Büyük taarruz ve büyük zafer bizim ortak değerimiz değilse, ortak değerimiz yok demektir

38
Reklam

Birkaç günlüğüne İstanbul dışına çıktığım için kitaplarımdan da uzağım; o sebeple kütüphanemin raflarında bayağı geniş bir yer tutan Türk Kültürü dergileri ciltlerini elime alıp onların içindeki ‘Ağustos’ ayına ayrılan özel sayıların içeriğinden söz edemeyeceğim.

Her yıl Ağustos ayında ‘Zaferler Sayısı’ olarak çıkardı Türk Kültürü.

Ülkemizin öndegelen tarihçileri 26 Ağustos’ta büyük taarruz ile başlayıp 30 Ağustos’ta vurulan nihai darbeyle Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluşunu mümkün kılan zaferler hakkında her yıl yazılacak değişik bir şeyler bulurlardı.

Bazıları yüzlerce sayfayı bulurdu ‘zafer’ sayılarının…

1960’lı ve 1970’li yıllarda en titizlikle takip ettiğim dergilerdendi Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü tarafından çıkarılan Türk Kültürü. Sonra ne olduysa ilgim azaldı ve ardından kesildi. Enstitü’nün kapandığını ve derginin çıkmadığını düşünüyordum. Öyle değilmiş, varlıkları sürmekteymiş… Şüpheliyim, ama belki bu ay da dergiyi ‘Zaferler Sayısı’ olarak çıkarmışlardır diye düşünmeden de edemiyorum.

Kurtuluş Savaşı nedir?

Kurtuluş Savaşı bir milletin devletiyle ayakta kalma mücadelesidir. İstanbul’u işgalleri altında tutan düvel-i muazzama, Osmanlı’nın yıkılışına yakından tanıklık etmek için gelmişler ve Osmanlı’nın tarih içerisinde uzandığı her iklimden ayağının kesilmesini sağladıktan sonra, Anadolu’yu da Türklere çok gören bir planı hayata geçirmişlerdi.

Bu amaçla Osmanlı’dan tarihte kopuşları (1822) kanlı olmuş Yunan’ı kullandılar.

Reklam

Ağustos ayı içerisindeki o bir haftada alınan zaferler olmasaydı planları gerçekleşebilecekti de…

Planları başarılı olamadıysa, bunda büyük pay, hiç kuşkusuz, durumun vahametini bütün açıklığıyla anlatarak milleti arkasına alabilen komutanlar ile onlara her türlü desteği veren sivil kadroya aittir.

En büyük pay da sonradan ‘Atatürk’ soyadını alacak Mustafa Kemal’indir.

Tarihimizin bu en kritik döneminden ve birbiri ardına kazanılan zaferler sayesinde en şerefli sayfalarından haberdar olmak için illa Türk Kültürü dergisi okuru olmak gerekmiyor. Sonradan yolları siyaseten ayrılmış ve karşı saflara düşmüş olsalar da, o dönemin komutanlarından hangisinin anıları okunursa, aynı sonuca varılacaktır: ‘Büyük zafer’ gerçekten büyük bir zaferdir.

Nasıl oluyor da, günümüzde bu gerçeklere ters düşen tavırlar sergilenebiliyor, bunu anlamakta zorlanıyorum.

Cumhuriyet’ten sonra meydana gelen cepheleşmelerin bugünkü sorgulayıcı ortamla bir ilgisi olduğuna kuşku yok. Ancak, Cumhuriyet sonrasının değerlendirilmesi söz konusu olduğunda sorgulayıcı saflarda yer alanlardan 30 Ağustos’u takdir etmede sorun yaşayanların unuttuğu bir gerçek var: Cumhuriyet’in ilk kadrosundan kendilerini yakın hissettikleri isimlerin hepsi ‘büyük zafer’ konusunda kadronun beğenmedikleri unsurları ile tek ses ve tek nefes gibidir.

O zaferler ve büyük zafer kazanılmasaydı sonuç bizler için olumsuz anlamda çok farklı olacaktı.   

[İki gün önce, burada, “Balkan kökenli (Kosova) olduğum için ‘savaş’ sözcüğünden tedirginlik duyarım” diye yazdım. Doğrudur. Savaşlar Balkan halklarını yüzyıllardır yaşadıkları topraklardan koparmıştır. Balkan halkları için Cumhuriyet Türkiyesi bir sığınak olmuştur. Burası bizim son ve tek vatanımızdır. Bunun değerini bilir ve ‘savaş’ sözcüğünü duyunca irkiliriz.]

Reklam

Bugünün ortamı hangi döneme benziyor?

