Deney kabı olarak ülkemiz.. ‘He man’ türü liderler seçimi kaybedeceklerini anlayınca neler yaparlar?

12
‘He man’.. Gölgelerin gücü adına..
Reklam

Bayram günleri, eş-dost-akraba ziyareti için birer vesiledir. Bayramlarda bol bol muhabbet edilir. 

Korona günlerine denk gelen ilk bayram (Ramazan Bayramı) ev hapsiyle geçti; bu defa da “Uzaktan bayramlaşın, telefonu tercih edin” tavsiyesine uyuluyor. 

Ziyaret olmayınca muhabbet de olmaz mı?

Olur. Uzaktan da, telefonla da muhabbet olur.

Ben de bugün sizlere birkaç başlık altında muhabbeti açmaya yarayacak konular sunacağım.

Türkiye’yi bilen dünyayı iyi dizayn eder

Arefe günü öğle saatlerinde gelişmeyi öğrenir öğrenmez o günkü yazımı tazeleme ihtiyacı duymuştum. İngilizlerin, dış istihbarat birimleri olan MI6’in başına, temel özelliklerinden biri ‘Türkçe bilmek’ olan Richard Moore’u atayacaklarını açıklamaları üzerine.

Richard Moore ülkemizde dört yıl büyükelçilik yapmıştı. Beşiktaş taraftarı olarak biliniyordu. Sosyal medyadan kendisine binlerce arkadaş edinmişti. Ankara’da bilebilecek durumdaki kime “En sempatik diplomat kim?” diye sorsanız, cevap olarak onun ismini alırdınız.

Reklam

Olağanüstü başarılı bir diplomattı.

MI6’in başına ülkemizi ve insanımızı tanıyan, Türkçe bilen birinin gelmesini nasıl anlayacağız?

Herhangi bir olay tek olduğunda, bu, standart kabul edilir. Aynı türden iki gelişme yaşanırsa buna rutin denilebilir. Üçüncü kez tekrarlandığında ise, ben, buna, “Hımm, bunda bir iş var” tepkisini veririm.

İngiltere’de yaşanan aynı türden üçüncü olay.

Daha önce de Amerikalılar, yine Türkiye’de bulunmuş, Türkçe de bilen Gina Haspel’i CIA’nin başına getirmişlerdi. 

Bu iki atamayı yazdım, birileri onlardan önce yapılmış başka bir benzer atamayı daha hatırlattı.

Fransa’nın dış istihbarat örgütü DGSE’nin başında 2017’den beri Bernard Emié bulunuyor. Emié de 2007-2011 yılları arasında ülkesinin Ankara büyükelçisiydi. O da dilimizi çok iyi konuşan diplomatlardan.  

[Rusya Federasyonu’nda Vladimir Putin’in en yakınında bulunanlardan, sözcüsü Dimitry Peskov da Türkçe biliyor ve ülkemizi yakından tanıyor; ancak istihbaratçı olan o değil Putin. Bu sebeple onu bu kategoriye koyamıyorum.]

Reklam

Üç ülkede, ortak özellikleri ‘Türkiye’ irtibatı olan üç kişi, ülkelerinin istihbarat örgütlerinin başında.

Tamam, bu işin içinde bir iş var da, ama ne?

Aklıma çok sayıda ihtimal geliyor; üzerinde en fazla durulmayı hak eden ihtimalin ülkemizin istihbaratçılar için iyi bir eğitim merkezi yerine geçtiği tezine inanmaya başlıyorum. Bir tür laboratuvar, deney kabı Türkiye. Burada öğrenilenler istihbarat örgütlerinde işe yarıyor veya yarıyabileceği düşünülüyor.

Sizlerin aklınıza gelecek ihtimalleri de öğrenmek isterim.

****

‘He man’ lider seçimi kaybedebileceğini anlarsa

Birkaç gün önce, burada, çağımızdaki ‘he man’ türü liderlere, 26 yıldır Belarus’un başında bulunan Alexander Lukashenko örneğini vermiştim. 9 Ağustos’ta seçim var Belarus’ta ve Lukashenko altıncı kez seçilebilmek için akla gelen gelmeyen her şeyi yapıyor. 

Rakiplerini şöyle veya böyle ortadan kaldırmak da dahil.

Yine de karşısına bir rakip çıktı. Daha doğrusu eşlerinin adaylığı önlenmiş üç kadın güç birliği yaptılar ve aralarından birini aday olarak Lukashenko’nun karşısına çıkardılar.

Sıkışan ‘he man’ türü lider seçilememe ihtimali belirince ne yapar?

Lukashenko ve Putin..

