Cemal Kaşıkçı dosyası Suudi Arabistan’a devrediliyor.. Şaşırdık mı? 

27
Reklam

Artık şaşırma duygumuzu bütünüyle kaybetmiş durumdayız.

Kendi hesabıma ben öyleyim. Önceleri beklemediğim gelişmeler meydana geldiğinde ben de herkes gibi şaşkınlık yaşıyordum; şimdilerde dünyayı yerinden oynatacak bir olay burnumun ucunda cereyan etse bile, sadece kaşımı kaldırmakla yetinirim sanıyorum.

Son olay dış politika ile hukukun kesiştiği noktada yaşanıyor.

Dört yıl önce, vatandaşı olduğu devletin İstanbul’daki başkonsolosluğuna bir belge almak için giden uluslararası bir gazeteci, kendisiyle ilgili yasadışı infaz kararını uygulamak üzere oraya özel olarak gönderilmiş bir tim tarafından katledildi.

Gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı infaz edenler cesedini de oracıkta parçalara ayırıp yanlarına aldılar ve geldikleri uçakla ülkelerine döndüler.

Suudi Arabistan’a…

Türkiye kendi topraklarında meydana gelen bu menfur olayın faillerini yargılamak üzere Suudi Arabistan’dan istedi, kendileri yargılayacaklarını söyleyerek onları vermediler. Türkiye’deki yargılama devam ederken Suudi Arabistan’daki mahkemeden kararlar çıktı. Ancak orada görülen dava ve verilen kararlar kimseyi tatmin etmedi.

En son ABD’nin önemli bir gazetesinde –Washington Post’ta- köşe yazdığı için Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesiyle Amerika da yakından ilgilenmekteydi. Dönemin başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’ın gerçek hakimi Veliaht prens Muhammed bin Salman (MbS) ile kurduğu yakınlık yüzünden olayın üstünü örtmek istese de, CIA, infaz emrinin en üst düzey yetkili tarafından verildiği ayrıntısını da içeren kapsamlı bir rapor yayınladı.

Reklam

Birleşmiş Milletler de konuyu özel bir temsilci aracılığıyla incelettirdi; onun vardığı sonuç da farklı olmadı: İnfaz timini İstanbul’a gönderen de tim üyeleriyle birlikte yargılanmalıydı…

‘Tim üyeleri’ Suud devletinin güvenlik mekanizması içerisinden isimlerdi ve bazısı doğrudan MbS ile ilişkiliydi.

Konunun uluslararası alanda kazandığı ilgide infaz edilen kişinin bir gazeteci olmasının da etkisi var. Uluslararası medya ve basın kuruluşları konuyu en ince ayrıntılarına kadar irdelediler. Türkiye istihbarat örgütlerinin titiz çalışmaları yerli medyadan uluslararası medyaya aktarılarak dünya kamuoyunun konudan haberdar olması sağlandı.

MİT’in başkonsolosluktaki infazı başından sonuna kadar kayda aldığı anlaşıldı.

Yayınlar ve konunun ülkemiz tarafından en üst düzey ilgiyle sürekli taze tutulması Türkiye’ye genellikle olumsuz bakan uluslararası medyanın tavır değiştirmesine yol açtı. Ülkemiz, dünya çapında nefretle karşılanan Cemal Kaşıkçı olayına verdiği değer sayesinde bayağı itibar kazandı.

Bütün bunlar dört yıl önce oldu. Bu dört yıl boyunca, olay gazete ve dergilerde binlerce haber ve değerlendirmeye konu yapıldığı gibi, ünlü televizyoncu ve belgeselciler suçluları ekrandan da ilan etmekten geri durmadılar.

Her haber, değerlendirme ve belgeselde Türkiye konuya samimi yaklaşımı sebebiyle övüldü.

Az buz övgü de değil, ülkemiz her yayında göklere çıkarıldı.  

Reklam

İki gündür durum değişti.

Önce yargılamayı sürdüren İstanbul’daki mahkemenin cumhuriyet savcısının, dosyanın kendilerine devredilmesini talep eden Suudi Arabistan başsavcılığının isteğine uyulması yolunda mütalaa verdiği, mahkeme heyetinin de mütalaaya uyulmasına dair izin için konuyu Adalet bakanlığına intikal ettirdiği öğrenildi.