Günümüzün şartlarını Kurtuluş Savaşı ortamına benzetenler yanılıyor. Bir benzerlik kurulacaksa, ortamın daha çok Birinci Dünya Savaşı’na gidilen dönemi andırdığı söylenebilir. Osmanlı o dönemde birden fazla cepheyle askeri açıdan meşguldü ve “Gel, gel” yapılarak içine çekildiği büyük savaştan kayıpla çıkmaması zordu. 

Paralellik kurulacaksa, o paraleliliği, o dönemde, sonrasında ülkenin işgalini getirecek yanlışlıklara hangi yemler kullanılarak çekildiğimiz ile bugün kullanılan bazı ifadeler arasında arayabiliriz. Ancak Kurtuluş Savaşı ile özellikle de Ağustos ayında (1922) başarıyla sonuçlanan büyük taarruz ve İzmir’in işgalden kurtarılmasının (9 Eylül 1922) verdiği moralle kendimize gelebildik. 

Savaşa gidilen yol, Kurtuluş Savaşı öncesi şartları, o zaferler yüzünden, galiba ve maalesef, milli hafızadan silindi.

Bir de şu var: Cumhuriyet kurulduktan sonra yapılmış siyasi tercihlere muhalefet önceki dönemi de içine alacak bir toptancılığa yol açmışa benziyor.

Osmanlı Batılı güçlerin kendi arasındaki hakimiyet mücadelesinin içerisine mehter marşlarına da yansımış “Alalım düşmandan eski yerleri” anlayışının yem olarak sunulmasıyla ve fetihçi bir havayla girdi. 

Az kalsın var olan bile kaybedilecekti.

Var olanın değerini bilelim ve geçmişimizi değerlendirirken vahim yanlışlara düşmeyelim.

ΩΩΩΩ

Reklam

38 YORUMLAR

  1. 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.

    Türk tarihinin en büyük kahramanlarından Mustafa Kemal Paşa’yı düşman olarak görenler bizim de düşmanımızdır. Bunun uzlaşması falan olmaz. Bu böyle biline.

  2. Ahmet bey! Rahibi serbest bırakan Erdoğan değilde Hakilermi ?? Allah aşkına insani güldürmeyin. Daha Pazartesi Trump seçimin ik Düdüğünü “Brunsonu Erdoğana serbest bıraktırdım” diyerek” çaldı ve Beunsona’da onaylatti! Hemde dünya tvleri canlı gösterdiler.

    Burada ben [emir almak için] diye yaziyorum ve alay ederek [AY;pardon icazet almak için] diyiyorum.
    Siz bunu anlamayaca kadar cahil olmadığınızdan emin olduğum içi derdinizin konuyu saptırmak oldugunu iyi biliyorum.

    Bakıniz siz bile Erdoğanın yaptikları zalimlikleri kimse görmemiş ve bilmiyor gibi bizi yalanlarınıza inandıracağınıza zannederek gözümüzün içine baka baka Erdoğani savunuyorsunuz.
    Ya hakaret mektubu?
    Koskoca bir devlet başkanına akilli ol diyen ABD Devlet başkanı Trump değil’de RTcerdoğanın babasımiydi.? aslında o emirin Türkçe çevrisi biraz daha kıbar.
    Şimdi Dünyanın şahit olduğu hatta Trumpin hergün en az 10 kez tekrar ettiği erdoğan beni dinliyor. Şimdi biz elimizin gözümüzün onünde olan tasdikli emirlere değilde. Bunlara en ufak bir tepki dahi veremeyen erdoğanı savunucusu sizemi inanacağız.
    Sizin bildiklerinizi isbatlamanız ićin Hadi Hodur meydan! Sizde o isimsiz idialarinizi benim gibi isbatlayin.

  3. Turkiyenin profilleri!

    1. Uyuyan milletler topluluğu.
    2. ırkları ile gurur duyup palavra atan halklar topluluğu.
    3. her alanda kaip, altın günlerinde yemekleri,süsleri, dedikudulari, ve Cuma günleri Türkçe anlamı O Arapcası HU,HU,HU, diye saatlerce bağıran iki bölümden oluşan kadınlar topluluğu.
    4. karşı cinsten olan kadınlar ile dost olamayı beceremeyen fakat her firsata kötü niyetlli ve pis amelleri için yanlarına yaklaşan erkekler topluluğu.

    5. bir numaralı özeliğe ship YALANCI, BECERIKSIZ,HIRSIZ, KAVGACI, siyasetçileri olan ülkenin taraftarlari parti liderlerini taparcasına sevip onların uşkağatçılığına kol kanat geren ve , akıttıklari kanların hesabını soramayacak kadar cahil olan fanatiklerden oluşan şer guruplari topluluğu.

