CB Erdoğan’ın New York temasları.. Masada boş kalan sandalye.. Trump’la eşli fotoğraf.. Peki ya görüşme?

24
Reklam

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için geldiği New York’ta gerçekleştirdiği ikili görüşmeler listesi bayağı kabarık; BM’de genel kurula hitabı dışında birkaç ayrı konuşma da yaptı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bu yönüyle ABD ziyareti başarılı geçmiş sayılabilir.

Küçük bir eksiklik dışında: Zirve vesilesiyle buraya kadar gelmişken ABD başkanı Donald Trump’la iki ülkeyi ve özellikle bölgeyi ilgilendiren dikenli konuları da görüşmeyi planlıyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan; o görüşme şimdiye kadar yapılamadı.

Trump’ın da yüklü bir görüşme trafiği vardı, Bir de başına ‘görevden alınma’ işi çıktı; sebep herhalde bunlardır.

Zirveden iki fotoğraf

Boş kalan sandalyeli fotoğraf..

İkili BM’de devlet başkanlarına verilen resmi yemekte aynı masayı paylaşabilecekti; ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el-Sisi’nin de aynı masada yer aldığını öğrenince salonun kapısından dönmeyi tercih etti. Sisi’nin iki ötesinde Erdoğan’a ayrılmış sandalyenin gece boyu boş kaldığı anlaşılıyor.

Yine de bu ziyaretten tek kare boş sandalyeli o fotoğraf olmayacak; Donald Trump’ın zirveye katılan liderler ve eşlerini ağırladığı davetin çıkışında Donald-Melania Trump çifti ile Tayyip-Emine Erdoğan çiftini yan yana gösteren bir fotoğraf daha var.

O yemekte ikili görüşme oldu mu? Cumhurbaşkanlığı ve Beyaz Saray bu konuda şimdiye kadar bir açıklama yapmadı.

Keşke Trump’la iki ülkeyi ilgilendiren çeşitli konuların görüşüleceği bir buluşma yapılacağı türden bir beklenti en baştan oluşturulmasaydı. O kadar çaba, değişik liderlerle görüşmeler, değişik zeminlerde kalabalıklar karşısında irad edilen nutuklara rağmen, Trump’la Ayrıntılı bir görüşme olmaması bugünkü gündemi belirleyecek.

Reklam

Beklentiyi doğuran iletişim hatası kimin eseri acaba?

Amerikalılar görüşülebileceği izlenimini verdiler de sözlerini tutmadılar mı? 

Yoksa “Nasıl olsa görüşülür” diye boşu boşuna mı beklentiye sebep olundu?

Daha da önemlisi şu: Karşılıklı görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kritik konularda Trump’ı ikna edeceğine inanılıyordu; görüşme gerçekleşmeyince ikna zemini de kalmadı, şimdi o konular ne olacak?

Türkiye Suriye’de Fırat’ın doğusunda ABD’nin askerleriyle sebep olduğu oldu-bittiden memnun değildi; güvenli bölge, Şanlıurfa’da karargah, ortak devriye gibi konuların giderek güvenlik riski teşkil etmeye başladığı kanaati oluşmuştu ve Türkiye bu yüzden rahatsızdı. En son, “15 gün içerisinde ABD bizim çizgimize geldi geldi, eğer bir anlayış gösterilmezse biz tek başımıza bildiğimizi yapacağız” anlamına gelen bir meydan okumayı yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından işitmiştik.

Yalnız biz değil, Amerikalılar başta olmak üzere konuya ilgi duyan her ülkeden insanlar da işitti.

Meydan okuma “Türkiye ne pahasına olursa olsun ordusuyla bir harekat yapacak” olarak yorumlandı.

Şimdi ne olacak?

Reklam

Cumhurbaşkanı Erdoğan ülkeye döndüğünde 15 günlük süre dolmuş olacak; sınıra yığılmış askeri birlikler Fırat’ın doğu tarafına geçecekler mi?

Geçerlerse, o tarafta hem ABD’nin eğittiği SDF (Suriye Demokratik Güçleri) adını taşıyan büyük çapta PYD/YPG unsurlarından oluşan militanlar yanında Amerikan askerleri de bulunuyor. Bir çatışma çıkarsa NATO üyesi iki ülke karşı karşıya mı gelmiş olacak?

