda kaldı. Yılların medya grupları ellerindeki gazete ve kanalları yok pahasına yeni zenginlere devretmeyi çıkış yolu olarak görüyorlar. 

Reklam

Washington Post’u Amazon’un patronu Jeff Bezos satın aldı; Los Angeles Times gazetesi sağlık alanında yatırımlarıyla zenginleşen Patrick Soon-Shiong’un son iki yıldır.

Gazetelerin internet üzerinden erişilebilir hale gelmesi en fazla gazeteleri vurdu.

Bunlar medya dünyamızın gerçekleri.

Dünyamızın yeni medya gerçekleri

Ancak medya dünyamızın henüz bizde anlaşılmamış başka gerçekleri de var.

En önemlisi şu: Haber yalın haliyle insanlara yetmiyor, olayların arka planını ve o noktaya nasıl varıldığını da merak ediyor insanlar. Gazeteler bu yüzden ayrıntılı habere kaydılar; yazarlarını okurun bu ihtiyacını karşılamaya yönlendiriyorlar.

Washington Post ile Los Angeles Times okuru olarak bu yola giden gazetelerin başarılı olduklarını da söyleyebilirim.

Donald Trump’ın başkanlık yarışına girdiği 2016 yılı ve ertesinde ABD’de gazetelerin okunması arttı. 2016 sonrasında Trump’ın varlığı sayesinde gazetelerin okur sayısının yüzde 12 fazlalaştığı anlaşılıyor. 

Reklam

Kendilerini dijitalde de sunan belli başlı Amerikan gazeteleri sıradan haberler dışındaki münderecatlarını ancak para ödeyen abonelerin istifadesine açık tutuyor. Bugün öndegelen gazetelerin internet abonelerinin sayısı milyonlar ile ifade ediliyor.

Milyonlarca okur milyonlarca dolarlık abone ve reklam geliri demek.

Gazetelerin bir başka işlevi de kamuoyunu görüşleriyle etkilemek.

Trump’a malzeme desteğinde bulunan bir Amerikan araştırma kurumu olan MRC onun son seçimde kaybetmesinin sebeplerinin ilk sırasına medyanın tutumunu yerleştirmiş. Halkının Trump’a oy vermesi ve seçimi kazandırması da mümkün olan beş-altı kritik eyalette Joe Biden’in oyunun önde çıkmasında medyanın en önemli rolü oynadığı kanaatiyle…

Halka, en çok okunan etkili gazeteler ile izlenen TV kanallarında yer alabilecekken çeşitli sebeplerle sessiz kalınmış haberleri hatırlatan bir anket hazırlamış MRC. Sekiz-on maddelik bir anket. Sorulardan biri, “Joe Biden’in oğlu Hunter’ın bilgisayarından gizlice elde edilmiş rezil fotoğraflarını gördünüz mü?” Bir diğeri, “Korona günlerine rağmen Amerikan ekonomisinin yüzde 33 büyüdüğünden haberdar mısınız?” 

Bu sorulara “Hayır” cevabını veren oyunu Biden için kullanmış deneklere, bu defa, “Haberdar olsaydınız oyunuzu Trump’a verir miydiniz” sorusunu yöneltmişler. Deneklerin yüzde 17’sinden “Biden’e vermez Trump’a verirdim” cevabı gelmiş. 

MRC, “O yüzde 17 artı oy ile Biden’a giden altı eyalet Trump’ta kalır, ikinci seçmen sayısı 311 olan Trump ikinci kez seçilebilirdi” sonucuna varıyor…

Trump yanlısı gazeteler ve TV kanalları o haberleri gece-gündüz işlediler, ama ABD medyası kamuoyunun tek taraflı etkilenmesine izin vermeyecek kadar zengin.

[Bir dönem daha iş başında kalsaydı Trump, medyanın üzerinden silindir gibi geçecek ve kendi çizgisi dışındaki bütün sesleri boğacaktı. Bu niyetini saklamıyordu da.]

“Al, nişanını başına çal” tepkisi

Avrupa’nın pek çok ülkesinde de medyanın durumu farklı değil. Orada da görüş zenginliği bugün medyaya hakim. 

Fransa’da Emmanuel Macron sözgelimi, attığı her adımda medyadan gelebilecek tepkileri hesaba katmak zorunda.  

Corrado Augias bir İtalyan meslekdaşım. Ünü ülkesi sınırlarını aşan bu gazeteci-yazara, Fransız hükümeti, en üstün nişanları olan Legion d’honneur’ü takdim etmişti. Augias geçen gün bir tavrından dolayı Fransa devlet başkanına nişanını geri gönderdi.  