    6. Sevinçte, kederde, iyi, günde, kõtu günde guruplara bölünmüş sevmediklerinin felaketlerine sevinen, başarılarına üzülen vatandaşlar topluluğundan oluşan Türkiyenın başında RT Erdoğan 18 sene değil yaşasa 180 sene dahi zabenileri sayesinde ihtidardan inmez.

    Din satanlar ihtidar olmadan önce hiç değilse gene kõtü ve iyi günlerde dini ve milli bayramlarda millet beraber ağlar beraber gülerdiler.
    Allah aşkına bu Erdoğan bu trollere neler vââd etmişki. Bir trol 10 kılığa girerek 24 saat herkesi kendi gibi cahil dünyadan bey haber ve vijdansiz olduğunumu zannediyor.
    İnşAllah, Dini kendi pis amelleri için kullananlar bu dünyada Rezil rusva olmadan can veremsinler.

    Troller ordusu! utanmadan sıkılmadan ortalığa düşmüş cahaletlerini sergiliyorlar.
    Yoksa Her kesi kendileri gibimi zanbediyorlar..
    Oysaki onların sayfalarca iddalarıni mim bey tek kelime ile onlar yazılari ile birlikte allak bullak edip adate yerin dibine sokuyor.

  4. Satma yalanıyla bi yere kadar..
    Bariz yalanlara inanıp buna göre değerlendirme yaparsanız sadece kendinizi kandırırsınız. Tayip düşmanlığıyla nereye kadar arkadaşlar hele bi düşünün. Bu saatten sonra düşünseniz de hatlarınızı insanlara karşı kabul etmezsiniz zaten fakat soralım satıldı satıldı ne satıldı ? Türk Telekom ? Satılmadı belirli bir süreliğine lisansı devredildi işletmesi devredildi. Elektrik dağıtım şirketleri satılmadı yine aynı şekilde lisans ve şebeke işletmesi devredildi. Tüpraş satıldı ondan alınan parayla çok büyük petrol yatırımları yapıldı. Seka kaptıldı diye yıllarca yaln söyledi birileri ama seka açık sandıkları zaman 10 yol boyunca bir metre bile kağıt üretmesi konusunda kimse birşey söylemedi. Daha ne satıldı ? Galataport satılmadı orada satılır birşey yoktu. Yeni liman yapılması için lisans verildi süresi bitince devlete geçecek. Köprüler yollar çok karlı olmayan bir biçimde ihale edildi haklısınız. Fakat sermayesizlikten bu olmak zorundaydı. Başka hangi kurum satıldı. İstanbul’da iki arazi satıldı birinin satışı da sonradan iptal oldu ? Satıldı satıldı ne satıldı salladıkça salıyor birileri. Açık kaynaklarda bulunan bilgilerle kolayca yalan olduğu ispatlanabilecek şekilde yalanlar söylüyorsunuz sonrada bunlara siz de inanıyorsunuz. Madenler satılmış mış madenlerin işletmeleri devredildi devretmeden önce yerinden çıkmıyordu. Şimdi ekonomiye katılıyor bir şekilde. Yerinde mi yatsaydı. Ayrıca devletin ortak yada sahip olduğu şirketlerin ne kadar büyüyüp karlı hale geldiğine bakın. Bankaları kasdetmiyorum sadece. Ülkemizdeki bazı şirketler devleşiyor. Tayyibi eleştirecek Deniz doğru eleştirin adamı doğruları üstünden vurarak iktidardan edemezsiniz. Yanlışlarına odaklanın. Başarma şansınız artar.

    • 1923-2002 arasında yabancılara 11 milyon m2 arsa-arazi satılmış. Çevre ve Şehircilik Bakanı bir soru önergesine verdiği cevapta şu bilgileri verdi: Son 5 yılda gerçek kişi yabancılara 118 milyon m2 arsa-arazi ve 149 bin konut satılmış. Şirketlere satılanları ise ticari sır diye açıklamıyor. Sizce bunlar normal mi. Sat sat ye !

    • 14:37 de T. Ahmet “tesis satmakla vatan satılmaz” buyurmuşlar.
      Siz tersini iddia ediyorsunuz.
      Kim kime şimdiye kadar milyarlık uçaklar hediye etmiş? Kardeş kardeşe bir dönüm araziyi vermemek için kardeşliğini unuttuğu dönemde?
      Sn RTE yi belki de ben sizden daha çok seviyorum! Çünkü acı olanı ben söylüyorum, düzenden beslenenler değil! Ondan iyisini bulsam şamda kayısı. Lakin yok!
      Hala kulağını öteki eline gösteriyorsun. Deli dumr$ul hikayesini benden iyi biliyorsun!
      Yanlış olan hastane, yol, köprü yapmak değil!
      Yanlış olanı sen de biliyorsun, karadeniz otoyolu (yada köy yolu) nda canı yananların, yapılan yanlıs islerin sorumlusu asla ortaya çıkmayacaklar da biliyor.
      Olan zavallı bizlere, gelecek nesillere oluyor.
      Sadece biraz hassasiyet, birde samimiyet..

