Bugün geride bırakacağımız ve yarın gireceğimiz yılların bana düşündürdükleri…

26
Reklam

Yarın yeni yılın ilk günü. Yetmiş yılı bulan hayatımda ‘en kara’ denilmeyi herhalde fazlasıyla hak eden 2020 yılını geride bırakmış olacağız. 2021 yılı, umalım ki, geride bırakacağımızdan daha farklı olsun.

“İşte geldik gidiyoruz” diyebileceğim bir yaş grubundayım. Ya da 2020’nin yaygınlaştırdığı ifadeyle ‘riskli grup’ içerisinde yer alıyorum. Benim yaşımdaki insanlar eskiyen yılın büyük bölümünü resmen ‘kısıtlı’ olarak geçirdi.

‘Resmen’, yani devlet tarafından konuldu kısıtlamalar…

Çoğumuz için hafta sonları tam gün, diğer günler mesai dışında kullanılan evlerimiz, henüz bitmemiş olan yılda, 24 saatin neredeyse bütününün yaşandığı gerçek anlamda birer ‘yuva’ haline dönüştü diye sevinmeli miyiz? 

Galiba bu sorunun herkes için farklı cevabı var.

Şahsen şikayetçi değilim. Kendimi meşgul edecek ve daha da önemlisi saatlerimi daha verimli değerlendirmeme yarayacak bir fırsat olarak görüyorum eve kapanmayı…

Fakat gençlerin durumu farklı.

2020 yılı gençlerin rüyalarını çaldı. Umutlarını yok etti. Gelecekle ilgili planlarını ellerinden aldı. Uzak-yakın çevreme bakarak şunu söyleyebilirim: Bugünün gençlerinin yerinde olmak istemezdim.

Reklam

Ya çocuklar? Arkadaşlıklar kurma, toplumun parçası haline dönüşme, eğitilme yaşında olanlar bütün bunlardan mahrum bugün. Dört duvar arasına tıkılmış milyonlarca çocuk tanımadıkları bir dünyanın vatandaşları oldular. Bugünler geride bırakılıp şimdilerde ‘yeni normal’ diye adlandırılan günler geldiğinde, çocuklar kendilerini o yeni dünyaya nasıl uyarlayacaklar?

Bugünün çocukları yarının büyükleri olduğunda onların elinde şekillenecek dünyadan da endişeliyim ben.

Korkuyorum bile diyebilirim.

Gününün önemli bir bölümünü yerli-yabancı gazeteleri-dergileri okuyarak, yerli-yabancı kanalları izleyerek geçiren biri olarak, bazılarının beklentileri aksine, yarının bugünden daha iyi olmayacağını biliyorum.

Zihinlerimiz karma karışık. Bu karmaşıklıktan doğru dürüst bir şeylerin çıkması pek muhtemel görünmüyor.

Evet, 2020’nin özel şartları bütün dünyayı tek bir zemin haline getirdi, insanların birbirinden farkı bulunmadığını insanlara yeniden hatırlattı. Hatta ölümde zengin-fakir ayrımını da büyük çapta ortadan kaldırdı 2020. Endişede, korkuda eşitlendik.  

Peki bende bu hisleri bırakan 2020, ülkelerinin sorumluluğunu omuzlarında taşıyan insanlar üzerinde benzer bir etki yaptı mı?

Yönetenler, yönetmeye talip olanlar bir ‘virüs’ ile sarsılan dünyamızın üzerlerimizde bıraktığı etkinin farkındalar mı?

Reklam

Sanmıyorum.

Onların çoğu, ya günü kendileri için en az zararla kurtarma ya da gelişmeden zarar gören kadroların yerini alma telaşındalar.

Bir yıl önce neleri, hangi yüz ifadeleriyle üzerimize bocalamışlarsa bugünlerde de aynı şeyleri tekrarlamakla meşguller.

Virüs onlar üzerinde bir etki yapmadı. Ders bile çıkarmadılar.

Her yerde durum bu…

Zaten bu sebeple de 2021 için fazla bir beklenti içerisinde olamıyorum..

Çocuklar mahpusluktan, gençler umutsuzluktan kurtulana kadar bu böyle gidecek.

Tasavvufta, kendi sonlarına dönük beklentileri adına insanların ‘havf’ (endişe, korku) ile ‘reca’ (umut) arasında bulunduğu düşüncesi vardır. Bu bir denge durumu. 2020 yılı bu dengeyi ‘reca’ aleyhine bozdu. 