Protestosunun sebebi, darbeyle iş başına gelmiş ve ülkesinde özgürlükleri kısıtlayıcı bir yönetim sergileyen Mısır’ın devlet başkanı Abdülfettah el-Sisi’nin Fransa’ya davet edilmesi ve ziyareti sırasında kendisinin Legion d’Honneur nişanıyla ödüllendirilmesi…

İtalyan gazetecinin protestosu sertliğinde karşı çıkışlar aynı konuda Fransız medyasında da hakimdi.  

Bizde medyanın durumu bu örneklerden çok farklı. İktidar-muhalefet destekçisi yayın organları -gazeteler, televizyon kanalları- var, ancak okurun ayrıntılı haber ihtiyacını karşılayan yayınlar hemen hiç yok. 

İnternet ve YouTube üzerinden yapılan yayınlar gözde. [İyi ki varlar.]

Zaten onun için “Gazete çıkarmak mı, deli misin?” deniliyor. Yeni TV haber kanalları faaliyete geçiyor, ancak yeniler de eskilerin tekrarından pek az farklı.

Daha önce de yazmıştım sanıyorum; insanlarımız uzun yıllar ülkemizde olup bitenleri bizim gazeteler ve devlet tekelinde olan radyo ve televizyondan değil İngilizlerin ünlü yayın kuruluşu BBC’nin Türkçe servisinden öğrendi. 

İşin tuhafı, İngiltere, Almanya, hatta Suudi Arabistan, Türkçe yayın yapan internet siteleriyle günümüzde yerli medyaya alternatif sunuyor.

“Ayıp olmuyor mu?” diyeceğim, ama muhatap yok…

Herkes daha iyi bir Türkiye arzu eder görünüyor, ancak onun yolunun kaliteli medyadan geçtiğini idrak eden pek az. 

Yanlış anlamamışsınızdır umarım; “Yok” demek ayıp kaçacağı için “Pek az” diyorum.

ΩΩΩΩ 

Reklam

43 YORUMLAR

  1. Watch “ESPRİ YAPMADAN GÜLDÜREN ADAM” on YouTube
    https://youtu.be/_-D7nKt4oGo

    Nathan Fielder’ın Nathan for you isimli programındaki kurbanlarız hepimiz. yukardaki link program bölümlerini hiç izlemeyenlerin de anlayabileçeği şekilde anlatıyor konsepti.

    bundan daha önce Didem hn. bahsetmişti sanırım.

    medya burada esnaf rolünde.

  2. Nedense, birileri yalan yazacaklari zaman hep ABD den õrnekler veriyor.

    ABD basını %43 yalan heber yapiyormuş….. Bu uydurma anket olsa olsa tayyip cumhurriyeti havuz medyasında hazırlanmış troller tarafından Türkiye yalan sofrasına servis yapılmış bir anket… Olabilir.

    Hamza bey, Merhaba!
    Keşke sizin fetocular’dan kurtardık sevincinize bende katílabilseydim.

    Esas F….cular R….cu olarak güçlenerek valiyoz gibi milletın tepesine vurmak için her kõşe başinı tutular.

    Aslında siz fark ederdınız; fakat bu konuda bana biraz şaşırmışsınız gibi geldi.
    4 yıldır Karar okuduğunuzu yaziyorsunuz, fakat A Taşgetireni ya tanímıyorsunuz yada ona inanmışsınız.
    Şu an Havuzda hiçte azınsanmayacak kadar kapatılmış Zaman gazetesi eski yazarari yüzmeye devam ediyorlar….

    ABD deki Çartır okullarında ne kadar müdürlüğün M sini anlamayan karadenizli varsa hepsi múdürlúk ve öğretmenlik yapiyorlar + her senede TATİLLERİNİ Türkiyede geçiriyorlar.

    İsterseniz siz Karedenizli olmak ne anlama geliyor diyerek istihareye
    yatınn o zaman değil tekrar isihareye yatmak uyumaya dahi korkarsınız.

    Hemşeriler muaazam gündem çarpıtma becerisine sahipler.

    2011 seçimlerine kadar, STV ve Saman yolu haber sitesinde CHP ve MHP liderleri veya partiler hakkında tek habere nerdeise rastlanmazdı.
    2011 seçimlerinden 1 veya 2 ay sonra chp ve mhp hakkında liderlerlerde dahil olumlu haberler yazılmaya başlandı.
    Bunlar nerde suçsun günahsız varsa onları tafsiye ettiler.
    Esas ela başları AKP de ve sarayda önemli görevlerde bulunuyorlar.