  5. 30 Ağustos. Zafer Bayramımız Kutlu olsun.
    Bu bayrami bizelere hediye eden Kurtuluş savaşı şehit ve gazilerimize Allah CC gani gani Rahmet eylesin mekanları Cenet olsun! AMIN.
    Dünya durdukça şimdiye kadar kutladığımız 30 Ağustos Zafer barami. gibi bayramlarımızı kutlamaya like nesiler gelmesi dileklerimle! Tekrar hepimizin Zafer bayramımızı kutliyorum.

    Yüce yaratımız
    Şimdiye kadar Savaşlarla kazanılmış zaferler gibi, zaferleri ülkemize ve Dünyaya birdaha nasıp etmesın, Amin!
    Allahtan dileğim,
    Gelecek nesilere zafer bayramlarıni sadece geçmişdeki makam mevki ve ırkçılık için dünyayi ceheneme çevirmiş liderlerin Yaptiklarını lanetleyip,savaşlarla hayatlari yok olanları minnetle anarak ve Din, Irk, ayrımı yapılmadan kardeşce bir arada barış içinde yaşiyarek ilalebet kutlamak nasip etsin, İNŞALLAH.

  6. Öncelikle, ülkemiz için emeğini, duygusunu, düşüncesini ve hatta hayatını veren bütün insanlara minnettarız ya da daha doğru deyim ile: ben minnettarım.
    – Birileri memnun olmayabilirler. birileri yapılan iyilikten memnun olmayabilirler. kişilerin memnun olmama hakları da, yapılan iyiliği istememe hakkı da ya da yapılanı kötülük olarak değerlendirme hakları da var.
    – Ya da, yapılan iyiliği bilerek, yapılan iyiliğe karşı nankör olma hakları da var ve bunun için insanlara, “nankörlük etme!” de demem.
    – Modern çağ toplumlarının yaşadığı son büyük olaylardan sonra, devletin ve toplumun o olaylara göre şekillenmesi, duygu ve düşüncelerin o büyük olaylara ilişkin olarak ortaklaşması ve bu ortaklaşması için yapılan etkinlikleri, anma toplantılarını, propaganda faaliyetlerini bütün modern dönem ülke ve devletlerinde görüyoruz.
    – büyük olayın simge isimlerinin yüceltilmesi, olayın kahramanlarının onore edilmesi, olayların öneminin vurgulandığı toplantılar, yayınlar vs. vs.
    – Ancak, bu tür etkinlikler, belki etkinliklerin yapılış şeklinden, belki de başka faktörler nedeniyle, her ülkede ortak bir kültür, ortak değerler, ortak bir birlikte yaşama istek ve düşüncesi oluşturmayabiliyor.
    – Kuşkusuz her olayda olduğu gibi, her toplumda da istisnalar vardır ama benim kastım istisnalardan daha çok belirgin durumları ifade etmektir.
    – Mesela, amerikada, ingiliz sömürgeciliği taraftarı ya da ingilizlere karşı verilen bağımsızlık mücadelesine karşı olan etkin bir grup olduğunu düşünemiyorum. Üstelik de, amerikanın temelini ingiliz ırkı oluşturmasına rağmen.
    – Amerikada da, pekçok yerde, ülkemizde olduğu gibi, washington ismi var. yani, orda da, büyük olayın simge isminin (isimlerinin) yüceltilmesi ve büyük olay etrafında bir toplumsal yapılanma oluşturulması (oluşması) sürecini görüyoruz.
    – Ülkemiz için en önemli olay kurtuluş savaşıdır ve bu çerçevede, ortak bir kültür, birlikte yaşama isteği, ortak değerler oluşturulması noktasında, kurtuluş savaşının simge isimlerinin yüceltilmesi, büyük olayın toplumda sürekli vurgulanması, toplumun büyük olay etrafında şekillendirilmesi çalışması yapıldı, yapılıyor.
    – Ancak, toplumların yaşanılan büyük olay üzerine şekillenmesi, o olay üzerine ortak değer oluşturulması, o olay üzerine birlikte yaşama isteği oluşturulması sürecinin de bir yerde sönümlenip, çağın gerektirdiği yeni değerlerin, yeni konuların, yeni ortak duyguların toplumda yer bulması gerekiyor.
    – Yazdığım yazıyı türkçeye çevirecek olursam: Artık türkiyenin atatürkçülük ya da 7 düvele karşı savaştık psikolojisi ve kültüründen çıkıp, yerüstü ve yeraltı doğalkaynakların kirliliği üzerine, denizlerin kirliliği üzerine, yeşil alanların yok olması üzerine, ekilebilir arazilerin yok olması üzenine, insan hakları üzerine, adalet üzerine vb. etkinlikler, anma toplantıları, propaganda çalışmaları vb yapması gerekiyor.
    – akp, koltuk değneği mhp ile birlikte kurtuluş savaşı ve o savaşı yürütenlere karşı hasmane tutum içinde. bu durum, atatürkçülük duygusunu, 7 düvele karşı savaştık duygu ve düşüncesini tekrar artırıyor ama atatürkçülüğün tekrar yükselmesi, ülkemizin daha ileri gitmesinin önündeki bir tehlikedir de.
    – Bu nedenle, bu ülke için hayatlarını veren, hayatlarını ortaya koyan insanlara tabii ki minnet duyacağız ama bütün ülke yaşamını, insan yaşamını da bu minnet üzerine değil; gelecek kuşaklarımızın daha bir mutlu yaşam sürebilmesi, ülkemizin, o insanların da çok istediği gibi, daha bir gelişmiş ülke olabilmesi için yapılması gerekenlere, olması gereken değerlere, harcanması gereken emek ve üretilmesi gereken düşünce duygulara göre yapacağız. Yapmamız gerekir.
    – Çünkü artık, “7 düvele karşı savaştık” diye yaşayamayız. “sularımız kirleniyor. birşeyler yapmamız gerek” diye yaşayabiliriz. “küresel ısınmayı önlemeye çalışmalıyız” diye yaşayabiliriz. “ülkemizin eğitim seviyesini nasıl artırırız?” diye düşünerek yaşıyabiliriz. “ülkemizde hukuku nasıl üstün kılarız”, “demokrasiyi nasıl bu ülkeye getiririz” diye yaşayabiliriz, yaşamalıyız.