Sanıklar Suud vatandaşı olmaları ve haklarında alınan kırmızı bültenle aranma ve yakalanma emirlerinin uygulanmasında karşılaşılan zorluklar gerekçesiyle bu yola başvurulmuş.

Adalet bakanı bir yandan ‘‘Konuyu inceliyoruz’’ derken diğer yandan da dosyanın Suudi Arabistan’a gönderileceğini söylemekte…

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önümüzdeki günlerde Riyad’ı ziyaret edecek; gelişmenin bu ziyaret öncesine denk gelmesini konuyu işleyen bazılarının şaşırtıcı bulduğunu fark ettim.

Ben hiç şaşırmadım.

Türkiye bir süredir son yıllara damgasını vuran bazı temel dış politika konularında değişik bir çizgi izlemeye başladı. Kulvar değişikliği yaşanıyor. 

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) için kullanılan şiddetli dilin yerini dostluk ve muhabbet dili aldı; o ülkenin 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilintisi iddiası gündemden kalktı. BAE veliahtı Ankara’ya geldi, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Abu Dabi’ye gitti.

Mavi Marmara ve Davos’ta yaşanan ‘‘One Minute’’ restleşmesi sonrasında iyice ters düşülen İsrail’in ülkemizin ‘beka’ değerlendirmesi içerisinde yer verilen ‘Mavi vatan’ projesine karşı Mısır, BAE ve Yunanistan ile oluşturduğu karşı cephe ilişkileri iyice bozmuştu.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ülkemize davet edildi ve o ülkeyle de yeni bir dönem açıldığı ilan edildi.

Yunanistan Başbakanı Kriyakos Mitsotakis de geçtiğimiz günlerde Ankara’daydı ve Külliye’de ağırlandı.    

Bunlar yaşanırken şaşıranlar bile bir-iki sonraki adımın Suudi Arabistan ve Mısır’la yakınlaşma olacağını anlamışlardır.

Dolayısıyla Riyad’ı ziyaret de, onun öncesinde Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi Arabistan’a havale edilmesi de beklenen gelişmeler arasında sayılabilir.

Mısır’da askeri darbeyle iktidara gelen Abdülfettah el-Sisi’nin direnişi de mutlaka kırılacak ve Kahire ile de ilişkiler ısıtılacaktır.

Sıra Suriye’ye ve Beşşar Esad ile yakınlaşmaya kadar varır mı?

Varabilir, neden olmasın?

Değişiklikler yüzünden başı dönenler var; baş dönmesinin sebebi yeni kulvara biraz sert girilmesi…

Olacak o kadar.

Şaşırmayalım.

ΩΩΩΩ

Reklam

27 YORUMLAR

  1. 2016’nın sonundan itibaren burada yazdığınız birçok yazınıza yorum yaparım ve “artık bu ülkede hiçbirşeye şaşırmıyorum” diye yazdığım çok oldu. Yani 5 yılı buldu şaşırma duygumuzu bunlar mahvedeli. Artık öyle haldeyiz ki; güzel-doğru bir icraat yapsalar belki şaşıracağız. Hala diyor ki “biraz sabredin”. Sanki başkası iktidarda da kendileri yakında iktidar olacakmış gibi. Bunca sene başkaları kötü yönetiyormuş da kendileri gelip kurtaracakmış gibi konuşuyorlar. Ama yüzlerine bakınca, söylediklerine kendilerinin bile inanmadıkları çok belli oluyor. Daha önce de yazdım, başımıza gelenler bunca mağdur meydana getirmeleri, onların haklarını vermemeleridir. Bu teslim edilmeden bugünleri bile arayacağız. Bunu da birkez daha buraya yazıyorum. Göreceğiz baklalım Allah ömür verirse….

  2. Manda : I. Dünya Savaşı’ndan sonra bazı az gelişmiş kabul edilen ülkeleri, kendi kendilerini yönetecek bir düzeye eriştirip, bağımsızlığa kavuşturuncaya kadar Milletler Cemiyeti adına yönetmek için bazı büyük devletlere verilen yetkidir.