2021’den beklentim, dengenin görüntüde kaybeden tarafının, umudu yeniden filizlendirecek biçimde –‘reca’ halinde- değiştirmesidir. 

Çok bir şey istemediğimi sanıyorum.

Bu geceden başlayarak önümüzdeki üç gün ve geceyi mecburen evlerimize kapanarak geçireceğiz. Yeni bir yıla ilk kez yalıtılmışlığın üzerimize bindirdiği bir ruh haliyle giriliyor.

Bitirirken…

Her gün bana yeni bir şeyler üzerinde düşünmek ve her gün düşündüklerimi kağıda dökerek sizlerle paylaşmak imkanı sundu 2020; şahsım adına sizlere ve 2020’ye böyle bir borcum olduğunu da hissediyorum.

Benim bugünle ilgili tesellim bu.

Sizlere de kendiniz için küçük de olsa böyle teselliler bulmanızı tavsiye ederim.

2021 yeni umutların yeşerdiği bir yıl olsun.

ΩΩΩΩ

Reklam

26 YORUMLAR

  1. ***9***

    “Benda! Benda!” diyebilecekler var mı acaba?
    Yoksa havanda su dövmek, beyhude mi bu çaba?
    ….
    …..

    (Haydi bu kadar yetsin şimdilik. Herkese mutlu yıllar. Ülkemize israftan-fuzuli masraftan sakınan, ekonomik, kendi kaynaklarıyla üretken yepyeni bir yıl dilerim… Allah (cc) yardımcımız olsun)

  2. ***8***

    Sen hangi dünyalardaydın, a benim canım?..
    Yan gelip yattın, Yılbaşı! hadi eğlen bakalım..
    Dünya, hiç durmadan saniyede 200le gitti!
    Yılda altıbin üçyüz milyon kilometre katetti…
    Ve sen farkında bile değilsin, kılın kıpırdamıyor,
    Bambaşka alemde kıpırdasa, umursamıyor..
    Bir elinde ayna…, diğer elinde cımbız misali…
    Dünya çantada keklik! duyarsız insanlık hali!
    Türkiye yokuşundaki arkadaşım, sen de insansın,
    Eşrefi mahlukata aday ol, çünkü sen müslümansın…

    ***8***

  3. ***7***

    O, “Durdurun dünyayı, incek var” diyenler,
    Ne cahillik, işin vehametini hiç bilmeyenler…
    Saatte bin yedi yüz kilometre bir hızda,
    Dönerken bir an dursa, herbiriniz uzayda!
    Bilemem aklınız bu işlere ne kadar yatar,
    Dünya sırtından sıpıtıp sizi o anda atar!..
    Aklınız donar! uzay eksi iki yüz yetmiş!
    Sonra da güneşe yolculuk! bütün iş bitmiş!
    “Güneşe akın var akın, güneşin zaptı yakın”!
    Aman ha! Nazım’ın aklına uymayın sakın!…

    ***7***

  4. ***6***

    Durup da bir dakika kimse düşünmez,
    Çoğu dünyaya yük, dünya yüksünmez!
    Meçhule giden gemiden bir farkı yok,
    Ne muhteşem! Enerjik ama çarkı yok!
    Transatlantik falan değil, uzay gemisi,
    Yemyeşil bitki örtüsü, deniz mavisi!..
    Bazen turkuaz, eşsiz bir nazar boncuğu,
    Miyarlarca canlı, tek tek onun konuğu..
    Tahir bey yokuşundaki apayrı dünya,
    Dünya içinde dünyalar, sanki bir rüya..

    ***6***

  5. 365 gün daha iyisiyle kötüsüyle bitti. Bir ömre bedel bir yıl gördük geçirdik belki de.
    Bizlere güzel duygular yaşatan, ufuklar açan, umutlar aşılayan başta yazarımız ve ekibine,
    Ve tabi ki birbirinden değerli yorumcular ve zaman ayırıp yorumlara da bir göz atan değerli okuyuculara,
    Bizlere bol bol konu çıkaran başta kıymetli siyasetçilerimize ve hatta dünya liderlerine teşekkür eder,
    ailelerinizle birlikte mutlu huzurlu
    Nice seneler dilerim.