    • Kurtuluş Savaşı’na ve Mustafa Kemal’e sahip çıkmak, denizlerin kirlenmesi ile mücadele etmeye engel değil ki!

    • Bu gün bir yorum gördüm, -kefere ”Tek Millettir” sn yazar- diyordu.
      Kıskandım. Gerçektende daha 50 yıl önce insanları katleden zihinler yek vücut olmuş, gözünü doğu topraklarına dikmiş, son teknoloji ile saldırıya geçmiş.
      Zafer kutladığımız bu günde, yada anma günlerinde çıkıp filan adam şöyleydi böyleydi demelerine Tek kelimeyle kızıyorum.
      Son y.yılda ülkeyi yönetenler bir halde iyi yada kötü yöneterek bu günlere kimsenin danası mandası oldurmadan, yada
      Babalarının adının Hans, makinis , durkof olmadan açlıktan öldürmeden getirmeyi başarmışlar.
      Bu günlerde birtakım değerlere ihtiyaç duyulmayabilir, teknolojide, bilgi de zengindir.
      Lakin 100, 50, hatta 17 yıl önceki insanlarımızı koy çuvala at kilere yapmayalım!
      Diyebilirsiniz ki peki ne yapalım? Şurdan başlayabiliriz:
      Benim tüm insanlarım değerlidir, eşittir.
      Geçmişten ders alarak, geçmişi bilerek, geleceği inşa edelim:Hep beraber.
      Meclisimize güvenelim, seçtiğimiz vekillerimizin arkasındayız mesajı verelim,
      Oturup seyreyleyelim,
      Neylerse mevlam güzel eyler.

  7. Evet, gerçekten de geçen gün böyle söylüyordu sayın yazar:
    “Balkan kökenli (Kosova) olduğuma verin, ne zaman ‘savaş’ sözcüğünü akla getirecek gelişmeler yaşansa huzurum kaçar. Son 150 yıl içerisinde tarafı haline geldiğimiz ne kadar ‘savaş’ çıkmışsa, hepsinde kaybedenler arasında yer aldığımızı bilirim.

    [Tek istisna olarak 1974 Kıbrıs çıkartmasını hatırlatacaklara ancak yarım hak verebilirim. Savaşlar silahların susmasıyla sona ermiyor çünkü; Kıbrıs’ta hala sonuç belli değil.]