Bu soruya bir cevap Belarus’tan dün geldi. Rusya’nın ülkesinde bir askeri darbe yapmaya hazırlandığı iddiasını ortaya attı Lukashenko ve “Wagner şirketinin paralı askerleri” diye adlandırdığı bir grubu yaka paça gözaltına aldırdı.

Seçimde rakibi Svetlana Tikhanovskaya‘nın eşi tutuklanacağını anlayınca Moskova’ya kaçmıştı. Lukashenko’ya bağlı medya şimdi iki olay arasında ilişki kurmakla meşgul. [Ülkedeki muhalif basın mensupları seçim öncesi tıkıldıkları cezaevlerindeler.]

İşin ilginç yönü, Lukashenko’nun başında bulunduğu Belarus’un en yakın müttefiki, Rusya. İki ülke silahlı kuvvetleri her yıl birkaç kez askeri tatbikat da yapıyor.

Wagner kiralık unsurlarıyla oradaysa rakip adayı zora düşürmek için oradadır diye düşünüyorum. Seçimden Lukashenko yeniden başkan olarak çıkarsa, “Özür dileriz” denilerek Ruslar ülkelerine geri gönderilecektir.

****

Trump: Seçim ertelensin, yoksa sonucunu tanımayabilirim

‘He man’ türü liderlerin en ünlüsü olan Donald Trump da ABD’yi şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklüyor, 3 Kasım’da yapılacak seçim öncesinde.

Önce katıldığı bir programda kendisine yöneltilen “Seçimi kaybederseniz, sonucu kabul edecek misiniz?” sorusuna “Tabii ederim” cevabı vermeyerek şaşırtmıştı. Şimdi de, attığı bir Twitle, korona günlerini bahane ederek, seçimin ertelenmesinin gerekebileceğini ileri sürdü.

Seçimde kaybedebileceğini anlayan ‘he man’ türü liderin neler yapabileceğine dair bir örnek de bu.

Elinden gelse seçimi erteler, onu başaramazsa sonucunu kabul etmemek için her şeyi yapar.

Trump ve McConnell.. McConnell artık Trump’ın arkasında değil..

Kendi partisinin en güçlü adamı, Cumhuriyetçiler’in Senato’daki grup başkanı Mitch McConnell, “Biz karda kışta kıyamette, barışta ve savaşta, salgında ve yaygın hastalıklarda seçimi zamanında yapmayı başarmış bir ülkeyiz” diye Trump’a karşı çıktı.

Kaybederse onu kendilerinin koltuktan kazıyacakları görüntüsünü veriyor Cumhuriyetçi Parti’nin ileri gelenleri…

****

İşte size bayram ziyaretlerinde (veya uzaktan) üzerinde konuşabileceğiniz üç konu başlığı.

ΩΩΩΩ

Reklam

12 YORUMLAR

  1. ‘He man’ türü liderler seçimi kaybedeceklerini anlayınca neler yaparlar?

    1. Suriye’ye savaş ilan edebilirler.

    2. Göbeklitepe’yi ibadete açabilirler.

    3. Seçimde trafolara kediler girebilir.

  2. Müttefik ülkeler darbe yapmaz değil mi ?
    Mesela bizdeki ABD darbeleri dğzmece
    Asıl müttefik ülkeler küçük ülkeleri kendi eksenlerinde tutmak için veya başka yere yönlendiğinde darbe yaparlar
    Zaten Rusya etrafını hiç karıştırmaz
    Ukranya önümüzde parçalanırken Rusya nın hiç dahli yoktu
    Chavez hükümranlığını sürdürmek için uyduruyor tüm olanları ha keza İran da öyle

  3. “Aklıma çok sayıda ihtimal geliyor; üzerinde en fazla durulmayı hak eden ihtimalin ülkemizin istihbaratçılar için iyi bir eğitim merkezi yerine geçtiği tezine inanmaya başlıyorum.”
    Sayın yazarın bu tahmini yabana atılamaz;
    çünkü kaşıkçı cinayetinde de görüldüğü gibi yazıda bahsi geçen istihbarat örgütlerinin tepe yöneticileri o günlerde palaspandras türkiyeye gelip(polis tarafından yakapaça sağlık kontrolüne götürülen pavyon kadınları gibi yüzlerini saklamaya çalışarak:) bizim mitten biraz seminer dinlemişlerdi.
    Kim bilir, belki bazı kurslar filan da veriliyordur?

  4. Afganistanda da amerikan tarzı demokrasi var biliyorsunuz; orda da daha önce az oy alan aday(karzai?)başkan olmuştu, en son seçimde ise sonuçları kabul etmediği için ikinci gelen aday da birinciyle birlikte başkanlık yemini edip göreve başlamıştı! Abd de neden olmasın?