Yoksa, beklentilere rağmen New York’ta Trump’la görüşmenin gerçekleşmemesinin altında Washington’un da bu ihtimali ciddiye alması mı yatıyor? İki ülke karşı karşıya gelecekse ve ABD buna kendini hazırlamışsa, öncesinde Trump’ın Türkiye’nin cumhurbaşkanıyla bir araya gelmesini Washington’da böyle bir gelişmeyi -çatışmayı- arzuyla bekleyenler istememiş olabilir.

Bir ihtimal daha var

Yapılmış onca açıklamaya ve meydan okumaya rağmen Türkiye Fırat’ın doğusunda ABD’nin oldu-bittisini sessizlikle karşılayabilir, New York dönüşü 15 günlük süre dolduğu halde müdahaleyi yapmayabilir mi?

Böyle bir ihtimal her zaman var tabii. 

Ülkemiz 17 yıldır aynı partinin iktidarıyla yönetiliyor. Yönetici kadrolar, daha önce dış politika ve uluslararası sorunlar konusunda bilgisiz olsalar bile, bu süre içerisinde nelerin nasıl yapılabileceği konusunda bir birikime sahip hale gelmişlerdir. BM Zirvesi’nin her yıl bu günlerde yapılacağını bilerek bir uygulama planı yapılmış ve o plan inceden inceye uygulamaya konulmuştur. New York’a hareket etmeden kısa süre önce yapılan ve mühletin bitişi dönüş tarihi olarak belirlenmiş meydan okumanın da o planın bir parçası olduğunu düşünebiliriz.

Trump’la görüşülerek istenilen sonucun alınacağı hesabına dayalı bir plan…

Görüşme olmayabileceği ve planın aksayabileceği de düşünülmüş müdür?

İki liderin eşleriyle aynı kareye girdiği fotoğraf çekilirken görüşülmüş ve hatta Erdoğan’ın ülkeye dönüşü öncesinde etraflıca bir fikir alış-verişi için randevu da kotarılmış olabilir. Umarım, öyle olmuştur.

Aksi halde, New York’ta günler süren temaslar, çeşitli zeminlerde yapılan konuşmalar, dünya liderleriyle bir araya gelmeler ve BM’deki nutuk unutulacak…

Ne kadar yazık.

ΩΩΩΩ 

Reklam

24 YORUMLAR

  1. Erdoğan’ı bir şekilde zora sokabilmek., zorda olduğunu hissettirebilmek için ele alınmış zorlama bir yazı olmuş. Elbet hatalar yapılmış olabilir ancak sandalye boş kaldı şimdi ne olacak ile bir kriz tellalığı yapmak yazarın ben bu görüşmeleri nereden tutarım da eleştiririm açmazındaki çırpınışlatı. Kaliteyi düşürmeden mantıktan uzaklaşmadan eleştirelim. Kendimizi komik durumlara düşürmeyelim.

  2. Sorun şu ki, o sandalye boş kalmasaydı da bir şey değişmeyecekti. Hatta Trump-Erdoğan görüşmesi olsa da bir şey değişmez.

    Bazı doğru sanılan yanlışlarımız var. Örneğin Osmanlı’nın dış politikada masada kaybettiği gibi (özellikle İngilizlere karşı). Halbuki Osmanlı hariciyesi oldukça başarılıydı, aralarında tarihe geçmiş birçok efsane diplomat vardı. Sonucu belirleyen sahadaki savaşların sonucudur. Bunu belirleyen de taraf ülkelerin bilim-teknoloji-sanayi gücü ve ayrıca nüfus ve toprak büyüklüğü gibi etkenlerdir.

    Kısacası Türkiye kendi gücü ile orantılı bir dış politika izlemek zorundadır. Gerisi boş laftır, ancak içerdeki saftirik vatandaşlar bir süre kandırılabilir. Fakat artık onlar da gerçekleri görmeye başladı.

    Şöyle bir tehlike ise ihtimal dahilindedir. Suriye’de sonucu alınamayacak bir askeri operasyon düzenlenebilir. Böyle bir ortamda NATO’dan çıkmak için referanduma gitmeye çalışacak bazı güçler faaliyetlerine devam ediyorlar. Erdoğan böyle bir gelişmeden endişeli fakat paçayı kaptırmış bir kere … Bundan sonraki gelişmeler bu minval üzere devam edecektir.