    Bugün de daha yazısının başlığında şöyle söylüyor:
    “Büyük taarruz ve büyük zafer bizim ortak değerimiz değilse, ortak değerimiz yok demektir”
    Sağolsun kendisi kıbrısı ortak değerimiz olarak görmediğini baştan belirtmiş zaten, çünkü sonucu bile henüz belli değilmiş, hayırlısı bakalım…
    Bence de türkiye adanın öbür yarısını da almadan o defter kapanmaz!

    Yukarda yine alıntıladığım gibi
    “Son 150 yıl içerisinde tarafı haline geldiğimiz ne kadar ‘savaş’ çıkmışsa, hepsinde kaybedenler arasında yer aldığımızı bilirim.”
    diyen yazarımız bugün ise bakın ne diyor:

    ‘Büyük zafer’ gerçekten büyük bir zaferdir.

    Nasıl oluyor da, günümüzde bu gerçeklere ters düşen tavırlar sergilenebiliyor, bunu anlamakta zorlanıyorum.

    Şöyle ki; “Büyük zafer” dediği gerçek zafer, son 150yılın içinde mi kazanılmıştır yoksa öncesinde mi, ya da geçen hafta mı?

    Yoksa o da kıbrıs gibi henüz sonucu kesinleşmemiş bir pirus zaferi midir?
    Çünkü ermenistan yönetimi de tc nin sovyetlerbirliğiyle yaptığı anlaşmaları tanımıyor ve halen türkiyeden toprak talebi var!

    Savaşlarımızın sonuçlarına enosisçi rumların veya taşnak ermenilerin kafasıyla bakmaya devam ederseniz, sittin sene daha “ortak değeriniz yok” demektir!

  8. ATATÜRK (normal) bir insan mı?
    ATATÜRK’ün yaptıklarını sata sata bitiremeyip, adını silmeye çalışanlar insan ise ATATÜRK ne?

    • Siz ne siniz bilmiyorum. Ama. Gazı Mustafa paşa da insan bizler de insanız.
      Korkmayın tesis satmakla vatan satılmaz.Kimlerin ABD den emir alıp ruhlarını sattıkları bellidir.

      • “Korkmayın tesis satmakla vatan satılmaz.” demişsiniz, öyleyse bu iyi bir haber. Tesisleri sata sata geçinir gideriz, enaz 100 yıl idare eder!

        • Birinci satışlar 100yılda anca biterse,
          İpotek, hissenin hissesi, vb (abd’deki morgıç misali) yöntemi denemeleri halinde mazallah 300 yıl daha!!
          Allah korusun. Şakası bile korkunç.

      • Ahmet bey! Reiscilere sorduğum sorulara verecek cevap bulamayınca sorularımı hakaret olarak algılamanızı bilmeme rağmen.
        Kusurumu affedin ama! Size gene sorularım olacak
        1-AKP kurulacağı zaman emir almak için AY;pardon icazet almak için ABD’ye giden
        yasaklı bir siyasetçi olmasına rağmen BEYAZ SARAYDA devlet başkani gibi ağırlanan REIS’İNIZ deyilmiydi?

        2- Gene Rahip Androw Brunson’de Trumpın emri ile serbest bırakan! Erdoğanı değil’miydi?

        3- Dünya liderleri hiç sevmedikler Patavatsız, yalanci ve palavracı, Trumpi ariayip “erdoğan senden başkasını dinlemiyor,ona emir verde bizi dinlesi.” demedilermi?
        Yokasa Bu emirleri yerine getiren Kılıçtaroğlu’de bizimi haberimiz yok.
        Sahi! AKILLI OL Mektub’unu yazana kimdi?

        • Sn Nurhan hn
          1 Her ABD ye giden icazet alıyor mu ?İcazeti sadece halk verir ve hiçbir TC vatandaşı oyunu satmaz
          2. Brunson. U hakimler serbest birakmistir.yok diyorsanız onu yargılayan hakime sormak lazım neden serbest bıraktı.
          3 Trump söyledi Suriye’den çekildi.Akdenizden egeden gemileri çağırdı.Libyadan asker çekti.Oylemi ?
          Zorla insanı Erdoğan savunucusu yapiyorsunuz.

      • Kurtuluş Savaşı’nı ATATÜRK mü kazandı? Diyen densize “savaş kaybedilseydi sanık sandalyesine sen mi utracaktın ? Savaşın kaybedilmesi durumunda bir(1) numaralı sanık sandalyesine kim oturacaktı ise kazananı da öncelikle odur” diyenin.Yılladır.