    17/25 Aralık rúşvet olayında devletin yetiştirdiği ne kadar mesleğinde başarılı istihbaratcı ve emniyetcilerin hepsi tasviye ederekb hapse attılar.

    Fakat esas iftira ile hayatlarını karartmak istedikleri Siyasetçilerden
    isdedikleri sonucu alamadılar.

    Bunu başaramadíklarından dolayı troller ile birlikte iftira,ve yalanlaradan medet umuyorlar.

    Yakında 15 Temmuzun kokusuda ortaya çíkacaktır Hemde Putin vasıtasí ile.

    Çünkü ona tek laf edemiyor…edemezler’de. Putinin elinde vidiyolar ve belgeler var. 2011 surriye iç savaşından sonra hep rusyanın international ingilizce yayın yapan devlet kanalın ‘da gösteriyordular.

    Haoşca kalın.

    • Nurdan abla “Nedense, birileri yalan yazacaklari zaman hep ABD den õrnekler veriyor.”demişsiniz de; tabii aslında o iş sizin tekelinizdeydi, değil mi?

  3. Sanırım kimse eski medya için çok iyiydi idealdi falan demiyordur. Fakat eski medya artıları eksileri ile ‘medya’ denilmeyi hak ediyordu. Günümüzdeki havuz medyası ise o kadar taraflı ve o kadar iktidar destekli ki onlara medya demek mümkün değil. Yani sorun büyük, iktidar medyası desen medya değil medya demesen ne diyeceksin?

    Eskilerden bazıları propaganda diyemez propağanda derdi. Bunlar iktidar propağandacıları olup malı götüren takımıdır. Kanaatim o ki yaptıkları yanlarına kar kalmayacak, fena halde pişman olacaklar ama acıyanları olmayacak. İnsan içine çıkamayacaklar. Haddini fazla aşan herkes için bu kural geçerlidir.

    • Bizim insanlarımız her konuda biraz fazla hassas, fazla duygusal, fazla kindar, keşke kalsa sadece bunlar..
      Unutmaz, pijamayla devlet yöneticisinin karşılanması nı da, ihale almak için önce gazete satın almak gerektiği günleri de.
      Gazetenin arka sayfasında standart mayolu kadın resmini. Acaba bu günkü kadınların yaşadığı anormal! şeyler taa o günlerin doğurdukları mı?
      Hani sadece anneler doğuracaktı?
      Sonra yine pişman olmasın hiç kimse. Varsın muratlarını sonuna kadar yasasınlar sayın mim.
      Geçmiş geçmişte kalsın, bize yeni düşünceler, yeni ufuklar, güzellikler ve en önemlisi,
      Huzurlu gelecek günler kalsın.

      • Tekrar yazayım o zaman! Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde adına havuz medyası denen rezillikte ve ‘iktidar yanlısı olmakta sınır tanımayan’ bir medya olmamıştı. Bunun hesabı sorulmak zorunda!

    • Sen demişsin işte mim!
      “Sanırım kimse eski medya için çok iyiydi idealdi falan demiyordur. Fakat eski medya artıları eksileri ile ‘medya’ denilmeyi hak ediyordu.”

  4. Vakti zamanında bir ada krallığı varmış .Kral hazretleri hemen hemen bütün işlerini, çok inandığı ve güvendiği müneccim başının kehanetlerine göre yaparmış. Bir gün müneccim başı oldukça kötü bir haber vermiş,
    – Kral hazretleri , yakın zamanda bir tufan kopacak ki yer gök birbirine girecek , bütün her taraf sular altında kalacak ! O tufandan sonra akan sulardan içen herkes deli olacak !
    Kral hazretleri büyük bir korkuya kapılmış ! Maiyetini toplayarak kısa bir durum değerlendirmesi yaptıktan sonra evvel emirde saraydakilere yetecek kadar su biriktirmek için kocaman kocaman sarnıçlar yaptırmaya başlamış . Gece gündüz devam eden hummalı çalışmalar sonunda nihayet sarnıçlar bitmiş , içlerini de tıka basa suyla doldurmuşlar.
    Ve derken müneccim başının sözünü ettiği tufan gerçekten patlamış ! Her taraf sular altında kalmış , yer gök adeta birbirine girmiş ! Ve yine müneccim başının dediği gibi ondan sonra akan sulardan içen herkes deli olmuş ! İnsanlar ; yiyor , içiyor eğleniyor, dans ediyor ! Nerde akşam orda sabah vur patlasın çal oynasın bir hayat yaşamaya başlıyorlar !
    Uzunca bir süre bu durum bu şekilde devam eder.Başlangıçta halinden memnun olan kral ve avanesi , halkın bu yaşayış şeklinden giderayak rahatsız olmaya ve kendilerini tuhaf hissetmeye başlamışlar ! Çevreden ve halktan tamamen koptuklarını görerek , halkın yaptıklarının normal , kendi hallerinin ise anormal olduğu düşüncesi bütün benliklerini sarıp sarmalamış !
    Ve bu durum öylesine dayanılmaz bir hale gelmiş ki kral hazretleri nihayet emir vermiş , bütün sarnıçlardaki sular boşaltılmış , kendileri de akan sulardan içerek güle oynaya halkın arasına karışmış, onlarla birlikte dans edip eğlenerek yaşamaya başlamışlar !
    Baki selamlar.