  6. ***5***

    Sorunlardan hangisini, nasıl anlatsam…
    Tahir Bey yokuşuna dönecekken tam,
    Hapisteki bazıları akıllarda günahı büyük,
    Diğer bir çokları var, ekonomiye yük…
    Mercedes marka israf hepsinden beter,
    Para şu fakir milletin! her şeye yeter…
    Lakin fakirliği kabul etmiyor millet vekili,
    On kat maaşla konuşmaya onlar yetkili..
    “Batsın bu dünya” diye haykırıyor biri,
    Arabesk diyorlar, tepesine çıkmış siniri!

    ***5***

  7. ***4***

    Düşünebilecek o kadar çok şey var ki,
    Düşünemeden edemiyor insan; ülkemiz…
    Hertürlü sarsıntılara maruz diyarlar,
    İnsanlar karamsar, şikayet ediyorlar…
    Emektar gazetecilerden bay Fehmi Koru,
    Bilemiyorum hesabı ne kadar doğru!
    Korona yılına dair bir bilanço çıkarmış,
    Gelecek parlak değil, kara bulutlar sarmış…
    Hapiste meslektaşlarını düşünüyor çok,
    Eve kapanmış olmanın bir mahzuru yok…

    ***4***

  8. ***2***

    Gönül vermişlerdi hayat kurtarmaya,
    Ne doktorlar kaybettik koronaya…
    Eski mahallede anlatıyor bey amca,
    Tek başına yaşıyormuş kanımca..
    Korona evhamından bütün telaşı,
    Depresyonda görmüş arkadaşı..
    Güya yetişecek diyorlardı aşı,
    Hastaneye yetiştirememişler…
    Üç gün içinde kaldırılmış naaşı,
    Sorduğuna pişman oluyor insan…

    ***2***

    • ***3***
      ….
      Durup da bir dakika şöyle düşünsek..
      İçinde yaşadığımız dünya seyirde,
      Her zamanki kovalamaca ekseninde,
      Fırdöndü oynuyor sanki gece gündüz,
      Öyle emin ki dünya güzergahından,
      Haşmetle hızla akıp durmadan,
      Giyinmiş, zamanla sarmalanmış mekan,
      Kendine has güzergahında fişek gibi!
      Tahir Bey yokuşundaki arkadaşım,
      Sen hangi dünyadaydın, insanım?

      ***3***

  9. tüm dünya ve ülkemiz için çok sıkıntılı geçen bir yıl geride kalıyor.Yaşıyorsak ümidimiz var demektir.Karalar bağlamadan geçmişin muhasebesini yaparak yeni yıla ümitlerle girmek dileğiyle başta yazarımız ve siteye renk kalan tüm yorumcuların yeni yılını tebrik ederim

  10. uğur bey merhaba!
    – moralinizi bozmak gibi olmasın!
    – söylediklerinizin olmayacağını da iddia edemem. fakat söylediklerinizin nasıl ve hangi mekanizma ile olacağını es geçmişiniz. öyle olunca da “andersenden masallar” tadında olmuş.
    – düşüncemi söylemesem size kötülük yapmış olurdum. küsmenizi tercih ederim.
    – çabuk küsüyorsunuz ama

    • Problem değil.İnşallah günü gelince bu sözlerinizi size hatırlatacağım.İnandığımız Allah’ın hadiselere etki kuvvetini es geçmekle haksızlık yaptığınızı söylemek istiyorum şimdilik sadece.Ayrıca ben size küsmedim ki hiç.Siz küsmemi gerektirecek bir iş yapmadınız.Aksine ben sizi kısa süreliğini küstürdüğümü düşündüm bir süre.Halen de yorumlarınızdaki bu beyin/beyinsizlik muhabbetine bir dalsam mı diye sık sık içimden geçiyor,kendimi zor tutuyorum.Sonra bizden daha hassas olan Matrakçı Ali abimiz gibi değerli insanlar da gücenip,darılıveriyorlar.Neyse daha fazla uzatmayayım,sevdiklerinizle birlikte sizin için de hayırlara vesile bir yıl başlamasını dilerim.Selamlar.

      • Uğur Kardeşim, teveccühünüze teşekkür ederim; evet bazen dediğiniz gibi kendimce bir jandarmalık ! yaptığım oluyor .Aslında yazılardaki ifadeler bazen yanlış da anlaşılabiliyor .Bunun yanında ağır eleştiri ile hakaretamiz ifadeler arasındaki nüans nedeniyle de bazen ipin ucu kaçtığı oluyor. Netice olarak yazarken bolca var olan düşünme vaktimizi iyi kullanmamız bence münasip olacaktır .
        Selam ve saygılarımla sağlık, huzur ve uzun ömürler dilerim.