      • satılacak tesis fabrika kaldımı ki yolların köprülerin şehir hastanelerinin 25 yıllık garanti gelirleri için tahkim mercii londra mahkemeleri oldu.
        velhasıl elde bir şey kalmadı.hatta ülkenin en az 25 yılı da ipotek altında.
        önemli değil dolarla mı maaş alıyoruz.dolar dolsa ne olur dolmasa ne olur.

    • Sayın yk, aoç dondurmaları ve yoğurtları, meyveli sodaları halen piyasada bulunuyor, ben de severim ama maalesef biçok market zinciri kar payı düşük diye satmak istemiyormuş ucuz ama kaliteli aoç ürünlerini…
      Çiftliğin bir kısmına da milletsarayı yapıldı ama iyi de oldu; çünkü ermeni bir vatandaşımızdan gaspedilmiş olan çankaya köşkünde oturmak yeni türkiyenin devletbaşkanına da yakışmazdı zaten…
      Sonuçta atamızın yaptığı neyini kim satmıştır bilemiyorum ama hakkında kitap yazıp satanlar gırla gidiyor!

      • Sayın H.Gayret. Çankaya Köşkü, Ankara Müftüsü Rıfat Efendi’nin gayretleriyle halk arasında toplanan 4500 lira bağış sayesinde Ermeni kökenli vatandaşımız Bulgurzade Tevfik Efendi’den satın alınarak kurulan ilk CB Köşkü’nün zamanla genişlemesi ile kurulmuştur. Gasp iddiası gerçek dışıdır.

  9. Yapamıyoruz.
    Ne cumhuriyet öncesini, ne de sonrasını,
    Ne osmanlı içindeki osmanlının sonu-cumhuriyetin ilki,
    Ne de ortasını.
    Bu sebeple belki de “şimdiki yaşadığımız, şahit olduğumuz, gözümüzle gördüğümüz” dönemi bile anlayamıyoruz, durum tespiti yaşamıyoruz.
    Bundan dolayıdır ki, oradan oraya savrulup gidiyoruz. Sonu da: paramparça!.
    Çünkü geçmişimiz silinmiş! Hafıza orda kilitli duruyor ama biz açıp okumamışız. Sadece kayıtları okusak tecrübe bizi kurtaracak.
    Ben şunların eş başkanım dediklernde bizde eş aile içinde olur bile diyememisiz.
    Komsu kendi toprağındaki yaşayana kimlik dahi vermezken, biz niye vermiyorsun diye sormayı, olayı anlamayı bırak, elin dediğiyle yola çikanlari yılan gibi içimizde beslemisiz.
    Ekip biçip fabrikada çalışıp napcaan al şu yeşillikleri te keyfine bak! dediklernde,
    Sen ne diyon be adam, benim düşmanımmısın? Bile diye memişiz!
    Neyi hak etmişiz? Bir düşünelim.

    • Eş genelbaşkanlıklar dostlar arasında da var ve türkiye siyasetine de zaten herkesten önce kürtçü parti tarafından kazandırılmıştır bu eşey yapılanma!

      • Erdoğan’ın BOP Eşbaşkanlığı ile HDP’nin Eşbaşkanlık sistemi arasında ilişki kurmanız ilginç. Subliminal mesajlar vermekte üstünüze yok. 🙂

  10. fehmi beyin son yazıları değişik konularda gibi görünse de, aslında ahlak, insan karakteri ya da karaktersizliği üzerine.
    – Bugünkü yazısı da onlardan birisi. Bugünkü yazısı ile ilgili olarak da birkaç yorum yazacağım.
    – Fakat öncelikle, mhpliler ile akplilerin birbirlerine ne kadar benzemeye başladıkları üzerine gözlemimi bu vesile ile yazacağım.
    – Akp’liler: “Lozan bizim tapumuz” sözünü de alkışladılar. “Lozanı bize başarı gibi yutturmaya çalışıyorlar” sözünü de.
    – Mhpliler de çinli diye uygur dövmeye kalkışmaktan, türkçülükten, turancılıktan, ezilen türklerin en büyük yoldaşlığından, ezen çinli yoldaşlığına, “yunan kazansaydı” diyenlerle kolkola, türklerin en büyük zaferinin kutlamalarının yasaklanmasına desteğe döndüler.
    – “kör oldum!, “kör oldum!” diye korktum.
    – Meğerse, ben kör olmamışım. bunlarda omurga denilen birşey yokmuş.
    – Mhpliler delikanlı adamlar gibi görünüyorlardı. o sert görünüşlerinin altında erimiş çikolata gibi bir karakter varmış meğer.