  5. Türkiye 2020 Dünya basın özgürlüğü sıralamasında 180 ülke arasında 154.
    Neredeyse tek pencere sosyal medya.
    Nusret beyin de vurguladığı gibi, troller onun da içine etmek için elinden geleni yapıyorlar.Tabii ki bu site de dahil.

    • Sayın yk, “…sosyal medyanın içine etmek için bu site de dahil elinden geleni yapıyorlar” demişsiniz de; koru sitesi bu söylediğinizi nasıl beceriyor, biraz daha açar mısınız?
      Ha, burdaki seviyesiz yorumlardan söz ediyorsanız evet, yoğun bir sosyal atık sorunumuz var tabii…

  6. Elhamdülillah kafirden beter ikiyüzlü fetö nün kökü kazılıp,bu hainler yok edildikçe güzel vatanımız hem gelişir hem daha da güzelleşir.

    Hazreti Allah’ın vaadettiği gibi ikiyüzlü kafirden beter hainlere dünyada rezillik kıyamette de büyük bir azab.bugünleri gösteren Ehad ve Samed Allah a hep şükür çok şükür.

    • Alibey bu sayfalarda okuduğun en güzel yorumlardan birini yazmışsınız; aminallahüekber! Varolun, her iki cihanda da sırtınız yere gelmesin! Saygılarımla

    • ben sizden de kurtulduktan sonra şükredeceğim.
      – şimdilik belanın sadece birinden kurtulduk.
      – mhp, fetöcüler ve siz aynı nanesiniz.
      – bu ülkede bir dönem çekirge istilası olmuş. sizin yanınızda düğün dernek kalıyor.
      – ne zaman bu ülke sizden kurtulacak zaman ver. şimdiden şükretmeye başlayım.
      – vekiliniz, bu ülkede insanların evine ekmek giriyor diye konuşma yaptı.
      – utanacağınızı zannetmiyorum da gene de yazayım. fransız kraliçe sizden daha insancılmış: pasta önermiş.
      – insanlıktan bile utanma duygunuz kalmamış.
      – o fetöyle bu ülkeyi birlikte soydunuz. fetöyü bu ülkenin başına bela ettiniz.
      – şükredecek biri varsa; siz değil, biziz: türkiye tarihimin en büyük üç belasının birinden kurtulduk.
      – Allah mhp ile sizden de kurtulmayı nasip etsin.

      • O pasta değilmiş, patates unu- hamuru gibi birşeymiş hamza bey.
        Kuru ekmek te yanlış anlaşılmış olabilirmi acaba;
        Dondurulmuş pizza gibi mesela..
        Daha düne kadar o birileriyle kolkolaydınız esprisini kim yapacak diye bekledim siz yaptınız.

        • senin cv’in bozuk olunca “daha dün kolkolaydınız” espri olur.
          – anlayacak kapasiteyin olması için önce kafan çalışacak, sonra da ahlakın olacak. senin herikisinde de sıkıntın var.
          – ulan senin reisin söylemedi mi : “ne istediler de vermedim” diye?
          – ahlak ve beyin olmayınca ne söylesen boş.
          – bile bile her türlü çarpıtma ve yalan, sizin için çocuk oyuncağı.

          • Nur hn senin için sabahın köründe (23:04) bilgilendirme yazısı yazmış. Trollerin faydası olur yoketmeye Gayret etmeyin derim hep. Normalde bende cevap yazmayı sevmem.
            Troller bile yanlış haber ve sanılardan rahatsız olup doğruyu aradığında,
            İşte o gün yeniden dirilip kendimize geleceğiz.
            Herkes eninde sonunda doğru ya varır. Çobanda rahata erer, göbekte kaşımak hastalığından kurtulur rahat eder.
            Reis, ulan, c..ş gibi kelimeler bu ülkede normal bir insanın kullandığı kelimeler değil.
            Reis diye aslında ondan nefret edip, yüzünü dahi görmek istemedikleri kişiler için kullanırlar diye biliyorum. Devlet erkanına bu lakapla hitap ise zaten ayıptır. Birine birşey verdi dediğin kişi zaten reis diye biriymiş, böyle birini ben tanımeyrum.
            Yalanda söylemem, söyleyenide sevmem.
            Allah zihin açıklığı versin. Doğrudan ayrılmayasın.
            Selamlar.