    Geçen hafta bir iki fondaş gazeteci Erdoğanın manda yoğurdu yemesine takmıştı.
    Ama bunlar kafayı 6lı masanın hazırladığı metni yabancı bir büyükelçiye gönderilmesine takmıyor. Doğru mu yalan mı diye sorgulamıyor. Türkiye manda ile mi yönetiliyor demiyor.
    Sorular orta yerde duruyor. Bu mevzu önümüzdeki günlerin ana konusu olacak.
    – Kılıçtaroğlundan ses yok
    – 6lı üyenin 5 in den ses yok
    -Bu olaydan diğerleri haberdarmı
    – Hangi eski büyükelçi görevlendirilmiş.
    – Hangi Ab üyesi ülkenin büyükelçisine gidilmiş
    – Bu Ab üyesi ülke tek yetkilimi
    – Kaç Ülkenin büyükelçisi bu durumdan haberdar
    Bidenın bu aralar en sevdiği türkü:
    Manda yuva yapmış söğüt dalına, yavrusunu sinek kapmış gördün mü? Amanın.

    • Önümüzdeki seçimde müzik hazır sayende:
      Manda yuva yapmış söğüt dalına😂

  3. cemal kasikcinin oldurmesi ile ilgili her detaya hakim olanlar cemal.kasikcinin elcilige girmesine neden engel olmamis ACABA…. adam bile bile olume gomderilmis….

  4. Kaşıkciya,
    Allah rahmet eylesin. Sayın. Koru, Kaşıkçı cinayeti’ini ilk günden başlayarak aralıksız bir kaç gün yazmıştı. Acaba neden?
    Kaşıkçı siradan birisi olsaydı elçilikte öldürüldüğune inana bilirdim. Sanki Araplari ve Kıralıyeti tanimiyormuş gibi Gidip tuzağa düşecek.
    60 yaşina kadar Hiç kadın yüzü görmemış gibı yıldırım çarmışcasına aşık olup hemen evlenecek hemde ABD green katı olmasına rağmen gidip Türkiye de Sudilerin tuzağına düşecek.

    Metro pol şehri olan Istanbul hava alanına girip çıkanlara tek kelime sorulmiyormuş gibi 20 kışılık katil tim bir kaç saatlığına gelip yanlarınada parçalanmış insan cesedini alarak ellerini kollarını salliyarak çekip gidecekler.
    Nişanlısı hanımda sanki hiç dünya görmemiş gibi 2,5 saat orda bekliyecek ve merak edipte nerde kaldı diye sormayacak.

    Ben 15 Temmuzun amacına ulaşmış darbe olduğunu ilk anda söyledim ve söylediklerim hiç fire vermeden gerçekleşti.

    Hirsızlar bir evi veya Dükkani soyacağı Katiller’de birisini öldüreceği zaman mağdurlardan birisi’imiş gibi hareket ederlerki uyuyan halkı inandırsınlar.

    Cinayetin bugünkü sonucunu ilk günlerde anlamıştįm. Mit dinlemesi ortaya çıkınca, hiç şüphem kalmamıştı.
    Ayrıcada Kaşıkçının Mısırlı eşi (“TC hariç” İmam, Haham, Rahip Buda gibi din adamlarının kiydığı nikah resmi nikatır)
    ABD ye geliyor bir hafta onunla kaliyor ve kocası ona nışanlı olduğunu söylemiyor.
    Kaşıkcının oğluda Istanbulda banası ile 1 hafta kaliyor ve babası ona nışnlı olduğunu söylemiyor.
    Fakat bizdeki medyada Oğlunu nişanlısi ile tanıştırdığını yazmıştı.

    2016 Trump değilde Hilleri seçilmış olsaydı, Kaşıkçı bu şekilde ortadan kaldırılır’miydi?
    Seneryoya en uygun ülke Türkiye!
    20 yıl önce Türkiye halkı sağcı solcü Alevi,Sünnü , Kürt, Türk, vb diye bölünerek yõnetiliyordu.
    Şimdi onlara Kadın Erkek bölünmesi eklenmış onuda Twitter de öğrendım. Çinsiyetinden dolayi Babası Kızına kızide babasına oğu anasına anaside oğluna düşman.

    Zaten parti tutma Haşa, Allaha değil lidere tapma olayi’da zaten mevcüttü.
    Şimdide İslam bölünmeyi ve Allaha aracı koymayi yasaklamasına rağmen
    BizdeTARIKAT Şeyhlerini Haşa Allaha ulaşmak için aracı koyanlar. Allahın onlara Şah damaarından daha yakın olduğunu bilelemiyecek kadar Din cahilleri ve onların karşıtları sayesinden Türkiye bu hale düşerken 17/25 kahramani milli damat Rızada ABD de lux hayat yaşamaya devam ediyor.
    Eh Buna birde Tūrkiyedeki karınları doymak bilmiyen Hırsızlaride ekledinmi. Ana ile oğul baba ile kız varsın! Yesin birbirlerini.