  3. Seçilmiş yazıların guncellenememesini dile getiren sn.okura bir yazi. Yazıda benim dikkatimi en fazla çeken kelime ‘zorunlukuk’ oldu.

  4. Bir Köy muhtari, her hangi bir kazanin kaymakamı, veya büyük şehir valisi, düşünun. İdare ettikleri yerlerde evde aile arasinda çıkan kavgada aile efratlarinin birisi galim geliyor.
    O şehrin, valisi kasabanin, kaymakami, veya köyün muhtarı kavgada taraf oluyor ve o aile olduğu hiç bir ortamda bulunmuyor. Bunlar görevlerinde ne kadar basarili olur?
    Peki Erdoğanın yaptiği de böğle birşey.
    Sanki devleti değilde sadece kendisinin kinini temsil ediyor.
    Onun yaptiğini 10 yaşindaki çocuklar yapmaz.
    Sisi ile ayni yerde bulunmak istemeyen uluslar arasi sisinin katildiği toplantilara kendisi gitmez yardimcisini gönderir bu vesile ilede özel Kıni ile devleti kuçuk duşurmez.

  5. ×××××

    “Dün sosyal medya hesabından önceki günlerde meydana gelen Silivri’deki 4.6’lık depremle ilgili ‘bunun devamı gelebiilr’ açıklaması yapan Prof. Dr. Naci Görür, bugün sosyal medyadan uyarılarına devam etti.

    Prof. Dr. Naci Görür şunları yazdı:

    “KEŞKE HAKLI ÇIKMASAYDIM”

    ”Değerli takipcilerim, geçmiş olsun. Hatırlarsanız dünkü depremin sıkıntılı olduğunu söylemiş huzursuz olduğumu belirtmiştim. Küçük bir deprem de olsa büyük deprem beklediğimiz fay kolunun batı ucunda olması nedeniyle bu koldaki dinamikleri etkileyebileceğini açıklamıştım.

    Keşke haklı çıkmasaydım. Sanıyorum şimdi risk daha da artmış olabilir. Hepimiz ve yöneticilerimiz daha da dikkatli olmalıyız. Evimizde gerekli önlemleri almalıyız. Sizden ricam herkes bu tweeti retweetlesin. Daha sonra evde ne yapmamız gerektiğini yazacağım, sağlıcakla kalın”

    NACİ GÖRÜR DÜN NE DEMİŞTİ?”
    ××××××

  6. Her konuda ne söyleniyor ise “tam tersinin” yapılacağından şüpheniz olmasın.
    “YPG bizim kırmızı çizgimizdir” dedikleri gün, bunun anlamı YPG’ ye ne yapıp-edip devlet kurduracağız olarak anlamalıyız demiştim. Sonuç ortada.
    Bir yandan “Ey İsrail” diyor. Öbür yanda İsrail ile ticaret tarihi rekorlar kırıyor ve ABD’de pas geçilmeyen ziyaret Yahudi temsilcileri ile oluyor.
    Yanlış anlaşılmasın, hiç bir millet ve din mensuplarına karşı mesaj verilmesine şiddetle karşıyım.Tutarlılıktan bahsediyorum. Azıcık ilke üzerine zerre kadar tutarlılık.
    Bu arada troller imar barışlı evlerini misafirlerine hazırladı mı? Malum İstanbul’da deprem oldu (çok şükür can kaybı yok) ve deprem toplanma alanları yandaşlara peşkeş çekildi.

    • Toplanma merkezi olarak yenikapi meydani ve maltepe sahil parki sana yeter heralde y.k. arkadas..! Bel.bsk. olan Imam efendi gecenlerde oralarda resmi araclari galeriye cikarmis satmaya calisiyordu, olmadi o arabalarin icinde yatariz artik naapalim…

  7. Her konuda ne söyleniyor ise tam tersinin yapılacağından şüpheniz olmasın.
    YPG bizim kırmızı çizgimizdir dedikleri gün, bunun anlamı YPG’ ye ne yapıp-edip devlet kurduracağız olarak anlamalıyız demiştim. Sonuç ortada.
    Bir yandan “Ey İsrail” diyor. Öbür yanda İsrail ile ticaret tarihi rekorlar kırıyor ve ABD’de pas geçilmeyen ziyaret Yahudi temsilcileri ile oluyor.
    Yanlış anlaşılmasın, hiç bir millet ve din mensuplarına karşı mesaj verilmesine şiddetle karşıyım.Tutarlılıktan bahsediyorum. Azıcık ilke üzerine zerre kadar tutarlılık.
    Bu arada troller imar barışlı evlerini misafirlerine hazırladı mı? Malum İstanbul’da deprem oldu (çok şükür can kaybı yok) ve deprem toplanma alanları yandaşlara peşkeş çekildi.