  5. Konular şahsen benim pek ilgimi çekmedi ,o nedenle yoruma da gerek kalmadı .Ancak yazarımızın ve herkesin bu vesileyle ben de bayramını kutlar,selam ve saygılar sunarım.

  6. Globalleşme, özelleştirme modasının sonuçlarını tek bir virüs darmadağın etti. Tek adamlık modası ve hevesi de yok olmaya mahkumdur. Tek bir düğmeye basarak, yanlış komut vererek veya medyayı yanlış kullanarak tüm dünyayı yok edecek bir nükleer savaşa ancak tek adamlar neden olabilir. Bunu umarım ve dilerim yaşayarak öğrenmeyiz. Lisede bir arkadaşım söylemişti “Folidolun (zirai haşere ilacı) öldürdüğünü anlamak için içmek gerekmez”

    • Koronavirüsün darmadağın ettiği bişey yok yahya bey, aksine salgın bahsettiğiniz gidişatı tümden hızlandırmış da oldu belki! Tek başına ve tek düğmeyle ancak bi alman pilotu yolcu uçağını alp dağlarına çakabilirdi, o da geçti gitti zaten… yani bence enseyi karartmayın; yoksa tabii ki tarım ilacı haşereyi öldürür!

  7. “Her gün bayram, herkes mutlu olsun” diye başlayayım. Türkiye, coğrafi olarak Anadolu Dünya’nın kültür merkezi ve başkentidir. Sanat, tarih düşmanı bir zihniyetin elinde çarçur edildiği için Yunanistan ve İtalya ikinci, üçüncü sınıf varlıkları ile Anadolu’nun önüne geçmiştir. Etiler, Sümerler, Efes, Kapadokya, Urfa, Antep … sayısız değerleri şimdilerde restorasyon aculluklarında olduğu gibi ya yok etmişiz, ya da birilerinin almasına izin vermişiz, göz yummuşuz. Tek neden tarih ve sanat düşmanı arap zihniyetinin kölesi olduğumuz için. Burada hemen her yerde karşılaşılabilecek her konuda ders alınabilecek bir tarih yatıyor; gün yüzüne çıkmış ve çıkmayı bekleyen. Burada yaşayanlarda hiç bir kıstasa uymayan (şimdilerde yok olmaya doğru giden) olağanüstü bir sevgi ve hoşgörü var. Her alanda iyi eğitim alsın ya da almasın öne çıkan sanatçılarımız var. Kısaca değeri, bizim dışımızdakilerce daha iyi bilinen bir zenginliğe (her bakımdan) sahibiz. Bu yüzden iyi eğitimli, sosyal, bilim, teknoloji alanında ileri ve bir anlamda Dünya yönetiminde söz sahibi olan güçler için cazibe merkeziyiz. Kaybetmek de istemiyorlar, yok etmek de. İnsanlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olamayacağı için hakkımızda, coğrafyamızda, tarihimizde olabildiğinde bilgi edinmeye çalışıyorlar. Hala kılıç kalkan oyunu, mehter marşı, cami şovlarından medet umat çapsızlar ordusuna mahkum olmak acı. Adamlar daha yeni Mars’a 6 ay sonra ulaşacak teknoloji ile uğraşırlarken, biz Ayasofya’nın altındaki havalandırma tünelleri ile ilgileniyoruz. Sanki daha önce orada değilmişçesine varolan salgını bile gözardı edip üst üste Ayasofya’ya gidiyoruz. Çok uzak olmayan bir zamanda Antep Zeugma Müzesi’ndekinden daha büyük bir skandalla Ayasofya’yı da elimize yüzümüze bulaştırp bu tarihi binaya zarar vereceğimize herkesle bahse girebilirim.

  8. TR coğrafi olarak binyıllardır köprü ne değerdeyse okadar değerlidir. Biz hoyrat kullanıyoruz.
    Madenleri dağları suları organik-endemik derken dağları delen ferhata yada ergenekona özeniyoruz hernedense bu yüzyılda!
    Kuzeyden inemiyor inmek isteyen, kuzeye giremiyor girmek isteyen.
    Doğuya girecek dibine kadar bıraksan, güneyden döşeyecek boruyu döşeyebilse çakal.
    Hala ararız altın madeninden yeraltından altını, oysaki gözümüzün önünde elmas madeni.
    Dolayısıyla yöneticiyi seçerken dahi, o tökezlesin,ayağı kaysında ben geleyim kafası var birçoğunda.
    Kardeşim ondan daha iyiysen sen gel!
    Bu ülkeyi tutkal gibi birarada tutabileceksen gel!
    Sınır dışından gelecek yıldırımları elinle yakalayabileceksen, doluları kafama yağdırmayacaksan sen gel!
    Aş vereceksen, iş bulacaksan, kendi akranını zengin etmeye değil, bu halkı ihya edebileceksen gel.
    Son sözü söyleyeym de rahatla: konu sorun he men değil! (Ne oduğunu da başkaları yazsın yada kralın çıplak olduğunu söyleyebilecek çocuklar söylesin ben bilmiyorum.).