    • Sizce ABD Rusya ile ittifak peşinde mi ki Erdoğan’ın esatla barışması ABD-Rusya ittifakı şartına bağlı olsun.

      Amerika dünyada otoriter yönetimlerin varolması gerektiğine inanıyor ve tek derdi otoriter yönetimlere boyun eğdirmek.

      Buna göre Erdoğan-Esat barışı Rusya’ya boyun eğdirmeye zorlar. O halde Türkiye-Suriye barışını öngörebiliriz. Neye göre;

      “Günebakan yani Ayçiçeği sadece Güneşe bakarak yön değiştirir” ilkesine göre.

      Rüzgar Gülü de aslında dönmediğinde yıkılacağı için döner.

      Teoman iyi söylerdi rüzgar gülünü.

      Rüzgar gülü rüzgar gülü, hiç bu kadar dibi gördün müüü?

    • Kolaylık diye bir şık yok bu denklemde bundan sonra Vehbi bey. TR zora karşı durabilir ve inisiyatif kullanabilirse🤗
      barışı tesis eder,
      ticaretini geliştirir,
      Suriye liler sorununu çözer,
      Güney sınırlarının giderler sahifesi boş kalıp gelirlerde artıştan dolayı yer kalmaz defterde.
      Yoksa ha bire yaz defyere al haftaya😠 aynen devam.

  5. NURDAN HANIMIN YAZAMADIKLARI
    ABD’de yaşayan Nurdan hanım,
    ABD’de “Kaşıkçı Cinayeti” konusunda çok farklı iddialar dile getirildiğini, bu iddiaları burada yazamayacağını, yazsa dahi onaylanıp kaydedilmeyeceğini dile getirmişti.
    Demek ki bu iddialar site yönetiminin başını ağrıtacak cinsten.
    Demek ki bu iddialar ezber bozan cinsten.
    Bu iddiaların içeriğini bilmiyorum.
    Benim bir prensibim ve düsturum var:
    “İktidar ve yandaşları bir şey söylüyorsa, gerçek tam tersidir.”
    Hatta bunlar “Tanrı bir” diyorsa, acaba iki mi ? Yoksa yok mu? Diye sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
    Şu anki sergilenen tornistanın arkasında ne olabilir?
    Sadece “para” ile ilgili olduğunu düşünmüyorum.
    Demek ki Suudi’lerin elinde çok büyük kozlar var.
    Koz demek “açık” demek.
    Bu açıklarıların neler olduğu yada olabileceğine dair kafa yormaya bile gerek yok.
    Zira herkes geri adım attırıyor.
    Zira açıklarının olduğu açık ve aşikâr.
    Zira haram paraya bağımlı hale geldiler.
    Zira haram paraları neredeyse sınırsız.
    Zira haram para helâl yere harcanmaz.

    • İhalelerde iş tersine dönmüş diyorlar %90 ağaya %10 marabaya, zaten ağalık düzeni böyle bir şey değil mi:))

      Maraba isyanlardaymış. Murat Sancak “zahmeti biz çekiyoruz kaymağını başkası yiyor” diyormuş. Ethem Sancak’ın asıl derdi bu diyor Erk Acarer.

  6. Bir Sırp vatandaşının eline silahı verdiler…
    Koskoca devletler birbirine girdiler.
    Birde şu var:
    Lozan imzalandı..
    Montröde boğazları kontrolü müze aldık.
    [{~}]
    Hangisi?!? [{(🌹🌼🌷☘️🌲🌴🌳🌾)}]

  7. Biri, büyükelçi ile romantik kar yağışı altında rakı balık sofrasında olduğu ortaya çıkar.

    Biri, alışveriş merkezinin otoparkında büyükelçi görevlisinden zarf aldığı ortaya çıkar.

    Biri büyükelçilere Türkiye yi şikayet için mektuplar yazar.

    Biri 6lı masanın götüşmesini onaylatmak için büyükelçiye gönderir.