  7. “Herkes daha iyi bir Türkiye arzu eder görünüyor, ancak onun yolunun kaliteli medyadan geçtiğini idrak eden pek az.”.. Kaliteli medya…

    Kaliteli medya…
    Kaliteli siyaset…
    Kaliteli hükumet, kaliteli meclis, kaliteli yargı…

    Kaliteli başkan, kaliteli bakan/lar, kaliteli bürokrasi…

    Kaliteli yöneticiler, kaliteli yönetilenler…

    Kaliteli kurumlar; okullar, üniversiteler, kışlalar;

    Kaliteli eğitim…

    Kaliteli öğretmen, memur, iş insanı, din adamı…

    Kaliteli çiftçi, esnaf, tacir, kaliteli fabrikatör…

    Kaliteli AHLAK?

    Ahlakın kalitelisi olur mu.. ahlak, kalite kriterlerine tabii tutulur mu? Bilmem! Lakin “iyi ahlak”, “kötü ahlak” ayrımı yapılmıyor da değil.

    Ahlak ahlaktır…

    “Güzel iyi”, “kötü iyi” denilmez ama “güzel ahlak”, “kötü ahlak” denir, deniyor.

    Kaliteli aile; kaliteli baba, kaliteli anne, kaliteli aile bireyleri denir mi, deniyor.

    İyi aile; iyi baba, iyi anne, iyi aile bireyleri daha kapsamlı, daha şümullü duruyor.

    İyi aile, iyi anne, iyi baba, iyi aile fertleri; İYİ TOPLUM!..

    Evet; “kaliteli medya” çok büyük etki eder toplumsal yaşama, ama tek başına değil; tek başına olmaz, olmuyor!

    İyi toplumda iyilikler neşet eder; kurallar, kurumlar da iyi olur…

    Kaliteli kurumlar teşekkül eder…

    Bir iyilik döngüsü alıp götürür toplumu güzel ülkelere…

    Bize, hepimize “güzel ahlak” lazım.

    • Hasan bey “Bize, hepimize “güzel ahlak” lazım.”buyurmuşlar da; önden buyrun azizim, sizi tutan mı var?

    • Ensonda söyleyeceğimi bastan söyleyeyim bende. Bir hikaye var sarı inek verilmeseydi.. Diye
      Kim gider, hangisi gelir benimde, halkın çoğunluğununda gıdısında değil aslında.
      Bir hikâyede şöyledir, zamlar karşısında halk ağlama yerine kahkaha atmaya başlayınca kral: durdurun zamları! diyor.
      Uzan yerine macik box (star) hikayesi yorumlarsak, kahkaha atmanın ne menem bir şey olduğunu aslında,
      Hem anlarız hem de zihin jimnastiği yaparız.
      Özal zamanında ilk kurulan özel TV, muazzam kazançlar, kanun boşlukları star (yıldız) gibi parlarken, dövizin bir gününde gidip geldiği mesafeler.
      Bunları yaşamış uzan, diyor “120 milyar gitti geldi, kim kazandı? (kim kaybettirmiştir demiyor)kazananı takip etmiş! (Herkes kendi penceresinden bakıyor).
      Dış güçlerin kendini ham yapmak istemesi, o günkü sermayenin kenardan izlemesi,
      Hatta bugünkü F.Koru yazısıyla (gazete tv medya) ilgili, ilk tv’nin (medyanın ilk adımları belki de) hum yapılmasına bir göbek atmadıklarının kalması,
      Şimdi medyadan gazeteden şikayet edilmesi,
      Yeminle beni hiç ilgilendirmiyor.
      Büyük partilarin belki de kendi projeleri yüzünden seçimi kaybetmesi, belki de ülkenin rüzgarın savurduğu yerlere yönelmesi ve benzeri olmuş bitmiş şeyler,
      Bu günkü siyasetçiler için tecrübe olmuştur belki de (niye bazıları başarıyor hep acaba).
      Ülkenin kalkınma hamlelerinin önünü açmak yerine, kısır çekişmelerle, “yok ol düşmanım” cümleleri kurmaya devam..
      Şimdi ne yazarak sonlandırsam yorumu, yanlış anlayan olur. anlamsız bir son cümle:
      Hah hah haaa!