      • Kızmanın ve küsmenin birbirinden farklı şeyler olduğunu yazmamışım,onu da ilave etmiş olayım.

  11. Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
    Bir gelmemiş an için de feryat etme
    Geçmiş gelecek masal bunlar hep
    Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.

    Niceleri geldi, neler istediler,
    Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
    Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
    O gidenler de hep senin gibiydiler.

    Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
    Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
    Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün…
    Zira senin üstünde de otlar bitecek.

    Ömer Hayyam’dan.

    Rabbim sağlıklı, huzurlu, bereketli yıllar nasip etsin herkese.✋

  12. Bazıları oldukça uzun da olsa bütün yorumları okudum ; işin içinde siyaset olmayınca galiba insanlar daha iyi anlaşıyorlar ! Dolayısıyla bu gün köşemiz oldukça sakin !
    Ben de aklımca ; yeniyıl bağlamında ama yine de çok farklı, değişik bir konuya temas etmek istiyorum.
    Bazılarının klasik bir ifadesi vardır ; ” ben hayatımda yaptığım hiç bir şeyden pişman değilim!
    Bu olacak bir şey değil ! Allahü Tealanın takip ve kontrolü altında olmasına rağmen Peygamberimiz bile hata yapmış iken bu insanlar nasıl hatasız olabilir ; mümkün değil !
    Bu nedenle ben sık sık yaşadıklarımı düşünür , nerde , nasıl hata veya doğru yaptığımı irdeler , kendi kendime dersler çıkarmaya çalışırım . Hatta bununla da yetinmem başkalarının başına gelenlerden de dersler çıkarmaya gayret ederim. Hayat, sık sık hata yapacak ve her konuda bizzat kendimiz deneyim yaşayacağımız kadar uzun değildir
    Bu vesileyle bir konuya daha temas edip sözümü bağlamak istiyorum : Peygamberimiz ” Hiç ölmeyecek gibi bu dünyaya çalışırken yarın ölecekmiş gibi de ahirete hazır ol ” hadisiyle insan yaşantısının felsefesini çok mükemmel bir şekilde ortaya koymuştur!
    İnşallah seneye bu gün buluşmak üzere herkese sağlıklı , huzurlu , mutlu günler dilerim .
    Allaha emanet olunuz !

  13. 2021 iyi bir yıl olacak.
    Sorunlarla gerçek yüzleşme çözmeye başladığımızda olur.
    2021 yılında sorunlarımızı tespit edip sıraya koyabiliriz.
    Sorunları ancak 2022 yılında çözmeye başlayabileceğimiz için önümüzdeki yıl iyi geçecek!Çalma garantili projelere de daha fazla ödeyeceğiz.

  14. ***1***

    Sen hangi dünyalardaydın insanım?.
    Seyrüsefer Dünyada koca bir yıl geçti
    Döngüsünün yıl dönümü bugün,
    Bir öncekini kutlamıştık daha dün!
    Dünyada üçyüz altmışbeş gün eder,
    Ne olaylar yaşandı, her günü keder!
    Bilmem yeri midir tek tek değinsek,
    Hiç değilse durup biraz düşünsek!
    Zaman süratli, vaktimiz öyle dar ki,
    Düşünebilecek öyle çok şey var ki…