    Alışacaksınız. Yavaş yavaş.
    Ama insan üzülüyor. Bunların çapı büyükelçi mertebesinde diye. Bizimkiler ancak büyükelçilerle muhatap oluyorlar.
    Gerçi bizdeki büyükelçiler daha sonra CIA veya MI5 in başına geçiyorlar.
    Hımm bizimkilerin ileriye yatırım yapıyorlar.
    Çalışın, çalışın…

      • Ne içi açılır ne yüzü kızarır. Fazla beklentin olmasın, hiç bir şey olmamış gibi aynı makarayı sarar durur bunlar.

  8. -TR ‘de bir Suud, bir TC vatandaşını öldürmüş olsa, veya mahkemelik bir durumda…
    *Ben olayın bu yönüne bakarım 👀 , elini kolunu sallayarak kimsenin gidebileceğini de sanmıyorum.
    Siyaset ile hukuku karıştırmaya çalışmak kimseye bir fayda sağlamaz.

    • Burada sadece siyaseti anlamaya çalışıyoruz. Hukuki yönlerini bilmiyoruz ki karıştıralım. Mesela MİT cinayeti başından sonuna kadar kaydetti deniyor. •demekki MİT Kaşıkçı cinayetini öngörmüş ve bunu bilerek merhumu tereddütlerine rağmen ikna ederek konsolosluğa göndermiş• hukuk burada kuvvetli şüpheye binaen merhumu korunması gerektiğini söylerken Neden böyle yapmışlar acaba, Suudi Arabistan yönetimini uluslararası hukuk karşısında mahkum ettirmek amaçlanmış olabilir mi?

      Devletlerin rekabetine/güç yarışına siviller neden kurban ediliyor? Bu güç yarışında sadece rakip ülkenin vatandaşı kurban değil ki, ülkeler kendi vatandaşlarını da hunharca katledebiliyor. Üstelik bu katliamlar tamamen sırf süper güç olan ülkelerin politikaları istekleri yerine getirilirken yapılıyor.

      Acaba kim hukuk ile siyaseti karıştırıyor. Mesela ben nerede karıştırıyorum?

      Bu konuyla ilgili yorumları dinlerken biri dediki “bence dosyanın iadesi yetmez, topraklarımızda gelip bu cinayeti işlediğiniz için özür dileriz yazan bir de özür mektubu gönderilsin” dedi. E haksız mı adam.

      Onurunu koruyamayan milletin devleti olmaz. Devlet olmayınca da başka devletlerin insafına kalır hayatımız.

  9. Cemal Kaşıkçı, bizzat veliaht prens denilen kral naibi katil tarafından yapılan bir planlama sonucu katledilmiştir ; bunu herkes biliyor!
    Bu maksatla Kaşıkçı, uzun zamandan beri ABD den İstanbul’a yönlendirilmiştir Vakti saati gelince de , içinde özel donanımlı 20 ye yakın özel harekat cellatlarının bulunduğu özel jetler Atatürk havalimanına indirilmiştir .
    Bu cellatlar, Arabistan büyükelçiliğinde tuzağa düşürülen Kaşıkçı’yı , parça parça katledip hallettikten sonra elini kolunu sallaya sallaya uçaklarına binip gitmişlerdir !
    Bu arada Kaşıkçı’nın dışarda bekleyen nişanlısı , verilen talimat doğrultusunda , iki saatten beri nişanlısı dışarı çıkmayınca AKP nin ileri gelen bir yetkilisine durumu haber veriyor , ama tabii sonuç değişmiyor!
    Devleti alimiz, maalesef işişten geçtikten sonra ortalığı ayağa kaldırmaya , kıyametler koparmaya , yerigöğü inletmeye , soruşturma/araştırmaya yani kelimenin tam anlamıyla nal toplamaya başladı ! Gerisini zaten Fehmi Bey anlatmış.
    Şimdi burada şunu sormak gerekmez mi!
    İki özel uçak dolusu yamyamlar, katiller Atatürk havalimanına iniyor, elçilikte katliam yapıyor, sonra da elini kolunu sallayıp gidiyor !
    Peki kardeşim, bunlar olurken bizim devleti alimiz ne yapıyor , bu devlet nasıl bu kadar büyük bir gaflet ve dalalet içinde olabilir, bütün bu olan bitenlerden bir devlet nasıl haberdar olamaz !
    Pes birader !
    Ve şimdi de dava dosyası kapatılıp katilin emrine gönderilecekmiş !
    Allah Levent Kırca’ya gani gani rahmet eylesin:
    ‘Olacak , olacak, olacak o kadar’ !