    • Doğan görünümlü şahin arkadaş; o murat muratoğlu adlı şahıs rahmi turanın oğludur, bu ismi de sahtedir ona göre!

  8. Merhum kekeçten bir alıntı:
    «Mesleğe bakışını, “Ne gazeteciliği kardeşim! Biz burada dükkân açtık, para kazanıyoruz” cümlesiyle özetleyen Zafer Mutlu, “şişman” ama “şanslı” bir meslek büyüğümüzdür…»
    Demek ki camgöz arkadaş kan kokusunu almış; chpli büyükşehir belediyelerinin akarı kokarı kendine güvenli bir liman bulacaktı tabii, nitekim aranan kan da bulunmuş!
    Artık kimi insanlar elde cetvel kalem istanbul barajlarında kalmış olan çamurlu suyun metreküpünü debisini hesaplarken biyandan da çevreci enerjiyle nasıl daha tasarruflu kerpiç üretebiliriz filan diye çalışmaya başlasalar iyi olur! Malum, betona doyduk:)

  9. İki kişinin hayatı didik didik edilmiş.
    Propaganda yöntemleri de harfiyen uygulanıyor.
    Girilen yolun özelliği şu: Bir yalanı gizlemek için en az iki yalan, iki yalanı gizlemek için en az dört yalan söyleyeceksin. Bu şekilde devam edeceksin.
    Taktir edersiniz ki sürdürülebilir bir olay değil.
    Bu günlerde de eğitimde, hukukta, sağlıkta, ekonomide somut sonuçlarını yaşıyoruz.

  10. Bakalım geçmişte neydi şimdi ne oldu.

    Çok evvelini bilmem lakin 40-50 li yıllardan beri yayınlanan gazetelerin küpürlerine baktığımdan biliyorum yoksa elbette yaşım ona yetmez.

    Türkiyede Mehmet Emin Yalman var o yıllarda etkin gazeteci Demokrat partili, sonrasında milletvekili falan. Son derece etkili fakat şu söz ona ait “bu yobazların hepsini toplayıp yozgata süreceksin çevrelerine de yüksek duvarla çevireceksin kimseyle iletişim kurmalarına müsaade etmeyeceksin. Bırakacaksın orda yaşayabildikleri kadar yaşasınlar sonra ölsünler” bu cümleler o kişiye ait.

    Zamanın bir diğer etkili gazetecisi ki kendisi 1960 darbesi sonrasında senatör yapılmış kıymeti kendinden menkul “Oktay EKŞİ” sonraları basın konseyi başkanlığı yaptı uzuun uzun yıllar. Bunlar gazetecilerin siyasete ne kadar bulaştıklarının delili eski zamanlarda. Hatta bırakın bulaşmayı siyaseti dizayn ettiklerine de şahidiz 90 lı yıllarda. Hele bahsettiğiniz Zafer Mutlu. Keza çağdaşı aynı zamanda refiki Tuncay Özkan.

    Tuncay Özkan cumhuriyet mitingleri düzenlerken kendisi hakkında yazdıklarınızı okurlarınız unuttuysa bile siz de unutmamışsınızdır ya. Bu günün azılı muhaliflerinden oda tv nin kurucu ekibi dün Kimlerle el ele değişik mahfillerde senaryolar yazıyordu siz de mi unuttumuz yoksa. Başta Soner Yalçın olmak üzere.

    Size bişey diyim mi o günden bu güne değişen tek birşey var o açıdan. Eskiden gazeteciler siyaseti yönlendiriyordu. Şimdi sosyal medya herşeyi yönlendiriyor. Şimdilerde eskinin güçlü gazetecileri pek umursanmadığı için durumdan şikayetçiler. Bu arada değişim de sürüyor artık medya kimin umurunda ki. Sosyal medya var herkes kendinin yahut kendisini like layan ların gazetecisi olabiliyor.

    Eskiden devlet medyayı sansürlerdi (işine gelmeyenleri) şimdi sosyal medya patronları istediğini sansürleyebiliyor. Devletin hiç olmazsa bir temsil sıfatı vardı sosyal medya sadece paraya hizmet ediyor. Sadece para sahiplerinin eline geçiyor sansür gücü. Siz asıl buna yanın.