    ***1***

  15. “İşte geldik gidiyoruz”
    her yaş grubu için geçerli sonuçta.
    nereden geldik, nereye gidiyoruz, arada ne yaptık muhasebesini yapmak adına uygun zamanlar kimi bitişler ve kimi başlangıçlar.
    bazılarımız için yılbaşları da böyle zamanlar.
    zor bir yıl oldu 2020, ama bu iyi haber.
    2021 daha zor bir yıl olma potansiyeli taşıyor, hem bizim için, hem de dünyanın kalanı için. post corona sonrası farklı bir dünyaya evrileceğiz. iyi-kötü demek boş, nerde durduğumuza bakmak, safımızı belirlemek daha doğru, yoksa büyükler “yevmü’l-beter” demiş zaten. dengeyi zaman ve olaylardan çok, kendimizde bulabileceğiz, aklı baliğ olabilirsek, temyiz yeteneğimiz varsa ya da kaldıysa diyelim.
    iyi-kötü, doğru-yanlış, haram-helal karıştı çoktandır.
    koronanın zengin fakir ayrımını kaldırdığı fikrine de pek katılmam, bir kısmımız evde oturma, evden çalışma, gerekli olmadıkça dışarı çıkmama lüksüne sahipken daha büyük bir kısmımız ise, toplu taşım araçlarına binmek, kalabalık iş yerlerinde çalışmak zorunda kaldılar/kalıyorlar. parası olanlar en iyi doktor ve hizmetlerden yararlanırken, olmayanlar hastane koridorlarında yatak beklediler. ölümden sonra da zengin-fakir ayrımı bir şekilde yaptıklarımızın uzantısı olması babında devam edecek yani hesaba kitaba inananlar için…urgan-hamal meselini herkes bilir, nerden kazandın, nasıl kazandın sorularının yanı sıra nereye harcadığını da soruyorlar değil mi? büyük başın derdi çok olur derler. kimbilir belki burayı kastederler. kendi parasının hesabını vermek kolay değilken 80 milyonun hakkının hesabını vermek nasıl olur düşünemiyorum, hepimizin devlet malı kullanırken dikkatli olması, vergisine, borcuna sadık olması gerekir, 80 milyonun hakkını hukukunu savunması da gerekir, particilik, cemaatçilik, mezhepçilik yapmadan. aklı olan, imanı olan, “İşte geldik gidiyoruz” gerçeğine binaen “havf” meselesine buyursun buradan baksın derim.
    geçmiş yılın muhasebesi, gelecek yılın planları derken, kendimizi teselliden etmekten çok şükretmek gerektiğini düşünüyorum.
    fehmi koru ve ailesi başta, yazan bütün yorumcu arkadaşlarıma
    değer verip yorumlarımızı okuyanlara,
    ve herkese huzurlu, mutlu bir yıl dilerim.

  16. KORONA GÜNLÜĞÜ

    Hava soğuk, ağaçlarda tek tük kalan yapraklar da dökülmekte. Bakanlar peşpeşe açıklama yapıyor haber bültenlerinde. Umut aşılıyorlar, bol bol da müjde, gelecek günlere dair. Yüzümüzü parlak ekranlardan pencereye çevirdiğimizde; puslu, soğuk karanlıklara batıyor günler.

    Yağmur başlamış, günlerdir beklenen. Oysa müjde gibi değil paslı iğneler gibi yağıyor. Gökyüzü kirini sağıyor sanki üzerimize. Sokağa çıkma yasağı başlamadı, kimsenin de çıkası yok.

    Her şey azalıyor sanki.

    Neşesi kaçtı hayatın, bir çift muhabbetin. Ne olacaksa olsun artık der gibi. Azala azala bitiyoruz.

    Herkes nereye gitti…

    Takvim yaprağına bakar gibi vaka ve ölüm sayılarında gözlerimiz. Geleceğimiz artık bu sayılara endeksli. Aşı bulundu, aşı işe yarayacak mı? Keşmir, D.Türkistan,Harem, Kudüs siliniyor haritalarımızdan.

    Şükür(!) marketler açık. Gofret ve soda, bol yumurta, londra ve newyork ile birlikte kasa kuyruğundayız.

    Biz iyiyiz ama fikirlerimiz entübe.

    İçeride çok sıkıldık, dışarısı karanlık, otobüs molasinda dinlenme tesislerinde çay içiyoruz sanki. Tatsız, ılık, bulanık.

    Maskeler önceleri sadece ağzımızı kapatıyordu. Zamanla büyüdüler arkasında kaybolup gidiyoruz. Kısa kesilen sohbetler, uzaktan selamlaşmalar.

    Çıkarken maske takmayı unutmuşum, asansörün aynasında kendime selam verdim.