  8. Sabah”seçilmiş yazılar niçin güncellenmiyor” diye sordum. Yorum yayınlanmadı…

  9. Bence Trump’la bir görüşme yapıp yapmamayı önemsememek lazım.

    Hatta görüşme talebinde bile bulunmamak lazım.

    Karşı taraftan bir görüşme talebi gelirse
    o zaman görüşmeli.

    Ayrıca bunların söylediklerini,verdikleri
    sözleri hep ihtiyatla karşılamak gerekir.

    • Gayret abeyyden garip,tahrikkar bir cümle!Gel de es geç şimdi bu pozisyonu!..

      Hani şu yorumu başkası yapsa neyse diyeceğim de…şu an gerçekten tuhaf bir haldeyim. Düşünmeliyim;Hikmeti ne ki acep bu işin?Ya Himmet abey’in bu durumdan haberi var mı ki?

      Neyse bunları çok kurcalamayayım,bu tarihi anın tadını çıkartayım;bir seferliğine Gayret’in üslubuna bürünüyorum ve (imkansızı deneyeceğim ama) yorumuna trol oluyorum;

      Gayret bey!Gayret bey!Gözüne dizine dursun senin emi!
      Yorum başına aldığın 50 kuruşları cebe indirirken iyiydi değil mi?500 milyon dolar borcun teşvikinde parlayan yollardan,köprülerden, litresini 7.30 tl.den aldığın sudan ucuz benzinlerin fişeklediği çakar lambalı arabanla son sürat en büyük havaalanına uçarken böyle demiyordun ama.Yüksek bir tepedeki tünediğin ağaç üstünde şehrin towerlardan oluşan betondan silüetine bakıp bakıp “Aziz İstanbul “u terennüm ettiğin vakitleri ne de çabuk unuttun?Orada ziftlendiğin ucuz şaraplar zehir zıkkım olsun sana, burnundan fitil fitil gelsin!Söyle,nerede şimdi Bilge Kağan,nerede şimdi Tonyukuk?…
      Meçhule kalkan bir gemi kalkarken bu limandan
      Mahallen yansın,ayna çatlat bakalım sen,utanmadan…
      Daha ne diyeyim ben sana?Ey oruç tut bizi!

      Meraklısına not:
      1-Oruçtan kastım;Muharrem ayındayız ya,muharrem orucudur.
      2-Oruçlu muyum?
      Değilim!sanki Gayret Ramazanda laf döşerken oruçlu muydu ki?(Hani bir seferliğine Onun gibi olmayı deniyorum ya;bu münasebetle yani.)

      • Meçhule “giden “olacaktı,meçhule “kalkan “yazmışım.Gayretten önce gördüm, düzeltiyorum.

      • Ugurcan gecmis olsun, ne ictin sen boyle bilader..? Valla nurdan ablanin delisacmasi zirvaliklari bile bu karaladiklarinin yaninda normal sayilir yani… Resimden de pek anlamadigin anlasiliyor sanki ama tek kusurun bu olsa keske… Sen beni guldurdun, allah da sana guldursun emi..!

  10. Savaş
    Türk askerlerinin başına çuval geçirildi. Açık denizde gemimiz işgal edildi. Türkiye sabretti. Türkiye Irak’ta askeri harekat yaptı. ABD ses çıkarmadı. Destekler görünmek zorunda kaldı. Türkiye ve İran çatışmadan savaş olmaz. Zaten onlar bizi savaşla, değil ekonomi ile çökertecekler. Türkiye’de üretim durmuş, yatırım durmuş. Borçlar borçla ödeniyor. İmparatorluğumuzu savaşla yıkmadılar. Şimdilik aralarında birlik olmadığı için saldıramıyorlar. Derin Sermaye daha emir vermedi. Yarın verecek. Asıl tehlike o zaman. Onun çaresini Türkiye bulmalıdır. Çare semt kooperatifleri ve altın bonodur.