  10. Eskiler de kulağıma çalınmış bir lakırdı vardı fona biraz dombra ekleyip dinleyince çok hoş oluyor trol abi ve ablalarıma tavsiye ederim. “Rüzgara göre eğilen rüzgara karşı yön değiştiren, kalıba göre şekil alan, ilke tanımayan, çizgi tanımayan, ahlak, edep tanımayan hiçbir mücadele zafer kazanamaz.” Teemmel

  11. Epey zamandır iktidar cenahının bir iddiası var. Bunu sıklıkla buradaki trolleri de dillendiriyorlar. Daha bir iki gün önce birisi gene benzer iddiaları burada yorum diye döktürdü. İddia şu: Türkiye’de kimin iktidara geleceğine hep ABD karar verir. Şimdi de Millet ittifakını destekliyorlar, Ekrem İmamoğlu ile büyükelçiler bunun için görüşüyor. Hatta AKP ve Tayyip Erdoğan’ı da onlar destekledi ama Erdoğan gücü ele geçirince ABD’ye rest çekti. Güya “one minute” olayı ile İsrail ve ABD emperyalizmine rest çektiği için bu iktidara tüm Batı ülkeleri tavır alasıymış ve de 15 Temmuz darbesini organize edesiymiş.
    Bunun benzeri bir söylemi de Erdoğan’ın Şemsi Ethem Sancak dillendirdi. Ama Şemsin bu açıklaması ve partiden ayrılması karışık bir iş. Şu an ona girmeyelim.
    Bu iddiaları duyan ciddiye alıp heyecana kapılabilir. Vay anasını biz neymişiz, dünya liderimiz nelere kadirmiş diye. Hatta burada bin dereden su getirip Rejimi ve Reis’i allayıp pullayanları okuyunca tekrar haritaya bakma ihtiyacı hissettim. Acaba bunlar İsrail’i yok ettiler de biz mi duymadık. Ama orada duruyordu işte. Sanki 2010’da uluslararası sularda on vatandaşımız katledildikten sonra onları öldürenlere karşı açtığımız bütün davaları 20 milyon dolarcık karşılığında kapatmadık ve üzerine soğuk su içmedik. Hatta uluslararası arenada şehit yakınlarının hak aramasını hükümet olarak engellemedik. Bir şişinmeki sorma gitsin.
    Bundan çok daha ötesi var da burada yer ve zaman problemi var. Suriye’de ABD’nin taşeronluğuna soyunup koca ülkeyi perişan etmeye ne dersiniz? Bu mu yerli ve milli (Batı karşıtı) politika?
    Bu yalanlar niye o zaman? Çünkü camii cemaati gariban halkım inanıyor. Öyle ya koskoca gazeteciler, emekli paşalar ve de koca devlet yönetenler hatta Cumhurbaşkanı yalan mı söyleyecek?
    Şimdi ise bütün atıp tuttuklarını yalamakla meşguller, bir taraftan da buradan gene aynı zırvalarını sıralıyorlar. Sahi bu Karagül soyadlı biri vardı. O ne muhteşem dış politika yorumları yapıyordu öyle, Birleşik Arap Emirliklerine, S. Arabistan’a ve daha nicelerine demediğini komuyordu, şimdilerde o yorumları netti acaba? Nerelere sakladı dersiniz?
    C. Kaşıkcı olayının bizimkiler açısından artık getirisi kalmadı. Yeterince sömürüldü, tıpkı Rabia hikayesi gibi. Sıradaki gelsin.

    • Hakan Bey!
      İsrail’den kimse değil 20 milyon, değil 20, bir (1) dolar bile alamaz.
      Hatta tüm ülkeler birleşse bile alamaz.
      Tamamı senaryo.
      Dediğiniz gibi.
      Ver coşkuyu. Ver mehteri.

  12. Ölüm ölümdür. Şekli ve niteliği ikincildir.

    Suudi Arabistan’da geçtiğimiz Mart ayında 81 kişi birden idam edildi. Öncesinde böyle idamlar olacağı medyaya hiç yansımamıştı. İdam edilenlerin birçoğunun terörizm adı altında muhalifler olduğu iddia ediliyor. İdam edilenler arasında suçun işlendiği sırada çocuk olanlar da vardı.