    Zaman sürüyor kör saban gibi
    Günler günlerle örtülüyor
    Toprağa karışıyor yaşamaklarımız
    Gelecek bahara uhde kalıyor

    • sin

      Zararın neresinden dönersem ziyan
      Zamanın sarkacına biçare asılış
      Yalnız ve yalın çıkacağım kapıdan
      Üstümde ne varsa bir tebessüm bir bakış

      Tanrım dedim bundan da bir hayır ummalıyım
      Bir duvar örmeliyim belki bir kapı bulmalıyım

      Sanmam benden sonra dar-ı dünyada bir hoşluk olsun
      Cismim kadar serinlik yahut el ayası
      Ne varsa yıkıp yerine apartman yapacaklar
      Kara dikenler patlayacak baharla, çünkü budur mayası

  17. Fehmi Bey’in 1 Ocak 2019 tarihli geçmiş bir yılı değerlendiren bilanço hesabında şu cümleler geçiyor:”Aslında hemen herkes yılın son günü olan dün ile yeni yılın ilk günü olan bugün arasında hiçbir fark bulunmadığını biliyor. Sonuçta, takvimler insanlar önlerini görebilsinler, işlerini daha iyi planlayabilsinler diye yaşadığımız günleri haftalara, aylara ve yıllara bölüyor; 365 günde bir, takvimin bir yılı bu yüzden yerini yenisine bırakıyor.İnsanlar da ömürlerinden bir yılın daha geride kalmasının kendileri için ne anlama geldiğinin bu sayede muhasebesini yapabiliyor.Hepsi bu.”

    Yılbaşından beklenen anlamın geçen bir yılın muhasebesinin yapılması olmasına dair bu sözleri düşünürken,önce Fehmi Koru’nun Günlüğü’nün tuttuğu kayıtlarla hepimiz için aynı zamanda bir muhasebe defteri niteliğinde bulunduğu aklıma geldi.Sonra da diğer çağrışımlar arkasından geldi.

    İnternet ummanı hem herkese her türlü bilgiye çok az zahmetle ulaşmayı,hem de doğrunun,iyinin,güzelin yayılmasını hayatına vazife edinmiş her paylaşımcı kişiyi zamana,kişilere ve olaylara dair şahitliklerini dile döken paylaşımları münasebetiyle bilgi kaynağı olma konumuna sokuyor.

    Fehmi Koru’nun Günlüğü’de bu internet ummanı içinde seyreden,eski zamanların uzun deniz yolculuklarına çıkmış gemi kaptanlarının tuttukları seyir defterleri gibi veya yaşadığı zamanı kayda geçiren vakanüvislerin kayıtları gibi şu zaman dilimini gelecek kuşaklara anlatma özelliğine de sahip.Hatta bu platformun zamanı doğru anlatma yönüyle bir önceki cümlede geçen benzetilenlerden daha güvenilir bir kayıt olduğu düşüncesindeyim.Çünkü her güne ilişkin zamana düşülen bu notlara okuyucular,
    paylaşımcılar olarak bizler de şahit olma konumundayız. Oysa 300-400 sene öncesinin bir deniz seferinde geçen özel olaylara dair kaptanın seyir defterine yazdıklarının doğruluğunu teyit etmemizi sağlayacak -genellikle yazanın nezdimizdeki güvenilir kişi olma kanaatimizden başka -bilgiler bulunmuyor.

    Aynı şekilde sınırlı sayıdaki vakanüvislerin yaşadıkları zamanın gündelik olaylarına ilişkin anlattıklarında da -çoğunlukla- onların şahsi gözlemlerini esas alarak verdikleri bilgilerin dışında,anlattıklarının doğruluğunu teyit eden veya olayların farklı yönlerini de gösterme durumu olan,bizlere değerlendirmelerimizde farklı bakış açısı sunacak o zamana şahitlik etmiş çok farklı bilgi kaynakları olmamasının dezavantajları bulunuyor.

    Başka bir benzetmeyle de Fehmi Bey’in her güne ilişkin düştüğü notlar ve yorumcular olarak bizlerin türlü şahitlikleri,çetrefil olayları kapsayan çok boyutlu bir mahkeme dosyası tutanaklarına da benziyor.Gün gün zapta geçen her bir olay ve bizlerin şahitlikleri,olaylara,onların sebep ve sonuçlarına ilişkin yapılan türlü yorumlar süreç içerisinde hepimizi etkileyen günümüz meselelerinin bazı yönlerini ARA KARARLARLA zihnimizde çözerek anlamamızı sağladığı gibi,muğlak olan ve ancak zamana yayılmakla ve zamanın öğretici etkisi altında toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilmesiyle herkesçe görülebilir hale gelecek NİHAÎ KARARLA,BÜTÜNÜ anlamamız için de külliyen bir arşiv olarak önümüze geniş ufukları gösteren bir panorama seriyor.