  11. Geçmişteki hangi döneme denk gelir bilemem ancak masanın kurulduğu cihanın serilip kartların dagitildigi bir zaman diliminden geçiyoruz.Oyuncular hep aynı.Soyle bir düşünün ırak gitmiş Suriye bitmiş Libya dağılmış yemen gitmiş .sizce sıra kimde?
    Ve ne yapmalı?Bırakalım Suriye’de ikinci bir Kürt federasyonu sonrasında hadi 3. Yu kuralım .sizce Türkiye neden Suriye’de ?
    Akdeniz ve Ege’de kıyıdan balık tutalım ama sandalla bile acilamiyalim .bunu mu istiyoruz.Bugun evimizde rahat uyuyorsak
    Geçmişte dedelerimizin ödediği bedel sayesindedir.Belki bizde torunlarımız için bedel ödeyeceğiz.kolayciliga mi kaçalım mesela Fransız veya alman mandası olalım bu mu isteniyor?
    Şunu unutmayalım bugün Akdeniz’de donanma dolasiyorsa yarın huzur içinde uyumak içindir.
    Ayrıca hiçbir vatanperver in cumhuriyetle zafer bayramiyla bir hesabı yoktur.Algi yönetiminin bir parçasıdır.Yoneticileri gözden düşürmenin senaryosu dur.Dun irtica geliyordu bugün Cumhuriyet degerleriyle hesaplaşma çığırtkanlığı.
    Uyanalim artık.Ne olduu şeriat mi geldi ?irtica mi hortladı ?Bırakın zihin okumayı onu Musk yapıyor zaten!!!!

    • Cok iyi bir tespit ancak bugunku bazı yöneticiler Yunan galip gelseydi diyen adama meyhiyeler düzüyor ona ne diyelim ondan sonra birlik olalım bu zihniyetle imkansiz (birde bu adam kurtulus savaşı diye bir savaş yoktur diyor )

      • Nuri bey maalesef haklısınız; aynı edirneyi enver alacağına bulgar alsın diyen siyasi rakipleri gibi bugün de tayyip kazanacağına memleket batsın diyenler yok mu?

        • Sizden şunu öğrenmiş olduk : Erdoğan “Yunan kazansaydı daha iyiydi” muhalefet ise “Bulgar kazansaydı daha iyiydi” diyenlerin tarafında. Birincisinin delili var da ikincisinin delilini de siz gösterin bir zahmet!

  12. Ülkeyi kendi içinde düşman kamplara bölen, dışarda toptan yalnız bırakan basiretsiz bir yönetim Türkiye’nin başına çöreklendi. Bu birbirine benzemez akp-mhp-bbp-vatan cephesi artık kendilerini islamcı milliyetçi Kemalist olarak adlandırıyorlarmış. Ne demekse. Nereden nereye. Kimler kimlerle. Kızıl elma koalisyonu da denebilirmiş. Bu koalisyonun sözcüsü memur haddini aşmış ve Türkiye’nin modernleşmesine de twit atmış. Bunu birisi söyleyecekse seçilmiş başkan söylesin. Sen kim oluyorsun memur bey? Modernleşme ile dertlerini seçim meydanında söylesinler cevaplarını alsınlar. Ondan sonra ne halt yiyeceklerse. Rollerin ve ittifakların karıştığı, son derece abuk bir dönemden geçiyoruz. Pandemi de tuzu biberi.

    Bir de dört cephede savaş arayışı peşindeler. Oraya asker, buraya üs, öteye gemi, İHA, SİHA. Bu yetkiyi nereden buldular? Meclisten bu harekatlar için izin aldılar mı? Meclis neresi mi? İşte orada duruyor. Her ay beslediğimiz 600 vekille. Yok mu bunları sorgulayacak bir vekilimiz? Boşuna mı seçiyoruz bunları. İlla savaş patlayacak ondan sonra mı uyanacaklar. Nereden aldılar bu yetkiyi sorsanıza ey vekiller!

    • Meclisten yetki aldılar ender bey, başka türlüsü olmuyor zaten, hesap sormak için şimdi doğru adresi bulmuşa benziyor gibisiniz, özellikle de ordan oraya icara verilip sonra da bozuk mal gibi geri çağrılan muhalefet mebuslarına sorun!

      • İYI Partinin seçime girmesini önlemek için hukuki tuzak kurdular. CHP de yeterince milletvekili verip IYI’nin grup kurmasını ve seçime katılmasını sağladı.

        • Biz de orasını anlamadık zaten mim;
          bırakın mecliste grup kurmayı, yıllardır bir tanecik(sayıyla 1) milletvekilliği çıkarabilmek için canını verecek yığınla sol particikler var, kimisi seçime girer kimisi giremez, bunlara niye bi yardım eli uzatılmıyor ki?

Yoruma kapalı.