    (Elbette saygın isimler de vardı kimsenin payesine makamına metelik vermeyen örneğin Osman Yüksel Serdengeçti, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek ve benzerleri. Ancak ilginçtir onlar da gazetecilikten ziyade edebiyat ve yazarlık tarafları ağır basan isimler)

  11. Gelişmiş bir ülke düşünün; içinde özgür basın özgür medya ve özgür düşünce yok. Bir sosyal medya var: onu da troller ablukaya almış,…

  12. Savaşbey “kimbilir farketmediğimiz daha binlerce haberi gerçek diye okumuşuzdur.”diye doğru söylüyor; o yüzden en iyisi hiç okumamak.

  13. Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor: çağımızda birçok şey değişti bir çok meslek , yöntem iş ya tarih oldu yada en aza indi.Bu gerçekleri görmek lazım .Örneğin en yakınımızdan başlayalım , mahalle muhtarı kaldı mı hayır % 90 tarih oldu yeni üç beş marka çok şubeli marketler peydah oldu. Basın da böyle artık yazılı basın dediğimiz gazete de bitti .Herkeste akıllı bir telefon var ve büyük çoğunluk burdan takip ediyor.O nedenle üzülmeye gerek yok durum bu .İnternet ortamı da hertürlü doğru ve yanlış haberi veriyor burada seçim okuyucuya kalıyor. Hep dandaş basından bahsediyoruz ama bir okadar da muhalif yandaş basın var . Halk tv nin tele 1 in sözcünün yalanlarını abartılarını yazmakla bitiremeyiz. maalesef gene geliyor insan kalitesine ve niteliğine önce insan .İnsan adam olmadıktan sonra 100 tane gazete çıkarsan ne olur içindekiler yalan olduktan sonra.
    Hatırlarmısınız çok saygın batının Saddam döneminde petrole bulanmış martı hikayelerini . Göya saddam yapmışsı oysa bir deniz kazasının görüntüleriydi. Önce insan ve doğru olmak gerekir.

  14. dün mecliste muhalefet tarım bakanı pakdemirliye hemen her alanda gerçekleşen gerilemeyle ilgili yüklenince kendim izledim,
    -evet, tarımda gerileme var ama iha, siha yapıyoruz diye cevap verdi.
    ne diyeyim şimdi?
    yargı darmadağın,
    -iha, siha yapıyoruz ya,
    ekonomi dibe vurmuş,
    -iha, siha yapıyoruz ya,
    teşekküller satıldı bitti, şimdi milyon milyon m2 toprak satıyoruz,
    -iha, siha yapıyoruz ya,
    herkes daha iyi bir Türkiye arzu eder görünüyor, ancak onun yolunun kaliteli medyadan geçtiğini idrak eden pek az diyor sayın koru,
    -iha, siha yapıyoruz ya, daha ne istiyorsunuz sayın koru.

    bana kalırsa selçuk bayraktar ve baykar bu ülkenin haklı gururudur. ürettikleri büyük eksende yerli ve milli silahlar yabancı basında da geniş yer bulup övgü topluyor, hem de içinde bulunduğumuz coğrafya da bize ciddi fayda sağlıyor. bir damadın başarısızlıkları ne kadar bu milleti perişan etmişse, diğerinin başarısı da o kadar bu milleti aziz etmiştir çünkü ortadoğunun bile kaderini değiştirmiştir.
    demek ki kimsenin liderle, partiyle, damatla bir sorunu yok, neden olsun???
    iyi şeyler yapıldıktan sonra kim niye rahatsız olsun???
    bu iktidar da çok değil, 5 tane selçuk bayraktar gibi iyi yetişmiş, işini iyi yapan, vatansever insan olsa yeterdi, hepimize yeterdi…

    sanırım ben de basılı yayın döneminin kapandığını düşünenlerdenim. dijital platformlar neyi ücretsiz iletiyorlar bilmem ben her ay son derece ciddi miktarlarda para ödüyorum bu platformlara. bana kalırsa digital bir döneme giriyoruz, hayatımızın her alanında olacak dijitalizm ve yapay zeka. bunun için de onlarca yıl beklememiz gerekmeyecek, bir kaç yıl içinde şu anda yaşadığımızdan çok farklı bir dünyada çeşitli yapay akıl ve değişik virüslerle beraber olmak üzere yaşıyor olacağız. işte tam da bu nedenle basılı platformdan çok dijital platformun yatırım açısından daha iyi bir fikir olduğu inancındayım.
    artık burada takipçiye neyi ne kadar iyi sunulduğu hizmetinin bir sonu yok bence, doğruluk ilk sırada olmak üzere. yalandan, dolandan, aldatılmaktan herkes bıktı.
    kavgadan, gürültüden, küfürden, sataşmadan herkes usandı.
    doğru haber olsun, hızlı haber olsun ben gerisini lüks sayarım.
    artık yerlilik, millilik saçmalığını kimse satın almıyor ya da küçük bir kesim dışında artık kimseye satamazsınız diyelim.
    tarımın gerilemesi, tohumun israilleştirilmesi yerli ve milli mi yani???
    çok yakın bir gelecekte 2022 ortası belki de, kuraklık, kıtlık, açlık problemleri ile karşı karşıya kalacağız, dünya ölçeğinde. ithalattan kimse rantlanamayacak.
    bu ülkeyi ayakta tutabilmenin yolu güçlü bir tarım hayvancılık politikasına sahip olmaktan geçiyor.
    ne yazık ki idrak eden pek az.
    Yanlış anlamamışsınızdır umarım; “Yok” demek ayıp kaçacağı için “Pek az” diyorum, bende.