    Kim bilir,belki de 10-15 sene sonraki kuşaktan başlayarak,Türkiye tarihinin -havasını solukladığımız- bu en puslu dönemini anlamak isteyen nesiller arasından,herbirimizin kendi psikolojisini yansıttığı bu kayıtları, zamanımızın sosyolojisini anlamalarını da sağlayan bir roman ayarında,tarih okur gibi okuyacak meraklı okurlar çıkacaktır.

    Yazının başında alıntıladığım yılbaşının muhasebe yapma özelliğini vurgulayan Kaptan,
    bana göre halin müsebbiplerine de dokunan memleketin umumi manzarasına ilişkin hikmetli sözlerle bezediği geçen on yılın kısa bir değerlendirmesini de yaptığı 31 Aralık 2019 tarihli yazısında ise geride bıraktığımız 2020 yılından beklentisini şu sözlerle seyir defterine not düşmüş:

    “Önümüzdeki bir yılın ve sonrasında gelecek diğer yıllarla birlikte gelecekteki toplam 10 yılın, geride bıraktığımız bir ve 10 yıldan daha verimli geçeceği ve bizleri rahatsız eden neler varsa onların çoğunun yerlerini umutlarımızı daha da pekiştirecek güzelliklere bırakacağı kanaatindeyim.”

    İlk günlerinden itibaren (aslında oldukça sıkıntılı geçen) 2019 yılını dahi aratacak ölçüde Ruslar tarafından Suriye’de 32 askerimizin şehit edilmesi olayı,Amerika’nın Kasım Süleymani suikastı,yıl içine yayılan depremler,çığ sel felaketleri,hepsini bastıran bütün dünyayı cezaevine dönüştüren korona virüs salgını,kuraklık gibi sarsıcı olaylarla başlayan ve çıkmak bilmeyen can gibi zorla çıkan ve bu senenin yaşattıklarının bezdiriciliğiyle Kaptan’ımızı dahi kısmi bir umutsuzluğa sevk ettiği anlaşılan 2020 yılı hakkında O’nun geçen sene bu zamanlar seyir defterine düştüğü temennilerin gerçekleşmeyeceğini düşünenler varsa ben onlardan değilim.

    Neticede sosyolojik süreçlerin tekemmülü zaman ister.Bütün dünyayı ilgilendiren sıkıntılı bir sürecin akşamdan sabaha son bulması kâinatın işleyişindeki hikmet ve insanların müptela oldukları imtihan kanununa da istisna teşkil eden bir durum olur.Ancak bir süre daha devam edecek gibi görünen karanlığın en koyu zamanlarını da aştığımız inancındayım.Aşılan her karanlık mesafe de gerisinde aydınlatılmış bir yol bırakıyor.Şelaleye yaklaştıkça akıntı nasıl hızlanıyor ve suyun çağıltısı artıyorsa 2020’nin yaşadığımız bunaltıcı gümbürtüsü de insanlık için zorlu bir dönemin sonuna yaklaşıldığının işaretlerini veriyor.

    “Allah, rüzgarı göndererek bulutları hareket ettirir. Sonra onu gökyüzünde dilediği gibi yayıp kütleler haline getirir. Sonra onun arasından yağmurun çıktığını görürsün. Böylece kullarından dilediğine onu isabet ettirdiği zaman onlar sevinirler.Oysa onun indirilmesinden önce, tüm umutlarını yitirmişlerdi.”

    Buradaki Rum Suresi 48,49.ayetlerinin tefsirinde Elmalılı Hamdi Yazır rüzgarların bulutları sevk eden,aşılayıcı,ardından yağmur getirici etkisini anlatan ayetlerin işareten de sosyal durumlardaki dönüşüm ve değişimleri temsil ettiğini belirtmektedir.
    “…Rüzgarların değişimlerinin korkutuculukları olduğu gibi,müjdecilik yönü de vardır.Tabiatta meydana gelen fesat onlarla düzelir.”

    Korona gibi yaygın belalar da sert rüzgarların ardından yağmur bulutlarını getirmesi gibi tıkanan toplumları değişime sevk eden,toplumları değişime zorlayan işaretlerdendir.Bana göre 2020 yılının yaşanan tüm zorlukları da güzel günlerin kuvvetli habercileri niteliğindedir.Hikmet dünyasındaki dönüşüm kanunları da buna işaret etmektedir.Geceden sonra gündüz,kıştan sonra bahar,meşakkatten sonra gelen kolaylık günleri gibi.Ben ümitvarım.

Yoruma kapalı.