  9. –zor şartlarda talim eğitimin niteliğini belirleyen önemli bir faktör.

    –yenileceğini, bir daha seçilemeyeceğini anlayan ‘he man’ liderin aklına gelecek ilk şey dışarıdan yardim istemek olur. bu durumda dış yardım nasıl olur?

    –yabancı istihbaratın ülkemizde en verimli kullandığı faliyet alanı neresidir? el cevap: ön kabuller ve onlara dayalı kanaatlerdir.

    “fetö”nedir?
    el cevap: “ülkenin %80’i fetöcü, fetö ile mücadelede taviz kabul edilemez” gibi söylemleri göz önünde bulundurarak şunu söyleyebiliriz rahatlıkla; hiç bir ülkenin %80’i terörist olamıyacağına göre, yabancı istihbaratın ülkemizi zayıflatarak kendi emelleri istikametine ülkemizi yönlendirme ve ülkemizin gücünü o yönde kullanma matsatlı, sivil halkı terörize etme amacı da güden uydurma bir halüsinasyondur.

  10. İngiltere,ABD, ve Fıransa halkları, bu tip liderlere pek fırsat vermezler! Fakat, idareciler Rahip Brunson, gibi birer kurban seçerler ve TC deki açık Düşman gizli dostlarının ülkesinde seçtikleri kurban vasıtası ile
    kendi vatandaşlarını belki ikna edebilirler.
    Oda olmasa! Gene! Bronson olayında olduğu gibi ikinci şıkkı uygularlar, onlar kendi adamlarını 25 senedir Türk halkına iyi yuturdular ve yutturmayada devam ediyorlar.

    Aynen, Õcalanın Kürt liderliği gibi.
    Hani Kürt halkını haklarını savunmak için yola çıktığında ilk icraatına; Kürt kõylerini ve meralarıni basip çoluk çocuk demeden hepsini õldurerek başlamıştı.
    Bu hareketi ile Kürtleri birilerinin çirkin amellerine
    Alet etmiştiler ve alet etmeye halende devam ediliyor.
    PKK olmasaidi, AKP 2015 tekrar edilen millet vekili seçimlerini kazana’bilirmiydi?

    Sorgulamasını bilmeyen halkın sıradan vatandaşları hem birilerinin saltanatlarının ömrünü uzatiyorlar, onlar için hemde kendi milletinin haytlarınıı karartiyorlar.

    Bizim ülkemiz Trump gibilerinin diktatörlüğü’nü sürdurmek için tam bir cennet.
    Atları ile, it..ile Ülkede isdedikleri gibi at oynatiyorlar.
    Neyise’ki! şimdiye kadar kullandıkları adamları ya hapislerde çürürtüyordular yada ortak olduklari ulkelere kaçırtıp orada yok ediyordular.
    Şimdi, kullandıkları adamlar kaçacak yerlerini iyi seçiyorlar ve bütün belgeleride yanlarında götüriyorlar.
    Tabi, böyle olmasi suç ortaklar’ını panikletiyor ve ülkeye büyük zararlar vererek kendilerini temize çıkarmaya çalışiyorlar.

    Ağcaya Papayi vurduran ABD Katolik kilisesi baş papazı.
    Şöyle biraz geriye gidelim ve iğdamlık mahkümün hapisten kaçtığını ve nasıl yurt dışına elini kolunu salkayarak gittiğini hatırlarsak, sayın yazarın ne demek istedığini belki annlaya’biliriz.

    Çünkü Papa Koministliği çõkertmek istiyor’du,
    kominisit rejim bitince NATO diye bir kuruma ihtiyaç kalmayacaktı.

    Dünyadakı liderler koltuklarını sıradan vatandaşların kanları ile koruyorlar.
    Şimdibizimkilerin her derdi bitmiş Krona virus’ü ile uğraşiyorlar, dün kardeşimle konuştum, doktorlar’a hasta hakkında hastanın sahibide dahil hiç kimseye bilgı vedemezele çünkü
    Yasakmış.

    İştı ABD’de hiç bir kuvvet hastalık hakkında doktoru susturamaz…
    Ama bu bizde çok kolay.

    Fehmi bey yazısında herhale bizlere şunu demek istiyor; KIZIM SANA SÕYLÜYORUM GELINIM SEN İŞİT.

Yoruma kapalı.