    • gıda ürünlerinden trans yağ beyanı kaldırılmaya niyetlenildi…
      neden?
      neden böyle bir şeye gerek duyulur?
      neye hizmet eder?
      insanların gıdanın içinde ne olduğunu bilmeye hakkı yok mu?
      trans yağ olan gıdayı tercih etmeme hakkı olmalı değil mi?
      bilen varsa öğrenmek isterim.
      tüketicilerden gelen tepki büyük olunca şimdilik vazgeçilmiş görünüyor.
      insanların tepki göstermesi ne kadar önemli.

      • Didem hanım NBŞ oranları da düşürüldü, minimuma çekildi, sizce bu konu çok daha önemli değil midir?

    • Didem hanım millete işçisin işçi kal köylüsün köylü kal, iha/siha senin neyine; pancar sula koyun güt diyorsunuz da; hadi köye geri dönelim deyince hemen ortalıktan kaybolanlara ne diyorsunuz ki?

  15. Sayın Koru!
    Çok kişinin ve pekçok kurumun kafasını kuma gömdüğü dönemimizde, karanlıktan şikayet yerine en azından çevresini aydınlatacak bir mum yakmayı seçmenizden dolayı sizi kutluyor ve teşekkür ediyorum…
    Karanlıktan medet ummayanları bu mumun aydınlığına çağırıyorum!..

    • İbrahimbey “Karanlıktan medet ummayanları bu mumun aydınlığına çağırıyorum!..”diyor; nazik davetini için çok sağolun ama buraya da genellikle “karanlıktan medet umanlar” üşüşüyor sanki!

  16. Sayın Koru;dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. Sanırım geçen Cumartesi odatv’de sizin Murat Mercan hakkında yorum yazmadığınıza dair bir yazı çıktı. Konu ile ilgili daha önce yazınızı daha önceden okuduğumdan odatv’ye hemen mesaj attım ve yazıyı kaldırdılar..Sayın Mercan güya sayın Abdullah GÜL’e yakınmışda vs karşı mahalleden olunca çamur atmak bu kadar kolay olmamalı sanki..kimbilir farketmediğimiz daha binlerce haberi gerçek diye okumuşuzdur.

    • Abd de yapılmış bir istatistik

      Medyada yayınlanmış haberlerin ( dikkat edin yorım köşeyazısı demiyorum) %43 ü yalan yahut abartılı habermiş. Bizde böyle bir çalışma bulamadım. Bizdeki oranın %90 larda çıkmasından endişeliyim

      • şerif sana yardımcı olayım:
        – yalan haberle ilgili daha önce yapılmış araştırma okudum.
        – yalan haberin özellikleri ile de bilgilendirmenin olduğu bir araştırma.
        – mesela haberin altında haberi yapanın ismi olmaz.
        – ( haber kaynağının gizli kalması gereken özel durumlar haricinde) haberde kaynak belirtilmez.
        – şimdi senin yazdığın bilginin kaynağı nedir?

        • yalan haberin altında isim olmaz mı? çok gözler yapmadığı haberden dolayı en iyi gazeteci ödülü alan gazeteci gördü. akıl almaz yalanlar havalarda uçuşuyor, hem de yalan sahibinin ismiyle cismiyle. şu an yalan haber yazmayan gazetelere yayın izni vermiyorlar. yalansız basılı bir medya yok.

      • şerif! sağlık bakanı aşıların (pardon çin aşılarının) 11 aralıkta uygulanmaya başlanacağını açıklamıştı.
        – bu haberde; haberi yazan da kaynak da belli ama ben yine de haberin sınıflandırmasını yapamadım.
        – yardımcı olur musun?

Yoruma kapalı.