    2019 yılında ise 37 kişi idam edildi. Bunların 33’ünün cenazesi ailelerine verilmedi. İdam edilenlerden 14’ü 2011-2012 yılları arasında Qatif’de gösterilere katıldıkları için suçlu bulunmuşlardı.

    2016 yılında ise 47 kişi idam edildi. Bunların 43’ü kafası kesilerek öldürüldü.

    Bir çocuk bakıcısı da yukarıdaki idamlar arasında yer alıyor. Baktığı çocuğu öldürmekle suçlanıyordu. Kadın ise çocuğun boğazına yemek kaçtığı için öldüğünü iddia etmekte idi.

    Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet Suudi Arabistan’ın hiçbir şiddet içermeyen eylemleri bile ülke bütünlüğünü tehlikeye attığı ve devletin itibarını sarstığı gerekçesi ile terörizm olarak tanımladığını bundan dolayı idamların haksız bir zemine dayandığını söylüyor.

    Suudi Arabistan’da dinlediğim bir hikaye ile bitireyim bu kısmı. Bir Türk yaya yeşil ışıkta geçerken bir Suudlu tarafından çarpılır. Aracın kırmızı ışık ihlali yaptığı kesindir. Ancak mahkeme Türk yayayı suçlu bulur. Nedeni ise Türk yayanın vizesi geçtiği halde ülkede bulunmasıdır. Kararda ‘Türk yaya vizesini geçirmeyip ülkesine dönse idi bu kaza yaşanmayacaktı’ denir. Suudi sürücüye ceza verilmez.

    İşin Suudi Arabistan yanı böyle. Biraz da iğneyi kendimize batıralım.

    Yüzbinlerce KHK’lı herhangi bir suçlama ve sonrasında yargılama yapılmaksızın anayasaya ve kanunlara aykırı bir şekilde işten atıldı ve aileleriyle birlikte aç kalarak ölüme mahkum edildi. Yüzlerce intihar yaşandı. Bunları çocuklarından ve eşlerinden de intihar edenler oldu. Birçok anne baba ve KHK’lı üzüntüsünden ağır hastalıklara yakalanıp vefat etti.

    İnsan her yerde insan. Bir hayat her yerde bir hayat.

    Bunları bizzat yaşatan bir yerde bir Suudi’nin kıtır kıtır kesilerek öldürülmesine karşı duyarlılık gösterilmesi zaten çok abesti.

    Şimdiki durum bence çok normal.

    • Size aynen katılıyorum. Dünyanın her yerinde siyasiler (özellikle iktidarda iseler ve güçlü olduklarını düşünüyorlarsa yada güç devşirme derdindeyseler) hukuka, ahlaka ve vicdana aykırı kararlar alabilirler. Trump’ın Müslüman ülkelere vize yasağı gibi. Ancak sivil toplumun ve muhalefetin buna itiraz etmesi gerekir, yargının da vicdana ve hukuka uygun karar alması beklenir, nitekim ABD’de bu vize yasağını kısa sürede kaldırttılar.
      Bizde vahim olan, doğrudan siyasilerin yaptığı hukuksuzluklara görünüşte sivil toplum kuruluşu olan destekçilerinin açıkca karşı çıkamaması, kılıf bulmaya çalışması ve destek olması. Siyasetçilerin yanar-döner kararlarını kutsamaları çok itici. Bundan da vahimi muhalefetin bu hukuksuzluklara destek olması. KHK adı altında sürüp giden zulümler bunun tipik örneği. Suudlardan bir tık iyi miyiz, aynı lige mi düştük siz karar verin.

      • Selim bey “nitekim ABD’de bu vize yasağını kısa sürede kaldırttılar.” demişsiniz de;
        o yüzden mi adamlar uçak körüğünde salkım saçak yollara düşüyorlar?

    • Demekki Suriyeli Afganlı bilimum doğudan gelip batıya geçerken denizde boğulanlara😠 bu gözle bakma ihtimali var batılıların🤔
      “Kendi ülkesinde dursaydı!😯”
      Aboovvv!…
      (İyi de sen onun ülkesine girip onları taciz etmeden duruyordular evlerinde bağ bahçelerinde! Senin ne işin var onun ülkesinde?)
      Bu mantığı tersten işletmiş Suud:
      “Ne işin var la bazarda (pardon mezarda) gaşık almaya mı gettin ve adam?😯, dursaydın kendi ülkende🙃”

Yoruma kapalı.