  11. çakma başkan trump ve abd;suriye , dünya siyaseti ve hadeflerimiz konularında bizi çiğneyemez.türkiye ;abd ile bazı konularda müttefik olabilir,ama kırmızı çizgilerimizi ihlal etmeden .kırmızı çizgilerimizin ne olduğunu çakma başkan trump biliyor.zaten sarhoş kafa ile çizgilerimizi aştı ve müttefitliğimizi bitirdi.bu, ona herhalde ders olmuştur.biz trump a muhtaç değiliz,trump bize muhtaçtır.biz abd ye muhtaç değiliz,abd bize muhtaçtır.trump un gazına gelmeyin.kimin silahlanma- ekonomik-siyasi-silah-teknoloji-ticaret vs konularında destek olunup olunmayacağını dair uyarılarımızı dikkate alın.abd ileri gelenlerinin dikkatine!biz derken, kimleri kasdettiğimi abd yetkilileri ve çakma başkan trump biliyor.

    • Turgut bey! Belliki Siz Trump’i hiç tanimamişsiniz.. Tanimadağıniz birisi hakkında yorum yaparsaniz ve yapmadığı herhangi bir şey söylerseniz o şahsa iftira atmiş oluyorsunuz!
      Şimdi siz Trumpa Iftıra attiniz…!!!!! ÇÜNKÜ Trump İÇKI içmiyor..hatta etrafinda da içen dahi istemiyor.

      • Nurdan abla, bi devletbaskanini begenmeniz icin illaki icki iciyor olmasi mi gerekiyor..? M.inceyi secimde avuclarinizi patlatircasina alkislamanizin sebebini simdi daha iyi anliyorum… Optum!

        • Ha gayret gene beni güldürdün.
          Yahu kardeşim siz benim yazılarımi neden hep tersinden anliyorsunuz?
          Ben Turgut beyin şu
          SARHOŞ kelimesinin yalnişlığına dikkat çektim ve Trump’in içki içmediğini yazdım.
          (“zaten ?(sarhoş)? kafa ile çizgilerimizi aştı ve müttefitliğimizi bitirdi.”)
          Parantiz ve tırnak içindeki Turgut beyın yazisini okuyun daha sonra benim yazıyı en az 3 kez oku.
          Tamammı.
          Yani trump’da meslek taşi erdoğan gibi İçkiye sigara içmez ve ikisinede karşı.
          Tekrar okuyunca Inşallah anlarsin.:))

  12. Hiç bir partiye üye olmayan, miting bile izlemeyen, emlak vergisi ödemesi dışında belediye ile işi olmayan ben “Benden iyi belediye başkanı olur” diye ortaya atılırsam alacağım tepkilerle, eğitimi dökülen, üniversitelerinde bilimsel araştırma yapılamayan, kendi vatandaşı bile adalet kurumuna güvenmeyen, ekonomisi yerlerde sürünen, ordusu darmadağın edilmiş, nükleer gücü olmayan bir devletin başının alacağı tepkiler aynı olacaktır. Üstelik benim iki üniversite diplomam var.

    • Iki diploma bi baskanlik etmiyor yahya bey, Ecevit de lise mezununuydu ama yillarca basbakanlik yapti, cok da guzel ingilizce konusurdu elpence divan durup; nihayet ekonomiyi de batirip gitti… Simdi ise ulkemizi her ortamda varligiyla ve yokluguyla ama layikiyla temsil eden bir devlet baskanimiz var com sukur. Haksiz miyim?

      • Haklı olmadığınızın farkında bile değilsiniz. Vize konusu, Suriye çıkmazı, başımıza bela mülteciler, ABD ve AB ile derileşen anlaşmazlıklar, arapların bile umrunda olmayan Filistin hamiliği, İsrail efelenmeleri, Fetö getirilememiş, kırmızı çizgilerden neredeyse üç kazak beş kaşkol örecek duruma gelmişiz, davul zurna ile karşıladıklarımız burnumuzun dibinde tırlar dolusu silahları ile adı konmamış devlet kurmuşlar (Kuzey Irak, Suriye)… daha sayayım mı? Ver mehteri. Kendin pişir kendin ye. Yukarıda yazdıklarımdan tek bir tanesinde yanıldığımı, TC’nin haklılığını birilerinin (özellikle adeta bir yerlerini yaladığımız Katarlıların bile) kabul ettiğini söyleyebilir misiniz? Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de petrol arama faaliyetlerinde bizi dikkate alan var mı?

Yoruma kapalı.